Hakan YILDIZ'a ait özlü sözler

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde hassas_denge tarafından oluşturulan Hakan YILDIZ'a ait özlü sözler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 19,483 kez görüntülenmiş, 77 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Hakan YILDIZ'a ait özlü sözler
Konbuyu başlatan hassas_denge
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan hassas_denge

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
AĞUSTOS 2012

Sadece özgür ruhlar güzel hayaller kurabilir.
Diğer ruhlar, kendileri için kurulmuş hayal görünümlü bataklıklarda debelenir dururlar.

*Yiyerek, içerek ve boşa harcayarak tükettiğimiz şeyler değil,
Bizden sonra da varolmasını sağladığımız güzel şeylerdir bizi anlamlı kılan.

Dünyadaki tüm televizyonların ana işlevi;
İnsanları aslında ihtiyaçları olmayan lüksleri içeren veya hedefleyen yaşam tarzlarına özendirmektir.

Özendirici reklamlarla tatmin sınırları yükseltilen ve bu gereksiz sınırların başkalarına hava atma aracı haline geldiği toplumlarda, ahlaki yozlaşma hızlanır.

*Sahip olmadığında iyi bir insan olmana engel olmayan şeyler,
Zaruri şeyler değildir.

Olumlu bir konuda şaşırtmadığınız kişileri, olumlu yönde etkileyemezsiniz.

Kalitesiz şeyler için harcanan her kaynak ve vakit, genelde boşa harcanır.

*Doğruluk, adalet, ahlak ve merhamet; insani kalitenizi belirleyen temel erdemlerdir.

Hediye edilen diğer şeyler kişinin en fazla yaşam tarzını değiştirebilirken,
Hediye edilen güzel kitaplar kişinin karakterini değiştirmeye muktedirdir.

*Dünyadaki diğer tüm insanları kendilerine hizmet etmek için yaratılmış modern köleler olarak gören küresel elit dizginlenmeden, yeryüzünde kronikleşmiş hiçbir sorun çözülemez.

İnsanlar en çok, kendilerine değerli bilgiler öğreten kişilere saygı duyarlar.

*İnsan ne kadar az bilirse, o kadar çok korkar ve o kadar çok kızar.

Sanal benliğini düzgün ve değerli göstermek için harcadıkları çabaları,
Fiziksel benliğini düzgün ve değerli kılmak için harcamayanlar,
Gösteriş delisi sahtekar kişiler haline dönüşürler.

Çalışanlarının neyi nasıl yapması gerektiğini bilmeyen bir patron, çalışanlarının oyuncağı olur.

*Bir kimse bilerek ilk defa hata yaptığında uyarınız, ikincisinde ise makul bir ceza veriniz.
Bilerek yapılan üçüncü hataya imkan vermek, topluma kötülük yapmaktır.

*Başkaları için iyi şeyler yapmayan ve iyi şeyler dilemeyenlerin,
Kendileri için iyi şeyler beklemeye ne kadar hakları vardır?
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
EYLÜL 2012

Çocukların geleceği, öğrendikleri tat ve davranışlara göre şekillenir.
Çocuklara iyilik yapmak isteyenler, onları zararlı tat ve davranışlardan uzak tutmalıdır.

*Eskiden yaptığı hataları sık sık tekrar edecek kadar monoton yaşayan kişiler,
Hayatınıza ne renk katabilir ki?

Yaptığınız doğru seçim ve çalışmaların yeterince anlaşılabilmesi için,
Doğru düşünen insanlara ihtiyaç vardır.

Hayat bize aradığımız güzel şeyleri uzun süre vermez bazen.
Ama aramaktan vazgeçersek, güzel hiçbir şey vermez.

*Ne kadar çok detay bilirseniz, o kadar mutsuz olursunuz.
Ama ne kadar az detay bilirseniz de, o kadar oyuncak olursunuz.

Etrafında kendisini anlayacak akıllı ve yetenekli kişiler yoksa, kimse iyi bir lider olamaz.

*Kafanızı en çok hangi konular meşgul ediyorsa,
O konularda sağlıklı fikirler üretme ihtimaliniz artar.

Yaşadığınız her gün hayattan yeni birşeyler öğrenmiyorsanız,
Hâlâ acemi bir insansınız demektir.

*Allah bir taraftan eksiltirse, başka bir taraftan arttırır.
İyi insan olmak; herşeye sahip olmak değil, sizde arttırılan şeyleri doğru kullanmaktır.

Dünya dışı yaşam alanları için harcanan kaynaklar, dünya barışı ve temizliği için harcansa,
Dünya çok daha yaşanabilir bir yer olurdu.

Zorluk içindeki masumları görüp de hüzünlenmeyen insanın, önemli bir uzvu eksik demektir.

Bilgi ve yeteneklerini, olumlu işler yapmak yerine kendilerini pazarlamak için kullananlar,
Alelade fahişelerden ne kadar farklıdır?

*İçindeki intikam hırsını frenleyip yenmeyi öğrenmeden, hiç kimse tüm duygularının efendisi olamaz.

Talihinin sana verdikleri hoşuma gidebilir,
Ama sadece özveriyle geliştirdiğin özelliklere saygı duyabilirim.

*Kalbinde hakiki sevgi cevheri olmayan kişi, servet ve güç dışındaki hiçbir şeyi gerçekten sevemez.

Farklı süreçlerle deneniyor olmanızdan şikayet etmeyin.
Unutmayın ki, sadece normal süreçler yaşayan insanların gelişime katkıları çok azdır.

*Hapsedilebilecek kuşlar var olmasaydı, kafes hiç icat edilmezdi.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
EKİM 2012

*Bağımsız ve caydırıcı denetimin olmadığı hiçbir yerde, gerçek kaliteden bahsedilemez.

Sevgisinin kor ateşinden yanmasın diye, çok sevdiği güzelliklere mesafeli yaşamak nasıl birşeydir,
Bilir misin?

Önemli olan ne içtiğin değil, içtiğin şeyin seni neye dönüştürdüğüdür.

*Dünyadaki en büyük hayalperestlik, herkesin herşeyi anlamasını beklemektir.

Ebevenlik; çocuk 7-8 yaşına gelene kadar ebeveynlerin kendileri için,
Bu yaşlardan sonra ise çocuk için yapılan bir faaliyettir.
Kişilerin ne zaman daha iyi bir ebeveyn oldukları, kimi daha çok sevdiklerinin göstergesidir.

*Bu dünyada sert kayaların üstün göründüğü çok zaman olmuştur.
Fakat uzun süreli savaşları kazanan, her zaman yumuşak ama istikrarlı sulardır.

Apartman ziline ismini yazmaktan korkanlar, neden acaba facebook'ta tüm hayatlarını ifşa ederler?

*Eşeği altın kafese koymuşlar, “aaa-iii aaa-iii” demiş.

Herkesten farklı yaşayan kişi mi daha gariptir,
Yoksa herkesin şartlanmış şablonlara uyarak aynı olmaya çalıştığı toplum mu?

*Madde imparatorluğuna karşı savaşmıyor veya savaşanlara destek olmuyorsan,
Karanlık tarafa yardım ediyorsun demektir.

Gözleri gülüşüne eşlik etmeyen kişi, ya sahtekardır ya da ruhsuz.

*Ne kadar çok yiyip içerseniz, o kadar kalitesiz düşünürsünüz.

Arkasında çocuklar bırakanlar, insan türünün çoğalmasına katkıda bulunurlar.
Ama türün hayatta kalmasını, sadece arkasında doğru fikirler bırakanlar sağlayabilirler.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Ara sıra karanlıklara gömülüp giderken, bir mum daha yakıp gidiyorsunuz yola..Bu satırlarla bu pencereye bir leke olmak istemezdim gerçi...Ben buyum işte,güzele dayanamıyorum..gerisini de getiremiyorum,hoş gerisi de boş ya..Bir sonraki ışığa kadar sağlıcakla kalın..
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
Güzel sözleriniz için teşekkür ederim sayın sakalpoz. Ayrıca hiç de leke olmuyorsunuz pencereye, aksine ilave bir renk kattınız.
Pascal'ın dediği gibi "Denize atılan tek bir taşın, bütün okyanusların seviyesini yükselttiğine" inanırım ben.
Ve tüm çabam; insanların bilinç okyanuslarını yükseltmelerine yardım edebileceğini umduğum küçücük taşlar atmaktan ibaret denize :)
Saygılar ve sevgilerle.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
KASIM 2012

*Ruhunu yüceltmenin tek yolu, hiç tanımadığın ve tanımayacağın insanları da sevmekten geçer.

Hatalarını kabullenip yenilgiyi hazmedemeyenler, başarılarından sonra da mütevazi olamazlar.

Bir ışık göremediği için şikayet edenlerin çoğu, aslında ışıktan delicesine rahatsız olan yalancılardır.

Etrafındaki insanların doğru işler yapamamasını kendi tembelliğine mazeret yapan kişiler,
Sürüden ayrılmaya cesaret edemeyen koyunlar gibidir.

*Dünya hayatı bir okul gibidir; sonsuza kadar taşıyacağınız karakteri burada edinirsiniz.

Mücadeleyi kılıcı daha uzun olanın değil, kılıcını daha iyi kullananın kazanması gibi,
Topluma da çok fazla şey bilenler değil, bilgisini doğru şekilde kullananlar faydalı olur.

Gördüğümüz ve duyduğumuz herşey, bizi doğadaki enfes güzelliklere yakınlıkları oranında etkiler.

İşini severek yapmayan veya yapacağı işin gerekliliğine inandırılmayan kişilerden,
Yeterli verim almayı ummak, hayalperestliktir.

*Tüketim toplumunun önüne konan en büyük kaygı;
Birbirine çok benzeyen ve aslında çoğu gereksiz olan ürünlerden hangilerinin seçileceği kaygısıdır.

Zihin ve el gücü kullanılarak yapılması gereken işleri, çene güçlerini kullanarak geçiştirenler,
Nereleriyle ünlenmek peşindedirler acaba?

*Sen gülün rengini, kokusunu ve herşeyini çok seviyorsun diye,
Gül de seni sevmek zorunda mıdır?

Yöneticiler ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, sahada sadece oyun kurucudurlar.
Takımın diğer oyuncuları da kaliteli değilse, karşı takımların oyuncağı olurlar.

*Cahillerin çok saçmalamalarının nedeni bilmemeleri değil,
Bilmemelerinin nedeni saçmalamayı çok sevmeleridir.

Bu dünyaya bir amaç için geldiğinize inanmıyorsanız,
Başıboş ve duyarsız yaşamaya devam etmenizde bir sakınca yoktur.

*Allah'tan gelene razı olmak yetmez.
İyi niyetle aradığın halde gelmeyene de razı olacaksın ki, O da senden razı olsun.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
ARALIK 2012

İnsanlar çocukları, büyüklerin sahtelik ve iğrençliklerini farkedebildikleri oranda severler.

İyi fikirler üretmenize yardım edebilecek en önemli dış etken; güzel ve kaliteli müziklerdir.

*Eski hataları tekrar ettiği halde olumlu sonuçlar almayı beklemek, ahmaklıktır.

Gerçek güzellikten anlamayanlar, dünyadaki gerçek güzellikleri korumak için nasıl çabalayabilir ki?

Hayattaki herşey, en fazla ihtiyacımız olduğu kadar işimize yarayabilir. Herşeyin fazlası zararlıdır.

Yeryüzündeki varlığını kendi yaptıkları ile sonlandırmaya çalışan tek canlı türü, insandır.

İnsanların çoğu, acısını bizzat çekeceği hatalar yapmadığı konularda, asla tecrübe sahibi olamaz.

*Gerekli gereksiz her yerde çıkarılıp gösterilen kılıç, gerçekten kesmesi gereken yerde işe yaramayabilir.

Allah herkesi, hayatının bazı bölümlerinde dayanabileceği sınırlara kadar dener.
Bu zor denemeler, dünyaya gelmemizin ana sebebidir.

Çocukluğunu tam yaşayamamış kişinin, gençliğinde ve yetişkinliğinde tam olarak tatmin olması çok zordur.

*Karşılığı olmadan basılan paralara dayanan kapitalizm,
Kişileri ve toplumları sahte zenginliklerle oyaladıktan sonra, gerçek felaketlere götürmeye programlıdır.

*İnsanın en zor zamanları; yanındaki kişilerin aklındaki kişiler olmadığı zamanlardır.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
OCAK 2013

*İçinden içeceğin su pis olduktan sonra, plastik bardakla veya altın bardakla içmen ne fark eder?

Bir işin yapılma sebepleri ne kadar az ahlaki ise, doğru sonuçlara ulaşma ihtimali de o kadar az olur.

*Güzel konuşan her kişi doğru da söyleseydi, dünyada hiçbir problem çözümsüz kalmazdı.

Hayatın önüne çıkardığı zorluklara sürekli isyan edenler, düzenli ve düzgün bir hayata hiç ulaşamazlar.

İnsan doğadan ve onu güzelce anlatan kaliteli sanattan uzaklaştıkça, hayvani güdülerine daha kolay yenilir.

İhtiyacı olduğuna inandırıldığı herşeye sahip olabilmiş hiç kimse yoktur.
Ama gerçekten ihtiyacı olan makul şeylere ulaşıp mutlu olabilen çok kişi vardır.

Makinalar asla tam olarak insanlaşamayacak,
Ama insanların çoğu defalarca makinalaşacak ve hatta hayvanlaşacak.

*Eğer istediğin birşey olmuyorsa, ya sen ya da dünya henüz hazır olmadığı içindir. Bekle.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
ŞUBAT 2013

Kanunlar sadece adaletin yerini bulmasına yardımcı olur.
Adaleti gerçekten sağlayan ise, erdemli kişilerin içindeki cevherdir.

*Size yapılan kötülükleri affedebilmek, çok büyük bir erdemdir.
Yapılan bu kötülükleri unutmak ise, açık bir ahmaklıktır.

Gerçek niyetlerini bilmeden yargıladığınız kişileri, anlama ve sevme şansınız hiç olmayabilir.

Zayıf insanlar; ulaşamayacakları şeylere duydukları özlem yüzünden,
Yakınlarındaki şeylerin kıymetini anlayamaz ve bu yüzden genelde mutsuz yaşarlar.

*Ağızlardan çıkan sözlerden daha çok gözlerin içinde oynaşan anlamları dinlerseniz,
Çok az yanılırsınız.

Kişi, ihtiyaçlarını azalttığı oranda, hayatının anlamını arttırma şansı yakalar.

*Kendini doğru ve iyi anlayan kişilerle tanışana kadar,
Yanında kim olursa olsun, sonsuz bir yalnızlık içindedir tüm ruhlar.

Gökyüzüne, bir ağaca veya bir çocuğa gülümsemeden geçirdiğiniz her gün, eksik geçmiş bir gündür.

*İnsanlar ne kadar çok onaylanma ihtiyacı duyarlarsa, o kadar çok muhabbet peşinde koşarlar.

Yüzü temiz olan herkesin kalbi de temiz olsaydı, yeryüzünde çok az sorun kalırdı.

*Korku insanlar arasında en kolay ve en hızlı yayılan salgındır.
Kötü niyetli yöneticiler, toplumun korkularını yaratır ve beslerler.

İçinizde çocukça bir heyecan duyarak başlamadığınız hiçbir şeyde,
Örnek gösterilecek başarılara ulaşamazsınız.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
NİSAN 2013

*Yumruk kadar kalplerinde pirinç tanesi kadar vicdan bulunmayanlardan, ne kadar insanlık beklenebilir?

Kalabalıklar içinde bağırarak konuşanların,
Küçük bir olasılıkla kulakları, büyük olasılıkla ise ahlâkları sorunludur.

Sevdiğiniz kişiye başka hiç kimsenin veremeyeceği kadar dürüst ve derin bir sevgi sunmuyorsanız,
Onu gerçekten sevmiyorsunuz demektir.

Vahşi doğa derler ya hani.
Yüksek ve çarpık betonarme ormanlarından, dibi gelmez trafik bataklıklarından ve çoğu birbirine diş göstererek hayatta kalabilen insanlardan oluşmuş şehirlerden daha vahşi bir doğa parçası bulunabilir mi?

*Ağzından girene dikkat etmeyen motorunu, çıkana dikkat etmeyen ise huzurunu kolayca bozabilir.

Hayatlarında belirgin bir eksik olmayanlar, doğru yaşamanın önemini hiç anlamayabilirler.

İnsan, katlanabildiği zorluklar kadar değerlenip, aşabildiği engeller kadar büyüyebilir.

*Bilerek ve isteyerek tutarlılıklarını kaybedenler, önce ahlâklarını, sonra da insanlıklarını kaybederler.

Bir ülkede bankalar ne kadar çok kâr ediyorsa, vatandaşlar o kadar çok sömürülüyor demektir.

*Yalnız yaşamak bir sanattır ve bu sanatı güzelce icra etme yeteneği çok az kişiye verilmiştir.

İnsanlara asgari çalışma imkanlarını sağlamadan yüksek kalitede iş üretmelerini beklemek, hayalperestliktir.
 
Son düzenleme:

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
Bir genellememin yanlış olduğunu yaşanan güncel olaylarla gördüm ve düzeltmek istiyorum.
Çoğunluğu halkın çıkarlarından çok bir sonraki seçimlerde oylarını arttırma derdinde olan ve bunun için birbiriyle sürekli ağız dalaşına giren iktidarıyla muhalefetiyle siyasilerimizin beceriksizlikleri sonucu, bu duruma seve seve çanak tutan reyting açgözlüsü ve çoğu ülkede olduğu gibi iktidar erkine yakın duran genel medyanın ülkenin gerçek gündemini belirlemedeki yetersizliği nedeniyle, her türlü adaletsizliğe, açık açık özgürlüklerinin ve geleceklerinin ellerinden alınmasına demokratik anayasal haklarını kullanarak tepki göstermeye çalışan Atatürk gençliğinin haberleşmesi ve organize olması Sosyal Meyda sayesinde gerçekleşmiştir.
Dolayısıyla;
Nisan 2013 sözlerimden 6.sı olan "sosyal medyanın genel tanımı" geçerliliğini yitirmiş ve hakikaten bahsedilen amaç için kullananları tarif eder özel bir tanım haline gelmiştir. Bu sözümü yürürlükten kaldırıyorum.
Sosyal medyayı doğru ve güncel haberlere, bilgilere ve arkadaşlarına ulaşmak, düşüncelerini, beğenilerini ve tercihlerini evrensel ahlak ve adalet sınırları içinde kalarak paylaşmak amacıyla kullanan herkese en derin sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Hiçbir siyasi çatıya ihtiyaç duymadan ve hiçbir provakasyona izin vermeden meşru haklarını makul bir biçimde tüm Türkiye'de ve artık dünya genelinde ifade etmeye çalışan gezi parkı eylemcilerine de selam olsun.
Anayasal suç işleyerek orantısız güç uygulanmasına sebep olanlara da Eflatun'un şu sözünü hatırlatmak istiyorum:
"Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir."
Hakan YILDIZ
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
yaptığınız değerlendirme için, kutluyorum... ayrıca platon'da siz de haklısınız... evet...haksızlığa uğrayan değil, haksızlık yapan sefildir...
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
HAZİRAN 2013

*Kişilerin gerçek kalitesi; zihinlerinde en çok yer kaplayan fikirlerle davranışlarına yön veren arzuların başkaları için zarasızlığı ve başkalarına yaptıkları karşılıksız iyiliklerin toplamından ibarettir.

Kişiliklerine erdem ve anlayış becerisi eklemek amacıyla çaba harcamayanlar için,
Değerli vaktinizi hiç boşuna harcamayın.

Bir işin sebeplerini ve tüm detaylarını bilmeden verilen kararlar, işin kalitesini kesinlikle düşürür.

*Kendini eleştiren herkesi kötüleyip hakaret eden ve sahtekarlığı gerçekten adil mahkemeler tarafından tescil edilmiş olan kişilere hayranlık duyanlar, ya saftırlar ya da sahtekarlık peşindedirler.

Bize karmaşık ve anlaşılmaz gelen çoğu şey;
Sonucu oldukları doğal kanunları veya kişisel tercihleri kabul etmek istemeyişimiz yüzünden böyle gelir.

Kendilerini sürekli film ve dizi gibi uydurma senaryolarla meşgul edenlerin çoğu;
Gerçek hayatlarında pek işe yaramayan ve bu yüzden sanal hikayelerle tatmin olmaya çalışan kişilerdir.

İnternet ve sosyal medya genelinde yayılan çelişkili bilgi yığınları içinden,
Gerekli ve doğru olanları süzmeyi öğrenmek, insanlara çok zaman kazandırır.

Bilgi aktarımının daha çok konuşarak yapıldığı öğretmenlik, doktorluk, politikacılık, sunuculuk gibi mesleklere sahip olanlar haricinde, kişiler iş yapmak yerine ne kadar çok konuşuyorlarsa, o kadar çok beceriksizdirler.

Varmak istediği yer ve konum hakkında mantıklı ve makul bir fikri olmayanlar,
Genellikle başıboş yaşamayı sevenlerdir.

*Ne kadar çok şeye hayret ediyorsanız, vicdani hedefler için o kadar az gayret edebilirsiniz.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
AĞUSTOS 2013

*Kelimeler, en güçlü ilaçtan bile daha güçlü iyileştiriciler ve en güçlü zehirden bile daha güçlü katillerdir.

Yol açabileceği sonuçları düşünmeden birkaç saniye içinde vereceğiniz kararlar,
Canınızın uzunca bir süre boyunca sıkılmasına ve yanmasına neden olabilir.

Bir kimseyi ne kadar az rahatsız ederek sevebiliyorsanız, o kadar çok gerçektir sevginiz.

Güzelce traş edilerek, boyanarak ve giyinilerek sunulan bedenlerin birçoğunun içinde,
Ne kadar zayıf ve basit ruhların yaşadığını hayal bile edemezsiniz.

*Bilerek ve isteyerek başkalarının haklarını yiyenleri Allah hemen öldürmek isteseydi,
Dünyadaki insanların yüzde kaçı hâlâ hayatta olurdu acaba?

Ne kadar çok katkı maddeli ve hormonlu şey yer ve içerseniz,
Herhangi bir konuda sağlıklı kararlar verme ihtimaliniz o kadar azalır.

Asıl meselenin kendini hep sevecek ve hep mutlu edecek kişiyi bulmak değil de, hep sevilebilir ve mutlu etmeye değer birisi olarak yaşamaya çalışmak olduğunu anlamalı artık insanlar.

İnsan hangi dili milli dil olarak öğrenirse, o milli kültürün etkisinde yetişir.
Milli dil tam öğretilmeden yüklenen her yabancı dil, çocukları kültürel bocalamaya sürükler.

*Kişiler, veremedikleri sözler kadar tutarsız, bilerek tutmadıkları sözler kadar da karaktersiz yaşarlar.

Çocukları küçük bir gülücükle bile olsa sevindirme imkanı bulup da bunu yapmadığınız her defa,
İnsani beceriksizlik hanenize bir çentik atılır.

*Ağrıyan her dişin çekilmesi gerekmeyeceği gibi,
En garantili çözüm, genelde en iyi çözüm değildir.
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
EKİM 2013

Nasıl yaşayacağını ve neleri beğeneceğini medyadan öğrenen,
Her hareketi izlenip fişlenen ve haksızlıklara tepki göstermesi yasak olan birinin,
Kendi halinde yaşayan bir orman köylüsüne özgürlük ve medeniyeti anlatması kadar saçma çok az şey vardır.

*Çok uzun zamandır tanıyor ve birlikte pek çok güzel şey paylaşmış olsanız dahi,
Zor zamanlarınızdaki tutumlarını görmeden, hiçkimse için gerçek dostumdur demeyin.

Halkının yarısından çoğuna makul refah seviyesine ulaşacak iş imkanları sağlamadığı halde,
Herkesin bol bol çocuk yapmasını isteyen yöneticiler neyin peşindedirler acaba?

*Yapmak istediğiniz herşey için heyecanınız, sağlığınız, enerjiniz ve paranız yetebilir.
Ancak emin olun ki, vaktiniz yetmeyecektir.

Elindeki kumanda ile istediği kanala zaplayıp istediği yalana inanma özgürlüğünü,
Sahip olması gereken en önemli özgürlük zannedenleri,
Gerçekten özgürleştirebilir misiniz?

Dünya ekonomisinin üçte ikisine hükmeden ve bu zenginliklerinin önemli bir bölümünü silah satışlarından kazanan ülkelerin, dünya genelinde barışın sağlanması için çalışan en büyük güçler olduğuna inanmak,
Ne boyutta bir saflıktır?

*İçinde sanatsal bir güzellik barındırmayan şeylerin,
Normal insanlar tarafından korunmaya değer bulunma ihtimali düşüktür.

Reklamlarda çoğunlukla doğal çekiciliği olan insanları kullanmalarının sebebi;
Satmaya çalıştıkları çoğu gereksiz şeyin sizi bu insanlar gibi çekici yapacağı yalanına inanmanızı istemeleridir.

Sonradan hatırlamanızı gerektirecek hiçbir iyiliği yapmayın ve
Yaptığı iyiliklerden sık sık bahseden kişilerle arkadaş kalmayın ki,
Huzurunuz gereksiz yere kaçmasın.

*Herşeyden önce, bu dünyaya bulduğunu götürmek için mi, yoksa birşeyler getirmek için mi yollandığınızı anlamaya çalışınız. Götürücü iseniz, birilerinin de sizi er ya da geç acımasızca götüreceğini unutmayınız.

Pek çok insan, büyük acılarının çoğunu başkalarının yalanları yüzünden yaşamasına rağmen,
Yalan söylemeye neden devam eder acaba?
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Halkının yarısından çoğuna makul refah seviyesine ulaşacak iş imkanları sağlamadığı halde,
Herkesin bol bol çocuk yapmasını isteyen yöneticiler neyin peşindedirler acaba?

geçen yüzyılın başında komşumuz Yunanistan'ın nüfusu Anadolu'daki Türk nüfusuyla neredeyse eşitti,şimdi biz 80 milyon aynı komşumuz 10/12 milyon seviyelerinde ve krizle boğuşuyor,ve Avrupa nüfusu yaşlanıyor.Türkiye,ister beğenelim ister beğenmeyelim bu iktidarla beraber büyük atılımlar büyük projeler üretti ve gelecek on yıllar içinde Avrupa'nın lokomotifi durumuna gelecek ve gelişen sanayimiz ve iş alanları için genç,dinamik ve her yönden kendini yetiştirmiş bir nüfusa ihtiyacı var.Beklentileri kısa vadede değerlendirmemek lazım,şimdi dikeceğimiz bir meşe palamudu 50 sene sonra yemiş verir.Naçizane benim görüşüm bu..
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
geçen yüzyılın başında komşumuz Yunanistan'ın nüfusu Anadolu'daki Türk nüfusuyla neredeyse eşitti,şimdi biz 80 milyon aynı komşumuz 10/12 milyon seviyelerinde ve krizle boğuşuyor,ve Avrupa nüfusu yaşlanıyor.Türkiye,ister beğenelim ister beğenmeyelim bu iktidarla beraber büyük atılımlar büyük projeler üretti ve gelecek on yıllar içinde Avrupa'nın lokomotifi durumuna gelecek ve gelişen sanayimiz ve iş alanları için genç,dinamik ve her yönden kendini yetiştirmiş bir nüfusa ihtiyacı var.Beklentileri kısa vadede değerlendirmemek lazım,şimdi dikeceğimiz bir meşe palamudu 50 sene sonra yemiş verir.Naçizane benim görüşüm bu..

Sayın sakal;
Değerli görüşünüzü paylaştığınız için teşekkür ederim öncelikle.
Yalnız hepimizin ilk öğrendiği trafik kuralına pek uymuyor yorumunuz bence.
Sol tarafa baktınız, araba gelmiyor, atladınız yola ama çok ciddi riske girdiniz, bir de sağ tarafa baksanıza :)
Sağ tarafımızda hiçbir nüfus sorunu olmayan (yüz yıldır palamut dikmiş) Malezya, Endonezya ve Bangladeş gibi örnekler var, aylık 20-30 dolara tüm dünyaya mal üretiyorlar.
Bu kadar kalabalık ama bu kadar sefalet içinde olmalarının baş nedeni, kendi öz sanayi ve teknolojik gelişimlerini gerçekleştiremedikleri için artan nüfuslarını batılı dünya tekellerinin fabrikalarında üç kuruş karşılığı doyurmak zorunda kalmaları değil midir? 200 milyon zenginleşmiş kişiden arta kalan 1 milyar 160 milyon Çinli de aynı durumda.
Avrupa birliğinden açık sözlü politikacılar söylüyor; "sizi asla almayız, mecbur kalıp alsak bile serbest dolaşım ve çalışma hakkı vermeyiz, tarımınıza destek olmayız" diye resmi raporlar yayınlıyor. 1995 yılından beri gümrük birliği saçmalığı ile kaz gibi yolunuyoruz zaten, ihtiyacı yok ki almaya. Kimin lokomotifi kime yarıyor bu durumda?
"Politika umut satma sanatıdır" derler, bilirsiniz. Partisi farketmez, kimin bize ne balonlar satmaya çalıştığını farkedemezsek toplum olarak, bir bir patlayan balonların serin rüzgarlarında saçlarımızı dalgalandıracağız sadece.
Saygılarımla.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Sayın sakal;
Değerli görüşünüzü paylaştığınız için teşekkür ederim öncelikle.
Yalnız hepimizin ilk öğrendiği trafik kuralına pek uymuyor yorumunuz bence.
Sol tarafa baktınız, araba gelmiyor, atladınız yola ama çok ciddi riske girdiniz, bir de sağ tarafa baksanıza :)
Sağ tarafımızda hiçbir nüfus sorunu olmayan (yüz yıldır palamut dikmiş) Malezya, Endonezya ve Bangladeş gibi örnekler var, aylık 20-30 dolara tüm dünyaya mal üretiyorlar.
Bu kadar kalabalık ama bu kadar sefalet içinde olmalarının baş nedeni, kendi öz sanayi ve teknolojik gelişimlerini gerçekleştiremedikleri için artan nüfuslarını batılı dünya tekellerinin fabrikalarında üç kuruş karşılığı doyurmak zorunda kalmaları değil midir? 200 milyon zenginleşmiş kişiden arta kalan 1 milyar 160 milyon Çinli de aynı durumda.
Avrupa birliğinden açık sözlü politikacılar söylüyor; "sizi asla almayız, mecbur kalıp alsak bile serbest dolaşım ve çalışma hakkı vermeyiz, tarımınıza destek olmayız" diye resmi raporlar yayınlıyor. 1995 yılından beri gümrük birliği saçmalığı ile kaz gibi yolunuyoruz zaten, ihtiyacı yok ki almaya. Kimin lokomotifi kime yarıyor bu durumda?
"Politika umut satma sanatıdır" derler, bilirsiniz. Partisi farketmez, kimin bize ne balonlar satmaya çalıştığını farkedemezsek toplum olarak, bir bir patlayan balonların serin rüzgarlarında saçlarımızı dalgalandıracağız sadece.
Saygılarımla.

siz daha geniş bir perspektiften değerlendirmişsiniz,doğru..ama balık hafızamı biraz zorladığımda iki anahtar vadedip eldeki anahtarları da götüren iktidarları ne çabuk unuttuk..kılıçdaroğlu'nun dediği gibi dünyayı yorumlayacak dengeleri okuyacak bir bilgi birikimim yok..olaya kendi dar penceremden ve çevremden izlenimlerime baktığımda, en azından insanların ellerindeki birikimlerinde uçup gitmediğini ve gelecek için planlar kurabildiklerini görüyorum..tümden iyi veya kötü diyemeyiz ama hissedilir derecede bir iyileşme olduğunu da kimse inkar edemez..daha gözümüz yeni açıldı durun bakalım her şey bir anda güllük gülistanlık olmaz..tansu hanımın gümrük birliğine girdiğimiz günü sanki bayram havasında kutladığını hepimiz biliyoruz,oysa israil yetkililerine; arz_ı mevudunuz hayırlı olsun gibi akıllara zarar bir yorumu yapabilen birinden ülkenin zararına olan bir şeyi kutlaması yadırganamaz bir durumdu..tuhaflıklar ülkesiyiz daha ne diyebilirim..Sağlıcakla..
 

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
ARALIK 2013

En çok çekinmeniz gereken kişiler;
Etrafındaki çoğu eksik, yanlış veya gereksiz bilgiyi toplayarak çok bilmişlik taslayan kişilerdir.

*Medeniyetin gelişim tarihi ile kaliteli sanat eserleri tarihi genelde paraleldir.
İnsanlık için güzel işler yapma ilhamı veren kaliteli sanat eserleri üretimini teşvik etmeyen hiçbir toplum,
Medeniyetin gelişimine katkı sağlayamaz.

Kendisini diğer kadınların kıskanacağı şatafata ulaştırması için,
Kocasının din bezirganlığı yaparak çalıp çırpmasına göz yuman kadınlar,
Kocalarının iplerini elinde tutan bağnazların toplumdaki tüm kadınları süs bitkisi gibi eve hapsetme çabalarına,
Ortak değil midir?

Tanrı, emirlerini sadece peygamberler aracılığı ile insan ağzından aktarmıştır.
Peygamberler dışında “Tanrı şöyle istiyor” diyenlerin çoğu yalan söylemiş, kendi isteklerini de katmışlardır.
Herkes, Tanrı'nın emirlerini inandığı kutsal kitaptan kendisi öğrenmek zorundadır.
Tabi ki, sahtekar din bezirganlarının oyuncağı olmak hoşuna gitmiyorsa.

*İnsanları asıl üzen veya kızdıran şeyler başkalarının söyledikleri değil,
Söylenen şeylere kendilerinin yükledikleri anlamlardır.

Eğer kalıcı bir değer, bir ürün veya bir fikir ortaya çıkarmıyorsanız,
Ne kadar yoğun çalıştığınız ya da ne kadar aktif yaşadığınız sadece sizi ilgilendirir.

*İnsanlığını zaman zaman ya da tamamen unutanlara kızarak yaptığınız her hata,
Yavaş yavaş sizi de onlara benzetir.

Neşe ile cıvıldayarak gülen bir çocuğun gözlerinin içindeki ışıktan daha sıcak bir ışık,
Hiç varolmamıştır.

*Daha çok doğru bir mesajı olan işlerle uğraşınız.
Sizden sonrakilere doğru bir mesaj bırakamadığınız işler, genellikle boş işlerdir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst