Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

"İnanç, gerçeği bilmek istememektir."

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
sizin kurmuş olduğunuz cümlelerdeki inanç ile söylediğim olgusal inanç arasında köklü fark vardır. Bunu sizin verdiğiniz örnekler üzerinden de açıklayabilirim. eğer aşkı biliyor ve yaşıyorsanız var olduğuna dair bir inanç taşımanıza gerek yoktur. aşkın varlığı konusunda şüpheleriniz var ve yaşamadıysanız, ya da yaşadığınızın aşk olup olmadığı konusunda yeterince ikna olamamış iseniz onun var olduğuna inanır ya da inanmazsınız. görüldüğü gibi, aşkı biliyorum bu nedenle aşka inanıyorum demek bir-aynı belirlemeler olmadıkları gibi sözcük oyunu ile inanç bilgi düzeyine çıkartılmış olmaktadır.

Bilgi ve inancı ne aynı düzleme oturtmak, ne de aralarında hiyerarşik bir düzey belirlemek istemedim.Yanlış anlattı isem kusura bakmayın.Çünkü her ikisi de kendi alanında var ve her ikisi de insan için önemli.Ayrıca aşk konusunda "önerme" yerine "cümle" demem gerekirdi.Sizin savınız, inancın ve bilginin tıpkı gece-gündüz,ölüm-yaşam gibi birbirlerinden ayrı olduğu, biri var olduğunda diğerinin olmadığı veya varlık olarak değer taşımadığı üzerine kurulu gibi görünüyor.Bu da diyalektik bir çelişki bence...İnancı/inançsızlığı bilgisizlik üzerinden tanımlamaktasınız.Bu konudaki görüşlerinize katılmasam da saygı duyarım.Bu arada sözcük oyunu yapmaya çalışmadım.Örneklerde ifade etmeye çalıştığım,-eksik/muğlak bıraktığım- özetle şu:bilgi inancı dışlamazı/işlevsiz-gereksiz kılmaz, bazan dönüştürür/sorgulatır vb ama her daim yeniden üretir.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
bilgi ve inanç arasındaki keskin fark her ikisinin de önemsiz olduğunu göstermez; tersine her ikisinin de çok önemli olduklarına işaret eder. söylediklerimde diyalektik bir çelişki göremiyorum. hem sizin anlatınızda da kusura bakılacak bir yön bulamadım. düşüncelerinize katılmassam da saygıda ben de siz kadar değer vereceğim, bilmelisiniz. ayrıca yanıtımı yeniden gözden geçirmek durumunda kaldım. çünkü sizin kasıtlı olarak söz oyunu yaptığınız şeklinde bir düşünceyi taşımadan yazmıştım. oysaki sizin karşı eleştirinizde sanki bunu ima etmişim gibi bir değerlendirmeyi üzülerek gördüm. ancak gördüm ki önceki yazımda da sizin kasıtlı olarak söz oyunu yağtığınıza dair hiç bir belirlemem ve imalı anlatımım yok. söz dizininin kendince bir söz oyunu olduğunu söylemeye çalıştım. dolayısı ile sizinle katılmadığımız/anlaşamadığımız eşik-değer burada kendini ortaya çıkartmış olmaktadır. o nedenle farklı düşünceleri taşımaktayız.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
..... o nedenle farklı düşünceleri taşımaktayız.
Evet.İnanca "olgusal" boyutta ele alıyorsunuz.Yerçekimi yasasını biliriz ve bunu inanç bağlamında tartışmayız.Çünkü bilimsel olgular nesneldir ve evrenseldir.Oysa inançlar özneldir ve hatta değişkendir de... Bu yönüyle bir doğa olgusuymuşçasına ele alınmaması uygundur.Özetle, olgusal boyutla zihinsel boyutu aynı verilerle tanımlayamayız.Bununla birlikte, inanç boyutunun yine de bilgisel/olgusal boyuttan tamamen soyutlanamayacağını düşünüyorum.Yerçekiminin aşılabileceğine inanan bilim adamları olmasaydı uzay yolculukları gerçekleştirilemezdi.
 

istanbul

Yeni Üye
19 Ağu 2010
213
0
0
41
İnanç, gerçeği bilmek istemediğini de bilmiyor ki.Bilse hiç bilmemezlik edermi?
Ancak inancın sahip olduğu güce ,bilme halininde ihtiyacı var.
İnanç ve Bilmek her ikiside önemsenmeli.(forumdaki neden önemseriz konusuna çok uygun)
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst