İnsan yaptıklarından sorumlu mudur?

Bazı olaylar insanın elindedir mesela bugun beyaz ayyakkabısını mı giysin yoksa siyah pabuçlarını mı bu gideceği yere göre seçim yapması gereken bir konudur şimdi diyeceksiniz ki izinli gününde ise spor giyinir okula işe gidecekse takım elbise tulum veya üniforma giyer bu bile insanın elinde değildir diyebilirsiniz ve sizi haklı bulurum ama işten çıkmak okula gitmemek onun elindedir sorumluluk ölçü iyi- kötü dengesi sizce nasıl kurulmalı bizler her yaptığımızdan aynı derecede sorumlumuyuz?

Mesela Savaş çıkar din alimleri hemen şehitlik müesesini savunur toplum intikam ve savunma duygularıyla pekişir ve yıllarca çiftçilik yapmış bir el silah ile yıllarca demir döven bir işçiyi sırf orda bulunuyor diye vurur sizce burda insanın sorumluluğu nedir?

Çok kafa karıştırıcı....ve saçma oysa anlam bilimde saygıda insanlıkta yardımlaşmakta...

sherlockholmes' Alıntı:

Bazı olaylar insanın elindedir mesela bugun beyaz ayyakkabısını mı giysin yoksa siyah pabuçlarını mı bu gideceği yere göre seçim yapması gereken bir konudur şimdi diyeceksiniz ki izinli gününde ise spor giyinir okula işe gidecekse takım elbise tulum veya üniforma giyer bu bile insanın elinde değildir diyebilirsiniz ve sizi haklı bulurum ama işten çıkmak okula gitmemek onun elindedir sorumluluk ölçü iyi- kötü dengesi sizce nasıl kurulmalı bizler her yaptığımızdan aynı derecede sorumlumuyuz?

Mesela Savaş çıkar din alimleri hemen şehitlik müesesini savunur toplum intikam ve savunma duygularıyla pekişir ve yıllarca çiftçilik yapmış bir el silah ile yıllarca demir döven bir işçiyi sırf orda bulunuyor diye vurur sizce burda insanın sorumluluğu nedir?

Çok kafa karıştırıcı....ve saçma oysa anlam bilimde saygıda insanlıkta yardımlaşmakta...

Genişletmek için tıkla ...

Hz. İsa; "Düşüncelerinizden bile sorumlusunuz." demiştir. Hayatımızdaki her olaydan sorumlu olduğumuz gibi yakın çevremizdeki her olaya tepkimizden de sorumluyuz.

Savaş ortamında sağlıklı düşünmek çok zordur, sorumluluklar da yine koşullara göre değişecektir. Savaş karşıtı bir film vardı, "Metallica - One" şarkısını da bu film için yazmıştı; Johnny Got His Gun.
Ülke savunması söz konusu olunca savaşa gitmek, vatan için çarpışmak tabii ki kaçınılmazdır fakat savaş insanı başkalaştırır ve insanlıktan çok şey götürür. Bu koşullarda kim iyi kim kötü karar vermek çok zordur.

İnsan kendi kapasitesinden sorumludur,bilmediği ve yapamayacağı şeyden sorumlu olmaz,

Bence her şey çok açık savaşa gitmek köleliktir iki siyasetçinin lafına bakıp can yakılmaz...

Atatürk diyor ki ; Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir. Aslında Atatürk bu sözü ile kurduğu cumhuriyetin kendi milli menfaatlerine göre hareket etmesini istiyordu, ama Atatürk'ün Türk gençlerine sınırları dışına da müdahalelerde bulunabileceğini işaret ettiği sözleri de vardır, mesela Atatürk demiştir ki:

*Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.
*Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.
*İnsan her şeyden önce mensup olduğu milletin varlığı ve mutluluğu için çalışmalı; fakat başka milletlerin de huzur ve refahını da düşünmelidir.

sherlockholmes' Alıntı:

Bence her şey çok açık savaşa gitmek köleliktir iki siyasetçinin lafına bakıp can yakılmaz...

Genişletmek için tıkla ...

Savaşın korkunç yüzü tartışılamaz, eklediğim film ve kitabı da bu konuya iyi bir örnektir. Johnny de sadece vatan için savaşmak için gitmiş fakat her şeyini kaybetmiş olarak geri dönmüştü. Kitap kapağından bir alıntı yapacak olursak;

"İçlerinden bebekler gibi ağlayarak öldüler hepsi de. Uğruna öldükleri, uğruna savaştıkları şeyi unuttular. İnsanın anlayabileceği şeyleri düşündüler. Bir arkadaş yüzünün hasretiyle öldüler. Bir ana, bir baba, bir kadın ve bir çocuk sesini duymak için inleyerek öldüler. Doğdukları yeri son bir kere daha görmek, son bir kere daha görebilmek için yürekleri acıyarak öldüler. Yaşamak için derin iç çekişlerle, sızlanarak öldüler. Neyin önemli olduğunu biliyorlardı. Hayatın her şey demek olduğunu biliyorlardı. Hıçkırıklar içinde haykırarak öldüler bunun için. Ölüm anlarında kafalarından geçen tek cümle; “yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum” olmuştu…"

Savaş ne yazık ki bir seçim değil çoğu zaman zorunlu olarak insanların içine çekildiği bir korkunç bir durumdur. Bosna'da da görmedik mi insanlar nasıl bir çaresizliğe düşürüldü. Suriye aynı şekilde, Irak, Kıbrıs v.s. Bu koşullarda insan nelerden sorumludur net cevap vermek mümkün değil. Kıbrıs'dan örnek verecek olursak; Rumlar tüm adayı ele geçirmek istiyor, canilikte sınır tanımıyordu. Bu noktada "savaşmam ben" demek imkansızdı. Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel mesela, "Ben Kıbrıs'a gitmem" demedi, bu tavır savaş yanlısı olduğu için değil o günün koşullarında başka seçeneği olmadığından dolayıydı. Koşullara göre sorumluluklar da değişecektir, bu sebeple hepimiz savaş karşıtıyız fakat vatan söz konusu ise elden ne gelir ki? Ülken için savaşmaktan başka seçeneğin yoksa ne yazık ki çiftçilik de kalmaz işçilik de...
Dünyanın kaderini belirleyen birileri hep bu savaşları da körükleyecektir bu sebeple toplumlar çok uyanık olmalı, birlik-beraberlik yönünü kaybetmemelidir. Savaşların önü başka türlü kesilemez yani kıvılcım ateşlendi mi toparlamak çok zordur.

Bence savaşa gitmek gibi savaşa gitmemekte bir seçimdir ve saygı duyulmalıdır..Çok merak ediyorum bu dünyadaki insanların savaşa gitmemesi için daha kaç masum ölmeli Suriyede ölen çocukları görünce ne Esadı destekliyorum ne de isyancıları ikiside kötü ....

sherlockholmes' Alıntı:

Bence savaşa gitmek gibi savaşa gitmemekte bir seçimdir ve saygı duyulmalıdır..Çok merak ediyorum bu dünyadaki insanların savaşa gitmemesi için daha kaç masum ölmeli Suriyede ölen çocukları görünce ne Esadı destekliyorum ne de isyancıları ikiside kötü ....

Genişletmek için tıkla ...

Böyle bir seçenek sunulursa tabii ki hiç kimse savaşa gitmez fakat dediğim gibi insanlara böyle bir soru sorulmuyor, bir anda savaşın ortasında kalıyorlar. Suriye'de olayların başlangıcı yanlış hatırlamıyorsam 15-16 yaşında bir gencin duvarlara rejim karşıtı slogan yazması ve çocuğun rejim tarafından yakalanıp öldürülmesi sonucu, halkın ayaklanması ile başlamıştı. Suriyelilere "Savaşmak ister misin?" diye bir soru sorulmadı. Bosna'da da aynı şekilde Sırplar bir anda Bosnalıları öldürmeye başladı. Kıbrıs'da ise Rumların başlattığı gerginlik sonucu insanlar savaşın ortasında kaldı. Kadınlar, çocuklar Rumlar tarafından kesilip, gemilerle Türkiye'ye yollandı ve hepsi yolda kan kaybından öldü. Türkiye müdahale etmeye mecbur bırakıldı. Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel de esir düştü ve Rumlar tarafından işkence edilerek öldürüldü. Kimse savaşmaya meraklı değildir, yaşattığı yıkım ortadadır fakat vatan savunması söz konusu ise ya da insanlar zulüm görüyorsa o noktada mücadeleden kaçamazsınız.

Dünyanın ömrü çok kısa, savaşlar olmasa bile yakın bir zamanda dünya yaşanmaz hale gelecek. Geçenlerde Stephen Hawking yine bir uyarıda bulundu. Donald Trump'ın, ABD'yi Paris Anlaşması'ndan çekmesinin küresel ısınmayı arttıracağını ve geri dönüşü olmayan bir yola gireceğimizi söyledi. "Domino Etkisi" gibi tüm insanlık birbirine bağlı ve bu durum kaderimizi sürekli şekillendiriyor, sorumluluklar ise her an koşullara göre değişiyor.

Paris İklim Anlaşması, ülkelerin karbon salımlarını kısıtlayarak küresel ısınmayı sınırlandırma amacı taşıyordu."Geri dönülmez noktanın çok yakınındayız. Trump'ın bu adımı bu noktayı aşmamızı sağlayabilir. Bu durumda dünyaya önleyebileceğimiz bir zarar vermiş oluruz ve doğal yaşamı hem kendimiz hem de çocuklarımız için tehlikeye atarız" diyen Hawking, önümüzdeki bin yıl boyunca insanların Dünya'dan başka bir gezegeni kolonileştirmemesi durumunda yok olacağı öngörüsünde bulundu. Cambridge profesörüne göre iklim değişikliği insanlığın önündeki en büyük tehditlerden biri. - Alıntı-