- Katılım
- 19 Ocak 2012
- Mesajlar
- 79
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
İnsan ırkı tarihi boyunca yok olma tehlikesi ile karşı karşıya geldi, fakat asla yok olmadı, şimdiki gibi gelişkin teknolojisi olmadığı halde. Gerek yok yani teknolojiye ayakta kalabilmemiz için, tarih bunun kesin ispatıdır. Teknoloji işimizi kolaylaştırdı, hızlandırdı derseniz başka, onsuz yaşayamayız derseniz başkadır. Onsuz zorlanırız ama yaşarız.
Gün ışımasından gün batımına kadar emir veriyor ibadet için demişsiniz. Bilmiyorum o emri yazılı olduğu yerden mi okudunuz, yoksa kulaktan dolma mı konuşuyorsunuz? Böyle söylüyorum çünkü, güneşin doğuşundan batışına kadar ve buna ek olmak üzere gece yarısından da bahsediliyor ibadet için. Benim bu açıklamadan anladığım; günde belli vakitlerden ziyade, tüm gün ibadete ayrılmalıdır esasen. Basit düşünce sahipleri hemen bütün gün namaz kılınacağını düşünecektir. Öyle değil. Tefekkür dersem kafi gelecektir.
Göz ile ilgili verdiğiniz bilgi faydalı olmakla beraber, bunun nasıl bir kusur olduğunu yine anlayamadım. Çevremde bu kusurdan muzdarip kimseyi görmedim, elbette görmemem olmadığı anlamına gelmiyor ama, kusur olarak saydığınız ayrıntı galiba insan hayatını pek etkilemiyor. Olur da, o damarlarda pıhtılaşma olursa, varsın görüş kaybı oluşsun. Bahsettiğiniz pıhtılaşma neden oluşuyor, asıl merak konusu bu olmalı. Ya vücudumuzda ortaya çıkan bir sorunun göstergesi olarak o damarlarda pıhtılaşma oluşuyorsa ve bizim bu sorundan haberdar olabilmemiz için görüşümüzün etkilenmesi gerekiyorsa? Bahsi geçen sıkıntının dışa vurumları, belirtileri olmasın bu görüş kaybı? Hani sorunun farkına varalım diye.
Beynin bu özelliğini bilmeyen yoktur sanırım. Yine de, ters görüş alıp bunu beyinde düzeltiyor olmamız neden kusur olsun ki? Kusur olarak sınıflarken hangi kriterler ile kıyasladığınızı merak ediyorum. Yani şöyle mi diyorsunuz; "Ben olsaydım sinir uçlarını ters değil düz bağlardım, böylece beyin düz görür, çevirme işlemine ihtiyaç duymazdı." Daha önce de örnek verdim, insan olarak siz de, ben de evrendeki bir zerreyi dahi yaratamıyoruz. Yaratamadığımız için, doğrusu yanlışı nasıldır onu da bilmiyoruz. Fakat bu beceriksizliğimize bakmadan, "ben yapsaydım şöyle yapardım", "doğrusu budur", "yok efendim şu kusurludur" diyoruz. Hiç mi hayal edemiyoruz, bizim bilmediğimiz ve asla bilemeyeceğimiz fakat Yaratan'ın her bir an bildiği özel sebepler olabileceğini.
Erkeğin memesi ne işe yarar siz de bilmiyorsunuz, ben de. "Bilmiyoruz" ama bakın, bilmiyoruz. Yani bir işe yarayıp yaramadığını da bilmiyoruz. Görünende işe yaramıyor. Kusur gibi görünmüyor, işe yaramıyor gibi görünüyor sadece.
Sebeplerini bulamadığımız şey kusur mudur? Örneğin ben yolda yürüyen Ahmet'in neden doğduğunu bilmiyorum. Ahmet beyin varlığı kusur mudur?
Gün ışımasından gün batımına kadar emir veriyor ibadet için demişsiniz. Bilmiyorum o emri yazılı olduğu yerden mi okudunuz, yoksa kulaktan dolma mı konuşuyorsunuz? Böyle söylüyorum çünkü, güneşin doğuşundan batışına kadar ve buna ek olmak üzere gece yarısından da bahsediliyor ibadet için. Benim bu açıklamadan anladığım; günde belli vakitlerden ziyade, tüm gün ibadete ayrılmalıdır esasen. Basit düşünce sahipleri hemen bütün gün namaz kılınacağını düşünecektir. Öyle değil. Tefekkür dersem kafi gelecektir.
Göz ile ilgili verdiğiniz bilgi faydalı olmakla beraber, bunun nasıl bir kusur olduğunu yine anlayamadım. Çevremde bu kusurdan muzdarip kimseyi görmedim, elbette görmemem olmadığı anlamına gelmiyor ama, kusur olarak saydığınız ayrıntı galiba insan hayatını pek etkilemiyor. Olur da, o damarlarda pıhtılaşma olursa, varsın görüş kaybı oluşsun. Bahsettiğiniz pıhtılaşma neden oluşuyor, asıl merak konusu bu olmalı. Ya vücudumuzda ortaya çıkan bir sorunun göstergesi olarak o damarlarda pıhtılaşma oluşuyorsa ve bizim bu sorundan haberdar olabilmemiz için görüşümüzün etkilenmesi gerekiyorsa? Bahsi geçen sıkıntının dışa vurumları, belirtileri olmasın bu görüş kaybı? Hani sorunun farkına varalım diye.
Beynin bu özelliğini bilmeyen yoktur sanırım. Yine de, ters görüş alıp bunu beyinde düzeltiyor olmamız neden kusur olsun ki? Kusur olarak sınıflarken hangi kriterler ile kıyasladığınızı merak ediyorum. Yani şöyle mi diyorsunuz; "Ben olsaydım sinir uçlarını ters değil düz bağlardım, böylece beyin düz görür, çevirme işlemine ihtiyaç duymazdı." Daha önce de örnek verdim, insan olarak siz de, ben de evrendeki bir zerreyi dahi yaratamıyoruz. Yaratamadığımız için, doğrusu yanlışı nasıldır onu da bilmiyoruz. Fakat bu beceriksizliğimize bakmadan, "ben yapsaydım şöyle yapardım", "doğrusu budur", "yok efendim şu kusurludur" diyoruz. Hiç mi hayal edemiyoruz, bizim bilmediğimiz ve asla bilemeyeceğimiz fakat Yaratan'ın her bir an bildiği özel sebepler olabileceğini.
Erkeğin memesi ne işe yarar siz de bilmiyorsunuz, ben de. "Bilmiyoruz" ama bakın, bilmiyoruz. Yani bir işe yarayıp yaramadığını da bilmiyoruz. Görünende işe yaramıyor. Kusur gibi görünmüyor, işe yaramıyor gibi görünüyor sadece.
Sebeplerini bulamadığımız şey kusur mudur? Örneğin ben yolda yürüyen Ahmet'in neden doğduğunu bilmiyorum. Ahmet beyin varlığı kusur mudur?