Açlık?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan Açlık? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,841 kez görüntülenmiş, 76 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Açlık?
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan odun

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bu yıl Nobel ödülünü açlıkla ilgili bir araştırma kazandı. Aç kalmak sağlığa faydalı!

Yoshinori Osumi Japonya’dan bir hücre biyoloğu bu yıl Nobel Tıp ödülünü otofaji ve açlığın otofajiyi tetiklemesiyle ilgili araştırmasıyla aldı.

Otofaji- hücrelerin içlerindeki gereksiz parçalardan kurtularak temizlenmesi. Bir anlamda çöpü yok etmesi.

Otofaji insanlar da dahil olmak üzere canlıların hepsinde mevcut. Ve bu sayede hücreler ihtiyaç duymadıkları maddelerden ve hatta vücut ihtiyaç duymadığı hücrelerden temizleniyor.

Hücreler bize benzemeseler bile bazı durumlarda aynı insanlar gibi hareket ediyorlar. Çöplerini özel torbalara dolduruyorlar (otofagozomlar), ve konteynerlere depoluyorlar (lizozomlar). En kirli olanları yokedilip sindiriliyor, bazıları da yeniden dönüştürülerek enerji üretiminde kullanılıyor.

Osumi’ye göre otofaji vücudu erken yaşlanmadan da koruyor.

--

Bir araştırmaya göre 3 günlük açlık diyeti vücudun bağışıklık mekanizmasını tamamiyle sıfırdan yeniden oluşturuyor…

Çığır açan bir araştırmaya göre 3 günlük oruç yaşlılarda bile vücudun bağışıklık mekanizmasını komple yenileyerek vücudun dinçleşmesini sağlıyor.

Diyet uzmanları tarafından oruç diyetleri sıkı bir şekilde eleştirilse de, araştırmaya göre vücudu aç bırakmak kök hücreleri tetikleyerek yeni akyuvar üretilmesine yol açıyor.

Güney Kaliforniya üniversitesindeki bilim adamları bu bulgunun bağışıklık sistemi zarar görmüş hastalarda mesela kemoterapi gören kanser hastalarında çığır açabileceğini belirttiler.

Açlık vücuttaki kök hücrelerindeki bir düğmeyi aktif hale getirerek vücudun bağışıklık sisteminin kendini yenilemesini gerçekleştiriyor.

Ve işin güzel tarafı vücut bu bağışıklık sistemini yenilemek için gereksiz ve hasarlı parçaları yokederek bunlardan elde ettiği malzemeyle yeni sistemi oluşturuyor.



linkler;




 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Aidin Salih yaşasaydı nobeli o kazanmalıydı bu durumda.
 

X

FAdmin
Onursal Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
693
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Sanalmanik sonra " Oruç tut sıhhat bul " deyince kızıyorsunuz azizim. :)
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Savm ı Davud en güzeli diyorlar ama,36 saatlik olanı tavsiye ederim.Denedim,oh mis..Şöyle ki kendi içinizi pürüzsüz görmek istiyorsanız açlığı tavsiye ederim.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Yukarıdaki haberden benim anladığım odur ki insan metbolizması gereği üç günlük açlıkları hatta 3 gün üzeri açlıkları deneyebilmelidir... bu iyi gözüküyor
Günlerce yemeyen hayvanlar var. İnsanın beslenme alışkanlığı bir çılgınlık-tıkınma sadece...

---

Belki paleo yu, (doğal ve eski usul beslenme anlayışını) tartışmalıyız ..

Ben kendim kısmen karbonhidratsız denemelerim oldu. Çok bilinçli yaptığımı söyleyemem ancak oldu. Bu yüzden, açlık dönemlerimdeki fiziksel zihinsel etkinliğimden yola çıkarak diyebilirim ki insanın tıkına tıkına sürekli beslenme algısı biraz sorgulanmalı ve düzenlenmeli ve bu gerçeğini de oldukça geliştirebilirdi...

Benim sadece bir kaç adı sayılmayacak ürün ve gıda ile günde 1 ya da 2 öğün ile az beslenmeli uzun dönemli denemelerim oldu. Dinçlik ve fiziksel sağlık ve değişim, canlılık, zindelik artışı olarak evet fayda gördüm gibi ancak belki karbonhidratı birden kesmek belki yeterince mineral edinmemek ve çok çok az yemek gibi etkilerle belki zihinsel olaraksa tuhaf algılanan sonuçları/etkileri oldu. Seslere ve sanrılara varan garip durumlar.
Ama yine de kesinlikle hasta olmayacak gibi bir his, genel ağırlık hissinin gitmesi, bir tuhaf bir dinç sağlamlık, canlılık ve fer hissediyordum... kendim için yazıyorum bunları. dayanıklılık artıyor.Yeme isteği azalıyor hatta nerdeye tükeniyor bazen. Açlık hissetmiyorsuuz zaten bi süre sonra ve toklukta-yeme istenç olarak kayboluyor nerdeyse ve bilinçli istemle tüketmelisiniz dersem yanılmam
tat-ta almıyorsunuz da bi süre sonra nerdeyse.. yemeye çekim kalmıyor .. -istek kaçıyor-bitiyor gibi oluyor.
bu tuhaf gelebilir ancak böyle oldu-olmuştu.. Şu an bana da tuhaf geliyor...

Gözlerimin feri çocuk gibiydi evet uzun ve sert rejimlerden sonra ama gerçekten sert sağlıklı zinde hissediyordum ama insanlar size garip gözlerle bakarken dış dünya darlaşıyor ya da zorlaşıyor.

oruca ben ner de karşı durmuşum ya da az yeme fikrinin sınamına bunun için yazdım. bunları.
"oruç tut sıhhat bul ama akşam sonsuz tıkınma ve karbonhidrat banyosu bunun ne anlamı var
Hem yeme fikirleri topluca başlı başına sorgulanmalı-tartışılmalıdır
dini bi oruçlar hem nasıl yorumlanmalı ben o konuya girmek istemedim
fiziksek tüketme üzerine düşünecek çok şey var
ama şunu biliyorum ki karbonhidrat-fruktoz/şeker-nisaşta vb .tüketmeyi çok azaltmaya ve bırakmaya varan yemeyi ölçenlerimiz/deneyenlerimiz kendileri zaten sonucu ve farkı göreceklerdir sanırım

gençleşme/yenileşme ve canlılaşma-aktifleşme (hastalık azalması ve dinçlik artışı) olaraksa bu denemelerin evet bence sahte kartal hikayesi gibi (kartalın pençeyi bilediği) faydası olabilir. Her türlü vücudu ve metolizmayı sarsmanın -zorlamanın ya da detokslamanın da bu tip etkileri ya da sonuçları beklenebilir ya da öne sürülebilir bence.

insan çok yiyor-etobursa çok yiyor. Otobursa da dengesiz yiyor.
İnek otobur ama tutup bi ağacın dibine dökülmüş iki günlük elmayı yerse-sişiyor ve sirke içiriyolar bi küp ya da veterinere koşuyorlar. Ayı değiliz bi küp bal yiyelim.
Ben denedim bi şeyler ve veriyi sundum . Geleneksel beslenme alışkanlıkları her şey tartışılabilir.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
arkadaşlardan videodan önce sadece aşağıdaki yorumları okumalarını rica edeceğim. eğer Canan Hoca bir koroyla gezmiyorsa?
--



--
her neyse? insanın beslenme sendromu ters yüz edilebilirse gerçeği de ters yüz edilebilir ...

--

"Eğer gerçekten üç gün açlık bağışıklık sistemini yenileyebilse ya da düzenleyebilse idi bu haberle -gerçekten- ilgilenmez miydik?"

Eğer daha paleo ya da ketojen tip gıda tüketimi bilinen ve anlanılanın çok ötesinde bir sağlık getirisi gerçeği olsa idi bu haberle de yine genel olarak ilgilenilmez mi idi?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Yağ Temelli Beslenme ve Bisiklet Performansımdaki 4 değişim

Yaklaşık son bir yıldır yağ temelli beslenme uyguluyorum. Makarna, pilav, bakliyat, beyaz yada tam tahıllı her türlü ekmek, şeker, tabiki tüm tatlılar ve yine tüm unlu mamülleri kestim, yani karbonhidrat ağırlıklı yiyeceklerin tüketimini iyice azalttım

Bu tür bir beslenmenin uyku kalitesi, zihnin çalışma temposu, gün içerisindeki verimlilik, bağışıklık sistemi, kışları hiç hasta olmadan geçirmek gibi konulara pozitif katkısı olduğunu söyleyebilirim.

Dünyada bir çok toplumda alışılagelmiş beslenme şeklinde ağırlık karbonhidratlardadır. Ben de 2015 şubat ayına kadar bu şekilde besleniyordum. Sağlıklı beslenme dendiğinde aklıma, tam tahıllı ekmek tüketmek, haftasonu kahvaltıda taze sıkılmış portakal suyu içmek gibi düşünceler gelirdi. Akşam yemeklerde pilav, makarna, bilimum tatlılar, sürekli kahvaltılarda kutu %100 meyve suları (%100 meyve suyu halbuki %100 sağlıksız) tüketen biri olarak o zamanlar spor performansım nasıldı şimdi nasıl?

Önceden, 20 km’lik klasik antrenman parkurumda 3-4 yıldır çıktığım bir rampa sonrası genelde başım ağrırdı.
Genelde öğle arası yaptığım bu sürüşlerin sonunda iş yerine tekrar geldiğimde tabiri caizse “mal” gibi oluyordum. Kafam pek çalışmıyordu.
Şimdi, yağ temelli beslenme sonrası, ise durum direk farketti. Bu beslenme ile vücuda yağdan enerji elde etmeyi öğrettiğimiz için kolay kolay tükenmeyen bir enerji kaynağına sahip oluyoruz. O sebeple yokuşlarda herhangi bir baş ağrısı yaşamadığımı söyleyebilirim. Antrenman sonrasında kesinlikle bir mallama yada zihinsel/fiziksel yorgunluk yaşamıyorum. 20 km’lik antrenman boyunca tükettiğim tek şey ise biraz su

Önceden, antrenman yaptığım güzergahta yada turlarda 10-15 km’de bir durup mola verirdim
Şimdi, antrenmana başladığım gibi durmadan geri dönebiliyorum. Sürüş esnasında ise tek tükettiğim şey biraz su.

Önceden, 2o km’lik sürüşler Allah! Allah! Allah! diye başlardı. Uzun bir tırmanıştan sonra ise bir yorgunluk olur ve dönüş yolunda ise allah allah… allah allah… diyen ve giderek performansı düşen bir beden ve zihin baş gösterirdi.

Şimdi ise gerçek anlamda antrenman dönüşünün son km’lerinde sanki hiç antrenman yapmamışım gibi, tıpkı sürüşe ilk çıktığımdaki gibi hissediyorum. Kendi tempomda nasıl başladıysam öyle sürüşü bitiyorum. Ne zaman başladık nereye gittik ve ne zaman bitirdik farkında bile olmadan…

Önceden, 20 km de binsem 120 km de binsem ortalama 10-15 km de bir durup biraz dinlenme, bir kaç şey atıştırma ihtiyacı hissederdim. 40-50 km’yi geçen sürüşlerde ya da mesela sürüşe başladıktan 3 saat sonra açlık baş gösterirdi. Ben farketmeden kendimi sahanda yumurta, kuru fasulye, lahmacun yani o an aklıma ne gelirse onu düşünürken bulurdum.
Şimdi, yağ temelli beslenme sonrası ilk uzun mesafeli sürüş denememde ilk 65 km sadece 3-4 dakika mola verdiğimi söyleyebilirim. O da yorgunluktan değil bisiklete taktığım bir çantayı düzeltmek içindi. (Yalan söylüyorsam ne olayım).

..............

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:18 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 19:59 ----------

Ozetle cocuklara meyve propagandasi yapilmaya son verilmelidir
Kek mesrubat ve pasta pogaca gibi her turlu aburcuburla daha okul ogunlerinde elbirlikleriyle beslenen cocuklar
Patates ve makarna nesli ya da benzeri

Rastgele secilebilecek uc nes okulun anasinifi beslenme programlarini inceleyebilecek ve biraz okuma dusunme yapabilecek herkes ne dedigimizi anlayabilecektir

Sadece internette yapilabilecek acik ozgun bi arastirmada karbonhidrat tuketimi karmasik yorumlanmakla birlikte gunluk fruktoz tuketimi icin 20 mg dan 50- 60 mg a kadar degisken rakamlar sunuluyor. Muhtemelen sadece 1 meyve kadar bir rakam bu. Cocuklarimizi zehirliyoruz ve uyutuyoruz. Yag kalp ve damar metabolizmalarini bozuyor onlari uyusturuyoruz...

Meyve karbonhidrat ve yanlis sebze tuketim propagandalarina son verilmeli ya protein ve karbonhidrat dengeli ogun tuketim bilinci cocuklara asilanmali ogretilmeli ve insanin beslenme anlayisi komple yeniden yapilanmali ve gozden gecirilmelidir

Insan olarak uysuklugumuzun yari sebebi metabolizma beslenmesini bilmemektir
Hastaliklarin ve saglik problemlerinin ve SSK maliyetlerinin buyuk yuku bu sacmaliklar kokenli olabilir..
Ilac sanayini yari besleyen bu sey olabilir....

Sabah baslayan tikistirma adabi ve saglik ve zindelik icin yeme icme uzerine kurulmus mantik ve cocuklara her firsatta tikistirmak mantigi zehirli bir mantik olabilir...

Saglikli bir toplum icin yeme icme ve beslenme saglikli diyet bilinci ve az ama cok az yeme ya da uygun yemek bilinci ne yazik ki onemli ve cok onemlidir...
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Ozetle cocuklara meyve propagandasi yapilmaya son verilmelidir
Kek mesrubat ve pasta pogaca gibi her turlu aburcuburla daha okul ogunlerinde elbirlikleriyle beslenen cocuklar
Patates ve makarna nesli ya da benzeri

Rastgele secilebilecek uc nes okulun anasinifi beslenme programlarini inceleyebilecek ve biraz okuma dusunme yapabilecek herkes ne dedigimizi anlayabilecektir

Sadece internette yapilabilecek acik ozgun bi arastirmada karbonhidrat tuketimi karmasik yorumlanmakla birlikte gunluk fruktoz tuketimi icin 20 mg dan 50- 60 mg a kadar degisken rakamlar sunuluyor. Muhtemelen sadece 1 meyve kadar bir rakam bu. Cocuklarimizi zehirliyoruz ve uyutuyoruz. Yag kalp ve damar metabolizmalarini bozuyor onlari uyusturuyoruz...

Meyve karbonhidrat ve yanlis sebze tuketim propagandalarina son verilmeli ya protein ve karbonhidrat dengeli ogun tuketim bilinci cocuklara asilanmali ogretilmeli ve insanin beslenme anlayisi komple yeniden yapilanmali ve gozden gecirilmelidir

Insan olarak uysuklugumuzun yari sebebi metabolizma beslenmesini bilmemektir
Hastaliklarin ve saglik problemlerinin ve SSK maliyetlerinin buyuk yuku bu sacmaliklar kokenli olabilir..
Ilac sanayini yari besleyen bu sey olabilir....

Sabah baslayan tikistirma adabi ve saglik ve zindelik icin yeme icme uzerine kurulmus mantik ve cocuklara her firsatta tikistirmak mantigi zehirli bir mantik olabilir...

Saglikli bir toplum icin yeme icme ve beslenme saglikli diyet bilinci ve az ama cok az yeme ya da uygun yemek bilinci ne yazik ki onemli ve cok onemlidir...

Felsefe,insanların hayatına dair fikir üretmek,ışık tutmaktır.Takdir ediyorum seni.

Bu konu benim zaafım.Bu konu hakkında pek bir bilgim de yok.Acıktığında götürcülerdenim bende.

Ama bir şey dikkatimi çekti.Karbonhidratlar hakkında genel bir metin olmuş.Şeker desen anlarım da fruktoz,galaktoz,laktoz vs vs. bunları da mı glikozla aynı kefeye koyacağız? Sonuçta çoğunun kökeni glikoz olsa da artık onlar başka bir molekül.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ama bir şey dikkatimi çekti.Karbonhidratlar hakkında genel bir metin olmuş.Şeker desen anlarım da fruktoz,galaktoz,laktoz vs vs. bunları da mı glikozla aynı kefeye koyacağız? Sonuçta çoğunun kökeni glikoz olsa da artık onlar başka bir molekül.

fruktozdan aslında biz meyve beslenmesini kastediyoruz -farkında değiliz...
meyvenin masum gözükmesi örneğin havuç gibi bir besinin çocuklara servis edilmesi
Vucutta tolerasyon miktarini san fruktoz alimi hemen trigiliserite yaga donusturuluyor...

-
karbonhidratlar nişastalar bunların hepsi vücut tarafında hepsi şekere dönüştürülüyor sentezleniyor ya da şeker benzeri sayılabilir gibi yorumlar var. incelenebilir ve okunabilir. Ve isin ilginci sekere donusen karbonhidrarin genelde vucutta yag olarak depolanmasi yaga donusturulmesi.. Oysa agizdan tuketilen yag ise vucutta enerjiye donusturuluyor...aslinda bunu dusunmek kavramak beslenme mantigi acisindan yeterli cevap saglayacaktir saniyorum..aşağıda linkler sunacağım ancak bağımsız araştırılabilir.. çünkü yiyin diyenlerle de sınırlarla bahsediyorlar...bu çok önemli...

Karbonhidrat tüketimiyle ilgili günlük 100-150 gr. ,100-125 gr ya da maximum 70 gram gibi değişen ifadeler var. Ve bu belirtilen gramaja denk gelecek beslenme incelenirse bize bunları yiyin diyenlerin de bizim Türk tipi yiyin demediği ve demeyeceği diyemeyecegi de açıktır...

Ama şu ifade var. Günlük karbonhidrat gramajını 70 gr altına çekmek kilo vermektir ve protein yağ tüketimi gramajı diye bi sey yok ve karbonhidrat alımı 70 gr altına çekilebilirse digerinin gramaji kalorisi önemsizdir gibi yorumlar var...

Dunyadaki herseydeki gibi burdada buyuk masallar ya da yanlislar var..

Biz özünde şunu öneriyoruz. İki karşıt beslenme anlayisi bulup çarpıştrmak yerine objektif arastirma dusunme yapmak
Ve . aman yiyin, meyve yiyin aman şeker yiyin çekinmeyin aman karbonhidrat yiyin çekinmeyin diyenlerin verdiği vereceği gramajlara bakmak ve dusunmek
ve neden etin ve yağın bir gramajı yok-mikrogramı
yani açıkça vücüdun genel matabolizması değil ama şekeri ve karbonhidratları da belirli ölçekte tolere edebiliyoruz demektir bu
bir diğeri köylerde şimdi her kapıda kedi köpek görüyorum. Bize çocuklukta anlatılan beslenmeye göre bu hayvanlar kesin ve mutlak olarak etçildi. Ben daha et vereni görmedim.. ve o hayvanlarda yaşıyor eğer öyleyse...

Ama özünde bu konu derinlemesine incelenirse, dünya nüfusundan genel bealenme sorunlarindan ekonomik ve siyasi/yönetimsel rantlara ve para hortumcluğuna ve düzenin genel sorularına ve sorunlarına kadar dayanır..
Sonucta bunun altinda da siyasi ve ekenomik rant ya da yonetilebilrilik anlayisi bulunacaktir...ki bunun gercekten komplo olacagini sanmiyoruz

Sonuçta Michael Jackson ın - They Don't Care About Us u gibi bir tablo...







 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Fişekler çakmaya başladı.

Vücut da Glikoliz Evresi diye bir olay var.Bunda glikoz yıkılabilmek için kararsız yapıda olan fruktoza dönüştürülüyor ve bunun yıkımı sonucunda piruvat elde ediliyor.

Demek ki fruktozu vücut kararsız bir yapı olarak görüyor ve karbonhidratlarla yapılan herhangi bir işlemde söz konusu molekülü Glikoz'a dönüştürmesi normal olabilir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Oruc ayi ve glisemik endeks gibi kavramlara biraz yakinlasanlar ve gunluk karbo tuketimini gercekten biraz altina cekebilecekler ve ketosis surecini vb ni yakalayabilecekler acligin ve susuzlugunda bir hayal urunu olabilcegini tikinma ihtiyacinin ve beslenme ihtiyacinin hic olusmadan bi kac gunun kolaylikla gecirilebilcegini gorebileceklerdir...

Yemek isi bir aliskanlik ya a bagimlilik ve aclik yanlis gida ve besin tuketimiyle uretilip tuketiliyor ve tetikleniyor...

Acligi yaratan sey olgu karbonhidratlardir...
Acligin ve yememenin kendisi degildir bu ilginctir...

Yogurtta soganda hatta kasarda bile karbonhidrat var

Bugday bi tur biyolojik savastir bu acik...

Ketojen diyet insülin seviyenizi dengede tutar. Ve obezite sebebi olan yüksek insülüni normal seviyelere çeker. Diğer diyetler gibi düşük lipoliz ve gliserin ortaya çıkarmaz aksine daha yüksek seviyede bu değerleriniz çıkar. Daha yüksek lipoliz ve gliserin ve daha düşük insülin demek daha fazla büyüme hormonu demektir. Ve bize faydalı hormonların yaşamlarına olank sağlamak demektir.

Ketojen diyette asla açlık hissetmezsiniz
( Özellikle ilk üç günü atlatırsanız, ve diyet kurallarna harfiyyen riayet ederseniz

Bunun sebebi de insülin seviyenizin normal seviyelerde olmasıdır. İnsülin ne kadar dengede o kadar az açlık ,
Ketosis durumunda vücut en başta ketondan glikoza tercih eder , ve zaten çok fazla yağ varken vücut proteini oksitleyerek glukoza dönüştürme işlemini yapmaz.
 
Son düzenleme:

RBarut

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 May 2017
Mesajlar
19
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Konum
Mersin
Bu yıl Nobel ödülünü açlıkla ilgili bir araştırma kazandı. Aç kalmak sağlığa faydalı!

Yoshinori Osumi Japonya’dan bir hücre biyoloğu bu yıl Nobel Tıp ödülünü otofaji ve açlığın otofajiyi tetiklemesiyle ilgili araştırmasıyla aldı.

Otofaji- hücrelerin içlerindeki gereksiz parçalardan kurtularak temizlenmesi. Bir anlamda çöpü yok etmesi.

Otofaji insanlar da dahil olmak üzere canlıların hepsinde mevcut. Ve bu sayede hücreler ihtiyaç duymadıkları maddelerden ve hatta vücut ihtiyaç duymadığı hücrelerden temizleniyor.

Hücreler bize benzemeseler bile bazı durumlarda aynı insanlar gibi hareket ediyorlar. Çöplerini özel torbalara dolduruyorlar (otofagozomlar), ve konteynerlere depoluyorlar (lizozomlar). En kirli olanları yokedilip sindiriliyor, bazıları da yeniden dönüştürülerek enerji üretiminde kullanılıyor.

Osumi’ye göre otofaji vücudu erken yaşlanmadan da koruyor.

--

Bir araştırmaya göre 3 günlük açlık diyeti vücudun bağışıklık mekanizmasını tamamiyle sıfırdan yeniden oluşturuyor…

Çığır açan bir araştırmaya göre 3 günlük oruç yaşlılarda bile vücudun bağışıklık mekanizmasını komple yenileyerek vücudun dinçleşmesini sağlıyor.

Diyet uzmanları tarafından oruç diyetleri sıkı bir şekilde eleştirilse de, araştırmaya göre vücudu aç bırakmak kök hücreleri tetikleyerek yeni akyuvar üretilmesine yol açıyor.

Güney Kaliforniya üniversitesindeki bilim adamları bu bulgunun bağışıklık sistemi zarar görmüş hastalarda mesela kemoterapi gören kanser hastalarında çığır açabileceğini belirttiler.

Açlık vücuttaki kök hücrelerindeki bir düğmeyi aktif hale getirerek vücudun bağışıklık sisteminin kendini yenilemesini gerçekleştiriyor.

Ve işin güzel tarafı vücut bu bağışıklık sistemini yenilemek için gereksiz ve hasarlı parçaları yokederek bunlardan elde ettiği malzemeyle yeni sistemi oluşturuyor.



linkler;





Düşünüyorum da Açlık madem bağışıklık sistemini sıfırlıyorsa bu nasıl iyi olabilir. Düşünsenize bir çok hastalık için bağışıklık kazanıyorsunuz aç kalarak bağışıklığı yok ediyorsunuz. Ayrıca SAğlık konusuna bakılacak olursa Çoğunlukla az ama Sık yemek yiyin diyor doktorlar Düzenli Beslenin Diyorlar ve bunların doğru dediklerine ben inanıyorum açlığın vücuda iyi geleceğini sağlık konusunda düşünmüyorum.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ve insan ketonu kesfetti....
Ketonun varliginin kesfi devrimdir ve bu kuarklarin ya da baska maddelerin kesfinden - bizce- onemsiz sayilmayacak onemdedir
Ketonun anlaminin kavranmasi on yillar ya da bin yillar olabilir ancak teryus olan gerceklikler ve
coken bugday ekonomilerinin yerine insanlik doldurulmali..

Keton adli bir parcacigin kesfi tarih yaziyor ve yazacak...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:11 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:08 ----------

Ketonizm bir antiketonizme ihtiyac duymayabilir...
Insanlar ergec karbonhidratlarla zehirlendiklerini ve bedenlerini isleyemez.ve.calisamaz hale getirdiklerini ya da sozde ve tirnak icinde bir is makinesne donusturduklerini gorecekler...

Yalanlarin mumu gercekten sonuyor...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:13 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:11 ----------

Insulini ilac olarak uretenler neden ketonu ilac olarak uretmiyor...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:17 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:13 ----------

Bilginin evrensellesmealsinin meyveleri yenecektir
Ve erisilebilir bilgi kaynaklari ya da axik ozgur dolasan bilgi bir coplukte bile olsa devrimini kuracaktir...

Keton cisimcigi gercekte parliyorsa gercek degisimdedir. Devrimlerin habercisidir...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:19 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:17 ----------

Gercekten kacamayacklar ve gercekten kacamayacaksiniz
Gorulerini /gorduklerini goruyoruz. Saskinlik icinde uyananlari...
Ve saskinlik ve hayret icindeler....

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:21 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:19 ----------

Ketonun kesfi gercektende binyillarin ataletine son verebilir
Ileri geri oyalamalar surecektir ancak gercekle yuzlesmek kacinilmazdir

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:24 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:21 ----------

Keton modern ekonomilerin cokusudur burdan duyrulur
Biskuvi ve bugday ekonomisinin ve yalanci beslemenin ve ilac sanayinin ve trostlerin korkunc yuzlerini gosteren sey ya da onlari da parcalayacak olan kucuk parcacik...
Kucucuk bir parcacik ve bu parcacigin kesfi tum modern tarihinizi yerle bir edecek....

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:44 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:24 ----------



---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:54 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:44 ----------

Keton size yeme icme ve evlesme uzerine kurulmus bir gercek vaadetmiyor hepsi bu!
Ve keton size tabi ki icme ve eglesme ya da uyusma uyutma ve hasta etme ve avutma ve digerlerinin sirtindan gecinme ve zengin olma ve tirnak icinde sahip olma gercegi vaadetmiyor olacak

Nasilda cirpindiklarini nasilda goruyoruz
Yalanlarin batisini nasilda izliyoruz
Ve sonusunu
Ve son ac kopeklerin ve baglanmislarin ulumalari taa buralardan kulaklarimizi tirmaliyor...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 22:00 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:54 ----------

Keto sondurulemeyecek bir isik gercek ve ufuktur ve keto ufku artik bu ticarette sonmeyecektir
Bilimin elinde her turlu imkan ve olcum var. Ve bilgi kuresel
Vicdan boyutunda yuzlesmekten baska cozum yok ve bu cozumleme yuzlerce yil ya da asirlar boyu surebilir oysa ve ancak artan arastirmalar gercegi ve sonucu gosterecek ve tetikleyecektir...
3.dunyaya satilan aclik ve modern moronluk kendi baslarina corap ordugunde?

Kendi cocuklarini zehirleyenler ve diger cocuklarin zehirlenmesine goz yuman ve canak tutanlar er gec gercegi gorecek ve uyanacaktir
Az bucuk okuma kulturu olan herkes ve yari bucuk arastirmaci herkes canimmm..in ici...

Sureci ya da fazi goren herkes saskina donuyor
Bunu duyan herkes....
Bunu anlayacaksiniz bu bilgi yayginlastiginda bir tarih cokuyor olacak ve siz buna taniklik edeceksiniz...
 
Son düzenleme:

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Düşünüyorum da Açlık madem bağışıklık sistemini sıfırlıyorsa bu nasıl iyi olabilir. Düşünsenize bir çok hastalık için bağışıklık kazanıyorsunuz aç kalarak bağışıklığı yok ediyorsunuz. Ayrıca SAğlık konusuna bakılacak olursa Çoğunlukla az ama Sık yemek yiyin diyor doktorlar Düzenli Beslenin Diyorlar ve bunların doğru dediklerine ben inanıyorum açlığın vücuda iyi geleceğini sağlık konusunda düşünmüyorum.

Madem açlık sağlığa yararlı, o zaman zengin kodamanları aç kalmaya davet ediyorum. Et yemekten götü göbeği şişmiş kodamanlar bu kadar çok yemesinler, ekmek ve su onlara yeter. aç kalsınlar ki sağlıklı olsunlar
 

RBarut

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 May 2017
Mesajlar
19
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Konum
Mersin
Madem açlık sağlığa yararlı, o zaman zengin kodamanları aç kalmaya davet ediyorum. Et yemekten götü göbeği şişmiş kodamanlar bu kadar çok yemesinler, ekmek ve su onlara yeter. aç kalsınlar ki sağlıklı olsunlar

Neden Ben zayıf veya atletik zenginlerde gördüm . Ayrıca sizin o koca götlü dedikleriniz emin olun az yiyenlerden değiller. Bir tabağı full ağzına kadar doldurmak bile fazlayken 4 5 tabağa az diye eşit tutuyorsunuz. Biraz Araştırmayla sağlıkta nelerin önemli olduğunu her zengin adamın kilolu olmadığını görebilirsiniz.
Recep Erdoğanda para gani peki o bahsettiğiniz *** Nerede?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Aclik kavramindaki onem bizce sudur..
Bir inek bir elma agaci dibine varirsa catlayana kadar yer. Biz cok inek gomduk..
Ari icin hazirlanmis bi tencere seker serbetini icen inegi de gomduk
Kaplanlar ve aslanlar avcilar yiyerek sanirim olmuyorlar ve catlayana kadarda sanirim et bulsa da yemezdi
Dogadaki diger hayvanlarda sanmiyorum ki yiyerek olsunler ama anlatamadim

Ketonejenik surec arastirilmali ve incelenmeli belki
Ketojenik fazi anlarsak sanirim beslenmeyi anlayacagiz
Keton fazi anlasilmadan sanirim aclikta anlasilmayacak

Benim cocuklugumda hayat bilgisi kitaplari insan hem etcil hem otculdur yazardi ve protein yag karbonhidrat dengeli uclu beslenme anlatilirdi ve kocaman bir inek butu resmi olurdu kitapta
Evlerde kelle piserdi. Haslamalar olurdu..
Kavurmalardaki donuk yaglar afiyetle lopur lopur yenirdi

Simdi meyve yiyin meyve yiyin cocuklarin beslenmesine meyve koyun nesli koyun neslidir
Sanirim onlarida kurtlar tuketecek...ve tuketiyorda biz goruyoruz..

Simdi kadin gunlerinden is yemeklerine kadar bakiyorum. 30 gr et bulirsaniz iyi. Et seckin yemegi..
Adam ahirda hayvan besliyo evde tursu yiyor.
Sutunu yagini satip rafine yag alipi kullaniyor ya da sanayi peyniri yiyor.
Ancak bu olgular iki anlatmayla ne dedigimizi gozlemletemeyecegiz

Beslenme ve aclik toklugun dogasini ya da dunyadaki tantanayi bu anlamda biraz olsun anlamayi kavramayi isteyenleri ketojenik beslenme ve ketosis kavramini ve genel paleo beslenme savlarini arastirmaya ve sonra anlatilani gozlemle beslemeye ve desteklemeye cagiriyoruz...

Madem aclik yararli degil de aslinda yag acligi ve protein acligi ( enerji acligi) cekiyoruz
Karbon parcalamaktan bitap keton salgilamayan vucut yikiliyor
Vucut iki uc gun yogun karbonhidrat girmezse keton uretebiliyormus
Ve keton denilen bu yapi vuctta yaglari parcalayarak enerjiye donusturen beyne sinir hucrlerine kadar enerji ureten bir yapi
Vucutta yaglari parcalayan ve enerjiye donusturen keton cisimcigi ara acliklarla yada cok az karbonhidratla uzun ara beslenilirse ortaya cikiyor...
Bi gun makarnada yesen ketonnuretilmiyor ve yag sentezlenmiyor. Vucutta yag olarak depolanan karbonhidrat bile yaga donustugunden eritilmesi ve enerjiye cevrimi icin ketona muhtac
Seker hastalarinin vucudi direncle keton urettiginde bu savunma mekanizmasini bile anlamiyorlar

Kara ve uyutucu bir tip var
Sizi bizi umursayan yok
Para sahtir padisahtir
Hlak sagiligi kimin umrunda
Bilim usaktir ya da degilse bile iki konusan susuturulir. Arastirici deateklenmrz
Gercegi soyleyen karatili uzerine yurunur
Para aglari guc aglari anliyoryz
---
Keton vucutta ve kanda dolasmaya baslayinca beyne yada diger hucrelere yagdan yakit ve enrji sentezleyen farkli bir faz gerceklesiyor organizmada
Bu az sanilan oranda bile karbonhidrat alirken ne yazik ki olmuyor
Ve asiri akrbonhidrat tuketimi ile makineyi bozuyoruz ve hucreleri yikima ugratiyoruz
Hasta ve uyusuguz ve ilac sanayini besliyoruz
Orta yasi gecmis herkes nerdeyse oy suram buram diye kivraniyor. Hepsi krbonhidrat beslenmesi yanlisindan
Ev kadinleri koy kadinlari 40 50 yi bulan hep hasta. 3 ilacla geziyor. Uyusuk nesil...
Ketonu bilmemek
Ve saman alevi gibi karbonhidratlar tika basa yesekte sonsuz bi aclik gibi...
Karbonhidratlar hem sinir sistemini tahrip ediyor hemde kalp damar sistemini tikiyor ve bozuyor oyle anlasiliyor
Ve fazlasi yanlis beslenme.uygunsuz besin

Ama iste ilac sanayi tip sanayi var
Burda sanayi sozcukleri var ilginc.
Besi insanlik....

Etoburlar iki uc gunde bir beslenir...

--
Ve yine soyluyoruz aman aman karbonhidrat yiyin diyenlerde ve sekeride yiyin diyenlerde Türk tipi kadin gunu gibi 1000 unite karbonhidratlik ogunu onermiyorlar...
50 gr ama kadar gunluk fruktoz ve meyve sekeri alabilirsiniz diyenler sadece bu olcu alindiginda diger karbonhidrat tuketimini bundan disliyor
Karbon ve seker tuketimini oneren beslenme diyet ve tip ve bilim uzmanlari bile bir dilim ekmek yersen onu oburunu yeme diyor. Ya da sekeri ve karbonhidrati anasinin dini kadar lifle al barsakta gec emilsin cozumu oneriyor..

Sonucta insulin mekanizmasini ve ketoyu anlamak ve bunlar uzerine biraz arastirmak okumak bunlari gozler onune serecek

Ben bir isyeri ogunu yazayim size.
Patates salatasi. Kek . mercimek corbasi ve birde sozde ana yemek
Bunlar besi hayvani gibi is yaptirilacak makine sonucta degil mi?

Kadin toplanmalarinda ve eve misafir cagirmalarda kuran gunlerinde ve mevlitlerde surda burda ki kek meyve suyu
ve Turk tipi ogun tuketimini hicbir bilim sanirim onamayacaktir

Bu hastaliga ve turlu nesil bozmaya nesil tikanikligina davetiye cikarmaktir...
Isin asli daha da baskadir...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:05 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 19:34 ----------

Avrupada ve dunyanin gelismis ulkelerinde kisi basina et tuketimi 100-120 kilogrami buluyor
Domuz gibi yagli etleri besleyip lopur lopur yiyorlar.
Ha hastalik yok mu? Yuksek karbonhidrat yine de her yerde var...
Ama bu kadar erken coken nesil bilmiyorum var midir arastirmak lazim...

Ancak dunyada bilincli diyet yapan az sayida insan ve ozellikle profesyonel sporcular disinda cok az kisi ketosis kavramini ve ketojenik sureci biliyor ve anliyor
Ozellikle kaslari yikima ugratmadigi icin ve daha dengeli efor saglayacagi icin sporcular bundan yararlaniyor...

Insan etle barisamiyorsa bile yag tuketimiyle barismali
Vegan beslenme ve karbonik beslenme berbat anlamaliyiz...
Hasta olan ve istahi kacan vucut kendini savunuyor.. Bu bir yeme makinesi degil sonucta.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:22 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:05 ----------

Arkadasim ekmek yiyin ya da tam bugday yiyin bilmem ne diyenlerde Turk tipi 200 gr lik pideyi goturun diyemiyor da demiyor da
Onu da yiceksin bunu da yiceksin enerijinin yuzde su kadari karbonhidrat olucak diyenlerin verdigi gramajlara bakin.. Olcuye bakin
Karbonhidrat zararli degil diyenlerin verdigi olcuye bakin. Sonsuz sozetmiyorlar bundan...
Ekmek yiyin diyen hic kimse 200 gr ekmegi ya da pideyi bir ogunde.yiyip ustune tatli meyve seker ve patates ve baska nisasta tuketmekten sozetmiyor...liflerle destekleyin diyip durmak zorundalar ayrica barsaktaki emilimin gecikmesi ve yayilmasi icin.

Metabolizma karbonhidrat sentezine uygunsa neden?
What
Neden 1000 gram et ve yagbizi et ve yag komasina sokmuyorda nazikce sentezlenebiliyor

Oyle ya da boyle protein ve yag ya da yuksek lif dengesi kurulmamis saglanmamis karbonhidrat zengini ogunu kimse kimseye onermiyor

Mercimegin ustune patates ve sebze ve makarna ve pilav ve tatli ile ogun kurmakta...

Paleo tip beslenmeye karsi beslenmeciler bile Turk tipi beslenmeden ve yukardaki beslenmeden sozetmiyor edemiyor...
Et bulamiyorsa bakliyat yesin diyor demek zorunda...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:57 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:22 ----------

Sanayi tipi insanlik ya da tip 2 insanlik ya da ikinci-l tip insanlik....
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İranda Ekmek Yok' Yenmiyor -
Ekmek geleneksel meleneksel değildir Çin de ekmek yok

Bu haliyle bugday biyolojik savaş ve GDO nun babasıdır


---








---
Şöyle söylüyorlar;
Mucize Gibi!


“Buğday biyolojik savaştır.”
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ketoda açlık hissedilmediği gibi tojlukta hissedilmez
Açlık ve tokluk gibi kavramlar ikisi bi arada buharlaşır...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Beslenme mantığı özünde basittir. Eğer aile mirasınız, genetik mirasınız öyle beslenerek ve beslendiği gibi, herhangi sağlık sorunu üretmemişse ve düzgün yaşlanmış sağlıklı bir ömür sürmüşse siz de öyle beslenin.
Ne yazık ki bu mümkün değil. Yeni nesil ki, (hiç biri 90 ı sanırım görmedi. 100 sene sonradan bahsediyoruz,) abur cuburlarla besleniyor. Biz bunu görüyoruz.

eğer aile mirasınız ve genetik mirasınız öyle beslenerek, sorun üretmişse beslenme biçimini tabi ki sorgulamalısınız.

bugün Amerikan toplumunun nerdeyse yarısının diyabete koştuğu konuşuluyor ki, Amerikan tarzı besleniyoruz ya da Amerikan bilimini ve yemeğini ithal ediyoruz -(yeme bilinci olarak.)
Amerikan kardiyoloji derneği belirliyor ne yiyeceğimizi ya da neyi ne kadar yiyeceğimizi

Ki Amerikan toplumu, zengin karbonhidrat beslenmesine rağmen, kişi başı yıllık 100 kiloya kadar et ve yüksek yağ ve protein tüketebilen bir toplum....

Sanırım biz, lif ve sebze beslenmesi, turşu probiyotikleri ve peynir beslenmesine nazaran korunuyoruz ama artıyor..

Dünya Diyabet istatistikleri;
Küresel Sorun – Anahtar Mesajlar

IDF Diyabet Atlası tahminlerine göre 2015’te,

11 yetişkinden 1’i diyabetli. (415 milyon)
2 diyabetli yetişkinden 1’ine (%46,5) teşhis konulmamış yani diyabetli olduğunu bilmiyor.
Küresel sağlık harcamalarının %12’si, diyabete harcanıyor. (673 milyar ABD Doları)
7 doğumdan 1’i gebelik diyabetinden etkileniyor.
Diyabet hastalarının dörtte üçü (%75) düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde yaşıyor.
542,000 çocuk tip1 diyabet hastası.
Her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığından hayatını kaybediyor. (hayatını kaybedenlerin sayısı 5 milyon)


Türkiye'de diyabet oranı dünyanın iki, Avrupa'nın dört katı!
Türkiye Diyabet Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, ülkemizde diyabetin 10 yıl içinde yüzde 100 artarak, Avrupa'nın 4 katı artış gösterdiğini ve bu artışın beklenen oranı 2'ye katladığını açıkladı


Sanırım Avrupa oruç tutuyor...

Türkiye Avrupa'da diyabetin en hızlı arttığı ülke

Türkiye Diyabet Vakfı'nın verdiği bilgilere göre, diyabet tüm Avrupa ülkeleri içinde en hızlı artışı Türkiye'de gösteriyor.
Diyabet hastalarının sayısı açısından ise Türkiye, Avrupa genelinde Rusya ve Almanya'nın ardından üçüncü sırada.
Türkiye Diyabet Vakfı'ndan Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, Türkiye'de bugün yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15'inin diyabet hastası olduğunu söylüyor.

Prof. Dr. Yılmaz, on yıllık bir süre zarfında diyabet hastalarının oranının yaklaşık yüzde 100'lük artış göstererek yüzde 7,6'dan yüzde 13,4'e çıktığını söylüyor.


Kritik nokta okul kantinleri
Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, diyabetle mücadelede en kritik noktanın ise okul kantinlerinde çocuklara sağlıklı yemek sunulması olduğunu söylüyor.
"Sağlık Bakanlığı gazlı içecekleri kantinlerden çekti, ama ekmek, sosis, cips gibi diyabetojenik bütün yiyecekler kantinde hala var.

"Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika'da okullarda artık sıcak yemek, salata, et, haşlanmış sebze gibi sağlıklı yiyecekler veriliyor. Bununla ilgili bir an önce önlem alınması lazım. Gençlere yönelik ciddi olarak eğitim programları yapılması lazım.
"Fast food eğer hayatın bir realitesi ise o zaman sağlıklı seçenekler oluşturmak lazım.

Orta Doğu'da diyabet vakaları 1980'lerde nüfusun yüzde 5,9'unu etkilerken, 2014'te bu oran yüzde 13,7'ye çıktı.

--
"Yukarıdaki hesaptan anlaşılabiliyor ki! on (10 yıl sonra Her 3 Türkten biri diyabettir..."

Kantinde değil, anne babalar eve kraker-zabızubudu ismini sayamayacağımız şeylerle geliyor...bu beslenme değil!


---------- Mesajlar Birleştirildi at 08:13 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 07:42 ----------

-----------------

"Ana sınıfı beslenme listeleri/aylıkları diyetisyenlerce hazırlanmalı!"

Açlık teşvik edilmeli-:uzun kontrollü açlıklar çocuklara öğretilmeli! .Bunun için yağ alımı gerekiyor!
Bu acil ve elzemdir!


-yağ alımı öğrenilmeli-yağ itibarını geri kazanmalı ve yağ-ın iadei itibarı tez sağlanmalıdır!
ferman ola ki ferman ola/derman ola!
şifa bundadır derdi eskiler olsa!

(çocukların) uzun kontrollü açlık öğrenmeleri gerekiyor! şart!!!

fasılalı açlık-çocuklarda da!
şart

----
Okul öğünleri beslenmeleri, yemek sağlayıcıların haricinde düzenlenmelidir. ;Patates ve unla besleniyoruz. Bütü nyemeklere/ana yemeklere ve sebze yemeklerien un dolduruluyor. 30 gram et ve verin ve yağıyla ve suyuyla verin-başka bir şeye gerek yok. Yemeği doldurmalı değilsiniz. Bunu anlayın artık!!!

Sadece karbonhidrattan kısarak ve patatesten ve diğer şekerlemeden kısarak okullarda (aynı bütçe ve maliyetlerle kemik yoğun kuzu haşlamayı bile aynı bütçeyle verebilirsiniz.
Besin yatırımını çocuklara yapınız/okullara sağlayınız
Okullara yağ ve besin sağlayınız

Kemikleri atmayın yem sanayine heba etmeyin -okullara
---
Okulda öğrenilmeyen/öğretilmeyen şey desteklenmiyor- Çocuk aile -okul öğretmen -bilici bilmeyici ikilemine düşüyor! önemdir!
--

Abur cubur mantığı okullarda bitirilmelidir çünkü anne baba-lar zorlanmaktadır. Ailesele bilinç ve ebevynlerin tek taraflı iyineyetiyle bile yeme dengesi sağlanamıyor... aile yakınları ,okulda diğer çocukların diğer tüketmeleri, şekerci amcalar ve dedeler ve okul kantini mantığı tarafından çocuğun beslenme düzeni aile içine bile alınamıyor. Kaldı ki toplum- genel- korumalıdır ve korunmalıdır...

O yüzden okul öğünleri ve okul beslenmesi çok önemlidir ve okullarda diyetisyenler belki de bulunmalı ve beslenme dersleri sağlanmalı ki eğitimcilerden başlayarak ve beslenme önemi kavranmalı ve okul öğünleri dikkatle incelenmeli-denetlenmelidir ya da okul beslenmesi işini devlet açıkçası kamulaştırmalıdır-
Bu -bizce- acil elzem önemdir....

Sadece kemik sularıyla Türkiyedeki diyabet oranı düşürülebilir.
Kemik suları vb. abur cubur besinler gibi işlevselleştirilebilir ve tatlandırılabilir.
Alternatif içerikli alternatif abur cuburlar çabucak üretilebilir..

-Dışarı satılan 400 bin ton fındık kusura bakmayın ama kendi çocuklarınıza yedirin
eve lazım olan camiye haram

Kusura bakmayın ama et tüketimini okullara çekin

Yemekleri patates ve unla doldurmaktan vazgeçin. Nesliniz mesliniz kalmayacak bu gidişle...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 08:29 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 08:13 ----------

Diyet spor ve egzersiz dersleri not konusu olmadan (gerekirse fiziksel aktivite olmadan anlatisla bile olsa) bilimsel temelde okullarda yayginlastirilmali...

Beslenme Diyet ve spor uzmaninligi ki beden egitimi denilen olguda birleserek bu hayli hayli kolayca saglanabilir

---------- Mesajlar Birleştirildi at 09:05 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 08:29 ----------

Zeytin başta olmak üzere kaliteli yağlı yemiş ve yağ içeren tohum araştırmaları geliştirerek ekim dikim seferberliği geliştirilmeli ve şekerli sebze ve meyve üretim alanları benzerleri ile değiştirilmelidir...

ve bunlar başlangıçta çocuklara yiyecek temini ve çocuklara doğal abur üretmek üzerine de araştırma geliştirme konusu ve temel besin kaynağı olmalı

Abur cubur ve buğday ve patatese dayalı ekim dikim yerlerinin yerini bunlar almalı.
, buna benzer üretim tesislerinin yerlerini de yağ çözümleyen ya da yağdan kemik suyuna kadar herşeyi kullanarak gerekirse çocuk atıştırmalığı üreten/üretebilen alternatif çözümler almalı

zeytinyağından da hayli hayli atıştırmalık ve şeker benzeri tablet vb üretilebilir.
kuruyemişler kendi kendine oldukça tatlıdır-tat içerir;
alternatif unlar çalışılabilir ve alternatif unlarla çocuk atıştırmalıkları üretilebilir.

yenebilir herhangi bitki kurutularak sonsuz unlaştırılabilir; karbonhidrat dengesi zaten şeker oranı ve tat katacaktır -sağlayacaktır

Şeker oranını düşüren çözümler sonuçta açlık bırakmayacaktır
Birebir ekmek benzerini (ekmek olmayan ya da karbonhidrat barındırmayan bir ekmeği) bile bir hafta yiyerek ekmek ihtiyacınız kalmadığını göreceksiniz-görebilirsiniz;

Yerken ekmek tadı ve dokusu sağlayan muadillerle değiştirin-bunu göreceksiniz

tat azaltığında zaten az alınan tat da doğal tat olur ve yükselir . Fındık fıstık size şekerli/şekerleme gelecektir. Sadece doğal fıstık bile diğer yeme biçimi benimsendiğinde oldukça tatlı bir atıştırmalıktır.
ne kadar karbonhidrat o kadar tattır- VE temel karbonhidrat alımı yüzde üçlere-beşlere çekilirse bu oldukça tatlı gelir-gelecek

karbonhidratın kendisi bir tatlandırıcıdır/tatlıdır .Ve yine belirtilen yüzde üçlük beşlik dilimde tüektilecek karbonhidratın tatlı şekeri, yemek şekeri ve yemek üzeri şeker ya da tatlıı öğünü gibi kullanımı geliştirilebilir. Bunun üzerine çalışılabilir. düşünce üretilebilir...


Şeker olmayan/barındırmayan gıdalar tüketitğinizde ne kadar yerseniz yeyin doymadığınızı göreceksniz ancak buna devam ederseniz ilerleyen dönemde artık acıkmadığınızı da görebilirsiniz...

Enerji düşüşü üzerine beslenme hissi yaşarsınız ya da doğal metabolik temin hissi ile acıkma olur

( ve bence hiç bir lüksünüzden feragat etmek zorunda da değilsiniz;) önce muadille takaslayın

örneğin soyadan peynir yapılıyor neden?
soyada et yapıyorlar/kıyma yapıyorlar;
bunun gibi tersi düşünerek şeker olmayan şekerler ve ekmek olmayan da ekmekler üretilebilir
çocuklarını kandıranlar böyle kandırsınlar
çocuk alıştığını yer -diğeri saçmalık...
ekmek yemeyen çocuk hiç bir ekmek aramaz-ihtiyacı yoktur. Bu beslenme alışkanlığı adı üzerinde bir alışkanlık ve kolay değişir ancak yeni nesillere aşılanmazsa zaten böyle bir sorun yoktur ve ortaya çıkmayacaktır da. Bu anlanmalı

-şeker benzeri tat üretimlerini yaygınlaştırın ya da deneyin ancak donmuş yağlar ve kuruyemişlerdeki tatlar gibi tatlara -tat duygusuna- baştan alışan ve daha tatlı bi şey zaten tatmayan ve yemeyen çocuğa o bal gibi gelecektir... Bunu anlamıyorsunuz???
değişirseniz siz de öyle;;;

sanırım çok az şey elde yağlı soğuk kavurma yemek kadar zevkli eğlenceli lezzetli ve gerçekte tatlıdır
tat duygusu yapay bir adlandırmadır-bağışık ve bağımlılık (ya da alışkınlık) ifade ediyor. (sadece) bunlar saçma

--------------

Ozellikle gida liflerinden ve gidalarin lifli bolumlerinden uretilmis ve uretileceknek ekmeklerle doyma aliskanligi ve beslenme aliskanligi terk edilebilir ve sanilanin aksine cok kolaylikla da ters yuz edilebilir...

Bugdayin sapi ve samani ve copunun kendi basta olmak herhenagi yenilebilir bitki lifinden sonsuz un ve ekmek uretilebilir

Seker yerine dusuk sekerli meyve perpatlari baslangic donusturmesi icin kullanilabilir

Yiyen herkes bilir yada katilabilir saniyorum ornegin tereyegi ya da kuş yagı tuketmek in besin keyfini dusunun
Erimis tereyegini herkes seviyor
Av eti bilenler kuş benzeri hayvanlatin yagini tuketmenin keyfini bilir

Et sulari ve tavuk sulari kemik sulari tatlandirici ve kayki icermeden yerken oldukca yukseknkeyif tat ve doyma doygunluk sunar

Dogal tuzlar ve mineraller en ala tatlandiricilardir bunlar calisilmali...

-------

Bugday ozutu ve ve ekmek yemenin bugday samani yemekten farki olacagini soylemek tuhaf bi felsefedir..
O anlamda ekmek ve bugday ozutu sadece konsantre edilmis saptir
Sonucta ot yiyoruz ve yaptigimiz bugday bitkisini ve otunu yemektir

Sonsuz bitki turu var ve arastirilabilir. Insan ekmek bagimlisi ise bunu birakmak zorunda degildir
Felsefe gelisimdir alternatiftir ve cozumdur o halde?

Yenilebilir her bitkiden ya da ottan un ve ekmek elde edilebilir
ya da baska seyden de - öğütülmüş şeye-toza biz un ve o bulamaca da ekmek diyoruz...Taşı da öğütseniz ekmek olur eğer metabolizma sindiriyorsa bunu
Bugday bir fenomendir

Insan protein ihtiyaci icin deniz kabuklularina kadar bakmali ve yemedigi canli türlerini de -direkt yeme ya da besin üretimi tüketimi içinde degerlendirmeli ve düşünmeli...
Sonucta saf protein cozumlemek esas
Proteinin nasil alindiginin bir onemi yoktur
Yag sureclerden gecerek uretiliyor sonucta bunu yiyoruz

Deniz kabukluları ve su kabukluları örneğin yoğun ya da çok yoğun protein içeriyor. İnsan her şeyi üretiyor. Besinini üretiyor da ona gelince mi üretemiyor?
Su en azından doğal ortam fauna ve özgür

Yağın hangi tohumdan geldiğine bakıyor musunuz? Etin hangi hayvandan geldiğine ise şimdilik bakıyoruz
Etin değil aslında protoein ve serbest yağ çözünmesi için bunları yiyoruz

Eğer proteini yağ gibi üretmiş olsaydık ve besin katkısı olsaydı hangi hayvandan geldiğini kimse umursamayacaktı

ET dediğimiz şey bir hayvanın kas dokusudur-...Felsefe böyle çözümler -ileri gitmeyin... ve bunu protein çözümelemek için yiyoruz. yemek derken bünyeye alıp sindiriyoruz... diğer ihtiyacımız ise yağ ve ete katacaksak eğer ?

et beslenmesi ve karbonhidrat beslenmesi birbirine taban tabana zıttır
kimi hayvanlar sadece et kimi hayvanlar sadece ot yiyor-bu kadar basit-onlarda yenilebilir her şeyi yiyor
felsefe çözümlemesi basittir ve indirgemeci

ancak ayıdan domuza türlü beslenen tuhaf hayvanlar var;
bilim geniş ölçekte yapılır ve türlü türlü;

maymun değil ama ayıdan ya da domuzdan geliyor olabilirdik
ya da tüm hayvanlar ın üst türe sıçrayışı biziz...

---


Ben belgesel izliyorum ve bir nehirde, yatağa ve doğuma ya da üreme - yumurtlamaya giden bütün somonlar ölüyor. İnsanlar bu ve benzer mekanizmaları (tüm canlılar için) kullanabilir ya da uyarlayabilir
Zeka ya da felsefe dediğimiz olgu? ne güne duruyor canım-bilişler tersine mi işleyecek!

Kızılderililer diğer nehirlere somon yumurtası taşıyor ve salıyorlarmış... Somon sadece doğduğu yere gidiyor bu çok basit. yeni ölen somonları toplayarak bile (ki binlercesi) somon yayılımıyla ve nehir oluşturumuyla ya da mevcut nehirlere somon salımıyla ve ve somon melezlemesiyle ve çoğaltmasıyla bu tip denemlerle bile bir çok yerli halk/insan ve dünya halkları/insanları beslenebilir.

su kaynakları? bizce kıt değildir- ahırda inek beslemek kadar ve kafeste kuş beslemek kadar bunlar çalışılsaydı eğer? bizce zor değildi!

İnsan eğer o kadar pratik. çözümcü ya da ekonomik olsaydı yad a zeki ve işbilir ya da enerji tasarruflu (ya da doğaya saygılı tırnak içinde) tüm dünyanın tüm nehirlerin ölmüş somonları bile toplayarak nesillerini besleyebilirdi....

Amerikan nehirlerindeki somonlar (ve yumurtaları) neden ithal edilmiyor. Patates bulgur ve limon ithal ediliyor da;

Balık üretimciliğinden flora oluşturumuna kadar insan çalışmalıdır. Eğer yumurta turunculaştırmak'a (tırnak içinde) çalışıldığı kadar bunlara çalışılsa idi?

Su kaynakları diyoruz çünkü su doğal ortamdır.. çabuk üreme sağlar -çabuk çeşitleme sağlar. Yapay ekolar (ekolojik sistemler) yaratılabilir-üretilebilir ve türetilebilir.

eğer inek ırklarını ve yağ süt ırklarını çalışmanın yarısı kadar balık ırklarını ve balık melezlemelerini de çalışsaydık doyardık diyoruz...

İnsan bir "göl" de kurabiliyor ve inek ağılı ya da kuş kafesinden (tavuk bakımından) daha iyi ya da evla olabileceğini söylüyoruz sadece. Bu yanlış olabilir-değerlendirilebilir.
Göl benzeri ya da yarı nehir benzeri büyük floralar oluşturabiliriz.... Sadece yeraltı sularını keşfetmemiz gerekecek öncelikle ve uygun enerji kaynakları;
Tarlalar yerine göller olabilir diyoruz- bakınız -dikkat ediniz-farkı kaçırıyorsunuz
;
fikir genişletibilir;

sadece bir nehirden suyu alıp geri vererek bile iç göl/göller oluşturabilir; Karadeniz gibi bir araziyi örneğin bilen biri için sözediyorum bunu
Her ailenin bir fındık ve çay bahçesi gibi/yerine bir havuzu yada (tırnak içinde ortak bir havuzu vb.) olabilir di... Eğer kolay besinse amaç;

Eğer Çinlilerin pirinç yetiştirmek için yaptıkları yapılsaydı? o dağlarda balık yerden biterdi!!!

Eğer Çindeki pirinç tarlalarının insan emeğiyle yapıldığını biliyor olsaydık! bin yıllık ataleti anlayabilirdik!



yazımın alt bölümünü daha önce açtığım ayrı bir başlıkla ilişkilendirmek ( ya da taşımak) istiyorum;
her neyse;
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst