Kapitalizm kendi kendini bitiriyor mu?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde cogito tarafından oluşturulan Kapitalizm kendi kendini bitiriyor mu? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 11,397 kez görüntülenmiş, 43 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kapitalizm kendi kendini bitiriyor mu?
Konbuyu başlatan cogito
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
''Sermaye her gün artıyor; nüfusla birlikte emeğin gücü de büyüyor ve bilim her geçen gün, doğa güçlerini insnaın hizmetine daha çok sokuyor. Bu üretken kapasite, bilinçli olarak ve herkesin çıkarı doğrultusunda uygulansaydı, insanlığın payına düşen emek, kısa zamanda asgariye indirilmiş olurdu.Rekabete bırakılacak olursao da aynı şeyi yapar ama çelişkiler çerçevesi içinde. Toprağın bir bölümü en iyi şekilde işletilirken, bir bölümü bomboş durmaktadır.Sermayenin bir bölümü şaşırtıcı bir hızla dolanırken, bir bölümü de sandıklarda ölü yatıyor. İşçilerin bir bölümü günde 16 saat çalışırken diğer bölümü işsiz ve açlıktan ölüyor.'' (Engels)

Sorunlara neden olan kapitalist sistem aynı sorunların çaresi olabilir mi? Yoksa zamanla kendini farklı bir sisteme mi bırakır?
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Şu an gözüken karma ekonomi. Çin Rusya bunu uygulamaya çalışıyor. Emek sermaye çelişkisinin bitmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Farklı dediğiniz belki bu olabilir ama bu yeni sistemde bir gün kendini başka bir sistemin yerine bırakabilir diyalektik her şeyin bir gün değişeceğini söylemiyor mu? Kapitalizm kendi gücüne tam anlamıyla ulaşıp olmak istenen düzeye şu an belki bir kaç ülkede ulaştı bunlar küçük ülkeler olup dışarıdan destekli ve işçi gücü ile değil. Kendi sermayelerini oluşturmuş ve bunu kullanıyorlar. Kendi toplumlarını ve insanlarını rahatlatıyorlar. Şöyle düşünülelim. Bazı ülkelerde sermaye sanayi ile oluşur yani mekanik ve teknik olunca fazla insan gücüne ihtiyaç duymazsınız. marksizimde ilk ortaya çıkışı Engels teorileri ile neydi üretim araçlarının ve işçilerin birliği ve onların sınıfları kaldırması iktidarı ele geçirmek. Şimdi aslında bunlara girmek benim açımdan doğru değil. Çünkü konu başka yerler çekilip. Tarihe doğru bir yolculuk yapılır.:)Şimdi bakalım bu mümkün mü? İşçi yerini üretim araçlarına bıraktı. Yani teknolojinin gelişimi ile emek kavramı anlamını yitirirdi. Konuyu dağıtmayayım. Sizin söylediğinize bakış açısı her farklı yorumda değişir. Kapitalizm kendi sürecini uzatmak için kendini her türlü farklı bakış ideolojik yamayı yapacaktır. taki mutlu sona kadar. Gerçek sorun sermaye sınıfı hiç bir zaman iktidarı elden bırakmaz bu değişmez gerçek her ülke kendine bir sınıf yaratmıştır. Dine bağlı ideolojiler ve o şekilde yönetilen ülkeler. Bizim gibi işçi sınıfını olmadığı ve yok edildiği üçüncü dünya ülkeleri feodal toplumumuz kültürümüzü güçlü sermaye sınıfı ve şimdide yavaş yavaş yerleşen ılımlı İslam projeleri. Avrupa ülkesindeki Gerçek demokrasi gibi gösterilen şimdi yavaş yavaş çökmeye başlayan işsizlik sorunu ile kendini yenileyecek olan kapitalizm. Süreç uzun ve zorlu konuyu çok dağıttım galiba. Sanki kanayan bir an yarama dokundun. Ve kaşındı:)
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Ilımlı islam...ılık islam,el yakmayan islam..ama islam el yakmaz ki veya acaba yakarsa şüphesi mi doğuruyor bu kavramı..

o zaman,ılımlı müslüman...batı değerleriyle dinini harmanlayabilmiş halaluya ilahisini ezbere bilen olabilir mi?

vicdanların dönüştürülmesidir bu kavramın tanımı..geçen gördüm birinde,adam müslüman ama ödemeyi gününden ileri tarihe çekle yapmak istiyor,yanında çalıştırdığı işçisine ise azami zulüm ücretini ödüyor..faizden çok kıl oluyor kar payı adı altında kapitalist dinci bankalardan faiz yiyor..bende o zaman diyorum ki onlara ve özellikle din adamlarına;siz çok yaşayın sayın müslüman sıfatını taşıyan rahip ve papazlar.. halaluya...
 

botros

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
45
Kapitalizm fayda ekonomisi değil mi? Soruyorum size kapitalizmi bulan kimler onun matematiğini keşfedenler kim? İktisat bilimi nasıl ortaya çıkmış? Eğer siz insanın kendi faydasına olandan vazgeçip planlı ekonomi isteyeceğini söylerseniz valla sizle bozuşurum.Ya bu insan değil mi bir lokma için boş hayaller için dünya savaşına çıkan.Kapitalizm ancak şu şekilde değişir o da sermayenin gücü zayıflayınca bundan sonra ütopya yaparsak herkezin çok bilgili olduğu toplumlarda kapitalizm bitmez ama insanlarıda fazla sömürmez.Acı yani günlük emeğin yerine robotlar gelmeli iş makinaları gelmeli size hamburgeri robot yapıp vermeli veya madene robot girmeli o zaman kapitalizm biter...

Saygılarımla...
 

tayfalpat

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
18 Şub 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
43
peygamberleri gibi olmak istiyolardır belkide köleleri cariyeleri ve binlerce devesi gümüşüyle...dinlerin ortaya çıkış amacı bu deilmi zaten

``dünya kanla yıkanmadıkça hiç bişi elde edemezsinz``emile zola germinali`nde işçilere sölüyo bunu. ve kesinlikle haklı .sermayenin insafa gelip eşitlik kardeşlik demesi mümkün değil ,kendi kendini bitiricek zırvasınada inanmıyorum.işsizlik açlık olcakmış da bitecekmiş... bunu umursucaklarını sanmam ancak ,belki bu; insanların aklını başına getirir belki de ayaklanırlar. bunun içinde insanların haklarını bilmesi lazım tabi bu sistemin verdiği hakları değil doğanın hercanlıya doğuştan verdiği hakları ki bu olmasın die bunca okul ,tv ,pc vs...sizi bilmem ama dostlar ben çevreme baktıkça umutsuzluğa kapılıyorum
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Kapitalist sistemin savunucuları kapitalizmin insan doğasına uygun bir sitem olduğunu tekrar eder dururlar. Onlara göre insan, doğası gereği kötüdür, bencildir, tatminsizdir vs. Oysaki insan sistemelr tarafından şekillenir. O nedenle farklı sistemlerde yaşayan insanların, beklentileri, istekleri, bakış açıları farklı olur.
Kapitalizm, savunulanın aksine doğaya da insan doğasına da aykırı bir sistemdir. Böylece kapitalist sistemde insan hem doğaya hem de kendisine yabancılaşır.
''Marks ve Engels, insan toplumunun temel ekolojik sorunlarını da dile getirmişlerdi: şehir ve köy ayrımı, toprak bozulması, endüstriyel kirlilik, çarpık kentleşme, işçilerin sağlığının bozulması ve sakatlanmaları, yetersiz beslenme, toksik atıklar, parselleme, kırsal yoksulluk ve izolasyon, ormansızlaşma, insan kaynaklı seller, çölleşme susuzluk, bölgesel iklim değişimleri, doğal kaynakların tükenmesi(kömür dahil), enerji korunması, entropi , sanayi artıklarının geri dönüştürülmesi ihtiyacı, türler ve çevreleri arasındaki karşılıklılık, aşırı nüfusun tarihsel koşullardan kaynaklanan sorunları, kıtlık sebepleri, bilim ve teknolojideki rasyonel istihdam sorunu.
Bu ekolojik anlayış, Marx'ın bakış açısının önemli bir kısmını oluşturan oldukça derin materyalist doğa kavramından ortaya çıkmıştı. 'nsan' diye yazmıştı, 'doğa sayesinde yaşar, yani doğa onun bedenidir ve ölmek istemiyorsa onunla kesintisiz bir diyaloğu muhafaza etmelidir. İnsanın fiziksel ve ruhsal hayatının doğayla bağıntılı olması doğanın kendisiyle bağıntılı olduğu anlamına gelir, zira insan doğanın bir parçasıdır.' Marx, hiçbir bireyin dünyaya sahip olmadığını ilan ederek kapitalizme doğrudan karşı çıkmakla kalmamış, hiçbir ulusun ya da halkın da yeryüzüne sahip olmadığını, onun birbirini takip eden kuşaklara ait olduğunu ve iyi hane halkı anlayışına uygun olarak gözetilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Mc Kibben'in de dediği gibi, 'Kübalılar yarı sürdürülebilir tarım alanında dünyanın en geniş çalışan modelini, dünyanın geri kalanından farklı olarak petrole, kimyasallara, büyük miktarlarda gıdanın ithal ve ihraç edilmesine çok daha az ihtiyaç duyan bir modeli yaratmışlardır... Küba 'da binlerce ve yalnızca Havana'da iki yüzden fazla organoponicos - kentsel tarlalar- vardır. Kuşkusuz Dünya Vahşi Fonu'nun Yaşayan Gezegen Raporu'na göre ''tek başına Küba'' tüm dünyada yüksek bir insani kalkınma düzeyi yakalamıştır. Bu düzey 0.8'in üzerinde bir endekstir ve kişi başına düşen ekolojik yıpratma konusunda da dünya ortalamasının altındadır.'(John Bellamy Foster)
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Marks tarihi sınıflar mücadelesi olarak ele alıp üretim ilişkileri doğrultusunda tarihsel süreci
İlkel komünal toplum-köleci toplum-feodal toplum-kapitalist toplum-komünist toplum olarak ortaya koymuştur.

Tarihsel süreç içinde her yeni üretim ilişkisi ve tarzı eski üretim biçiminin bağrından doğar gelişir ve kendisine engel olan eski topluma ait ilişkileri ve çelişkileri kendi lehine çözümlüyerek ilerler. Eski toplumun egemenliği ve iktidarı altında yeni toplum oluşumunu sürdürür.Bu sürecin belirli ve nihai aşamasında üretici güçlerin gelişmesi sonucu yoğunlaşan ,Eski maddi üretim ilişkisi ve biçim ile yeni maddi üretim ilişkisi ve biçimi arasındaki çatışma devrim ile aşılır.

Bizi, hangi tarihsel dönemde olursa olsun, üretim tarzı konusunda tasnife zorlayan şey işte budur.

Kapitalist üretim feodalitenin siyasal dinsel her türlü egemenlik araç ve yaptırımlarına karşın feodal toplumun içinden doğar büyür. Feodalizmin içinde varolan burjuva toplum bir sivil toplumdur. Sivil toplum sosyal devrimini feodalitenin devletini ve iktidarını yıkarak politik devrimle taçlandırır. Artık kapitalizm bir sistem olarak topluma egemendir.Burjuvazi kendi devletini ve egemenliğini tüm topluma çeşitli yol ve manevralarla kabul ettirir.

Feodalizme karşı verdiği savaşımla ulusların kurtarıcısı olan kapitalizm, şimdi, emperyalist kapitalizme dönüştü ve uluslar için en büyük ezici güç durumuna geldi. Eskiden ilerici bir niteliği olan kapitalizm, gerici oldu; üretici güçleri o derece geliştirdi ki, uluslar ya sosyalizme geçme, ya da, sömürgeler, tekeller, ayrıcalıklar ve ulusların çeşitli yollardan ezilmesiyle, kapitalizmin yapay olarak korunması için "büyük" devletler arasındaki silahlı savaşımda yıllarca ve hatta- on yıllarca acı çekme şıkları ile yüz yüze geldiler. (Lenin. Sosyalizm ve Savaş)


Yukarıdaki temel kavramların içinde kapitalizm ; Marks’ın öngördüğü üzere proletaryanın devrimci diktatörlüğü altında komünist topluma geçişle yok edileceğidir.
Marksizm’in bu tespiti doğrultusun da ; kapitalizm kendisini yok edecek olan proletarya ile çelişkisini ortadan kaldırabilmek için gelişerek kendini korumaya çalışmaktadır.


‘’Emperyalizm, gelişen kapitalizmin, ancak 20. yüzyılda ulaşılan en yüksek aşamasıdır.’’
‘’Gelişen her devrim,karşı devrimi de geliştirir.’’ (Lenin)


Marks ve Engels ; Proletarya devriminin burjuva demokratik devrimini tamamlamış ülkelerde gerçekleşeceği tespitinde bulunurken , bu devrimi gerçekleştiremeyen yarı feodal/feodal/dinsel toplumları meta/sermaye ihracı yoluyla sömürüp, elde ettiği artı değerlerin bir bölümünü kendi emekçisine sus payı olarak veren kapitalizm sermaye dolaşımında ileri/geri hareketler yaparak krizlere ve bu krizlerle sermayenin tekelleşmesini sağlayarak kendini daha da güçlendiğini ortaya koymaktadırlar.


Burjuva demokratik devrimini gerçekleştiremeyen yarı feodal/feodal/dinsel toplumlar olduğu sürece bu böyle devam edecektir.Çünkü emperyalizm sömürüsünü sürdürebilmek için bu ülkelerde en azından böyle bir devrime izin vermemektedirler.


Sonuç olarak kapitalizmin kendi kendini bitirmesi şöyle dursun aksine daha da gelişerek varlığını sürdürdüğü gerçeğini kabul etmemiz gerekir.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
En son yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz küresel ekonomik kriz kapitalizmin ne kadar çürük bir sistem olduğunu göstermiyor mu? Bu kriz, kapitalizmin yerine başka ekonomik sistemlerin olması gerektiği gerçeğini göstermiyor mu?
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
:) insanın doğayla olan savaşı bittiğin gün insanın insan ile olan savaşı başladı diyor engels, ailenin devletin özel mülkiyetin kökeni adlı eserinde. ve insanın kendi ile olan savaşı diyalektik bir sürecin kaçınılmazı olarak sınıfılı toplumları yaratmış olup sınıflu toplumun varacağı son nokta tüm bireysel mülkiyet ilişkilerinin toplumsal iradeye teslim edileceği çoğumuzun ütoptası olan sınıfız toplum yani komünizme kadar bu savaş sürecektir. Sistem ister kapitalizm ister sosyalizm olsun mülkiyet ilişkilerini yaşattığımız sürece kapitalizm ve liberalizm son damlasına kadar içimizde hayat vuracaktır. Marksist ideologların iddeaları bu günlerde kendi ile çelişir gibi görünsede aksine onların söylemiş olduğu her şey kıyamet alametleri gibi bir bir çıkmakta olup sistem kendi iç sorunlarını giderebilmek için 3. paylaşım savaşına doğru yol almaktadır. Bakunin bir yazısında yönetilenler gibi yönetenlerde aynı değer yargılarını paylaşır diyor.

Bir yahudi kabala efsanesinin ve talmutun peşinde koşturuyorsa bu tüm dinlere karşı savaş açtığını gösterir. Onlar diğer dinleri ortadan kaldırmak için kendi dinlerindeki seçicilikten dolayı sınırlı bir nüfus içerisinde dinler karşıtı bir mücadele verir. Ama bu mücadele zaman içerisinde onların silahı olmaktan çıkıp onlarıda yaralayan bir silah haline dönüşür. Günümüzde bir çok yahudi komplo teorileirne göre kendi yarattıkları platformların etkiyle tinsel bir asimilasyon içerisine girmiştir. Eski topraklar dinlerin ve inançlarından dem vuruken yeni nesiller büyüklerinin yaratmış olduğu değerlere bakarak ateizmi seçebilmektedirler. Aynı durum yeni dünya düzenini yani globazlimi savunan insanlar içinde geçerlidir. Bugün sermayanin sahipleri patronları bizler kapitaslit olsakta aslında özümüzde birer sosyalistis. eşitlikten özgürlükten adaletten yanayız diyorlar. Bunu söylemlerin bence asıl sebebi eşitlik adalet özgürlük olmayıp kendi yarattıkları sunni değer yargıların bir gün onlara geri döneceği gerçeğidir. Netice itibariyle rüzgar eken fırtına biçer sözü boş bir söz değildir. Ben kapitalizmin son halini 3.paylaşım savaşı öncesi uzatmalar olarak görüyorum ki dünyada leninin öngördüğü gibi değil mao'nun ön gördüğü gibi bir aydınlama çağı içerisindedir. Bugün 7-8 yaşındaki çocukların yani yeni nesilin dahi yaşam,hayat, politika üzerine üç aşağı beş yukarı bir fikri oluşmaya başlamıştur. Şimdiki neslliler değil ama şu an yetişmekte olan ve sonradan bu kervana katılacak bir kaç kuşağın toplum içerisindeki onları bekleyen rollerdeki yerini almasıyla bence bir çok şey kökten değişecektir.
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Yaşamakta olduğumuz ve daha önceki ekonomik krizleri kapitalizmin özellikle,bilerek/isteyerek çıkardığını düşünüyorum.


Bu krizler sonucunda ucuzlayan ; emeğin , hammaddelerin ve zayıf sermayelerin üzerinden daha fazla sömürü elde etmekte ve daha da güçlenmektedir.Buda çürük değil sağlam bir sistem olduğunu gösterir ki, tüm kötülüklerin de anası/babası olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmaz.


Evet ;kapitalizmin yerine Marksın öngördüğü komünist toplum ( ! ) alternatif olabilir.


Ama bana göre Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün düşündüğü ve uygulanmaya başladığı (kısa bir dönem) devlet sosyalizminin , kapitalizmin karşısında en iyi sistem olduğudur.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Dönem dönem her başlığa yazmak zorunda değilsin diye kendime fren koymaya kalksamda, sonunda teslim bayrağını çekip okuduğuma yazmak zorunda kalıyorum, Aşşaıdan yukarı söyle bir yazıları okuyunca yenide cevapla tuşuna basmış oldum...
Kapitalim Kendini bitiriyormu... Elbetteki hayır, kabuk değiştiriyor ama...
Kapitalizm bağrından çocuğunu çıkaracakmı, elbette evet, ama ne zaman, olgunluk evresini tamamladığında...
Kapitalizm olgunlaşmışmıdır, Hayır olgunlaşmamıştır, deli dolu gençlik sürecini yaşıyor.
Emperyalizm Kapitalizmin en son aşamasımıdır, o zaman küresllikten (globalleşmeden) bahsederken bir kez daha düşünelim...
Lenin bu tanımı yaparken yanılmışmıdır... Hayır dönemin somut şartlarının değerlendirmesini yapmıştır...
İnsan oğlunun doğayla savaşımı bitmişmidir elbette bitmemiştir, devam etmektedir ve etmeye devam edecektir...
Marksizm Sosyalizmmidir, hayır Bilimsel sosyalizmdir...
Bilimsel sosyalizmle, sosyalizm arasındaki fark nedir, Birinde Proleteryanın Diktası vardır Diğerinde farklı alternatif süreçler söz konusudur...
Bilimsel sosyalizm ne zaman doğmuştur... 3 Enternasyonel toplantısında Marksizm Leninizm olarak da diğer bir adı ile...
Sosyalizm ilk nerde ve ne amaçla adlandırılmıştır.. Bin sekizyüzlerin sonlarında İngiltere ve fransada kollektif yaşama ekonomistler tarafından İngiltere ve fransada eş zamanda adlandırılmıştır...
Devlet Sosyalizmi olabilirmi... Evet olur, Atatürkün gerçekleştirmek istediği modeldir...
Devlet Sosyalizminin amacı ve modeli nedir; Sınıfsız toplum pratikte Ütopyadır, Devletin her bireyine Babalık yapması temel esastır, Karma ekonomi modeli geçerlidir, Sınıfların bir birleri üzerinde taakümü yoktur, Egemenlik halkındır, Devlet Sanayinin, Rekabetin, sınıflar arası çelişkinin patronudur, özel söktöre dokunmadan halk sektörünün örgütlenmesi ve teşviğini yapar...
şimdilik burada durmalı sanırım...
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
globalşeme yani yeni dünya düzeni - emperyalizmin-yani sömürgeciliğin şekil almış hali değilmidir sayın turko29. Siz kapitalizm olgunlaşmamıştır diyorsunuz ama sistem kriz içinde kriz yaşıyor. Bu krizler ergenlik sancısı değil sistemin tıkanmasından kaynaklanan şeylerdir. Merkantalizmden sonra kendine yeni bir biçim veren serbest piyasa ekonomisi liberalizm ile birlikte zirve noktasını yaşadı ve artık son demlerinde. Bu gün ABD 2030 da yeni süper devletin Çin olabilceğini bizzat kendisi öngörmüşken bunu silahlı güçten çok ekonomik dengelere pazar paylarına göre söylemiştir. Bu anlamda 1905'de amerikada yaşanan krizler kapitalizmin olgunlaşması sayılabilirken 2010 da yaşanan krizler kapitalizmin tıkanmasına işarettir.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Bir yandan globalleşme(Küreselleşme) derken diğer yandan Emperyalizmin klasik tanımı garip düşüyor, Sanayileşmesini tamamlayan Devletler ve Pazar devletler, Sömürge ve sömüren, Emek ve Sermaye ikilemlerinde sermaye çağın gereklilikleri doğrultusunda kendini hızla yenilemiştir, Sermayeden bahsederken, özelliklede küreselleşen sermaye egemen yapısından zenginlerden ve sanayicilerden bahsetmediğimizi biliyoruz, Küreselleşen derkende kastedilen Emperyalist dediğimiz sistemdeki egemen yapının milliyetini tamamen kaybederek günümüzde aldığı yeni modelden bahsederken, Ülkelerdeki milli krizlerin bu yapıyı beslediğini nasıl göz ardı ederiz, Bu gün batan hangi bankadan dolyı ABD de egemen yapı zarar görmüştür, olan emekçi ve bir dönemler büyük olarak gördüğümüz ama küreselleşmenin karşısında ufalanan sanayici ve milliliğini korumaya çalışan yapılanmalara oluyor...
Egemen unsurları oluşturan yapılanmalar günümüzde krizlerden besleniyorlar, Küresel Sermayenin işbirlikçileri bile hızla sanayi ve pazarlmaları maşalarına devrediyorlar, Türkiyede bunun örneği Koç ve Sabancıların kademe kademe bir çok hala karlı olan sektörden çekilmesi gibi, Çinde bir çok yabancı firma yatırım yaptı ABD firmalarıda dahil... Korede, Talylanda Hindistanda, Afrikada montaj da değil Patent hakları kapsamında üretim...
Hızla Sanayileşmiş Devlet kavramı yok olurken, Emperyalizm tanımımızı 1905 lerden günümüze taşıyarak çözümler arıyabilirizki...
ABD nin ne gördüğü değil Ekonomisini yabancı yatırımcıların eline teslim edenlerde bizim ne göreceğimiz önemli değilmi, Ülkemizden yatırımcı kaçacak, dolar kaçacak diye ne hallere girdiğimizi unutmayalım...
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
İnsan ırkı çok zor bir dönem yaşamaktadır 2000’li yıllarda.

Dünya genelinde paranın egemenliği kurulmaktadır. Aslında hiçbir karşılığı olmadan basılan değersiz kağıt parçalarının onlarca yıldır inanılmaz bir hızla silahlanarak iyice güçlenen ordular tarafından güvenli alışveriş aracı olarak ilan edilmesiyle oluşturulan bir Para İmparatorluğu projesi yürürlüktedir.

Büyük sermayedarların – ki çoğu bu sermayelerini türlü kanun dışı oyunlarla elde etmişlerdir - hanedanlık mensupları, yeryüzündeki hemen tüm hükümetlerin ve birçok ulularararası kurumun bu hanedanlığın işlerini yürüten idareciler, hemen tüm ordularının da bu yürütmeyi koruyan güvenlik güçleri, geri kalan tüm insanların ise modern (veya hâlâ eski biçimde) köleler oldukları bir dönem bu.

...

Daha uzun ve detaylı açıklama için lütfen bakınız;

 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
''Sermaye her gün artıyor; nüfusla birlikte emeğin gücü de büyüyor ve bilim her geçen gün, doğa güçlerini insnaın hizmetine daha çok sokuyor. Bu üretken kapasite, bilinçli olarak ve herkesin çıkarı doğrultusunda uygulansaydı, insanlığın payına düşen emek, kısa zamanda asgariye indirilmiş olurdu.Rekabete bırakılacak olursao da aynı şeyi yapar ama çelişkiler çerçevesi içinde. Toprağın bir bölümü en iyi şekilde işletilirken, bir bölümü bomboş durmaktadır.Sermayenin bir bölümü şaşırtıcı bir hızla dolanırken, bir bölümü de sandıklarda ölü yatıyor. İşçilerin bir bölümü günde 16 saat çalışırken diğer bölümü işsiz ve açlıktan ölüyor.'' (Engels)

Sorunlara neden olan kapitalist sistem aynı sorunların çaresi olabilir mi? Yoksa zamanla kendini farklı bir sisteme mi bırakır?

elbette kapitalizm kendi yapısı gereği üretmek zorunda kaldığı sorunlara - kendi yapısından vazgeçmedikçe- çözüm bulamaz...ancak insan eylemi olmadan,kendiliğinden de yerini farklı bir sisteme bırakacak değildir, ...ne zamanki kapitalist üretim ilişkilerinin; üretici güçlerin gelişimine, bir bakıma tarihsel olarak insanın insanlaşma mücadelesine yani tüm ayakbağlarından kurtularak özgürleşme ve kendini gerçekleştirme sürecine açık bir şekilde engel olduğu ortaya çıkar; geniş yığınlar kurulu düzenden umudunu keser ve tarihin öznesi olarak sahneye çıkarsa; kapitalist üretim ilişkileri o zaman kesin olarak aşılacaktır, gibime geliyor....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
elbette kapitalizm kendi yapısı gereği üretmek zorunda kaldığı sorunlara - kendi yapısından vazgeçmedikçe- çözüm bulamaz...ancak insan eylemi olmadan,kendiliğinden de yerini farklı bir sisteme bırakacak değildir, ...ne zamanki kapitalist üretim ilişkilerinin; üretici güçlerin gelişimine, bir bakıma tarihsel olarak insanın insanlaşma mücadelesine yani tüm ayakbağlarından kurtularak özgürleşme ve kendini gerçekleştirme sürecine açık bir şekilde engel olduğu ortaya çıkar; geniş yığınlar kurulu düzenden umudunu keser ve tarihin öznesi olarak sahneye çıkarsa; kapitalist üretim ilişkileri o zaman kesin olarak aşılacaktır, gibime geliyor....

Kapitalizmin bir yerde "sona ermesi" icin, insanoglunun bu zihniyetten arinmasi, bu konuda bilinclenmesi ve kendine verdigi her turlu, fenomenal ve numenal sorunun, rahatsizligin ve zararin farkina ve bilincine varmasi gerekir. Bu da insanoglunun kendine bakis acisini bir fenomenden alip, numene tasimasi ile mumkundur.

Yoksa insanoglu bir fenomen olarak algilanmaya ve indirgenmeye devam ettikce, ya bir kuldur, ya da bir koledir. Bir esya olarak ekonomik bir maldir. Orgutlenme olarak kitlesel bir yigindir, bir seylerin, birilerinin pesinden giden emir kuludur. Yonlendirilecek ve yonetilecek bir makinedir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Kapitalizmin bir yerde "sona ermesi" icin, insanoglunun bu zihniyetten arinmasi, bu konuda bilinclenmesi ve kendine verdigi her turlu, fenomenal ve numenal sorunun, rahatsizligin ve zararin farkina ve bilincine varmasi gerekir. Bu da insanoglunun kendine bakis acisini bir fenomenden alip, numene tasimasi ile mumkundur.

Yoksa insanoglu bir fenomen olarak algilanmaya ve indirgenmeye devam ettikce, ya bir kuldur, ya da bir koledir. Bir esya olarak ekonomik bir maldir. Orgutlenme olarak kitlesel bir yigindir, bir seylerin, birilerinin pesinden giden emir kuludur. Yonlendirilecek ve yonetilecek bir makinedir.

eğer kapitalist üretim ilişkileri,üretici güçlerin ve insanın özgürleşme mücadelesinin önüne engel olarak çıkmazsa; ne olacak da ''insanoğlunun kendine bakış açısını bir fenomenden alıp,numene taşıması'' olanaklı olacaktır ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
eğer kapitalist üretim ilişkileri,üretici güçlerin ve insanın özgürleşme mücadelesinin önüne engel olarak çıkmazsa; ne olacak da ''insanoğlunun kendine bakış açısını bir fenomenden alıp,numene taşıması'' olanaklı olacaktır ?

Senin yukarida getirdigin bakis acisi, insanoglunu sadece algilanan bir fenomen durumuna indirger. Bu tip bakis acisi, metafizigin varliksal bakis acilarindan materyalizmin, bir uzantisi olan marxist ve tarihsel ve "bilimsel" sosyalizmin bakis acisidir.

Soyle bir soru soralim. Toplumu boyle bir dusunce onderliginde icinde bulundugu duzeni yikarak "yeni bir duzen" getirmek icin yola cikanlar, ve bunun bilincinde olanlar kac kisidir?

Yiginlar ve bu dusunce pesinde goidenler, neden gittiginin bilinc ve farkinda midir?

Bugune kadar bu sistemi deneyen toplumlarin, bugunku durumu nedir ve neden oyledir?

Insanoglunun "ozgurlesme mucadelesi" ozgurlesmeden ne algilandigina, neyden ve neden ozgurlesilecegine ve neden ve nasil ozgurlesilecegine, kimin ve neye/kime gore karar vermesine baglidir. Bu sadece "onculeri" icerir, pesinden giden kitleler ne bu bilincte ne de neyin ne oldugunun farkinda degildirler.

Bir seyin bilinc ve farkindaligi beyin olarak algilanmadan, yapilan hic bir sey hem yerine ulasmaz, hem de kalici olmaz.

Mucadele numenaldir ve kisinin kendisinden baslar, fenomenal mucadfele ise, sadece yonlendirim ve yaptirim icerir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Senin yukarida getirdigin bakis acisi, insanoglunu sadece algilanan bir fenomen durumuna indirger. Bu tip bakis acisi, metafizigin varliksal bakis acilarindan materyalizmin, bir uzantisi olan marxist ve tarihsel ve "bilimsel" sosyalizmin bakis acisidir.

Soyle bir soru soralim. Toplumu boyle bir dusunce onderliginde icinde bulundugu duzeni yikarak "yeni bir duzen" getirmek icin yola cikanlar, ve bunun bilincinde olanlar kac kisidir?

Yiginlar ve bu dusunce pesinde goidenler, neden gittiginin bilinc ve farkinda midir?

Bugune kadar bu sistemi deneyen toplumlarin, bugunku durumu nedir ve neden oyledir?

Insanoglunun "ozgurlesme mucadelesi" ozgurlesmeden ne algilandigina, neyden ve neden ozgurlesilecegine ve neden ve nasil ozgurlesilecegine, kimin ve neye/kime gore karar vermesine baglidir. Bu sadece "onculeri" icerir, pesinden giden kitleler ne bu bilincte ne de neyin ne oldugunun farkinda degildirler.

Bir seyin bilinc ve farkindaligi beyin olarak algilanmadan, yapilan hic bir sey hem yerine ulasmaz, hem de kalici olmaz.

Mucadele numenaldir ve kisinin kendisinden baslar, fenomenal mucadfele ise, sadece yonlendirim ve yaptirim icerir.

evet ama soru bütün çıplaklığıyla ortada duruyor...ne olacak da ''...insanoğlunun kendine bakış açısını bir fenomenden alıp,numene taşıması'' olanaklı olacak.......
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
evet ama soru bütün çıplaklığıyla ortada duruyor...ne olacak da ''...insanoğlunun kendine bakış açısını bir fenomenden alıp,numene taşıması'' olanaklı olacak.......

Bunun yanitini vermek icin, ciltler yazmak gerekir. Ayricas benim kah bireysel, kah evrensel-insan zihniyeti olarak dile getirdigim yazilarda konusuna ve kavramina gore islenmistir.

Bu bir algi ve sorgulama meselesidir. Eger bir kisi, kendi beyninden ve dusunce ve davranisindan "memnun ise" yani sorun yoksa, zaten boyle bir algi da yoktur.

Istersen bu soruya once sen bir yanit ver ki, ben de ona gore senin dile getirdiklerini algilayip, ordan bir acilim ve izahat vermeye calisayim.

Yani once bu konudaki senin sorun olarak gordugunun ne oldugunun dile gelmesi, bize konuyu detaylandirma da bir baslangic saglayabilir.

Cunku eger ortada insanoglunun kendine bakis acisinin fenomalligi kisice algilanmaz ve bilinc ve de farkindaliga cikmazsa; zaten boyle bir tasima soz konusu degildir. Cunku kisi varsa bile sorununu algilamayi birakip, cozumu fenomenal olarak algilar ve uygular.

O yuzden konunun temeli sorundur ve cozume yonelmek yerine, sorunun algilanmasi, bilinc ve farkindaliga cikmasi ve kisice kisinin bu sorundan rahatsiz olmasi, zarar gormesi ve bunu sorgulamak istemesi gerekir.

Mesela ben bu konuyu "evrimsel/devrimsel sorgulama" basliginda acikladim.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst