- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 26 Ocak 2014
- Mesajlar
- 49
- Tepkime puanı
- 4
- Puanları
- 8
IŞİD veya ISIS,DAEŞ,DEAŞ,EI gibi devamlı filolojik metamorfoza uğrayan bu örgüt ile
onların kardeş örgütleri veya yan kolları olan diğer örgütler;
El-Kaide,Nusra,Taliban,ÖSO,Boko Haram,PYD,PKK ve daha niceleri..
Müslüman Coğrafya’nın yeni bir başlangıca kafa kaldıracağı zamanlarda aniden
karşılarına dikilen ve “dost-düşman” tanımına sokulamayacak kadar değişkenlik
gösteren bu silahlı yapılar,örgütler son çeyrek asrımızın sosyolojik gerçeği..
Bulundukları coğrafyalarda sadece kaos,kan,gözyaşı,terör,işkence ve sürgünlerin
yaşandığı,Müslümanlar arasında iç çatışma ve bölünmeleri körükleyen,düzenli orduların
sahip oldukları ve kullanabildikleri silahlara sahip olup kullanan yapılar..
Belli bir merkezleri veya liderleri olmayan,seyyar bir düzensiz ordu gibi hareket
eden bu örgütlerin en çok dikkat çeken yönleri “Küresel Sistem”in siyasal ve ekonomik
jeo-politiğine göre konum almaları..
Dün Afganistan ve Libya,
Bugün Irak,Suriye,Nijerya
Yarın Mısır,İran ve belki de Türkiye..
ABD-İsrail önderliğindeki “Küresel Güç” için yerin üstündekilerden daha çok
“yerin altındakiler” önemli olduğundan bu coğrafyalar dünya enerji rezervinin
çoğunu elinde bulunduran ülkelerden oluşuyor..
Petrol,doğal gaz,uranyum,bor,fosfat ve bolca jeo-termal kaynaklar..
Küresel Sistem’in “askeri üssü” olan Nato’nun SSCB ve Varşova Paktı’nın dağılmasından
sonra değişen
“düşman algısı”na bu defa “İslam”ı yerleştirmesinden sonra hedef coğrafya da değişti
ve “İslam Coğrafyası”,özellikle de,dünya enerji kaynaklarının merkezi olan Ortadoğu oldu..
Dah önce Kore ve Vietnam’da “kara savaşları”nı kaybeden ve büyük bedeller ödeyen
Küresel Güç’ün Jandarması ABD ve Ortakları Ortadoğu’da kukla rejimler ve liderlerle yürüttükleri
“emperyal” poltikalarını 2001 Eylül ayı “WTC-Dünya Ticaret Merkezi”ne yapılan kurgusal
saldırıyı bahane ederek başka bir mecraya taşıdılar,strateji değiştirdiler..
Irak işgali ve Afganistan savaşında yaşadıkları binlerce can kaybı ve trilyonlarca dolarlık
yüksek maliyet daha az maliyetli ve kendi açılarından daha az riskli olan bir yatırıma
dönüşecekti;
“seyyar silahlı guruplar-örgütler”..
Küresel Sistem’in çıkarlarının olduğu her coğrafyaya taşıyabilecekleri ve çoğunlukla
Müslüman kimlikli terörist guruplar..
ABD’de CIA ve Tel-Aviv’de Mossad’a danışmanlık yapan ve jeo-politik belirleyen
“düşünce kuruluşları”nın ilham babası oldukları bu proje 2001 Eylül saldırısından
İtibaren hızla ivme kazanmaya başladı..
Ellerinde otomatik silahlar,lavlar,roket atarlar..
Sakallı,cübbeli,sarıklı mücahid kisveli adamlar..
Bir bakıyorsunuz Afganistan Pencap vadisinde,
Bir bakıyorsunuz Libya Sina çöllerinde..
Bir bakıyorsunuz Şii Irak bölgesinde
Bir bakıyorsunuz Irak Kürdistanı’nda..
Bir yandan Esad’a muhalif kuvvetler olarak çıkıyorlar
Bir anda Şiilere ve Kürtlere savaş açıyorlar..
Ne ve hangi “Kutsal” adına savaştıklarını
Kim veya kimler tarafından komuta edildiklerini açıklayamıyorsunuz..
Gündemi iyi takip eden ve Ortadoğu üzerine oynanan satrancı bilen bilinçli insanların
tanımladığı bir “Üst Akıl”ın kurşun askerleri ya da popüler deyimle “küresel tetikçileri”
bunlar..
Görev adamları..
“Global Statüko”nun belirlediği konjonktüre göre mevzi’ alan ama sadece Küresel
Baronların çıkarlarına hizmet edip Müslümanlara “zulüm” yağdıran güruhlar..
Kimileri o coğrafyanın verdiği fakirlik ve çaresizlik içinde sığınmış bu guruplara,
Kimileri Batı’nın lümpen hayatında kaybolmuş sabıkalı ve kontrolsüz beyinleri
olarak bir maceraya atılmışlar bu guruplar içinde..
Birileri Şam’ın yoksul semtlerinden,
Birileri Miami sahillerinde plaj keyfi sürerken gelip buluşmuşlar aynı çatı altında..
Sadece nereye gideceklerini,kime silah sıkacaklarını,kimleri öldüreceklerini
biliyorlar..
Kim ve hangi “ideal” için savaştıklarını bilmiyorlar ve sorgulayamıyorlar..
Sadece uzaktan kurgulu birer “organizma”lar bunlar..
Çağdaş (Neo) Liberalizm ve sömürünün yeni “savaş kobayları”..
Küresel Güç’e bağlı istihbarat ve düşünce kurumlarının “beyin yıkama laboratuvarları”nda
İçleri boşaltılmış ve kafaları ölüme kurgulanmış “insan kopyaları”..
Peki İslam Coğrafyası’nda bu oyunlar dönerken,Müslümanlar kan ve gözyaşı girdabına
sokulurken Müslüman ülke liderleri ve dış politikası ne yapıyorlardı?..
Bakın Ortadoğu araştırmaları uzmanı,11 Eylül’ün perde arkasını yazan ve kitaplaştıran
ünlü Fransız entelektüel Thierry Meyysan ne diyor;
“NATO üyesi iki büyük gücün (Fransa ve Türkiye) sevkiyatı yapılan askeri mühimmatın
üçte ikisini El-Nusra Cephesine (Güvenlik Konseyince El-Kaide üyesi olarak
sınıflandırılmıştı) ve üçte birinin ise, “İslam Emirliği” güçlerine karşı savaş vermek üzere
ÖSO elemanlarına verilmesi
istenmiştir. ÖSOdaki elemanların komutanlarından bazıları ise aynı zamanda IŞİD’dedir.
Özgür Suriye Ordusu sahada görünmez olunca, sevkiyatı yapılan askeri mühimmatın
üçte ikisi El-Kaide güçlerine ve üçte biri de “İŞİD’e” gönderilmiştir!”
Bitmedi..
ABD’li dış politika yazarı ve Ortadoğu uzmanlarından David Mizner devam ediyor;
“Bizzat Amerika Birleşik Devletleri, silahlardan bazılarının en
sonunda IŞİD'in eline geçeceği kesin olmasına rağmen Suriye'ye
silah göndermeye devam etti. IŞİD liderlerinden Ebu Asir 2013 yılında,
ABD destekli Özgür Suriye Ordusu'ndan bahsederek “ÖSO'daki kardeşlerimizle
iyi ilişkilerimiz var” demişti. Ebu Asir IŞİD'in ÖSO'dan uçaksavar füzeleri ve tanksavar
silahları aldığını söylüyordu.”
Her ne kadar ABD ve Başkan Obama IŞİD ve eylemleri ile ilgili iddiaları ve
desteklerini yalanlasa da 2012 yılında Max Abrams tarafından elde edilen Savunma
İstihbarat Ajansı (DIA) raporu bunun tersini söylüyor ve Ortadoğu’da Suriye merkezli
Bir “Selefi Akım”ın kurulmasını öngörüyordu..
O kadar çok belge,girift ve kompleks ilişkiler ağı,CIA ve Mossad bağlantılarına
rağmen İslam Ülkeleri liderleri ve kamuoyunun bu yangına körükle gitmeleri
hatta ekonomik ve askeri lojistik sağlamaları,kendi insanlarının ve halklarının
kanları ve gözyaşları üzerinde ikballerini sürdürmeleri bir dram değil bir
trajedidir..
Bugün geldiğimiz nokta hazindir..
Ortadoğu yer altı ve yer üstü enerjilerine sahip olarak kendi “tiranlıkları”nı
sürdürme emelindeki “Küresel Sistem”in ve yürüttükleri “Neo Liberalizm”
politikalarının “günah keçileri” Müslüman halklar..
O coğrafya içinde sözde Kürdistan devleti hayaliyle ülkeleri devamlı kaos
ve bölünme,çatışma konumuna sürükleyen ve buradan kendilerine “Büyük
İsrail” hedefi çizenlerin kumpasında kıvranan Müslümanlar..
Biz bu satırları yazarken “paravan küresel örgütleri” ile Suriye kuzeyini
parçalayıp oradan K.Irak petrolünü Musul-Hayfa boru hattıyla İsrail-ABD
güdümüne-kontrolüne sokmaya çalışmaktalar..
Zavallı Müslümanlar ise;
Kürtlerin hakları ve toprakları..
Suriye Nusayrileri hakları..
Sünni araplar ve Türkmenlerin hakları ve toprakları..
diyerek birbirlerini boğazlarken “kadim Siyonizm-küresel güç” adım adım
kendilerini yutmakta ve eritmektedir..
En son “Edon”a gelecek sıra..
Yani Anadolu’nun muharref Tevrat ve diğer antik kaynaklardaki eski ismi..
Son hedefleri..
Ama kaleyi ele geçirirken,dikkat edin,artık kendi askerleri ile değil;
“Sakal ve Cübbe” içine soktukları çağdaş Truvaları ile karşımızdalar..
Kanımız akarken bu kanı döken mermi onlardan ama…..
SIKAN ELLER “BİZ”DEN OLACAKLAR..
Vesselam..
onların kardeş örgütleri veya yan kolları olan diğer örgütler;
El-Kaide,Nusra,Taliban,ÖSO,Boko Haram,PYD,PKK ve daha niceleri..
Müslüman Coğrafya’nın yeni bir başlangıca kafa kaldıracağı zamanlarda aniden
karşılarına dikilen ve “dost-düşman” tanımına sokulamayacak kadar değişkenlik
gösteren bu silahlı yapılar,örgütler son çeyrek asrımızın sosyolojik gerçeği..
Bulundukları coğrafyalarda sadece kaos,kan,gözyaşı,terör,işkence ve sürgünlerin
yaşandığı,Müslümanlar arasında iç çatışma ve bölünmeleri körükleyen,düzenli orduların
sahip oldukları ve kullanabildikleri silahlara sahip olup kullanan yapılar..
Belli bir merkezleri veya liderleri olmayan,seyyar bir düzensiz ordu gibi hareket
eden bu örgütlerin en çok dikkat çeken yönleri “Küresel Sistem”in siyasal ve ekonomik
jeo-politiğine göre konum almaları..
Dün Afganistan ve Libya,
Bugün Irak,Suriye,Nijerya
Yarın Mısır,İran ve belki de Türkiye..
ABD-İsrail önderliğindeki “Küresel Güç” için yerin üstündekilerden daha çok
“yerin altındakiler” önemli olduğundan bu coğrafyalar dünya enerji rezervinin
çoğunu elinde bulunduran ülkelerden oluşuyor..
Petrol,doğal gaz,uranyum,bor,fosfat ve bolca jeo-termal kaynaklar..
Küresel Sistem’in “askeri üssü” olan Nato’nun SSCB ve Varşova Paktı’nın dağılmasından
sonra değişen
“düşman algısı”na bu defa “İslam”ı yerleştirmesinden sonra hedef coğrafya da değişti
ve “İslam Coğrafyası”,özellikle de,dünya enerji kaynaklarının merkezi olan Ortadoğu oldu..
Dah önce Kore ve Vietnam’da “kara savaşları”nı kaybeden ve büyük bedeller ödeyen
Küresel Güç’ün Jandarması ABD ve Ortakları Ortadoğu’da kukla rejimler ve liderlerle yürüttükleri
“emperyal” poltikalarını 2001 Eylül ayı “WTC-Dünya Ticaret Merkezi”ne yapılan kurgusal
saldırıyı bahane ederek başka bir mecraya taşıdılar,strateji değiştirdiler..
Irak işgali ve Afganistan savaşında yaşadıkları binlerce can kaybı ve trilyonlarca dolarlık
yüksek maliyet daha az maliyetli ve kendi açılarından daha az riskli olan bir yatırıma
dönüşecekti;
“seyyar silahlı guruplar-örgütler”..
Küresel Sistem’in çıkarlarının olduğu her coğrafyaya taşıyabilecekleri ve çoğunlukla
Müslüman kimlikli terörist guruplar..
ABD’de CIA ve Tel-Aviv’de Mossad’a danışmanlık yapan ve jeo-politik belirleyen
“düşünce kuruluşları”nın ilham babası oldukları bu proje 2001 Eylül saldırısından
İtibaren hızla ivme kazanmaya başladı..
Ellerinde otomatik silahlar,lavlar,roket atarlar..
Sakallı,cübbeli,sarıklı mücahid kisveli adamlar..
Bir bakıyorsunuz Afganistan Pencap vadisinde,
Bir bakıyorsunuz Libya Sina çöllerinde..
Bir bakıyorsunuz Şii Irak bölgesinde
Bir bakıyorsunuz Irak Kürdistanı’nda..
Bir yandan Esad’a muhalif kuvvetler olarak çıkıyorlar
Bir anda Şiilere ve Kürtlere savaş açıyorlar..
Ne ve hangi “Kutsal” adına savaştıklarını
Kim veya kimler tarafından komuta edildiklerini açıklayamıyorsunuz..
Gündemi iyi takip eden ve Ortadoğu üzerine oynanan satrancı bilen bilinçli insanların
tanımladığı bir “Üst Akıl”ın kurşun askerleri ya da popüler deyimle “küresel tetikçileri”
bunlar..
Görev adamları..
“Global Statüko”nun belirlediği konjonktüre göre mevzi’ alan ama sadece Küresel
Baronların çıkarlarına hizmet edip Müslümanlara “zulüm” yağdıran güruhlar..
Kimileri o coğrafyanın verdiği fakirlik ve çaresizlik içinde sığınmış bu guruplara,
Kimileri Batı’nın lümpen hayatında kaybolmuş sabıkalı ve kontrolsüz beyinleri
olarak bir maceraya atılmışlar bu guruplar içinde..
Birileri Şam’ın yoksul semtlerinden,
Birileri Miami sahillerinde plaj keyfi sürerken gelip buluşmuşlar aynı çatı altında..
Sadece nereye gideceklerini,kime silah sıkacaklarını,kimleri öldüreceklerini
biliyorlar..
Kim ve hangi “ideal” için savaştıklarını bilmiyorlar ve sorgulayamıyorlar..
Sadece uzaktan kurgulu birer “organizma”lar bunlar..
Çağdaş (Neo) Liberalizm ve sömürünün yeni “savaş kobayları”..
Küresel Güç’e bağlı istihbarat ve düşünce kurumlarının “beyin yıkama laboratuvarları”nda
İçleri boşaltılmış ve kafaları ölüme kurgulanmış “insan kopyaları”..
Peki İslam Coğrafyası’nda bu oyunlar dönerken,Müslümanlar kan ve gözyaşı girdabına
sokulurken Müslüman ülke liderleri ve dış politikası ne yapıyorlardı?..
Bakın Ortadoğu araştırmaları uzmanı,11 Eylül’ün perde arkasını yazan ve kitaplaştıran
ünlü Fransız entelektüel Thierry Meyysan ne diyor;
“NATO üyesi iki büyük gücün (Fransa ve Türkiye) sevkiyatı yapılan askeri mühimmatın
üçte ikisini El-Nusra Cephesine (Güvenlik Konseyince El-Kaide üyesi olarak
sınıflandırılmıştı) ve üçte birinin ise, “İslam Emirliği” güçlerine karşı savaş vermek üzere
ÖSO elemanlarına verilmesi
istenmiştir. ÖSOdaki elemanların komutanlarından bazıları ise aynı zamanda IŞİD’dedir.
Özgür Suriye Ordusu sahada görünmez olunca, sevkiyatı yapılan askeri mühimmatın
üçte ikisi El-Kaide güçlerine ve üçte biri de “İŞİD’e” gönderilmiştir!”
Bitmedi..
ABD’li dış politika yazarı ve Ortadoğu uzmanlarından David Mizner devam ediyor;
“Bizzat Amerika Birleşik Devletleri, silahlardan bazılarının en
sonunda IŞİD'in eline geçeceği kesin olmasına rağmen Suriye'ye
silah göndermeye devam etti. IŞİD liderlerinden Ebu Asir 2013 yılında,
ABD destekli Özgür Suriye Ordusu'ndan bahsederek “ÖSO'daki kardeşlerimizle
iyi ilişkilerimiz var” demişti. Ebu Asir IŞİD'in ÖSO'dan uçaksavar füzeleri ve tanksavar
silahları aldığını söylüyordu.”
Her ne kadar ABD ve Başkan Obama IŞİD ve eylemleri ile ilgili iddiaları ve
desteklerini yalanlasa da 2012 yılında Max Abrams tarafından elde edilen Savunma
İstihbarat Ajansı (DIA) raporu bunun tersini söylüyor ve Ortadoğu’da Suriye merkezli
Bir “Selefi Akım”ın kurulmasını öngörüyordu..
O kadar çok belge,girift ve kompleks ilişkiler ağı,CIA ve Mossad bağlantılarına
rağmen İslam Ülkeleri liderleri ve kamuoyunun bu yangına körükle gitmeleri
hatta ekonomik ve askeri lojistik sağlamaları,kendi insanlarının ve halklarının
kanları ve gözyaşları üzerinde ikballerini sürdürmeleri bir dram değil bir
trajedidir..
Bugün geldiğimiz nokta hazindir..
Ortadoğu yer altı ve yer üstü enerjilerine sahip olarak kendi “tiranlıkları”nı
sürdürme emelindeki “Küresel Sistem”in ve yürüttükleri “Neo Liberalizm”
politikalarının “günah keçileri” Müslüman halklar..
O coğrafya içinde sözde Kürdistan devleti hayaliyle ülkeleri devamlı kaos
ve bölünme,çatışma konumuna sürükleyen ve buradan kendilerine “Büyük
İsrail” hedefi çizenlerin kumpasında kıvranan Müslümanlar..
Biz bu satırları yazarken “paravan küresel örgütleri” ile Suriye kuzeyini
parçalayıp oradan K.Irak petrolünü Musul-Hayfa boru hattıyla İsrail-ABD
güdümüne-kontrolüne sokmaya çalışmaktalar..
Zavallı Müslümanlar ise;
Kürtlerin hakları ve toprakları..
Suriye Nusayrileri hakları..
Sünni araplar ve Türkmenlerin hakları ve toprakları..
diyerek birbirlerini boğazlarken “kadim Siyonizm-küresel güç” adım adım
kendilerini yutmakta ve eritmektedir..
En son “Edon”a gelecek sıra..
Yani Anadolu’nun muharref Tevrat ve diğer antik kaynaklardaki eski ismi..
Son hedefleri..
Ama kaleyi ele geçirirken,dikkat edin,artık kendi askerleri ile değil;
“Sakal ve Cübbe” içine soktukları çağdaş Truvaları ile karşımızdalar..
Kanımız akarken bu kanı döken mermi onlardan ama…..
SIKAN ELLER “BİZ”DEN OLACAKLAR..
Vesselam..
Son düzenleme: