sosyal bilimler neden küçümsenir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Durdur bu nikahı memurbey tarafından oluşturulan sosyal bilimler neden küçümsenir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,126 kez görüntülenmiş, 50 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı sosyal bilimler neden küçümsenir?
Konbuyu başlatan Durdur bu nikahı memurbey
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Neden olamasin. Insanoglu gozlem vermiyor mu?

Vermiyor tabi ki.Dünya'da 7 milyar insan varsa,7 milyar zihin vardır demektir.Siz bunların birbirleriyle olan değişken ilişkilerini tanımlamaya bilim diyorsanız,pozitif bilimler ile doğa bilimleri tekrar ele almak zorundasınız.Eğer bilimsel yöntem gözlemle başlayan,kanunla(ve ya teoriyle) biten sıralamayla oluşuyorsa,sosyal bilimler bilim olmuyor.

Bana herhangi bir sosyal bilim KANUNU söyleyebilir misiniz ? Kanunun ne olduğunu biliyorsunuz,ona göre bir cümle yazın lütfen.
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Ben bilimsel tanım yaptım demedim ki.Benim yazdığım her cümle,paragraf vs kendi algımdır.evrensel-insan gibi yazdıklarımın bilimsel olduğunu da hiçbir zaman savunmam,çünkü bilimsel değil,olamaz.
yazılarınızın bilimsel olması ne demek? zaten nasıl bilimsel olacak ki? bir bilim insanı mısınız? hipoteziniz mi var? ve bu hipotezi kontrollü deneylerle kontrol mü ediyorsunuz? yani neden herkes bilim kelimesine bu şekilde karşılık veriyor anlamıyorum.

sizin bilimi savunma doneniz şu idi: "Bilim bellidir,yöntemi bellidir bu yöntemin dışında hiçbir yaklaşım bilimsel değildir,olamaz.Bunun tartışması da olamaz." bilim bellidir, yöntemi bellidir, bu yöntem dışındakiler bilimsel değildir, olamaz! tartışması dahi olmaz! bu sözler bilimsel yönteme aykırıdır. verdiğiniz tanım bilimi bilimin yöntemine aykırı bir savunuştur. anlattığım şey gayet basit.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Vermiyor tabi ki.Dünya'da 7 milyar insan varsa,7 milyar zihin vardır demektir.Siz bunların birbirleriyle olan değişken ilişkilerini tanımlamaya bilim diyorsanız,pozitif bilimler ile doğa bilimleri tekrar ele almak zorundasınız.Eğer bilimsel yöntem gözlemle başlayan,kanunla(ve ya teoriyle) biten sıralamayla oluşuyorsa,sosyal bilimler bilim olmuyor.

Bana herhangi bir sosyal bilim KANUNU söyleyebilir misiniz ? Kanunun ne olduğunu biliyorsunuz,ona göre bir cümle yazın lütfen.

Ben gozlemden bahsediyorum, tanimlamaktan degil. Bir daha soyluyorum, buradaki bilim sosyal biulimler degildir. Cognitive science, yani bilissel bilimdir. Bu bilim eliyle de insanoglu gozlemler ve gozlem verir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
yazılarınızın bilimsel olması ne demek? zaten nasıl bilimsel olacak ki? bir bilim insanı mısınız? hipoteziniz mi var? ve bu hipotezi kontrollü deneylerle kontrol mü ediyorsunuz? yani neden herkes bilim kelimesine bu şekilde karşılık veriyor anlamıyorum.

sizin bilimi savunma doneniz şu idi: "Bilim bellidir,yöntemi bellidir bu yöntemin dışında hiçbir yaklaşım bilimsel değildir,olamaz.Bunun tartışması da olamaz." bilim bellidir, yöntemi bellidir, bu yöntem dışındakiler bilimsel değildir, olamaz! tartışması dahi olmaz! bu sözler bilimsel yönteme aykırıdır. verdiğiniz tanım bilimi bilimin yöntemine aykırı bir savunuştur. anlattığım şey gayet basit.



Ben bilim adamı olduğumu söyleyecek kadar akıl yoksunu değilim.Ben sosyal bir bilim okudum.Ama okuduğum ve bize bilim diye gösterilen bu sınıfların boş olduğunu sonra anladım.Neyse bu ayrı bir konu,bilimde tartışılmayacak birçok şey vardır.Örneğin bilimin yöntemi tartışılamaz.Yani hiç kimse gözlem yapmadan bilimsel kanun ortaya koydum diyemez.Kimse hipotez testi yapmadan,bir tezi teoriye dönüştüremez.Bunun neresini tartışacaksınız ?

Ama biri yine gözlem yaparak,daha iyi bir bilimsel yöntem ortaya koyarsa bugününü yöntemini kapsayarak gelişir.Tartışmakla,geliştirmek ayrı şeylerdir.Geliştirmek bireylere,tartışmak topluluklara aittir.Tıpkı bizim bu forumda tartıştığımız ama hiçbir gelişim sağlayamamız gibi.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Vermiyor tabi ki.Dünya'da 7 milyar insan varsa,7 milyar zihin vardır demektir.Siz bunların birbirleriyle olan değişken ilişkilerini tanımlamaya bilim diyorsanız,pozitif bilimler ile doğa bilimleri tekrar ele almak zorundasınız.Eğer bilimsel yöntem gözlemle başlayan,kanunla(ve ya teoriyle) biten sıralamayla oluşuyorsa,sosyal bilimler bilim olmuyor.

Bana herhangi bir sosyal bilim KANUNU söyleyebilir misiniz ? Kanunun ne olduğunu biliyorsunuz,ona göre bir cümle yazın lütfen.

sosyal bilimlerin de yasaları ve teorileri vardır...örn. artı-değer yasası, kapitalizmin maksimum kar yasası, arz-talep yasası...vb...
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
sosyal bilimlerin de yasaları ve teorileri vardır...örn. artı-değer yasası, kapitalizmin maksimum kar yasası, arz-talep yasası...vb...


Arz-talep yasası kısmi denge analizinde geçerlidir.Genel denge analizinde sonsuz değişken vardır.Teorisi hiçbir zaman kılgısal olamaz.Yani kendi sınırları içerisinde buna kanun der,evrensel niteliği olduğu için.

Ama doğa ve pozitif bilimlerin teorisiyle kılgısalı arasında hiçbir fark yoktur.Sadece kendi içinde değil bütün alanlarda kullanılır.

Yada matematik kurallarını düşünün.Matematik her bilimde aynı kanunlarla kullanılır.İşte kanun budur.O yazdıklarınızın hiçbiri kanun değildir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Arz-talep yasası kısmi denge analizinde geçerlidir.Genel denge analizinde sonsuz değişken vardır.Teorisi hiçbir zaman kılgısal olamaz.Yani kendi sınırları içerisinde buna kanun der,evrensel niteliği olduğu için.

Ama doğa ve pozitif bilimlerin teorisiyle kılgısalı arasında hiçbir fark yoktur.Sadece kendi içinde değil bütün alanlarda kullanılır.

Yada matematik kurallarını düşünün.Matematik her bilimde aynı kanunlarla kullanılır.İşte kanun budur.O yazdıklarınızın hiçbiri kanun değildir.

yanıldığınızı düşünüyorum... bilimler, gerçekliği kendi ilgi alanlarıyla sınırlandırarak, dar bir açıdan ele aldıkları için evrensel yasalar ortaya koyamazlar...ileri sürdükleri teori ve yasalar daima gerçekliğin dar bir alanında ve belirli şartlar altında geçerlidir...örn. ''bir elektrik devresinden geçen akımın büyüklüğü, devrenin iki ucu arasındaki potansiyel farkıyla doğru; devre direnciyle ters orantılıdır'' diyen bir fizik yasası, sadece bir elektrik devresinin içinde geçerlidir... ama bir papatyanın yaprağındaki süreçleri açıklayamaz, yani sınırlıdır...
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
yanıldığınızı düşünüyorum... bilimler, gerçekliği kendi ilgi alanlarıyla sınırlandırarak, dar bir açıdan ele aldıkları için evrensel yasalar ortaya koyamazlar...ileri sürdükleri teori ve yasalar daima gerçekliğin dar bir alanında ve belirli şartlar altında geçerlidir...örn. ''bir elektrik devresinden geçen akımın büyüklüğü, devrenin iki ucu arasındaki potansiyel farkıyla doğru; devre direnciyle ters orantılıdır'' diyen bir fizik yasası, sadece bir elektrik devresinin içinde geçerlidir... ama bir papatyanın yaprağındaki süreçleri açıklayamaz, yani sınırlıdır...


Çok basit bir örnek:'Arz-talep yasası evrensel kabul gördüğü için buna kanun diyoruz'

Prof.Dr Zeynel Dinler'in kitabından alıntıdır.(Bu kitap dünyada kabul görmüştür)
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
sizce bilimsel yasalatrın geçersiz olduğu yer yok mu?

Tabi ki var.Örneğin uzayda yer çekimi yasası geçerli değildir.Ama yeryüzünde bu onu kanun olmaması anlamına gelmez.

Ama sosyal bilimlerde kanun yoktur ki geçerli ya da geçersizliğini tartışayım.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Çok basit bir örnek:'Arz-talep yasası evrensel kabul gördüğü için buna kanun diyoruz'

Prof.Dr Zeynel Dinler'in kitabından alıntıdır.(Bu kitap dünyada kabul görmüştür)

ama hiç düşünmüyorsunuz, acaba neden evrensel kabul görüyor...bence biraz daha iktisat okumalısınız... o çok güvendiğiniz matematik bile belirli sınırlılıklarla bağlıdır... örn. ''bir üçgenin iç açılarının toplamı yüz seksen derecedir'' der ama üçgeni düzlemden alıp eğrisel bir yüzey üzerine koyarsak, çok başka sonuçlar ortaya çıkar...
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tabi ki var.Örneğin uzayda yer çekimi yasası geçerli değildir.Ama yeryüzünde bu onu kanun olmaması anlamına gelmez.

Ama sosyal bilimlerde kanun yoktur ki geçerli ya da geçersizliğini tartışayım.
yerçekimi diye bir yasa yoktur. bu kütle çekiminin Dünya üzerinde ki özel adıdır. ve uzayda kütle çekimi vardır. ancak fizik kuralları karadeliğin içerisinde tamamen geçersizdir. evren sürekli yeniden keşfedilmekte ve her yasa buna göre değişmektedir. evrende bu yasaların geçerli olmayacağı yerlerde çıkabilir. sonuçta bilim hem eleştiriye açıktır hemde bilgileri mutlak değildir. sizin onu savunma tarzınız doğmatik. bilimi anti-bilimsel savunuyorsunuz.

sosyal bilimlerde de yasalar durum ve şartlar içerisinde anlamlıdır. sosyal bilimlerde yasaları tartışmak gerekiyor. zaman ayırdığım bir anda yazmaya çalışırım.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
ama hiç düşünmüyorsunuz, acaba neden evrensel kabul görüyor...bence biraz daha iktisat okumalısınız... o çok güvendiğiniz matematik bile belirli sınırlılıklarla bağlıdır... örn. ''bir üçgenin iç açılarının toplamı yüz seksen derecedir'' der ama üçgeni düzlemden alıp eğrisel bir yüzey üzerine koyarsak, çok başka sonuçlar ortaya çıkar...


Evrensel kabul görmesinin nedeni tüketicinin ve üreticinin akılcı hareket ettiği VARSAYILDIĞI için evrensel kabul görmüştür.Ama üreticinin ve tüketicinin akılcı hareket ettiğinin sağlaması yoktur.Kendi teorisi içinde bile yoktur.En klişe örneği Gıffın ve Veblen maldır.


Ayrıca ben sınırsızlık vardır demiyorum.Burada ki önemli nokta sağlamadır.Bakın üçgenin iç açıları toplamı düzlem üzerinde her zaman 180 derecedir.Matematik bunu der.Sağlamasını her zaman yapabilirsiniz.


Yer çekimi yasası yeryüzünde geçerlidir.Yeryüzü sınırlandırmadır.Yeryüzünde bunun sağlamasını yapabilirsiniz.Örnekler çoğaltılabilir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
yerçekimi diye bir yasa yoktur. bu kütle çekiminin Dünya üzerinde ki özel adıdır. ve uzayda kütle çekimi vardır. ancak fizik kuralları karadeliğin içerisinde tamamen geçersizdir. evren sürekli yeniden keşfedilmekte ve her yasa buna göre değişmektedir. evrende bu yasaların geçerli olmayacağı yerlerde çıkabilir. sonuçta bilim hem eleştiriye açıktır hemde bilgileri mutlak değildir. sizin onu savunma tarzınız doğmatik. bilimi anti-bilimsel savunuyorsunuz.

sosyal bilimlerde de yasalar durum ve şartlar içerisinde anlamlıdır. sosyal bilimlerde yasaları tartışmak gerekiyor. zaman ayırdığım bir anda yazmaya çalışırım.


Ben yeryüzünde ki adını dile getirdim.Ben yasa değişmez demedim,tartışılamaz diyorum.Arada ki farkı da aşağıda belirttim.Tekrar okumanızı rica ediyorum.Yani sizle ben burada oturup pozitif bilim yasalarını tartışamayız.Ama bir bilim adamı bilimsel yöntemle yasaları değiştirebilir ve ya geliştirebilir.Ama bu bilim adamın gözlemidir,geliştirmesidir,tartışması değil.


Zaman ayırdığınızda bütün sosyal bilimlerin kanun dediğiniz söylemlerini sizinle tartışırız.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
aslında durum yeterince açık, doğa bilimlerinde de sosyal bilimlerde de çeşitli teori ve yasalar vardır ve bunların geçerliliği gerçekliğin tümü üzerinde değil, sınırlandırılmış bir alanında ve belirli şartlar altındadır (nasıl arz-talep yasasının şartı üretici ve tüketicinin rasyonel davranması ise üçgenin iç açılarının toplamının yüzseksen derece olmasının şartı da düzlem üzerinde bulunmasıdır...su yüz derecede kaynar ama deniz seviyesinde bulunması şartıyla...vb.) sosyal bilimler, doğa bilimleri gibi uzun bir tarihe sahip olmadıklarından ve kolaylıkla paraya dönüştürülemediklerinden küçümseniyorlar gibime geliyor... insanın kendini anlama çabası, örneğin mineralleri anlama çabasından daha az değerli olamaz... hele sosyal bilimlerin tümden inkarı bir talihsizliktir...diyeceğim...
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
aslında durum yeterince açık, doğa bilimlerinde de sosyal bilimlerde de çeşitli teori ve yasalar vardır ve bunların geçerliliği gerçekliğin tümü üzerinde değil, sınırlandırılmış bir alanında ve belirli şartlar altındadır (nasıl arz-talep yasasının şartı üretici ve tüketicinin rasyonel davranması ise üçgenin iç açılarının toplamının yüzseksen derece olmasının şartı da düzlem üzerinde bulunmasıdır...su yüz derecede kaynar ama deniz seviyesinde bulunması şartıyla...vb.) sosyal bilimler, doğa bilimleri gibi uzun bir tarihe sahip olmadıklarından ve kolaylıkla paraya dönüştürülemediklerinden küçümseniyorlar gibime geliyor... insanın kendini anlama çabası, örneğin mineralleri anlama çabasından daha az değerli olamaz... hele sosyal bilimlerin tümden inkarı bir talihsizliktir...diyeceğim...


Neyse konuyu fazla uzatmayacağım.Ama ben sosyal bilimleri ne küçümsüyorum ne de değersiz buluyorum.Sadece sosyal bilimlerin hiçbir soruna çözüm getiremeyeceğini,sadece tanımlandırıcı bir öğretiler bütünü olduğunu dile getiriyorum.Bunu küçümseme olarak algılamayın.

Birde fayda temelli bakıyorum arada ki fark ortaya çıkıyor.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Sosyal bilimlerin "küçümsenme" algısının temelinde, ülkemizdeki eğitim sisteminin payı gözardı edilemez..Matematikle arası iyi olmayan, soyutlama yetisi gelişmemiş her öğrenci daha ortaöğretim yıllarında "sosyal alanlara" itilir..Hiç bir seçme kriteri konmadan..Bu kitle, sayısal alanlarda başarı gerektirmeyen üniversite bölümlerine yönelir ve Türkçe grameri kıvıramayan edebiyatçılar, analitik düşünemeyen tarihçiler ortalığı kasıp kavurur..Sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi bölümler iş alanı sunamadıklarından ve meslek olarak kabul görmediklerinden; öğrenci tavlamak ve talebi arttırabilmek için puanlarını düşürürler ve ortaya bir garabet çıkar..Matematiği kavrayamayandan sosyal bilimci de olmaz..(çok sivri olmamışımdır dilerim, oldu isem kusuruma bakmayın ama gözlemlerim bu doğrultuda..)
 
Katılım
29 Mar 2011
Mesajlar
126
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Birçok kişi Sosyal bilimcilerin matematiği iyi bildikleri takdirde bunun çok fayda sağlayacağını söyler, bu konuyu tam bilemiyorum ama;
Sayısal diye kabul edilen alanlarda (mühendislik, tıp,fen vb...) eğitim almış kişilerin felsefe eğitiminden geçmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Sadece sağduyuya göre söylüyorum, bilimsel araştırma yapılması daha iyi olur tabi.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Sosyal bilimlerin "küçümsenme" algısının temelinde, ülkemizdeki eğitim sisteminin payı gözardı edilemez..Matematikle arası iyi olmayan, soyutlama yetisi gelişmemiş her öğrenci daha ortaöğretim yıllarında "sosyal alanlara" itilir..Hiç bir seçme kriteri konmadan..Bu kitle, sayısal alanlarda başarı gerektirmeyen üniversite bölümlerine yönelir ve Türkçe grameri kıvıramayan edebiyatçılar, analitik düşünemeyen tarihçiler ortalığı kasıp kavurur..Sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi bölümler iş alanı sunamadıklarından ve meslek olarak kabul görmediklerinden; öğrenci tavlamak ve talebi arttırabilmek için puanlarını düşürürler ve ortaya bir garabet çıkar..Matematiği kavrayamayandan sosyal bilimci de olmaz..(çok sivri olmamışımdır dilerim, oldu isem kusuruma bakmayın ama gözlemlerim bu doğrultuda..)



Az bile yazmışsınız,matematik bilmeyenden hiçbir şey olmaz.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sosyal bilimlerin "küçümsenme" algısının temelinde, ülkemizdeki eğitim sisteminin payı gözardı edilemez..Matematikle arası iyi olmayan, soyutlama yetisi gelişmemiş her öğrenci daha ortaöğretim yıllarında "sosyal alanlara" itilir..Hiç bir seçme kriteri konmadan..Bu kitle, sayısal alanlarda başarı gerektirmeyen üniversite bölümlerine yönelir ve Türkçe grameri kıvıramayan edebiyatçılar, analitik düşünemeyen tarihçiler ortalığı kasıp kavurur..Sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi bölümler iş alanı sunamadıklarından ve meslek olarak kabul görmediklerinden; öğrenci tavlamak ve talebi arttırabilmek için puanlarını düşürürler ve ortaya bir garabet çıkar..Matematiği kavrayamayandan sosyal bilimci de olmaz..(çok sivri olmamışımdır dilerim, oldu isem kusuruma bakmayın ama gözlemlerim bu doğrultuda..)

Sadece matematik degil; sosyal bilimlerde bir sey ortaya koyabilmek icin, kisinin kendi duzeyince yeni matematiksel/mantiksal bir bilgi gelistirmesi ve bunu aciklayabilmesi gerekir. Soyut bilimlerin en basinda mantik ve matematik gelir. Mantik ta matematiksel olarak ortaya cikar.

O yuzden her konuya matematiksel/mantiksal bakis acisi, bakis acisi sahibinin zihniyetini belirler.

Ama dedigin gibi, dusunmeyen, dusundurtmeyen ve dusunmeye onem vermeyen bir toplumda, bir sosyal bilimcinin cikmasi cok zordur. Bu matematikci bile olsa, ezbercidir ve uretken, teretken degildir.

Gerci ayni sorun pozitif bilimcilerde de yasanir. Cunku ellerinde bir formul, teori, tez v.s. yoksa bir seyi basaramazlar. Ustelik bu onverileri, degismez ve sabit olarak algilarlar.

Iste o yuzden hep cagin gerisindedirler ve "yenilikci" degildirler, ancak; takipcidirler. Tabi bunun birey bilinci ile de bagi vardir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst