Yansıdır kısmını geçelim evet öyledir...Benim sorum ise neden bu yansıyan bilginin ilki görecili değil de ikincisi görecili? Nesnel bilgi mümkün değil ise bu nasıl olabilir? Sizin görecilik varsayımınız ilk tür bilgi için geçerli değil bunun nedeni nedir?
sevgili Ferdinand Bardamu.. sorunuzu yanlış anlamadıysam şayet, şöyle izah etmeye çalışayım..
aslında işin esprisi bu cümlede yatıyor.. yansıdır kısmını geçerseniz zaten ondan sonraki tüm ifadeleriniz ve ortaya koyumlarınızın "insanoğlu türüne göre" olduğunu farkındalığını ıskalarsanız..Yansıdır kısmını geçelim evet öyledir
şimdi varlık modellememizde öncül olan "şey" dir dedik.. bu şey; henüz madde değildir, nesnel varlık değildir, objektif gerçeklik değildir, düşünce değildir, ruh değildir, tanrı değildir..
çünkü bu saydığımız kavramları dile getirdiğimiz anda o şey dediğimiz kavram insan bilincindan mutlak bağımsızlığını kaybeder..
şey dediğimiz; insan bilinci olmadığı ortamda tanımsızdır, anlamsızdır, biçimsizdir, içeriksizdir, ortaya koyumsuzdur..
siz o şeye; madde, nesnel gerçeklik, objektif gerçeklik, düşünce, ruh veya tanrı dediğiniz anda insan bilincini devreye sokmuş oluyorsunuz..
şayet buraya kadar ki yazdıklarımızı algıladıysanız zaten bundan sonrası çorap söküğü gibi gelir..
o "şey"e biz insanoğlu türü bilinci tarafından "madde" dedikten sonra artık o bahsettiğiniz birincil ve ikincil özellikler devreye girer..
daha önce bagsettiğimiz gibi birincil özellikler; insanoğlu kişisinin subjektifliğinden bilimin objektifliğe taşınması halidir.. maddenin kişiden kişiye göre değişen göreceliliğin ortadan kaldırılıp bilimin objektifliği sayesinde sabitlenmesi, mutlaklaştırılması halidir..
ikincil özellikler; yine aynı maddenin yansıyan niteliksel özelliklerini insanoğlu kişisinin subjektif göreceli algısında bırakılması halidir.. şayet istenirse bu özelliklerde bilimsel ekipman geliştirilerek ölçülebilir hale getirilip yine bilimin objektifliğine taşınabilinir.. yani o karşımızdaki elma ağacından gelen hışırtı, koku, renk vs gibi sinyalleri ölçülebilir teknolojiyle sayısal/matematiksel hale getirdiğimizde subjektif görecelilikten kurtarıp bilimsel objektif sabitliğe taşıyabiliriz..
işte o zaman bu bahsettiğiniz ikincil özellikler de aynı birinci özellikler gibi ifade edilebilir.. nitekim günümüz biliminde bunlar artık yapılabilen şeyler..
benim bahsettiğim görecelik kavramı; insanoğlu "kişisinden kişisine" göre değişen kavramlar değildir..
benim bahsettiğim; madde hakkında tüm bu ortaya koyduğumuz özelliklerin "insanoğlu türüne" göre olduğudur..
yani bu tanımsız "şey" i şimdiye kadar bir tek insanoğlu türü bilinci gözlemleyip, yansıtıp, soyutlayıp, kavramlaştırarak ortaya koymuştur..
insanoğlu türünden başka bir tür henüz bu "şey" i gözlemleyip, yansıtıp, soyutlayıp, kavramlaştırarak ortaya koyup bizimle iletişime/diyaloğa geçmemiştir..
o yüzden bu "şey" hakkında tüm türevlemeler, ortaya koyumlar, varlamalar insanoğlu türü öznelidir..
konunun daha iyi anlaşılır olması açısından yine basit bir deney yapalım..
bir ortama çok farklı şeylerden oluşan komplex tanımsız bir "şey" koyalım.. buna "A" diyoruz
sonra bu ortamın karşısına
1-bir köpek
2-bir röntgen cihazı
3-bir metal dedektörü
4-bir insan
5-bir yunus
6-doğuştan kör bir insan
7-bir fotoğraf makinesi
8-doğuştan sağır bir insan
9-bir video çeken kamera
10-renkörü bir insan
11-MR cihazı
12-termal kamera
vs koyalım.. bu seçenekleri istediğimiz kadar artırabiliriz..
ve yukarıda saydığımız bu algıyacıları bu komplex şeyle/A karşı karşıya getirip bir süre bekletelim..
bir süre sonra tüm bu algıyıcılardan bir "çıktı" alalım.. yani hep bahsettiğim "yansı"yı alalım.. diğer bir ifadeyle "B"
işte burda aldığımız "çıktı/yansı/B"; varlamadır..
bir metal dedektörü metalden başka bir şeyi(ses, renk, koku vs) varlayamayacağı gibi
bir röngen cihazı X ışınlarının geçtiği bir şeyi varlayamaz..
doğuştan kör bir insan görsel bir şeyi varlayamaz
doğuştan sağır bir insan işitsel bir şeyi varlayamaz
köpeğin hissedip varladığı kokuyu diğerleri varlayamaz
yunusun algılayıp varladığı sonarı diğerleri varlayamaz
MR cihazının alglayıp varladığı ayrıntılı içsel görüntüyü diğerleri varlayamaz..
termal kameranın algıyalaıp varladığı ısıyı diğerleri uzaktan varlayamaz
gibi..
peki şimdi karşımızdaki bu tanımsız komplex "şey"i algıyacılarımızdan mutlak bağımsız olarak ortaya koyup varlayabildik mi?
her gözlemci/algılayıcı ancak kendi donanımsal reseptörler dahilinde karşıdaki "şey"i varlayabildi..
yukarda 12 farklı reseptör yazdık..
karşımızda 1 tane şey/A vardı
şimdi elimizde 12 tane yansı/B var..
peki şimdi karşımızdaki tanımsız şeyi tanımlayabildik mi?
onu mutlak anlamda varlayabildik mi?
onu 1/1 yansıtabildik mi?
o "şey" akıl/bilinç kazanıp, dile gelip bizimle iletişime geçmediği sürece onu her türlü varlamamız onu "varlayan-a göredir"
burdan çıkaracağımız sonuç şudur:
birincisi; şimdilik tüm varlık/evren dediğimiz şey tamamen insanoğlu bilincinin algı limitlerinin bir türevidir..
ikincisi; maddeyi(materyalizm) ve ideayı(idealizm) sabitleştirip mutlaklaştıran insanlar benim bahsettiğim "bilinemezliğin" ne olduğunu bir parça olsun kavrayabilirler..