- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 13 May 2008
- Mesajlar
- 1,906
- Tepkime puanı
- 174
- Puanları
- 63
Toplumun gelişmesi, insanın büyüme, yetişkinleşme süreciyle büyük benzerlikler gösterir çünkü yapıtaşı insandır. İnsan yavrusu büyüdükçe ana-baba yörüngesinden çıkmaya çalışır, sağlıklı gelişebilmesi için hata yapsa da çıkmalıdır. Özellikle ergen olunca buna ihtiyaç duyar. Ergenin enerjisi çok yüksektir; adı üzerinde delikanlı. Bu devre ebeveynin görüp göreceği en zor dönem. Bu dönemde ergen; bilgili, donanımlı, ihtiyaçlarını anlayabilen, sevgili, şefkatli, sabırlı bir ana-baba arar. Türkiye toplumu da öyle Ne zaman toplum, ebeveyn yörüngesinden uzaklaşıp kendine kavuşma sürecine girse; ne yazıktır ki, devlet babası tarafından engellenmiş hapsedilmiş, olmadı idamlarla cezalanadırılmıştır. Geçtiğimiz günlerde toplum ilk kez benzeri görülmedik bir sivillikle, çeşitlilikle çoğulculukla, ihtiyaçlarını dile getirdi ve ne yazık ki, ihtiyaçlarını anlayabilen bir ebeveyn bulamadı. Tersine, “Sen bilmezsin, otur oturduğun yerde” diyen, şiddeti hala bir terbiye yöntemi olarak benimseyen ve uygulamaktan geri kalmayan bir ebeveynle karşılaştı. Bu ergenlerin kırgınlıkları çok derin olur. Gezi’nin önceki ergenlerden farkı çok mühim. 1960,1971,1980 ergen babayı öldürüp intikam almak ve yerine geçip patriark olma dürtüsüne sahipti. Çok acı ve ağır cezalarla “haddini öğrendi”. Gezi böyle olmadı. Ama baba, evladını anlamakta zorluk çekiyor ve ona yine çeşitli cezalar veriyor; korkuları, kaygılar tohumluyor…
Serpilip yetişkinleşmesine izin verilmiyor. Bu durumda devletlere düşen sabırl olmak….
Ruh Sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Bülent Kahraman
Hürriyet/ Pazar Eki/16.06.2013
Serpilip yetişkinleşmesine izin verilmiyor. Bu durumda devletlere düşen sabırl olmak….
Ruh Sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Bülent Kahraman
Hürriyet/ Pazar Eki/16.06.2013