Kavram nedir, ve nasil olusturulur?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Dil Bilimleri kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Kavram nedir, ve nasil olusturulur? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,635 kez görüntülenmiş, 15 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Dil Bilimleri
Konu Başlığı Kavram nedir, ve nasil olusturulur?
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ferdinand Bardamu
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Kavram (concept) kelime anlami olarak, hamilelek, gebelik, doguma yonelen demektir. Yani, beynin hamile kalmasi, ya da gebe kalmasidir.

Beyin nasil hamile kalir? Beyin, herhangibir somutu-maddeyi-yansi yoluyla, 5 duyuyla; veya bir soyutu,-inanci- duyu yoluyla algilar, bu algilama sorudur. Sonra bu soruyu, algiladigiyla isaretler,bu da var dir. Yani ozdeslestirir.

Boylece soru isareti (beynin algiladigi !? isareti olan var) beyinde hamile kalir. Goruldugu gibi, beyin hamile kaldiktan sonra, artik soruyu-ki beyinde- ve isareti-soyut veya somut- biribirinden ayirmak imkansizlasmistir.

Bu soru isaretine bir cevap vermek gerekir. Iste o cevap kavramdir. Yani hamile kalan beynin-soru isaretine-dogumudur.

Madde dilinden konusacak olursak; yansi, beyinde soru olarak belirir, beyinde bu belireni var isareti olarak belirler. Dolayisiyle, madde kavrami, hem soru, hem isareti hem de cevabidir. Iste buna uclu ozdeslesme denir.

Kavramlar hep pozitiftir. Pozitivizm adini burdan almistir. Pozitivizm kavrami tek gordugu icinde, yansiyi vereni, yani maddeyi yok sayar. Idealizm veya materyalizm, kavrama bir acilim getirmemistir.

Kavramlar ayni zamanda, belgit, axiom, yani ispati gerekmiyen olgulardir.

Sorun ise, bundan sonra, yani kavramin kullaniminda, diger bir deyisle ifade edilisinde baslar. Ifade ya kavrama paralel- yani positif, ya da kavrama ters-yani negatiftir.

Kavramin, isaret olarak, bir soyutlami yoksa bir somutlami ozdeslestigi bilinemedigi veya algilanamadigi icin, cikan ilk ifade sorunu kavramlananin, oznel mi nesnel mi oldugudur. Daha sonraki sorun, inancmi maddemi oldugudur. Bir fenomen mi, yoksa bir numen mi oldugudur. Kavramlastirilanin var mi, yok mu oldugudur.

Buradan da kavramin karakteri ortaya cikmaktadir.Soru ve isareti-ikilem,kavramlayan ve kavramlanan-karsitlik, yani X in cizgisel hali, yani 4'lu kesisimdir.

Yine ifade de yasanan bir sorunda, ifade eden beynin tek olmasi, kavramin ise evrensel olmasidir. Sevgiyi ornek alirsak;soruyu isaretleyen ve bu isaretin sevgi oldugunu dusunen, beyin; bu sevgiyi, bir baska vucutla ozdeslestirir. Bu rada ki sorun sevgi uzerine ozdeslenen vucudun, bu isareti isaretlememis olmasidir. Boylece sevgi tek isaretleyen tarafindan vardir. Uzerine isaretlenen tarafindan degil. Eger, soyut degerler, hem isaretleyen hem de uzerine isaretlenen ile ortusurse; iste o zaman andlasma saglanir. Aksi taktirde tek taraflidir. Tum soyut degerler icin bu gecerlidir. Dogru, iyi, demokrasi, hak, hukuk v.s.

Kavramin bu uclu ozdeslesmesinden dolayidir ki-soru, nokta;isaret, positif; ve cevap-isim veya adlama, bir dir.Yani-bir pozitif nokta.

Ne madde, ne dusunce ne de kavramin kendisinin metafizik-yani varlik temelinde evrensel bir ispati veya kabulu yoktur. Cesitli ideolojiler, bu uc ayri ogeyi teke indirgeme veya ilkleme mucadelesi vermektedirler. Bu teke indirgemenin sebebide; alginin noktasal olmasi ve dilin noktasal icerikte olmasindandir.

Burada ki benim aciklama yontemim, cizgisel (linear) ve yansal (lateral) dir. Yani ozdeslenen ve biribiriyle kesiserek teke indirgenmeye calisilani; yanyana ve cizgisel olarak ortaya koyar, bu ortaya koyusta-yanlamasina, birbirine bitisik- (juxtapositional) temellidir. ki bu 3 bacakli Y dir.

Kavram konusu yasamin ve herseyin ne olarak ve nasil olusturuldugunu bize anlatan bir olgudur.O yuzden algilanmasi cok onemlidir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Kavram uclemi; Isaret, isaret eden ve uzerine isaret edilen olarak belirlenmistir.

Demekki; kavram oldurumu icin; once bir isaret gerekir. Peki bu isaret nedir? Bu isaret dilin linquistics ve etimolojik kokenini ortaya koyan; harfler, rakamlar sembollerdir. Bu isaretler sayesinde; bilim, felsefe, dil ortaya konabilir. Bu isaretler sayesinde, ileti, iletisim, belirtim, saglanabilir.

Birincisi bu isaretin mucidini ortaya koymak gerekir. Bu isaretin tek bir mucidi vardir, o da insanogludur. Fakat, burada insanoglu isareti kullanima tasidiginda; ilk karmasa ve celiski ortaya cikar. Cunku isaret eden de; edilende ilk etapta isareti dogrultan ve bu isareti kendi ustune dogrultan insanogludur.

Isareti dogrultmanin en belirgin, dilbilgisi ogeleri; isaret zamirleri; bu, su ve o ve bunlarin cesitli versiyonlaridir. Buradaki ilginc olan; isaretin tek basina anlam kullanimi acisindan yeterli olmadigidir. Bu, guzelde bu nedir? Iste buradaki verilecek, herhangibir soyut veya somut isim , bu nun esdegeridir (isaret zamiri/sifati)

Yani, bu kitaptir, bu kalemdir, bu sevgidir, bu demokrasidir, bu dogrudur, bu iyidir, v.s. ki bu izah sekli; tersiyle de mumkundur. Dogru budur. Iste, isaret edenin isaret ettigi olmazsa; isaret mumkun degildir.

Cumlemize bakarsak; bu, isarettir ve isaretin isaret edilen uzerine yonelimi ve isaret edilende noktalanisidir. Iste o noktalanis ta; bu'nun esdegi olan ve noktalanana verilen addir.

Ben zamirini ele alalim. Buradaki isaret, "ben" dir. Beni isaret eden, fiziksel veya sessel yonlendirim ile, ben isaretinin; yonu ve uzerine yonleneni bir arada kesismistir.

Eger isaretimiz, "sen" ise; seni isaret eden, fiziksel ve sessel yonlendirim ile; sen isaretinin, yonu ve uzerine yonleneni, kesismemektedir.

Bu iki farktan su ortaya cikar; Eger isaretin kendisi; yonlendirimi yapan ile; uzerine yonlenim uygulanan farki ortaya cikar. Aksi; sen, ile ben isaretlerinin, birbirine karismasi demektir. Bu karisikligi onleyen, yondur.

O zaman; buradan 7li olusumumuz, ya da oldurum ortaya cikar; isaret, isaret eden, uzerine isaret edilen, yon, yonu veren, uzerine yon verilen ve noktalama. Iste, buradaki noktalamanin noktasi; kavramin da baslangicidir.

Butun bunlarin disinda; noktalamanin; ikili ve karsit karakter yapisininda farkina varmak gerekir. Bu ikilem olarak; isaret ve yon; karsitlik olarak; yonu ve isareti veren ve uzerine verilendir.

Iste bir dilin, ifadesinin, kavraminin v.s. arkasindaki; epistemolojik gerceklik bu temelde yatmaktadir.

Bu epistemolojik gerceklikte; insanoglunun, hem kendi; hemde kendi disinda kalan her kavramlastirdigi ile, ileti, iletisim ve belirtiminin temelini teskil eder.

Kavramin; yon, isaret ve nokta olarak; uclu uc tane uclemi vardir. Yon ve isareti yukarida acikladik. Nokta ise; pozitif ve tek olarak, zaten daha once aciklanmisti. Iste bu da kavramin; uclu uclugu, yani dokuzlulugudur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Soyut Kavram Nedir? ve Nasil Ifade Edilir?

Somut kavramlara nazaran, soyut kavramlarin; evrensel, ortak bir tanimi ve tarifi yoktur. Bunun ana nedeni; soyut kavramlarin; somut kavram gibi yansisinin olmamasi ve sadece yansitilmasinin algiya acik olmasidir.

Herseyden once, daha once aciklandigi gibi; yansitan ile, algilayan arasinda buyuk bir kopukluk vardir. Yansitan, kendi algiladigi gibi yansitmayi; algilayan da kendine yansidigi gibi; algilamayi uygular.

Muslumanligi ele alalim. Bugun muslumanligin ne olduguna dair bir soru sordugumuzda; ister inanan, ister inanmayan; ister sahip cikan, ister karsi cikan; bu tanimi kendi ideolojik inancsal dogrusu ile ortaya koyacak ve dusuncesini ona gore yonlendirecek ve davranisa sunacaktir.

Buradaki en onemli bir fark; muslumanligin otomatikman kazanilisi ve musluman olmak icin, herhangibir dusunce uretimine ihtiyac duyulmamasidir. Tabi, bu musluman ulkeler icin gecerli bir durumdur.

Bu temelde; kendisini musluman kabul eden, her kisinin; kendi kisilik ve kimlik degerleri temelinde bir muslumanlik anlayisi mevcuttur. Kimi muslumana gore; musluman olmayana "kotu gozle" bakilirken; kimi muslumana gore, boyle bir bakis acisi yoktur. Kimi muslumana gore; siddet, oldurme, ve herturlu insanlikdisi olgu "benimsenirken; kimine gore benimsenmemektedir.

Kimine gore kadin konusu; "asagilayici, insan sayilmayici, ikinci sinif v.s." degerlendirilieken; kimine gore insan, es, ve erkeklerle esit v.s. degerlendirilir.

Simdi, bu temelde olaya bakarsak; bu iki farkli ve tamamen birbirine zit muslumanlik anlayisi ve musluman olustan hangisini, muslumanlik adina one cikarabiliriz?

Bence bunun onu alinamaz. O yuzden onerim; musluman olmayan arkadaslarin, dusunce ve davranislarini "her musluman ve muslumanlik anlayisi farklidir" olarak algilamalari ve ona gore muslumanlari degilde; muslumanligi bir yapi ve isleyis olarak ortaya koymalari.

Musluman arkadaslardan da; " her turlu muslumanlik anlayisi ve musluman dusunce ve davranisi olabilir, dolayisiyle; benim muslumanlik anlayisima ve musluman olarak uyguladigim dusunce ve davranisima, bazi soylemler ters gelebilir. Ben bir musluman olarak bunlari yapmadigim ve dusunmedigim icin, bu tip soylevler, bana yonelik degildir" dusuncesi one cikmalidir.

Dolayisiyle; bir musluman ile, musluman olmayan bir kisinin; insansal temeldeki dusunce ve davranislari icermeyen soylevlerde; ortak bir elestiri ortaya koyabilmesi mumkundur. Yani "ben bir muslumanim ama; musluman olmayan arkadasimizin getirdigi konu haklidir. Bir musluman, boyle dusunmemeli ve uygulamamalidir" temelli bir dusunce uretebilmelilerdir.

Ayni uretim, musluman olmayan arkadasan da gelebilir. Yani, "benim bu elestirim, tum musluman arkadaslara degil; sadece muslumanligi boyle uygulayanlara" gibi.

Eger, muslumanlik konusunda oldugu gibi; her soyut kavram ifadesinde, ortak bir evrensel tanim, tanitim olmadigini hatirda tutarsak;, bir ideolojik inancsal dogru ile; o dogruyu sahiplenmis, her kisiyi, ayni sekilde etiketlemeyiz.

Oyuzden, herhangibir; kendimize ters gelen, ideolojik inancsal dogruyu, elestirecek isek; boyle bir butunlugun ve birligin olamayacagini goz onune almak; bence, en mantikli davranis olacaktir.

Kisaca, herkes kendine gore; muslumandir, ya da degildir. Baskasinin muslumanligi, ya da musluman olmayisi; kendi muslumanligiyla veya degilligiyle ortusmez.

Oyuzden, bilhassa bu soyut kavramlari ifade ederken; toplumsal yerlesmislik yerine, ifade edenin kisisel yanasim ve sunumuna dikkat etmek; en azindan o kisinin, kendisini tanitmadaki davranisini algilamak acisindan onemlidir.

Herkesin muslumanligi veya musluman olmayisi, yada muslumanlik algi, bilgi anlam ve icerigi, ya da dusunce ve davranisi kendi numenal yeti duzeyinin ideolojik, inancsal, dogrusal dusunce ve davranisina vebunu yansitmasina, paraleldir.

Hic bir muslumanlik anlayisi ve sunulan muslumanlik dusunce ve davranisi biribirine benzemez ve biribirini baglamaz.

Bu tum soyut kavramlarin kisi tarafindan ortaya konusuna paraleldir. Tum sosyal-siyasal-toplumsal-etiksel ve psikolojik kavramlar ve algilari, yansilari ve yansitmalari bu temeldedir.

Bu yazida, islenen soyut kavram muslumanlikti. Siz bu isleyisi, her turlu ideolojik inancsal dogrusallarin; sosyal-siyasal-toplumsal-etiksel ve psikolojik dogrularina uygulayabilirsiniz.

Bunun farkina varabilmek ve bu yazilanlari basarabilmenin tek yolu; bu tip soyut kavramlarin ifadelerini, toplumsal, yerlesmis, otomatiklesmis ve toplumu baglayici bir temelde degil de; kisinin kisisel dusunce ve davranisi olarak algilamak, hem kisinin taninmasinda; hem de bir soyutun tek bir anlam ve uygulasnisi olmadiginin bilincine varmakta yarari vardir.

Herkesin muslumanligi kendine ve kendi algisina goredir. Ne algiladigini da, ancak kisi davranis olarak yansitir. Ortak, toplumsal, bir yanasim veya algi veya tanim veya uygulama yoktur ve olamaz. Oldugunu one surmek ve dusunmek; bizi tek etiketlilige goturur ki, bu da gereksiz bir yere; kisileri ayni etiket altinda toplamak olur. Bu da kisinin kisisel yapisindan ziyade; sabitlenmis, alisilagelmis, yerlesmis ve otomatiklesmis bir anlayisin urunudur.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Kavram (concept) kelime anlami olarak, hamilelek, gebelik, doguma yonelen demektir. Yani, beynin hamile kalmasi, ya da gebe kalmasidir.

Beyin nasil hamile kalir? Beyin, herhangibir somutu-maddeyi-yansi yoluyla, 5 duyuyla; veya bir soyutu,-inanci- duyu yoluyla algilar, bu algilama sorudur. Sonra bu soruyu, algiladigiyla isaretler,bu da var dir. Yani ozdeslestirir.

Boylece soru isareti (beynin algiladigi !? isareti olan var) beyinde hamile kalir. Goruldugu gibi, beyin hamile kaldiktan sonra, artik soruyu-ki beyinde- ve isareti-soyut veya somut- biribirinden ayirmak imkansizlasmistir.

Bu soru isaretine bir cevap vermek gerekir. Iste o cevap kavramdir. Yani hamile kalan beynin-soru isaretine-dogumudur.

Nietzsche'nin baş ağrılarını doğum sancılarına benzetmesi geldi aklıma.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Kavramlar zaten soyuttur...Soyut kavram yerine, soyutu belirten kavrama farklı, somutu belirten/işaret eden kavrama farklı adlar verilmesini önermiştim kavram kavramı konu başlığı altında...Yani "kavram" üretelim demiştim...

Soyut Kavram Nedir? ve Nasil Ifade Edilir?

Somut kavramlara nazaran, soyut kavramlarin; evrensel, ortak bir tanimi ve tarifi yoktur. Bunun ana nedeni; soyut kavramlarin; somut kavram gibi yansisinin olmamasi ve sadece yansitilmasinin algiya acik olmasidir.
Ortak bir algı olmadan, ortak bir kavram içeriği/klerinden , dolayısı ile ortak bir dilden söz edilebilir mi?(olgusal temelli bilimsel çıkarımlarda kullanılan kavramları bunun dışında tutuyorum...)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Kavramlar zaten soyuttur...Soyut kavram yerine, soyutu belirten kavrama farklı, somutu belirten/işaret eden kavrama farklı adlar verilmesini önermiştim kavram kavramı konu başlığı altında...Yani "kavram" üretelim demiştim...

Kavramlar soyuttur, bakis acisi, metafizigin ontolojisinin varliga maddesel bakan materyalizmdir.

Madde denildiginde, bir kavram mi cisim mi, k-a-v-r-a-m yapilanmis lingual ve langual yapimi oldugu aciklanmadikca belli degildir. Oyuzden madde, beyinde !? isareti (var)ni algilatan ve kavram ile ozdeslestirilerek yansitilan ve de yapilandirmaciligin bir urunu olan somut kavramdir.

Yani eski deyimle 5 duyu ile algilanan, soyut kavram ise, duyum/sezgi ile algilanandir.

Somut kavramlar direk ozdeslestirilir, soyut kavramlar dolayli. Mesela sevgi soyut kavraminin fenomeni bir kisi, cicek, kitap v.s. olabilir.

Kavranm belirtilen olmak vasfiyla, beliren ve belirten ikilemini de bunyesinde tasir. Kavrami belirten her zaman insanogludur, beliren yansiyan (5 duyuya, ya da duyuma) ve algilanan da belirtilen durumundadir. Burada her zaman noktalanmisligin bunyesindeki ogeleri noktadan cikarmak ve yan yana dizmek soz konusudur.

Nietzsche'nin baş ağrılarını doğum sancılarına benzetmesi geldi aklıma.

Evet,bir yerde bas agrisi, beyinde tikanmis ve dusunce ve dile gelim (buradaki dile gelim, ya disariya yansitma, ya da icses olarak yansimadir) yolu ile serbeste ermemis siskinliktir.

Ortak bir algı olmadan, ortak bir kavram içeriği/klerinden , dolayısı ile ortak bir dilden söz edilebilir mi?(olgusal temelli bilimsel çıkarımlarda kullanılan kavramları bunun dışında tutuyorum...)

Kavramlar evrenseldir, fakat tanim, tarif, ne olduklari,anlam icerik olarak evrensel onaylari yoktur. Cografi ve toplumsal onayi olabilir, o da dusunmeyen dusunce kullaniminda gecerlidir.

Tanri, demokrasi, sevgi v.s. evrensel kavramlardir. Fakat ne olduklari, hem etik, metafizik farkli ideolojik dogrularca, hem cografi, toplumsal/yoresel bolgelerce hem de kisinin kendi algi bilgi duzeyince degisken ve gorelidir. Ustelik soyut kavramlar algi meselesidir. Bu algi da bes duyu ile degil; duyum iledir. yani, akil kendine yansiyi algi olarak dogrularsa, algilar,dogrulamazsa algilamaz. Bu da soyut kavramlarin ne oldugundan ziyade, var/yok inan/inanma tartismasidir.

7 nolu mesajda, "k-a-v-r-a-m" yerine, "m-a-d-d-e" olacakti, duzeltmekte geciktigim icin, ozur dilerim.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Kavramlar evrenseldir, fakat tanim, tarif, ne olduklari,anlam icerik olarak evrensel onaylari yoktur. Cografi ve toplumsal onayi olabilir, o da dusunmeyen dusunce kullaniminda gecerlidir.

Tanri, demokrasi, sevgi v.s. evrensel kavramlardir. Fakat ne olduklari, hem etik, metafizik farkli ideolojik dogrularca, hem cografi, toplumsal/yoresel bolgelerce hem de kisinin kendi algi bilgi duzeyince degisken ve gorelidir. Ustelik soyut kavramlar algi meselesidir. Bu algi da bes duyu ile degil; duyum iledir. yani, akil kendine yansiyi algi olarak dogrularsa, algilar,dogrulamazsa algilamaz. Bu da soyut kavramlarin ne oldugundan ziyade, var/yok inan/inanma tartismasidir.
Açıklayıcı ayrıntılara teşekkürler.Ama soruma yanıt vermemişsiniz?
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Neydi, soru? Ortak dil ile mi ilgili?

Sence ortak dil nedir?
Görecelikten arındırılmış dil...Yani ortak algı ile içi doldurulmuş kavramlardan oluşmuş dil..."bence.." yi rafa kaldırmış bir dil..Mümkün mü?Hatta olmalı mı diye de sorulabilir?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Görecelikten arındırılmış dil...Yani ortak algı ile içi doldurulmuş kavramlardan oluşmuş dil..."bence.." yi rafa kaldırmış bir dil..Mümkün mü?Hatta olmalı mı diye de sorulabilir?

Zaten bunun icin emperyalist zihniyet merkezi tek dil uzerinde uzun zamandir, bilim, teknik ve diplomasideki calismalarini surdurmektedir. Ayrica dil bilimciler de goz dili uzerinde calismalar yapmaktadir.

Bugun dunyada hangi cografyave toplumda yasarsan yasa, bilhassa teknik cikan yeni terimlerin cogu beynelmineldir. Yalniz bu soyut kavramlar olarak henuz bir cozum degildir ve bilhassa post modernizm sonrasi dilin bu sorunu dunyada birsuru yeni sorunu yaratmistir. Oyuzden de gelismis ulkelerde tek duze ve diyalektik mantik yerine, kritik dusunce, analitik dusunce ogretilir ve kisilerin bir ideolojik etik tarafi tutmasindan cok, baskalarinin n dedigini algilama olarak beyin yonlenisi degistirilmeye calisilmaktadir. Yapilandirmacilik bu egitim sekillerinden biridir.

Ya da okullarda ogrencilere ders verirken,m konu ile ilgili ogrencilerden hem leyhte hem de aleyhte dusunce uretmeleri istenir. Bu da otomatikman egitilen ve yetisen bireyi, tarafli yapmak yerinetaraflari algilamayi ve kendi matematiksel/mantiksal dilini, anlamini ve icerigini gelistirmeyi saglar. Bilhassa bizde sosyal bilimler olarak bilinen tum bilim dallari bu sekilde ogretilmektedir.

Bu da zaten klasik evetli/hayirli, varli/yoklu, iyili/kotulu v.s. yanit ve akil siniri getiren soru ve cevap ile dialogun sonu demektir.

Dolayisiyle, emperyalist zihniyet her ne kadar bireyleri teknige ve dusunmemeye ve de robot olmaya zorlarken, onlarin dusunce ufkunu da acmak durumundadir.

Bu da zaten dogal zihniyetin, kendisini kurtarmak adina verdigi her cabanin, ayni zamanda kendisini yok etmesine de yaradigini gosterir.

Bicak iki tarafli kesmektedir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bicak iki tarafli kesmektedir.

Aynen öyle..Ortak dilde, farklı/özgün yapıların ortadan kaldırılmas/budanması riski var...farklı diller-farklı kavram içerikleri- de farklı algıların yansıması olacağından kavram karmaşası/çatışması kaçınılmaz .Desenize anlaşamadık gitti...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Dile gelenlerle mi, yoksa olgu ve gerceklerle mi "anlasamadik?"

Genel anlamda kullandım "anlaşamadık" sözünü..Dile gelenler/getirilmek istenip getirilemeyenler/eksikler/fazlalıklar....Olgunun dile getirilmesinde problem yok..Kimseya elmaya armut demez...En büyük sıkıntıyı -felsefe başta olmak- üzere soyutta, yani fikirler üzerine yine fikir üretip aktarmaya çalışırken yaşıyoruz.Ör:numenal yeti ifadenizdeki numenin Kant'ın numeni"nden farklı olduğunu/farklı içerik taşıdığını yazılarınızı okurken anlayabildim.Değerlendirmelerim tamamen değişti buna bağlı olarak...İşte böyle..Şiir çevirisi kadar zor ...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Genel anlamda kullandım "anlaşamadık" sözünü..Dile gelenler/getirilmek istenip getirilemeyenler/eksikler/fazlalıklar....Olgunun dile getirilmesinde problem yok..Kimseya elmaya armut demez...En büyük sıkıntıyı -felsefe başta olmak- üzere soyutta, yani fikirler üzerine yine fikir üretip aktarmaya çalışırken yaşıyoruz.Ör:numenal yeti ifadenizdeki numenin Kant'ın numeni"nden farklı olduğunu/farklı içerik taşıdığını yazılarınızı okurken anlayabildim.Değerlendirmelerim tamamen değişti buna bağlı olarak...İşte böyle..Şiir çevirisi kadar zor ...

Iste o yuzden kavramlar evrenseldir, ama evrensel onayi olmadigi gibi, her beyin bir kavrami kendi algi ve bilgi temelinde ve kendi duzeyi ile anlam ve iceriklendirir. Bu etik olarak cografi ve toplumsal bir aynilik tasisa da, yuklenen anlam ve icerik farki kisisel oldugundan farklilik karsilikli iletisim ve dialog da yasanir.

Bak sana bir ornek vereyim. Bir programda, bundan yillar once "SSCB'de demokrasi" konusu tartisiliyordu. Tartismalar saatler sonra oyle bir hal aldi ki, acik oturumu yoneten kisi "Anlasildi, bizler once demekki demokrasinin ne oldugunda ortak bir karara varmamiz gerekiyor, ancak ondan sonra demokrasinin SSCB'deki varmi/yok mu tartismasini yapariz" dedi.

Mesela ayni sorun Tanri icinde gecerli. Tanri var veya yok diyen, acaba ayni anlam ve icerikteki tanridan mi bahsediyor.

Iste insanoglunun en buyuk sorunu kavram varligini su istismar edip, sanki herkes her kavrama ayni ifade, anlam ve icerigi veriyormus gibi degerlendiriyor ve kavrami ortaya koymadan, ifadesinin karsitlarini tartismaya tasiyor.

Bu da bir sonuc dogurmuyor. Cunku tartisma bir kavrama ayni anlam ve icerik veren temelinde mumkundur. Elma ile armutu tartisamazsin.

Aslinda bu da cok acik bir sekilde, beyinlerin normalde kullanilan kavramlari bilerek ve algilayarak kavrayamadigini gosteriyor.

Bir olaya ve/veya dusunce/davranisa "namussuz" diyen bir beyne, namusun ne oldugunu sordugunda genelde yanit veremez. Cunku onun algisinda namus kavrami yoktur, sadece kendi akli temelinde bir seyi ya namuslu, ya da namussuz olarak degerlendirmek vardir.

Ornekler her soyut kavram icin gecerlidir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Kavramlar, gerçeklikten hareketle oluşturulan düşünce ürünleridirler. Somutun soyutlanması ile oluşturulurlar. Köpek denildiğine –elbette özel isim olarak kullanılmıyorsa-- akla herhangi bir köpek gelmez. Belirli özelliklere sahip, belirli bir hayvan hakkında, türün sahip olduğu genel özellikler gelir. “Hav” diye ses çıkarmak, kuyruğa sahip olmak, iyi koku almak, dört ayak üzerinde duruş, etçil olmak, güçlü bir ısırığa sahip olmak vb. gibi. Kavramlar soyutturlar, somut kavram diye bir şey yoktur. Somutun soyutlanması demek, somut olan şeyin sahip olduğu özelliklerin belirli bir kısmının göz önünde bulundurulmasıdır--indirgenmesidir--. Yani, nesnenin –burada köpek-- tüm özelliklerinin değil de belli başlı özelliklerinin birlikteliği ile oluşturulmaktadır. Köpek örneğinden gidilirse, “köpek” bir soyutlamadır ve “köpek” denildiğinde karşı tarafa aktarılan bilgi, yukarıda sayılan özelliklerde --hav diye ses çıkarmak ile başlayan--olduğu gibi, nesnenin belli bir yönü ile ilgilidir. “Köpek” denildiğinde, aklımıza öncelikle gelen –belki de hiç gelmeyebilir-- köpeğin kromozom sayısı değildir. Soyutlama, indirgeme olduğundan, soyutlamalar gerçeğin sınırlı bilgisini iletirler. Kavramlar da soyutlama yoluyla elde edilirler.

Özetle “Kavram nedir?” Sorusunun cevabı için “Somut ve soyut nedir?”, "Soyutlama nedir?" sorularının cevaplanması gerekir. İkinci el bilgi yanıltıcı olabileceğinden, bir felsefe sözlüğüne danışılması zorunluluktur.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Daha iyi anlaşılması için detaylandırayım. Rex isimli rottweiler cinsi bir köpeğimiz olsun. Burada Rex somuttur yani belirli bir köpeği işaret etmek için kullanılır--ismi değil hayvanın kendisi somuttur--. İşte sırtı siyah, göğsü kahvrengi, kas kitlesi fazla, haliyle güçlü ve diyelim ki talihsiz bir şekilde ayaklarından biri sakat bir köpektir. "Köpek" dediğimizde sırtı siyah, göğsü kahverengi.... olan belirli bir köpeği kast etmeyiz. Yani somut bir köpeği, yani Rex'i kast etmeyiz. Tüm köpeklerde ortak olan özellikleri kast ederiz ki bu ortak özellikleri tek tek saymamak için de soyut olan "köpek" kavramını kullanırız. Kavramlar, somutun indirgenmesi ile--ki indirgenince soyutlamış oluruz, soyuta ulaşmış oluruz-- oluşturulur. İndirgenmeden kasıt şudur: Rex'in özelliklerini düşünürsek, örneğin bir ayağı sakattır. Oysa "Köpek" dediğimizde, bu kavramın içerisinde ayağı sakat olmak gibi bir bilgi, özellik bulunmamaktadır. Zaten bu bilgi, özellik bulunmadığından ""Rex isimli bir köpek var, yazık bir ayağı sakat" biçiminde sakatlığı ayrıca belirtiriz. Örneğin şöyle dersek saçma olacaktır "Rex isimli bir köpek var havlıyor". Biri böyle bir şey söylerse "Elbette havlayacaktır, ya ne yapacaktır" diye düşünürüz; çünkü "köpek" kavramının içerisinde, hayvanın çıkardığı ses de bir bilgi olarak bulunmaktadır. Bu bilgi bu hayvanların ortak bir özelliğini ifade ettiğinden kavramın içerisinde bulunmaktadır. Oysa ki ayağının sakat olması Rex'e ait bir bilgidir ve diğer köpeklerin genelinde böyle bir özellik bulunmamaktadır. Yani indirgeme derken --ki kavramlar soyutturlar ve soyut olana somutun indirgenmesi ile ulaşılır-- somuta ait olan bilgilerin tamamı değil de bir bölümü ile ilgileniyoruz demektir. Somutun bazı bilgilerini,özelliklerini göz ardı ediyoruz, yani indirgiyoruz; çünkü genellemek istiyoruz. Rex'in ayağının sakat oluşunun bilgisini "köpek" kavramı bünyesinde barındırmaz; çünkü somut olan--Rex-- soyutlanmıştır, indirgenmiştir--köpek--. Somutun bilgilerinin bir kısmı --ayağının sakatlığı, rottweilwer cinsi olması, tüylerinin rengi--göz ardı edilmiştir. Haliyle her kavram barındırdığı bilgi açısından somut olana kıyasla eksiktir. Anlaşılacağı üzere kavramları, belli nesnelerin hepsinde bulunan, yani genel özelliklerinden yola çıkarak oluşturuyoruz. Hal böyle olunca da, nesnelerin herbirinin kendine has özelliklerini dışarıda bırakıyoruz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst