Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

kitab okuyanların boş okuması

appercan

Yeni Üye
16 Kas 2013
39
0
0
28
kitab okumak ciddi bir iştir.Kitabi hayal gücüyle canlandırmak ilişki kurmak gerekir malasef cogu insan kitabi gösterişicin eline alıyor.Kitab bir adım ileri göturur boş boş baksa bile ama dolu adam 10 adım gider ileri.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
“Bırakın diğerleri yazdıkları sayfalarla övünsünler, ben okuduklarımdan gurur duyuyorum.”

Jorge Luis Borges
 

ÜstünKişi

Yeni Üye
21 Ocak 2018
744
114
43
Kitap okuma eylemini zorunlu düşünme aktivitesi olarak görüyorum. Gerçekten kitap okumanın da, yazarın düşündüğü ve düşündürmek istediği şeyleri kavrayarak faydalı sonuçlar vereceği kanaatindeyim.

Kısacası; kitap okumanın, yazı okumak değil düşünce okumak olduğunu düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

Sindella

Yeni Üye
18 Eki 2018
51
1
8
Okurken bir başka kimse bizim için düşünür: biz sadece onun zihin sürecini takip etmekle yetiniriz. Nasıl ki yazmayı öğrenirken talebe öğretmen tarafından kalemle çizilmiş çizgileri takip eder, okurken de tıpkı bunun gibidir; düşünme işinin büyük bölümü zaten bizim için bitirilmiştir.

Bunun içindir ki kendi düşüncelerimizle meşgul olduktan sonra elimize bir kitap almak her zaman bizi bir parça rahatlatır, fakat okurken zihnimiz aslında başka birisinin düşüncelerinin oyun alanından başka bir şey değildir; ve sonunda onlar bizden ayrılır, geriye kalan nedir? Dolayısıyla öyle olur ki çok fazla-yani neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin, eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse, yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder. Tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi. Birçok eğitimli insanın durumu bundan pek farklı değildir: okumak onları ahmaklaştırır. Çünkü her boş vakitte okumak ve sürekli olarak sadece okumak zihni mütemadiyen elle çalışmaktan daha fazla felç edici bir etkiye sahiptir. Zira bu ikinci durumda uğraş kişiye kendi düşüncelerini takip edebilme imkanı sunar. Nasıl ki yabancı bir cismin ağırlığı üzerinden hiç eksik olmayan bir çelik yay sonunda esnekliğini kaybeder; başka bir kimsenin düşünceleri sürekli olarak üzerinde bir baskı yahut tazyik unsuru olarak varlığını koruyan bir zihin de körelir, keskinliğini kaybeder. Sürekli yiyerek bir kimse midesini bozar ve böylelikle bütün bedenine zarar verirse, zihin de düşünce malzemesiyle lüzumundan fazla beslenerek boğulabilir çünkü bir kimse ne kadar fazla okursa okuduklarından kalan izler de kaçınılmaz olarak o kadar az olacaktır. Zihin üzerine tekrar tekrar yazı yazılan bir tablete benzer. Derin derin düşünmeye zaman yoktur, ve okunan şeyler ancak derin düşünmeyle hazmedilebilir, nasıl ki aldığımız gıdalar bizi yemekle değil sindirimle beslerse. Eğer bir kimse daha sonra üzerinde durup düşünmeksizin sürekli okursa okudukları kök salmaz. Büyük bölümü itibariyle kaybolur. Gerçekten de bedensel gıdalarımızla zihinsel gıdalarımız arasında durum hemen hemen aynıdır: İnsanın yediklerinin beşte biri ancak hazmedilir, geri kalan buharlaşmayla terlemeyle ve benzeri şekilde kaybolup gider.

Bütün bunlardan kağıt üzerine dökülen düşüncelerin kumsaldaki ayak izlerinden farklı olmadığı sonucuna varılabilir: Doğru, adamın yürüdüğü yolu görürsünüz, fakat yolda ne gördüğünü bilmek için onun gözlerine ihtiyaç duyarsınız.

Okumak, yazmak ve yaşamak üzerine ~ Arthur Schopenhauer
 

esekherif

Yeni Üye
3 Nis 2015
907
5
18
Ne çok gezen ne de çok okuyan bilir. Okur gibi gezen, gezer gibi okuyan bilir. Okudğunuz kitaplar sizi aptallıktan kurtarmaz halinden memnun birer aptala çevirebilir. Ne demiş Müslüm Gürses ben bina okurum döner dolaşır yine okurum.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst