İslam'da kadının yöneticilik hakkı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Goethe tarafından oluşturulan İslam'da kadının yöneticilik hakkı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,777 kez görüntülenmiş, 42 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı İslam'da kadının yöneticilik hakkı
Konbuyu başlatan Goethe
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan glsezinrs

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
kişiye ait 'yönetici!! hakkı' diye bir şey yoktur
değil ki kadına (kadınlara) verilsin

ancak HAKKA NİYET de (demokrasilerde de) 'yönetime ortak' olmak (iş bölümü- haklar ile beraber sorumluluklar) vardır.
-
dini önerileri;
anlayış ile uygulamada
zihniyet geriliği -İnsana has olduğundan-
sade 'islam/anlayışın ! da' anlayışsızlık aramamak gerekir.
-

insanlar arası inanma ihtiyacının
(salt din'den dolayı değil) adı kullanılıp,
Din - dolayısı ile din de 'yumuşak karın' olmuş

ve yine...aklı yoksayanların 'güç' birlikteliğinden (sözde cinliğinden!) dolayı yönetime katılamayanlar
(tabi ki tür içinde de dişinin erkeğe nisbeten 'kaba gücünün eksikliğiyle'!) çoğunluk kadınlar
birbirine ulanmış, çarpıtmanın adı da

(genelinde?) Din de,
-İslam da / kadının yeri- gerilik olmuş!

şu halde!

kadının yeri; doğu da ve batı da geçmişde ve şimdi de (her toplum ve zamanda)
soru(n)lu
ve Diin'de de (her türlü) çarpıtma (kullanma)
barizken!!!

islam'ı..islam tarihi ile inananları, insanlığın -siyasetin tarihinden ayrı nasıl inceleyeceksiniz!!? Hassas konu, uzmanlık alanı
dikkat gerektirmekte.
- -
-soruya teşekkürler katılımcılara da kolay gele : )
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Kişiye ait yönetici hakkı yok derken?...babadan oğula yönetim geçmesi ve bunların aristokrat sınıfını oluşturması dediğimiz şey nasıl ortaya çıktı...Tarihte kişinin kendi yönetimini meşrulaştırmak için belli şekillerde otoritesini tekleştirdiği çok açık...Böyle bir hak, tarih içerisinde devletlerin temelidir...Devlet dediğiniz şey bu hakkın kullanılması değil midir?
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
dikkatli okur..anlarsanız yazdığımı Hakk/ Din' de olmaz demişim
insanlığın anlayışında dolayısı ile insanlık tarihinde yoktur dememişim
Ferdinand Bardamu...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Anladım teşekkür ederim ...yazma tarzınız biraz çetrefilli ondan olsa gerek....ancak hala bir problem var ....bazılarınızı diğerlerinize üstün kıldık demek önünde sonunda ,birilerinin diğerlerinin tahakkümü altına gireceğini ,haliyle sanki böyle bir hak olabileceğini ve nihayetinde de tek kişinin bu hakka sahip olacağı anlamına gelmez mi ? İnsanlar arası sınıflamanın bu dünyada da diğer dünyada da tasdik edilmiş olduğu yerde kişiye ait yönetme hakkının da nihayetinde oluşacağı çok bariz değil mi....
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
EŞİTLİK ; Bunun nasıl anlıyoruz acep.. 2=2 gibi olması gerektiğini düşünüyorsak çocukça bir basitliğin peşinde olduğumuz gerçeği ortaya çıkar.. Hiç bir şey eşit değildir.. Evrende eşitlik hüküm sürmez DENGE hüküm sürer.. Çocuk yetişkine eşit değildir..Yaşlı gence eşit değildir.. v.s. Hatta hiç bir insan bile diğerine eşit değildir.. Hal böyle olunca tam eşitlik diye bir kavramdan bahsedemeyiz.. Eşitlik denge ile sağlanır birine verilen hak diğerine verilen başka bir hakla dengelenir ve gerçek eşitlik sağlanmış olur.. Bu yüzden Yaratan kimin ne hakka sahip olacağını bizden daha iyi bilmesi kaçınılmaz değilmidir.. Eğer inanıyorsan mantıksal açıklama var yoksa ne desek boş..

Mesela yöneticiler var şimdi yönetici olunca eşitlik bozulmuşmu oluyor .. Yönetici sorumluluğu gereği daha fazla hak alması doğal değilmi.. Modern hayat Din'den farklı değil aslında , akıl sahibi olanlar için her şey apaçık ortada.. Modern hayatın hatası eşitlik konusunda kafasının karışık olması sadece..

Dövün demiş.. Kanunlarda hapsedin , asın diyor.. Farkı nedir.. Önemli olan yetki sahibinin adaletli olması tek sorun bu.. Eğer yetki sahibi inanıyorsa hata yapmaktan korktuğu için adaletli olacağı beklenebilir.. Adaletli değilse üst makamlar yolu her zaman açıktır zaten.. Eğer anlıyorsanız modern hayatın işleyişide hiç farklı değildir..Akıl edebilen için..
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
O' üstün!lük zaten ANLAYIŞı gerektiren
Denge... Ferdinand
adil olan denge :)
- -
TEK!??? kişinin dengesini bozarlar.. yok öyle bir hak
- hala diyorum yönetme hak değil yönetime katılma hakdır!

neyse benden bu konuda bu kadar katıldım bitti : )) izlemedeyim kolay gelsin
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
EŞİTLİK ; Bunun nasıl anlıyoruz acep.. 2=2 gibi olması gerektiğini düşünüyorsak çocukça bir basitliğin peşinde olduğumuz gerçeği ortaya çıkar.. Hiç bir şey eşit değildir.. Evrende eşitlik hüküm sürmez DENGE hüküm sürer.. Çocuk yetişkine eşit değildir..Yaşlı gence eşit değildir.. v.s. Hatta hiç bir insan bile diğerine eşit değildir.. Hal böyle olunca tam eşitlik diye bir kavramdan bahsedemeyiz.. Eşitlik denge ile sağlanır birine verilen hak diğerine verilen başka bir hakla dengelenir ve gerçek eşitlik sağlanmış olur.. Bu yüzden Yaratan kimin ne hakka sahip olacağını bizden daha iyi bilmesi kaçınılmaz değilmidir.. Eğer inanıyorsan mantıksal açıklama var yoksa ne desek boş..

Mesela yöneticiler var şimdi yönetici olunca eşitlik bozulmuşmu oluyor .. Yönetici sorumluluğu gereği daha fazla hak alması doğal değilmi.. Modern hayat Din'den farklı değil aslında sadece , akıl sahibi olanlar için her şey apaçık ortada.. Modern hayatın hatası eşitlik konusunda kafasının karışık olması sadece..

Dövün demiş.. Kanunlarda hapsedin , asın diyor.. Farkı nedir.. Önemli olan yetki sahibinin adaletli olması tek sorun bu.. Eğer yetki sahibi inanıyorsa hata yapmaktan korktuğu için adaletli olacağı beklenebilir.. Adaletli değilse üst makamlar yolu her zaman açıktır zaten.. Eğer anlıyorsanız modern hayatın işleyişide hiç farklı değildir..Akıl edebilen için..


"Çocukça peşinde olmak" diyerek arkasında başka bir çocukçalığa ve klişeye ulaşmış olmanız ironik olmuş.hengi şey eşittir ki gibi yahut tutup fiziksel farklılıklar vs. atıf yapmak gibi...Ne ise konu bu değil bir din tartışmasına girilecekse çelişkilerinden bir külliyat çıkartabiliriz...

Dövün demiş kanunlarda hapsedin demiş nefarkı var cinsiyet belirtmiyor önemli bir fark açıkçası..

Yönetici olunca sizin anladığınız anlamda eşitlik bozulmuş olmaz..Zaten yönetme dediğiniz şey, insanlar arasındaki farkları, birinin diğeri üzerinde tahakküm kurabileceği bir temel olarak algılamanın sonucudur,nedeni değil.....Asıl problem de bu algıdır ve bunun da meşrulaştırılmaya çalışılmasıdır...

İlk liberal iktisatçılar için bile sizin söylediğiniz kadar basit değildir bu yönetici sorumluluğu almanın bir mükafatı olması meselesi...Ayrıca sorunuzun cevabı hayır daha fazla hak alması doğal değildir...ayrıca kime göre, neye göre, hak fazlalığı söz konusu..

İkincisi modern toplum ile ozaman ki toplum arasında ki siz bunu din ile modern hayat arasında diye ifade etmişsiniz farklı olmadığını söylemek ancak hayal gücü ile açıklanabilir...Hatta kutsal kitap içerisinde geçen bazı eylemleri sergilediğinizde devlet size yaptırım uygular...Din insanlar arası ilişkileri açıklamakta artık geçerli değildir...Toplum dediğiniz de ilişkiler bütünüdür...Bugünün modern devletlerine bakın biz de dahil olmak üzere.,dini kişinin iç dünyasına ait olan ve kişiler arası ilişkilerden uzak tutulması gereken birşey olarak gördüklerini n barizliği gözlerinizi kamaştırır...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Öyle bir hak örtülü olarak var...Açık açık yazılmış değil...

Kişi kişinin sahibi olabiliyor....Kölelik
Kişi cariyelerin sahibi olabiliyor..Kadının da metalaşması...
Kişi mülkiyet hakkına sahip ve üretim tüketim araçlarının sahibi olabiliyor...s
Sistem bazılarını diğerlerine üstün kılmış...Galiba bu Abd gibi ülkelere bahşedilmiş üstünlük,zira müslüman dünyasının tozunu attırıyor...

Ama yönetim ortak olacak...Şimdi biri bana bunun rasyonelliğini nesnel olarak açıklayabilir mi...Bu eşyanın tabiatına aykırı ve ütopiktir...sen birinin köle diğerinin efendi olmasına vereceksin, sonra da tek başınıza yönetimde demokrat olun diyeceksin...Ya bu akla yapılan atıflar burda devre dışı mıdır?..Mümkün değildir bu...Roma devletinden bi farkı yoktur , Antik yunandan bir farkı yoktur...Bunların ilki değil ancak ikincisi için demokratikcilik oynamışlar denebilir sözdedir yani..İki toplumda kölecidir...Yönetimin ortak olabilmesi için kölelik sisteminin kalkması zorunluluktur..Yoksa, İslam tarihinde de olduğu gibi güçlü kişilikler tarih sahnesinden silindikçe(peygamber ve haifeler sonrası) bir adam gelir egemenliğini kurar.. ..Nitekim öyle de olmuştur...
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
"Çocukça peşinde olmak" diyerek arkasında başka bir çocukçalığa ve klişeye ulaşmış olmanız ironik olmuş.hengi şey eşittir ki gibi yahut tutup fiziksel farklılıklar vs. atıf yapmak gibi...Ne ise konu bu değil bir din tartışmasına girilecekse çelişkilerinden bir külliyat çıkartabiliriz...

Dövün demiş kanunlarda hapsedin demiş nefarkı var cinsiyet belirtmiyor önemli bir fark açıkçası..

Yönetici olunca sizin anladığınız anlamda eşitlik bozulmuş olmaz..Zaten yönetme dediğiniz şey, insanlar arasındaki farkları, birinin diğeri üzerinde tahakküm kurabileceği bir temel olarak algılamanın sonucudur,nedeni değil.....Asıl problem de bu algıdır ve bunun da meşrulaştırılmaya çalışılmasıdır...

İlk liberal iktisatçılar için bile sizin söylediğiniz kadar basit değildir bu yönetici sorumluluğu almanın bir mükafatı olması meselesi...Ayrıca sorunuzun cevabı hayır daha fazla hak alması doğal değildir...ayrıca kime göre, neye göre, hak fazlalığı söz konusu..

İkincisi modern toplum ile ozaman ki toplum arasında ki siz bunu din ile modern hayat arasında diye ifade etmişsiniz farklı olmadığını söylemek ancak hayal gücü ile açıklanabilir...Hatta kutsal kitap içerisinde geçen bazı eylemleri sergilediğinizde devlet size yaptırım uygular...Din insanlar arası ilişkileri açıklamakta artık geçerli değildir...Toplum dediğiniz de ilişkiler bütünüdür...Bugünün modern devletlerine bakın biz de dahil olmak üzere.,dini kişinin iç dünyasına ait olan ve kişiler arası ilişkilerden uzak tutulması gereken birşey olarak gördüklerini n barizliği gözlerinizi kamaştırır...

Akıl edebilenler için demiştim.. Sanırım acele cevap vereyim diye fazla akıl etmeden cevapladınız..

Öncelikle yönetici yetkisi neden erkeğe verilmesi gerektiğin açıklamaya çalıştım.. Bunu bir üstünlük olarak görmek insanların akılsal kalıbı.. Benim bahsettiğim görev dağılımını en iyi yapabilecek mercinin Yaratıcı olduğu görüşüdür.. Yoksa yöneticilik bilakis çok büyük bir külfettir.. Üstün olan yönetilendir.. Yönetici yönetilenin hizmetkarıdır.. Ona adalet getirmelidir.. Güvenlik getirmelidir.. Bir çok yaşamsal ihtiyaçları için çalışmalar yapmalıdır.. Yöneticinin üstünlüğü halkımızın veya insanların aklındaki kalıpsal yapıdır.. Buda art niyetten kaynaklanır..Kendi küpünü doldurma hesabının sonucunda ortaya çıkmış bir zihniyettir..

Ama şöyle bir durum vardır.. Hiçbir vatandaşı bir polis ordusu korumaz.. Özel şoförler kimseye durduk yere verilmez.. v.s. Bir başbakanın sade bir vatandaş gibi ellini kolunu sallaya sallaya sokakta gezmesi akıl ile bağdaşmaz sanırım .. Farklar kaçınılmaz.. Ama bu onun üstünlüğünü göstermez.. Gerekliliğini gösterir sadece.. İşte din'deki durumda budur.. Daha fazla açıklamama gerek yok sanırım.. Akıl et diyeceğim korkuyorum artık :)..

Şimdi cinsiyet farkına gelince.. Yöneticiyi seçtik ve adaleti uygulamasını istedik.. Oda kanunu uyguladı ve cezayı belirledi hapse attı.. Biz yönetilenler yahu sen niye hep hapse atıyorsun bizim evdede bodrum katı var Birkaç kişide biz hapsedeceğiz diyormuyuz.. :) Komik olurdu değilmi.. Onun için yetki sahibinin yetki dahilinde cezayı vermesi yatsınamaz.. Haa yetki sahibini hatalı görüyorsak insan hakları mahkemesi diye bir şey var değilmi.. :)

Burada yönetici için cinsiyet farkı var diyorsan.. Eşitlik değil dengenin asıl olduğu mantığından hareket etmemiz gerektiğidir.. Her varlığın farklı bir yeteneği olması dengenin sağlanması içindir.. Burada beni yine ters anlayacaksınız.. Kadınlar yeteneksizmi diyeceksiniz.. Yok öyle değil.. Birine verilen bir yetenek diğerine verilen başka bir yetenekle dengelenir.. Yine aynı mantık geçerli mutlak denge..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Öncelikle akıl edin vesaire türü laflar eden insanlar genellikle akıl sahibi olmayanlardır, bu insanlar genellikle cehalet denen illeti akıl ile telafi etmeye çalışsalar da başarılı olamazlar ki akılsızdırlar....İkincisi kendi ile aynı görüşe sahip olmayanları akılsızlıkla suçlamak da ancak bu tür insanların işidir ki bu insanlar fikir tartışamayacaklarından esasen felsefe ile de işleri olmaz..tek dayanakları kendi akıllılıklarını çocukça ispat etme çabasından ileri gelir..Bu sebeple de maalesef bişey söylemedikleri halde cehaletden gelen bir cesaretle akıllı olduklarına gerçekten inanırlar dayanaksızca..İlahi dinlerin çıkış aşamasına baktığınızda bu tür inançlarara mensub insanların, kendisinden olmayan insanlara saldırdığını ,milyonlarca insana höşgörüsüz davrandığını,inanç özgürlüğünü kısıtladığını, onları katlettiklerini ,şeytanlaştırdıklarını görürsünüz.. ...Zaten tek argümanları da budur, karşıdakinin meşruiyetini sorgulamaya açarak, onu kendi inancına mensup olmadığı için ötekileştirerek esasında ""birikmlerini"" gösterirler..Bilgilenmek, kişinin saldırganlık dürtülerini törpülerken ,cehaleti ortadan kaldırır ve dünyadaki tek "akıllının" kendisi olmadığını anlamasını sağlar..Bu kadar akıldan bahsedip rasyonalizmden bihaber olurlar,kişilerin ortak akla sahip olabileceklerini bilmezler,ama sürekli akıl derler..Akıl derler ancak onu yaratıcının varlığını sorgulamak için kullanmazlar...Bu yüzden de esasında ortaçağ hristiyanlığının veyahut da islamın aydın olduğu yüzyıllar içerisinde halletmek için kafa patlattığı tinsel problemnden de bir haberdirler..denge denge diyorsunuz siz o dengeyi gidin de onlarca adamın tecavüzüne uğramış bir kız çocuğuna anlatın,siz o dengeyi ülkesi işgal edilen miyonlarca insanını kaybeden devletlere,misal ıraklılara vietnamlılara,yaş ortalaması 30-40 olan sömürülen ırzına geçilen afrika kıtasının insanlarına anlatın........

Başbakanı polis korumaz cinsinden verdiğiniz örnekler okadar sığ ki..insanın ayak bileklerine bile gelmiyor...Yöneten yönetilenin hizmetkarıdır ise insanın gözlerini yaşartıyor...yöneticilerin bu müşkül durumu ise belli bir süre insanın uykularını kaçıracak cinsten...

Geri kalan kısmına bişey söylemem de vakit kaybıdır...
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
“””Geri kalan kısmına bişey söylemem de vakit kaybıdır...””” Yok janım.. Bi akıl et dedim , yarım sayfa eleştiri etmişin.. Noktalama hatası etsem eleştireceğin kesin.. Açık bulsan bir kitap dolusu eleştiri yazacağında kesin gibi.. Bu güne kadar hiç kimse haklısın demedi demezde.. Ama her insan kendi vicdanında haklı yahu gibi sonuca çıkması mümkündür.. Yine akıl eden için diyeceğim topa tutmazsın İnşallah.. Hem ben akıl et derken Kur'an ın mesajını hatırlatmak içindi sadece.

Aklı tanrıyı sorgulamak için kullanmadığımızı idea etmen sadece hatalı bir genelleme.. Her insan kendi içinde tanrıyı düşünür.. Eğer merak ediyorsan..Aşağıdaki linklerden sorgulama örneklerimi bulabilirsin..

http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/22933-ruh-varliginin-ispati.html

http://www.felsefe.net/genel-tartis...r-tez-yaraticinin-varligina-ulasabilirmi.html


Verdiğim örnekler sığ değil konu için yeterli ama siz başka noktalara çekmek istiyorsanız o başka.. Yönetici gerçekte hizmetkardır.. Ama gel görelimki insanlar bunu çarpıtıp yöneticiye kral muamelesi çekince ortalığın karışması doğaldır.. Burada sorun insanlarda sistemde değil..

Ayrıca kadına yapılan haksızlıklar konuyu başka bir yere çekerek dağıtmaktan başka bir şeye yaramaz.. Siz din eleştirisimi yapacaksınız yoksa insanların yaptığı hatalarımı eleştireceksiniz önce buna bir karar verin sonra tartışalım.. Tartışmak istemiyorsanızda cevap vermezsiniz olur biter..

.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Gerçek neyse odur..birinin size haklısın demesine sizin ihtiyacınız olabilir herkes bu ihtiyacı taşımaz ..en azından herkesten beklemez bunu hele ki sizden komik olmayın........Sizin yazılarınız, anlamsız cümleler sonuna konulmuş gülücüklerden ibaret..ve siz bunu akıllıyım diyerek yapıyorsunuz...buna tahhammül etmemek hakkına sahibim...yani sizin konu için yeterli dediğiniz şeyler gülünç..ve bu gülünçlük nesnel olarak böyle subjektif değil ...İkincisi, siz konu vesaire tartışmıyorsunuz zira tartışabileceğinizi zannetmiyorum...Bakın yazdıklarımıza ilk itirazımdan sonra akıla atıf yapmak gibi bir gaflet de bulunmuşsunuz...zira bir dayanağınız yok..standart davranış..Kadının yöneticilik hakkı başlığı altında kadına yapılan haksızlıklar konuyu başka yere çeker demeniz de konudan ne kadar kopuk olduğunuzu gösteriyor..
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
kadın erkek hakları dinler ile oluşmuş bir düzenin maddeleri değildir. evrimsel süreçte gelişmiş haklardır değil mi? onu savunmuyor musunuz? alın size işte evrimin iyi bir şey olmadığına :) kanıt... ha diyorsanız ki, küültür-geleneklerin evrim ile alakası yoktur gökten inmişlerdir... bir şey diyemem... :p
 

Goethe

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Nis 2012
Mesajlar
18
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
kadın erkek hakları dinler ile oluşmuş bir düzenin maddeleri değildir. evrimsel süreçte gelişmiş haklardır değil mi? onu savunmuyor musunuz? alın size işte evrimin iyi bir şey olmadığına :) kanıt... ha diyorsanız ki, küültür-geleneklerin evrim ile alakası yoktur gökten inmişlerdir... bir şey diyemem... :p

Kadın erkek hakları, temelde tabiki dinler ile oluşmadı ancak asıl konumuz şeriattir, islamın kurallarıdır. Şeriat ne ile oluşmuştur, evrimle mi? Dinlerin getirdiği yasalar dışındaki kadın erkek haklarından kimsenin bir şikayeti yok zaten. Ama şeriat islam ile gelmiştir ve kurallarını da din belirler. Bizim buradaki konumuz da şeriatteki kadın erkek haklarını ilgilendiren bir konudur. Evrimle falan bir alakası yok.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
şeriat evrim ile oluşmamış ise gökten inmiştir o zaman. dinlerin getirdiği yasaları çıkarırsanız ne kalıyor merak ediyorum? inanç gelenekler, kültür vs.. ne kaldı başka. eğer hayvanlardaki kadın erkek haklarından bahsediyorsanız ve doğru olan budur diyorsanız bir şey diyemem. ne bileyim bu konuyu tartışmak için nasıl bir dil kullanmalıyız? onu da söyleyin o zaman...
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
E32' Alıntı:
Psikolojik açıdan eşit değiliz.Biz daha üstünüz.
neye dayanarak Erkek daha üstün oluyor kadından?

phi' Alıntı:
Konumuza gelecek olursak kul hakkindan sonra en degerli hakkin ana hakki oldugu soylenir. Baba hakkindan bile once gelir. Kuran inmeden once erkeklerin ezici bir ustunlugu ve onlari kole gibi esya gibi alip sattiklari bilinir. Kuran ile birlikte erkeklerin bu ustunlugu ellerinden alinmis ve gereken haklari kadinlara verilmistir. Kurani kerim den ziyade islam tarihi okumanizi tavsiye ederim.
bu kısma katılamayacağım.çoğu kez kadının İslamiyet öncesi daha az hakka sahip olduğu ancak İslamiyet ile özgürleştiği söylense de bu doğru değildir. İslamiyet öncesi satılan kadın değil kölelerdir. kadın yahut erkek ve İslamiyet'te durum değişmemiştir. kölelik kalkmamış ve kadının sömürüsü devam etmiştir. erkek savaş esiri olarak ele geçirdiği kadına İslam hukukuna göre dilediği gibi sahip olabiliyor ve kullandıktan sonra da satabiliyordu. bir kadın köle ise birçok efendisinin altına yatmak zorunda kalıyordu. İslamiyet'in bu konuda getirdiği tek olumlu uygulama kölenin hamile kalması durumunda azad edilmesi ve satılamaması idi.

yine de bu durumun kaynağı olarak Muhammed'i olarak göstermek insafsızca olur. köleliğin kalkmasını istemiş ve teşvikte etmiştir. ancak sınıflı bir toplum olan Arap uygarlığında her değişikliği yapma kudretini bulamamıştır.

yine de kadın İslamiyet öncesi daha yetkin ve etkiliydi. meclislerde söz sahibi olduğu gibi savaş alanlarında dabulunabiliyorlardı. İslamiyet ile kadının siyasetteki bu etkisi gerilemiştir.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
İslam öncesi sürece sağlıklı ve sağlam kaynaklardan bakıldığında, Mekkenin siyasal ve ekonomik anlamdaki yönetimde başta Hz Hatice olmak üzere bir çok kadını görürüz, İslamiyet sonrası ise hakemler olayında ki HZ Ayşeyi saymazsak yönetimlerde kadının yetkisinden bahsedemeyiz. Kaynak Diyanetin 1941baskı İslam Öncesi Arap Yarım Adası, Avrupa Edebiyatı ve Biz vs...
Köleliğe gelince İslam Ansiklopedisi 1918 li yıllara kadar İstanbul da Köle satan dükkanların sahipleri ile adresleri mevcut... Köle olarak alınıp satılan kişinin yönetimdeki yetkisi ne olabilir ki...
Şeriatla yönetilen ülkelerin hangisinde kadına kimlik veriyorlar bilen varmı... Kimliği olmayan birisinin yetkisi olurmu...
 

düşünenadam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 May 2012
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
23
Konuyu hala uzatiyorsun. Bu sitede yonetim kutsal olarak algilanan bir kitabin tartisilmasina, kisilerin inanclari oldugu icin izin vermiyor. O yuzden konuyu uzatmaman icin, sana buraya ayetleri sadece numara olarak ekliyecegim. Bilmiyorsan, bir dini siteden ya da kuran ile ilgili bir forumdan ayetleri bulur okursun ve ondan sonra hareket edersin.

Eger bulamazsan sana ayetleri bulabilecegin linki de veririm.

Yalniz ayetleri bu sitede tartismayacagiz.

Oyuzden son cumlen gibi gereksiz aciklamalarda bulunma.

Bakara-282, 230; Nisa-11 34, 3, 24, 15; Talak-4,

Simdilik bu kadar yeter. Once bunlari oku ondan sonra bana varsa Kuran'da kadin hak ve ozgurlugunden ya da hukuki kadin erkek esitliginden bahset.

BAKARA 282.Ey iman sahipleri!Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın.Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın.Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın.Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin.Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın.Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun.Eğer iki erkek yoksa rızanızla bir erkek ve iki kadın gerekir.Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir.Tanıklar, çağrıldıklarında çekimser davranmasınlar.küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin.Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir.Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret söz konusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur.Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun.Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin.Böyle birşey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur.Allah’tan korkun.Allah size öğretiyor.Allah, herşeyi en iyi biçimde bilendir.

burada erkeğin kadından üstün olduğu yada kadınların erkeğin şeyi oldugunu yazmıyor galiba
 

düşünenadam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 May 2012
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
23
Talak-4
Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
burdada oyle bişeye rastlamadım
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
BAKARA 282.Ey iman sahipleri!Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın.Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın.Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın.Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin.Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın.Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun.Eğer iki erkek yoksa rızanızla bir erkek ve iki kadın gerekir.Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir.Tanıklar, çağrıldıklarında çekimser davranmasınlar.küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin.Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir.Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret söz konusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur.Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun.Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin.Böyle birşey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur.Allah’tan korkun.Allah size öğretiyor.Allah, herşeyi en iyi biçimde bilendir.

burada erkeğin kadından üstün olduğu yada kadınların erkeğin şeyi oldugunu yazmıyor galiba

Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun.Eğer iki erkek yoksa rızanızla bir erkek ve iki kadın gerekir.Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir.

Alintidan alintiladigim bu kisim yeterli mi? Kadin ile erkek arasinda Esitlik olmadigini ve buna adalet dendigini gostermek acisindan
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst