Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Tanrı Ölmüş Olabilir mi?

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
.. Bunu şöyle çözebiliriz.. Yaratıcı neden yaratmak isteyebilir?

1-İnsanlara mutlu bir dünya yaratayım yaşasın gitsinler..
2-Biraz insan yaratayımda şunlarla dalga geçeyim..
3-Yarattığım varlıklara acı vereyimde rahatlayayım..
Yaratan ve yaratılan, varoluş,sürdürülebilirlik vs açısından ya da en azından kavramsal olarak birbirlerini zorunlu kılarlar... diye düşünüyorum.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yaratan ve yaratılan, varoluş,sürdürülebilirlik vs açısından ya da en azından kavramsal olarak birbirlerini zorunlu kılarlar... diye düşünüyorum.

Tanrinin bir akil icin "olmesi" demek, yaratanin da akil oldugunu algilamak demektir.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Tanrinin bir akil icin "olmesi" demek, yaratanin da akil oldugunu algilamak demektir.

Kavramları öldüremezsiniz..Onlar soyutturlar ve içerikleri/işlevleri değişerek-görece de olsalar yaşamaya devam ederler...Niet..he, Tanrıyı öldürürken, daha önce var kıldığı bu kavramı sorgulamış,gerekçelendirerek (işleviyle kavramın uyuşmadığını -kendi fikirleri, beklentileri doğrultusunda-düşünerek), gündeminden kaldırmış, onun yerine kendi nihilizmini ve üst-insanı önermiştir..Akıl, yaratıcıdır elbette.., farklı yaratışları (inançları, ideolojileri,kavramları vb) da mümkün/olası kılar.Ama, akıl , aklı yaratamaz.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Kavramları öldüremezsiniz..Onlar soyutturlar ve içerikleri/işlevleri değişerek-görece de olsalar yaşamaya devam ederler...Niet..he, Tanrıyı öldürürken, daha önce var kıldığı bu kavramı sorgulamış,gerekçelendirerek (işleviyle kavramın uyuşmadığını -kendi fikirleri, beklentileri doğrultusunda-düşünerek), gündeminden kaldırmış, onun yerine kendi nihilizmini ve üst-insanı önermiştir..Akıl, yaratıcıdır elbette.., farklı yaratışları (inançları, ideolojileri,kavramları vb) da mümkün/olası kılar.Ama, akıl , aklı yaratamaz.

Iste o nedenden, kavrami akilcilikla oldurmek yerine, gozlem ile disaridan bakis acisi ve notr algi ile tum resmini ortaya koymak ve bir bag kurmamak en guzeli.

Bir kavramin olmesi demek, insanoglunun yarattigi o kavramin kullanim, paylasim, sahiplik,savunu, karsi cikis v.s. temelli akilci uygulamalarinin hic birine yine insanoglunun gereksinim ve ihtiyac duymamasi demek.

Ama basta tanri gibi bir kavram, insanoglu arasinda olumlu ve olumsuz tartisilmaya, ifade edilmeye ve bu kavram ile akillar bag kurmaya devam ettikce, bir sonraki nesiller de bu kavrami tartisir. Sonucta bilhassa tanri kavramini her turlu tanrisal zihniyet ve yanasimdaki karsitli taraflilik ve tartisma temelinde guncel ve diri tutmak, tam da emperyalist zihniyetin istedigi ve teizmi de yasatmanin temelidir.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Bir kavramin olmesi demek, insanoglunun yarattigi o kavramin kullanim, paylasim, sahiplik,savunu, karsi cikis v.s. temelli akilci uygulamalarinin hic birine yine insanoglunun gereksinim ve ihtiyac duymamasi demek.

.....ve teizmi de yasatmanin temelidir.

İhtiyaç kalkınca kavram da kalkar ortadan bu mantıkla...Bu acele niye?Üstelik inanç ve vicdan özgürlüğü temel insan haklarındandır ve buna (çifte standartlı da olsa, hak ve özgürlükler konusundaki duyarlılığını hukuk sistemine yansıtan ülke olarak Büyük Britanya'yı örneklemiştiniz insan hakları başlıklı yazınızda)karşı olmadığınızı düşünüyorum.İnsan haklarının en geniş uygulandığı ülkelerin -ki numenal yeti kullanmaya en elverişli ortamı yaratıyorlar-habire sorgulanmakta olan emperyalist ülkeler olması da trajikomik..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İhtiyaç kalkınca kavram da kalkar ortadan bu mantıkla...Bu acele niye?Üstelik inanç ve vicdan özgürlüğü temel insan haklarındandır ve buna (çifte standartlı da olsa, hak ve özgürlükler konusundaki duyarlılığını hukuk sistemine yansıtan ülke olarak Büyük Britanya'yı örneklemiştiniz insan hakları başlıklı yazınızda)karşı olmadığınızı düşünüyorum.İnsan haklarının en geniş uygulandığı ülkelerin -ki numenal yeti kullanmaya en elverişli ortamı yaratıyorlar-habire sorgulanmakta olan emperyalist ülkeler olması da trajikomik..

Konu acalecilik degil. En azindan ben bir birey olarak, yeni nesillerin tanri kavramsiz bir yasam ve iliski surebilecegini dusunuyorum. Yeterki bizler onlara bu kavramin gereksizligini, insanogluna yarattigi sorunu v.s. ortaya koyabilip, izah edebilelim ve algilatabilelim. Tabi bunun icin once kendimizin bunu algilamasi, bilince cikarmasi ve kavramasi gerekir.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Konu acalecilik degil. En azindan ben bir birey olarak, yeni nesillerin tanri kavramsiz bir yasam ve iliski surebilecegini dusunuyorum. Yeterki bizler onlara bu kavramin gereksizligini, insanogluna yarattigi sorunu v.s. ortaya koyabilip, izah edebilelim ve algilatabilelim. Tabi bunun icin once kendimizin bunu algilamasi, bilince cikarmasi ve kavramasi gerekir.

Sorun tanrı kavramından kaynaklanmıyor ki!Dinlerin bir çeşit ,"kendinden olmayanı öldürme/gaspetme/baskılama" referansına dönüştürülmesinden kaynaklanıyor.Din sosyal bir olgudur ve coğrafi koşullardan, siyasetten, ekonomiden, gelenek ve göreneklerden soyutlanamaz.İnsanlar için sorun ürettiği/üretebilirliği konusundaki endişenize de katılmamak mümkün değil..Ama biz dini/dinleri tartışmıyoruz ki..Yaratıcı kavramı (Tanrı) dinlere endeksli değil,en azından olmak zorunda değil..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sorun tanrı kavramından kaynaklanmıyor ki!Dinlerin bir çeşit ,"kendinden olmayanı öldürme/gaspetme/baskılama" referansına dönüştürülmesinden kaynaklanıyor.Din sosyal bir olgudur ve coğrafi koşullardan, siyasetten, ekonomiden, gelenek ve göreneklerden soyutlanamaz.İnsanlar için sorun ürettiği/üretebilirliği konusundaki endişenize de katılmamak mümkün değil..Ama biz dini/dinleri tartışmıyoruz ki..Yaratıcı kavramı (Tanrı) dinlere endeksli değil,en azından olmak zorunda değil..

Din somuta indirgenmis bir uygulamadir. Tanri ise bunun arkasindaki bu uygulamalari gerekli kilan guctur.

Mesela islam dini, Allah akilciliginin somut verisi olan Kuran'a dayanir. Burada en son elimine olacak olan, Allahtir. Cunku akilciligin bir urunudur ve numenal yeti yaratimidir. Oyuzden bugun bir suru muslumani musluman yapan deger, Kuran ve dini uygulamalarin disinda olan ortak Allah'in varligina inanctir. Bu ortakligin disindaki hersey, her muslumana ve onun akilci duzeyine gore algi ve bilgi de ve de uygulama da farklilik gosterir. Her bir musluman kendi aklinin inandigi dogru temelinde Allah varligina inancin disinda kalan dusunce ve davranisi farkli uygular.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Din somuta indirgenmis bir uygulamadir. uygulama da farklilik gosterir. Her bir musluman kendi aklinin inandigi dogru temelinde Allah varligina inancin disinda kalan dusunce ve davranisi farkli uygular.
Konu din/dinler değil...İnanç...Burada söz konusu ettiğim, insanın inanma, güvenme,sığınma,teşekkür etme , bağışlanma ihtiyacı içinde olduğu ve bunun da son derece insani olduğudur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Konu din/dinler değil...İnanç...Burada söz konusu ettiğim, insanın inanma, güvenme,sığınma,teşekkür etme , bağışlanma ihtiyacı içinde olduğu ve bunun da son derece insani olduğudur.

Ben buna bir sey demiyorum ki. Sadece, ifade edilmeden tartismaya cekilmeden once; hangi kavrama inanildiginin algilanmasini ve bilince cikmasini soyluyorum.

Yani inanmak/inanmamak tan once inanilan kavramin ne oldugunun inananca/inanmayanca anlam ve icerik olarak ve de kurulan bag olarak algilanmis ve bilince cikmis olmasi.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Ben buna bir sey demiyorum ki. Sadece, ifade edilmeden tartismaya cekilmeden once; hangi kavrama inanildiginin algilanmasini ve bilince cikmasini soyluyorum.

Yani inanmak/inanmamak tan once inanilan kavramin ne oldugunun inananca/inanmayanca anlam ve icerik olarak ve de kurulan bag olarak algilanmis ve bilince cikmis olmasi.

Bu tamamen özneldir.Ölçüsü tartısı olamaz..Sevgi kavramı gibi, gönül kavramı gibi...İçine ne koyarsanız alacak kadar geniştir..Bunu, bilince ancak birey çıkarabilir kafayı işletiyorsa...Ya da genel/geçer tanımlarla yetinebilir...İnanç, inanılanın niteliği ve inanılanla kurulan bağ yönünden, insanın en "öznel/ özel hatta mahrem" alanıdır..Bu yüzden tartışılması , hele hele karşılıklı dövüştürülmesi anlamsızdır...İnanç, hiçbir tartışmanın gündem maddesi haline getirilmemelidir.Birey, inançlarını gözden geçirip sorgulayabilir "birey" oldu ise...İnanç sahibi değil de "inandırılmış" ise bu da onun sorunu...
Not:Metinde geçen "inanç" kavramı , geneldir.Hiç bir dini işaret etmez.Ateizmi de inanç olarak addettim.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bu tamamen özneldir.Ölçüsü tartısı olamaz..Sevgi kavramı gibi, gönül kavramı gibi...İçine ne koyarsanız alacak kadar geniştir..Bunu, bilince ancak birey çıkarabilir kafayı işletiyorsa...Ya da genel/geçer tanımlarla yetinebilir...İnanç, inanılanın niteliği ve inanılanla kurulan bağ yönünden, insanın en "öznel/ özel hatta mahrem" alanıdır..Bu yüzden tartışılması , hele hele karşılıklı dövüştürülmesi anlamsızdır...İnanç, hiçbir tartışmanın gündem maddesi haline getirilmemelidir.Birey, inançlarını gözden geçirip sorgulayabilir "birey" oldu ise...İnanç sahibi değil de "inandırılmış" ise bu da onun sorunu...
Not:Metinde geçen "inanç" kavramı , geneldir.Hiç bir dini işaret etmez.Ateizmi de inanç olarak addettim.

Oznel olan kavram degildir, kavram evrenseldir, oznel, cografi, toplumsal etik, ideolojik ve inancsal olan kavrama verilen anlam ve icerik, kavramin ifadesi ile kurulan bagdir.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Oznel olan kavram degildir, kavram evrenseldir, oznel, cografi, toplumsal etik, ideolojik ve inancsal olan kavrama verilen anlam ve icerik, kavramin ifadesi ile kurulan bagdir.

Elbette.Kavrama yüklenen içerik özneldir..Bu yüzden fikir alışverişlerinde tarafların aynı kavram üzerinden algıları farklı olabildiğinden, soyut alanlarda anlşmazlıklar kaçınılmaz/doğaldır.Yukarıdaki yazımda, inanç kavramını genel kavram olarak soyutlamaya çalıştım.İçerik bireye kalmış..İnanç kavramına değil de, inanca yüklenen içeriklere bakarak eleştiri yapabiliriz tabii...Eleştiriye açık, hoşgörülü bir ortam bulursak va biz de ard niyetli değilsek...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Elbette.Kavrama yüklenen içerik özneldir..Bu yüzden fikir alışverişlerinde tarafların aynı kavram üzerinden algıları farklı olabildiğinden, soyut alanlarda anlşmazlıklar kaçınılmaz/doğaldır.Yukarıdaki yazımda, inanç kavramını genel kavram olarak soyutlamaya çalıştım.İçerik bireye kalmış..İnanç kavramına değil de, inanca yüklenen içeriklere bakarak eleştiri yapabiliriz tabii...Eleştiriye açık, hoşgörülü bir ortam bulursak va biz de ard niyetli değilsek...

Kavram ve inanc ikilemini biraz acalim. X ve y'ye gore inanc ikilemdir, yani seye inanc. Dolayisi ile kendi basina bir inanc olmaz. Once seye inanc ve inancin karsitlari inanma/inanmama ifade, anlam ve icerigi ve de kurulan bag.

Ayrica inanc kavraminin kendisi de soyut degildir. Cunku seye inanc olabilmesi icin, aklin o seye kendini inandirabilmesi demek, aklin kendince o seyi bir somut ile ozdeslestirmesi demektir. Yani inanc kavraminin sey ve seyle ozlesen bir ikilemi vardir. Dolayisiyle inanc soyut baslar, somutta biter.

Diyelim akil bir izm inanci yaratir ve bunu somutlastirmak icin mucadele verir. Ya da bir tanri inancini aklinca bir somuta ozdeslestirir.

Iste tum bu aciklamalar, dilin her seferindeki noktalamasinin, noktasinin acilimina ve sekilsel olarak nokta bunyesindeki ogelerinin farkina varilmasina baglidir.

Ama sonucta inancin eylemi inanmaktir. Buda bilginin eyleminin bilmek olduguna terstir. Yani bir seyi ya bilirsin, ya da inanirsin. Burada da bilmenin bir inancsal temelimi yoksa bilimsel temelimi oldugu sorusu ortaya cikar. Bilimsel temel, gozlem, teori, teori test, ve olgu ve de olgunun epistemolojik olarak gozlem ile yanlislanabilir olmasidir.

Inancsal temel, akil aklin kendini inandirdigi ve kendine dogruladigi dogru, olgulasmamis, bilimsel olmayan epistemoloji ustu spekulasyon, ideoloji, izmin aklin dogrulamasi adina ozdeslestirmesidir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bak ben sana, inanc kavraminin insanoglu yapilandirmaciliginin dogal zihniyet yapi ve isleyisini qua felsefesi ile vereyim.

Inancin karakteristikleri, ikilem-seye inanc, inancin/varligi/kesinligi/dogrulugu v.s. ve karsitligi-inanca-inanmasi/inanmamasi, varligini, dogrulugunu v.s. savunusu/karsi cikisi.

Eylem, yani isleyis; ya inanilir, ya inanilmaz; ya dogrulanir, ya dogrulanmaz, ya varlanir, ya yoklanir. Iste bu da dilin ve kulagin/sesin teke indirgeme ve noktalama isleyisidir. Ya biri, ya digeri. Ama, algilanmasi gereken eylemin karakteistik bunyesinde, temelinde ve icinde onun disina cikilmadan yapilmasidir.

Yani inansan da, inanmasan da; konu inanctir. Varlasanda, yoklasan da varlanan yoklanan inancin varligidir. Yani secim ve eylem karsitlardan hangisi olursa olsun, eylemi veren temel yapi aynidir.

Konu daha detayli algilansin diye, asagidaki basligi actim.

http://www.felsefe.net/felsefi-tart...ancquot-hak-ve-ozgurluk-siniri.html#post26970
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Iste o nedenden, kavrami akilcilikla oldurmek yerine, gozlem ile disaridan bakis acisi ve notr algi ile tum resmini ortaya koymak ve bir bag kurmamak en guzeli.

Bir kavramin olmesi demek, insanoglunun yarattigi o kavramin kullanim, paylasim, sahiplik,savunu, karsi cikis v.s. temelli akilci uygulamalarinin hic birine yine insanoglunun gereksinim ve ihtiyac duymamasi demek.
Adaletsizlikler üzerine kurulu ve habire kendini bunun üzerinden üreten bir yaşam silsilesinde, Ör:İlahi Adalet kavramının işlevsizleştirilmesi ;ancak onun (adaletin) yaşanmakta olan sistem içinde tesis/temin edilmesiyle mümkün olacaktır ki; bu salt hukuksal bir sorun değildir.Yine öznellik ve algılama farklılıkları olacak, sorun çözümlenemeyecektir..Kendi zaaflarının ve algılama sınırlarının farkında olan insan, bu kavramın işlevini kendisi gibi bir "insan" a teslim etmek ister mi acaba?Ya da bu sınırlı/görece/koşullanmış haliyle, adalet konusunda insan-insanlık adına hüküm verme yetkisini talep eden olabilir mi?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Adaletsizlikler üzerine kurulu ve habire kendini bunun üzerinden üreten bir yaşam silsilesinde, Ör:İlahi Adalet kavramının işlevsizleştirilmesi ;ancak onun (adaletin) yaşanmakta olan sistem içinde tesis/temin edilmesiyle mümkün olacaktır ki; bu salt hukuksal bir sorun değildir.Yine öznellik ve algılama farklılıkları olacak, sorun çözümlenemeyecektir..Kendi zaaflarının ve algılama sınırlarının farkında olan insan, bu kavramın işlevini kendisi gibi bir "insan" a teslim etmek ister mi acaba?Ya da bu sınırlı/görece/koşullanmış haliyle, adalet konusunda insan-insanlık adına hüküm verme yetkisini talep eden olabilir mi?

Su anda mesela adaletin ne oldugu, uygulamasi v.s. kimin elindedir? Bu kavrami su an itibariyle isleten kimdir ve bu isletimde neden sorun vardir?
 

alperx

Yeni Üye
8 May 2011
10
0
0
38
tanrı zaten ölüdür.hiç yaşamayan bişey nasıl sonradan ölebilir..o hep ölüdür zaten.
 

coco1903

Yeni Üye
9 Eki 2011
13
0
0
37
ben soruyu çok saçma buluyorum yanlız. yani buradaki amaç ne ?
Allah yoksa zaten hibirşey yoktur. Tıpkı 7 aylık karnında bebeği olan bir annenin bebeğin kendi kendine acaba annem ölmüş olabilir mi demesi gibi bişeydir. annesi ölse onun orda ne işi var yani çok saçma bir soru oldugu ıcın aslında bu soru hakkında daha fazla fıkır uretmeye gerek yok septisime gerek yok . . .
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst