Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Tanrıya İnanmayan adam felsefe yapamaz !

allfeelingheart

Yeni Üye
19 Ocak 2012
79
0
0
43
Öğrendiğiniz, daha doğrusu size öğretilmek için dayatılan hiçbir bilgiyi küçümsemek gibi bir uğraşım ya da gayem yok fakat akıl, akılcılık, vs.. detaylarını verdiğiniz tüm bilgileri yüzde yüz gerçeklik olarak addediyor olmanız elbette sorunun ta kendisidir. Bu bilgilerin hepsi de aynı sizin, benim ve diğerlerimizin sahip olduğu insan zekası tarafından ortaya konmuş ve yine insan tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla, eksikli bireyler o ya da bu yolla elde ettikleri “gerçekliği her kelimesinde tartışılır” (‘bunları tartışamam, aynen böylece kabul ederim’ diyen her birey kendi düşüncesini, fikrini aslında çoktan öldürmüştür, başkalarının düşüncelerine bağımlı hale gelmiştir, farkında değildir. Özür dilerim ama inançlı kişi olarak bunu benim yapmış olmam gerekmez miydi savunduklarınızda haklı olsaydınız?) bilgileri nesilden nesile geliştirmeye çalışarak aktarmıştır. Dönemimizde ise durum daha vahimdir. Geliştirme işini yapmaya çalışan her bireye, önceleri tanımlanmış olan ve değiştirilmezliği “destekçileri” tarafından din kurallarının değiştirilemezliği gibi korunan fikirler örtüsü empoze edilmeye çalışılmaktadır ve başarılı olunmaktadır. Özetle; insanın ortaya koyduğu hiçbir bilgi küçümsenemez fakat “hepsi” geliştirilebilirdir, hiçbir zaman da yüzde yüz gerçek olarak algılanmamalıdır. Bu açıdan, inancın bize aktardığı kurallara önyargısız (yapabilirseniz) bir göz atıp, geliştirme yapıp yapamayacağınızı tartmanızı istiyorum sizden. Eğer geliştiremiyoranız, o insan icadı değildir. Aksi durumda bulunan, yani gelişime açık olan her fikir insan icadıdır. Aksini iddia edecek bir insanın çıkması adına; okuyan herkesi bu tartımı yapmaya ve cevap dönmeye davet ediyorum, elbette hatalı olabilirim.

Kendimi de bir konuda düzeltmem lazım geliyor. Söylediğiniz gibi haklısınız da, bilim Tanrı’yı görmeye çalışmıyor, öyle bir çabası da yoktur. Bilim bu konuda suçsuzdur. Fakat bireyler, örneğin siz, “yarataniniza istediginiz anlam ve icerigi verebilirsiniz, yalniz bunun bilimsel bir icerigi yoktur” gibi cümleler kurarak sanki bilimsel bir içeriği olması gerektiğini dile getiriyor fakat bilimin bu konuda gözlerinin kör olduğunu atlıyorsunuz. Bu, bilimsel bir temele yerleştiremeyen inançlı kişinin suçu değildir ki, bilimin eksiğidir. Bana O’nu yerleştirecek bir platform verememiştir. Bilimin Tanrı’yı açıklayamadığını asıl bilen fakat yine de bu tarz bir açıklama yapan sizsiniz. Bilim kimseye sunamaz ki bir açıklama, biz de size o açıklamayı yapalım. Sunabilseydi bu kadar uğraşıp manevi açıklamasını yaptığımız gibi, bilimselini de öğrenir ve yapardık, emin olun.

Şöyle de bir örnek ekleyeyim, isteyen istediği yere yerleştirmekte özgür olsun:

“Farz edin ki siz, gözleriniz bağlı olduğu halde bir binaya sokuldunuz, burada bir kata çıkarıldınız ve bir daire içinde, bir odada, bir iskemleye oturtuldunuz, daha sonrasında ise gözleriniz açıldı. Bundan sonra sizden içinde bulunduğunuz binayı, onun dışarıdan görünüşünü tarif etmeniz istendi. Bunu başaramayacağınız aşikardır, o binanın içinde olduğunuz halde. Orada gerçekten varoluşunuzla bulunduğunuz, sahip olduğunuz zekanız ile işlediğiniz ve kendinize inancınız tam olduğu halde bunu yapamazsınız. Sandalyeden kalkıp gezinmenize izin verilse dahi, ancak o odayı, odadan çıkmanıza izin verilse ancak o daireyi tanımlayabilirsiniz.”

Binanın dışına çıkabildik mi?
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
yarataniniza istediginiz anlam ve icerigi verebilirsiniz, yalniz bunun bilimsel bir icerigi yoktur

bu yukardaki cümle evrensel insanın genel bakış açısının özetidir denebilir..

kendisi bilim ile inançlara yorum yapmayı çok sevmektedir. ancak bunu yaparken -apaçık çelişkilerini- malesef ısrarla görememektedir. bu duruma kısaca AKIL MÜNAFIKLIĞI diyebiiriz

Evrensel insanla her tanışan insan aynı tepkileri veriyor görüldüğü gibi..

Sayın Allfeelingheart; ben kendisine bir sürü değişik yolla bunları anlatmaya çalıştım...ama nafile.. benim tüm iyi niyetimi tüketti..

kolaylıklar dilerim..:)
 

faşist

Yeni Üye
25 Kas 2011
286
0
0
33
'allfeelingheart '

Sanırım genel bir yazı yazarsam yine anlaşılamayacağım,bu nedenle yazınıza cümle cümle cevap vereceğim ki bu benim anlaşılmama yardımcı olacaktır.

Öncelikle ilk paragrafta ki yaklaşım hatasını göstermek istiyorum.Şunu bilmelisiniz ki kötü soyut bir kavramdır,bilim insanın kötüsünü insana kanıtlayamaz.Ama burada ki farkı iyi anlamalısınız,bilim için kötü ancak bireyin fiziksel fiillerinin,bireyin yine fiziksel yapısına zararını ortaya koyabilir.Örneğin içki içersen şu şu nedenden dolayı erken ölürsün.Bilim için kötü bu olabilir,çünkü bunu gözlemlemiş ve nedenleriyle ortaya koymuştur.Onun dışında bilimin kanıtlayabileceği bir kötü yoktur.

Kanıtlamak ve inanmak.Bunların arasında ki farkta çok büyüktür.Kanıt bireyin gözlemleri iyi algılaması sonucu kabul edeceği olgulardır.Her alanın kendine göre kanıtları vardır.Matematiğin ispat yöntemi,hukukun delil,fiziğin gözlem vs.Bunun dışında insanoğlu için bir kanıt yoktur.Bunun gibi unsurların dışında kanıtlamaya çalışan,inancından dolayı başka bir uğraş içindedir ki bu kanıt değildir.Yani siz bana soyut bir kavramın mutlak olduğunu kesinlikle kanıtlayamazsınız bende aynı şekilde size kanıtlayamam.Soyut değerlerin tümü görecelidir ve her insanda farklı doğar.Bilimlerde olduğu gibi genel bir yaklaşım olamaz.Eğer siz bana insanın kötü olduğuna dair bilimsel bir kanıt gösterirseniz(ki böyle bir araştırma yoktur,olamaz)bende yeni bir bilgi öğrenmiş olurum.

İnanç insanoğlu için çok basittir.Birçok yüklenilmiş değer onu inandırmaya yeterli kaynaklığı eder.Bunu açıklamalıyım.İnsanı inanca iten bilgisizliğidir.Bir diğeri de yüklenilmiş değerler.Öncelikle bilgisizliği açıklayalım.İlk çağlarda insanlar gökyüzüne taptı,ateşe taptı vs.Çünkü gözlemleyemedi,bilemedi,açıklayamadı ama zaman geçtikçe teker teker hepsini aştı aşarken de güçlendi ve hepsini ezdi.Zamanın çeşitli evrelerinde bu dönemleri yaşadı,anlamlandıramadığına taptı(bu günde olduğu gibi). Birde bir sürü değerler yüklendi sırtına.Ve sonra biri beline bir kırbaç vurdu dedi ki :'Çık bu yokuşu'.Bireyler yokuşu çıkmaya başladı,ama zorlandılar ve bu değerler onlar için çok önemliydi(öyle öğretmişlerdi) bırakamıyorlardı da.Zamanla birer ikişer bu değerleri bıraktılar her bıraktıkları değer içinde kendilerini suçlu hissettiler ve daha çok inandılar(böyle öğrenmişlerdi).Bir süre sonra atılmış değerlerin kendilerine verdiği rahatlığı hissettiler,daha çok değer atmaya başladılar rahatladıkça kendilerini kötü hissediyorlardı,daha çok inandılar(böyle öğretmişlerdi).Bazıları hala o yüklerle o yokuşu çıkıyorlar ama yokuş bitmiyor,bitmeyecek.'Yeryüzünde çıkın bu yokuşu belki başka bir yerde size daha iyisini veririz sizin için' dedi birileri çileci idealleri yüklenenlere.Onlar hala o yokuşu çıkıyor bense o yokuşun tepesinden onlara gülüyorum,çünkü çoktan attım o yükleri (çileci idealleri).O kadar hafif ve güçlüyüm ki inanmaya ihtiyacım yok artık.


Ben annemin karnından doğar doğmaz bu görüşlere sahip olmadım,olamazdım,hiç kimsede olamaz.Ben zamanın çeşitli evrelerinde hümanist,sosyalist olarak adlandırdım kendimi.Ama belirteyim hiçbir zaman bir tanrıya yada dine itaat etmedim.Benim belli deneyimler yaşamadan bu görüşlere kavuştuğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.


Ego,bencilik yine soracağım kime göre negatif.Benim bencil olmamın bana negatif bir yanını ispatlamanızı isteyeceğim sizden.Yada kötü olduğunu.Bırakın ulaşamazsınız,ne bir tanrı ne bir din ulaştıramaz bizi genele,bu uğraşa bataklık içinde debelenmek diyorum ben debelenerek dahada batmak.

Kimseyi susturmadım hayatım boyunca kimseye de hakaret etmedim,değerleri yıkmış olmamın sizde yarattığı algı nedir bilmiyorum ama bunları yapacak kadar küçülmem.Ben özgür düşünebiliyorsam başkası da düşünsün belki bir gün o da bir şeylerin farkına varır kendi yolunu çizer ama bireyler özgür düşünemiyor o ayrı.İlk sizle tartışmıyorum,çok hümanistle,müslümanla,diyalektik materyalistle tartıştım.Ama kendi algım da hepsini ezdim.Onlar kendi algısında beni ezemediler,sadece şunu dediler: 'sen kötüsün'.Benim görüşlerim ezecektir diğer bütün görüşleri ama sonunda kötü olarak adlandırılacağım,onun da benim için bir önemi yok.Bu arada beni ezebilecek kendini,benim kendimi sevdiğinden daha çok sevenler olacaktır ki daha karşılaşmadım. Kısacası söylediğiniz deneyimleri yaşamamış değilim ama yazdığınızda ki gibi bir boşluğa da hiçbir zaman düşmedim.Bunun için belli evreler gerekli,bu evreleri yaşamamış ve aşamamış birey sizin dediğiniz gibi çeşitli sıkışmalar yaşayacaktır.

Diğerleri olmazsa sizin ne öneminiz var ? Güzel bir soru.Diğer araçlar olmazsa ben nasıl yükseleceğim.Basamaklar olmadan çıkamazsınız en tepeye.Ve inanmasa insanlar çileci ideallerine,benim ideallerim nasıl yükselecek en yükseğe ? İşte buda beni bananeci yapar.Ben hiç kimseyi yüklerini atmaları için çabalamam,ama belki onlarda çıksa yukarılara daha iyi olabilir benim için,bilemiyorum.

Sevdiğim herhangi bir düşünür yoktur,okuduğum her düşünürde benim için araçtır bu,bu kadar basittir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bu yukardaki cümle evrensel insanın genel bakış açısının özetidir denebilir..

kendisi bilim ile inançlara yorum yapmayı çok sevmektedir. ancak bunu yaparken -apaçık çelişkilerini- malesef ısrarla görememektedir. bu duruma kısaca AKIL MÜNAFIKLIĞI diyebiiriz

Evrensel insanla her tanışan insan aynı tepkileri veriyor görüldüğü gibi..

Sayın Allfeelingheart; ben kendisine bir sürü değişik yolla bunları anlatmaya çalıştım...ama nafile.. benim tüm iyi niyetimi tüketti..

kolaylıklar dilerim..:)

Bence kendi fikirlerini sitede yayinlayip, baskalarina yonelik yazmak etik degildir. Senin gibi, birak herkes herkes hakkinda kendi dusuncesini kendi algi/bilgisi ile gelistirsin.

Ya da sor bakalim "neden herkes ayni tepkiyi veriyor?" diye. Ayrica tepki vermek, yazilan mesajin yazar tarafindan uzerine alinmasi ile mumkundur. Halbuki ben dusuncemi ortaya paylasiyorum, bir kisinin dusunceyi kendi ustune almasi ve tepki gostermesi, kisisel satasmalarda ve polemiklerde gecerlidir. Dusunce paylasimi demek, herkesin kendi dusuncesini kendisinin dile getirmesi demektir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ayrica senin anlatman ne demek oluyor, yani ben donkisot istedi diye senin dedigini demek durumunda miyim? Sen bana neyi anlatiyorsun?, senin dusuncen de bana "ters" geliyor, ben sana "benim gibi dusun?" diyor muyum? bu nasil bir carpik yanasimdir.

Ben baskalarinin benden istedigini degil; kendi dusuncelerimi dile getiriyorum. Oyuzden bana neyi anlattiginin anlamsizligini ve gereksizligini anlatmadan once bir dusun istersen.

Cunku ben sana "benim dedigim dogru/kabul et" demezken, sen bu hakki kendinde nasil buluyorsun?

Ama maalesef butun bunlar gozlem olarak toplumda yasananlardir, cunku birey bilinci yoksa, baskalarina mudahele ve anlatmaya calisma vardir, ama bunun tersi de yoktur, yani anlatilanlari anlamaya calisma. Iste toplumsal kisiligin en belirgin sorunu da budur, tabi birey bilinci almis olanlare icin.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Öğrendiğiniz, daha doğrusu size öğretilmek için dayatılan hiçbir bilgiyi küçümsemek gibi bir uğraşım ya da gayem yok fakat akıl, akılcılık, vs.. detaylarını verdiğiniz tüm bilgileri yüzde yüz gerçeklik olarak addediyor olmanız elbette sorunun ta kendisidir. Bu bilgilerin hepsi de aynı sizin, benim ve diğerlerimizin sahip olduğu insan zekası tarafından ortaya konmuş ve yine insan tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla, eksikli bireyler o ya da bu yolla elde ettikleri “gerçekliği her kelimesinde tartışılır” (‘bunları tartışamam, aynen böylece kabul ederim’ diyen her birey kendi düşüncesini, fikrini aslında çoktan öldürmüştür, başkalarının düşüncelerine bağımlı hale gelmiştir, farkında değildir. Özür dilerim ama inançlı kişi olarak bunu benim yapmış olmam gerekmez miydi savunduklarınızda haklı olsaydınız?) bilgileri nesilden nesile geliştirmeye çalışarak aktarmıştır. Dönemimizde ise durum daha vahimdir. Geliştirme işini yapmaya çalışan her bireye, önceleri tanımlanmış olan ve değiştirilmezliği “destekçileri” tarafından din kurallarının değiştirilemezliği gibi korunan fikirler örtüsü empoze edilmeye çalışılmaktadır ve başarılı olunmaktadır. Özetle; insanın ortaya koyduğu hiçbir bilgi küçümsenemez fakat “hepsi” geliştirilebilirdir, hiçbir zaman da yüzde yüz gerçek olarak algılanmamalıdır. Bu açıdan, inancın bize aktardığı kurallara önyargısız (yapabilirseniz) bir göz atıp, geliştirme yapıp yapamayacağınızı tartmanızı istiyorum sizden. Eğer geliştiremiyoranız, o insan icadı değildir. Aksi durumda bulunan, yani gelişime açık olan her fikir insan icadıdır. Aksini iddia edecek bir insanın çıkması adına; okuyan herkesi bu tartımı yapmaya ve cevap dönmeye davet ediyorum, elbette hatalı olabilirim.

Kendimi de bir konuda düzeltmem lazım geliyor. Söylediğiniz gibi haklısınız da, bilim Tanrı’yı görmeye çalışmıyor, öyle bir çabası da yoktur. Bilim bu konuda suçsuzdur. Fakat bireyler, örneğin siz, “yarataniniza istediginiz anlam ve icerigi verebilirsiniz, yalniz bunun bilimsel bir icerigi yoktur” gibi cümleler kurarak sanki bilimsel bir içeriği olması gerektiğini dile getiriyor fakat bilimin bu konuda gözlerinin kör olduğunu atlıyorsunuz. Bu, bilimsel bir temele yerleştiremeyen inançlı kişinin suçu değildir ki, bilimin eksiğidir. Bana O’nu yerleştirecek bir platform verememiştir. Bilimin Tanrı’yı açıklayamadığını asıl bilen fakat yine de bu tarz bir açıklama yapan sizsiniz. Bilim kimseye sunamaz ki bir açıklama, biz de size o açıklamayı yapalım. Sunabilseydi bu kadar uğraşıp manevi açıklamasını yaptığımız gibi, bilimselini de öğrenir ve yapardık, emin olun.

Şöyle de bir örnek ekleyeyim, isteyen istediği yere yerleştirmekte özgür olsun:

“Farz edin ki siz, gözleriniz bağlı olduğu halde bir binaya sokuldunuz, burada bir kata çıkarıldınız ve bir daire içinde, bir odada, bir iskemleye oturtuldunuz, daha sonrasında ise gözleriniz açıldı. Bundan sonra sizden içinde bulunduğunuz binayı, onun dışarıdan görünüşünü tarif etmeniz istendi. Bunu başaramayacağınız aşikardır, o binanın içinde olduğunuz halde. Orada gerçekten varoluşunuzla bulunduğunuz, sahip olduğunuz zekanız ile işlediğiniz ve kendinize inancınız tam olduğu halde bunu yapamazsınız. Sandalyeden kalkıp gezinmenize izin verilse dahi, ancak o odayı, odadan çıkmanıza izin verilse ancak o daireyi tanımlayabilirsiniz.”

Binanın dışına çıkabildik mi?

Basta sunu algilamak gerekir. Benim dile getirdiklerim gozlemsel sorundur. Ben sorunun konusuna ve kavramina gore resmini veriyorum. Eger ortada bir tartisma olacaksa bu tartismanin temeli "hayir bunlar sorun degil, cunku...." olmalidir. O cumleyi kurmamdaki sebep; bilimin bilimselliugini hala metafizik, ideolojik inancsal bakis acilari ile degerlendirenler oldugundandir. Bunu en son S.Hawking yapmistir. Ortada bir suc yoktur, bilimin bilimselliginin yeteri kadar algilanamamis olmasi vardir.

Son ornek guzel bir ornek, cunku tum resmi sorunsal olarak ortaya koyabilmek icin, oda ise odanin, bina ise binanin disina cikmak gerekir. Iste qua felsefesi de bunu yapar. Yani konu ve kavrami ortaya koyarken, koyan kisi bu ortaya koyumda kendi tarafini ortaya koymaz, cunku konu/kavram taraflari disindadir ve ustelik konu kavram taraflarini da taraf olarak algilamaz ve degerlendirmez.

Benim tanri konusundaki bireysel gorusumu ben daha onceleri de aciklamistim, bir daha aciklayayim. Ben serbest dusunurum ve nonteistim. Yani ne din tanri yanlisi, ne de karsiti; tanri ve din disindan tanrisal zihniyet ve dinin olumlu olumsuz her iki tarafinin da sorun oldugunu ortaya koymak.

Ayrica "herhangibir/herbir tanriya, dine inanc beslememek/tasimamak" iste bu bakis acisi, tasiyani da tasiyana karsi cikani da disarida birakir. Yani ne inan yanlisiyim, ne e karsitiyim; inanc disiyim. Cunku bilimin bilimselligi inanc disidir. Ayrica tanriya teolojilk varliksal olarak ta bakmam, bir sosyal bilgi, aklin bir yaratimi kavram olarak bakarim. Bu da epistemolojik yani bilgisel bakis acisidir, varliksal degil.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
Qua felsefesi de diğer söylediklerin gibi sadece masal,
günlerdir internette Qua felsefesini arıyorum,ama nafile senin yazdıkların dışında tek bir satır yok;tıpkı evransel insan felsefesi gibi...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Qua felsefesi de diğer söylediklerin gibi sadece masal,
günlerdir internette Qua felsefesini arıyorum,ama nafile senin yazdıkların dışında tek bir satır yok;tıpkı evransel insan felsefesi gibi...

Konu bu basligin konusu degildir. Sen bulamadin diye de bir sey yok anlamina gelmez. Yalniz bilgisi ve algisi olmayana da, bilmek istemeyene de "masal" gelebilir.

Qua, olarak, sifatiyla" demektir ve kullanimi iki ayni kavramin ortasina koyarak yapilir. "being qua being" buradaki anlami varlik olarak varliktir. Yani varligi dile getiren dusuncenin, oznesi ve kendi bireysel dusuncesi konunun/kavramin icinde yer almaz. Varlik, varlik olarak gozlemlendigi sekilde ve disaridan bakis acisi ve notr algi ile ortaya konur. Ortaya koyan dusuncenin, oznesinin varlik konusundaki gorusunu icermedigi gibi, tum varlik ile ilgili bilinenleri de hic birini savunmadan/karsi cikmadan ortaya koymaktir.

Gunumuzde Paul Kurtz eupraxsophy adli makalesinde islemistir. Bu makalenin tercumesi sitede mevcuttur.




1640–50; < Latin quā feminine ablative singular of quī who
— prep
in the capacity of; by virtue of being



 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
dalga geçmiyorsun değil mi?

verdiğin iki sözlük sitesi ile aristotelesi anlatan başka bir site
hala "qua felsefesi" yok...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
dalga geçmiyorsun değil mi?

verdiğin iki sözlük sitesi ile aristotelesi anlatan başka bir site
hala "qua felsefesi" yok...

Felsefe zaten olarak felsefesidir. Eger kelimenin ne oldugunu algiladiysan, felsefesinin de ne oldugunu algilarsin. Bendsen bu kadar. Tabi once algilamak istemek gerekir.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
"Qua" lise çağlarında fransızca öğrendiğimde "pourquoi=neden, niçin" kelimesini öğrendiğimden beri biliyorum ve senin kullanımına en uygun anlatımı da "ENRICO MACIAS - POURQUOI PARLER D'AMOUR" şarkısında söylüyor...
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Ayrica senin anlatman ne demek oluyor, yani ben donkisot istedi diye senin dedigini demek durumunda miyim? Sen bana neyi anlatiyorsun?, senin dusuncen de bana "ters" geliyor, ben sana "benim gibi dusun?" diyor muyum? bu nasil bir carpik yanasimdir.

ben size -sürekli-; bakın benim inancıma göre günah işliyorsunuz,Cehenneme gideceksiniz v.b...desem nolur? işte sizin yaptınız böyle birşey... ya biz burda ne yapıyoruz ya dünyayı mı kurtarıyoruz..üzmeyelim birbirimizi..

Ya da sor bakalim "neden herkes ayni tepkiyi veriyor?

çünkü kimse kendi hakikatını ,sizin kadar dikte etmiyor.. herkese hakikatın tek sahibiymiş gibi davranıyorsunuz..bu yüzdende karşıdakiler aynı tepkileri veriyor,verecek..gibi görünüyor..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ben size -sürekli-; bakın benim inancıma göre günah işliyorsunuz,Cehenneme gideceksiniz v.b...desem nolur? işte sizin yaptınız böyle birşey... ya biz burda ne yapıyoruz ya dünyayı mı kurtarıyoruz..üzmeyelim birbirimizi..



çünkü kimse kendi hakikatını ,sizin kadar dikte etmiyor.. herkese hakikatın tek sahibiymiş gibi davranıyorsunuz..bu yüzdende karşıdakiler aynı tepkileri veriyor,verecek..gibi görünüyor..

Birbirimizi uzmek istemiyorsak, uzulecek mesajlarameydan vermeyelim, o zaman. Benim dusunce dile getirimimi, sen bir "dikta" olarak algiliyor ve "rahatsiz" oluyorsan, bu senin sorunun. Benim ne bir kimsenin mesajini boyle bir algim var, ne de dusunce dile getirirken boyle bir algi verme durumunda degilim.

Ayrica ben populizm destekcisi de degilim. "herkesin ayni seyi yapmasi/soylemesi" onlarin dediginin "gecerliligi/tutarliligi/uygunlugu" anlamina gelmez. Sonucta her turlu yenilik toplumdan degil; bireyden cikar.

Butun bu algilar, nereden kaynaklaniyor acaba? Bunun ne oldugunu da senin ile ayni dusunen herkes kendince dusunsun. Ayni tepkiler verilse de, bu soruya verilecek cevaplar, ayni olmayacaktir.

Ayrica etik olan sadece yazarin kendi adina konusmasidir, populizm kimseye bir sey saglamaz.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Birbirimizi uzmek istemiyorsak, uzulecek mesajlarameydan vermeyelim, o zaman. Benim dusunce dile getirimimi, sen bir "dikta" olarak algiliyor ve "rahatsiz" oluyorsan, bu senin sorunun. Benim ne bir kimsenin mesajini boyle bir algim var, ne de dusunce dile getirirken boyle bir algi verme durumunda degilim.

Ayrica ben populizm destekcisi de degilim. "herkesin ayni seyi yapmasi/soylemesi" onlarin dediginin "gecerliligi/tutarliligi/uygunlugu" anlamina gelmez. Sonucta her turlu yenilik toplumdan degil; bireyden cikar.

Butun bu algilar, nereden kaynaklaniyor acaba? Bunun ne oldugunu da senin ile ayni dusunen herkes kendince dusunsun. Ayni tepkiler verilse de, bu soruya verilecek cevaplar, ayni olmayacaktir.

Ayrica etik olan sadece yazarin kendi adina konusmasidir, populizm kimseye bir sey saglamaz.

popülizm yapmıyorum.empatiye davet ediyorum o kadar. ''Butun bu algilar, nereden kaynaklaniyor acaba?'' sizden kaynaklanıyor işte ,sürekli aynı cümlelerinizden. bilim ve metodik sistemleri ile budamayın artık bizi. siz böyle yaptıkça etki-tepki benim yaptığımda. centilmen kalmaya çalışırım daima ama başaramıyorum bazen işte. bende sorayım; nereden kaynaklanıyor acaba?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
popülizm yapmıyorum.empatiye davet ediyorum o kadar. ''Butun bu algilar, nereden kaynaklaniyor acaba?'' sizden kaynaklanıyor işte ,sürekli aynı cümlelerinizden. bilim ve metodik sistemleri ile budamayın artık bizi. siz böyle yaptıkça etki-tepki benim yaptığımda. centilmen kalmaya çalışırım daima ama başaramıyorum bazen işte. bende sorayım; nereden kaynaklanıyor acaba?

Eger sizi rahatsiz eden sey baskasindan kaynaklaniyorsa, kontrolunuz sizde degil; baskasinda demektir. Cunku ben kendimce beni "rahatsiz eden" seyin temelini baskalarinda degil; kendim de ararim. Sonucta bu vucut ve beyin bana aitse ve ben rahatsiz oluyorsam, bu benim sorunumdur. Baskalarina "sucu atmak" hem kendimi degerlendiremedigim gibi, sadece sorundan "kacmak" anlamina gelir. Ama her zaman dedigim icin butun bunlar icin birey bilinci gerekir.

Oyuzden bu soruyu ben bir de kendime sorardim, oneririm. Bak kendine soyle bir soru sorabilirsin

"Baskasinin dile getirdigi dusuncelere ustelik sahsima yonelik olmadigi halde neden tepki veriyorum?"

Dene istersen.
 

telrunya

Yeni Üye
18 Kas 2009
531
2
18
35
Bu ne saçma bir başlık böyle. konuyu da yorumları da okumadım ve öyle yazıyorum. sadece başlık dikkatimi çekti. felsefe neymiş ki tanrıya inanmayan yapamıyormuş? felsefeyi niye hayattan bu kadar ayrı ve özel düşünürler? niye birilerinin tekeline sokmak isterler? ı ıh, olmamış.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Felsefe illa bir konu/kavram tekeline alinmak isterse, boyle basliklar kacinilmaz, oluyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst