Gün doğumu günü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde iuflsfozkn tarafından oluşturulan Gün doğumu günü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,993 kez görüntülenmiş, 15 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı Gün doğumu günü
Konbuyu başlatan iuflsfozkn
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan iuflsfozkn

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Burada önce doğum ile ilgili doğum günüm olan 25 mart nasıl geçti onu anlatmayı düşündüm.neden?
normalde ailem doğum günü merasimine çok önem verir benim aksime olarak.üniversite hayatım başlayana dek hep de bir parti tarzı -küçük çaplı da olsa- kutlmalar olmuştur.üniversite den itibaren doğum günümü yalnız yaşamak durumunda olduğumdan artık bir önem arzetmemeye başlamıştı.yani insan her GÜN DOĞUMUNDA zaten doğuyor yeniden diye düşünürüm haliyle yılda bir kutlama yapmak diğer günleri yetim bırakmak olacak...
ama bu 25 mart çok farklı oldu çok....
25 mart ın doğum günüm olduğunu hiç düşünmeden başladığım bir 25 mart başladıı..sabah erken toplantı ve kahvaltı ardından süpriz bir gelişme olmuş ve yurtdışından gelen misafir gurubunu ağırlamak bir anda üstüme kaldı ..2 saat sürer diye ikna edildim ve istanbul u geziyoruz...gittiğimiz tarihi miraslarımızın hiçbirini anlatamadığımı farketttim.hergün önünden geçtiğim binalar aslında hiç doğmamışlar bende..sultanahmeti anlatıyorum" işte bu 6 minareli yapı sultanahmet cami ve bu meydan hipodrommuş roma dönemi" ...en fazla iki üç cümle sonra matematikçi ne anlar tarihten deyip kendimi savunuyorum yurtdışından gelen beni yurdumda yabancı hissetirren misafirlerime..
telefonum çalıyor sürekli şaşırıyorum eski arkadaşlar arıyorlar...dünkü ve ondan önceki günkü gün doğumlarında aramayan arkadaşlar bunlar...şaşırıyor ama diğer yandan açamıyorum çünkü konuşacak zaman bulamıyorum...bir ara telefondan face e ve felsefe net e göz atarken doğum günü tebrik mail ve mesajları gördüm.sonra şaşkınlıkla telefona gelen anlam veremediğim" istanbul da bir arkadaşım var o bizi unuttu ama biz onu unutmadık" mesajına ve cevapsız bıraktığım aramalara anlam verebildim..hepsi meğer doğum günüm içinmiş ..ha biri hariç ...özel ders için söz verdiğim öğrencim defalarca kendisi ve annesi bana ulaşamamış olmanın hıncını cevapsız arama sayıları ile ifade etmekteler...gezi uzun sürünce ne ders kaldı ne verdiğim sözler ne de günlükteki planlar.. gün doğumu akşam olunca , gezi gece 11 olunca biter fakat doğum günü....
gece ısrarla yanlarına çağırıyorlar bir kaç dost...kızıyorum onlara uykum var yorgunum beni uğraştırmayın nidalarımla....ama nafile ısrar ağır basıyor uykuya...bir restorandayız ama neden ordayız?? çay içiyor ve günlük geyikten kalanlara yenilerini ekleyip gergedan yapıyoruz...aniden bir dostum belirdi restoranın kapsında , üstünde türkiye kupası fakiri -fenerbahçe- forması ,elinde bir demet çiçek renk cümbüşü ,simli...yeni nişanlı bu saatte bu halde şaşkınlığın ölçüsü deliliğe yakın ....futbol maçından çıkıp koşa koşa çiçekçi bulmuş ve bana yetişmiş elinde çiçeklerle ve diyor " doğum günün kutlu olsun"... ben şoke .... gece 1 de restoranda gün yeni güne doğmak için sancı ile karanlık içinde....
gece 2 restoran arkada kaldı ...telefon çalıyor ..." merhaba beni alsana size gelmek istiyorum" diyor. manyak mısın bu saatte?? ya sen al beni ısrarına dayanamayıp alıyoruz eve doğru yola koyulmaktayız...bir market ve çiğ -çi- köfteci önündeyiz ...günün doğumunu beklemekte gözler , aklım yastıkta...birden kurdelalı kırmızı kutu çi köfteci önü doğum günün kutlu olsun...aman yerle bir oldum aman ne büyük bir aptalım ki yanımda onlarca gün doğumu yaşadığım bu pak nasiyelerin hangisi icin ben bunları yaptım ve yapardım???sonra iç hesaplaşma neden bu kadar iyilik ? bunlar beni bilmiyorlar bilseler içimdeki canavarı ....
hayatımda bu kadar ezildiğim kaç günüm var bilmiyorum....o eski partiler çok eksikler ...ama yeni günler çok yeterliler ...
ben beni bildim bileli , sevemedim bir türlü.
sen beni sevdin seveli , şaşkın bir hal içreyim ,
vefasızlığım sana olan sevgisizliğimden değil,
çok farklı değil bu neden,
tarihin mirasları içinde onlardan habersiz yaşayışımdan.
her gün doğumundaki farklılığın farkında olamayışım
hergün seni ne kadar sevdiğimi kontrol edemeyişim
olsa olsa .....
ey dost affet kusurlarımı ...



doğum günümde bana yaşadığımı bir kez daha hissetiren , farkında olmadan yaşanmışlıklarımı bana gösteren herkese gönülden teşekkür ederim...umarım affedersiniz...
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
içindeki canavara ve sana nice seneler iuflsfozkn esenlik içerisinde yaşa :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sağlıklı, mutlu günler dileğimdir. paylaşım için teşekkürler.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Bir zamanlar, doğum günüme yakın gün wikipedia'ya girdim ve 26 Nisanda olan olaylara kendi doğum günümü eklemiştim ve 6 saat sonra vandalizm kuralı altında sildiler, belki bir bilim insanı ya da bir asker ya da ünlü bir şarkıcı değildim ama doğum günü yaklaşan ve kalbi serçe gibi olan küçük ve sevgi dolu çocuktum. O günden sonra her gün benim için sadece 24 saatlik süreçtir...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Hayatın anlamı nedir? Ne klise bir soru! Ama gerçekliğini bu sabah hissettim sanki digerlerinden farklı bir fark ediş . Önümde okunmak üzre alınmış bekleyen 10 larca kitap ve binlerce sayfa.. Elimde*Elimde onlarcadan biri ve bir kaç gündür okumuslugun sonucu 105.çi sayfadayim . Raflara baktım , sonra kutulara , gördüğüm ; onlarca kitap hala durmakta ..bu hayatım bittiğinde ya kitaplarım bitmemiş olursa , ya ömrüm onları okumaya vefa etmezse.. Ya kurduğum onca hayal, evlenmek, iyi bir yazar olmak, 3 cocuk sahibi olmak !?!?hayat ne kadar hayal.. Hayal ne kadar hayat... Son verebilir miyim artık ileriye dönük planlar yapmaya..

Hayat benim icin iki eli cebinde uydurulan bir masaldi... A Hamdi tanpinar
*Ozkan
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Doğum gününüz kutlu olsun Özkan, nice günler nice doğumlar olsun.

(Geç farkettim kusuruma bakmayın)
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Doğum gününüz kutlu olsun Özkan, nice günler nice doğumlar olsun.

(Geç farkettim kusuruma bakmayın)

estagfrllh..umarım bu yazıyı yazmak yani konunun ilk yazısını yazmak ahmaklık olmamıştır, sadece paylaşmak istedim o gün kü duygularımı...gerçekten mutlu ettiler beni ogün...
teşekkür ederim okuma sabrı gösteren her arkadaşa
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Hissediyorum yavaş yavaş ihtiyarlığı,
Çatladı artık hayat rüyâsının billûru…
Kirpiklerimin ucunda ötelerin nûru…
Bir başka aydınlık görüyorum yaşlılığı…

Gençlik tutkularından uzak, hep ötelerde,
Tülleniyor gözlerimde Sonsuz’un serhaddi.
Zaten bir zaman rûhumu saran hayâlimdi,
Şimdi gönlümde agaran şeyler perde perde…

Artik ne şafak arzusu, ne akşam tasasi;
Yok düşüncemde hiçbirinin o eski yeri;
Ayni şey bence dünyânin lezzeti-kederi,
Meltemi-sabâsi ve tûfânı-fırtınası…

Ne eski köşkler, ne yeninin gökdelenleri,
Ne kırların lâlesi, zambağı, papatyası;
Ne yokluğun acısı, ne varlığın safâsı;
Ne de dünün dillere destan ma’mûreleri…

Artık hiçbiri bir şey anlatmıyor kendince.
Felek devirdi hepsinin kâsesini bir bir…
Ve şimdi dalgalanıyor derûnumda tekbir:
“Allah bes bâki heves!” işte hayat bu, bence.

Geceler gündüzlerle içiçe ve aydınlık,
Yıllarca kaderden beklediğim buymuş meğer;
Uğrunda bin ömür fedâ edilmeye değer,
Bir dünyâ ki, yok hiçbir yöresinde karanlık…

Elvedâ gece gazelhanlığına, elvedâ…!
Ve yarasalar yarasalarla kalsın artık.
Işık dalgaları içinde yüzerken varlık,
Karanlığa türkü söylemek bir kuru sevdâ…

alıntı ...a.f.ş
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
bugün ya da dünden bahsedelim biraz...dün -bugün bir açıdan bakınca farklı olan zaman değil ve bu beni çıldırtan şey...onca gün yaşıyoruz , sanıyoruz ki zaman geçiyor ve sanıyoruz ki zaman geçmeye devam edecek...bir zaviyeden bunlar hep boş...ne zaman var ne mekan ....ama bunu anlatacak kadar uygun bir durumda değilim..lakin kısaca ; sadece seçimlerimiz var ama onlarda bir darlıkla , bir sınırla mukayyed.

dün...çarşamba...
bir arkadaşı almak üzre yola çıktım...arabayı (emanet olan bir araba) çalıştırdım ve 2 metre belki gittim deneblir ve sağ cenahtan bir eleman arabasıyla küttttt....dıııııtttt...kaza .... trafik kazası ayrı bir şey adı üstünde kaza evet biraz da maddi kayıp fakat nefret ettiğim ve de çekindiğim, araçlardan inilir " kör müsün birader vs vs " küfürler, belki yumruklar ....nefret ediyorum insanların yüzlerinde o hıncı , öfkeyi belirten çizgilerden ve onlara o haldeyken bakmaktan...neyse ki Allah a şükür iyi biri çıktı .geldi hemen geçmiş olsun dedi elimi sıktı, konuştuk nasıl çözeceğimize karar verdik...rapor tutulurmuş ve o raporlar sigorta acentelerince incelenip maddi külfetin kimde olacağına karar kılınırmış...öğrendim...insanız ikimiz de...iki boyuttan bakalım insanlığa..bir , ikimizde insanlık çerçevesi dışına çıkmadan sadece konuşarak çözümler sunduk birbirimize ki bu çok zor ve önemli bir şey böyle kaza anlarında ...sabır musibetin ilk anında gösterilendir....iki ikimizde insanız maddi külfetten kaçınmak istiyoruz ,insan kendinde kusur bulunsun istemez..neyse ki ben biraz tolerans ile ortada buluşalım dedim ki suçlunun o oldugunu az cok kestirebildiğim halde...ayrıldık....düşüncelerim puslu, canım sıkkın ve hayallerim karanlık...masrafı nasıl karşılayacaktım ve emanet olan aracın çilesini nasıl atlatacaktım ...gün akşama karar kıldı ve ben de uyumaya...
ertesi gün...perşembe..
sabah kahvaltımı yapıyorum bir dostumla....mekan çok güzel şehrin monotonluğunun dışına kahvaltı salonunun içine açılan 4 parça diktörtgen pencereli kapı..içeri girip rahatça kahvaltımı yaparken bir telefon arayan " mehmet kaza yaptığım" böyle kaydetmişim ...bana beni rahatlatacak bir öneri sundu..."tüm suç benim olsun senin masrafını benim kaskom ödesin olur mu.??" kızarmış ekmek , üstünde bal ve tereyağı ; ne lezzetli ve ne güzel öneri....şükürler olsun Allah ım...insan yaratmandan ötürü şükürler olsun...ve şükredemediğim her şeye rağmen beni hala yaşattığın için şükürler olsun... gün doğmaadan neler doğar ...ne ümit vaadeden söz ..ne güzel söz..
iyi geceler....insanca yaşamayı seçenlere ve seçmeyi dileyenlere ....
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Geç kalmışım kutlamaya, pastalar da bitmiştir şimdi...Ayıp olmasın(geç oldu) mesajla kutlayım dedim,gitmedi mesaj...

Sağlık,huzur,mutluluk ve başarılarla dolu nice yıllar.
Aslında her gün yeniden doğuş zaten...O halde niceX(sonsuz) mutlu günlere diyelim.

Doğum günleri önemlidir. Dünyaya adım attığımız gün bir gün, o da unutulmamalı elbette...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Geç kalmışım kutlamaya, pastalar da bitmiştir şimdi...Ayıp olmasın(geç oldu) mesajla kutlayım dedim,gitmedi mesaj...

Sağlık,huzur,mutluluk ve başarılarla dolu nice yıllar.
Aslında her gün yeniden doğuş zaten...O halde niceX(sonsuz) mutlu günlere diyelim.

Doğum günleri önemlidir. Dünyaya adım attığımız gün bir gün, o da unutulmamalı elbette...
zamanın izafiliği gözüne alınırsa dün bugün yarın hepsi aslında aynı ve hepsi yok...geç olmadı teşekkür ederim çok naziksiniz

fürü arakadaşımızın doğum gününü tebrik ediyorum...niceX(sonsuz) mutlu günlere demişlerdi ben de ileteyim aynsını

bu arada doğum günüm münasebetiyle açmış olduğum bu sayfada kendimle ilgili önemli olduğunu düşündüğüm bir şeye yer vereceğim..bunu neden yapıyorum...önce onu söyleyeyim..biz insanlar fikirlerimiz farklı olmadıkça kendimiz olamayız bu bir gerçek ve doğal...fikirleri aynı insanların bir arada yaşamaları bence fakirliktir....önemli olan farklılıkları müsamaha ile karşılayıp anlama gayreti ve bu insan olmanın gereği...
kendim ile ilgili kısım... ben hangi tartışma platformu olursa olsun iddialı olmaktan ve olandan hoşlanmam dolayısıyla kendi fikirlerimi kabul ettirmek gibi bir amaç gütmiyorum..fikirlerimi bilmeden önce mesut bir arkadaşlık kurduğum biri fikirlerimi yani beni tanıdığında bana selam vermeyi kesecekse ve kesiyorsa sorun ondan kaynaklanır...fikirlerimizin farklılıkları bize renkli ve zengin yaşamayı sağlar...evet ben komünist değilim ama komünist olanı sevmem diye bir şey insanca değil..ben inandığım yolda yürürüm belki yıllar sonra yolumu da değiştiririm bu beni ilgilendirir ..kimse anlatılanlara kulak asmaz eğer düşünebiliyorsa ...insan düşünebilen bir varlık olduğunu iddia ediyorsa gidip öğrenmeli herşeyi kaynağından ...israil e laf atmadan israil i tanımalı insan. hristiyanlığa laf atmadan onu tanımalı insan...ama hristiyanlığı bir yahudiden değil hristynlık kaynak kabul ettiği yerden öğrenmeli....hasılı fikirlerimiz kimliklerimiz olmakla birlikte değişmeye ve farklılıkara açık olmadıkça saplantıdan öte geçemezler sanırım...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
sevgili dost ! bir gün sen de sonbaharla tanışacaksın.Sıcak bir yaz sonu , hiç ummadığın bir anda kapını çalacak.Serinliğini , yağmurlarını, rüzgarlarını ve yapraklarını yüklenip , evine yatıya gelecek.Sonbahara , kar gibi çarşaflar sereceksin...ali ural
yaşlanmak sonbahar mdır? demek istediğin bu mudur? Demek öyle ! peki ben şimdi 20 li yaşlarda hangi baharı yaşıyorum ? nefslerimizin pençelerinin acısı hala üstümüzdeyken biz hangi baharı yaşıyoruz? yoksa kış mı bizimkisi...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
aşk insanlar için olduğu kadar! aşk için olan insanlar da var...aşksız insan susuz toprak gibi kupkuru, ölü oluyor..hayata bakışı soluklaşıyor ,renkler canlılıklarını yitiriyor.heyecan ise ateşini kaybetmiş gönül için buz etkisi yapıyor.
uzun süredir çölleşmiş sineme bir kara bulut yaklaştı yükseklerden .irkildim ,kara kıyamet kopacak , zaten anlamını yitirmiş yaşamım sonlanacak ve vuslat olmadan hüsran içinde göçeceğim sandım buralardan...sonra bir damla düştü önce çölüme , sonra bir damla daha sonra bir tane daha...cemre düşer gibi toprağa..yağmurdu inen gökten , rahmetti..kurumuş gözlerimden buluta nispet edercesine damlalar süzüldü , az sonra tuzunu tattığım göz yaşlarım...ümit filizlerime can geldi , doğrulttular boyunlarını yukarılara doğru..
karşıma çıkan saf ,dupduru bir aşk hikayesi beni geçmişe götürdü..bir çiçeğin bahar geldiğinde yeniden canlanması, rengarenk yapraklarını giyip,mis kokusunu sürünmesi hep maşukuna olan aşkından değil mi? maşuku göremeycekse neden yapsın bunları...bizler de öyle değil miyiz? ah insan!!! ve ah aşk!!! sen ne yaman şeymişsin !nice yiğitleri divane ettin...yazdıklarını yırtıp atarken " o bunları görüp okumayacaksa yazmamın ne anlamı var" diyordu ellerim, kemanı satılığa çıkarırken " sesini dinlemeyecekse müziğimin ne önemi var" diyordu ellerim... elbette sen bilmeyeceksen , duymayacaksan , görmeyeceksen benim senin için olduğumu benim ne anlamım var..
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
12 Haziran'a ben, 'yüzyıllık fırsat' diyorum. Onun için sadece kendi adıma oy kullanmadığımı biliyorum. İttihat Terakki çetesiyle, kendini bu aziz millete vasi tayin eden bütün vesayetçilere "yeter artık!" demek için gidiyorum sandık başına. Bayramlık elbiselerimi giyeceğim. Yüzümde kararlılık, umut, heyecan... Öyle yürüyeceğim. Vakit geldi, tamam; gün işte bugün, yarınlarınız aydın olsun ey asırlık hasret çekenler, diye sandıkları bahar çiçekleriyle bezeyeceğim. Yüz yıldır ilk defa yakalanan demokratikleşme fırsatını, 9 ay önceki referandumda tecelli eden demokratikleşme işini yarım bırakmamak, tamamlamak için oy veriyorum. İlk defa, devlet kurumlarının içine, aklına, zihniyetine hâkim olmuş, adına vesayet denen zihniyete "buraya kadar!" diye haykırmak istiyorum. Gözümün önünde mazlum, halkın sevgilisi başbakanımız Adnan Menderes ve iki bakanının idam sehpalarında sallanışı duruyor. Yüreğim titrerken, mührü basan parmaklarım çelik gibi duruyor. Mağara köşelerinde, çaresiz kuzular gibi birbirine sokulmuş Dersimli çocuk, kadın ve ihtiyarlara gaz bombası atan zalimleri görüyorum. Dağlara doğru can havliyle kaçarken, onları alçaktan uçarak bombalayan, "isyan bastırıyoruz..." diye 60 bin insanımızı katledenleri unutamıyorum. Darbe şartları oluşsun diye, üniversitelerde milletin evlatlarını kışkırtarak, ideolojik cenderelere hapsederek binlercesini birbirine kırdıran zalimleri düşünüyor, mührü öyle basıyorum. Sıkıyönetim komutanları olarak 'devlet' oldukları halde, "Kaybolan devlet otoritesini tesis etmek için müdahale ettik..." diyenlere, "artık oyun bozuldu!" diye oy veriyorum. Madımak otelinde diri diri yakılan Alevi kardeşlerim için, Başbağlar'da köy meydanında kurşuna dizilen Sünni kardeşlerim için, Abdi İpekçi için, Uğur Mumcu için, Savcı Doğan Öz için, Muammer Aksoy için, Çetin Emeç için, Eşref Bitlis için, Mustafa Özbilgin için, Hrant Dink için oy kullanıyorum... Dağlıca şehitlerinin, Heron görüntüleriyle şahadetleri naklen yayınlanan Hantepe kuzularının kanı yerde kalmasın diye, Türk analarının, Kürt analarının gözyaşı dinsin diye, sıkıyönetim mahkemelerinde, yargının derin dehlizlerinde yok edilen failler ortaya çıksın diye, zamanaşımına uğratılan davalar yeniden açılsın diye oy kullanıyorum... Cesur emniyet görevlilerine, cesur savcı ve hâkimlere omuz vermek için, vicdanları kanatan faili meçhullerin açığa çıkması için, babalarının ellerini doya doya tutamamış, dayısına, amcasına doya doya sarılamamış yetim çocuklar için, analarına doyamamış öksüzler için oy kullanıyorum. "Gerçekler ortaya çıksın, kim incinecekse incinsin" diye oy kullanıyorum. Cuntacıların, darbecilerin ülkesi değil bu memleket... Hür, demokrat, sevgi dolu insanların ülkesi burası... diye haykırmak için oy kullanıyorum. Öz yurdumda garip, öz vatanımda parya olmadığımı göstermek için oy kullanıyorum. İnancımı, değerlerimi tehdit görenlere, kendini asıl, milleti uşak zannedenlere "Geçti Bor'un pazarı..." demek için oy kullanıyorum... Ağacıma, çiçeğime, kılığıma kıyafetime, şarkılarıma, türkülerime, isimlerime, cisimlerime tahammülsüzlük gösterenlere "yetti ama!" demek için oy kullanıyorum. Ergenekonları, Balyozları görmemek için kırk dereden su getirenleri susturmak için, darbeciler yargılanmasın diye "Darbeye teşebbüs suçu mu olur?" diye hukuku, yargıyı katledenlere hak ettikleri cevabı vermek için gidiyorum sandık başına. Davaları değersizleştirmek, sulandırmak, bulandırmak tezgâhıyla, darbe sanıklarını yargıdan kaçırmak için aday yapanlara "fena yanıldınız" demek için gidiyorum sandık başına. Darbecilere, vesayetçilere utanmadan sahip çıkan, onları meşrulaştırmaya kalkanlara haddini bildirmek için gidiyorum sandık başına. Yola çıktık bir kere, referandumdaki demokratikleşme hamlesini yarıda bırakmamak için, umutla, kararlılıkla, 12 Haziran'da sandık başındayım... HÜSEYİN GÜLERCE ZAMAN 03.06.2011 08:47
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Merhaba arkadaslar ( ya da her kimsen)
Bizler günlük hayatta ne kadar düşünüyoruz öleceğimizi ? Öldükten sonra toprak olup gideceğimizi biliyoruz belki öte dunya diye bir seye de inanıyoruz fakat yok olmanın yani artık dünyada yok tan öte bur sey olmayacağımızın ne kadar farkindayiz ?
Tersten düşünelim insanların cogu 0-3 yas arasını hatırlamaz ! Bu hatirlamayis ve bizde bulunan doyumsuzluk bizi yaşamımızın süresi bakımından ezeli ve ebedi olduğumuz siradanligina sürüklüyor sanki. Yok olmak !! 40 sene önce 30 sene önce bilmem kaç sene önce bazılarımız bu dünyada yoktuk ! Ama dunya dönmeye devm ediyordu , insan yine insandı ve digerleri de yine kendileriydi! Yokluğun karanlığı aciitti mı içinizi ? Hiçbir anlam ifade etmiyordunuz ne anne ve ne yakınlarınız icin ! Yok küçücük bir yok !
Şimdi bize sunulanlarla basbasayiz ! Kaybetmeden önce degerlerini iyi anlamalı !
Kırık bir kaç kalp bırakmaktan daha kötü ne olabilir ?
Yok olmadan önce elimizdeki an dan katabildigimizi katmalıyız an be an !Hayata ve sevdiklerimize
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Merhaba arkadaslar ( ya da her kimsen)
Bizler günlük hayatta ne kadar düşünüyoruz öleceğimizi ? Öldükten sonra toprak olup gideceğimizi biliyoruz belki öte dunya diye bir seye de inanıyoruz fakat yok olmanın yani artık dünyada yok tan öte bur sey olmayacağımızın ne kadar farkindayiz ?
Tersten düşünelim insanların cogu 0-3 yas arasını hatırlamaz ! Bu hatirlamayis ve bizde bulunan doyumsuzluk bizi yaşamımızın süresi bakımından ezeli ve ebedi olduğumuz siradanligina sürüklüyor sanki. Yok olmak !! 40 sene önce 30 sene önce bilmem kaç sene önce bazılarımız bu dünyada yoktuk ! Ama dunya dönmeye devm ediyordu , insan yine insandı ve digerleri de yine kendileriydi! Yokluğun karanlığı aciitti mı içinizi ? Hiçbir anlam ifade etmiyordunuz ne anne ve ne yakınlarınız icin ! Yok küçücük bir yok !
Şimdi bize sunulanlarla basbasayiz ! Kaybetmeden önce degerlerini iyi anlamalı !
Kırık bir kaç kalp bırakmaktan daha kötü ne olabilir ?
Yok olmadan önce elimizdeki an dan katabildigimizi katmalıyız an be an !Hayata ve sevdiklerimize

Biraz daha dikkatle yasamalı insan ...hatta insan demiyorum ben koyalım insan yerine ben bana söyleyeceğim şimdi.
Daha dikkatli yasamak zorundayım.sanki dikenli bir yolda yuruyormuscasina dikkatli atmalı her adımı sanki basının üstünde bir kuş varmiscasina ve onu urkutmemecesine sakın olmalı sakın konuşmalı sakın gülmeli sakın ağlamalı...( sakın de i var)
Çünkü kaybetmek kolay kazanmak zor, kırıp dökmek kolay yapmak zor.
Degerlerim o kadar değişmiş ki, yolda gördüğüm yardım isteyen bir gence " nasıl yardım edebilirim " düşüncesi yerine " nasıl basımdan def edebilirim " ile yaklaşıyorum. İçimden bir ses hangi birine el uzatacaksın , hem hırslısı var hırsızı var sana dokunmasin da ne halı varsa görsün deye Dursun ... Deniz yıldızı hikayesini hatıra getirebilmeliyim, her deniz yıldızını kurtaramasam da kurtarmak benim sıfatım kurtulmak da yeniden nefes alabilen deniz yıldızının mutluluğu olur ...
Felsefe ile uğraşanların coguna bakıyorum da sanki felsefe onları terk etmiş gibi geliyor bana... Felsefe hayat için hayatı anlamlandırmak ve en mükemmele , en güzel insan ve topluma ulaşmaya yol ararken sanırım o da yasam hakkını yitirmiş benim duyarsız hâlimden o da almış nasibini...
Sokrates im , platon um dünya sizden binlerce yil sonra yine sizin gibi erdem filozoflarına muhtaç..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst