Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Can Sıkıntısının Sebepleri

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
13 May 2008
1,906
174
63
Haluk Bilginer soyle tanimlar;

Amannn, kendini asmis yuz kiloluk bir zenci.
Ustelik gece inmis, ses gelmiyor kumesten.
Ben olsam utanirim, bu ne bicim ogrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de sisman herkesten.
Iyi nisan alirdi kendini asan zenci.
Bira icmez, aglardi.
Babasi degirmenci.
Sizden iyi olmasin, bosanmada birinci.
Cok canim sıkılıyor!!!
Kus vuralim istersen...
 

Epilogue

Yeni Üye
6 Ara 2009
279
0
0
44
İçi boş formalite ve gevezelikler sıkılığı diyebiliriz .


Can sıkıntısına övgü

Vakit geçirme ve eglence can sıkıntısına çare degildir; can sıkıntısına karşı koymayı becermeliyiz. Istenmeyen can sıkıntısını istenen bir duygu haline getirmek ise bir sanattır.


Wilhelm Schmid
 

Aksiyom

Yeni Üye
4 Tem 2009
569
1
0
33
Olaylar silsilesiyle dolu bir hayatta sıkılmakta neyin nesi?Her yeni gün insana bilgi,bilgisinede bilgelik demektir.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Sadece çok istediğim bir şeyin olmaması durumunda canım sıkılıyor. Başka türlü fırsat bile bulamıyorum sıkılmaya. Can sıkıntısı bile büyütüyor insanı,olgunlaştırıyor. Sabır gücümü arttırıyor. Aman fazla olmasın:)
 

ekoca

Yeni Üye
28 Ocak 2010
2
0
0
40
Can sıkıntısının birçok kaynağı var. Kimisi için konuşmak iken kimisi için de susmak sıkıntı kaynağıdır. Ama can sıkıntısının altta yatan gerçek nedeni amaçsızlıktır. Amaç bizi hayata bağlıyor. Bu çok çeşitli olabilir. İnançlı bir insan için ahiret, inançsız bir insan için dünyada başarı yada akla gelebilen herşey. Ama eğer canınız çok sıkılırsa mutlaka kendi hikayenizi yazın bir kağıda yada günlük tutun. Muhakkak işe yarar. İki şey çok önemli. Bir insanın eli ya kalem tutacak yada kitap.
 

cogito

Yeni Üye
30 Ocak 2010
198
0
0
47
İnsanın gündelik hayatta yapacak herhangi bir etkinliği olmasa bile içinde yoğun bir sevinç olursa canı sıkılmaz.
 

sisifos

Yeni Üye
25 Ocak 2010
18
0
1
32
can sıkıntısın sebebi varoluşsal boşluk diye düşünüyorum.özellikle aşağıdaki yazıyı okuduktan sonra bu fikrim kuvvetlendi.

Varoluşsal boşluk yirminci yüzyılın yaygın bir olgusudur. Bu anlaşılır bir şeydir, bunun nedeni, gerçek bir insan olduktan sonra insanının yaşadığı iki yönlü bir kayıp olabilir. İnsanlık tarihinin başlarında insan, bir hayvanın davranışlarını belirleyen ve güvence altına alan bazı hayvanca içgüdülerini kaybetmiştir. Cennet gibi, bu güvenlik de insana sonsuza kadar kapanmıştır, insan seçim yapmak zorundadır. Ne var ki buna ek olarak insan, davranışlarını yönlendiren geleneklerin hızla azaldığı son gelişme döneminde, bir başka kayıpla daha yüz yüze gelmiştir. Hiçbir içgüdü ona ne yapacağını söylemez. Hiçbir gelenek ona ne yapması gerektiğini söylemez; bazen neyi arzuladığını bile bilmez. Bunun yerine ya diğer insanların yapığı şeyleri arzular (uydumculuk) ya da diğer insanların kendisinden yapmasını istediği şeyleri yapar (totalitercilik)

Son zamanlarda yapılan istatistiksel bir araştırma, Avrupalı öğrencilerin arasında yüzde 25’inin şöyle ya da böyle bir belirgin bir varoluşsal boşluk gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Amerikalı öğrencilerde bu yüzde 60 olarak gözlenmiştir.

Varoluşsal boşluk temel olarak kendini can sıkıntısı durumunda dışavurur. İnsanlığın, bunaltı ve can sıkıntısından oluşan iki uç arasında sonsuza kadar mekik dokumaya mahkum olduğunu söyleyen Schopenhauer’ i anlayabiliriz. Gerçekte bugün can sıkıntısı, bunaltıdan daha çok soruna yol açmakta ve elbette psikiyatristlere, çözüm bekleyen daha çok sorun sunmaktadır. Ve bu sorunlar giderek daha çok belirleyici olmaktadır, çünkü ilerleyen otomasyon bir olasılıkla, ortalama çalışanın boş zamanında büyük bir artışa yol açacaktır. Bunun üzücü olan yanı, bu insanların, yeni kazandıkları boş zamanlarında ne yapacaklarını bilmemeleridir.

Örneğin, “Pazar günü nevrozu’ nu yani hafta içinin yoğun işlerinin telaşından sıyrılan ve kendi içlerindeki boşluk belirginleştiği zaman yaşamlarının içerikten yoksun olduğunun farkına varan insanların yaşadığı tatil depresyonunu ele alın. Birçok intihar olayı, bu varoluşsal boşluğa (vakuma) bağlanabilir. Depresyon, saldırganlık, uyuşturucu vb. Alışkanlığı gibi bu türden yaygın olguları, bunların altında yatan varoluşsal boşluğu kavrayamadığımız sürece anlayamayız. Bu ayrıca emeklilerin ve yaşlı insanların yaşadığı krizler için de geçerlidir.
 

cogito

Yeni Üye
30 Ocak 2010
198
0
0
47
Gerçekten çok güzel bir açıklama olmuş Sisifos. Tabiki hiçbir hayvanın canı sıkılmaz.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
13 May 2008
1,906
174
63
Düşünmek bazı zaman can sıkıntısına yol açabilir. Tecrübeler ile sabittir.
 

Mühendis

Yeni Üye
3 Eki 2009
271
1
0
68
Yaşamımızdaki amaç/amaçlarımızın yokluğu/olmaması veya yitirilmesi can sıkıntısının asıl nedeni olduğunu düşünüyorum.
 

efefel

Yeni Üye
13 Şub 2010
202
1
0
40
can sıkıntısını küçük çapta depresif bir durum olarak değerlendirebilirmiyiz acaba
yada benim ne haddime,tıp ta böyle bir değerlendirme varmı araştırmalı ama yakın sanki
depresyon ise ben değerliyim inancının yitirilmesiyle ortaya çıkan durum
bana kalırsa can sıkıntısının da çıkış noktası aynı
yaşanan olaylar sonucu yada yaaşanmak istenipte yaşanamayan olaylar sonucunda değer yitirilişi olabilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst