Kapitalizm kendi kendini bitiriyor mu?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde cogito tarafından oluşturulan Kapitalizm kendi kendini bitiriyor mu? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 11,399 kez görüntülenmiş, 43 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kapitalizm kendi kendini bitiriyor mu?
Konbuyu başlatan cogito
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
konu başlığını açan cogito arkadaşımız, '' ...Sorunlara neden olan kapitalizm ,aynı sorunların çaresi olabilir mi? Yoksa zamanla kendini farklı bir sisteme mi bırakır? '' diye soruyor...bence eğer kendi kapsamı içinde tutulursa ,üzerinde özel olarak felsefe yapmaya çalışmayı gerektirmeyecek kadar açık ve anlaşılır bir problem, biraz tarih bilinci,biraz sosyoloji ve giriş düzeyini çok aşmayan bir iktisat bilgisi yeterli olur diye düşünüyorum... cogito arkadaşa cevap veriyorum: kapitalist üretim ilişkileri ,üretici güçlerin ve insan toplumunun gelişimine ciddi ciddi ayakbağı olmaya başladığı tarihsel dönemde,yerini başka üretim ilşkilerine bırakacaktır, o da sosyalizmdir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Çok geniş bir tartışma ve inceleme gerektiren bir konu.Ama burada kısaca görüşlerimi bildireceğim.Kapitalizm ekonomik sistemler arasında işleyiş açısından en ideal sistem gibi durur(teorik olarak).Gerek piyasa dengesi,gerek firmalar dengesi açısından sosyalizm(bürokrasi sorunu) veya kapalı(kaynakları tam kullanım sorunu) ekonomilerin yaşadığı bir çok sıkıntıyı aşar(yine teorik olarak).Sosyal bilim olan iktisadın teoriyle pratik arasında ciddi uçurumları vardır.Kapitalizm dört temel ilkesi vardır.Atomisite,mobilite,homojenlik,açıklık.Teorik olarak kapitalizmin(tam rekabet piyasası) varlığından bahsedeceksek bu dört koşulun sağlanması gerekir.Fakat günümüz şartlarında bu dört kuralın uygulanması mümkün değildir.O halde teoriden ayrılmış bir iktisadi sistemin varlığını devam ettirmesi mümkün değildir.Kapitalizm şuan hiçbir teorik dayanağı olmadan üretim dışı,finansal oyunlarla yönetilmeye çalışılmaktadır.İktisadın en önemli unsuru üretimi geri plana itmiş bir ekonomik sistemin varlığını sürdürebilmesi teorik açıdan mümkün görünmüyor.
 

ReinharD

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Mar 2012
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.

Geniş düşünmek gerekir,satmalı.Kapitalizm kendi çıkarına herkesi herşeyi satmaktır.Bir fikir,satsa bile elbet ondan güçlü bir fikir olacaktır.Kendi kendini satmak zorundadır.Çünkü bunun adı kapitalizm.
 

yeni_id

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 May 2012
Mesajlar
78
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
hayır keyfi gayet yerinde..
hem daha iisinin ne olduğu insanlık tarihi kadar eski tartışma..
hem nie daha iiisinin peşindeyiz, elimizdekinin hakkını veremediğimiz içinmi..
kapitalizme karşı çıkışlarımızın temelindeki "insan hakları" uydurmacası kapitalizmden de eski zamanlardan beri tecavüze uğramakta değilmi..
bu yazdıklarımın kapitalizm savunuculuğu olmadığını görebildiysen şunuda görüyorsun demektir
acı zulüm vs hep vardı.. hep varolacak
yorumlanışı yorumcularından bağımsızdır çünki..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
hayır keyfi gayet yerinde..
hem daha iisinin ne olduğu insanlık tarihi kadar eski tartışma..
hem nie daha iiisinin peşindeyiz, elimizdekinin hakkını veremediğimiz içinmi..
kapitalizme karşı çıkışlarımızın temelindeki "insan hakları" uydurmacası kapitalizmden de eski zamanlardan beri tecavüze uğramakta değilmi..
bu yazdıklarımın kapitalizm savunuculuğu olmadığını görebildiysen şunuda görüyorsun demektir
acı zulüm vs hep vardı.. hep varolacak
yorumlanışı yorumcularından bağımsızdır çünki..

1) hiç de keyfi yerinde değil, tarihinin en büyük bunalımını geçiriyor... 2) daha iyisinin ne olduğu, sadece son iki yüz yıldır tartışılıyor 3) kapitalizmin bizde ne hakkı var ki ona hakkını verelim; eğer kapitalizm toplumun sorunlarını çözebiliyor olsaydı daha iyisinin ne olduğu tartışılmazdı.. 4) insan hakları bir uydurmaca değil, insanlığın çok uzun bir mücadeleyle kazandığı evrensel haklardır... 5) acının, zulmün hep varolacağı, sadece sizin ve sizin gibi düşünenlerin fikridir.. yani, bir bilgi değildir...
 

yeni_id

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 May 2012
Mesajlar
78
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
1) hiç de keyfi yerinde değil, tarihinin en büyük bunalımını geçiriyor... 2) daha iyisinin ne olduğu, sadece son iki yüz yıldır tartışılıyor 3) kapitalizmin bizde ne hakkı var ki ona hakkını verelim; eğer kapitalizm toplumun sorunlarını çözebiliyor olsaydı daha iyisinin ne olduğu tartışılmazdı.. 4) insan hakları bir uydurmaca değil, insanlığın çok uzun bir mücadeleyle kazandığı evrensel haklardır... 5) acının, zulmün hep varolacağı, sadece sizin ve sizin gibi düşünenlerin fikridir.. yani, bir bilgi değildir...

3) mevcuttan daha iyisinin arzusu, yerine getirileceği vaadedilende de varolacaktır
4) mevcuttan daha iyisinin arzusu, yerine getirileceği vaadedilende de varolacaktır.. sonu yoktur en ileri insan hakları saydığınız, 200 yıl sonra insanlık suçu kapsamına girebilir.. insanlığın özgürlüğe değil köleliğe gittiği yönündeki düşüncemi paylaşmadığınızı düşünüyorum
5) acı ve zulmün ne zaman son bulacağına dair bilgilerinizi, neyin bilgi olduğuna dair açıklamanızın yanında görmek çok mutlu ederdi beni..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
3) mevcuttan daha iyisinin arzusu, yerine getirileceği vaadedilende de varolacaktır
4) mevcuttan daha iyisinin arzusu, yerine getirileceği vaadedilende de varolacaktır.. sonu yoktur en ileri insan hakları saydığınız, 200 yıl sonra insanlık suçu kapsamına girebilir.. insanlığın özgürlüğe değil köleliğe gittiği yönündeki düşüncemi paylaşmadığınızı düşünüyorum
5) acı ve zulmün ne zaman son bulacağına dair bilgilerinizi, neyin bilgi olduğuna dair açıklamanızın yanında görmek çok mutlu ederdi beni..

içinde bulunulan sosyo ekonomik formasyon, üretici güçlerin gelişme hızına ayak uyduramadığı ve üretim ilşkileri, geri kalmaya başladığı zaman, o toplumun sorunları artmaya ve ağırlaşmaya başlar ve bu da içinde bulunulan sosyoekonomik formasyona yönelen eleştirileri şiddetlendirir... ve yeni bir sosyoekonomik formasyon ve yeni üretim ilişkileri talepleri yükselir...ve yeni ilişkilere geçilebilirse de toplumsal ilerleme gerçekleşmiş olur... insanlığın tarihsel gelişiminin yönü, köleliğe doğru değildir... köleci toplum dönemi çoktan yaşanmış ve aşılmış bir dönemdir... ''tuna nehri karadenize dökülür'' önermesi, bir bilgi içeren yargıdır, yani bilgidir...ama, ''kansere çare bulunamayacak, kanser hep var olacaktır'' demek, bilgi değil, bir fikir içerir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Bu sonu ifade eden Karl Markstır ve onun açıklamasına göre kapitalizmin kendi sonunu getirmesi meselesi iktisadi bir meseledir...
 

yeni_id

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 May 2012
Mesajlar
78
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
içinde bulunulan sosyo ekonomik formasyon, üretici güçlerin gelişme hızına ayak uyduramadığı ve üretim ilşkileri, geri kalmaya başladığı zaman, o toplumun sorunları artmaya ve ağırlaşmaya başlar ve bu da içinde bulunulan sosyoekonomik formasyona yönelen eleştirileri şiddetlendirir... ve yeni bir sosyoekonomik formasyon ve yeni üretim ilişkileri talepleri yükselir...ve yeni ilişkilere geçilebilirse de toplumsal ilerleme gerçekleşmiş olur... insanlığın tarihsel gelişiminin yönü, köleliğe doğru değildir... köleci toplum dönemi çoktan yaşanmış ve aşılmış bir dönemdir... ''tuna nehri karadenize dökülür'' önermesi, bir bilgi içeren yargıdır, yani bilgidir...ama, ''kansere çare bulunamayacak, kanser hep var olacaktır'' demek, bilgi değil, bir fikir içerir...

burda yazacağım şeyleri düşünürken birden kapitalizm i savunuyormuş gibi hissettim kendimi ve bu hoşuma gitmedi..
genel gidişata baktığımda kapitalizm in sonlanacağını düşünmüyorum çünkü insan eşittir kapitalizm..
sol eğilimler yahut kimilerince ! biribirilerine yönetim biçimsel olarak paralellik gösterdiği, ortak paydalar barındırdıkları son dönemde daha çok dile getirlen islami yönetim biçimleri insanın içindeki sınır tanımaz, doymaz, aç gözlülüğe karşıdır sınırlandırma taraftarıdır..
genel manada iyi diyebileceğimiz bir insanın, varolabilmek adına, kapitalizm de işi bi nebze daha zordur
ama kötü insanın (hırs) bu sosyalist yahut ilahi adalet savunucuları arasında pek yeri olamaz diye düşünüyorum.. bu bağlamda..
kapitalizm daha kapsayıcı "kılıfına uydur da ne yaparsan yap"
gün gelir ne karadeniz kalır nede tuna nehri ama acı ve zulüm insan doğasıdır. doğarken de ölürken de bilerek yada bilmeyerek
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
tıpkı kendinden önceki köleci ve feodal toplumlar gibi, kapitalist toplum da, insanlık tarihinin belirli bir aşamasında ortya çıkmış ve başka bir aşamasında da; yerini başka bir toplum biçimine ( üretim tarzına) bırakacaktır... merak etmeyin, tarih devam ediyor... kapitalist toplumun, insanın bencil, hırslı ve aç gözlü eğilimlerini körüklediği doğrudur ve hatta insanın temel yönelimlerini öylesine çarpıtmıştır ki, çoğu kez bu 'çarpık insan tipini', insan doğasının bir sonucu olarak düşünürüz... oysa, değişmez insan doğası diye birşey yoktur ve insan davranışlarında gözlediğimiz olumsuz yönelimler, ''insanın özünden'' değil de, kapitalist üretim ve paylaşım ilişkilerinin yansımasındandır... kapitalizmle birlikte, insanın davranışları da değişecek, emek, özgürlük, eşitlik,paylaşım,adalet..vb. değerler ön plana çıkacaktır... diyeceğim; acı, baskı ve zulüm gibi kavramlar, geçici yani tarihseldir... (tuna nehri ve kanser örneği, bilgi ile fikir arasındaki farkı belirtmek içindi..)
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Paylaşmamak ne kadar insana özgü ise, paylaşmak da o kadar insana özgüdür.
 

yeni_id

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 May 2012
Mesajlar
78
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
tıpkı kendinden önceki köleci ve feodal toplumlar gibi, kapitalist toplum da, insanlık tarihinin belirli bir aşamasında ortya çıkmış ve başka bir aşamasında da; yerini başka bir toplum biçimine ( üretim tarzına) bırakacaktır... merak etmeyin, tarih devam ediyor... kapitalist toplumun, insanın bencil, hırslı ve aç gözlü eğilimlerini körüklediği doğrudur ve hatta insanın temel yönelimlerini öylesine çarpıtmıştır ki, çoğu kez bu 'çarpık insan tipini', insan doğasının bir sonucu olarak düşünürüz... oysa, değişmez insan doğası diye birşey yoktur ve insan davranışlarında gözlediğimiz olumsuz yönelimler, ''insanın özünden'' değil de, kapitalist üretim ve paylaşım ilişkilerinin yansımasındandır... kapitalizmle birlikte, insanın davranışları da değişecek, emek, özgürlük, eşitlik,paylaşım,adalet..vb. değerler ön plana çıkacaktır... diyeceğim; acı, baskı ve zulüm gibi kavramlar, geçici yani tarihseldir... (tuna nehri ve kanser örneği, bilgi ile fikir arasındaki farkı belirtmek içindi..)
daha "eşittir insan", her ne ise, kapitalizm in yerini ancak o alabilir..
ama bu gün değil..
ayrıca yerini alacak olanın ismi komünizm bile olsa bu marks ın anlattığı yahut herkesin eşit paylaştığı bir komünist model olmayacaktır çünkü..
bu ifade etmeye çalıştığım eşittir insan a ters düşer... çünkü..
kapsalıyıcılığı her ne kadar ırkçılık aşırı milliyetçilik radikal dincilik vs.. gibi dar alanları aşıyorda olsa da belirtmeye çalıştığım gibi kötüyü (hırs sahibini yahut komünizm için kötü olan her ne kabül ediliyorsa) hala barındırmak niyetinde değil, yani
herkesin doğasında olanı törpülemek değil bunu kendi çıkarları çerçevesinde kışkırtan yönetim biçimlerinin, insanlık tarafından besimsenmesi daha kolaydır
ve şuan bunu en iyi yapan kapitalizm dir
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
daha "eşittir insan", her ne ise, kapitalizm in yerini ancak o alabilir..
ama bu gün değil..
ayrıca yerini alacak olanın ismi komünizm bile olsa bu marks ın anlattığı yahut herkesin eşit paylaştığı bir komünist model olmayacaktır çünkü..
bu ifade etmeye çalıştığım eşittir insan a ters düşer... çünkü..
kapsalıyıcılığı her ne kadar ırkçılık aşırı milliyetçilik radikal dincilik vs.. gibi dar alanları aşıyorda olsa da belirtmeye çalıştığım gibi kötüyü (hırs sahibini yahut komünizm için kötü olan her ne kabül ediliyorsa) hala barındırmak niyetinde değil, yani
herkesin doğasında olanı törpülemek değil bunu kendi çıkarları çerçevesinde kışkırtan yönetim biçimlerinin, insanlık tarafından besimsenmesi daha kolaydır
ve şuan bunu en iyi yapan kapitalizm dir

evet... ve aslında önemli olan, geleceğin toplumunda insanın her türlü sömürüden, baskıdan ve yabancılaşmadan kurtularak özgürleşmesi ve kendisini sınırlayan (yani daha doğuştan getirdiği potansiyellerini gerçekleştirerek olanaklı en tam kendisi olmasını önleyen..), ekonomik, sosyal, siyasal tüm ayakbağlarından kurtulmasıdır...
 

yeni_id

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 May 2012
Mesajlar
78
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
daha fazla "eşittir insan".. evet
daha fazla özgürlük ? hayır
çünkü çoğu insanın içerisinde sonsuz bir özgürlük kavramından daha fazla aidiyet duygusu mevcuttur..
"daha fazla özgürlükten" anlamak zorunda bırakıldığımız, aidiyetimizi sağlıyacağımız zemin yelpazesinin daha geniş, şıkların daha çok oluşudur
ferdinand bardamu'nun imzası bence tamda bu noktayı işerat etmakte
ama devletler vatandaşları üzerindeki kotrollü baskısını arttırmaktadır
benim yunanistanda bir süre bulunmuş arkadaşımın anlatısı, son dönem hariç her alanda çok ciddi özgürlüklerin yer aldığı bu ülkenin (klasik bir eleştiri olacak ama dikkat çekmek istediğim yön çok farklı) miras yedi olduğudur..
neticesi...
"özgür düşünce" "özgür eylemin" bir ülkenin dünya birinciliğine oynamasının ön koşulu olmadığının kanıtı sanki..
yanlış anlaşılmasın bende özgürlük taraftarıyım hemde salt anarşizim düzeyinde, ancak güç odaklarıyla aynı fikirleri paylaşıyor olsaydık varlık nedenleri ortadan kalkmış olurdu..
 

DusselDogma

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Ağu 2012
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
NekroSublimen

Ne kapitalizmi kapitalizm mi kaldı.Şimdik tamamem maddeleştik.İnsanlar benzini olmayan araba gibi.Herşey para.
 

sokrat-hus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2012
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Karl Marx zaten bu konuya değinmişti. Kapitalizmin zamanla kendi kendini bitireceğini , kendi kendini yıkacak bir sistem olduğunu söylemişti. Haksız da sayılmaz Kapitalizm sürekli teknoloji ve ekonomiyle doğru orantılı olarak gelişmekte. Fakat bu gelişim sadece kapitalist sınıfa yarıyor. Şöyle ki ; zaman içerisinde bir fabrikatör para kazandıkça ve ekonomi geliştikçe yeni makineler alıp insan gücünü kenara itmiş olacak. Sürekli yeni makineler alındıkça insan gücünden uzaklaşacak. İşsizliğe ekonomik sıkıntılara neden olacak. İşte gerek isyan gerek kalkınma geriliği sonrasında rejim kendini yıkacak.
 

Acemi Filozof

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Haz 2012
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Marx kapitalizm başta büyük bir güce sahip olabilir ama zaman içerisinde kendi kendini bitirecektir diyor. Bazı kişiler "bakın kapitalizm hala ayakta" diyerek Marx'ın yanıldığını söylüyorlar, ama bence o gün henüz gelmedi o yüzden kapitalizm hala ayakta, ama birgün çökecek orası kesin. Kapitalizm çoktan çökecekti fakat kapitalizme bir ilaç bulundu o da elektronik ortamdaki para akışı. Bankalar kapitalizmin can damarıdır. Elektronik ortamda olmayan para varmış gibi gösterilip bankalar tarafından 'faiziyle geri alınmak üzere' size borç olarak verilebilir. Peki bu nasıl olur? Ahmet bankaya 1000 TL yatırır. Ali'nin paraya ihtiyacı vardır, bankaya gider Ahmet'in 1000 TL sini bankadan çeker, daha sonra Ali bu parayı faiziyle 1500 TL olarak geri yatırır. Ahmet parasını çekse bile banka 500 TL kazanmış olur. Bu kadar basit değil aslında ama ben baya basitleştirdim. Bir yol daha var o da; Ali'nin Ahmet'e borcu vardır. Ama Ali'nin parası yoktur. Ali bankaya para çekmeye gider, daha önceden Ali bankaya 500 TL yatırmıştır fakat bankada hiç para yoktur. Çünki banka Ali'nin parasını Ayşe'ye borç olarak vermiştir. Bankada nakit 500 TL yoktur fakat Ali'nin banka hesabında 500 TL görünür. Banka Ali'ye der ki: "Sen Ahmet'in hesap numarasını söyle biz senin hesabından Ahmet'in hesabına havale yapalım". Sonuç olarak arkadaşlar Ali nakit parasını hiç görmeden Ahmet'e olan borcunu ödemiş olur. Siz nakit paranızı ne kadar az görürseniz, banka o kadar fazla para kazanır. Bu yüzden kredi kartı vardır, maaşlar bankaya yatar, elektrik-su faturalarınız otomatik ödenir. Birde bu senaryonu kötü olan hali vardır. O da Mehmet bankadan çektiği borcu ödeyemez. Bankaların en sevdiği durum da budur çünki Mehmet borcunu ne kadar öderse ödesin bir türlü bu borç kapanmaz çünki borca sürekli faiz işler...

Kapitalizmde çıkan sorunlar hep halının altına süpürülür fakat, birgün bahar gelecek ve temizlik yapılacaktır.
Acemi Filozof
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Karl MARX kapitalizm zamanla bitecek demişti evet. Ama kendi sitemi de tarihin tozlu raflarına kalkacaktı... Kapitalizm üzerine bir deneme...

Kapitalizmin çıkış noktası olan ülkelerde gözle görülür bir refah artışı vardır evet. Bu gerçek kabul edilmelidir. Bu refahın neyin üzerine inşa edildiği ayrı bir konudur. Yeni-zelanda, avustralya, abd, almanya, fransa, italya, norveç ve benzeri ülkeler ile diğer ülkeleri kıyas ediniz.

Peki kapitalizmin yeşerttiği ülkelere bu aralar neler oluyor? Cevap çok basit! Kendi sitemlerinin hareket alanı içerisinde doğan teknolojiler kendilerini yiyip bitirmeye başladı. Yani üretim maliyetlerin daha düşük olduğu coğrafyalarda kolaylıkla yapılmaya başladı. Bu devletler üstü bir yapılanmayı gözler önüne serdi. Mega şirketler! Bu mega şirketler karlılıklarını arttırmak amacı ile, ki bu rasyonel kabul edilebilecek bir davranıştır; daha düşük maliyetlere yöneldiler. Bunun neticesinde gelir dünyanın değişik kesimlerine yayılmaya başladı. Bu gelir dağılımı fakir ülkelerin fakir insanlarında çok ciddi düzelmelere neden olmadı elbette ama sonuç itibarı pınarların içine aktığı başka havuzlarda oluşmuş oldu. Halkların refah yaşamaya alışkın olduğu gelişmiş ülkelerde makro anlamda kredi kullanımı yaygınlaştı ve yüksek faiz yükü ekonomileri tıkanma noktasına getirdi. Burada devletlerin sermaye ile olan ilişkisindeki parametrelere iyi bakmak gerekiyor. Şirketlerin nasyonelitesinin olmadığını kabul ederek düşünmek yeterli olacaktır. İnternet kullanımı halkların ürün ve hizmetlere olan talebini arttırmış ve buna bağlı olarak da hizmet ve/veya ürün arz edenler çeşitli coğrafyalarda ekonomik faaliyetlerini zenginleştirmişlerdir. Halkta çalışmaya ve kazanmaya olan ilgi ve alaka artmış, ucuz iş gücü temini çok basit bir konu haline gelmiştir. Kapitalizmi bitiren ekonomik koşullar bunlardır. Buna ilave olarak yerel hizmet ve ürün arzı gerçekleştiren zincirlerin güçlenmeleri ve ticaretin genel geçerli kaidelerini idrak etmeleri, rekabeti daha zor bir hale getirmiştir.

Dünya ekonomik sitemi 5000 kişinin kendi sığ düşünceleri ile yönetilebilecek kadar basit değildir. Ürünü ihtiyaç haline getirip satmaya çalışırken, o ürünü satın alabilecek yeterli bir kitle de oluşturabilmelisiniz. Buda kardan epey bir miktar vaz geçmek anlamına gelecektir. Ya ürünü daha düşük fiyata satacaksınız yada işçi ücretlerini yükselteceksiniz. Sanayi devriminin ilk dönemlerinde aşırı talep nedeniyle böyle sorunlar söz konusu bile değildi. Şimdi ise aşırı arz söz konusu. Yani işçi sınıfının yükselişi diyebileceğimiz bir döneme giriyoruz diyebiliriz paradoksal olarak. Çoğunluk itibarı ile işçi sınıfının durumuna göre akort edilen üretim, yoğun rekabet ortamında fiyatları baskılamaktadır. Şu an için bu durumun pozitif bir yansıması net olarak okunamasada, zamanla işçi sınıfının lehine bir durumun gelişeceği muhakkak.

7 milyar insanın yaşadığı bir dünyada hızlı üretim kaçınılmazdır. O halde sermayenin faaliyetlerinin kesintiye uğraması hiç de iyi sonuçlar doğurmayacaktır. Ekonomik faaliyetler tüm hızı ile sürdürülmelidir ki, ihtiyaçlar karşılanabilsin. Peki bu müthiş gibi görünen çelişkiler yumağının içinden kaçış yok mudur? Kapitalizm bir sistem olarak komple çöpe mi atılmalıdır? Hayır! Kapitalizm devletlerle entegre haline getirilmelidir ve bu aşırı başı boşluğundan arındırılmalıdır. Bu entegrasyon çok dikkatli yapılmalıdır. Sermayeye dur diyecek bir mahiyette olmamalıdır ve devletleri yeni patronlar haline getirmemelidir. Devlet-sermaye-iş gücü üçgeninde çok ciddi araştırmalar yapılmalı ve yüksek katılımlı temsilciler heyetleri oluşturulup bir orta yol bulunmaya çalışılmalı. Aşırı refah halklar yerine, ortalama bir refah seviyesinde yaşayan halklar oluşturmak esas alınmalı ve birçok haktan çalışan kesimlerin kolayca istifadesi sağlanmalı.

Devamı gelecek...

Saygılarımla, toz_zerresi
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Kapitalizm kendi bunyesindeki somuru alanini sermaye alanini gelistiremezse, sadece dikta ile devam eder. Iste o yuzden emperyalizmin kapitalizmi genisletme temelidir. Emperyalizm ise diktasini kendi bunyesinde degil de, kendi disi bunye de ortaya koyar. Cunku en halk deyimiyle paraya para ustu, eklemenin kaynagi emek somurusudur. Iste kapitalizmn emegi ne kadar kandirabilir, ekonomik olarak borclandirabilir ve yonetebilir se, bu durum surer. Iste bu temelde kapitalizm tikandiginda ya yeni somuru alanlari yaratir, ya da bir suru soguk savas ile ekonomik gundemi geride tutmak ister. Bunun icin elinde sadece guc iktidar ve otorite degil; hak hukuk adalet de vardir. Burada da demokrasi hak ve ozgurlukler esitlik v.s. gibi duygu somuruleri devrededir.
 

osho

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Şub 2013
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Senin yukarida getirdigin bakis acisi, insanoglunu sadece algilanan bir fenomen durumuna indirger. Bu tip bakis acisi, metafizigin varliksal bakis acilarindan materyalizmin, bir uzantisi olan marxist ve tarihsel ve "bilimsel" sosyalizmin bakis acisidir.

Soyle bir soru soralim. Toplumu boyle bir dusunce onderliginde icinde bulundugu duzeni yikarak "yeni bir duzen" getirmek icin yola cikanlar, ve bunun bilincinde olanlar kac kisidir?

Yiginlar ve bu dusunce pesinde goidenler, neden gittiginin bilinc ve farkinda midir?

Bugune kadar bu sistemi deneyen toplumlarin, bugunku durumu nedir ve neden oyledir?

Insanoglunun "ozgurlesme mucadelesi" ozgurlesmeden ne algilandigina, neyden ve neden ozgurlesilecegine ve neden ve nasil ozgurlesilecegine, kimin ve neye/kime gore karar vermesine baglidir. Bu sadece "onculeri" icerir, pesinden giden kitleler ne bu bilincte ne de neyin ne oldugunun farkinda degildirler.

Bir seyin bilinc ve farkindaligi beyin olarak algilanmadan, yapilan hic bir sey hem yerine ulasmaz, hem de kalici olmaz.

Mucadele numenaldir ve kisinin kendisinden baslar, fenomenal mucadfele ise, sadece yonlendirim ve yaptirim icerir.

selam ben osho burada mısın
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst