Din Felsefesi Nedir?

  • Konbuyu başlatan Üye silindi 3937
  • Başlangıç tarihi
  • 489

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Felsefesi kategorisinde Üye silindi 3937 tarafından oluşturulan Din Felsefesi Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 489 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Felsefesi
Konu Başlığı Din Felsefesi Nedir?
Konbuyu başlatan Üye silindi 3937
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan bilgisezgi
Ü

Üye silindi 3937

Ziyaretçi
Din felsefesi, dinin kendiliğinden varoluşsal hareketi için bir tür rasyonel bir meşrulaştırma sağlayan felsefe dalıdır. Kutsallık, Tanrı, kurtuluş, ibâdet, peygamber, kurban, dua, vahiy, ayin ve sembol gibi dinler tarihinin temel konularını analiz eden din felsefesi; dinin, dini tecrübenin ve onun ifadesinin doğasını belirler. Din felsefesi dini konu edinen, dinin insan var oluşunun kaynağı, insan doğasının ve kaderinin kaynağı ve değerleri ile ilgili sorunları ele alarak sorgulayan felsefe disiplinidir.

Din felsefesi yapmak, dinin temel iddiaları hakkında rasyonel (akılcı), objektif (nesnel), kapsamlı ve tutarlı bir biçimde düşünmek ve konuşmaktır. Dini ele alan tek disiplin din felsefesi değildir. Teoloji (tanrıbilim, ilâhiyat) de aynen din felsefesi gibi dini ve Tanrı'yı konu alır. Ama bunu yaparken belirli bir dinin kutsal kitabına, peygamberlerine ve din âlimlerinin görüşlerine sadık kalarak bunları esas alır. Ama din felsefesinde böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.
 

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
Din felsefesi yapmak için tarım öncesi doğal inançlarla tarım sonrası kitaplaştırılan dinleri birbirinden ayırmak gerekir.

İnsanlar çaresiz kaldıklarında, kendilerini aciz ve zayıf gördüklerinde, kendilerinden güçlü ama bilinmeyen her şey karşısında tapma ihtiyacı duymuştur.
Gördükleri güneşi, ay'ı, doğa olaylarını, bazı hayvanları ve görmedikleri hayali güçlerin vijdanına sığınma zorunda hissetmişlerdir.
İnsanların çaresizliği tarıma geçişle başlamış. Tarıma dayalı işgaller krallıkları oluşturmuş. Krallar saltanatını idame ettirmek için inançları kitaplaştırarak dinleri dayatmışlar. Kitaptaki tanrı aslında kralların kendisidir. Daha sonraları dinlerin içine cehennem korkusu, cennet vaatleri ve ganimeti takdiri ilahi sayan ayetler eklenerek güçlü olan herkes için bir baskı aracı haline gelmiş.

Evrim sürecinde her şeyde olduğu gibi dinler de artık miladını doldurmak üzere. Temelde ihtiyaçtan kaynaklanan dinler bilim çağında sırıtarak geçerliliğini yitiriyor.
Kitaplı dinleri icat eden Yahudiler bile inanç konusunda bir kaç parçaya bölünmüş durumda. Hristiyanlar bilim karşısında dinleri sorgular duruma gelmiş. Müslümanlar, şeytan işi ve gavur yapısı dedikleri ve karşı oldukları teknolojinin ürünlerini İslama aykırı buldukları halde en çok kullananlar durumunda.
Aslında dinler ki, en katı yapısı olan İslama rağmen yaşamın dayattığı koşullarla kendiliğinden güncelleniyor. Daha doğrusu dinler kendi içinde zıttı yönde evriliyor.
Ayrıca din felsefesi için gözardı edilmemesi gereken bir konu da şudur, günümüzde dinlerin varlığını sürdürmesi inançlılardan ziyade ona ihtiyaç duyan inançsızların dinleri beslemesinden kaynaklanıyor. Milyarlarca insan üzerinde hakimiyet kurmak için dinler diğer uygulamalara en önemli sac ayağı konumunda. Bu da güçlü ama inaçsız kesimin kendinin zıttı olan bir yapılanmayı isteyerek beslemesi gibi trajikomik bir durum oluşturuyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst