Sabirli Olmak Gerek

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde phi tarafından oluşturulan Sabirli Olmak Gerek başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,267 kez görüntülenmiş, 28 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Sabirli Olmak Gerek
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Harika [MENTION=4324]dijital[/MENTION] çok güzel cevap verdiniz, sizi tebrik ederim.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Harika [MENTION=4324]dijital[/MENTION] çok güzel cevap verdiniz, sizi tebrik ederim.

Bu yazdıklarınıza birçok kez cevap yazdım zaten başka başlıkta aynı şeyleri tekrar etmenin bir anlamı yok. Ben kendimi hayalci sanırdım fakat sizi ve sizin gibileri görünce yere sağlam bastığımı farkettim. En azından ülkem herşeyden önce geldiği için öfkelere kapılıp, yanlış adımlar atmıyorum. Kavga gürültü ile ya da karşılıklı restleşme ile nereye varacak hep beraber göreceğiz. Ben haksız çıkayım hiç sorun değil fakat inşallah sizler haksız çıkmazsınız.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
4 kişiyi öldürdüler, 63 kişiyi ağır yaraladılar, 10'dan fazla insanı kör ettiler, toplamda 7000 yaralı var. Daha dün 14 yaşındaki çocuğun kafasına gaz fişeği attılar, şu an hastanelerde can çekişen insanlar var. Siz çıkmış hala polisi suçlamayalım diyorsunuz [MENTION=4324]dijital[/MENTION] ve ben hayalci oluyorum, sizin ayaklarınız yere sağlam basmış oluyor. Bu saydıklarımı yapan bir iktidarın halen mağdur olabildiği bir ülkede, herkes her şey olabilir
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Polisin çalışma şartlarının ağır olduğu dikkate alınırsa halk ile polisi karşı karşıya getiren sistemi eleştirmek gerekiyor. Dünyanın her yerinde bu böyle hangi ülkede polis eylemcilere karşı çok düzgün davranıyor acaba? Var mı böyle bir ülke?

Brezilya'da göstericiler polisi kovaladı ve bir polisi linç ettiler. Bu durumda halk polisi neden bu kadar kendine düşman görüyor bence bu konuya bir çözüm bulunmalıdır. Polis verilen emri yerine getirmediğinde, emre itaatsizlik soruşturması açılıyor, emri yerine getirse bu kez fazla güç kullandın diye soruşturma açılıyor bu durumda polis ne yapmalı?

Polis verilen emri kanuna uygun bulmayıp, yerine getirmeme hakkına da sahip fakat kaç tane polis bunun farkında ve böyle davranması halinde üstleri ile ilişkisi nasıl olacak?

Madde 137 Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.


Eylemler sırasında sokaklarda yatan polisin halka çok kibar davranması beklenemezdi bundan sonra polise çadır verilecekmiş bu iyi bir gelişme fakat polislerin daha bilinçli olması için daha fazlası gerekiyor. Üstelik hiç bir ülke bunu başaramamışken ülkemizde polis niye bu kadar göze battı hiç anlamıyorum.

Ölen ve yaralananlar konusunda haklısınız fakat tüm dünya demokrasi sınavından kalmış olmalı çünkü dünyada eylemler sırasında yaralanmayan ya da ölmeyen eylemcinin olduğu ülke yok nerede ise bu durumda sadece bizde böyle diye polise yüklenmek haksızlıktır.

taksimdeki_polislerin_ic_burkan_goruntuleri13710352070_h1037763.jpg


220312.jpg
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ucundan sosyalizme bulaşmış birine, sistemi eleştirmek gerekiyor demek ne kadar anlamlıdır sizin takdirinize bırakıyorum ve geçiyorum.

Halk, polisi kendine "düşman" görüyor; çünkü polis halkın değil, iktidarın polisi gibi davranıyor. İnsanların kafalarına biber gazı fişeklerini nişanlamasınlar, kafataslarını copla kırmasınlar ve bir zahmet gözlerini çıkarmasınlar. Polisin imajı hiç bir zaman parlak olmadı, en azından ben görmedim böyle bir şeyi. Elbette, içinde bulundukları şartlar eleştirilebilir; ancak bu şartlar bir bahane olamaz. Ne yani, herkes muhteşem bir refah seviyesinde yaşıyor da bir polisler mi eziyet çekiyor? Yahu halk hem eziyet çekiyor, hem de asker ve polis dayağı yiyor, öldürülüyor, sakat bırakılıyor. Ben halkın tarafındayım. Polis de bu halkın bir parçası gibi davranırsa, kendi halkına düşman gibi saldırmazsa o polisin de tarafındayım. Polis, iktidarın emriyle, neredeyse her protesto gösterisini güç kullanarak dağıtmıştır, dağıtmaktadır. Bu millet de şamar oğlanı değil ki sürekli ya sabır desin. Yüz kişi vardı, polis saldırırcasına müdahale edince oldular bin kişi. Bin kişiye de saldırırcasına müdahale edince, oldular on bin kişi, insanlar öldürülünce, gözleri çıkarılınca, sakat bırakılınca on binler yüz bin, yüz binler oldu milyon kişi. Bu aşamada yazık değil mi bu polislere sorusu bana göre abestir; yazık değil mi bu halka diye sormaktır makul olan.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
sn. [MENTION=4324]dijital[/MENTION], problem polisin çalışma koşullarının ağırlığından ya da yeterli eğitimi alıp almamasından (bunların da etkisi olduğunu kabul ederim, ama bu tip etkenler sadece arızi karakterdedir) kaynaklanmıyor... aslında sorun, ülkede demokrasi algısından, demokrasi kültüründen ve demokratik birikim eksikliğinden kaynaklanıyor... polis, 'başka ülkelerde de böyle davranıyor' gibi mazeretler geçerli değildir... 1) polis, faşist diktatörlükler, burjuva diktatörlükleri, despotik-bürokratik orta doğu rejimleri, gibi demokrasi dışı yönetimlerde ancak böyle davranabilir; ama kıta avrupasında, ingiltere'de, kuzey amerika'da, avusturalya ve yeni zelanda da yani burjuva demokrasisiyle yönetilen coğrafyalarda asla böyle davranamaz... 2) eğer bizdekine benzer şekilde davranırsa, kesinlikle ağır bedel öder... örneğin, elektrik fiyatlarını protesto eden 14 gösterici polis tarafından coplanarak darp edildi diye, bulgaristan'da hükümet istifa etti... demokrasi kültürünün yeterince gelişemediği ülkelerde, demokrasi kavramı, sadece seçime indirgenir; oysa seçim demek, demokrasi demek değildir... birçok diktatör, seçim sandığından çıkmıştır... seçim, demokrasinin kendisi değil, sadece bir ön koşuludur... demokrasiden söz edebilmek için, seçimden sonra daha bir çok unsur gerekir... örn. hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, örn. göstermelik olmayan gerçek anlamda bir basın özgürlüğü, örn. düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü..vs. eğer seçim, tek başına demokrasiyi garanti etseydi; hitler, mussolini, mübarek...vs. gibi diktatörleri de, sırf sandıktan çıktıkları için, demokrasi kahramanı olarak kabul etmemiz gerekirdi... polisin psikoloji bilmesi elbette iyi olurdu ama, başındaki amir neden bilmiyor... yok eğer biliyorsa, emrindeki polisi yönetemiyor mu...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İngiltere'de polis şiddeti diye bu başlıkta bir video paylaşmıştım, maalesef İngiltere'de de eylemcilere polis zaman zaman aşırı güç kullanabiliyor. Yaptırım konusunda haklısınız, polis sadece eylemlerde değil bir çok durumda aşırı güç kullanabiliyor. Bazı polislerin çok sert davrandıklarına kimsenin itirazı olamaz.

Dün Mersin'de de eylem yapmaya çalıştılar oysa ki Akdeniz Oyunları başladığında eyleme izin verilmeyeceği açıklanmıştı fakat eylemciler ısrar edince polis de en sert müdahalesini gerçekleştirdi.

Sonuç olarak; bu inatlaşma hiç bir yere varmaz.
Kalıcı çözümler bu şekilde bulunamaz.
Tv'lerde ya da köşe yazıları ile halkı teşvik edenler maalesef pasif eylemci olarak köşelerinde oturuyorlar. Arada bir meydana çıkıp, birkaç söylemde bulunup yine ortadan kayboluyorlar. Kimse kendini ateşe atmıyor fakat sokaklarda polisle çatışan bir avuç halktan insan var. Polis de halk bana göre çatışan da bu sebeple hükümete duyulan öfke ile halkı birbirine kırdırmayı benim aklım almıyor.

Neden seçime bu kadar az zaman varken parti liderleri bir heyecan içinde değiller de sanki umutsuzlar bunu hiç düşündünüz mü?

Eğer bu eylemler devam eder ve sandıktan yine AKP çıkarsa siz o zaman düşünün olacakları artık bu ülkeyi hiç kimse bir arada tutamaz, bu tam manası ile bölünme yaratacaktır. Eylemlere duyulan sempati artık antipatiye dönüşmeye başladı, iş-güç kaybı, ekonomi v.s. bu sebeplerle insanlar eylemlerden rahatsız olmaya başladılar.

Bu aşamadan sonra eylemler bitmelidir. Hükümet kendi açısından ders çıkartmalı, eylemciler de birlik olma adına çalışmalara başlamalı ve polis de kendi işine bakmalıdır.

Bu karmaşaya destek vermek bana göre bu ülkeye ihanettir. Bizim ülkemiz demokrasi testlerini başarı ile aşabilecek güçte, birlik içinde bir ülke değil bu sebeple eylemler bir an önce bitmeli sonrasında seçim zamanına hazırlık yapılmalı diye düşünüyorum. Bu korkaklık ya da çaresizlik değil sadece en bilinçli adımdır bana göre...Polis de halktır ve ayrımcılık kurbanı olmamalıdır.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
bakın, polis seyrek olarak, demokratik ülkelerde de şiddet uygulayabilir... ama diyorum ki, o ülkelerde bu şiddetin bir bedeli vardır... o bedel, duruma göre, polis şeflerince ve onların üstünde yer alan siyasi otoritelerce ödenir ve o nedenle de, yerli-yersiz sık sık tekrar etmez... tıpkı demokratik ülkelerde de rüşvetin olabildiği gibi... ama aradaki fark önemlidir... o ülkelerde rüşvetin bir faturası vardır; verenin de, yiyenin de önüne gelir... ( bkz. almanya'da siemens rüşvet olayı) oysa totaliter rejimlerde çare yoktur; şiddetin, yolsuzluğun, rüşvetin...v.s. neredeyse ana akım medya açısından,haber değeri taşımayacak kadar sıradanlaştığı, olağan hale geldiği ülkelerde hiçbir şekilde ''çare'' yoktur (örn. alman mahkemesinin, yüz yılın yolsuzluğu diye nitelediği,deniz feneri yolsuzluğuna türkiye'de bir çare var mı..)... aklı başında bir kimse, çıkıp diyemez ki : ikisi de aynı şeydir... arada çok ciddi bir fark var... tabii görmek isteyene ( yani, gönül gözü açık olana ;) )... sağcısından, solcusuna, liberalinden, dincisine herkesin, 12 eylül faşizminin ürünü olması bakımından, anti-demokratik bulduğu ve o nedenle ''karşı'' olduğu, yürürlükteki anayasaya göre bile (34. madde) herkes, önceden izin almaksızın, toplantı, gösteri yürüyüşü ve miting yapabilir (bu bilgiyi kafadan yazdım; 34. maddeye bakarak kontrol etmenizi öneririm)... şimdi, siz, hükümet olarak bu anayasaya rağmen, neye dayanarak ''' akdeniz oyunları başladığında gösteriye izin verilmeyeceğini''' açıklayabiliyorsunuz...???... yine aynı anayasa, ''hiç kimse, anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz'' demiyor mu...???... işte eğer böyle davranırsanız; anayasadan almadığınız bir yetki kullandığınız; hukuk devleti olamadığınız ve dolayısıyla demokrasiden çok uzak bir totaliter rejim uygulaması içinde olduğunuz...vs. şeklindeki eleştiriler, haklılık kazanır... burada, aklı olanın anlamakta zorluk çekmeyeceği şey şudur: anayasayı çiğneyenler, gösteri ya da protesto yürüyüşü yapmak isteyenler değil; anayasaya rağmen, keyfi olarak ( aslında sırf, bu gösteriler kendi çıkarlarına aykırıdır diye..) protesto yürüyüşlerine izin vermeyenlerdir... ''eylemciler ısrar edince''... diyorsunuz; eylemciler, anayasaya dayanarak ısrar ediyorlar, yani demokratik haklarından birini kullanıyorlar... peki ''yasahh hemşerim'' diyerek, ısrar eden yetkililer, neye dayanarak ısrar ediyorlar, acaba...???... seçim, demokrasinin ta kendisi değil; sadece ön koşuludur dedim... itiraz etmediğiniz halde, hala seçim diyorsunuz... demokrasilerde en az seçimler kadar, demokratik kamuoyu tepkileri,yani, toplantı, gösteri yürüyüşleri ve mitingler de önemli ve meşrudur... ( acaba bunu anlamak çok mu zor...) ... üzülerek ifade etmek zorundayım ki, doğru düşünmüyorsunuz... yani size göre, bir seçim bildirgesiyle seçimlere katılan ve bir şekilde tek başına iktidar olan bir parti, seçim bildirgesinde asla sözünü etmediği bir şekilde, uymaya ve korumaya yemin ettiği anayasayı yok ederek, tümüyle kendi çıkarlarına göre, tepeden tırnağa yeni bir anayasa yazacak, toplumun yaşam tarzına müdahale ederek yeniden biçimlendirecek, eğitim sistemini konunun uzmanlarına, eğitimcilere, eğitim fakültelerine, pedagoglara danışmadan, toplumda tartışılmasına olanak vermeden, bir gecede tepeden tırnağa değiştirecek, insanların çocuklarının okullarını 'ben yaptım oldu' anlayışıyla, imam-hatiplere çevirecek, kimin kaç çocuk yapacağından, saat kaçta bira içebileceğine kadar her şeye karışacak, ülke topraklarının yabancılara satışı için çırpınacak (bkz. tapu-kadastro.gov.tr) , işgal edilen ege adalarına yıllardır gıkını çıkarmayacak, hiç gereği yokken ülkeyi suriye'de savaşa sürüklemek için elli takla atacak, düzmece iddianamelerle ülkenin ordusunun belini kıracak, dünyanın en büyük ve en kanlı, elindeki kalaşnikofu bırakmayan terör örgütünü meşrulaştıracak ve kendilerine ''aktivist, yani demokratik, legal eylemci'' diyecek, ama taksimde direnen ve elinde türk bayrağından başka bir şey olmayan insanlara ''terörist'' diyecek... vs. bütün bunlara karşın, seçim bildirgesinde yer verdiği örn. seçim barajının kaldırılması, asgari ücretin vergi dışı bırakılması..vb. şeyleri tümüyle unutacak; .... ülkenin asıl sahibi olan halk da, en az seçim kadar meşru olan demokratik tepkisini ortaya koymayacak, sabredecek ve mal gibi seyrederek seçimleri bekleyecekkk... öyle mi...???... keşke atatürk' de kurtuluş savaşına girişeceğine, padişahın ölmesini ve yerine geçecek olan şehzadenin, padişah olarak ülkenin hayrına ve doğru kararlar vermesini bekleseydi... (!)... niye beklemedi acaba...???...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Anayasa 34. maddesi: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

34. maddeyi biliyorum bu başlıkta da yazmıştım zaten fakat burada durum farklı; Başbakan ve partililer burada olduğu için başbakanın olduğu binaya yürüyüş yapılacaktı fakat polis buna asla izin veremeyeceğini anons etti. Sonrası malum zaten gece 1'e kadar bağrış-çağrış, kovalamaca...Başka tarafa yürüme ya da her zamanki gibi Barış Meydanı'nda toplanma şansları vardı fakat ısrarla bu organizasyonun olduğu tarafa gitmek istediler. Kabul edelim uluslararası bir organizasyon ve bu eylem turizme ciddi darbeler verdi, bir de bu günü bekleyip son dakika toplanmak aslında biraz ortalığı karıştırmak amaçlıydı. Günlerdir polis hiç bir yürüyüşe müdahale etmedi, hergün yürüyüşler yapıldı ve polis taşkınlık olmadıkça asla müdahale etmedi.

Hükümetin yanlışları-doğruları hakkında yorum yapmadım yazdıklarım genele yönelik değildi, günümüz koşullarında bana göre en aklıma yatan görüşleri belirttim. Sizin yazdıklarınız olması gerekenler fakat bana göre görünen köy klavuz istemez bu sebeple şartları çok da zorlamanın anlamı yoktur.

Keşke bu yazdıklarınızı hayata geçirmek için yol haritanızı da yazmış olsaydınız, bu gün geldiğimiz noktada yazdıklarınızı hayata geçirmek çok da kolay görünmüyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst