Tanrı Kavramının Çözümlenmesi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan Tanrı Kavramının Çözümlenmesi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,273 kez görüntülenmiş, 87 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tanrı Kavramının Çözümlenmesi
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Raphael

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Özgür Varlıkta Tanrı Kavramının Oluşma ve Gelişimini Çözümlemeyi Deneme

Bir atmaca özgürce uçup avlanmaktadır. Bir gün gelir kaçamadığı ağlara takılır. Kendini gözleri ve ayakları bağlanmış, kanatları belki artık uçamayacak derecede yolunmuş olarak kapalı bir yerde tek başına buluverir ve kendine yemek uzatan üstün-güçlü bir varlıkla karşı karşıyadır.
Bugüne kadar kendi yemeğini kendi tutmuştur. Atmaca bocalar ve o yemeği ya da uzatılan suyu alamaz, en son açlıktan susuzluktan ölmek üzere olacağı bir noktada peseder, teslim olur. Bu teslim olma gerçekleştikten sonra kendini denetime açmıştır. İnsanla arasında bir köle efendi bağı gelişir.

Atmaca ve ataları doğa da binyıllarca özgür yaşamıştır. Doğada düşmanları olabilir hatta canına kasteden varlıklar olabilir ancak hiçbiri onu denetimine alıp tutma yoluna girişmemiş ve girişmeyecektir. Doğadaki özgür varlığın yemek bulma savaşı ve eğer kendini yiyen yoksa av olmadan kaçma kurtulma savaşı dışında çok az çatışkısı var gibi görünüyor ve bu çatışkılar türün diğer bireyleriyle eşit . Yemeği eşit. Doğa eşit ve herkesin malı.

Özgür varlıkta ilk kez tıpkı atmaca gibi kuşatıldığı zaman ve başka bir varlık tarafından denetlendiği, kontrolünün ele geçirilip iradesinin ve özgürlüğünün devralındığı zaman, kurban durumuna düşme algısı, dışsal/oluşsal kötülük algısı ve ya da başka varlıklar tarafından yaratılıp kontrol ediliyor olabileceği gibi belirsiz duygular ve algılar gelişir.
Özgür varlık bundan önce buna dair bir herhangi bilinç algısı taşımaz ya da taşımamalı çünkü özgürlük deneyimlemiştir ve deneyimlenmektedir. Özgür varoluş duyumsayacağını öngörüyoruz.

Atmaca örneğini kedilerimiz köpeklerimiz ve diğer hayvanlarımız için genişletebiliriz. Biz buna evcilleştirme diyoruz, ne hoş bir ifade.! Aslı köleleştirmedir. Atmacanın Tanrısı (ve sahibi ve efendisi) olduk. Biz bir tanrı değiliz, laboratuvarda koyun yaratabiliyoruz. Onunla fotoğraf çektiriyoruz. Bir anne koyun tarafında emziriliyor mu?

Köpeklerimizin nesilleri bizimle doğuyor ve bize bağlılık geliştiriyor. Bazı davranışları eminim nerdeyse artık genlerine işliyordur ve kalıtımın da bir parçası haline gelecektir. Sanırım hiç birimiz kafesteki aslanı ya da hayvanat bahçesindeki bir hayvanın süren neslini özgür doğaya salamayız. Belirli türden bağımları vardır ya da oluşacaktır.

İnsan ırkı; Beyaz Avrupalı, Amerika da mısır tarlalarında çalıştırmak üzere yerlileri köleleştirmeyi denedi. Ancak özgür Kızıl adam prangalarla tarlalarda çalışamadı ve buna dayanamadı. Sırayla tek tek öldüler. Kurdu kafese hapsedersem ölür, denetim almaz ve ölene kadar çıkmaya çalışacaktır. Tavşan ve tavuk o kadar korkar ki korkudan kalp krizi geçirebilir.
Sonuç olarak beyaz adam, rahiplerin ve kilisenin yayınladığı bir fetvayla kızılı denetlemeye uğraşmaktan vazgeçip siyah adamı kıtaya getirdi ve köleleştirdi.

İnsan ya da başka varlıklar için de bunun kozmolojik farklı temsilleri olabilir mi?

Dünya tarihi güçlü dışsal tiran ve çoktanrı anlayışlarıyla dolu.
Bazılarımız hala efsane dese de bazılarımız dünyadışı güçlü varlıksal yaratıcılar benzeri kavramlar ortaya attı. Gnostisizm de demiurge ve demiurgoslar ve demonlar bulunur . Bunlar kozmolojik, dışsal güçlü varlıkları ve yarı tanrımsı tiran güçleri temsil eder. İnsandan güçlü dışsal varlıkları belirler. Bunlar ne baş, ne ilk ,ne de tek tanrı değildir. Asıl yaratıcı değildir ve fizik varlıklardır. Ara yaratıcılar ya da güçler olarak sembolize edilirler.

Bugün insanlar olarak biz uzaya çıkmaya ve başka gezegenler keşfetmeye çabalıyoruz ve emin olun bulmuş olsak ve güç sahibi olsak denetleyeceğiz. İçinde yaşayanlar olsa onlara dostça mı olurduk? Amerika'ya ve Afrika'ya giden beyaz adam örneğine bakın. İnsan dejenere bir türdür.

Avatar adlı bir film de başka bir gezegeni ve oradaki varlıkları kolonize ediyoruz:

Herhangi özgürlük, egemenlik, kontrol çatışkısı deneyimleyene kadar varlıkta Tanrı/Egemen güç kavramı olacağını sanmıyorum. Olsa bile bizim Ortadoğu dinlerine benzer bir karmaşa üretebileceğini asla sanmıyorum. Yani insanın kendi eliyle kurduğu iktidarlar ve kendi kendine deneyimlediği iktidar ve güç çatışkısı bu karmaşıklıkta bir paradigmayı ya da mitolojiyi olgu olarak bence üretemez ve besleyemez. Çocuk bile ebeveyn ve toplumdan görünce şiddet öğreniyor. Kızıl adam, Aborjin bunların hiçbirinde beyaz adamın örgütlü şiddeti yok. Bunu (Tanrıyı ve mitolojileri) (tamamıyla) kent devleti ve üretim toplumu, kabile savaşları hatta ilkel bilinç ve doğa deneyimi ve sadece insanın içindeki güç ilişkileri doğurdu analizini kabaca basit ve yetersiz buluyoruz.

Doğadaki varlıkta güç farkları kavramı var. Güçlüyü güçlü algılar, bence hepsi bu. Tanrı kavramını kölelik ortaya koyuyor. Kölelik Tanrı kavramını ortaya koyuyor. Olgusal olarak eğer bir Tanrı olmadığına eminsek çözümü budur ve gerçek çözümlemesi bu olacaktır ve olmalıdır. Doğa topluluklarının tanrı anlayışları Ortadoğu ve Güney Amerika dinlerindeki Tanrı kavramına benzemiyor. Ortadoğudaki Tanrı insan götürene kadar uzakdoğu da yok.

Sonuç olarak insanın gerçeğine güçlü bir tanrı kavramı sızmışsa bu anlamda bir değerlendirme ve sorgu sürecini bizce objektif olarak yürütmelidir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
BİLGİSEL SORGULAMA

Sümer, Tevrat, İncil ve Kuran gibi tarihsel mitolojik kayıt ve efsaneler tarafımızdan kontrollü ve karşılaştırılmalı olarak incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlar varılmıştır

a -
Genel halk kabulünde olduğu gibi bunlar varlığın ilk ve baş yaratıcısının bizimle seçilmiş insanlar aracılığıyla iletişim kurmasıdır (Önerme aşağıda kontrollü olarak incelenecektir.)

b- Bunlar tamamen efsane ve mitoslardır, insan bilinçaltı ve bilinçdışının hayal ürünüdür, hiç bir gerçek ögesi barındırmaz ve hiç bir gerçek ve objektif inceleme ya da veri değeri taşımazlar

c- Bunlar kısmi tarih kayıtları ve bozulmuş bilgi parçaları ve derlemeleridir. Gerçek bir tanrının değil ancak kozmik dışsal gerçek fiziksel güçlerin/aktörlerin insanla temasının sonucudur.

(ek; varsa olası d ve fazlası için açık ihtimal)

a için inceleme

Başlangıç uslamlaması ve tahlilileri bize göstermektedir ki enerji yoktan var ve vardan yok olamaz. Bu bize göstermektedir ki ezeli olarak şeyler varolmalıdır ya da tüm varlık ezeli olarak zamansızca kesintisiz varolmalıdır. Varlığın yaratılamaz ve yokedilemez oluşu eski çağ düşünürlerince kabul görmüş ve bu anlayış felsefenin temeli olarak konumlanmıştır. Bu anlamda bizce varlıkta onu yokluğundan yaratabilecek (yokken varedebilecek ) bir güç ve tanrı bulunması mantık temelinde tutarsız ve olanaksızıdır hatta bu tamamen akıldışıdır. Daha geniş tahlililer bu konu da kavram karmaşası yaşayanlara tarafımızdan sunulabilir.
İnceleme tarafımızdan çok daha derinine sürdürülmüş olup burada kısa kesilecektir ve bize göre olanaksızdır.

b için inceleme

Tüm Ortadoğuyu kuşatmış ve insanlığın hafızasında derin bir yer etmiş ve adeta modern toplumların temelini çatmış ve milyarlarca inananı bulunan dinler adı alan 3 bilgi sistemi ve kitabına dair bir insanlık kaosu bulunmaktadır. Anlatımları Tevrattan itibaren azalarak ve değişerek sürmekte gibi görünüyor. Bunlar içinde en açık kayıtları Tevratta bulduğumuzu düşünüyoruz. Tüm bunların hayal ürünü olmasını umarak ve önermeyi açık bırakarak c-ye geçmek istiyoruz.

c için inceleme

Açıkçası yaptığımız tüm bilgi temaslarında bu tip anlayışın sorgulanmasının bile zor olduğunu gördük. Bir çok arkadaş bunu tartışmaya bile açmak istemedi ya da daha bizi konuşturmadan susturma ve sansürleme yoluna gitti. Bunu sorgulamanın çok zor olduğunu biliyoruz ancak objektif bir tutum benimsemeliyiz.

İnsanlığın gündemini kara bulut gibi saran 3 büyük din ya da bizce henüz objektif çözümlenmemiş bilgi sisteminden sözediyoruz. Bu bir ön taslak sesli düşüncelerin hızlıca karalanması olduğu için ne yazacağımı ben de bilmiyorum.

Üçüncü olasılığı açık tutmak isteyenlerden ben destek bekliyorum çünkü elimde yeterince veri yok. Şu anlamda yok. Bilim tabanım zayıf. Mesela insanın kozmik genetikçilerin müdahalesine maruz kalıp kalmadığını nasıl inceleyebiliriz?
Bu önermeyi kontrollü olarak nasıl sınayabiliriz ve bunun ya da aksinin kanıtları nasıl toplanabilir?
Bunun olanaksız olacağını söyleyenlerdenseniz ben de bu konu da güven duymak isteyenlerdenim.

Çok hızlı bir düşünme de aklıma insanda trans birey oluşu, mongolluk oluşu, genetik sorunlar oluşu, ten göz renk saç renkleri farkları gibi şeyler geldi ancak bunların tek başına ne anlam ifade edebileceğinden emin değilim.

İkincisi Tevrat inceleyen bizler örneğin Nefilim efsanesinde açık bir gen melezlemesi ve insanın başka bir türle çapraz kırılmaya çalışıldığından sözedildiğini görüyoruz. Örnekler bu anlamda çoğaltılabilir ancak tüm bunları binyıllar önceki insanların hayalgücü ve hayal ürünü deyip geçmeli miyiz?
En nihayetinde bizler de konunun açık tartışmacıları ve objektif araştırma görüşmecileri ile bunu tartışmak ve bu anlamda hangi sav aslında güçlü ve gerçeğe yakın ise onu güçlendirmek istiyoruz.
Yani bunun tek taraflı savunucusu, çatışmacısı gibi algılanmak istenmiyoruz.

Konu açık bırakılarak tarihi vicdana sunulmuştur.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
BİLGİSEL SORGULAMA

Sümer, Tevrat, İncil ve Kuran gibi tarihsel mitolojik kayıt ve efsaneler tarafımızdan kontrollü ve karşılaştırılmalı olarak incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlar varılmıştır

a -
Genel halk kabulünde olduğu gibi bunlar varlığın ilk ve baş yaratıcısının bizimle seçilmiş insanlar aracılığıyla iletişim kurmasıdır (Önerme aşağıda kontrollü olarak incelenecektir.)

b- Bunlar tamamen efsane ve mitoslardır, insan bilinçaltı ve bilinçdışının hayal ürünüdür, hiç bir gerçek ögesi barındırmaz ve hiç bir gerçek ve objektif inceleme ya da veri değeri taşımazlar

c- Bunlar kısmi tarih kayıtları ve bozulmuş bilgi parçaları ve derlemeleridir. Gerçek bir tanrının değil ancak kozmik dışsal gerçek fiziksel güçlerin/aktörlerin insanla temasının sonucudur.

(ek; varsa olası d ve fazlası için açık ihtimal)

a için inceleme

Başlangıç uslamlaması ve tahlilileri bize göstermektedir ki enerji yoktan var ve vardan yok olamaz. Bu bize göstermektedir ki ezeli olarak şeyler varolmalıdır ya da tüm varlık ezeli olarak zamansızca kesintisiz varolmalıdır. Varlığın yaratılamaz ve yokedilemez oluşu eski çağ düşünürlerince kabul görmüş ve bu anlayış felsefenin temeli olarak konumlanmıştır. Bu anlamda bizce varlıkta onu yokluğundan yaratabilecek (yokken varedebilecek ) bir güç ve tanrı bulunması mantık temelinde tutarsız ve olanaksızıdır hatta bu tamamen akıldışıdır. Daha geniş tahlililer bu konu da kavram karmaşası yaşayanlara tarafımızdan sunulabilir.
İnceleme tarafımızdan çok daha derinine sürdürülmüş olup burada kısa kesilecektir ve bize göre olanaksızdır.

b için inceleme

Tüm Ortadoğuyu kuşatmış ve insanlığın hafızasında derin bir yer etmiş ve adeta modern toplumların temelini çatmış ve milyarlarca inananı bulunan dinler adı alan 3 bilgi sistemi ve kitabına dair bir insanlık kaosu bulunmaktadır. Anlatımları Tevrattan itibaren azalarak ve değişerek sürmekte gibi görünüyor. Bunlar içinde en açık kayıtları Tevratta bulduğumuzu düşünüyoruz. Tüm bunların hayal ürünü olmasını umarak ve önermeyi açık bırakarak c-ye geçmek istiyoruz.

c için inceleme

Açıkçası yaptığımız tüm bilgi temaslarında bu tip anlayışın sorgulanmasının bile zor olduğunu gördük. Bir çok arkadaş bunu tartışmaya bile açmak istemedi ya da daha bizi konuşturmadan susturma ve sansürleme yoluna gitti. Bunu sorgulamanın çok zor olduğunu biliyoruz ancak objektif bir tutum benimsemeliyiz.

İnsanlığın gündemini kara bulut gibi saran 3 büyük din ya da bizce henüz objektif çözümlenmemiş bilgi sisteminden sözediyoruz. Bu bir ön taslak sesli düşüncelerin hızlıca karalanması olduğu için ne yazacağımı ben de bilmiyorum.

Üçüncü olasılığı açık tutmak isteyenlerden ben destek bekliyorum çünkü elimde yeterince veri yok. Şu anlamda yok. Bilim tabanım zayıf. Mesela insanın kozmik genetikçilerin müdahalesine maruz kalıp kalmadığını nasıl inceleyebiliriz?
Bu önermeyi kontrollü olarak nasıl sınayabiliriz ve bunun ya da aksinin kanıtları nasıl toplanabilir?
Bunun olanaksız olacağını söyleyenlerdenseniz ben de bu konu da güven duymak isteyenlerdenim.

Çok hızlı bir düşünme de aklıma insanda trans birey oluşu, mongolluk oluşu, genetik sorunlar oluşu, ten göz renk saç renkleri farkları gibi şeyler geldi ancak bunların tek başına ne anlam ifade edebileceğinden emin değilim.

İkincisi Tevrat inceleyen bizler örneğin Nefilim efsanesinde açık bir gen melezlemesi ve insanın başka bir türle çapraz kırılmaya çalışıldığından sözedildiğini görüyoruz. Örnekler bu anlamda çoğaltılabilir ancak tüm bunları binyıllar önceki insanların hayalgücü ve hayal ürünü deyip geçmeli miyiz?
En nihayetinde bizler de konunun açık tartışmacıları ve objektif araştırma görüşmecileri ile bunu tartışmak ve bu anlamda hangi sav aslında güçlü ve gerçeğe yakın ise onu güçlendirmek istiyoruz.
Yani bunun tek taraflı savunucusu, çatışmacısı gibi algılanmak istenmiyoruz.

Konu açık bırakılarak tarihi vicdana sunulmuştur.

İçtenlik kardeşim, gel seninle bir yolculuğa çıkalım. HAKİKAT yolculuğuna....

Sana KARDEŞİM diyorum çünkü benim doğruluğuna kesin olarak inandığım bir bilgiye göre tüm insanlar ADEM babamız ve HAVVA anamızdan türemiştir. Bu bakımdan benim için tüm insanlar benim kardeşimdir ve ayırd etmeksizin hepsini YARADAN dan ötürü severim. Onların üzüntüsü benim üzüntüm, sevinci benim sevincimdir. Bu benim inancımın olmazsa olmaz bir gereğidir. Bu konudaki samimiyetimden şüphe etmemeni istirham ediyorum.

Daha önce de söylediğim gibi ben senin daha önce gördüğün DİN savunucularından değilim. Onlarla ayrıştığımız şeyin ne olduğunu fırsat olursa açıklarım ama şu an gerek görmüyorum.

Çıkacağımız bu yolculukta birbirimize güvenmemiz, aklımızı sonuna kadar zorlayarak birbirimizi anlamaya çalışmamız gerekecek. Birbirimize karşı daima açık olmalı , gerçekten tam manasıyla anlayamadıgımız şeyleri birbirimize açık yüreklilikle sormalı, hiçbir zaman acele ile karar vermemeliyiz.

Şunu bilmelisin ki , benim için herhangi bir insanı aşağılamak, hor görmek, alay etmek kadar alçakça , adice bir tutum olamaz. Eğer yanılıp bu tutumu takındıysam bundan ölesiye hicap duyar ve üzülürüm. Çünkü bu tutum benim bütün dünyamın, tutunduğum herşeyin yıkılması, yok olmasıdır.

Eğer buna benzer bir tutum içinde beni görmüşseniz bu , ancak o insanı bir nebze sarsıp kendine getirmek amacı taşıyan iyi niyetli bir girişimdir. Artık bunu açık ettiğime göre böyle bir yöntemi bir daha uygulamayacağım demektir.

Sen kendini ne sanıyorsun da insanları sarsmaya hakkın olduğunu düşünüyorsun dersen, bunu da ayrıca tartışır haklı olup olmadığımı da ortaya koyarız.

Şimdilik bu kadar....

Bu arada bize katılacak YOL arkadaşlarımız olacağını ümid ediyorum.....

Varmısın ?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İçtenlik kardeşim, gel seninle bir yolculuğa çıkalım. HAKİKAT yolculuğuna....
Şimdi Adem kardeşim bunu daha önce de ifade ettim ki ben geçmişte bir hakikat (gerçek/gerçeklik) yolculuğuna çıkmışım

Tam şu an yoldayım. Felsefe yol da olmaktır denir.

İnsana büyük bir saygı sevgi besliyorum

Başlangıç uslamlaması ve tahlilileri bize göstermektedir ki enerji yoktan var ve vardan yok olamaz. Bu bize göstermektedir ki ezeli olarak şeyler varolmalıdır ya da tüm varlık ezeli olarak zamansızca kesintisiz varolmalıdır. Varlığın yaratılamaz ve yokedilemez oluşu eski çağ düşünürlerince kabul görmüş ve bu anlayış felsefenin temeli olarak konumlanmıştır. Bu anlamda bizce varlıkta onu yokluğundan yaratabilecek (yokken varedebilecek ) bir güç ve tanrı bulunması mantık temelinde tutarsız ve olanaksızıdır hatta bu tamamen akıldışıdır. Daha geniş tahlililer bu konu da kavram karmaşası yaşayanlara tarafımızdan sunulabilir.
İnceleme tarafımızdan çok daha derinine sürdürülmüş olup burada kısa kesilecektir ve bize göre olanaksızdır.

Sorunu anlamıyorsunuz değil mi?
Annem ve belki babam, komşularım, yaşamımı bölüştüğüm diğer insanlar pek çoğu dindar.

Bir insanın ölüm ötesiyle korkutulması ve bu anlamda ölüm sonrası gibi bir korkuyla travmatize edilmesi kadar aşağılık bir şey daha yoktur.

Bu kadar aşağılık bir yalanı ve komployu sürdüren yozlaşmış bilgi sistemlerine artık din ve inanç sistemi demek istemiyoruz

Bunlar geçmişin putları kadar karanlık ve bir o kadar aşağılık, insan aklıyla dalga geçen düşünce süreçleridir ve bu anlamda bunları bir din ve inanç sistemi gibi görerek ve ele alarak herhangi bir saygı besleyemem

Ölüm ya sevinçle karşılanması ve ya da tarafsız olarak korkulmaması gereken bir olgudur. Objektif olarak ölüm olgusuna (ya da ötesine) hiç bir kötü ve olumsuz anlam yüklenemez.

Sanal platformlara olsun belli özgürlük temelinde yazabilmek istiyoruz çünkü zaten ölüp gideceğiz. Sonuçta ben de inanmadığım ve düşünmediğim şeyi yazmıyorum.
 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Seni anladığımı düşünüyorum.

Bence sen karşılaştığın dindar insanların senin düşüncenin ulaştığı yere kadar düşünmeden kabul ettikleri DİN olgusunu , kabul etmekte zorlandın ve etrafındaki DİNDAR insanlardan sana yetecek BİLGİ yi alamadın.

Çoğu DİNDAR basitçe KABUL eder ve DÜŞÜNMEZ. Onlar için sadece KABUL edilmesi gerekenler vardır. Bu kabulleri onlara YETER ve olabildiğince kendi DÜNYA larında mutluluğu ve huzuru bulmuşlardır.

Fakat hakikatı araştırmak akıllarına gelmez. Bence onlar huzuru bulmuş ve BÜYÜK ölçüde kurtulmuşlardır.

Fakat düşünen insan için kabul edilecek HAKİKAT sağlam bir şekilde araştırılmalı ve GERÇEKLİĞİ ortaya konmalıdır.

Her ne kadar bu insanlar GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ diyerek yola çıkmış olsalarda, hakikat yolundaki TEMBELLİK leri onları bir çok güzellikten alıkoymuş, İLİM deryasından neredeyse nasipsiz kılmıştır.

Sen çok düşünen bir insan olmasaydın onlara uyarak onlar gibi (kısmen) MUTLU bir hayat sürebilirdin.

Benim farkım ise çevremdeki DİNDAR insanların kabullerini yada İMAN larını tasdik etmekle birlikte, bunun yeterli olmadığını da görerek ve gerçek MUTLU luğu bulamadığımı bilerek yaşamamdı.

Gerçek MUTLU luk ve huzur ancak HAKİKAT görününce elde edilir..

Kısacası , pek fazla düşünmeyen insanlar sana pek fazla düşünmemen için baskı yapmış...

Haksızmıyım ?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Seni anladığımı düşünüyorum.

Bence sen karşılaştığın dindar insanların senin düşüncenin ulaştığı yere kadar düşünmeden kabul ettikleri DİN olgusunu , kabul etmekte zorlandın ve etrafındaki DİNDAR insanlardan sana yetecek BİLGİ yi alamadın.
Dindarlardan bilgi alamama subjektif ve bilgi evrensel

Bilginin dindarlardan alınması gerekmiyor

BİLGİ yi alamadın.

Biz de alamama vermeme olmaz ne varsa bölüşürüz.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Dindarlardan bilgi alamama subjektif ve bilgi evrensel

Bilginin dindarlardan alınması gerekmiyor



Biz de alamama vermeme olmaz ne varsa bölüşürüz.

Sadece inandıkları DİN ve onun neden HAKİKAT olduğu hakkındaki bilgiyi kastettim.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Sen de kendin araştırdın ve DİN hakkında öğrendiklerin O nun HAKİKAT olmadığını düşündürdü sana ...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sen de kendin araştırdın ve DİN hakkında öğrendiklerin O nun HAKİKAT olmadığını düşündürdü sana ...
Bak şimdi ben bu gönderiyi bir yere daha astım.

Onlarda "b" doğru diyor.

Benim ilk anlattığım şu. Bir de "c" fikri var ve biz "c" tarafındayız.

"a" ile mutluysanız tıpkı "b" ile mutlu olanlar gibi ilk talebim şu olurdu. Toplumsal özgürlükler anlamında c fikrimin toplumsal alanda sunulması ve savunulması anlamında düşünce, ifade ve vicdan özgürlüğü kapsamında yardım isterdim.

Bu ilk hakikatim...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sen de kendin araştırdın ve DİN hakkında öğrendiklerin O nun HAKİKAT olmadığını düşündürdü sana ...
Hayır şunu tekrar hatırlatıyorum ben o tanrıya dindar ve ateistten daha fazla inanıyorum. Ben onlara o kitaplara ve orada anlatılanların bazılarına hem dindar hem ateistten daha fazla inanıyorum.

Hayır bak benim kutsal kitap yorumum şu.

Bana göre 5-10 bin yıl önce Ortadoğu'ya dış uzaydan gelindi ve İsrailoğulları denilenle bir temas yapıldı. Bunlara mucizeler gösterildi hatta bazı araç ve teknolojiler belki verildi. İnsan için melez tür çalışmaları yapıldı hatta bundan önce 3-4 metrelik bir dev tür (golyat/calut ve nefilim denen) gezegene getirildi. Bu tür gezegen atmosferinde yaşayamadı. Yaşayamayınca insanla genetik çaprazlanması denendi. Bu pek başarılı olamadı bir çok mongol dev ortaya çıktı. Lübnan Baelbek
Bundan önce de bu tür (genetikçi tiran tanrı) çok dünyaya gidip geldi ama dünyaya onbinlerce yılda bir uğradığı ve pek insana gözükmediği için diğerleri bunu anlatsada insanlar inanmıyor. Zaten o kitaplar insanların buna inanması ile doludur.

Sümer'in Anunaki'si, Rab ve tanrı bunların hepsi aynıdır. fiziksel varlıklardır. Bu tıpkı insan gibi varlıkta içsel evrimleşmiş ölümlü/sonlu güçlü fiziksel bir türdür. Dış uzayda yaşar.
Dış uzaydan gelmişlerdir. Mısır da mucizeler gösterebilecek kadar güçlüdür. Denizi yarabilecek kadar hatta kent yıkabilecek kadar güçlüdür. Kutsal denilen kitapta bunu anlatır. Tanrı sanılmıştır çünkü çok güçlüdür. Tanrı sanılmasa bile insanı denetleyebilecek kadar güçlü olduğu için ne densindi?

Ben bunlara inanıyorum. Siz dindarlar ve ateistler ikiniz de bunlara inanmıyor ve bunları düşünmüyor, ele almıyor bakmıyor ve sorgulamıyorsunuz. Birbirinizle kavga edip birbirinizi yalanlayıp/yanlışlayıp duruyorsunuz..
 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Hayır şunu tekrar hatırlatıyorum ben o tanrıya dindar ve ateistten daha fazla inanıyorum. Ben onlara o kitaplara ve orada anlatılanların bazılarına hem dindar hem ateistten daha fazla inanıyorum.

Hayır bak benim kutsal kitap yorumum şu.

Bana göre 5-10 bin yıl önce Ortadoğu'ya dış uzaydan gelindi ve İsrailoğulları denilenle bir temas yapıldı. Bunlara mucizeler gösterildi hatta bazı araç ve teknolojiler belki verildi. İnsan için melez tür çalışmaları yapıldı hatta bundan önce 3-4 metrelik bir dev tür (golyat/calut ve nefilim denen) gezegene getirildi. Bu tür gezegen atmosferinde yaşayamadı. Yaşayamayınca insanla genetik çaprazlanması denendi. Bu pek başarılı olamadı bir çok mongol dev ortaya çıktı. Lübnan Baelbek
Bundan önce de bu tür (genetikçi tiran tanrı) çok dünyaya gidip geldi ama dünyaya onbinlerce yılda bir uğradığı ve pek insana gözükmediği için diğerleri bunu anlatsada insanlar inanmıyor. Zaten o kitaplar insanların buna inanması ile doludur.

Sümer'in Anunaki'si, Rab ve tanrı bunların hepsi aynıdır. fiziksel varlıklardır. Bu tıpkı insan gibi varlıkta içsel evrimleşmiş ölümlü/sonlu güçlü fiziksel bir türdür. Dış uzayda yaşar.
Dış uzaydan gelmişlerdir. Mısır da mucizeler gösterebilecek kadar güçlüdür. Denizi yarabilecek kadar hatta kent yıkabilecek kadar güçlüdür. Kutsal denilen kitapta bunu anlatır. Tanrı sanılmıştır çünkü çok güçlüdür. Tanrı sanılmasa bile insanı denetleyebilecek kadar güçlü olduğu için ne densindi?

Ben bunlara inanıyorum. Siz dindarlar ateistler ikiniz de bunlara inanmıyor ve bunları düşünmüyor, ele almıyor bakmıyor ve sorgulamıyorsunuz. Birbirinizle kavga edip birbirinizi yalanlayıp/yanlışlayıp duruyorsunuz..

Evet bu konularda rivayetler muhtelif. Peki sen ateist olmadığını mı söylüyorsun ? Anlayamadım...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bu forum ya da yazdığım her yerde belirttim ki ben (başlangıçsız ve sonsuz varlık anlamında bir) panteizm (tüm varlık tanrı ya da tanrının varlaşması olarak tüm varlık) ve varlıkta evrimleşmiş içsel ölümlü-sonlu-geçici güçler ve tanrılar anlamında politeizm (çok tanrı) yorumuna kısmen katılıyor ve geçit veriyor ve sıcak bakıyorum. Baş ve ilk tanrı ve yaratıcı yoktur olamaz, çünkü varlık doğamaz ve başlayamaz çözümledik diyorum.

Bu bugün din denilen geçmiş bilgi ve hayal gücü ve mitolojinin ise kayıp tarih parçaları olarak bu ikinciyi (politeizmi) yansıttığını ölümlü/sonlu tanrılar ve tiranlardan bahsettiğini, bunların zaman zaman dünyaya insan içine geldiği ve bunun ortalığı karıştırdığını, bunların varoluşun asıl tanrısı olamayacağını düşündüğümü söylüyorum. Bunlara efsane diyenlerden değilim .

Bu yorum anlaşılmadan herhangi bir yorum sunmakta zorlanıyorum.. Bunu anladınız mı?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bunu defalarca anlattım ki; insan kedinin, köpeğin, tavuk ve domuzun ve ineğin ne kadar tanrısıysa bu kitaptaki varlık o kadar tanrıdır.

Afrikada ki bir kaplan topluluğunun sizden haberi olmayabilir ama bir gün gidip bir kaplanı alıp getirip türünü kafese koyabilirsiniz.
Bir hipopotam ve fili uyuşturup onun ruhu duymadan çipleyebilir, gebeliğini kontrol edebilir ve fazlasını yapabilirsiniz.

İnsana kozmik güçler tarafından geçmişte buna benzer şeyler yapılmış ve bunlar efsaneler ve dinleri oluşturmuştur. Gökte insanlardan güçlü varlıklar olması ve hatta onların deniz yaratabilmeleri ve kent yıkabilmeleri hatta kölelerinin olması ve hatta insan gibi bir türü yapay olarak bile üretebilmeleri (ve gerekirse laboratuvar ortamında yaratıp yapabilmeleri) onları tanrı yapmaz. Bunlara tapılmalalıdır.
Bırakın evren bile yaratabilseler tanrı değiller. İlk tanrı ve ilk varlık olmayacaktır. Sonlu politeistik figürler olur.

Kentlerimizi yıkabiliyor, bize hastalık salabiliyor, güzümüzün önünde mucize yapabiliyor, o güçlü diye buna tapmamalısınız.

Hayvanların insan tapıncı geliştirdiğini düşünün. Hayvan toplumunun insanı efendi ve tanrı olarak gördüğünü ve güçlü gördüğünü düşünün.

Dış uzayın insandan güçlü kozmik güçleri kitaplarınıza tanrılar olarak girdi.

Bir kere sorulan soru ve verilen yanıtlara bakarak yazdığımın her zaman ki zahmet edip okunmadığını görüyor olduğumu düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bu forum ya da yazdığım her yerde belirttim ki ben (başlangıçsız ve sonsuz varlık anlamında bir) panteizm (tüm varlık tanrı ya da tanrının varlaşması olarak tüm varlık) ve varlıkta evrimleşmiş içsel ölümlü-sonlu-geçici güçler ve tanrılar anlamında politeizm (çok tanrı) yorumuna kısmen katılıyor ve geçit veriyor ve sıcak bakıyorum. Baş ve ilk tanrı ve yaratıcı yoktur olamaz, çünkü varlık doğamaz ve başlayamaz çözümledik diyorum.

Deizm;
ya monoteizmdir (varlığı tek başkanın yönettiği ve içte bir merkez güç ve tek baş başkan olacağı anlayışı)
ya gnostizmdir ve henüz çözümlenmemiş politeizmdir

Monoteizm felsefenin buhranıdır. İlk tekil baş özne safsatası. En üstteki içteki ya da merkezdeki baş özne. Başlatan özne buhranı.
İlk tekillik, ve madde tekilliği. Bu da bilimin buhranıdır. Başlatan madde de bilimin buhranıdır.

Varlığın gücü merkezlenmemiştir bir güç merkezi yoktur. Birlik teklik değildir. Birlik kavramsal olarak bütünleleyendir, birleştirendir ayrıştırmayan..

Mono hapsi sizi düşündürmüyor bile..
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Bunu defalarca anlattım ki; insan kedinin, köpeğin, tavuk ve domuzun ve ineğin ne kadar tanrısıysa bu kitaptaki varlık o kadar tanrıdır.

Afrikada ki bir kaplan topluluğunun sizden haberi olmayabilir ama bir gün gidip bir kaplanı alıp getirip türünü kafese koyabilirsiniz.
Bir hipopotam ve fili uyuşturup onun ruhu duymadan çipleyebilir, gebeliğini kontrol edebilir ve fazlasını yapabilirsiniz.

İnsana kozmik güçler tarafından geçmişte buna benzer şeyler yapılmış ve bunlar efsaneler ve dinleri oluşturmuştur. Gökte insanlardan güçlü varlıklar olması ve hatta onların deniz yaratabilmeleri ve kent yıkabilmeleri hatta kölelerinin olması ve hatta insan gibi bir türü yapay olarak bile üretebilmeleri (ve gerekirse laboratuvar ortamında yaratıp yapabilmeleri) onları tanrı yapmaz. Bunlara tapılmalalıdır.
Bırakın evren bile yaratabilseler tanrı değiller. İlk tanrı ve ilk varlık olmayacaktır. Sonlu politeistik figürler olur.

Kentlerimizi yıkabiliyor, bize hastalık salabiliyor, güzümüzün önünde mucize yapabiliyor, o güçlü diye buna tapmamalısınız.

Hayvanların insan tapıncı geliştirdiğini düşünün. Hayvan toplumunun insanı efendi ve tanrı olarak gördüğünü ve güçlü gördüğünü düşünün.

Dış uzayın insandan güçlü kozmik güçleri kitaplarınıza tanrılar olarak girdi.

Bir kere sorulan soru ve verilen yanıtlara bakarak yazdığımın her zaman ki zahmet edip okunmadığını görüyor olduğumu düşünüyorum.

Panteizme yakın olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Benim HAKİKAT olduğuna kesin olarak inandığım görüş ise VAHDET-İ VÜCUD dur. Aslında benzer yönleri var...

Tıpkı parmenides gibi....

Ne derdin ?
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Ne dersin ? Diye yazacaktım ne derdin olmuş.

Şimdi işi baştan alalım madem .....

Başlangıç uslamlaması ve tahlilileri bize göstermektedir ki enerji yoktan var ve vardan yok olamaz. Bu bize göstermektedir ki ezeli olarak şeyler varolmalıdır ya da tüm varlık ezeli olarak zamansızca kesintisiz varolmalıdır. Varlığın yaratılamaz ve yokedilemez oluşu eski çağ düşünürlerince kabul görmüş ve bu anlayış felsefenin temeli olarak konumlanmıştır. Bu anlamda bizce varlıkta onu yokluğundan yaratabilecek (yokken varedebilecek ) bir güç ve tanrı bulunması mantık temelinde tutarsız ve olanaksızıdır hatta bu tamamen akıldışıdır. Daha geniş tahlililer bu konu da kavram karmaşası yaşayanlara tarafımızdan sunulabilir.
İnceleme tarafımızdan çok daha derinine sürdürülmüş olup burada kısa kesilecektir ve bize göre olanaksızdır


Zamansızlığı konuşmuştuk. Ama orada bir anlaşmazlığımız vardı. Önce onu çözelim bence.

Bence zaman tüm alemle birlikte YARATILAN bir kavramdır. Çünkü hareket varsa zaman da vardır. Mekan varsa ZAMAN da vardır.

Zamanın varlığını gözlemlediğimize göre VAR olmadığını söyleyemeyiz. Bu her şeyi inkar etmek olur.

Yaratılışın nasıl olduğuna geleceğim ama önce bu problemi çözelim derim....
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Panteizme yakın olduğunu söylediğini hatırlıyorum.

Ne dersin ? Diye yazacaktım ne derdin olmuş.

Şimdi işi baştan alalım madem .....

Şimdi ben de baştan alıyorum ama bu gönderideki tüm yorumlarım tek tek okundu mu?

Bu bugün din denilen geçmiş bilgi ve hayal gücü ve mitolojinin ise kayıp tarih parçaları olarak bu ikinciyi (politeizmi) yansıttığını ölümlü/sonlu tanrılar ve tiranlardan bahsettiğini, bunların zaman zaman dünyaya insan içine geldiği ve bunun ortalığı karıştırdığını, bunların varoluşun asıl tanrısı olamayacağını düşündüğümü söylüyorum. Bunlara efsane diyenlerden değilim .

Bu yorum anlaşılmadan herhangi bir yorum sunmakta zorlanıyorum.. Bunu anladınız mı?

Bunu defalarca anlattım ki; insan kedinin, köpeğin, tavuk ve domuzun ve ineğin ne kadar tanrısıysa bu kitaptaki varlık o kadar tanrıdır.

Afrikada ki bir kaplan topluluğunun sizden haberi olmayabilir ama bir gün gidip bir kaplanı alıp getirip türünü kafese koyabilirsiniz.
Bir hipopotam ve fili uyuşturup onun ruhu duymadan çipleyebilir, gebeliğini kontrol edebilir ve fazlasını yapabilirsiniz.

İnsana kozmik güçler tarafından geçmişte buna benzer şeyler yapılmış ve bunlar efsaneler ve dinleri oluşturmuştur. Gökte insanlardan güçlü varlıklar olması ve hatta onların deniz yaratabilmeleri ve kent yıkabilmeleri hatta kölelerinin olması ve hatta insan gibi bir türü yapay olarak bile üretebilmeleri (ve gerekirse laboratuvar ortamında yaratıp yapabilmeleri) onları tanrı yapmaz. Bunlara tapılmalalıdır.
Bırakın evren bile yaratabilseler tanrı değiller. İlk tanrı ve ilk varlık olmayacaktır. Sonlu politeistik figürler olur.

Kentlerimizi yıkabiliyor, bize hastalık salabiliyor, güzümüzün önünde mucize yapabiliyor, o güçlü diye buna tapmamalısınız.

Hayvanların insan tapıncı geliştirdiğini düşünün. Hayvan toplumunun insanı efendi ve tanrı olarak gördüğünü ve güçlü gördüğünü düşünün.

Dış uzayın insandan güçlü kozmik güçleri kitaplarınıza tanrılar olarak girdi.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Yaratılışın nasıl olduğuna geleceğim ama önce bu problemi çözelim derim....

Şunu anlattım. İlk yaratıcı olamaz o halde yaratıcılar denenler politeizmi (varlıkta evrimleşmiş sonlu tanrıları insandışı fizik güçleri ve dış uygarlıkları ) işaret eder.

Panteizmi işaret ediyorsa o varlık kitap göndermez ya da efsanelere de konu olmazdı. Panteizmin tanrısı bu kitapların konusu olamaz.

Panteizmin tanrısını bu mitolojideki tanrılarla özdeştirecekseniz baştan tartışamaya girmeyelim derim...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Yaratılışın nasıl olduğuna geleceğim ama önce bu problemi çözelim derim....

Bugünkü teknolojinin gelişim hızına bakarak yaklaşık 500 sene sonra Elon Musk gibi bir süperzengininiz dış uzaya çok uzak yörüngelere gidebilen uydu cihazlar yapsa.

İçinde yaşam olan gezegenler bulsa.

Bunların çevresine orada yaşayanların ruhları bile duymadan uydular yerleştirip onları onlarca yıl gözetlese.

İlkel, vahşi, silahsız ve zararsız olduklarını görüp bir gün süper jetine atlayıp, süper kıyafetlerini giyip, süper silahlarını da yanına alıp gitse ve bir bölgeye gökten iniş yapsa, orada biraz halka tanrıcılık oynasa, şovlar yapsa, teknolojik cihazlar gösterse ve hatta kendine taptırsa, genetik materyaller de toplasa ?

Bunları onların, o ilkel halkın gözünün önünde yapsa ve sonra gezegenine ya da uzayda varsa yaşadığı karargahına (gök cismine) dönse..

Sonra orada bir din efsanesine dönüşse? Orada yaşayan halk çıkamasa bu işin içinden. Adına tapınaklar yapsa ya da ne yapacağını şaşırsa.
Oranın 5-7 bin yıl sonraki halkının bazıları buna efsane bazıları din dese?

Orada yaşayan bir Adem olsa tüm bunları farketmiş ve kendine anlatmaya uğraşan/çabalayan içtenlike yaratım dersi verse .
İçtenlik anlanmadığını düşünse


Şimdi işi baştan alalım.....

Oradaki Ademin Tanrı efsanesini bu Elon Musk gibi olan ve bunun ırkı beslenmiş olsa ama bunu felsefi panteizmle kıyaslamaya çalışsa ve içtenlik size ona anlatamasa, hangi başa döneceğiz?
 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Tüm yazılarını okuyorum içtenlik. Bence kesinliği olamayacak tarihsel rivayetleri bırakıp gördüklerimizden ve aklımızdan yola çıkarak bazı TEMEL sorunlara odaklanalım.

ZAMANSIZLIK ,BAŞLANGIÇSIZLIK gibi. Çünku bu temel konularda ayrıştığımız yerler var...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst