- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 8 Ocak 2011
- Mesajlar
- 641
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 16
- Yaş
- 38
Burada önce doğum ile ilgili doğum günüm olan 25 mart nasıl geçti onu anlatmayı düşündüm.neden?
normalde ailem doğum günü merasimine çok önem verir benim aksime olarak.üniversite hayatım başlayana dek hep de bir parti tarzı -küçük çaplı da olsa- kutlmalar olmuştur.üniversite den itibaren doğum günümü yalnız yaşamak durumunda olduğumdan artık bir önem arzetmemeye başlamıştı.yani insan her GÜN DOĞUMUNDA zaten doğuyor yeniden diye düşünürüm haliyle yılda bir kutlama yapmak diğer günleri yetim bırakmak olacak...
ama bu 25 mart çok farklı oldu çok....
25 mart ın doğum günüm olduğunu hiç düşünmeden başladığım bir 25 mart başladıı..sabah erken toplantı ve kahvaltı ardından süpriz bir gelişme olmuş ve yurtdışından gelen misafir gurubunu ağırlamak bir anda üstüme kaldı ..2 saat sürer diye ikna edildim ve istanbul u geziyoruz...gittiğimiz tarihi miraslarımızın hiçbirini anlatamadığımı farketttim.hergün önünden geçtiğim binalar aslında hiç doğmamışlar bende..sultanahmeti anlatıyorum" işte bu 6 minareli yapı sultanahmet cami ve bu meydan hipodrommuş roma dönemi" ...en fazla iki üç cümle sonra matematikçi ne anlar tarihten deyip kendimi savunuyorum yurtdışından gelen beni yurdumda yabancı hissetirren misafirlerime..
telefonum çalıyor sürekli şaşırıyorum eski arkadaşlar arıyorlar...dünkü ve ondan önceki günkü gün doğumlarında aramayan arkadaşlar bunlar...şaşırıyor ama diğer yandan açamıyorum çünkü konuşacak zaman bulamıyorum...bir ara telefondan face e ve felsefe net e göz atarken doğum günü tebrik mail ve mesajları gördüm.sonra şaşkınlıkla telefona gelen anlam veremediğim" istanbul da bir arkadaşım var o bizi unuttu ama biz onu unutmadık" mesajına ve cevapsız bıraktığım aramalara anlam verebildim..hepsi meğer doğum günüm içinmiş ..ha biri hariç ...özel ders için söz verdiğim öğrencim defalarca kendisi ve annesi bana ulaşamamış olmanın hıncını cevapsız arama sayıları ile ifade etmekteler...gezi uzun sürünce ne ders kaldı ne verdiğim sözler ne de günlükteki planlar.. gün doğumu akşam olunca , gezi gece 11 olunca biter fakat doğum günü....
gece ısrarla yanlarına çağırıyorlar bir kaç dost...kızıyorum onlara uykum var yorgunum beni uğraştırmayın nidalarımla....ama nafile ısrar ağır basıyor uykuya...bir restorandayız ama neden ordayız?? çay içiyor ve günlük geyikten kalanlara yenilerini ekleyip gergedan yapıyoruz...aniden bir dostum belirdi restoranın kapsında , üstünde türkiye kupası fakiri -fenerbahçe- forması ,elinde bir demet çiçek renk cümbüşü ,simli...yeni nişanlı bu saatte bu halde şaşkınlığın ölçüsü deliliğe yakın ....futbol maçından çıkıp koşa koşa çiçekçi bulmuş ve bana yetişmiş elinde çiçeklerle ve diyor " doğum günün kutlu olsun"... ben şoke .... gece 1 de restoranda gün yeni güne doğmak için sancı ile karanlık içinde....
gece 2 restoran arkada kaldı ...telefon çalıyor ..." merhaba beni alsana size gelmek istiyorum" diyor. manyak mısın bu saatte?? ya sen al beni ısrarına dayanamayıp alıyoruz eve doğru yola koyulmaktayız...bir market ve çiğ -çi- köfteci önündeyiz ...günün doğumunu beklemekte gözler , aklım yastıkta...birden kurdelalı kırmızı kutu çi köfteci önü doğum günün kutlu olsun...aman yerle bir oldum aman ne büyük bir aptalım ki yanımda onlarca gün doğumu yaşadığım bu pak nasiyelerin hangisi icin ben bunları yaptım ve yapardım???sonra iç hesaplaşma neden bu kadar iyilik ? bunlar beni bilmiyorlar bilseler içimdeki canavarı ....
hayatımda bu kadar ezildiğim kaç günüm var bilmiyorum....o eski partiler çok eksikler ...ama yeni günler çok yeterliler ...
ben beni bildim bileli , sevemedim bir türlü.
sen beni sevdin seveli , şaşkın bir hal içreyim ,
vefasızlığım sana olan sevgisizliğimden değil,
çok farklı değil bu neden,
tarihin mirasları içinde onlardan habersiz yaşayışımdan.
her gün doğumundaki farklılığın farkında olamayışım
hergün seni ne kadar sevdiğimi kontrol edemeyişim
olsa olsa .....
ey dost affet kusurlarımı ...
doğum günümde bana yaşadığımı bir kez daha hissetiren , farkında olmadan yaşanmışlıklarımı bana gösteren herkese gönülden teşekkür ederim...umarım affedersiniz...
normalde ailem doğum günü merasimine çok önem verir benim aksime olarak.üniversite hayatım başlayana dek hep de bir parti tarzı -küçük çaplı da olsa- kutlmalar olmuştur.üniversite den itibaren doğum günümü yalnız yaşamak durumunda olduğumdan artık bir önem arzetmemeye başlamıştı.yani insan her GÜN DOĞUMUNDA zaten doğuyor yeniden diye düşünürüm haliyle yılda bir kutlama yapmak diğer günleri yetim bırakmak olacak...
ama bu 25 mart çok farklı oldu çok....
25 mart ın doğum günüm olduğunu hiç düşünmeden başladığım bir 25 mart başladıı..sabah erken toplantı ve kahvaltı ardından süpriz bir gelişme olmuş ve yurtdışından gelen misafir gurubunu ağırlamak bir anda üstüme kaldı ..2 saat sürer diye ikna edildim ve istanbul u geziyoruz...gittiğimiz tarihi miraslarımızın hiçbirini anlatamadığımı farketttim.hergün önünden geçtiğim binalar aslında hiç doğmamışlar bende..sultanahmeti anlatıyorum" işte bu 6 minareli yapı sultanahmet cami ve bu meydan hipodrommuş roma dönemi" ...en fazla iki üç cümle sonra matematikçi ne anlar tarihten deyip kendimi savunuyorum yurtdışından gelen beni yurdumda yabancı hissetirren misafirlerime..
telefonum çalıyor sürekli şaşırıyorum eski arkadaşlar arıyorlar...dünkü ve ondan önceki günkü gün doğumlarında aramayan arkadaşlar bunlar...şaşırıyor ama diğer yandan açamıyorum çünkü konuşacak zaman bulamıyorum...bir ara telefondan face e ve felsefe net e göz atarken doğum günü tebrik mail ve mesajları gördüm.sonra şaşkınlıkla telefona gelen anlam veremediğim" istanbul da bir arkadaşım var o bizi unuttu ama biz onu unutmadık" mesajına ve cevapsız bıraktığım aramalara anlam verebildim..hepsi meğer doğum günüm içinmiş ..ha biri hariç ...özel ders için söz verdiğim öğrencim defalarca kendisi ve annesi bana ulaşamamış olmanın hıncını cevapsız arama sayıları ile ifade etmekteler...gezi uzun sürünce ne ders kaldı ne verdiğim sözler ne de günlükteki planlar.. gün doğumu akşam olunca , gezi gece 11 olunca biter fakat doğum günü....
gece ısrarla yanlarına çağırıyorlar bir kaç dost...kızıyorum onlara uykum var yorgunum beni uğraştırmayın nidalarımla....ama nafile ısrar ağır basıyor uykuya...bir restorandayız ama neden ordayız?? çay içiyor ve günlük geyikten kalanlara yenilerini ekleyip gergedan yapıyoruz...aniden bir dostum belirdi restoranın kapsında , üstünde türkiye kupası fakiri -fenerbahçe- forması ,elinde bir demet çiçek renk cümbüşü ,simli...yeni nişanlı bu saatte bu halde şaşkınlığın ölçüsü deliliğe yakın ....futbol maçından çıkıp koşa koşa çiçekçi bulmuş ve bana yetişmiş elinde çiçeklerle ve diyor " doğum günün kutlu olsun"... ben şoke .... gece 1 de restoranda gün yeni güne doğmak için sancı ile karanlık içinde....
gece 2 restoran arkada kaldı ...telefon çalıyor ..." merhaba beni alsana size gelmek istiyorum" diyor. manyak mısın bu saatte?? ya sen al beni ısrarına dayanamayıp alıyoruz eve doğru yola koyulmaktayız...bir market ve çiğ -çi- köfteci önündeyiz ...günün doğumunu beklemekte gözler , aklım yastıkta...birden kurdelalı kırmızı kutu çi köfteci önü doğum günün kutlu olsun...aman yerle bir oldum aman ne büyük bir aptalım ki yanımda onlarca gün doğumu yaşadığım bu pak nasiyelerin hangisi icin ben bunları yaptım ve yapardım???sonra iç hesaplaşma neden bu kadar iyilik ? bunlar beni bilmiyorlar bilseler içimdeki canavarı ....
hayatımda bu kadar ezildiğim kaç günüm var bilmiyorum....o eski partiler çok eksikler ...ama yeni günler çok yeterliler ...
ben beni bildim bileli , sevemedim bir türlü.
sen beni sevdin seveli , şaşkın bir hal içreyim ,
vefasızlığım sana olan sevgisizliğimden değil,
çok farklı değil bu neden,
tarihin mirasları içinde onlardan habersiz yaşayışımdan.
her gün doğumundaki farklılığın farkında olamayışım
hergün seni ne kadar sevdiğimi kontrol edemeyişim
olsa olsa .....
ey dost affet kusurlarımı ...
doğum günümde bana yaşadığımı bir kez daha hissetiren , farkında olmadan yaşanmışlıklarımı bana gösteren herkese gönülden teşekkür ederim...umarım affedersiniz...