Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,222 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Selam Neorack

yazdığınızı okudum ancak yazılanlarla, son paragrafta tanrı ile kurduğunuz bağlantı ve tezat durumu çözemedim : ) siz, anlayışsızlığımı mazur görün diyerek konuyla ve tanrıyla kendimce kurduğum bağlantıyı aktarayım


(bana göre) İbadet ; bağlılığını bilerek tanrı buyruğuna uyma ! daha doğrusu O'nu kabuldür, bu bağlam da da O'nu anlama oku'ma çabası.

tanrı ya da Allah...veya adına her ne derseniz ister kutsallık atfedin manen- ister maddeci materyalist düşünün- ki tüm adlar da önü-sonu onundur dan ben bunu anlarım- O 'nun sınırı yoktur neden? çünkü O, kendinden haberli bilinçli varlıkta sınırsız, tüm görüngü atraksiyon ve her türden ihtimal.. düşünceye açık! büründüğü maddesel form fiiliyatında ise kendince! sınırlı-süreli ve fakat dönüşümdedir.

Tüm dönüşler kendinde, kendine ayan ve yine her şey de onda mevcut ve fakat aslı gibidir!
Kendini bilen bilir ki süresince olan-yaşanan-duyumsanan-algılanan.. hitamında ise, yaşanmış iyi-kötü! her ne varsa yine O'na ihale (burada iyi kötü insanda gelişen önyargıdır)-O'na mal edilecektir (mülkün sahibi-kendisine)

(genellikle...hakk-hukuk istemi/ benlik gözetilir!de, insan düş kurar...kimi-kendi cennetini hayal ederek dünyaya kapar gözünü kulağını, sade kendine! tapınır.. onu da cennete! gidiş bileti sayar-seyr eder kendi aleminde! cehenneme! hazırlık vardır da uyanmaz uykusundan, yine kimi düşüncesizce yaşar ömür tüketir, gelir-geçer de serseri bir mayın gibi diğerlerini Allaha emanet! kılar, kimi yok sayar O'nu.. ama kendini yok sayarak tüm olumsuzlukları ona olan inançtan (bağdan değil!?bağlı değilmişçesine) sayar.. kendine kalsa bayındır kılacakmış da dünyayı , O engelmiş tafrası yapar)

kanımca, O'na var mı-yok mu, neden aramak beyhude zaman israfıdır '' O'' kendinin(bütünüyle) nedenidir ancak tüm nedenler? onda aranır ve yine onda bulunur..insan , bütünüyle onda ama O' bütünü kuşatan ayan beyan tek gerçek, hakk edileni hakkıyla veren-yansıtan, ekileni biçtiren karşılığı veren ALLAHTIR.
 

NEORACK

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2010
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Selam Murat SSRG
Gerçekten konuya çok hoş bir yaklaşımınız var..
Biliyor musunuz aslında tanımlanamayan ve insan aklıyla ilgisi olmayan bir gücü(gücü derken tanımlama gereği duyuyorum!), yada onun varlığını ya da yokluğunu hiç bir zaman bilemeyeceğiz.. Ta ki onu gerçekten bilipte hissedemeyene kadar.. Çünkü takdir edersiniz ki insan oğlu keşfederek düşünebilir. Çünkü keşfederek öğrenebilir..Öğrendikleriyle düşünür ve bunların dışına çıkamaz..
Bizler Tanrı'nın yokluğunu ya da varlığını tartışarak çok büyük zaman kaybediyoruz..Çünkü bunu hiç bir zaman bilemeyeceğiz!! Belki vardır, belki yoktur ya da belki her ikisidedir?? Ya da belki böyle bir konu olmadı hiç bir zaman da, biz hayal gücümüzle var ettik? Düşünün.. Yeşil rengi göremeseydik ne olduğuyla ilgili yorum yapabilir miydik?
İsteyen inanır, isteyen inanmaz.. Kanıt arıyorsanız boşuna aramayın. Çünkü bir şeyin kanıt olabilmesi için %100 delil niteliği taşıması gerekir! Aklınızın dışındaki bir şeyi aklınızın içindeki şeylerle asla kanıtlayamazsınız!!
 

NEORACK

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2010
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Sonuç olarak İnanmazsam ne kazanırım? İnanırsam ne kaybederim?
Akılcılıksa eğer işte akılcılık.. Hep beraber İNANALIM!! o zaman..
 

ustungelari

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
ayın ikiye bölünip bölünmediğini ispat istiyen arkadaş bu linki okumanı tavsiyelerim

Bunun bir ispat oldugunu mu dusunuyorsun? "Ispat" nedir?
Dusuncem su ki, Tanri'yi "savunurken" biraz daha mantikli olmak sart. Tanri var, veya yok, bunu ispatlamak mumkun degil ve herkes herhangi bir seye inanmak icin kendince sebepler bulabilir, ancak olay bilime geldiginde bir kutsal kitabi baz almak veya kor sozde arastirmalari dikkate alip ispat demek cok yanlis. Nitekim somut bir sey goremedim.

Ve sunu da belirtmek gerek, dini anlatilari gercek anlaminda anlayip yorumlamak daha da yanlis. Dusunmek gerek once, suphe etmek, arastirmak. At gozluklerinizi cikarsaniz fena olmayacak.


Lucretius'a "dini anlatıları gerçek anlamında anlayıp yorumlamak yanlış" ifedesinden dolayı hak veriyorum.. Nitekim bir arkeoloji öğrencisi olarak mitolojiyle çok içli dışlıyım ve bizlerin şuan derslerimizde "mitoloji" diye gördüğümüz şeye yüzlerce yıl önce insanlar bir "din" gözüyle bakarak değerlendirmişlerdir.. Örneğin Hititler yarğmurun yağmasını Teşup'a bağlarken Yunanlılar Zeus'a bağlamışlardır.. Fakat şuan ilerlemiş olan bilim ve arkeolojide büyük önem taşıyan antik kaynaklar sayesinde bizler bu mitolojik hikaye/efsanelerden yola çıkarak o zamanki insanın yaşayışıyla ilgili bir çok teori üretebiliyoruz.. Örneğin Zeus'un Hera'yı defalarca aldatmasına rağmen Hera'nın ona karşı bağlılığını korumasından Antik Yunan'daki aile, toplum ve kadın erkek ilişkilerine dair yorumlamalarımız destek kazanmış oluyor.. Tada bir başka örnek vereyim; Sümerlerin meşur kralı olan Gılgameş, şuanda İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan yazıtlarında bizim nuh tufanı diye bildiğimiz tufanı yaşayan Utanapiştim ile konuşuyor.. Yazıtta Utanapiştim Gılgameş'e tufan olaynı anlatıyor, heryerin sularla kaplı olduğunu bunun tanrıların insanlara biz cezası olduğu vs.. Fakat yapılan araştırmalar gösteriyorki yazıtta geçen tarihle yapılan analizler sonunda çıkan tarihe bakıldığında, o tarihlerde mezopotamya bölgesinde büyük bir tsunami olduğu kanıtlanıyor.. Ve o zamanki insanlar yani Sümerler daha önce hayatlarında tsunami görmemiş ve ne olduğunu da bilmedikleri için bunu tanrıların biz gazabı olarak nitelendirip tabletlere yazma gereği duyuyorlar.. Yani kısacası o zamanlar tanrılar kızdı diye yorumlanan şeye biz bugün bilimsel verilere dayanarak tsunami diyoruz.. Yani kısacası ayın ikiye ayrılması gibi bir şey olamaz.. İnsanları o gördükleri belki de bir güneş tutulması vb bir doğa olayıydı, bilemeyiz.. Ama şunu biliyoruz; insanoğlu düşünmeye başladığı andan itibaren doğaya aklı ermemiş ve doğal olayları dinsel ve mistik bir biçimde değerlendirmiştir.. Dinlerin de doğuşu zaten tamamen insanın doğayı anlamaya çalışıp, anlayamaması ve kendini tatmin edecek bir cevap uydurmasyla gerçekleşmiştir..
 

ustungelari

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Sonuç olarak İnanmazsam ne kazanırım? İnanırsam ne kaybederim?
Akılcılıksa eğer işte akılcılık.. Hep beraber İNANALIM!! o zaman..

Eğer böyle makyavelist bir şekilde inanıyorsan emin ol, ben inanmayan biri olarak Tanrı'ya senden daha dürüst davranıyorum..
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
neorack a slm

"Allah bu insanları doğru yola iletmeyi ,gerçeği apaçık göstermeyi vaad etmiştir.Çünkü O kerem sahibidir.Kendisinden uzaklaşanlara bile yaklaşırken, O'na yaklaşmak isteyenlere karşı durumunu sen düşün artık!.O'nu sevmek istemeyenleri bile severken,O'nu sevenlere karşı durumu nasıl olur?"
el muhasibi
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Tanrı nasıl ezeli olabiliyorsa evren de olabilir. Döngü? Peki Tanrıya kim ilk ivmeyi verdi kim yarattı onu diye sormaz mı bunları ortaya atan şahsiyet?
Gayet açıktır ki,evren yaratılmışsa ezeli olamaz.Bunun tartışması bile olmaz.

İkinci cümlede ise,Din'ime saygısızlık ediliyor ki,böyle bir kişiyle ne bu konuda ne de başka bir konuda tartışmam."Allah'ı kim yarattı?"
söylemi de artık çok bayata kaçtı.Yeni söylemler gerek;tartışmanın özgün olabilmesi için...

Sorunun cevabı da paylaşımda verilmiş.Tabii anlamak niyetiyle okunması şartıyla...
 

Lucretius

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Şub 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
33
Arkadaşlar.. Son zamanlarda aklıma bir şey takıldı.. Lütfen bu sorumu sormama izin verin..Aslında bu konuya biraz fazla kafa yormaktan kafam biraz karıştı..Eğer saçmalarsam mazur görün :)
Biz insanlar her şeyiyle sınırlı yaratıklarız.. Vücudumuz, ve bu yapı içerisindeki her şey sınırlı. Hangi insan bendeki bir takım özellikler sınırsızdır diyebilir??
Şimdi durum böyle iken şu hayattan zevk alabilme yeteneğimize gelelim..
Bilebileceğiniz üzere insanlar kendilerindeki bazı özelliklerin çok olmasını severler..Mesela kas gücü, mesela akıl ve zeka gücü..
İki kişinin satranç oynadığını düşünelim.. Ama ikisinde de vücutlarındaki enerjinin, aklın ve zekanın sınırsız olduğunu, dikkat yeteneklerinin de sınırsız olduğunu ve satrancı da doğal olarak çok iyi bildiklerini varsayalım.Bu durumda ortada rekabet diye bir şey kalmaz, maç diye bir kavram kalmaz.. Hatta satranç diye bir oyun olmaz..İnsanların maç yaparken ya da taraf tutup seyrederken aldıkları o haz ve heyecan kaybolur. Hayatın renklerinden biri daha yok olmuştur..Yenmek-Yenilmek diye bir durum söz konusu değildir artık..
İnsanın en basit yetenekleri olan yemek yemek, içki içmek, cinsel ilişkiye girmek gibi durumlar yine insanın bedeni(boyutsal ve hissel) sınırlılıkları ile gerçekleşir.. Örnekler çoğaltılabilir..
Şimdi biz insanlar sınırsızlığa yaklaşmayı yani bir takım insani özelliklerde yüksek değerler alabilmeyi mağrifet olarak görmüyormuyduk !!!!!
İşin Tanrı ile olan bağlantısına gelince..Tanrı'yı biz her şeyin sahibi ve yaratıcısı olarak biliriz..O sonsuzlukların yani sınırsızlıkların sahibidir.. Şimdi bir taraftan sınırsızlıklar hayatı eritirken diğer taraftan sınırsızlıkların sahibi Tanrı'ya biz bağlılığımızı ibadet ederek göstermek isteriz.. Tanrı'yı büyük ve sınırsız bir güç olarak görürken elbette sınırsızlığa yaklaşmayı da mağrifet adlederiz.. Burada bir tezat durum söz konusu değil midir???

Bir oyunu, kurallari cercevesinde cok iyi bilmek ve metotlari harikulade uygulamak, asil zevk alinacak oyunu meydana getiren bu kalitedir. Nihayetinde bir taraf hamle yapmaktan vazgecmedigi taktirde kaybetmek durumunda kalacaktir, veya uzun sure mukemmel hamleleri ve taktikleri izlemeye devam edecegiz, orneginiz uzerinden devam edersek eger.

Ayrica buyuk yanilgidasiniz. Sinirsizlik zihindedir, insan kesfetmeden de dusunebilir, ogrenmeden zihninde her seyi yaratabilir, sinirsiz olabilir.

Sunu da merak ediyorum, inanciniz kopruyu gecene kadar mi? Bu akilciliktan cok cikarcilik olmuyor mu? Guldurdunuz beni.
 

naenia_Ss

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Şub 2011
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
nedne bu somut delil arayışı benim aklım bu nktada kısır kalıyor DNA yapın,dünya düzeni,evrendeki uyum,ve Kuran-ı Kerim de yazılanların sırasıyla birebir gitmesi Kuran gibi dinamik kalabilen bir kitabın varlığı bile yeterli bir delil bence...
 

Ate

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2010
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
nedne bu somut delil arayışı benim aklım bu nktada kısır kalıyor DNA yapın,dünya düzeni,evrendeki uyum,ve Kuran-ı Kerim de yazılanların sırasıyla birebir gitmesi Kuran gibi dinamik kalabilen bir kitabın varlığı bile yeterli bir delil bence...

Çok güzel açıklamışsınız. Tebrik ederim.
Hayat gördüğünüz gibi bir kitapta saklı. Belkide 1 satırda. Fakat o söylediğinizin içinde değil. :/
 

Ate

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2010
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sonuç olarak İnanmazsam ne kazanırım? İnanırsam ne kaybederim?
Akılcılıksa eğer işte akılcılık.. Hep beraber İNANALIM!! o zaman..

Aaaa... Şey siz inanın o zaman. Biz birine bakıp çıkacaktık bayım.
Bu nedir? der gibisiniz.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
İnsan gerçeğe ulaşamıyorsa,doğru olduğuna inandığı bilgiye inanır.Bir felsefenin doğru olduğunu kabul etmek de,"inanmak" tır sonuçta."Din"e inanmaktan farkı ne?
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
gerçeğe ulaşamıyorsa önüne çıkan bilgiler gerçekmidir de bunlara inanmak gerekir? hayır gerçek değilse sahtedir. Sahteye inanmakla puta tapmak arasında ne fark vardır? Ama o put! E buda fikir putu? put illaki bir nesneden oluşacak diye bir kaidemi var? yok. hadi hayırlısı.
Bilmediğim şeye inandım.
Bilincede niye inanmakla vakit kaybettim diyip durdum.
Aramakla vakit kaybetmek dururken, inanmakla vakit kaybetmek nitelikli kendini kandırmadır.
Kendini kandıran herkesi kandırır.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İnsanın,gerçeğe ulaşma şansı var mıdır,veya öyle bir yeteneği?[/Q]

Sizin sizde olana ulaşma gayretidir sizi sizden uzaklaştıran. Siz sizden silinince o sizi zaten bulur. "Biz size kendi ruhumuzdan üfledik". Bu bir yetenek değildir bu zaten sizsiniz.

Evrende insan düşüncesini aşan bir bilgi var. Kimdir o bilginin sahibi?

Düşüncenin sahibine değil, düşünceyi ve sahibi mümkün kılana bakmak gerek. Esas herşeyin sahibi odur.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
İnsanın,gerçeğe ulaşma şansı var mıdır,veya öyle bir yeteneği?[/Q]

Sizin sizde olana ulaşma gayretidir sizi sizden uzaklaştıran. Siz sizden silinince o sizi zaten bulur. "Biz size kendi ruhumuzdan üfledik". Bu bir yetenek değildir bu zaten sizsiniz.

Evrende insan düşüncesini aşan bir bilgi var. Kimdir o bilginin sahibi?

Düşüncenin sahibine değil, düşünceyi ve sahibi mümkün kılana bakmak gerek. Esas herşeyin sahibi odur.
Soruma yine açık cevap vermiyorsun.
İstemiyorum işi felsefeye dökmek. Panteist kokular geliyor burnuma.Yoksa vahdet-i vücut mu? Açık kunuşsan ona göre cevap vereceğiz.
Bu durumda cevap vermem.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
F

Fetâ

Ziyaretçi
"Bir felsefenin doğru olduğunu kabul etmek de,"inanmak" tır sonuçta."Din"e inanmaktan farkı ne?"

Yine işine gelene cevap vermişsin.Bu soruya neden cevap yok?
Ayrıca,her bilemediğine inan diyen de olmadı.Saptırılmış sözlerim.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
"Bir felsefenin doğru olduğunu kabul etmek de,"inanmak" tır sonuçta."Din"e inanmaktan farkı ne?"

Yine işine gelene cevap vermişsin.Bu soruya neden cevap yok?
Ayrıca,her bilemediğine inan diyen de olmadı.Saptırılmış sözlerim.

Bu sizin felsefeniz. İşime gelene değil sorunuza cevap verdik. Anlamıyorsanız cevabı bu benim problemim değildir.
Her bilemediğine inanan kim demiş? Bence siz başka şeyler peşindesiniz. Biz "Bilmediğim şeye inandım." dedik. "Her"i şimdi siz eklediniz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst