Din ve Bilim

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Ferdinand Bardamu tarafından oluşturulan Din ve Bilim başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,472 kez görüntülenmiş, 12 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Din ve Bilim
Konbuyu başlatan Ferdinand Bardamu
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Huares

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Benim mantalitemde şuydu; madem dini bilgiler bilimsel bilgiyle ilişkilendirilemiyor.bilimsel bilgiyle de dini bilgiler ilişkilendirilemez. biri örtüştürürken suçluysa sizde karşıtlarken suçlusunuz. aynı düzlemde buluşamıyorlarsa. aynı düzlemde karşıtlanamazlarda. kısaca siz bilimsel bilgiyle Tanrı yanılgısı gibi bir iddiaya varamazsınız. varmamanız gerekir. ama varmışsınız. bu çelişkidir.

Bakış açımı izah edeyim. Anlayacağınızı umuyorum.

Kutsal kitapların, herhangi bir bilim dalının alanına giren bir konu ile ilgili iddiaları varsa ve bu iddia söz konusu bilim dalı tarafından bulgulananlarla örtüşmüyor ise, otorite bilimdir. Bu nedenle bilimsel bulguların dine uygunluğuna bakmak mantık dışıdır. “Bilimsel iddia söz konusu olduğunda”, dinsel içeriğin bilimsel olana uygunluğuna bakılacaksa bakılabilir. Ancak dine uygunluk göstermiyor diye bilimsel olan reddedilecekse kıyaslamak anlamsızdır. Fikrinizi değiştirmeyecekseniz hiç bakmayın. Neden bakıyorsunuz? Dini bilime göre konumlandırmayacağınıza göre, bilimi dine göre konumlandıracaksınız demektir. Genelde olan da budur. Örnek "Evrimi reddetmeliyim, inancıma ters olabilir". Olabilir şeklinde örnekledim. Çünkü dine de biyolojiye de hâkim olmanın “h” si yok genelimizde. Evrimi ancak biyoloji biliminin sınırları içerisinde tartışırsanız anlamlıdır. Eğer biyoloji eğitiminizin çapı belli ise (ki genelin eğitim seviyesi malumumuz) bu bilimsel gerçeği nasıl reddedersiniz? İşin uzmanları hatalı, siz/sizler isabetli misiniz? Akıl var mantık var.Bu reddediş temelsizdir. Böyle olduğu içindir ki “Evrime inanmıyorum!” biçiminde ifade edilir genelde. Evrim bir inanç meselesi değildir. Siz bunu bir inanç meselesine dönüştürüyorsunuzdur. Kaldı ki inancınızla evrimi reddederken, bir yandan da dinsel olan ile bilimsel olanı birbirinden ayrı düşünmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Görüldüğü gibi bu mümkün olmuyor.

Başka başlıklarda ifade ettiğim gibi bilim ve din arasına duvar öremezsiniz. Mümkün değildir. İşte bu nedenle siz/sizler evrimi inancınızla reddedebiliyorsunuz. Bunların birbirlerine karşılıklı etkide bulunmasını engelleyemezsiniz. Çünkü din camide, kilisede, bilim de laboratuarda değildir. İkisi de insanın bilincindedir. Bu ikisi, insan bilincini belli biçimlerde şekillendirir. Bu şekillendirme de paralellikten çok, zıtlık üzerinedir. Karşı karşıya gelenler de örneğin bu forumda olduğu gibi (siz ve ben) insanlardır.

“O halde dini de bilimsel ölçütlerle değerlendirmeniz anlamsızdır, çelişkilidir” söyleminizi kendi açımdan isabetli bulmuyorum. Bu söylem, bilimi laboratuara, dini mabedlere hapsetmiş bir anlayışla izah edilebilir ancak. Bilimsel olmak bir bilinç durumudur. Bilimsel olmak, en basit anlamı ile kişinin gerçeğin kendisini öğrenme amacıyla hareket etmesi, inancı, hissiyatı ne olursa olsun, gerçeğe sırt çevirmemesi, inancı ve hisleri doğrultusunda gerçekliği çarpıtma amacı gütmemesi demektir. Buna bilimsel düşünüş ahlakı diyorum. Gerçek sizi yaralasa da ona gözlerinizi kapatmıyorsanız, bilimsel tutum odur. Yani mağaradan çıkarken gözünüz ışıktan rahatsız olacak diye çıkmazlık etmemelisiniz. Ben bilim ve din arasında birini otorite kabul etmek gerekir diyorum. Bu ikisi aynı önceliğe sahip olamaz. Bu sebeple tutumumda bir çelişiklik değil uyum vardır. Din, bilimin otoritesini tanımalıdır. Anlaşılmasın ki inanç sistemlerini sahip olmadıkları şeyler ile eleştireceğiz ve ben yönetici sıfatımla bunu görmezden geleceğim. Hiçbir konu özelinde yapılmaması gereken bir şeydir bu. Buna ya cehalet ya da terbiyesizlik denir. Öte yandan bir eleştiri varsa ve sert bir eleştiri ise, bunu saldırı olarak da anlamamak gereklidir.

Kaldı ki dinin gerçekliğini kendisi ile değil ancak ve ancak bilimsel olanla sınayabilirsiniz. “Dağlar yerinde durur mu sandınız? Oysa onlar hareket eder” tarzındaki söylemlerin gerçekliğini ortaya koyacak olan bilimsel olandır (jeolojidir, astronomidir vb.) Yani “Din, bilimin söylediğini mi söylüyor, yoksa ters mi düşüyor?” diye bakarsınız.-- Burada kişisel bir kıyaslama yapmak gerekmiyor. Bu iki güç, insan bilincine ve toplumuna rehberlik ettiği için kaçınılmaz olarak karşı karşıya geliyorlar.-- Burada amaç bilimsel olanı değil, dinsel olanı sınamaktır. ---Rehberlik meselesinde ibre, uzun vadede, bilimsel olana dönmektedir--- Bu süreç neticesinde tersi bir çıkarımı ---bilimsel olanın dine uygunluğunu---dolaylı olarak yaparsınız. Eğer dolaylı değil de direkt olarak bu ters çıkarımı yapıyorsanız, isabetli bir noktada değilsiniz demektir. Muhtemelen Afganistan yahut Pakistan benzeri ülkelerde böyle yapılıyordur.

Örneklemek için evrim meselesine dönelim; çünkü dinsel ve bilimsel çatışmanın ön cephesi gibi bir konumdadır. Ben evrim uzmanı mıyım? “U” su değilim. Denirse ki “İyi işte sen de bilmiyorsun, ben de bilmiyorum. O halde ikimiz de aynı pozisyondayız. Sen körü körüne kabul ediyorsun, ben de körü körüne itiraz.”. Hayır, aynı konumda değiliz. Ben bu işin erbabı ne diyorsa onu diyorum. Ben bilimsel olanı esas alıyor ve saygı duyuyorum. Tercihimi bilimden, bilimsellikten, bilim insanından yana koyuyorum. “Sıradan” bir kimsenin bilime saygı duyup da evrimi reddetmesi gibi bir yaklaşım makul değildir. Bu yaklaşım saygı değil sınırlayıcılıktır. Bilimsel olanı dinsel olanla sınırlamaktır. Ben işin erbabından hareket ediyorum, siz/sizler konu ile alakası olmayan, konunun hâkimi olmayan, uzmanlığı bu olmayan kaynaklardan edindiklerinle karşı çıkıyorsun.

Denirse ki “Ama kutsal kitaplarda her şeyin bilgisi vardır; bilmem ne kaç mertebedir, bu sırra erişmek de zordur” vb. Bir şey değişmez çünkü varsayımdır. “Vardır” diyorsun çünkü öyle inanmışsın. Bir anlığına “vardır” diyelim. Bu sefer de çözen yoktur diyebiliriz. Çözmediysen, başka çözene rastlamadıysan, demek ki her şeyin bilgisinin olup olmadığını bilmiyorsundur. Kaldı ki çözdüğünü iddia eden biri var ise nereden anlaşılacak? Bu sırra eriştiğinin ispatı nedir? Suda mı yürüyecek? Ölü mü diriltecek? Saf enerjiye mi dönüşecek? Şiirsel laflar mı edecek? Ne yapacak? Bu sorular cevaplansın diye söylemiyorum. Konunun ne kadar öznel olduğunu ve benim düşünme prensibimi ortaya koyuyorum. Ucu açıktır her yere çekilebilir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Söylediklerinizin çoğuna katılıyorum. benim sınırlamam/ölçüm sadece akıl ve mantıktır. bunların dışına çıkıldığı zaman şiddetli itiraz/tepki verebilirim. din,felsefe,bilim bilgisi dediğiniz gibi insan bilincinde vardırlar ve birbirlerine karışmamaları zaten mümkün değildir. benim size bu itirazımın sebebi bilimsel bilgileri dini bilgilerle örtüştürmeye çalışanlara şiddetli itirazınızın düşünce,yorum,paylaşım özgürlüğü/hakkı yönünden çokta haklı/makul olmadığını göstermeye çalışmaktır. insanlardan bunu isteme hakkımız olduğunu sanmıyorum isteyen istediği bilgiyi istediği gibi yorumlar. (akılsal/mantıksal /dogruluk/kanıt ve dayanak sunma vs ölçüleri hariç)

Varoluşla ilgili sorular henüz cevaplanamamıştır. Dinlerin üzerine kurulduğu temel ilkeler bilim tarafından yanlışlanmış ve çökertilmiş değildir. dinler hala ayaktadır kısacası. dinlerin çökertilmesi veya doğrulanması herkesin kendi algısında geçerlidir.öyleyse rasyonel zeminimiz bilinmezlik olmalıdır.

Ben kişisel olarak bilimsel teorilere inancım gereği atıp tutan biri değilim. bunu asla yapmadım yapmam.ideoloji karıştırılmamış bilime ve bilim adamlarına güveniyorum. Bilim insanoğlunun eserlerinden biridir. bir yaratıcı olduğuna iman etmem bu konuda birşeyi değiştirmez. ben öncelikte Tanrıdan değil insandan yanayım çünkü bende bir insanım. bir İnsanı bir Tanrıdan daha iyi anlayabilirim. Ben Tanrının kolluk kuvveti değilim ben Tanrının kuluyum. kısacası önce insan. ve Tanrının buyrugununda bundan farklı olduğu iddia edilemez.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ben Tanrının kolluk kuvveti değilim ben Tanrının kuluyum.

Tanrıdan değil insandan yanayım çünkü bende bir insanım

Bunlar size aitse bence aforizmalar kısmına eklemelisiniz.
Birbirimizi dinler va anlamaya çabalarsak sorun kalmıyor. Bunu ikimiz için de söylüyorum. Siz zihninizdeki Bardamu'yu, ben de zihnimdeki donkişot'u yeniden gözden geçirebilirsem makul tartışmalarda bulunabiliriz.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bana ait. ancak o kadar iyi mi olmuş yaw:)
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Bence gayet iyi olmuşlar. Özellikle ikincisi bana daha iyi gibi geldi. Aslında tam da seçemedim. Fakat bir uyarı yapayım, sizi tanımayan ve yalnızca ikinci aforizmayı okuyan bir kişi ateist olduğunuzu düşünebilir. Altına başka bir aforizma ile açıklık getirin en iyisi (bu kısmı şakaydı ama fena olmaya da bilir. Bilemedim)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bence gayet iyi olmuşlar. Özellikle ikincisi bana daha iyi gibi geldi. Aslında tam da seçemedim. Fakat bir uyarı yapayım, sizi tanımayan ve yalnızca ikinci aforizmayı okuyan bir kişi ateist olduğunuzu düşünebilir. Altına başka bir aforizma ile açıklık getirin en iyisi (bu kısmı şakaydı ama fena olmaya da bilir. Bilemedim)

Benim kendimce bir iman anlayışım var zaten. ve bu anlayışım oldukça sert ve keskindir.(çoğu imanlıyım diyeni ateist sayan bir ölçü) hatta bu ölçüm bazen kendi kendimi bile ateiste çıkarmaktadır. ama ateist değilim. bunu imanım bizzat karşıma dikildiğinde anlıyorum:)
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Din ve bilim, insanoglunun iki icadi. SOyle bir donup bakiyorum da, insanoglu tarih boyunca kendisine lazim olamayan birseyi icad etmemis. Simdi basina bela diye gordugu bircoklarini bile (ki burada siyaset ve politika desem sanirim herkes benimle hemfikir olacaktir), ihtiyac dahilinde kesfetmis ve ortaya koymustur. Simdi bu icatlarindan birisinin digerine yeg olup olmadigi gibi bir konu var. Bilim dine yeg midir?

Ben bu meseleyi hayli luzumsuz goruyorum sahsen. Insanoglunun etrafina, cevresine bakmak icin kesif ettigi bu iki icadin tercihi burada mevzu bahis olan. Her ne kadar ayni yere bakmak icin icad olunmus sanilsada, birisi alfa gama isik boylarini bize gosteriyor, digeri olumden sonrasini. Bunlar ayni seyler degil. Bu iki icad bize hicbir zaman birbirlerinin gosterdiklerini gosteremeyecek. Aramizda hanginiz tras olmak icin ustura kullaniyor? Jilet icad oldu olali usturayi eline alan oldu mu? Peki ben ustura ile tras oluyorum diye kimsenin bana farkli gozle bakma hakki var mi? Yok pek tabi. Ayni sekilde bir icadi digerine yeglemek ve birini angarya gormek de son derece normal. Bu iki icaddan birisini yok etmeye calismadikca, insanlarin her ikisinden de gonullerince istifade etmelerini bir hak olarak gordukce, bu dunyada gul gibi gecinip gidecegimize adim gibi de eminim.
 

KAYTAĞI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
1 Şub 2015
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
. ben öncelikte Tanrıdan değil insandan yanayım çünkü bende bir insanım. bir İnsanı bir Tanrıdan daha iyi anlayabilirim. Ben Tanrının kolluk kuvveti değilim ben Tanrının kuluyum. kısacası önce insan. ve Tanrının buyrugununda bundan farklı olduğu iddia edilemez.
Tanrıdan yana olmak veya insandan yana olmak hangi kalıba koysak uymayan ve uymayacak bir cümle..Tanrı ile insan arasında bir rekabet veya kan davası mı var??Bir insan zalime ve zulmüne Tanrı adına karşı çıkıyor ve mücadele ediyorsa elbetteki Tanrının kolluk kuvveti olur..Siz Tanrı ya inanırken inanç şartlarını siz mi koyuyorsunuz Tanrı mı??Eğer siz koyuyorsanız Tanrı sizi değil siz Tanrı yı yaratmış olursunuz..Ayrıca "bilim insanoğlunun eserlerinden biridir" demişsiniz..yerçekimi kuvveti zaten var mı idi yoksa onu insanlar mı icad etti?? insanoğlu tabiattaki maddeler olmadan herhangi bir şey oluşturabilir mi??Tanrı nın yarattığı maddelerden sentezler oluşturmak en iyimser tanımla "montajcılık" tır..siz hiç yoktan var eden bir insan gördünüz mü??Tanrı eğer ALEMLERİN RABBİ ise seni kendi haline bırakmaz.."ben tanrının kuluyum"derken kulluk tanımını nasıl yaptığınız sizin hayatınızın akışını komple değiştirir..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrıdan yana olmak veya insandan yana olmak hangi kalıba koysak uymayan ve uymayacak bir cümle..Tanrı ile insan arasında bir rekabet veya kan davası mı var??Bir insan zalime ve zulmüne Tanrı adına karşı çıkıyor ve mücadele ediyorsa elbetteki Tanrının kolluk kuvveti olur..Siz Tanrı ya inanırken inanç şartlarını siz mi koyuyorsunuz Tanrı mı??Eğer siz koyuyorsanız Tanrı sizi değil siz Tanrı yı yaratmış olursunuz..Ayrıca "bilim insanoğlunun eserlerinden biridir" demişsiniz..yerçekimi kuvveti zaten var mı idi yoksa onu insanlar mı icad etti?? insanoğlu tabiattaki maddeler olmadan herhangi bir şey oluşturabilir mi??Tanrı nın yarattığı maddelerden sentezler oluşturmak en iyimser tanımla "montajcılık" tır..siz hiç yoktan var eden bir insan gördünüz mü??Tanrı eğer ALEMLERİN RABBİ ise seni kendi haline bırakmaz.."ben tanrının kuluyum"derken kulluk tanımını nasıl yaptığınız sizin hayatınızın akışını komple değiştirir..

Bilim insanoğlu eserlerinden biridir derken bilim bir şeylerin yaratıcısıdır falan demiyorum. tamamen yanlış anlaşılma var.

anladığım kadari ile Tanrı anlayışımızın ayrıştığı nokta; sizin algınızda diktatör yönü baskın bir Tanrı varken. benim algımda; özgürlükçü yönü baskın bir Tanrı olmasıdır.

Zulme,haksızlığa ve dinine yapılacak her saldırıya karşı kolluk kuvvetidir inananlar amenna. ama diyorsunuz ya; ''Tanrı adına'' şu devirde gerçekten Tanrı adına mücadele eden birileri varsa söyleyin de bizde bilelim. hatta tarihten söyleyin bu Tanrı adına mücadele edenleri. işler bayağı bir karışık kabul edeceğiniz gibi. insan maddeci ve peşincidir. gerçekten imanı ile hareket edenler çok azdır dostum. iman kolay değildir. imanı kolaya indirgeyenlerin mutlaka bir hesabı vardır. din ve iman bir insan zihnine hükmetmenin en kolay yoludur. bu hep kullanılmıştır ve kullanılacaktır.

En temelinden kısaca örnek vereyim; Din güçlenmeye başladıktan sonra dine katılanlar artmıştır. arkasından da güç savaşları başlamıştır. amaç devleti ve gücü ele geçirmek midir yoksa Allah'a hizmet midir? (bakınız;aynı soydan ebu süfyan, muaviye,yezit kimdir?)
 

KAYTAĞI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
1 Şub 2015
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Bilim insanoğlu eserlerinden biridir derken bilim bir şeylerin yaratıcısıdır falan demiyorum. tamamen yanlış anlaşılma var.

anladığım kadari ile Tanrı anlayışımızın ayrıştığı nokta; sizin algınızda diktatör yönü baskın bir Tanrı varken. benim algımda; özgürlükçü yönü baskın bir Tanrı olmasıdır.

Zulme,haksızlığa ve dinine yapılacak her saldırıya karşı kolluk kuvvetidir inananlar amenna. ama diyorsunuz ya; ''Tanrı adına'' şu devirde gerçekten Tanrı adına mücadele eden birileri varsa söyleyin de bizde bilelim. hatta tarihten söyleyin bu Tanrı adına mücadele edenleri. işler bayağı bir karışık kabul edeceğiniz gibi. insan maddeci ve peşincidir. gerçekten imanı ile hareket edenler çok azdır dostum. iman kolay değildir. imanı kolaya indirgeyenlerin mutlaka bir hesabı vardır. din ve iman bir insan zihnine hükmetmenin en kolay yoludur. bu hep kullanılmıştır ve kullanılacaktır.

En temelinden kısaca örnek vereyim; Din güçlenmeye başladıktan sonra dine katılanlar artmıştır. arkasından da güç savaşları başlamıştır. amaç devleti ve gücü ele geçirmek midir yoksa Allah'a hizmet midir? (bakınız;aynı soydan ebu süfyan, muaviye,yezit kimdir?)
İnsanlara rehber olsun diye gönderilen peygambeler,çoğunluğun ezici baskısına maruz kalmış"sen atalarımızdan daha mı iyi biliyorsun"cümlesinin surlarını aşamamışlardır..Kuran kalabalığı övmez tam tersine eleştirir.."ya ataları akıl erdirememişlerse de mi??"Sana şah damarından daha yakın olan Tanrı ile irtibat kurup hidayet ve hikmet isteyeceğine etrafındaki kuru kalabalığın niteliksizliğini bahane olarak gösteriyorsun..Ömrün bitip te mezara girdiğinde yapayanlız olacaksın..hayatta da öyle değil mi insan??İnsanlar islama muhtaçtır islam insanlara değil..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsanlara rehber olsun diye gönderilen peygambeler,çoğunluğun ezici baskısına maruz kalmış"sen atalarımızdan daha mı iyi biliyorsun"cümlesinin surlarını aşamamışlardır..Kuran kalabalığı övmez tam tersine eleştirir.."ya ataları akıl erdirememişlerse de mi??"Sana şah damarından daha yakın olan Tanrı ile irtibat kurup hidayet ve hikmet isteyeceğine etrafındaki kuru kalabalığın niteliksizliğini bahane olarak gösteriyorsun..Ömrün bitip te mezara girdiğinde yapayanlız olacaksın..hayatta da öyle değil mi insan??İnsanlar islama muhtaçtır islam insanlara değil..

Ben din güçlenmeye başlayınca yani İnsanlar arasında yayılıp bulunduğu topluma egemen olunca bazılarının ( soylular,siyasiler,güç ve makam sahipleri,zenginler vb) bunu yani toplumun dinini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaları,yönlendirmelerini kasdediyorum. bunu Tanrı için değil kendileri için yapıyorlar. amaç dini yükseltmek değil kendilerini yükseltmek yani.
***
Ve sanırım ikimizde birbirimizi yanlış anlıyoruz. şimdi siz benim hangi düşünceme karşısınız veya karşı mısınız inanın karıştırdım bende:)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
din din gemisinde?
bilim bilim gemisinde;
ikisi de din-bilim denizinde aynı akıntıda-rüzgarda ve devinde
hangisi muh'un gemisi ki! hiçbiri!
 

Huares

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Eki 2016
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Efenim öncelikle, inancı(dini) ne olursa olsun (ateist-deist-teist), insanın en büyük korkusu yok olma korkusudur. İnsanlık tarihi boyunca binlerce dine inanılmış [örn. teist (günümüzde yahudilik, hristiyanlık, islam..vb)]'tır. Örneğin ilk insanları düşündüğümüzde şimşeğin ne olduğunu bilmedikleri için ona zeus ismini vermişlerdir. Daha sonra bilim doğayı açıklamaya başlayınca, inançlarda buna ayak uydurmak durumda kalmıştır. Esasen zaten bilinemezlik ve varoluş sorunsalı ile insanın türünü devam ettirebilmesi pek mümkün değildir. Bunun içindir ki dinler mutlaka gereklidir. Basit bir örnek daha vereyim zamanında dünyanın düz olduğuna inanılmış ve dinler buna göre şekillenmişlerdir. Ne zaman bilim dünyanın geoid olduğunu ispatlamıştır o zaman bu dinler de(inançlar) ortadan kalkmıştır. Bunun üzerine insanlık yeni dinler oluşturmuş ve ona inanmışlardır. [Şuan bilinçsiz olduklarını biliyoruz ancak uzay açıklanamadığı zamanlarda yıldızların ve güneşin tanrı sanılması gibi] Yani bu değişim(evrilme) süreci geçmişten günümüze böyle süregelmiştir. İlk cümleme atıfta bulunursak esasen din yani inançlar varoluş anlamsızlığına karşı bir yok olma korkusu koymaktır. Daha basit tabirle yok olma korkusunun zihinsel yansımasıdır. İşte bu yansımanın adı din yani inançlardır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst