Beğendiğiniz Kısa Sözler/Yazılar ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde fides tarafından oluşturulan Beğendiğiniz Kısa Sözler\/Yazılar ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 91,423 kez görüntülenmiş, 929 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Beğendiğiniz Kısa Sözler\/Yazılar ?
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan odun

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
insanlarin anlayacak vakitleri kalmadi artık
Küçük Prens
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
"koyun değil şu dağlarda san kendimizi gütmüşüz"

h.h.korkmazgil

(koyun değil şu dağlarda say kendimizi gütmüşüz)

damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz

sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne

"gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne "

"kahrolasın demiyorum"
kahrolma da
gör beni
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"Ey can; kimseyi kırma. Sözden ağırı yoktur, beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz."

Mevlana

"Toy çağımda bir öğüt vermişti babam, hala küpedir kulağıma. 'Ne zaman' demişti, 'birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!'

F.Scott- Fitzgerald
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
"Hayat yaşama cesareti olanları sever." (s. 139)

"Bir insana bağlanmanın başlangıcı "anlaşılmak" değil mi?" (s. 148)

"Anlaşılmamak kaybolmak gibi bir şey."
- Kaybolmak, nereye gideceğini bilememek...
"İnsanın insanı kaybetmesi." (s. 148)

"Kendi başıma gerçek birisi olabileceğimi, ancak kendi çığlıklarımı işittiğim ya da histeriye tutulduğum zamanlarda düşünüyorum." (s. 165)

"Evlilik işlemini belediye yapar, boşanmak işlemini mahkemeler. Neden? Bir kadın-bir erkek, kent yönetimi adına evlendirilir de ayrılırken neden "Türk ulusu adına" karar verilir? Bunu çözememişimdir." - Daha önce ben de bununla ilgili bazı şeyler düşünmüştüm, doğru değil mi? (s. 189)

"Kendiminizi hayata hazırlama tembelliğimiz. Kendine güven, kendini hazırlamaktan geçer. Kendini hazırlamak, kendine emek vermeyi gerektirir. Bakmak, görmek, bilmek, dikkat etmek, çalışmak, emek vermek. Yaşamak tembelliğini yenebilmek. Derinde yatan güvensizliği, "kendine güven" e çevirebilmek. "Ben insanım ve yaparım" diyebilmek." (s.190)

"Hayatın dışında kalmak, gerçek acıdır. Acı, umut kırıcı, umarsız. Onun için, gelin, "bir şeyin kadını/(ya da insanı)" olmak yerine, "yaşamanın insanı" olalım. Bunu öğrenelim, bunu başaralım. Hem, en değerli yanımız, kadın ya da erkek olmaktan çok, insan olmak değil mi?..."(s. 91) -

" 'Hayatın tıkandığı', 'yaşamın tükendiği' duygusuna karşı insanın özlemi başkaldırır. Bu özlemin adı da 'Hayatını Yaşamak 'tır."

--

Aşk, insanı bazen Tanrı yapar, bazen gereksiz bir böcek. Ama sevgi insanı insan yapar.

Aşk tüketicidir, sevgi üretici.

Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık - Erdal Atabek
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.

Kenu Kenyattu
(Kenya Kurucu Devlet Başkanı)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hiç kimse vazgeçilmez değildir ve hiç kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir.

Victor Hugo
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir. Mevlana
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"Hakikat yolları olmayan bir ülke ve ona herhangi bir biçimsel din, felsefe ya da tarikat aracılığıyla yaklaşılamaz."

Jiddu Krishnamurti
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İnsanları uyandırmak gerek. Şeyleri algılama biçimlerini alt üst etmek. İnsanları kızdıracak, kabul edilmez imgeler yaratmak lazım. Pek güvenilir olmayan, tuhaf bir dünyada yaşadıklarını, sandıkları gibi bir dünyada bulunmadıklarını anlamalarını sağlamak.
____________
[Pablo Picasso]

------------

İnsanlar ışığın çevresinde toplanırlar
daha iyi görmek için değil
daha iyi parıldamak için
______________________________
(Friedrich Nietzsche, Aforizmalar 1)

---------

direnmekle
kurtulmakla
..(yontulmakla) ben
âmenna

______________________________
(H.H Korkmazgil)
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"Söylediklerinin hiçbirine katılmıyorum ancak onları ifade etme özgürlüğünü hayatım pahasına savunurum."

Evelyn Beatrice Hall

Voltaire'in 1906 tarihli ve "Friends of Voltaire" isimli biyografisini yazmış olan Evelyn Beatrice Hall, onun bazı düşüncelerini özetlerken bu sözcükleri kullanmış ve Voltaire değil, kendisi sarf etmiştir. Sözlerin orijinali şöyledir:

"Je ne suis pas d'accord avec ce que vous dites, mais je me battrai jusqu'au bout pour que vous puissiez le dire."
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kendimden haber almak için tasarladığım izinsiz yürüyüşlerde ayağım anlam çığlıklarına takılıyor. Gözden çıkarılmış, eski çağlardan kalma bir kâbus yüzüme yumruklar indiriyor ve kuşatılmış hafızamın ön avlusunda bilinmeyen sesler fırtınası ortasından ikiye bölüyor insan denen tehlikeyi:

…Bozuksunuz, hepiniz bozuksunuz! Köleliğinizi parlatın ve sürekli üreyin, tavuklar ve domuzlar gibi üreyin, kendiniz gibi yeni ve küçük köleler yetiştirin. Bunun için ücret de ödüyorlar. Size dayatılan bütün o iğrenç, resmi ve ilkel bilgileri onlara da öğretin. Çoğalın ve yenilin! Çoğalın ve yenilin! Dostluklarınız ve aşklarınız da sizin varlığınız gibi bozuk! Her yeriniz arızalı, o arızalı ruhunuzu emanet ettiğiniz saygıdeğer uçurumlarınız var. O uçurumlardan aşağıya birinin sizi itmesine gerek bile yok, çünkü siz bütün itaatkârlığınızla sürekli bir düşme halindesiniz büyük sömürücünün kucağına. Bankalara, kredi kartlarına, patronlara, borsaya, paranın insanı aşağıladığı her şeye domalıp duruyorsunuz. Işık saçan bir “hiç” siniz; ama belki şunu anlayabilecek bir damarınız kalmıştır; “devrim, o ana kadar hiç olanlar tarafından başlatılır.”…

Devasa unutuş yüzeyleri yerleştirmişler meydanlara. İsteyen bedenini ücret karşılığı uzlaşmaya yatırıp azami miktarda yararlanabiliyor unutuştan. İsteyen dışlanmışlar korosuna eşlik edip kendinden geçiyor. Anlamsızlığı anlamakta zorlananlar kendini bir rüya ile değiştiriyor. Geleceğin geçiş töreninde dününü ilikliyor hayvansı kalabalık. Caddenin tam ortasında hiç’çi sınıfı için hazırlanmış “ölüm tehlikesi geçirme düşüncesi” satılan çarşılar var. O çarşılarda en çok satılan kitabın ismi; köle ahlakı.

Bozulmanın girdabında aşırı dozdan bakışları kamaşıyor retorikçilerin. Paketlerle sunuluyor aldanışlar kampanyası. Lütuf bulutlarının düğmesine basıp sahte inanç yağmurlarını başlatıyor traşlı gülüşüyle büyük kapitalist. Ve gün sonunda yalancı öncelikler verilmiş herkesin merakla beklediği iyi niyetli kişiler listesi açıklanıyor:

Kimsenin adı yok.

Bir şeyler oluyor, . Koşmaya başlıyorsun dünyanın yırtıldığı yere doğru.



bi şeyler eksik ve yanlış ve ters gibi hissediyorum
neden?
yazı bana battı arkadaş-ben rahatsız oldum;
yanlış bir anlam çukuru/yazma dizini ve yer ve küçümsenme -yazanın kendine yönelen
ve neden kandırılıyor hissediyorum yazanı güzel kelimelere boyanmış anlam yumaklarıyla birlikte;
ve neden onu korumaya çalışıyoruz -yazanı-neden,? neyden ve kimden?
kimin için yazıyor ve kelimeleri neden

---

Bilincin boşaltılışıdır bu
Son hisler ülkesinde.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"Dünyada hiçbir şey hiçlik kadar büyük bir baskı yapmaz insan ruhunda."

Stefan Zweig
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
17834169_1300725353342383_3696318165352622130_o.jpg


 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İletişim bir iletişimsizlik düzeneğidir.

Kelimelere ancak istenilen bir şey yok olduğunda ihtiyaç duyulur ve eğer etrafımızdaki dünya 'gereken' her şey ile donatılmış olsaydı kelimelere gerek duyulmayacaktı. Kayıp olmayan yerde dil var olamaz.

Sahtekar olmadığımızdan nasıl emin olabiliriz?

Daima doğruyu söylerim. Ama doğrunun tamamını değil. Çünkü doğrunun tamamını kimse söyleyemez. Her şeyi söylemek imkânsızdır. Yeterince kelime yoktur. Doğruyu, gerçek olana yaklaştıran da bu imkânsızlıktır.



---------- Mesajlar Birleştirildi at 14:09 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 11:04 ----------

Özgeçmişim hakkında bu bilgileri veriyorum çünkü hiç kimse bir kimsenin erken gelişimine dair hiçbir şey bilmeden onun yazma sebeplerini tam anlamıyla kavrayamaz. ... Para kazanmak dışında, bana kalırsa yazmak için dört büyük sebep vardır. Bunlar her bir yazarda farklı derecelerde var olur ve bunların oranları içinde bulunduğu atmosfere göre değişim gösterir.

I) Katıksız Egoizm: Zeki görünme, hakkında konuşulma, ölümden sonra hatırlanma, sizi hiçe sayanlardan intikam alma arzusu vesaire. Bunun bir sebep olmadığını söylemek düpedüz riyakârlıktır, hem de en güçlüsünden. Yazarlar bu özelliği bilim insanları, sanatçılar, politikacılar, avukatlar, askerler ve başarılı iş adamlarıyla – kısaca insanlığın en üst tabakasıyla – paylaşırlar. İnsanlığın büyük bir kısmı aslında bencil değildir. Yaklaşık otuz yaşından sonra birey olma duygusunu neredeyse kaybederler ve başkaları için yaşayıp angarya işlerin altında ezilip giderler. Ancak yetenekli ve hayatlarını doyasıya yaşamaya kararlı insanların oluşturduğu bir azınlık vardır ve yazarlar bu gruba dâhildir. Ciddi yazarlar – diyebilirim sanıyorum – gazetecilerden daha boş ve ben -merkezli ancak daha az para düşkünüdür.

II) Estetik Çoşku: Dış dünyaya ait güzellik algısını kelimelere dökme heyecanı. Bir sesin diğeri üzerindeki etkisinden duyulan keyif, iyi yazıların istikrarı ya da iyi bir hikâyenin ritmi. Bir başkasının deneyimini paylaşma arzusu oldukça kıymetlidir ve bu arzu kaybedilmemelidir. Estetik sebep pek çok yazar içinde nadiren ya da güçsüz bir şekilde bulunur; ancak bir broşür yazarı yahut ders kitabı yazarları dahi faydacı olmayarak sözcükleri ya da ifadeleri güzelleştirecektir kendine göre ya da en kötü ihtimalle tipografi ve kenar boşluklarının genişliği konusunda endişelenecektir. Hiçbir kitap estetik değerlendirmeden tam anlamıyla muaf değildir.

III) Tarihsel tepi: Şeyleri olduğu gibi görme, gerçekleri keşfetme ve onları gelecek nesiller için depolama arzusu.

IV) Politik Amaç: Dünyayı belli bir yöne doğru çekme, insanların düşüncelerini değiştirme arzusu. Tekrar edelim, hiçbir kitap politik bir görüşten tam anlamıyla muaf değildir. Sanatın politika ile hiçbir işinin olmaması gerektiğine dair düşünce de politik bir tavırdır.

Şimdi bu çeşitli tepilerin birbirleriyle nasıl bir savaş içinde olduğu ve kişiden kişiye zaman içinde değişim gösterdiği daha net görülebilir.

George Orwell



---------- Mesajlar Birleştirildi at 14:15 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 14:09 ----------

Thoreau – Yürüyüşün ruhsal getirileri, günlük tutmanın yaratıcı faydaları, başarının en iyi tanımı gibi konular üzerine derin ve şahane bir bilgeliğe sahip olan bu adam – bilinçli yaratıcılık yeteneğinden övgüyle söz ediyor:

Günün en unutulmaz zamanı, sabah uyanma vaktidir. Üzerimizde az ya da çok bir ağırlık vardır ve bir saat sonra gündüzün ve gecenin geri kalanı boyunca uyuyan bazı parçalarımız uyanmaya başlar. Dehamız tarafından uyandırılmayıp bir uşağın mekanik dürtmesiyle uyanmışsak ve bu nedenle rüyadan uyanmamızla daha iyi bir hayata erişme arzusu için toparlanan gücümüz ve içimizde yeşeren tutku yerine yalnızca fabrika seslerini ve havada dağılan hoş kokuları duyumsuyorsak, o günden çok az şey beklenmelidir – eğer ki buna bir gün denilebilirse ve gece karanlığının meyvesi güzel bir tada sahip olsa da, ışıkla gelen güzelliğe eriştiğini kanıtlayamaz.

Bundan bir on yıl sonra “Performans ve iş gücü miti” üzerine düşüncelerini toparladığı bülteninde bir fikri şöyle yineler:

Milyonlarca insan fiziksel işgücü için daima yeterince uyanıktır; ancak milyonda bir kişi etkili entelektüel gayretler için ve yüz milyonda bir kişi, şiirsel ya da ulu bir hayat için yeterince uyanıktır. Uyanık olmak capcanlı olmaktır. Daha önce hayatımda tam anlamıyla uyanık bir kimse ile karşılaşmadım. Hem onun suratına nasıl bakabilirdim ki?

Bizler, mekanik yardımlar aracılığıyla değil, bizi en sesli uykularımızda dahi terk etmeyecek şafağın sonsuz beklentisi içinde tekrar uyanmayı ve uyanık kalmayı öğrenmeliyiz. İnsanın bilinçli bir çaba ile refah seviyesini yükseltebileceği gerçeğinden daha cesaretlendirici bir şey bilmiyorum.

 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
“Biz totaliteriz, çünkü insan türü olarak yaşam anlayışımız sevgi ve barışa değil, güç ve egemenliğe dayalı. Öteki türler üzerinde gücümüz var. Hayvanları evcilleştiriyoruz. Sirklere ve hayvanat bahçelerine kapatıyoruz onları. Bitkileri botanik bahçelerine koyuyor, evlerimizin ta içine hayvanlarla bitkileri alıyoruz. Köpeklere türlü numaralar öğreterek, kedileri bir parça sicim peşinde koşturarak, kuşların çiftleşmelerini, sinek yiyen bitkileri seyrederek kendi evimizin içinde tüm yaşamın hakimi olup çıkıyoruz. Bütün bunlar bize muazzam bir güç kaynağı veriyor. Bizler egemenleriz. Uyruklarımızı besliyoruz. Onlar, yaşamak için bizlere muhtaç. Canımız çektiği zaman oynuyoruz onlarla. Canımız çektiği zaman şımartıyoruz. İstediğimizde sevip okşuyor, istemediğimizde yanımızdan kovalıyoruz. Onları hadım etmeye ya da kısırlaştırmaya karar veriyoruz. Biz homo sapiensler, kendi evlerimizde bile, Allah’ın her günü, çocuklarımızla birlikte, bütün öteki türleri acımasızca yönetiyoruz.”

Gündüz Vassaf – Cehenneme Övgü
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bu cihan külli aklın bir düşüncesinden ibarettir.

Mevlana

* Had bilmezlerin hakkından Rabbim gelir elbet, Mevlana'ya ve tüm sevenlerine selam olsun.
 
Son düzenleme:
L

lamei

Ziyaretçi
Bu cihan külli aklın bir düşüncesinden ibarettir.

Mevlana

* Had bilmezlerin hakkından Rabbim gelir elbet, Mevlana'ya ve tüm sevenlerine selam olsun.

"Edepli edebinden susar edepsiz ben susturdum sanar"
Mevlana hz. ks. vsvsv .
Sözünü paylaşsan daha yerinde olurdu.

ashjsdkkdldşdjjd

O değilde gittim kütüphaneye şu elimdeki kitabı bitiririm,
Nouman Ali khan'nın videolarını izlerim flan dedim,
dayanamadım geri dönmek zorunda kaldıydım.
Valla beni güldürdün.
Allah sana hidayet versin :)

---------- Mesajlar Birleştirildi at 16:12 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 16:03 ----------

Onlara dil uzatanları da Allah'a havale etmek sureti ile iki trol hesaba son cevabımdır, kendinizi paralayın daha bir kelime yok size.[/QUOT]

Ordan cevap vermedin ama burdan yazdın,
Sözüne de sadakat göstermedin.
Kendini paralayan da sen oldun edepli bey/hanım artık neysen.
Açıkcası bu sitede ki paylaşımlarından,
kaliteli bi insan olabileceğini düşünmüştün,
Bu son yorumlarında zannımda yanıldığımı gördüm.

Velhasıl
Kitabımı bitirmeliyim.
Selam!

Not: Düzenlendi. :)
 
Son düzenleme:

ElChupakabra

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2014
Mesajlar
40
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Başkalarına karşı kendimizi olmadığımız biri gibi göstermeye öyle alışmışız ki en sonunda kendimize bile olmadığımız biri gibi görünmeye başlıyoruz.
François de La Rochefoucauld
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Mülkiyet hırsızlıktır! -Proudhon

Şayet "kölelik nedir?" sorunda cevap vermem gerekseydi ve tek kelimeyle, kölelik cinayettir deseydim, ne kastettiğim derhal anlaşılırdı. Bir insandan düşünme yetisini,iradesini, şahsiyetini almak kudretinin hayat memat meselesi olduğunu ve bir insanı köleleştirmenin onu öldürmek olduğunu göstermek için uzun söze hacet olmayacaktı. Öyleyse niçin "mülkiyet nedir?" sorusuna, anlaşılacağımdan emin olarak, hırsızlıktır diye cevap veremiyorum; ne de olsa ikinci soru ilkinin şekil değiştirmiş halinden ibaret değil mi?

Proudhon
"Mülk sahibi, hırsız, kahraman, egemen --bu ünvanların hepsi eşanlamlı olduğu için-- kendi iradesini yasa olarak dayatır, ve ne çelişkiden ne de denetimden muzdariptir; yani, aynı anda hem yasama hem de yürütmeymiş gibi davranır ... (ve böylece) mülkiyet despotizmi ortaya çıkarır ... Mülkiyetin özü o kadar belirgindir ki, ona inanılması için sadece ne olduğunun hatırlanması ve çevrede olup bitenleri gözlenmesi yeterlidir. Mülkiyet, kullanma ve suistimal etme hakkıdır ... eğer metalar mülkiyet ise, o zaman neden mülk sahipleri krallar, ve despotik krallar --facultes bonitaireslerine göre krallar-- olmasınlar? Ve eğer her mülk sahibi kendi mülkiyeti alanı dahilinde egemen olan bir lordsa, kendi arazisi içinde mutlak kralsa, mülk sahiplerinin hükümeti kaos ve karmaşadan başka bir şeye nasıl yol açabilir?"

-Proudhon-

Bir toprak parçasını çitle çevirip 'Bu benimdir' demeyi ilk düşünen ve kendisine inanacak kadar saf insanları bulan ilk insan sivil toplumun gerçek kurucusudur. Küreğe mahkum edilen veya [ölüsü] hendeklere atılan; ve 'bu sahtekarı dinlemeyin; yeryüzünün meyvelerinin herkese ait olduğunu ve yerkürenin hiç kimseye ait olmadığını unutursanız, mahvolursunuz' diye arkadaşlarına bağıran kişi [dinlenmiş olsaydı], insan ırkının karşılaştığı bunca suç, savaş, cinayet, bu kadar sefalet ve dehşet engellebilirdi?" ("Eşitsizlik Üstüne Tartışma",

The Social Contract and Discourses, s. 84).

 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst