Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin Kendisini Sorgulamasi mi?

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
esneklestirmek yani bilinemez, supheci kararsiz v.s kilmak, yazi dili veuslubu olarak verilmek istenen algiyi vermez.

Oyuzden dogal zihniyetin gozlem olarak her turlu sorununu ortaya koyarken, kesinlik belirtmek; dilin bir mecburiyetidir.

Kisaca "dir ve degildir" temelli sorun ortaya koyumu yazi dili ve uslubu olarak kesinlik icerir ve o algiyi verir.

O yuzden de bazan bunu kendi dusuncesi ve/veya kendi degeri v.s. uzerine algilayan okurlar, duygusal, yazara yonelik v.s. bir yanita yonebilirler.

Oyuzden "esnek" derken, bunun noktalama dili ile nasil ortaya konabilecegi ile ilgili onerilerin varsa, iletmene sevinirim.

ilgisi, etkisi ve onemi temelinde de her konunun her farkli kisideki degerlendirme izlenimi de farklilik gosteriyor.

Cümleleriniz "dir" li olduğu vakit, yargı cümlesine, önermeye dönüşüveriyor.Açık uçlu olmalı ama yazıda bu nasıl verilir bilemedim.Yani ben çok tümdengelimci bir üslubunuz olduğunu düşündüm, belki konunun içeriği öyle gerektiriyor..*:)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cümleleriniz "dir" li olduğu vakit, yargı cümlesine, önermeye dönüşüveriyor.Açık uçlu olmalı ama yazıda bu nasıl verilir bilemedim.Yani ben çok tümdengelimci bir üslubunuz olduğunu düşündüm, belki konunun içeriği öyle gerektiriyor..*:)

Tumdengelim genelde geri plandaki yaziyi veren evrensel-insan zihniyetine ait. Dogal zihniyetin sorunlari konusuna gore temelden baslayip ozel ya da genel olarak tume varimi sagliyor.

Yani dogal zihniyet tume varim. Onun sorunlarini ortaya koymak ise, bu tume varimin ogeleri.

Tumu veren deevrensel-insan zihniyeti, yani tume disaridan bakan v notr algilayan qua bakisi.

Kisaca geri plandaki evrenselinsan zihniyeti dogal zihniyet tumune varmis olarak bu tumun konusuna v.s. gore tumunu olusturan ogelerini veriyor. Tabi numenal insanlik, bilimsel olgu ve gozlem ve bilissel bilinc ve farkindaligin yapilandirmaciligi bilimselligi ve bilgisi temelinde.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Hayir biri kisinin kendine, digeri kisi disinda kalan ve kisinin algiladigi her seye karsilik geliyor.

Iste bu basarilirsa, kisi kendi kendini de kendine yansitir ve kendi kendini de kendi degerlendirir.

Cunku normalde kisi kendi kendine yansimadigindan, kisinin kendi sadece disariya yonelik algiliyor, kendini algilamiyor sadece kendini fenomen olarak yasatiyor.

Bu kisinin kendi kendine yansimasi konusunu daha once islemistim, ama linkini bulamadim.

Bu durumda , kişi kendini- kendine yansıtma gereği duymuyor, çünkü "dışarısı" kendi sandığı yansımalarla dolu...Bu yüzden de farklı bir yansımaya aşırı tepki gösteriyor, onunla özdeşleşemediği(kendisileştiremediği) için..Bir tür koloni algısı..Farklı olanı elimine etmeye zorunlu kılıyor bu algı.Çünkü farklılık, bütünlüğü, "kendisi" sandığı bütünlüğü bozuyor..Kendi içinde oluşması gereken bütünlüğü, "dışarı"ile yapılandırıyor..Evet, bu sosyalleşme ve toplumsallaşma değil....Bu yüzden erkek,kadınla birlikte "insan"ı tamamladığını sanıyor..Ya da tam tersi...Karşıtlıklar bile bütünlüğünü oluşturan ögeler olarak algılanıp, olağan/vazgeçilmez addediliyor..O zaman "nötr" birinin bu algı dünyasında var olma şansı yok..Eğer bu açıdan bakarak toplum yapılanmasını ve kurumları ele alır isek, hastalıklı bir varoluş biçimi çıkar karşımıza..Dilerim abartmışımdır..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bu durumda , kişi kendini- kendine yansıtma gereği duymuyor, çünkü "dışarısı" kendi sandığı yansımalarla dolu...Bu yüzden de farklı bir yansımaya aşırı tepki gösteriyor, onunla özdeşleşemediği(kendisileştiremediği) için..Bir tür koloni algısı..Farklı olanı elimine etmeye zorunlu kılıyor bu algı.Çünkü farklılık, bütünlüğü, "kendisi" sandığı bütünlüğü bozuyor..Kendi içinde oluşması gereken bütünlüğü, "dışarı"ile yapılandırıyor..Evet, bu sosyalleşme ve toplumsallaşma değil....Bu yüzden erkek,kadınla birlikte "insan"ı tamamladığını sanıyor..Ya da tam tersi...Karşıtlıklar bile bütünlüğünü oluşturan ögeler olarak algılanıp, olağan/vazgeçilmez addediliyor..O zaman "nötr" birinin bu algı dünyasında var olma şansı yok..Eğer bu açıdan bakarak toplum yapılanmasını ve kurumları ele alır isek, hastalıklı bir varoluş biçimi çıkar karşımıza..Dilerim abartmışımdır..

Ona hastalik degil de, sorun diyelim. Ya da ben sorun diyorum.

Cunku hastalik bir teshistir ve tedavi gerektirir. Ustelik kisinin bilincine ve farkindaligina bagli degildir ve bu tedavi, kisinin istemi olmayabilir.

Ama sorun kisinin kendince algilanirsa, yine kendince degerlendirilir. Iste bu kendincelik, kisinin degisimi ve numenal yetisini kendi kullaniminin bir baslangicidir.

Yukarida kendince degisik ve farkli ozetlemissin. Iste benim tam da istedigim bu, yazilanlarin algilanip, sadece benim dile getirmem ile sinirli kalmamasi.

Cunku okur sadece benim dilegetirdiklerimi okurken, ve bir ufuk acarken, baskalarinin da dile getirdikleri ile cesni ve farkindalik kazanir.

O yansima ile ilgili linki bulursam veririm. Cunku orada deyayli anlatiyordu.

Bu siteye duzen olarak tam alisamadigim ve farkli geldigi icin, aradigimi kolay kolay bulamiyorum.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Hastaligi da soyle degerlendiriyorum. Insanoglu teknik ve bilim olarak gelistikce, numenal insanligi geriye gidiyor. Insanoglu numenal yetisinin bu bilincsiz ve farkina varmayan insanlik sunamamasi; gunumuz cogu hastaliginin da temeli, bunalim, stress, asiri duskunluk, oburluk, her turlu ucsal duygu ve dusunce,intihar, caresizlik, korku, ve bilimum psikolojik olusumlar ve psikiyastrik olusumlar.

Sonucta kisi bu yansiyi algilayip ta birey olamazsa, zaten iki turlu sorun yasiyor. Birinci sorun herkesi mutlu edememesi, ikinci sorun kendini mutlu edememesi ve kendini kisisel olarak cesitli etik degerlerden dolayi ortaya koyamamasi ve toplum icinde yer edinememesi.

Tabi birde bunlarin ustune, issizlik, aclik v.s. temelli ekonomik sorunlar gelince, tam da nihilizmin bilincli ya da bilincsiz bireyci akilcilik "canavarligi" ortaya cikiyor.

Ayrica emperyalist zihniyette bu her turlu etik numenal degerler ayrim savasini da devamli koruklediginden, bunu bir hastalik olarak degerlendirmiyor cunku bu isine geliyor.

Mesela diyelim kan davasi, tore v.s. olarak birini oldurmek, tedavi ve teshis yerinehukuk ve ceza ile ele aliniyor.

Bir kisinin asiri dinciligi, milliyetciligi, her turlu izmi v.s. bir hastalik yerine koruklenen bir teslimiyet olarak degerlendiriliyor.

Iste bu nedenden dogal zihniyeti tam anlamiyla kavrayabilmek, emperyalistzihniyetin her turlu ayrimciligi korukleyen ve karsitlari savastiran ideolojisini algilayabilmek ile bir yerde esdeger.

Yoksa bu etik, metafizik ideolojik inancsal kutuplasma savaslari,zaten kisiyi hem birey yapmiyor, hem yasamini yasatmiyor hem de bunu veren dogal zihniyeti algilatacak bir numenal yeti kullanimina yonlendirmiyor.

Yani emperyalist zihniyet ile dogal zihniyet, biribirine gobekten bagli.

O yuzden zihniyetin bu iki kolunu da algilamak, iste bireye tursel bilinc ve farkindaligi da kazandiriyor.

Sonucta kendi yansisini algilayamayan kisinin, hem kendi varliginin hem de turunun varliginin bir butun olarak farkina ve bilincine varmasini imkansiz ya da teslimiyet disina cikarmayacak kadar olanaksiz oluyor.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Hastaligi da soyle degerlendiriyorum. Insanoglu teknik ve bilim olarak gelistikce, numenal insanligi geriye gidiyor. Insanoglu numenal yetisinin bu bilincsiz ve farkina varmayan insanlik sunamamasi; gunumuz cogu hastaliginin da temeli, bunalim, stress, asiri duskunluk, oburluk, her turlu ucsal duygu ve dusunce,intihar, caresizlik, korku, ve bilimum psikolojik olusumlar ve psikiyastrik olusumlar.

Tamamen katılıyorum.
 

IdeaFante

Yeni Üye
21 Kas 2011
76
0
6
31
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

İnsanda düşünce/görüş ve zeka farklılığı aynı temellere dayanmaz. Ben bunu şu şekilde ele alıyorum: Düşünme niteliği ve düşünme niceliği. Düşünme niceliği yani düşünme olgusunun gerçekleşme kalitesi beynin nörokimyasal yapısına bağlıdır. Bir zeka bulmacası veya matematik sorusu çözmek, olay ve olguları hızlı bir şekilde kavramak, onlardan etkilenmek, eldeki verilerle hızla yeni sonuçlara ulaşmak (...) beynin, işlevini yerine getirmede iyi denilebilecek özelliklere sahip olduğunu gösterir. Toplumumuzda bu şahsiyetlere zeki derler. Bunun kaynağını beynin hücrelerinin daha koordineli çalışması gibi mekanik olgulara bağlayabiliriz.

Aynı şekilde düşünme niteliğinden bahsedeyim. Bu durum görüş ayrılıklarının sebebidir. Bir olayı algılamada seçilecek yol, kişisel hayat görüşleri vs. Yani düşünme niceliğinin oluşmasını sağlayan beynimizi, düşünme niteliğinin oluşmasını sağlayan malzemeleri işleyen bir fabrika olarak görebiliriz.

Bahsettiğim nicelik ve nitelik ayrılmazlar, kişinin ruh/kişilik bütünlüğü büyük ölçüde bunlara bağlıdır. Biz düşüncemizin niteliğinin farkındayızdır. Onu adlandırmışızdır. Ama düşüncenin niceliği kendini doğrudan farkettirmez. Mesela bilgisayada bir oyunu oynarken, o oyun için kasada oluşan komutlar, oyunun dosya bilgileri vs. bunların farkında olamayız. Ama oyunu oynarken oyunun kalitesine bakarak bilgisayarın niceliğini dolaylı olarak kavramış oluruz. Aynı şekilde bizim düşüncelerimiz monitöre yansıyan algılanabilir görüntülerdir, beynimiz ise kasa.

Evet fark; dusuncede mi?
Yoksa beynin norokimyasal yapisinda mi?

İnsanların düşünce sistemlerindeki farklılık düşünmenin niteliği demektir. Farklılıklar oluşurken beynin izlediği yol da nicelikten geçiyor. Sorduğunuz sorunun cevabı da bundan sonra geliyor. Nitelik ve nicelik nasıl oluşuyor?

Çocuk gelişimiyle ilgili herkesin bildiği klasik bir etken vardır: Çevre. Özellikle bunun çocukluk döneminde etkisinden bahsederler. Aslında bu her yaşta olan bir şeydir ama çocukluk döneminde çevre etkisini daha çok gösterir.

İnsan, insanlık birikimine duyuları ile sahip olur. Vereceği karar seçeneklerinin de duyularıyla farkında olur (Karar vermek de insalığın ürünü olduğu için). Duyularla alınan bu olguların belli bir ölçüsü yoktur. Hiç fark edemediğimiz durumlardan bizi çok etkileyebilecek durumlara kadar sayamayacağımız birçok şeyi algılarız. Beyin dediğimiz alet bu materyallerle kendi niceliği ölçüsünde, farkında olabildiğimiz düşüncelerimizi üretir. Farklılık kaynağını buradan alıyor. Burdan şu sonuç çıkar: Eğer tüm insanların beyin yapısı ve çevreden aldığı sinyaller aynı olsaydı farklılık diye bir şey olmazdı. Aynı fabrikaya verilen aynı hammadde, aynı ürünü verir. Şu andaki insanlara genel olarak bakıldığında hiç kimsenin aynı olamadığını ve çok derin farklılıkların olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Buradan da beyinlerin nicelik olarak çok farlklı, algılama olarak da çok hassaS ve duyarlı olduğu sonucuna tekrar ulaşırız.

Anlattıklarımı özetlemek gerekirse şunları söyleyebilirim: Beyin norokimyasal yapısı herkeste farklı ve sürekli değişim içindedir. Beynin karar vermesi çevreden aldıklarıyla olur. Beyin, çevreden aldıklarıyla kendi özelliğine göre ve daha önce aldıklarına uygun olacak şekilde kararlar üretir. Burada beynin hassasiyetinden dolayı çok büyük farklılıklar oluşur.

Bu dediklerimden sonra yeni bir soru ortaya çıkıyor. Beyin çalışsa ve çevreden hiçbir şey almazsa veya çevreden aldıklarını kullanmazsa ne olur?

Çevreden hiçbir şey almamış olsaydı ne olurdu sorusuna cevap vermek çok zor. Burada saf düşünce diye bir kavram kullanabiliriz. Bana kalırsa insan çevresiz/maddesiz bir ortamda önce 'soruları' hisseder. Merak oluşur. Neden-sonuç ilişkisini hissedebilir. Buradan ben şu sonuca ulaşırım. Beynin kendi özünde olan bir şeyler var; merak, nedensellik vs. Imanuel Kant nedenselliğin insana ait bir özellik olduğundan bahsetmişti diye hatırlıyorum mesela. Bu sorulara bakarsak felsefe ile de bağlantı olduğunu görebiliriz; merak, nedensellik... Felsefe beynin özündedir ve beynin sürekli bir şeyler algılaması bu özelliğin üstünü örter diyebilirim. Buradan da daha önce bahsettiğim gibi insanlıktan kurtulmak bir anlam kazanabilir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Oncelikle, basliga ve konuya yaptigin katki icin tesekkurler.

Sence bahsetmis oldugun ve kisaca "zeki" olarak niteledigin olgu, sadece beynin norokimyasal yapisina yani fizigine mi baglidir. Bencxe burada bir "irkcilik" tehlikesi var. Yani birisinin beyin duzeyine bakip "senin bu beyininin yapisi sunu/bunu algilamaya musait degildir" temelli halk arasindaki "ger zekali" etiketi.

Bence herkes kendine gore zekidir ve kimse eger beyin olarak fiziksel ozurlu degilse de "geri zekali" degildir. Ayrica yapilan bir isin ya da ortaya konan bir dusuncenin "zekiligi" de onu boyle adlandiranin algisi temelindedir. Yani baskasi bu algiyi almayabilir. Yalniz "pratik zeka" dedigimiz bir olgu vardir. Bu da hangi konudaki zekanin pratikligi olmasi acisindan degiskendir. Oyuzden dusunme niceligi algisi, benim acimdan; dogan bir bebegin beyninin fonksiyonu olan numenal yetisidir. yani Dusunebilme, dusunce uretebilme, yetisi ile bebek dogar. Iste beynin fiziksel yapisi budur. Bundan sonra gelen her turlu beyinler arasi dusunce ve dusunme farki, tamamen o kisinin kendi yasam ve iliskilerine paralel ve kendisinin neyin ustune ne kadar egildigine paralel bir durumdur.

Bilimsel olarak mesela muzisyen bir babanin/annenin v.s. dogan bebeginin beynindeki muzige olan yatkinliginin fiziksel "yarik" farki, o kisiye muzik egitiminde, boyle bir ozelligi olmayan bebege karsi bir avantaj saglayabilir, mesela kulagi, el yatkinligi, ezberi v.s. daha cabuk olabilir. Ama bu diger cocugun olmadigi anlamina gelmez. Yani yatkin cocuk diyelim iki kere okuyunca ezberlerse, oteki cocuk belki bes kere okuyunca ezberler. Ustelik yatkin cocuk muziginin ustune egilmezse muzisyen olamazken; digeri gereken cabayi gostererek muzisyen de olur. Iste kalitimsal ve fiziksel fark sadece bu yondedir. Gerisi doganin yasam ve iliskilerinden kazanilir.

Bunun disinda nitelik konusu, tamamen kisinin konu ve kavrama gore beynini o konu ve kavramda ne kadar hareket ettirecegine, bilgilenecegine, beceri gelistirecegine v.s. baglidir.

Ayrica burada yetenek te de ayni durum soz konusudur. Eger bir kisi isterse ve kendini buna yonlendirirse, beceremeyecegi hic bir sey yoktur. Ama dedigim gibi, konu ve kavramina gore birinin becerisi uc calismayla, digerinin becerisi bes calismayla olur.

O yuzden bir insanoglu beyni fiziksel bir ozur tasimadikca, numenal yeti ufkunu her konu ve kavramda serbeste erdirebilir ve her turlu bilinclenebilir.

Eger ortada bir beyinin fiziksel ozuru yoksa, "bu bunu yapamaz" v.s. temelli kalici ve onyargili, pesin hukum v.s. irkciliktir. Kafatasi irkciligi.

O yuzden ben, beyni fiziksel ozurlu olmayan her beynin konu ya da kavram ne olursa olsun, elde edilecek beceri, kabiliyet ne olursa olsun bunu o konunun ustune yeteri kadar duserek ve her turlu gereken cabayi harcayarak elde edebilecegini dusunuyorum.

Cunku beynin fonksiyonal hareketinin, yani numenal yetisinin dil, algi ve bilgi dahil siniri yoktur. Gerekirse beyin bunlar yeterli gelmezse kendi matematiksel/mantiksal bilgisi ve algisi ile kendi yaratir. Iste tarihte insanoglunun bilgisinin her dalinda ve konusunda kitlesellesmis her turlu tarihi kisilik bunu yapmistir. Bunu onlara yaptiran, yani her turlu yeniliklere imza attiran, beyinlerinin fiziksel yapilarindan ziyade, beyinlerinin fonksiyonu olan n umenal yetilerini kullanimlaridir. Tabi burada yukarida acikladigim kalitimsalligin rolu vardir, ama bu ne baglayicidir, ne de kendi kendine olandir. Uzerine dusup te gelistirmedikce hic bir dusunce, bilgi, algi yenilenmez. O yuzden ne "ustun zeka" ne "zeki" ne de "geri zekali" kisi vardir. Beynini yeteri kadar kullanamayan, yonlendiremiyen, kontrol edemiyen ya da tersi kisi vardir. Iste farkta, kisinin kendi beyni ile olan bu iliskisidir.
 

IdeaFante

Yeni Üye
21 Kas 2011
76
0
6
31
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Benin söylediğim zeka farkı ırkçılık tehlikesiyle karşılaşılacak derecede değil. Bir kişinin 'insanlığın oluşturduğu ve doğanın sunduğu durumlar' içinde bir şeyler kavrayabilmesi, bilgilerini kullanabilmesi yani beynin anatomisinin özelliği ile ilgili durumlarda herkes bir diğerinin başardığı her şeyi başarabilir. Bunun için süre, çaba ve olumsuzluklar bahsettiğimiz zeka farkından dolayı elbette değişiklik gösterecektir ama kimse 'bu zekayla bu olmaz' diyemez ve böyle bir düşüncenin yanlış olduğunu anlamak için çabaya gerek yok; her yerde örneğini rahatça görebiliriz.

Irkçılık tehlikesi nasıl olur? Bir önceki mesajımda şunları söylemiştim:

İnsan, insanlık birikimine duyuları ile sahip olur. Vereceği karar seçeneklerinin de duyularıyla farkında olur (Karar vermek de insalığın ürünü olduğu için). Duyularla alınan bu olguların belli bir ölçüsü yoktur. Hiç fark edemediğimiz durumlardan bizi çok etkileyebilecek durumlara kadar sayamayacağımız birçok şeyi algılarız. Beyin dediğimiz alet bu materyallerle kendi niceliği ölçüsünde, farkında olabildiğimiz düşüncelerimizi üretir. Farklılık kaynağını buradan alıyor.

Bağlantıyı şimdi kurabilirim. İnsan, düşünceler ve hayat görüşlerine beynin çok karmaşık işlevleriyle sahip oluyorlar. Paragraftaki özet bu. Ve daha önce buluştuğumuz bir ortak nokta var: İnsan, zeka düzeyi ne olursa olsun başka bir insanın başarabildiğini başarabilir; farklı çaba ve süre gerekse de. Ama bu sadece insanın farkedebileceği olgu ve olaylarda geçerli. Yani bir durumda 'başardı, kavradı, halletti' diyebiliyorsak bu genel bir yargıdır, çoğunlukla nesneldir, somuttur, belli bir süresi olabilir. Söylediklerim çok açık değil ama asıl anlatmak istediğimi belirtecek olursam fark anlaşılır: Bir de nesnel olmayan, süresi olmayan durumlar var; düşünceler, görüşler, fikirler... Bunlara sahip olmak zekanın niteliğine bağlı ama böyle durumlar hakkında yorum yapmak çok daha farklı. Birkaç kişinin bir konu hakkındaki görüşlerini veya inançlarını incelersek 'bu üç kez düşünmüş bu beş kez düşünmüş' diyemeyiz. Çünkü bunlara ulaşmakla bir zeka problemini çözme süresini yorumlamak arasında ilişki kurabileceğimiz bir eleştiri türü yok. Belli bir görüşe/inanca sahip olan insanın bu görüş ve inançlara nasıl sahip olduğu çok çeşitli ve dataylı beyin işlevleri, çevreden alınan sinyallere açıklanabilir. Biz bunu yapamayız, nesnel bir şey ortaya atamayız görüşü çürütemeyiz. Sadece tahmin ederiz. Bizim tahmin ettiğimize katılanlarla birlikte bahsettiğimiz kişiye karşı bir kalıp oluştururuz; ırkçılık doğar.

Bir örnek vereyim. Bu konuyla ilgili, basit olduğunu düşündüğüm, en açıklanabilir öznel düşüncelerle ilgili. Bir çocuk gençlik dediğimiz dönemlere geldi. Klasik farklı olma, zeki görünme çabaları... Bu kişi 'ben ateistim' diyebilir, bazı şeylere isyan edebilir. Bu kişinin karşısına geçip 'sen genç olduğun için bunları düşünüyorsun' demek ırkçılıktır. İşte bu, görüşü maddeye bağlamaktır, düşüncenin kaynağının beynin nörokimyasal yapısı olduğunu savunmaktır. Benzer bir şekilde bir zeka bulmacasını çözemeyen bir kişiye 'sen gerizekalı olduğun için yapamadın bunu' diyen kişide görebiliriz. Burada kaynak direk zekaya bağlanmıştır. Yani yine beynin nörokimyasal yapısına. Burada, zeka bulmacasını çözen kişi daha çok çabalar ve bulmacayı çözebilir ama genç için aynı şey söz konusu değildir. Burada sorun zeka bulmacasıyla uğraşanı eleştirebilmek değil genci eleştirememektir.

Sonuç olarak bahsettiğim iki olgu da beynin yapısına bağlı. Irkçılık, bir şeyi üç denemede kavramak yerine beş denemede kavramakla ortaya çıkmıyor, A görüşüne sahip olmakla B görüşüne sahip olmak arasında çıkıyor. Ama temel neden aynı.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Benin söylediğim zeka farkı ırkçılık tehlikesiyle karşılaşılacak derecede değil. Bir kişinin 'insanlığın oluşturduğu ve doğanın sunduğu durumlar' içinde bir şeyler kavrayabilmesi, bilgilerini kullanabilmesi yani beynin anatomisinin özelliği ile ilgili durumlarda herkes bir diğerinin başardığı her şeyi başarabilir. Bunun için süre, çaba ve olumsuzluklar bahsettiğimiz zeka farkından dolayı elbette değişiklik gösterecektir ama kimse 'bu zekayla bu olmaz' diyemez ve böyle bir düşüncenin yanlış olduğunu anlamak için çabaya gerek yok; her yerde örneğini rahatça görebiliriz.

Irkçılık tehlikesi nasıl olur? Bir önceki mesajımda şunları söylemiştim:



Bağlantıyı şimdi kurabilirim. İnsan, düşünceler ve hayat görüşlerine beynin çok karmaşık işlevleriyle sahip oluyorlar. Paragraftaki özet bu. Ve daha önce buluştuğumuz bir ortak nokta var: İnsan, zeka düzeyi ne olursa olsun başka bir insanın başarabildiğini başarabilir; farklı çaba ve süre gerekse de. Ama bu sadece insanın farkedebileceği olgu ve olaylarda geçerli. Yani bir durumda 'başardı, kavradı, halletti' diyebiliyorsak bu genel bir yargıdır, çoğunlukla nesneldir, somuttur, belli bir süresi olabilir. Söylediklerim çok açık değil ama asıl anlatmak istediğimi belirtecek olursam fark anlaşılır: Bir de nesnel olmayan, süresi olmayan durumlar var; düşünceler, görüşler, fikirler... Bunlara sahip olmak zekanın niteliğine bağlı ama böyle durumlar hakkında yorum yapmak çok daha farklı. Birkaç kişinin bir konu hakkındaki görüşlerini veya inançlarını incelersek 'bu üç kez düşünmüş bu beş kez düşünmüş' diyemeyiz. Çünkü bunlara ulaşmakla bir zeka problemini çözme süresini yorumlamak arasında ilişki kurabileceğimiz bir eleştiri türü yok. Belli bir görüşe/inanca sahip olan insanın bu görüş ve inançlara nasıl sahip olduğu çok çeşitli ve dataylı beyin işlevleri, çevreden alınan sinyallere açıklanabilir. Biz bunu yapamayız, nesnel bir şey ortaya atamayız görüşü çürütemeyiz. Sadece tahmin ederiz. Bizim tahmin ettiğimize katılanlarla birlikte bahsettiğimiz kişiye karşı bir kalıp oluştururuz; ırkçılık doğar.

Bir örnek vereyim. Bu konuyla ilgili, basit olduğunu düşündüğüm, en açıklanabilir öznel düşüncelerle ilgili. Bir çocuk gençlik dediğimiz dönemlere geldi. Klasik farklı olma, zeki görünme çabaları... Bu kişi 'ben ateistim' diyebilir, bazı şeylere isyan edebilir. Bu kişinin karşısına geçip 'sen genç olduğun için bunları düşünüyorsun' demek ırkçılıktır. İşte bu, görüşü maddeye bağlamaktır, düşüncenin kaynağının beynin nörokimyasal yapısı olduğunu savunmaktır. Benzer bir şekilde bir zeka bulmacasını çözemeyen bir kişiye 'sen gerizekalı olduğun için yapamadın bunu' diyen kişide görebiliriz. Burada kaynak direk zekaya bağlanmıştır. Yani yine beynin nörokimyasal yapısına. Burada, zeka bulmacasını çözen kişi daha çok çabalar ve bulmacayı çözebilir ama genç için aynı şey söz konusu değildir. Burada sorun zeka bulmacasıyla uğraşanı eleştirebilmek değil genci eleştirememektir.

Sonuç olarak bahsettiğim iki olgu da beynin yapısına bağlı. Irkçılık, bir şeyi üç denemede kavramak yerine beş denemede kavramakla ortaya çıkmıyor, A görüşüne sahip olmakla B görüşüne sahip olmak arasında çıkıyor. Ama temel neden aynı.

Benim vermis oldugum 3-5 ornegini ben kendimden ve cocuklarimdan biliyordum. Mesela ben bir sarkiyi bir kere okuduktan sonra, telefon numaralarini bir kere gordukten sonra, bir evin numarasini adresini bir kere gittikten sonra v.s. hafizamda yer aliyordu. Simdi bu durum cocuklarimda da var, mesela bir sarki okuyacaklar ya da bir tiyotro da rol yapacaklar, neyi soylemeleri gerekiyorsa onu kolayca ezberliyorlar. Buyuk oglum daha 1.5/2 yasinda iken turkce ve ingilizce sayilari 100 ustune kadar sayiyordu. Ben mesela daha okula gitmeden okumayi/yazmayi sokmustum. Bir zamanlar kucuk oglum 500'un ustundeki pokemon cesidini hemde sirasini bozmadan sayiyordu v.s.

Iste butun bunlari herkes yapabilir, farki ise benim ve cocuklarimin yaptigini belki baska bir kisi daha cok zaman ve caba harcayarak yapabilir. Yani ben bir sarkiyi bir kere dinler ezberlerim, belki baskasi icin bu sayi 2dir 3 tur v.s.

Iste ben bilhassa birey bilincinden sonra bir kisinin beynin kendi yapi ve isleyisinin yaninda, kisinin kendi beynini kendisinin yonlendirebilecegini soyluyorum.

Aslinda bu basliktaki mukayese ya o ya oteki seklinde degil de, her ikisi seklindedir. Ama benim vurgu olarak ustunde durdugum bilincli ve farkindalikli olarak yapilanin, kisinin kendi beynini kendi yonlendirmesi temelindedir. Ben buna evrensel-insan zihniyetin de devrimci sorgulama diyorum ve bireyin bilincli ve farkinda olarak kendi beynini sorgulamasi olarak nitelendiriyorum. Iste bireyin bu kendi beynini yonlendirmesine de "bireyin numenal devrimi" diyorum.

Istersen bunlar ile ilgili basliklari da verebilirim.

Ayrica basliga katki saglayan dile getirilen dusunce ve bilgiler icin de tesekkurler.
 

IdeaFante

Yeni Üye
21 Kas 2011
76
0
6
31
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Benim vermis oldugum 3-5 ornegini ben kendimden ve cocuklarimdan biliyordum. Mesela ben bir sarkiyi bir kere okuduktan sonra, telefon numaralarini bir kere gordukten sonra, bir evin numarasini adresini bir kere gittikten sonra v.s. hafizamda yer aliyordu. Simdi bu durum cocuklarimda da var, mesela bir sarki okuyacaklar ya da bir tiyotro da rol yapacaklar, neyi soylemeleri gerekiyorsa onu kolayca ezberliyorlar. Buyuk oglum daha 1.5/2 yasinda iken turkce ve ingilizce sayilari 100 ustune kadar sayiyordu. Ben mesela daha okula gitmeden okumayi/yazmayi sokmustum. Bir zamanlar kucuk oglum 500'un ustundeki pokemon cesidini hemde sirasini bozmadan sayiyordu v.s.

Iste butun bunlari herkes yapabilir, farki ise benim ve cocuklarimin yaptigini belki baska bir kisi daha cok zaman ve caba harcayarak yapabilir. Yani ben bir sarkiyi bir kere dinler ezberlerim, belki baskasi icin bu sayi 2dir 3 tur v.s.

Iste ben bilhassa birey bilincinden sonra bir kisinin beynin kendi yapi ve isleyisinin yaninda, kisinin kendi beynini kendisinin yonlendirebilecegini soyluyorum.

Aslinda bu basliktaki mukayese ya o ya oteki seklinde degil de, her ikisi seklindedir. Ama benim vurgu olarak ustunde durdugum bilincli ve farkindalikli olarak yapilanin, kisinin kendi beynini kendi yonlendirmesi temelindedir. Ben buna evrensel-insan zihniyetin de devrimci sorgulama diyorum ve bireyin bilincli ve farkinda olarak kendi beynini sorgulamasi olarak nitelendiriyorum. Iste bireyin bu kendi beynini yonlendirmesine de "bireyin numenal devrimi" diyorum.

Istersen bunlar ile ilgili basliklari da verebilirim.

Ayrica basliga katki saglayan dile getirilen dusunce ve bilgiler icin de tesekkurler.

Kabaca özetlemek gerekirse; siz düşünce ve farklılıkların, beynin kendi kendini sorgulamasıyla ilişkili olduğunu ve beynin aynı sonuçlara ulaşmada -herkeste farklı özelliklerde olabilen bir araç- olduğunu vurguladınız. Ben ise beynin kendi kendini sorgulamasının da temelinin beynin yapısı olduğunu yani beynin nörokimyasal yapısının daha ön planda olduğunu vurguladım.

Bu doğrultuda en son bahsettiğiniz başlıklardan devam etsek iyi olur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Kabaca özetlemek gerekirse; siz düşünce ve farklılıkların, beynin kendi kendini sorgulamasıyla ilişkili olduğunu ve beynin aynı sonuçlara ulaşmada -herkeste farklı özelliklerde olabilen bir araç- olduğunu vurguladınız. Ben ise beynin kendi kendini sorgulamasının da temelinin beynin yapısı olduğunu yani beynin nörokimyasal yapısının daha ön planda olduğunu vurguladım.

Bu doğrultuda en son bahsettiğiniz başlıklardan devam etsek iyi olur.

Ben sizin dediginize itiraz etmiyorum. Sadece onun olmadigini soyluyorum. Bunu da insanoglunu sadece evrimsel degisime mahkum etmemek ve kisinin kendi kendini de numenal yeti kullanimi olarak degistirebilecegi ile olabilecegini soyluyorum.

Buna en guzel ornek bilinc atlamasidir. Mesela cogu kisi teizmden ateizme gecer. Milliyetcilikten enternasyonelizme gecer. Kendisine verilen her turlu degeri sorgular ve kendince degistirir, yeniler. Butun bunlar sadece beynin fenomenal yapisi disinda numenal yetisine ve onun kisi tarafindan farkedilip, bilinclenip yonetilmesine ve yon verilmesine izin verir.

Sen eger bu konuda "bu kesinlikle boyle degildir" dersen, bilimsellige ters dusersin. Cunku bilim epistemolojik olarak henuz beynin yapisini ve isleyisini tam olarak ortaya koymus degil. Belki de insanoglu varligini surdurdukce de bunun icin ugrasacak.

Devam etmek istedigin konu ve baslik hangisi ise ordan da devam edebiliriz.
 

IdeaFante

Yeni Üye
21 Kas 2011
76
0
6
31
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

evrensel-insan' Alıntı:
Devam etmek istedigin konu ve baslik hangisi ise ordan da devam edebiliriz.

Bunlar ile ilgili basliklari da verebilirim. demiştiniz. Sizden bekliyorum.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Bunlar ile ilgili basliklari da verebilirim. demiştiniz. Sizden bekliyorum.

"Bunlarla ilgili" derken, ne demek istediginizi pek algilayamadim. "Bunlar" a kavram ornegi verirseniz, onerebilirim.
 

IdeaFante

Yeni Üye
21 Kas 2011
76
0
6
31
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Benim vermis oldugum 3-5 ornegini ben kendimden ve cocuklarimdan biliyordum. Mesela ben bir sarkiyi bir kere okuduktan sonra, telefon numaralarini bir kere gordukten sonra, bir evin numarasini adresini bir kere gittikten sonra v.s. hafizamda yer aliyordu. Simdi bu durum cocuklarimda da var, mesela bir sarki okuyacaklar ya da bir tiyotro da rol yapacaklar, neyi soylemeleri gerekiyorsa onu kolayca ezberliyorlar. Buyuk oglum daha 1.5/2 yasinda iken turkce ve ingilizce sayilari 100 ustune kadar sayiyordu. Ben mesela daha okula gitmeden okumayi/yazmayi sokmustum. Bir zamanlar kucuk oglum 500'un ustundeki pokemon cesidini hemde sirasini bozmadan sayiyordu v.s.

Iste butun bunlari herkes yapabilir, farki ise benim ve cocuklarimin yaptigini belki baska bir kisi daha cok zaman ve caba harcayarak yapabilir. Yani ben bir sarkiyi bir kere dinler ezberlerim, belki baskasi icin bu sayi 2dir 3 tur v.s.

Iste ben bilhassa birey bilincinden sonra bir kisinin beynin kendi yapi ve isleyisinin yaninda, kisinin kendi beynini kendisinin yonlendirebilecegini soyluyorum.

Aslinda bu basliktaki mukayese ya o ya oteki seklinde degil de, her ikisi seklindedir. Ama benim vurgu olarak ustunde durdugum bilincli ve farkindalikli olarak yapilanin, kisinin kendi beynini kendi yonlendirmesi temelindedir. Ben buna evrensel-insan zihniyetin de devrimci sorgulama diyorum ve bireyin bilincli ve farkinda olarak kendi beynini sorgulamasi olarak nitelendiriyorum. Iste bireyin bu kendi beynini yonlendirmesine de "bireyin numenal devrimi" diyorum.

Istersen bunlar ile ilgili basliklari da verebilirim.

Ayrica basliga katki saglayan dile getirilen dusunce ve bilgiler icin de tesekkurler.

Bu mesajda sizin yazdığınız 'bunlar'dan bahsediyorum :)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Bu mesajda sizin yazdığınız 'bunlar'dan bahsediyorum :)

Bu basliga tum numenal yeti degerleri girer, dusunce, akil, zihniyet, bilinc, farkindalik ve ana baslik "evrimci devrimci sorgulama" v.s. hangi konu ile ilgili baslik istiyorsun?
 

IdeaFante

Yeni Üye
21 Kas 2011
76
0
6
31
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Bilinç ve farkındalıkla ilgli olsun o zaman.
 

paslıçivi

Yeni Üye
13 Şub 2012
153
0
0
58
Cevap: Beynin Norokimyasal (Konektom) Yapisi mi/Numenal Yetinin K

Butun bunlar sadece "beynin fenomenal yapisi disinda numenal yetisine" ve onun kisi tarafindan farkedilip, bilinclenip yonetilmesine ve yon verilmesine izin verir.

sevgili evrensel-insan, keşke burda olsaydın da bunları konuşabilseydik..

insanoğlunun numenal yetisini beynin fenomenel yapısının "dışında" tutarsan

dinlerin bahsettiği somut bedenden ayrık bir bilinç/ruh tan bahsetmiş olursun..

bu bilimsel bir yaklaşım değildir..

bilimsel bir soyutlama değildir..

numenal yeti beynin fenomenal yapısının bir türevi, ikincilidir..

fenomenal yapı değişmediği sürece numenal yetinin niteliği değişmez ve bahsettiğin sorgulamalar olmayacağı için kişide bilinç değişimi olmaz..
teistse teist kalır, milliyetçiyse milliyetçi kalır..

insanoğlu beyin nörokimyasının(fenomal yapı) bir türevidir, ikincilidir, dolayısıyla hür iradesi yoktur, bir robottur..

hele ki; varoluşa verdiği anlam ve içerik(inanç) açısından tam bir köledir..

burdan devam ederiz, konuyla ilgili katılımcı arkadaşlar olursa çok daha zengin fikirlerin çarpışacağını düşünüyorum..
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst