Halklar kardeştir 2

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Siyaset Meydanı kategorisinde ozkanates tarafından oluşturulan Halklar kardeştir 2 başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,107 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Siyaset Meydanı
Konu Başlığı Halklar kardeştir 2
Konbuyu başlatan ozkanates
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ozkanates

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Mustafa Kemal, 250.000 kişilik Yunan ordusuna karşı bin bir sıkıntı ile 60.000 kişilik orduyu kurar. Ancak ilk büyük çatışmada 30.000'i firar edecektir. Hemen hemen tamamı, yokluk içindeki orduya ait silahını da birlikte alarak. Kurmayların yorumu şaşırtıcı: "İyi oldu, çürükler ayıklandı, geri kalanların oluşturacağı güçlü çekirdeğin etrafında sağlam bir ordu kurarız."

2 ay önce denk gelip okuduğum Şu Çılgın Türkler, İngiliz lordunun "kağnı kamyonu yenemez" cümlesi ile başlıyor. Büyük Taaruz'da 6 kamyon ele geçer. Bunları yakmak zorunda kalırlar çünkü kamyon sürmeyi bilen yoktur. Savaş sırasında rayları tamir etmek gerekir. Bunu çevre köylerden kadınlar yapar çünkü o köylerde erkek kalmamıştır. Kitabın bitişi, bu koşulları anlatan "kağnı kamyonu yendi" ile.

Yokluğun, kıtlığın, çaresizliğin daha nice örnekleri. Ama ben kitabı okuyunca gördüm ki Mustafa Kemal'in büyük başarısı bunlar değil, ordu değil, zafer değil. Halkın, bürokratların, aydınların umutsuzluğunu, çaresizliğini, yılgınlığını, teslimiyetini yenmekti asıl başarı: "Bakın şu kendini bilmez, haddini bilmez Kemal taraftarlarına. Bütün dünyayı güldürmekteler. Dostlarımızla (Batı işgal kuvvetleri) aramızı bozmadan bu hainler derhal yakalanmalı, en ağır cezaya çarptırılmalı".

Hayretle gördüm ki, bugün savunulan tezlerle o günküler aynı. Neden? Çünkü Mustafa Kemal kağnıya değil kağnıcıya, kamyona değil kamyoncuya bakarak ülkesinin gücüne güvendi; tek başına ayakta durabileceğine, kimsenin korumasına ve sömürmesine ihtiyacı olmadığına inandı, bağımsızlığa inandı. Ve başardı, başardık.

Ama bu ancak birinci raund idi. Üzerinde yaşayabileceğimiz toprakları, kendi ekonomimizi kendi ordumuzu kurabileceğimiz toprakları, vatanı geri alış idi. Sonraki 80 yılda işte bunları kurduk. Ve şimdi son 10 yıldır Türkiye bağımsızlığın ikinci raundunda: Siyasi bağımsızlık. Batı'nın uydusu olarak değil, tek başına ayakta durabilen, kimsenin korumasına ve sömürmesine ihtiyacı olmayan, kimseyi sömürmeyen ve kimsenin sömürülmesine razı olmayan. İşte aynı bağımsızlık mücadelesinin iki aşaması olduğundan, 90 yıl önce konuşulanlar ile bugün konuşulanlar aynı.

Bugünkü noktada halklar seçim yapmak zorunda. Batı'nın böl-öldürt-yönet sistemine devam mı yoksa bağımsızlık mı. 80 öncesinde beyaz Türkler bizi sol-sağ, alevi-sünni diye böldüklerinde bu numarayı yedik. Ama 80 sonrası Kürt-Türk, dindar-laik diye bölmek istediklerinde çoğunluk bunu yutmadı. Tam tersine, 2002'de 14 aylık bir partiye %36 oy vererek sessiz direnişine = bağımsızlık mücadelesine başladı.

Artık sonuç ufukta göründü. Bunu sadece biz değil, Batı da görüyor. O yüzden 6 ayda bir darbe girişimi oldu ve şimdi tüm uzantılarını birleştirerek topyekün bir girişim yapıyor.

Beyaz Türkler ve Beyaz Kürtler, Türk-Kürt ayrımı yaratmak için el ele 30 yıldır uğraşıyorlar. Ama Türkiye eski Türkiye değil. Artık ne zulümle sinmiş bir halk var ne de o zulmü göre göre devletinden uzaklaşmış, sessizce sırtını dönmüş bir halk. Evet, bağımsızlık mücadelesi zor ve çok kafalar halen karışık, bağımlılığa bağımlı. Ama devletine bakınca artık utanç duymayan, karakolun önünden geçerken korkmayan, orduyu dipçik değil ülke koruması olarak gören, istihbarat deyince yüz binlerce bilimsel işkence mağdurunu değil zalimin hedefinde olanı anlayan, etnik deyince ana dili konuşma cezasını değil ülkenin vatandaşı olmayı anlayan bir toplum da ortaya çıkmakta. Birbirini karşı kamp, devleti ortak zorba olarak değil, birbirini ve devletini sırtını yaslayacağı vatanı olarak gören bir toplum.

Bu yüzden, Beyaz Kürtlerin etki sahasındaki Kürt kardeşlerim seçim yapmak zorunda olduklarını, sonsuza kadar iki taraflı birden, hem şahin hem güvercin olamayacaklarını, bir ülkede iki iktidarın mümkün olmadığını görmeliler. Amerikan şahinlerinin vaat ettiği ülkenin, Batının 300 yıllık hilesi olduğunu, Batının ancak uydulara ve kendi zulmüne geçit verdiğini, onun da zaten Eski Türkiye olduğunu görmeliler.

Ve bugün sokağa çıkan Türk kardeşlerim de, Amerikan şahinlerinin uydusu Beyaz Türklerin ekmeğine yağ sürdüklerini görmeliler. Ülkeye sahip çıkmak, devletin güçlerini iş yapamaz hale getirmek değil. Güçlü devlet hem vatandaşını hem kendini korur. Terör aktivitesi bu yüzden ancak kaosa, sokağa, kimin kimi niye vurduğunun bilinmediği toz duman kargaşaya dayanır. Halk sokaktan çekilmedikçe terör onun içine gizlenir ve şiddet sarmalını başlatmak için tarafları birbirine kırdırır.

Halkını çevresine toplamış bir devlet güçlüdür. Halka düşen sokakları boşaltmak, devlete engel olmamak.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst