Sürü/leş/mek

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Sürü\/leş\/mek başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,363 kez görüntülenmiş, 55 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Sürü\/leş\/mek
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Birey, birey olduğunun ayırdına toplum içinde varır.Sürü içindeyse, sadece "aykırı" olduğunu algılar..Her birmiz, kendimizin birey mi, aykırı mı olduğunu yanıtladığında, yaşadığımız birlikteliğin sürü mü, toplum olduğunu saptamak kolaylaşır..Bu soruyu cevaplayabilmek için, kendimiz gibi olup/yaşayıp/davranıp eylemde bulunmamız ön koşuldur ki; diğerleri beni nasıl algılıyor? sorusuna cevap verebilelim.".Ben böyle düşünmüyorum ama..." diye başlayan cümlelerle çoğunluğa eklemlenenler için bu soru anlamsız ve yanıtsız kalacaktır..Kendi payıma cevapladığımda, devasa bir sürünün içinde tutunmaya çalışan küçücük bir toplum içinde yaşadığım algısına sahibim..Kendi toplum(cuğ)umda huzur ve denge var, sürüye karıştığımda çelişki ve çatışma başlıyor..Evrensel düşün ama yerel davran diye bir söz vardı..Bu sözden hep nefret etmişimdir..Çatışmayı yeğlerim..

Globalizasyonun, algi olarak yerel, etik ve evrenselligi ancak ve ancak birey toplumlarinda mumkundur. Cunku bir bireyin evrenselligi toplum olarak dunyanin her turlu farkli degerlerinin bir arada yasadigi toplumda kendi farklari ile birlikte yasayabilmektir. Iste insan haklari evrensel hukuk ve bireysel hak ve ozgurluklerin devletin sivil kurum ve kuruluslari eliyle saglanmasi ve bireylerin her birinin kendine kisilik ve kimlik degeri yaptigi bu etnik etik degerlerin her bir birey tarafindan biribirinin degerine saygi ile yaklasmasi ve her bir bireyi kendi farkli degerleri ile birlikte kabul etmesi ve bunlari bir tartisma, mudahele, baski ve politika araci yapmamasi v.s. globalizasyonu mumkun kilar.

Yani birey her turlu her degerde farkli bireylerin olusturdugu evrensel bir birliktelikte kendi etnik ve etik degerlerinin hak ve ozgurlugunun uygulanabilmesini ve nasil kendisininkine kimsenin karismamassini istiyorsa, kendisinin de baskasininkine karismamasi gerektigini ogrenir, bilgilenir, bilinclenir, farkina varir ve algilar.

Iste tam bu nedenden hak ve ozgurlukler hic bir zaman bir politik gorusun arac haline getirdigi ve amacinas hizmet eden bir politik propaganda olamaz. Cunku ulke devlet olarak bu konuda oturmus, normal, sivil ve bilinclidir.

Maalesef, ulkemiz gibi birey yetismeyen ulkelerde boyle bir durum soz konusu degildir. Hem kisiler kendi acilarindan etik olarak ozgur degildir (dini ve milli iktidari ve politik cikarlar ve tek tarafli farkin demokrasisi) hem de herkes kendi toplumsal etigini biribirlerine zorlama, baski, kabul ettirme mucadelesindedirler. Bu da toplumsal kisiligin biz/oteki her turlu kutuplasmasi ve politikanin cikar araci yapmasidir.

Ayrica hic bir kisi bu kendisine verilen her turlu degerin bilinc ve farkinda degildir. Sadece ya verildigi gibi uygular, ya kendince "degistirir" ya da karsi cikar.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sayın tek, ezberi bozmak gerekir. paradigmaları yıkmak gibi. kişilik kazanmak için.

sayın evrensel-insan, kişilik, sürüleşme ve birey ve toplum ayrı toplumun bireyler üzerine dogmatik düşüncelerini empoze etmeye açlışması, tabulara sığınması ayrıdır. sürüleşmeyen toplumlarda da birey toplum içinde gerçekleşir. bireyin toplumsallığı hem kaçınılmazdır hem de kaçınılması gerekmeyendir/zararlı değildir/sürüleşmenin nedeni değildir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
sayın tek, ezberi bozmak gerekir. paradigmaları yıkmak gibi. kişilik kazanmak için.

sayın evrensel-insan, kişilik, sürüleşme ve birey ve toplum ayrı toplumun bireyler üzerine dogmatik düşüncelerini empoze etmeye açlışması, tabulara sığınması ayrıdır. sürüleşmeyen toplumlarda da birey toplum içinde gerçekleşir. bireyin toplumsallığı hem kaçınılmazdır hem de kaçınılması gerekmeyendir/zararlı değildir/sürüleşmenin nedeni değildir.

Konu bireyin toplumsalligindan ziyade, toplumun bireyselligidir. Sonucta toplum bir topluluktur ve bu toplulugu toplumun birleri olusturur. Iste bu birlerin de kendi duzey birlerri olmasi her turlu mozayigin toplumsal birlikteligidir.

Cunku ortada toplumsal degerlerden ziyade, bireysel degerlerin olusturdugu bir toplumsal mozayiklik vardir.

Bireyin toplumu ve toplumun bireyi farklidir. Ayni toplumsal kisilik ve bireysel bilinc gibi.

Tarih dogal zihniyet temelli yapilandirilmisliktan dolayi ne tur bilincini ne de bireysel bilinci dogal olarak vermez. Ilk verdigi turunun ve kendi birinin bilinc ve farkina varamayan kisinin toplumsal bilincidir.

Toplumsal bilinc, ne evrensel bir butunluge ne de tursel bir butunluge ne de bireysel bir butunluge sahip degildir ve surulebilen, korkutabilen, kandirilabilen ve birbiri ile savastirilabilen en kolay toplum toplumsal kisilik toplumudur. Bugun Turkiye dahil doguya ve guneye gidildikce toplumlarin cemaat olduklari gorulur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
birey ve toplumsal etik,estetik değerler arasındaki çatışma sürüleşmeye engel olan bir durum olsa da birey tek başına hiç bir şey değildir; toplumsal yapısı kaçınılmaz olandır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
birey ve toplumsal etik,estetik değerler arasındaki çatışma sürüleşmeye engel olan bir durum olsa da birey tek başına hiç bir şey değildir; toplumsal yapısı kaçınılmaz olandır.

Asagidaki linke bir goz atin.

http://www.felsefe.net/psikoloji/5266-quotsiginakquot-psikolojisi.html

Bireyin toplumsal yapisi yerine bireyin evrensel ve tursel yapisidir, onemli olan. Cunku toplumsallik evrensellik temelinde, boluculuktur, ayrilmisliktir, cikardir ve maalesef yasamin onune gecen ve yasamin feda edildigi her turlu etik, ideolojik ve inancsal degerlere teslimiyet ve caresizliktir.

Zaten bir birey once kendi varliginin algisina, bilincine ve farkina varirsa; toplum icinde kendini ortaya koyarak her turlu bireysel kisilik ve kimligini ortaya koyabilir.

Oyuzden toplumsallik gibi evrensel ve insansal butunluklerin ve birlikteliklerin arasinda kalan bir deger, kisiyi bireysellestiremedigi gibi, insanlastirmaz da. Ayrica toplumun toplumsal kisilerini her turlu siginaga mahkum ve teslim eder. Zaten toplumsal kisiligin bireysellesememesi de bu korkudur. Bu korkunun tek kaynagi, bilincsizlik ve farkindasizliktir. O yuzden de toplumsal kisilik kendine degil, insandisi ve insanlikdisina toplumun degerlerini yasaminin da onune koyarak yonelir.

Bireyin toplumsuz yasayamayacagi baskadir, bireyin toplum icinde bir birey hak ve ozgurlugunde yasamasi farklidir.

http://www.felsefe.net/psikoloji/5217-birey-ve-birey-bilinci-uzerine.html#post26655
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bir adada yaşayan tek bir insan düşünün, insan mıdır? insanı toplumdan ayırmak egosuna yenik düşürmekten başka bir şey değildir. haymatlos olanlar neden temel hak ve özgürlüklerden yararlanamıyorlar acaba? onlar insan değil mi? Ruanda da katledilenler insan değil mi? oryentalist yaklaşımlar ile ne birey ne de toplumlar açıklanamaz, sadece örtülenir ve ötekileştirilirler; liberal-sömürü at koşturur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bir adada yaşayan tek bir insan düşünün, insan mıdır? insanı toplumdan ayırmak egosuna yenik düşürmekten başka bir şey değildir. haymatlos olanlar neden temel hak ve özgürlüklerden yararlanamıyorlar acaba? onlar insan değil mi? Ruanda da katledilenler insan değil mi? oryentalist yaklaşımlar ile ne birey ne de toplumlar açıklanamaz, sadece örtülenir ve ötekileştirilirler; liberal-sömürü at koşturur.

Birey toplum karsilastirmasindaki bilinc ve farkindalik farklarini cok iyi algilamak gerekir.

Bireyi toplum ile karsikarsiya getirmek, nihilizmin bireyci akilciligidir.

Bireyi toplum icinde yok etmek, toplumsal kisiliktir.

Bireyin toplumu "distalamasi/onemsememesi v.s." ise Ayn Rand'in ben ideolojisidir.

Bunlarin hic biri cozum olmadigi gibi, su an gunumuz dunyasinin cografi ve toplumsal tarihi gelismislik duzeyine gore gozlem veren bati ya da dogu toplumlarinin durumudur.

Benim dedigim ise bunlardan hic biri degildir. Benim dedigim birey bilinci bir bireyin toplum icinde toplumda bir yeri olarak diger bireylerle birlikte saygi, insan haklari,evrensel hukuk ve bireysel hak ve ozgurlukler temelinde birlikte beraber ve antiayrimci olarak yasam ve iliski surmesidir.

Iste bu temeldeki bir birey bilincinin insanligi ancak tursel butunluk bilinci ve farkindaligi ile mumkundur. Bu da bireyi toplum ayrimciligindan alir, tum insanoglu turunun her turlu farkli degerlerini icsellestirmeyi getirir. Iste bu anlamda birey, hem kendidir, hem insandir, hem evrenseldir, hem de bireyseldir.

Yani bu duzeydeki bir birey, mevcut her hangi bir cografi ve toplumsal mekanda hem kendi degerleriyle hem de kendi disinda kalan diger degerleri paylasan bireylerin degerleriyle birlikte, bir butun olarak antiayrimci yasar.

Antiayrimcilik, bireyin farklarin farkinda olup, kendi farki dahil; hic bir farki one cikarmayip, hic bir farki yok saymayip farklarin esitligi, algisi, bilinci ve farkinda olarak ve de bu farklari birlikte tutarak yasam ve iliski surmek demektir.

Tami tamina emperyalist zihniyetin, amerikan idealizminin, evengalist orgutlenmesi ve soros ideolojisinin mikroayrimciligina terstir.

Oyuzden konu liberalimin politik cikarci ayrimciliginin ozgurlugu degil; serbest dusunurlugun taniyan ve taninan ozgurlugudur.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Ayrica hic bir kisi bu kendisine verilen her turlu degerin bilinc ve farkinda degildir. Sadece ya verildigi gibi uygular, ya kendince "degistirir" ya da karsi cikar.

Çok keskin bir yargıya varıyorsunuz..Kişi, olanların farkında ve değiştirmeye/karşı çıkmaya yönelmişse zaten bir adım atmış demektir..Kendilerine sunulanları olduğu gibi kabul eden/ettirilenlerin büyük bir çoğunluğu da kendi çocukları/kuşakları için -görece de olsa-karınca karınca çabalamaktadırlar...Annelerimiz-babalarımızla hayat algımız birebir örtüşüyor mu? Hayır..Hiç kimse değişimin dışında/üstünde /ona rağmen varlığını sürdüremez.En dogmatik alanlarda din algısında bile böyledir bu..Zaman ister..Bedel ister..emek ister..Ama değişim/dönüşüm kaçınılmazdır..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Çok keskin bir yargıya varıyorsunuz..Kişi, olanların farkında ve değiştirmeye/karşı çıkmaya yönelmişse zaten bir adım atmış demektir..Kendilerine sunulanları olduğu gibi kabul eden/ettirilenlerin büyük bir çoğunluğu da kendi çocukları/kuşakları için -görece de olsa-karınca karınca çabalamaktadırlar...Annelerimiz-babalarımızla hayat algımız birebir örtüşüyor mu? Hayır..Hiç kimse değişimin dışında/üstünde /ona rağmen varlığını sürdüremez.En dogmatik alanlarda din algısında bile böyledir bu..Zaman ister..Bedel ister..emek ister..Ama değişim/dönüşüm kaçınılmazdır..

Benim gozlem degerlendirmem sorunun dile gelmesi temelindedir. O yuzden buradaki olan "yargi" degil, insanoglu dogal zihniyetinin gozlem veren bir yansisidir. Tabi algi, bilinc ve farkindalik ve de bilgi temelinde. Ayrica bu sorunu algilayan her beyin elbetteki numenal yeti kullanimi olarak adim atacaktir, cunku rahatsizdir. Ama unutmamak gerekir ki, sorun sadece algilanirsa vardir.

Zaten butun bu sorunlarin dile gelimi senin dedigin algiyi alanlar ve algi almayanlar bu algiyi alsinlar diye gozlem olarak dile gelmektedir. Oyuzden dunyadaki tum insanligin bu algida olup olmamasi degildir konu; konu bu alginin sorun olarak her bir birey beyni tarafindan algiya tasinmasinda yardimci olmaktir.

Ama konu bu alginin bilincalti zorlamasi temelli evrimci ve farkindaliksiz ve bilincsiz mi, yoksa beynin bilincli olarak ve farkina vararak algilayarak ve bilerek sorunun ustune gitmesi mi?, iste burada verilmek istenen ikincisi ve alginin devrimci yanidir (Bkz-evrimci/devrimci sorgulama)

Oyuzden ortada bir yargi yerine gozlemin sorunsal temelinin dile gelisi vardir. Kimisi zaten bu sorunu algilamis ve kendince bir sorgulama uygulamaktadir, ama kitlesel platformda herkesin bu duzey ve durumda olmadigi ise dile gelenlerin verdigi bir gozlemdir ve bu gozlem oldugu surece de bu gozlemsel sorun algisi dile gelecektir.

Sonucta her zamanda gozlemin sorunu dile getirmesi degil; yeri geldiginde de bu sorunun cozumu dile gelmektedir (evrensel-insan zihniyeti) Iste zaten bu sorunu algilayanlar, mesajlardaki cozum onerisini arayacaklar ve bulmaya calisacaklar ya da sorularla bulmaya yoneleceklerdir. Buradaki sorularin hem kendi kendini sorgulamak hem de okuru kendine sorgulatmak oldugu da unutulmamalidir. Iste bu da numenal yetinin insan temellilik ve insanlik sunumlu yasam yolunda bir paylasimi ve kullanimidir.

Sonucta bu sorunu algilayamayan beyinler, tam da alintida oldugu gibi yasam ve iliski surmektedirler ve bunu sorun olarak algilayamadiklari surece de bu yasam ve iliski o beyinler icin devam edecektir. Iste dile gelen bu sorunsal gozlem bu sorunun algilanmasindaki bir gostergedir ve tabi ki gormek isteyen beyinler icin gecerlidir. En azindan beyinlerde bir acaba dogmasi ve dogurmasi icin onemlidir.

O yuzden senin bu alintiyi neden boyle degerlendirdigini cok iyi algiliyorum. Cunku sen yukaridaki alintida gozlemin verdigi sorunun farkindasin.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sürüleşmenin göstergelerinden en önemlisi ezberciliktir, ezberin çoğaldığı tüm yerlerde statükolar güncelliğini korumayı ve kandırmayı da sürdürecektir. bireyler tarihsel bellek ile doğarlar, dolayısı ile birey bilinci denilen olgu gökten zembille indirilmez. o, içinde yaşadığı toplumsal dokuda gelişir ve öne çıkar. bireyin katkısı ile farklılaşan düşünce onu sürüden ayırır. ancak, bu durumda durup duruduk yerde olmaz; bir ağacın uzay boşluğunda yeşerdiği görülmüş müdür?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
sürüleşmenin göstergelerinden en önemlisi ezberciliktir, ezberin çoğaldığı tüm yerlerde statükolar güncelliğini korumayı ve kandırmayı da sürdürecektir. bireyler tarihsel bellek ile doğarlar, dolayısı ile birey bilinci denilen olgu gökten zembille indirilmez. o, içinde yaşadığı toplumsal dokuda gelişir ve öne çıkar. bireyin katkısı ile farklılaşan düşünce onu sürüden ayırır. ancak, bu durumda durup duruduk yerde olmaz; bir ağacın uzay boşluğunda yeşerdiği görülmüş müdür?

Birey bilinci tabiki ne gokten zembil ile iner, ne de dogumdan gelen dogal bir yetidir. Yasam ve iliskide kisinin kendi varligini ve yasamini algilamasi adina kendini sorgulamasi ve kendi degerlerini kendinin saptamasini getiren bir duzeydir. Birey bilincinin bireyi suruden ayirip ayirmamasi da kisisine gore degisir, bazisi "korku yasar", bazisi "cesaret gosterir."
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
kendi varlığını hiçe sayan kendi dışında bütün değerler sistemi için yaşayan yığınlar sürüleşmiştir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sürüleşenler bilinçsiz bir kitleyi oluştururlar. doğrusu o kitleye "sefil kitlesi" demek daha doğru olacaktır. herhengi bir değer taşımayan, ne insan olabilir ne de "sefil kitlesi" ne dahil olabilir.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
sürü yada sefil kitleler7insanlar tanımları insanı savunmaz..bu sıfatı kullandığımız insanları kitlesel olarak değil tek tek ele almamız gerekir..hayatın maddi koşulları ve güç odaklarının dişlilerince ezilen,yönlendirilen insanların yapabilecekleri ne vardı da yapmadılar ? aç insanin felsefesi bir somun ekmeğe giden yoldur..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ya da bir soğan/ekmek arasına sıkıştırılmış olandan...emek-değeri üzerinde ise onun felsefesi "işkembeyi kübradan konuşan"ların felsefesinden daha değerlidir. "sefil"den kastedilene dikkat etmenizi öneririm.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst