Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Bir İnsanın Limiti

ÜstünKişi

Yeni Üye
21 Ocak 2018
744
114
43
Bir insan belirli nedenlerden ötürü bir şey ister ve bu isteğini gerçekleştirmek için uğraşır, kimisi zihinsel potansiyelini ve geçmişteki bilgilerini kullanarak bilim insanı olur ve yeni şeyler keşfeder, kimi duygusal potansiyelinş el becerisiyle geliştirip sanatçı olur, kimisi zihinsel gücünü ve siyasi karizmasını kullanarak toplum lideri olur.
İnsanların yaptıkları işlere bakarak aslında, yaptıkları işlerde kendi katkı paylarının çok olmadığını görürüz. Bunun nedeni geçmişten aldığı bilgi birikimini kullanarak ve diğer insanlardan yardım alarak bir işi yapmasıdır.

Merak ettiğim ve düşüncelerinizi öğrenmek istediğim kısım şu: İçgüdüleri haricinde onu yönlendirecek bir şeyi olmayan bir insan herhangi bir bilgi ve güç yardımı almadan neler yapabilir? İstekleri hangi yönde gelişir?

Örneğin; yeni doğmuş ve hayatında hiç insan görmemiş bir insanın kendi dilini oluşturması veya matematiği bulması ne kadar zaman alır?
Veya; tek bir rütbesiz askerin büyük bir devlete tek başına darbe yapıp o devletin başına geçmesi olası mıdır?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Bir insan belirli nedenlerden ötürü bir şey ister ve bu isteğini gerçekleştirmek için uğraşır, kimisi zihinsel potansiyelini ve geçmişteki bilgilerini kullanarak bilim insanı olur ve yeni şeyler keşfeder, kimi duygusal potansiyelinş el becerisiyle geliştirip sanatçı olur, kimisi zihinsel gücünü ve siyasi karizmasını kullanarak toplum lideri olur.
İnsanların yaptıkları işlere bakarak aslında, yaptıkları işlerde kendi katkı paylarının çok olmadığını görürüz. Bunun nedeni geçmişten aldığı bilgi birikimini kullanarak ve diğer insanlardan yardım alarak bir işi yapmasıdır.

Merak ettiğim ve düşüncelerinizi öğrenmek istediğim kısım şu: İçgüdüleri haricinde onu yönlendirecek bir şeyi olmayan bir insan herhangi bir bilgi ve güç yardımı almadan neler yapabilir? İstekleri hangi yönde gelişir?

Örneğin; yeni doğmuş ve hayatında hiç insan görmemiş bir insanın kendi dilini oluşturması veya matematiği bulması ne kadar zaman alır?
Veya; tek bir rütbesiz askerin büyük bir devlete tek başına darbe yapıp o devletin başına geçmesi olası mıdır?

İnsanda o potansiyel yoksa dünyanın desteğini alsa boştur, eninde sonunda yapacağı işi batırır. Örneğin piyangodan para çıkan insanların bazılarının o parayı doğru kullanamayıp, sıfırı tükettiğini duymuşuzdur çünkü o parayı doğru yönde kullanabilecek vizyona sahip değildir. Sadece maddi değil, her türlü destek aklını doğru kullanamayan bir insanda hiçbir işe yaramayacaktır.

Sefalet içinde öldüler! İşte büyük ikramiyeyi kazananların ilginç hayat hikayeleri


Çevresel koşullar tabii ki insanın gelişiminde ciddi farklar yaratıyor. Aldığı eğitimden tutun da yaşadığı çevre ve aile, gelişiminde büyük pay sağlıyor.

Hayatında hiç insan tanımamış ve ormanda bir başına yaşayan birisinin, matematik ya da bilim ile ilgisi olmayacağı gibi ihtiyaç duyacağını da sanmıyorum. Yaşadığı hayat ve çevre koşulları dikkate alınırsa zorunluluklar dışında kendini geliştirmeye çok da hevesli olmayacaktır ve koşullara bağlı olarak zaman alacağını düşünüyorum.

İnsanlara teknoloji ve medeniyeti, Dünya dışı yaşamlar aktarmamış olsaydı, günümüz insanı daha çok geriden geliyor olacaktı. Bu konuda söylenecekler belli bir birikim ve araştırma gerektirdiği için detaylandırmak istemiyorum fakat özet olarak; yardım almadan bir insanın kendini geliştirmesi imkansıza yakındır. İlham bile yönetici varlıklar tarafından sağlanır.

Yaşamın ritmi olması gerektiği şekilde ilerler, bize anlamsız gelenin bile çok büyük bir anlamı vardır.

Carl Gustav Jung'ın da ifade ettiği gibi: Bütün kaosun içinde bir evren, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır.

Gizli Düzen ile ilgili de daha önce aşağıdaki başlıkta paylaşımda bulunmuştum.
http://www.felsefe.net/serbest-kursu/76839-simulasyon-teorisi.html

 

ÜstünKişi

Yeni Üye
21 Ocak 2018
744
114
43
İnsanda o potansiyel yoksa dünyanın desteğini alsa boştur, eninde sonunda yapacağı işi batırır. Örneğin piyangodan para çıkan insanların bazılarının o parayı doğru kullanamayıp, sıfırı tükettiğini duymuşuzdur çünkü o parayı doğru yönde kullanabilecek vizyona sahip değildir. Sadece maddi değil, her türlü destek aklını doğru kullanamayan bir insanda hiçbir işe yaramayacaktır.

Sefalet içinde öldüler! İşte büyük ikramiyeyi kazananların ilginç hayat hikayeleri


Çevresel koşullar tabii ki insanın gelişiminde ciddi farklar yaratıyor. Aldığı eğitimden tutun da yaşadığı çevre ve aile, gelişiminde büyük pay sağlıyor.

Hayatında hiç insan tanımamış ve ormanda bir başına yaşayan birisinin, matematik ya da bilim ile ilgisi olmayacağı gibi ihtiyaç duyacağını da sanmıyorum. Yaşadığı hayat ve çevre koşulları dikkate alınırsa zorunluluklar dışında kendini geliştirmeye çok da hevesli olmayacaktır ve koşullara bağlı olarak zaman alacağını düşünüyorum.

İnsanlara teknoloji ve medeniyeti, Dünya dışı yaşamlar aktarmamış olsaydı, günümüz insanı daha çok geriden geliyor olacaktı. Bu konuda söylenecekler belli bir birikim ve araştırma gerektirdiği için detaylandırmak istemiyorum fakat özet olarak; yardım almadan bir insanın kendini geliştirmesi imkansıza yakındır. İlham bile yönetici varlıklar tarafından sağlanır.

Yaşamın ritmi olması gerektiği şekilde ilerler, bize anlamsız gelenin bile çok büyük bir anlamı vardır.

Carl Gustav Jung'ın da ifade ettiği gibi: Bütün kaosun içinde bir evren, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır.

Gizli Düzen ile ilgili de daha önce aşağıdaki başlıkta paylaşımda bulunmuştum.
http://www.felsefe.net/serbest-kursu/76839-simulasyon-teorisi.html


İnsanların yaptıkları işlere bakarak aslında, yaptıkları işlerde kendi katkı paylarının çok olmadığını görürüz.

Bu sözde öenli olan nokta zaten iş kavramı. İşin tamamlanmasını sağlayan etkenlerin bir kısmının bilgi birikimi bir kısmının ise kişi potansiyeli olduğu anlatılıyor. Kısacası 'iş' in olabilmesi için potansiyelin gerekliliği kabul edilmiş.

Yazının genelinde asıl sorulmak istenen, "Hayvandan tek farkı düşünüp öğrenebilmek olan bir insanın hiç bir yardım almadan yapabilecekleri nelerdir?" dir.
 

M3CSL

Yeni Üye
30 Ağu 2016
258
30
28
Genetik özellikler etkili olur orada bence,Çevresel etkiler nötrse, ikisinin harmanlanması/karması oluşur.
Tasavvufta Sevgi>İlgi>Bilgi>Vergi diye bir şey var. Yaratılıştan her insan bir şeye meyillidir bence.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
İnsanların yaptıkları işlere bakarak aslında, yaptıkları işlerde kendi katkı paylarının çok olmadığını görürüz.

Bu sözde öenli olan nokta zaten iş kavramı. İşin tamamlanmasını sağlayan etkenlerin bir kısmının bilgi birikimi bir kısmının ise kişi potansiyeli olduğu anlatılıyor. Kısacası 'iş' in olabilmesi için potansiyelin gerekliliği kabul edilmiş.

Yazının genelinde asıl sorulmak istenen, "Hayvandan tek farkı düşünüp öğrenebilmek olan bir insanın hiç bir yardım almadan yapabilecekleri nelerdir?" dir.

Hayvanlar da düşünebiliyor. Bu konu daha önce şu başlıkta tartışılmıştı:
http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/76300-insanlar-hayvanlardan-daha-mi-iyi-dusunur.html

Önceki iletimde de belirttiğim üzere hiç yardım almadan bir insanın ilerleyebileceği nokta çok sınırlıdır ve uzun zaman alacaktır. Bazı bilgiler insana direkt, bazıları da ilham-rüya yolu ile iletilmiştir. Başka bir yorumda yine bahsetmiş olduğum Kekule örneğinde olduğu gibi.

Alman Bilim adamı August Kekule, kimyadaki Aramotatik Bileşikler'in kimyasal yapısını araştırırken, bir gece uykuya daldığı bir sırada atomların rüyasında dans ettiğini ve kıvrılarak yılana dönüştüğünü görür. Böylece karbon atomlarının bir halka oluştururak bir araya gelmesi ve hidrojen atomlarının da bunu çevrelemesi gerektiği düşüncesi ile halka bileşenler konusunu ortaya koymuştur. ( Atomların ikili ve üçlü bağlarla bağlanabildiğini zaten kanıtlamıştı fakat 4 değerlik bağına sahip 6 karbonla, bir değerlik bağına sahip 6 hidrojen atomunun birbirine nasıl bağlandığını rüyasında gördüğü kıvrılan yılan sembolü ile keşfetmiştir.)

Yardım almadan insanlık, geçtiğimiz aylarda görüntülenen bu kabileden daha ilerisine gidemezdi.



Amazon Ormanlarında Yaşayan İlkel Bir Kabile İlk Kez Görüntülendi

Brezilya'nın balta girmemiş ormanlarında insansız hava araçlarıyla araştırma yapan bilim insanları, medeniyetten tümüyle uzakta yaşayan ilkel bir kabileyi görüntüledi.
Toplam 16 kişiyi görüntüleyen bilim insanları, ilk kez görüntülenen kabile üyelerinin ok ve yay kullanmayı bildiğini keşfetti.

Bilimciler, kaydedilen video görüntülerinin ilkel kabilelerin korunması adına büyük öneme sahip olduğunu belirtiyor.

Amazon ormanlarında medeniyetten uzak yaşayan (kayıtlara geçmiş) toplam 107 kabile bulunuyor. İlkel bir yaşam süren bu insan gruplarının şehir ve kasabalarda yaşayan başka insanların farkında olduğu, ama yaşadıkları korku nedeniyle kimseyle temas kurmadığı ifade ediliyor.

Geçtiğimiz yıl, altın madencileri, ormanda rastladıkları ilkel bir kabilenin 10 üyesini öldürmüştü.

 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
İnsan sosyalleşmelidir ya da tersinde sosyal bir içeriktir. Bir grup bilinciyle olağan sosyal çevreyle doğan ve çevresel bir işbölümü ve örgü ağ hisseden bireyin soru-n-ları sanırım farklı olacaktır.
İnsan örgütlü bir yapıdır. Tek değildir... Tekil değildir.

İnsan görmemiş insan soyutlaması (ve insanın yalnız ve yalnızlığa soyutlanması) biraz kafa karıştırıcı...
Güç istenci ya da sahip kavramına bağlı yalnız yetişmeye vurgu yapıyor sanırım...
İnsan kendi türünde, eşbireylerde (ve sosyal örgütlenme de) kendini görmeli
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Merak ettiğim ve düşüncelerinizi öğrenmek istediğim kısım şu: İçgüdüleri haricinde onu yönlendirecek bir şeyi olmayan bir insan herhangi bir bilgi ve güç yardımı almadan neler yapabilir? İstekleri hangi yönde gelişir?

hiç bişi yapamaz . hayvanlar gibi yaşamaya çalışır sadece. (üremesi içinde ikinci cinsi lazım, hayalinde bu da yok görünüyor öyleyse hiç bişi yapamaz,biyolojik ömrü dolunca da yeryüzünden silinir)

Örneğin; yeni doğmuş ve hayatında hiç insan görmemiş bir insanın kendi dilini oluşturması veya matematiği bulması ne kadar zaman alır?
Veya; tek bir rütbesiz askerin büyük bir devlete tek başına darbe yapıp o devletin başına geçmesi olası mıdır?

bakanı olmazsa 3 güne ölür, bakanı varsa da mutlaka bişiler öğretir. hayal dünyana gidelim, yetişkin ve tek başına diyelim. ve sadece güdüleri var. dil oluşturamaz matematiğin yanından bile geçemez bana göre.( ancak zekamız bu dünyaya ait demiş filozof, sen tüm zekamızı (tarihi bellek/birikim) nerdeyse sıfırladın. öyleyse bu tahminimde geçersiz oluyor. genellersek yapılacak her tahmin geçersiz.

tek bir askerin bir devleti yenmesi olanaksızdır.

ancak ne demişler; gerçekçi ol imkansızı iste:) imkansız görüneni düşünmen güsel Ulu Efendi. (Ulu sıfatının hakkını veriyorsun)
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
Daha Adem dediğimizde bir gruptan ve topluluktan sözediyoruz.
Daha kaya dediğimiz de diğer tüm kayalar ve kaya parçalarından ve kayanın parçalanmış halinden, taştan kumdan, topraktan ve okyanustan, onu parçalayan rüzgardan bir arada-bileşke sözediyoruz.
Tüm bunları sözederken bir dış doğadan sözediyoruz
İnsan yalıtılmış izole bir içerik değildir. Tek başına değildir ya da tek başına tek değildir.
Ne tek başına insandır, türdür, varlıktır ne de insan varlığı içinde tektir

Daha insan derken herbiri ve herkes aynı eşit benzer insan parçası olan doğa parçalarından (birarada) sözediyoruz

Burada bir yalıtma, soyutma soyutlama hatasından daha da açığı soyutlama buhranından sözediyoruz

İnsan yalnız başına soyutlanmış değildir. İnsan sahipler edinerek ya da edinilmiş sahipler/sahiplikler ya da insan edinmiş sahipler aracılığıyla bireyselliğe/özseçiciliğe ve kendi-seçime çözülür..

Bir türü doğadan koparır yalıtırsanız kendi türüne düşman edersiniz. Atmacalarla uçan hiç bir atmaca bir atmacaya saldırmaz. İnsan eli deymiş atmacanın ise ne yapacağı belli olmaz.

(Mevcut soyutlamaya yolaçan otoriter kişiliğin-sapmanın, öncelin çözünmesi/çözümü-çözümlenmesi gerekir)

Hiç bir kediyi tek başına düşünemeyiz. Kedi tek başına bir değil. Doğadaki k tür de kedi değil. Hiç bir şey tek değil

Daha Adem dediğimiz de bir gruptan ve topluluktan sözediyoruz. Adem de tek değildi. Tek başına tek. Tekse çoğaldı ama tek değildi. Ve diyelim ki tekti o halde tüm insanların rengindeydi.
Kayanın bir atası var mı? Bakın Ademe benziyor mu o halde Ademden çoğalan-lar. Doğaya benzer. Tüm bir doğaya
Soyutlama buhranı burda insanın tek işaretlenmesi olarak sözedilen tekçilik hatta tekçilik. İnsan tek başına tür değil. Felsefe böyle işaretlemez..

Bir türü doğadan koparır yalıtırsanız kendi türüne düşman edersiniz. Atmacalarla uçan hiç bir atmaca bir atmacaya saldırmaz. İnsan eli deymiş atmacanın ise ne yapacağı belli olmaz. İnsana Tanrı deymesini ,insanın Tanrı düşüncesiyle ya da tekmerkez tektanrı düşüncesiyle temasını, böyle alabiliriz.
İnsan Tanrıyı ve kendini de herşeyleştirmeli (herşeydenleştirmeli.. Hepsi ve herşey birbirine dair...Doğa denilen varlık için daha iyi bir merkezi ifade ediyor. Bir varlık merkezi düşünsem ya da düşüncemde odak kavram belirlemek zorunda kalsam varlığı yine doğa kavramından yayardım. Ne ben ne de Tanrı merkezi ..madde de değil! Madde doğadır)

Anladığım o ki tanrıyı (tektanrıyı) merkez alan bir düşünmeden kayarken beni (tekbeni) merkez alıp tanrılaştırıyoruz ya da buna benzer bir şey yapıyoruz. Ona güç ve anlam yüklüyoruz. Nihilizm ve Varoluşçuluk denilenlere benzer ve yakın olmalı bu belki de. Diğer taraftan bir felsefe de ve başka bir felsefe de maddeyi esas alıyor. Felsefe de Varlık diye bir kavram var oysa bu da Ben ve Madde arası bir şey..
Ben bu iki kavramın yerine ise doğayı önerdim. Benmerkez yerine doğa merkez. Ben gerçek yerine doğa gerçek. Tanrıyı esas alan bir düşünme yerine doğa kavramını berileyen bir felsefe. Ben yerine felsefenin varlık kavramıyla doğa kavramının birleşimi bir şey öneriyorum. Ben yerine bunun merkez alınmasını öneriyorum. Madde değil.

Tanrı gerçek --->tek ben gerçek. (İnsan ben gerçek)-->madde gerçek vb yerine
Doğa+Varlık = Ben.. ve bu gerçek

Ya da diğer durumda da yine Tanrı, Ben, İnsan , Madde , Varlık gibi kavramların yerine az çok "Doğa" koymayı ve bunu (bölmemeyi tekilleştirmemeyi) öneriyorum..

Ben denince vurgunun yine doğa ya vurması. Tüm doğayı hedef alması. Ya da bir doğa parçası olarak imleme
Doğa kavramının soyutlanmasındaki anlam yüküne temas

Ben kavramının temas etmesi gereken kavram olarak en yakın kavram olarak doğa önerdim. Örneğin kiminde ben kavramının en yakın tanrıya, kiminde maddeye, kiminde varlıka, kiminde insana, kiminde evrene temas ediyor diyelim. Ben bunun yerine "ben"in ilk çıkış noktasından dokunduğu/dokunacağı en yakın kavram oalrak doğayı önerdim. Ya da onu saran ikinci daire olarak bunu önerdim. Bir de Evren kavramı ve hatta adı yerine de daha geçerli bir kavram olarak Doğayı önerdim. Bizatihi Evren adına Etimolojik bir ad ve yeni bir karşılık ya da eş-ad olarakta bunu önerebilirim.. Yani Evren-Kainat, Varlık demek doğa demek olabilir

Beni kuşatan ya da on yakın kavram
ben-e en yakın etimolojik ontolojik geçiş olarak doğayı önerdim..

Bir an olsun Doğa adının yukarıda sunulan kavramların sözlüksel ve etimolojik karşılığı olduğunu düşünelim.

Örneğin Evren için
Bilinen bu doğa 14 milyar yaşında ve Doğadaki bütün maddeler....Doğanın genişlemesi
Örneğin Varlık için
Felsefenin konusu Doğadır ve doğanın diyalektik süreçlerini inceler
Madde için
Doğadaki bütün doğalar. İlk doğa... Doğanına atomları
Ben için
Doğam bugün üzgün
Tanrı için
Doğa der ki; Benim için çalış ve yaşa...

Özetle bir insanın limiti doğadır. Her insanın limiti doğadır. Doğanın limiti doğadır...

(Yazılan metinde ileriki günlerde düzeltme ve redakte uygulamak umuduyla)
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst