Soru Sormak Isteyenlerin Kosesi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Soru Sormak Isteyenlerin Kosesi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 31,998 kez görüntülenmiş, 305 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Soru Sormak Isteyenlerin Kosesi
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
0,5 e 1(birin) parçası -dır diyebilir miyiz;
kimileri kalem kullanır ve kalem ucu olursa incelik-kalınlık olur bu
kendini tanımlar; ve kendine yeter

Yarimin kendisi bir butundur ve yarim bir butunun yarisidir.

Mesela ceyrek te butundur ve yarimin parcasidir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kikm neye ve nasil karar veriyorsa versin, onun kendi icinde zaten bir matematiksel/mantiksal bilgisi vardir.
Matematik niceligi, mantik ta niteligini belirler.

bu mesaja göndereceğim onca uzun mesajı ve yorumu kaybettim şimdi; sanırım yanlış bi yere dokundum; hayat böyle işte kısaca;

Yani sahte egodan kurtulmak butunuyle mumkun mu?
bu mesajı geçeceğim;
GEniş zamanda yorumlar kendini açıklayacak; Bu haliyle sizin bizim tarafımızdan pek metafizik yorumlanabilir gözüküyor; VE geçmişte bir ölçüde cevaplandı benim yorumum


Insanoglu ozgur degildir. Kurallari kanunlari yasalari dozen ve sistemleri kurum ve kuruluslari ile bu ozgurlugu onler.
ÖZgürlük özgür değildir diyebilir miyiz?

Herkesin bunun icin calistigini dusunmuyorum ve zannetmiyorum.

insanoğlunun arzuları ile ; bekleme-beklenti ve istem ile çalıştığını yazmıştık sanırım ve onlarla henüz işinin bitmediğini; Bu durumda

Kime gore neye gore "iyi/dogru/hakli" olmak?
biz de bunu sormuştuk? "nash" te

Insanoglu hem turunun tek biri hem de turunun bir uyesidir.
Yani hem yasamsal hem de iliskisel niteligi vardir.
amaç/yarar üzerine belirtmiştik; güdü
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Konu dayatmak degildir. Konu sahte egonun zarar verdiginin rahatsiz ettiginin ve sorun oldugunun farkina varmaktir.
Boyle bir farkindalik olmadan zaten egodan ve egosundan herkes memnundur.

Kişi bunun ile mutlu ya da istem var ve seçim;
deneyimin
Farkındalık zamanında gelir

Bir seyin "kusurlu/kusursuz" oldugunu belirleyen nedir?
kusursuzluğu neden bahsettiğimizi unuttum ben

Ayrica insanoglu pek sectigini degil; ondan secilmesi isteneni yasiyor.
TÜm bunlar hayat öğrenmeleridir-öğretmeleridir; o halde sonuç ne olacak
yapım
yapımı kim ölçecek?,
kimse;
kişi kendini doyuracak-deneyim;
doymasa ne olur?
evren kurulur-bozulur yeniden yapılır-başa döner; hayat oyunları

ve bunun için bir isteyen olmalı (ondan isteyen ve ona yaşatan) ve o da insanoğludur sizin gözünüde; o halde? siz yanıtlayın lütfen
ama bunu yanıtlayın ve yorumlayın ve boş bırakmayın açın

Iyi de dogru da v.s. soyut kavramlardir ve dogada yoktur.

peki lütfen aynı yere döndük
lütfen yukarıdaki ısrarımızı tekrar yorumlayın ve değerlendirin ve gözden geçirin o halde
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Buradaki mustakillik "duyusal algi olarak bir seyi kendi butununde algilamak/digger butunlerden farkli kilmak" anlamindadir. Yani mustakillik isim alir.

burada anlaştık-anlaşıyor ve aynı ya da yakın düşünüyoruz gibi ama tam çözemedim nasılsa


Fark ayrim degildir. Bir seyin baskas bir seyden farki olmasi baskadir. Bu iki farkli seyi bir birinden ayirmak baskadir.
Varolus bir sey mi yaptiriyor?
Yoksa sen bir seyi yapmaya kendin mi karar veriyorsun?

bir önceki mesaja da yönelmeliyim gibi duruyor konudan koptuk mu ve bunu yapamayacağım da artık; saat

özgür iradenin doğasını bilmiyoruz ya da kendini neyi-nasıl ifade ettiğini tam ama bölünmez bu varlık biz de
yani sonuç değişmeyecek bizim için
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ikisi bir birine bagli degildir. Ikisi bir birine ortak noktanin zitlaridir. Yani ortada bir ikilem degil, uclem vardir.

bölersek sonsuz bölebiliriz;
bir dairede ifade edelim bunu ya merkez ya da merkeze çekim ile ifade edebiliriz
kuzey ve güney kutbu gibi olsun ya da bu olmaz; hak dediğiniz çekim olur, İkisin ibir arada ttar bu durumda
ve bir daire olmaz birbirine zıt dönen iki daire olmalı belki ;Belki de bir güneş sistemi

Ikisinin ortak noktasi hak kavramidir. Yani hak olmazsa bunun karsilikli ifadeleri de olmaz.

hakkı kim ölçecek ve kim kimden alacak ve kime verecek ve vermeycekse bu ölçü niye-nereye gider?
hayır sonuç olarak buraya varacaksanız ben başa döneceğim

merkez bir dayanak mıdır_ ben tam anlayamadım sizi; evrensel bir ölçü mü arıyorsunuz ve hak mı? br varma noktası mı yermi mi? başarı mı ve ölçüt mü?

denge kavramımız var -bu tanımlar

biri birini bi şeye haklı kılmaycaksa ya da bi şey tüm bu bu eylem ve caba-amaç?
ne güdüler bizi

Hareket te homeomorfiktir.

bu kavramı ilk kez duydum ve sanırım yarın araştrıracağım; boşluklar var- nereye varmaya çalııyorsunuz; Sanırım ben size bir eylem amaç güdüsü göstermeye ve içlemeye yöneldim, Bİlmiyorum ve emin değilim bu saatte


Farkindalik bir yargi degildir, algidir.

Ama isterseniz önceki yoruma bakın ve diğer bağlara ve gelişen mesajlara, Buraya neden geldik-vardık;

İnsan öğretilmeli ya da farkında değil gibi benzeri bir yoruma açık ay da yorum yol açabilecek ifadeler türetiyorsunuz bence? ve onun sonucu varılmadı mı buraya?
yanlış mı anlaşılıyorum; ben de buna karşı sundum

hem sorularımın cevaplarını alamamış mı gözüküyorum gibi; bu saatte;
ve herşeyi kaçırdım diğer forumları bakamadım bile;

bu kopuk olmaz eşsaat olmalı; aktarımlı karşılıklı birebir


"bir tanrı direğine yaslanmayacaksa ve iyi eylem yoksa ve haklı eylem"

biz neyi tekrarlayıp duracağız ve ben bunun anlaşılmasını talep ediyorum ve tekrarlayıp duracağım

Bir Tanrı kaldırılıp atıldığında yerini eylemsizlik ve müdahalesilizk ve bekleme ve beklemeyi öğrenme alır almalı ve özgürlük tabi en büyüğü ;
biz bunun öğretimindeyiz
kendimizi okuyoruz
bunu çalışıyoruz
ve diğer eski dayanaklarımızı silmeyi ve yoketmeyi deniyoruz,
Bunun üzerine gittik biz; durduk

galiba tekrarlayıp duracağız

ve yine bir ego silindiğinde yani öldüğünde ölü yaşayan bir yaşayıcı bir evrensel gözlem noktası (varla yo karası) neden olanları yorsun; seçsin;
yerini müdahalesizlik ve gözlem saltı alır-almalı;

bi şeyi kutsallamak-haklılamak-amaç dayankları ve gerçekleştirmek; bunlar üzerinde duracağız
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Evrensel-insan zihniyeti konu ve kavram insanoglu ve onun insanlasmasi oldugunda, bazi inanclar ya da ideolojiler ile esinlesebilir.

Sonucta bu zihniyetin amaci insanoglunun zihinsel insanlasabilmesi uzerinedir.

"Bir ben...." ile baslayan da, evrensel insan zihniyeti; egoi sahte elbisesinin altinda bulunan selfe yani kendilige atif yapar.

"kah cikarim...." ile baslayanda da, quafelsefesinin disaridan bakis acisina atif yapar.

Kisaca konu ruh degil, zihindir.

"Insanoglunun aynasi" konusu da, insanoglunun kendi kendini algilayabilmesi ve sorgulayabilmesi uzerinedir.

"Vahdet- vucut" algisinda da insanoglu turu birinin, 4 lu butunlugu mevcuttur.

Yani- beyin, zihin, kavramsal bilgi ve kendi.

Kisaca evrensel-insan zihniyeti, tasavvuftaki gibi, baska bir guc aramaz ya da kendini onda butunlemez.

Tasavvufta "kendini kaybetme" varken, evrensel-insan zihniyetinde birey bilinci olarak "kendini bulma" vardir.

Aksini insanoglu turu birini kendi birliginde butunler ve bu butunleri olusturan parcalarin farkini ortaya koyar.

Burada evrensel-insan zihniyetinde olan inanc degil, farkindaliktir.

Yalniz sana tesekkur ederim.

Boyle bir bag kurma Adina ben de bu mesaji yazabilmis oldum.

Rica ederim, ne demek:)

İnanç konusuna çok mesafeli olduğunuz için Tasavvuf'da bahsi geçen ve sembolik bir anlatım olan, zikir ile alan değiştirme sureti ile ruhsal plan ile bağlantı kurulmasını ve beraberinde kendi gerçekliğinin farkına varmayı, kendini kaybetmek olarak algılamışsınız ki bu yanlış bir tanımlamadır. Tasavvuf'da kendini kaybetmek değil kendini bulmak esastır. Benlik iddiası kabul edilemez çünkü gerçekte ben,sen yoktur tüm bunlar sadece dünyevi kimliklerdir, sadece "O" vardır.

Bahsetmiş olduğunuz "kah çıkarım gökyüzüne" ifadesi ise Hint Mitolojisi'nde geçen Indra Efsanesi'dir. Tasavvuf'da değişik şekilde yer alır.

"Indra, Hint Mitolojisi'ndeki tanrılarıdan biridir. Bir gün çamur banyosu yapan domuzları görür ve domuzlar bu anlamsız şeyden "ne zevk alır" diye merak eder, dönüp diğer tanrılara sorar fakat onlar da bilmediklerini söyler. Indra merakını yenemez ve domuz bedeninde dünyaya gelmeye karar verir ve diğer tanrılar da bu kararı onaylar "bu sayede biz de öğrenmiş olacağız, git derler" ve Indra domuz bedeninde dünyaya gelir. Dünyaya geldikten bir süre sonra tanrı olduğunu unutur, dünya yaşamından kopamayacak bir hale gelir. Tanrılar onu geri çağırdığında ise asla geri dönmek istemez ve en sonunda tanrılar onu öldürmeye karar verirler. Tanrıların yanına dönüp, gerçek kimliğini anladığı zaman işte bu ifadeyi kullanmıştır; "Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni!"

Bu efsanede bahsi geçen insanın serüvenidir, İlahi tarafını unutup dünya yaşamını tek gerçek sanan, uyuyan insanın daha doğrusu insanoğlunun sembolik bir anlatımıdır. Tanrılar diye geçen sembol ise ilahi varlık statüsüne ulaşmış Kamil-İnsan'lardır. Dünya yaşamında tekrar var olmayı seçerlerse unutma sürecine girmek zorundalardır yoksa başka türlü dünyaya adapte olamazlar. Kısacası bu anlatım sizin bahsetmiş olduğunuz gibi dışardan kendini BEN'imizi gözlemlemeyi anlatmıyor ki böyle bir gözlem de mümkün değildir. İçe dönüş-içe bakış ve kendi gerçekliğini bulmanın yolları belli bir çalışma gerektirir.

Değişik konulara temas etmek sureti ile ortaya yeni görüşler sunmanıza sözüm yok fakat sonucu doğru yere bağlayamıyorsunuz. Yaratıcı gücü red edin tamam fakat o zaman örneklerinizi bu alandan vermemelisiniz ki kafalar karışmasın yani Tasavvuf'u ve Mitolojileri beraberinde tüm dinleri kaldırıp çöpe attınız fakat örneklerinizi bu konular üzerinden vermeye devam ediyorsunuz. Bu durumda karmakarışık oluyor her şey...


 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
bu mesaja göndereceğim onca uzun mesajı ve yorumu kaybettim şimdi; sanırım yanlış bi yere dokundum; hayat böyle işte kısaca;

bu mesajı geçeceğim;
GEniş zamanda yorumlar kendini açıklayacak; Bu haliyle sizin bizim tarafımızdan pek metafizik yorumlanabilir gözüküyor; VE geçmişte bir ölçüde cevaplandı benim yorumum

ÖZgürlük özgür değildir diyebilir miyiz?

"Ozgurlugu, ozgur kilmayan insanoglunun dogal/fenomenal zihniyetidir." diyebiliriz.

insanoğlunun arzuları ile ; bekleme-beklenti ve istem ile çalıştığını yazmıştık sanırım ve onlarla henüz işinin bitmediğini; Bu durumda
biz de bunu sormuştuk? "nash" te
amaç/yarar üzerine belirtmiştik; güdü

Insanoglunda olan gudu degil, zihin yeti ve fonksiyonlaridir.

"gudu" henuz soyutlama yetisi olmayan icin gecerlidir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Kişi bunun ile mutlu ya da istem var ve seçim;
deneyimin
Farkındalık zamanında gelir
kusursuzluğu neden bahsettiğimizi unuttum ben
TÜm bunlar hayat öğrenmeleridir-öğretmeleridir; o halde sonuç ne olacak
yapım
yapımı kim ölçecek?,
kimse;
kişi kendini doyuracak-deneyim;
doymasa ne olur?
evren kurulur-bozulur yeniden yapılır-başa döner; hayat oyunları

ve bunun için bir isteyen olmalı (ondan isteyen ve ona yaşatan) ve o da insanoğludur sizin gözünüde; o halde? siz yanıtlayın lütfen
ama bunu yanıtlayın ve yorumlayın ve boş bırakmayın açın

Insanoglunun sosyal bir fenomen olarak bir arada ve birlikte yasayabilmesini etik olmasi saglar.

Bu da evrensel hukuk insan haklari ve ihlalsiz hak ve ozgurluklerdir.

peki lütfen aynı yere döndük
lütfen yukarıdaki ısrarımızı tekrar yorumlayın ve değerlendirin ve gözden geçirin o halde

Hangi isrardi o, bir daha gosterir misin?
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Kişi bunun ile mutlu ya da istem var ve seçim;
deneyimin
Farkındalık zamanında gelir


kusursuzluğu neden bahsettiğimizi unuttum ben


TÜm bunlar hayat öğrenmeleridir-öğretmeleridir; o halde sonuç ne olacak
yapım
yapımı kim ölçecek?,
kimse;
kişi kendini doyuracak-deneyim;
doymasa ne olur?
evren kurulur-bozulur yeniden yapılır-başa döner; hayat oyunları

ve bunun için bir isteyen olmalı (ondan isteyen ve ona yaşatan) ve o da insanoğludur sizin gözünüde; o halde? siz yanıtlayın lütfen
ama bunu yanıtlayın ve yorumlayın ve boş bırakmayın açın



peki lütfen aynı yere döndük
lütfen yukarıdaki ısrarımızı tekrar yorumlayın ve değerlendirin ve gözden geçirin o halde

burada anlaştık-anlaşıyor ve aynı ya da yakın düşünüyoruz gibi ama tam çözemedim nasılsa




bir önceki mesaja da yönelmeliyim gibi duruyor konudan koptuk mu ve bunu yapamayacağım da artık; saat

özgür iradenin doğasını bilmiyoruz ya da kendini neyi-nasıl ifade ettiğini tam ama bölünmez bu varlık biz de
yani sonuç değişmeyecek bizim için

Ozgur iradenin dogasi yoktur, insanoglunun ortaya koydugu zihniyeti vardir.

Bu da ya insanlasmis olan zihniyettir, ya da insanlasamamis olan insanoglunun dogal/fenomenal ego kapsamli zihniyetidir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
bölersek sonsuz bölebiliriz;
bir dairede ifade edelim bunu ya merkez ya da merkeze çekim ile ifade edebiliriz
kuzey ve güney kutbu gibi olsun ya da bu olmaz; hak dediğiniz çekim olur, İkisin ibir arada ttar bu durumda
ve bir daire olmaz birbirine zıt dönen iki daire olmalı belki ;Belki de bir güneş sistemi

hakkı kim ölçecek ve kim kimden alacak ve kime verecek ve vermeycekse bu ölçü niye-nereye gider?
hayır sonuç olarak buraya varacaksanız ben başa döneceğim

Hak ancak etik olunarak cozulur.

merkez bir dayanak mıdır_ ben tam anlayamadım sizi; evrensel bir ölçü mü arıyorsunuz ve hak mı? br varma noktası mı yermi mi? başarı mı ve ölçüt mü?

denge kavramımız var -bu tanımlar

biri birini bi şeye haklı kılmaycaksa ya da bi şey tüm bu bu eylem ve caba-amaç?
ne güdüler bizi

Iste tam da etik olmak konusu budur. Oyle bir etik olmak ki, kimse kimse ile bir ayrim yasamiyor.

bu kavramı ilk kez duydum ve sanırım yarın araştrıracağım; boşluklar var- nereye varmaya çalııyorsunuz; Sanırım ben size bir eylem amaç güdüsü göstermeye ve içlemeye yöneldim, Bİlmiyorum ve emin değilim bu saatte

Ama isterseniz önceki yoruma bakın ve diğer bağlara ve gelişen mesajlara, Buraya neden geldik-vardık;

Sence "nereye geldik/vardik?"

İnsan öğretilmeli ya da farkında değil gibi benzeri bir yoruma açık ay da yorum yol açabilecek ifadeler türetiyorsunuz bence? ve onun sonucu varılmadı mı buraya?
yanlış mı anlaşılıyorum; ben de buna karşı sundum

hem sorularımın cevaplarını alamamış mı gözüküyorum gibi; bu saatte;
ve herşeyi kaçırdım diğer forumları bakamadım bile;

Bu "sikayeti/serzenisi" kime ve neden yapiyorsunuz?

Sizin kendinizin oto kontrolu yokmu?

bu kopuk olmaz eşsaat olmalı; aktarımlı karşılıklı birebir

"bir tanrı direğine yaslanmayacaksa ve iyi eylem yoksa ve haklı eylem"

biz neyi tekrarlayıp duracağız ve ben bunun anlaşılmasını talep ediyorum ve tekrarlayıp duracağım

Bir Tanrı kaldırılıp atıldığında yerini eylemsizlik ve müdahalesilizk ve bekleme ve beklemeyi öğrenme alır almalı ve özgürlük tabi en büyüğü ;
biz bunun öğretimindeyiz
kendimizi okuyoruz
bunu çalışıyoruz
ve diğer eski dayanaklarımızı silmeyi ve yoketmeyi deniyoruz,
Bunun üzerine gittik biz; durduk

Burda tanrinizin rolu nedir?

galiba tekrarlayıp duracağız

ve yine bir ego silindiğinde yani öldüğünde ölü yaşayan bir yaşayıcı bir evrensel gözlem noktası (varla yo karası) neden olanları yorsun; seçsin;
yerini müdahalesizlik ve gözlem saltı alır-almalı;

bi şeyi kutsallamak-haklılamak-amaç dayankları ve gerçekleştirmek; bunlar üzerinde duracağız

Peki, duralim.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Rica ederim, ne demek:)

İnanç konusuna çok mesafeli olduğunuz için Tasavvuf'da bahsi geçen ve sembolik bir anlatım olan, zikir ile alan değiştirme sureti ile ruhsal plan ile bağlantı kurulmasını ve beraberinde kendi gerçekliğinin farkına varmayı, kendini kaybetmek olarak algılamışsınız ki bu yanlış bir tanımlamadır. Tasavvuf'da kendini kaybetmek değil kendini bulmak esastır. Benlik iddiası kabul edilemez çünkü gerçekte ben,sen yoktur tüm bunlar sadece dünyevi kimliklerdir, sadece "O" vardır.


Tasavvufta, tek amac "kendini baska bir sey de yok etmektir" bu da genelde varolus ya da tanridir. Tum mistisizmdeki "dusuncesizlik" ve "bu dunyadan kopma" girisimleri, kendini bulmak olarak algilanamaz.

Cunku kendini bulmak, kendini baska bir sey icinde aramak ya da yok etmek ya da onun ile butunlemek ya da dusunceden arinmak degil; aksine kendin ile mucadele ederek sanas ait olmayanlardan yani sahte egodan kurtulmak ve kendi kendin ile bas basa kalmaktir.

Kisaca tasavvufta birey bilinci yoktur ve kisi kendini baska seyler bunyesinde kaybeder ve yok eder.

Halbuki onemli olan kisinin birey bilinci ve kendilik olarak kendi kendini bulmasi ve kendi kendinden yukumlu ve sorumlu olmasidir.

Bahsetmiş olduğunuz "kah çıkarım gökyüzüne" ifadesi ise Hint Mitolojisi'nde geçen Indra Efsanesi'dir. Tasavvuf'da değişik şekilde yer alır.

Tabi ki her bir ifade her bir farkli algi ve ..e gore temelinde degerlendirilir.

Benim degerlendirmem de, qua felsefesinin dile gelisi olaraktir.

"Indra, Hint Mitolojisi'ndeki tanrılarıdan biridir. Bir gün çamur banyosu yapan domuzları görür ve domuzlar bu anlamsız şeyden "ne zevk alır" diye merak eder, dönüp diğer tanrılara sorar fakat onlar da bilmediklerini söyler. Indra merakını yenemez ve domuz bedeninde dünyaya gelmeye karar verir ve diğer tanrılar da bu kararı onaylar "bu sayede biz de öğrenmiş olacağız, git derler" ve Indra domuz bedeninde dünyaya gelir. Dünyaya geldikten bir süre sonra tanrı olduğunu unutur, dünya yaşamından kopamayacak bir hale gelir. Tanrılar onu geri çağırdığında ise asla geri dönmek istemez ve en sonunda tanrılar onu öldürmeye karar verirler. Tanrıların yanına dönüp, gerçek kimliğini anladığı zaman işte bu ifadeyi kullanmıştır; "Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni!"

Bu efsanede bahsi geçen insanın serüvenidir, İlahi tarafını unutup dünya yaşamını tek gerçek sanan, uyuyan insanın daha doğrusu insanoğlunun sembolik bir anlatımıdır. Tanrılar diye geçen sembol ise ilahi varlık statüsüne ulaşmış Kamil-İnsan'lardır. Dünya yaşamında tekrar var olmayı seçerlerse unutma sürecine girmek zorundalardır yoksa başka türlü dünyaya adapte olamazlar. Kısacası bu anlatım sizin bahsetmiş olduğunuz gibi dışardan kendini BEN'imizi gözlemlemeyi anlatmıyor ki böyle bir gözlem de mümkün değildir. İçe dönüş-içe bakış ve kendi gerçekliğini bulmanın yolları belli bir çalışma gerektirir.

Değişik konulara temas etmek sureti ile ortaya yeni görüşler sunmanıza sözüm yok fakat sonucu doğru yere bağlayamıyorsunuz. Yaratıcı gücü red edin tamam fakat o zaman örneklerinizi bu alandan vermemelisiniz ki kafalar karışmasın yani Tasavvuf'u ve Mitolojileri beraberinde tüm dinleri kaldırıp çöpe attınız fakat örneklerinizi bu konular üzerinden vermeye devam ediyorsunuz. Bu durumda karmakarışık oluyor her şey...

Kime ve neye gore "dogru yer?"

[/QUOTE]

Ben tasavvufu ya da mistisizmi soyle aciklayabilirim.

Deisttir, cunku bir dine ihtiyac duymaz.

Panteisttir, eger nesnel bir tanrisi varsa

Kendi birinin farkinda ve bilincinde degildir.

Kendini kendinde bulmak yerine, baska bir guc bunyesinde yok eder ya da o guc ile tumler.

Dolayisi ile tum yapilan, "kendini bulmak" degil; "kendini baska bir sey ile butunlemek/kendini baska bir seyin bunyesinde yok etmek" anlamindadir.

Yani teslimiyetin eylemidir.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Kurtulmaya çalıştığınız Sahte Ego sizin bahsetmiş olduğunuz benlik iddiasının bir sonucudur zaten. Tasavvuf'da belli çalışmalarla kendinden geçme, kendinden vazgeçme işte gerçek kimliğini bulma çalışmasıdır. Kendini bilme olarak geçer, "Kendini bilen Rabbini bilir" ifadesi de bu çalışmayı anlatır.

Qua Felsefesi'ne göre efsaneyi yorumlama şeklinizi anlıyorum fakat doğru bir yorumlama yapmış olmuyorsunuz. Kime göre, neye göre demişsiniz? Gerçekte var olana göre yani gerçeğe göre. Hani derler ya Amerika'yı 2 kez keşfetmeye gerek yok diye sizinki buna benzemiş...

Sahte Ego ile mücadele etmek çok doğru bir yaklaşım bu sayede kişi kendi özünü daha kolay bulacaktır. Gerçekte kim ve ne olduğunu idrak eden insan tüm yüklerinden arınır zaten buna da bir itirazım yok. Tüm bunlar asırlardır mistiklerin savunduğu, mabetlerde anlattıkları şeyler. Siz bunları alıp, yaratıcı gücü yok sayarak ve bazı bölümleri değiştirerek Qua Felsefesi ile bütünlemişsiniz sadece ona dikkat çekmek istemiştim.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Kurtulmaya çalıştığınız Sahte Ego sizin bahsetmiş olduğunuz benlik iddiasının bir sonucudur zaten. Tasavvuf'da belli çalışmalarla kendinden geçme, kendinden vazgeçme işte gerçek kimliğini bulma çalışmasıdır. Kendini bilme olarak geçer, "Kendini bilen Rabbini bilir" ifadesi de bu çalışmayı anlatır.


Tamam da burada konu kurtululanin yerine neyin gelecegidir.

Qua Felsefesi'ne göre efsaneyi yorumlama şeklinizi anlıyorum fakat doğru bir yorumlama yapmış olmuyorsunuz. Kime göre, neye göre demişsiniz? Gerçekte var olana göre yani gerçeğe göre. Hani derler ya Amerika'yı 2 kez keşfetmeye gerek yok diye sizinki buna benzemiş...

Qua felsefesinde insanogluna goredir. Zaten gercek insanoglu yapilandirilmisligi olarak her bir varliksal temele gore degiskendir.

Sahte Ego ile mücadele etmek çok doğru bir yaklaşım bu sayede kişi kendi özünü daha kolay bulacaktır. Gerçekte kim ve ne olduğunu idrak eden insan tüm yüklerinden arınır zaten buna da bir itirazım yok. Tüm bunlar asırlardır mistiklerin savunduğu, mabetlerde anlattıkları şeyler. Siz bunları alıp, yaratıcı gücü yok sayarak ve bazı bölümleri değiştirerek Qua Felsefesi ile bütünlemişsiniz sadece ona dikkat çekmek istemiştim.

Tamam da burada konu "neden arinildigi, nasilarinildigi ve bu arinmanin yerine ne/kim konulacagidir"

Qua felsefesi insanoglu dogal/fenomenal zihniyeti sorunlarinin hic bir penceresinde yer almadan; tum resmi vermektir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Insanoglunun sosyal bir fenomen olarak bir arada ve birlikte yasayabilmesini etik olmasi saglar.

Bu da evrensel hukuk insan haklari ve ihlalsiz hak ve ozgurluklerdir.

Hangi isrardi o, bir daha gosterir misin?

bir şeyi yapmaya karar vermek üzerine
ve öyle değil böyle yapmaya karar vermek üzerine ve gözlemi soyutlamak-bağımlamak ve bağımsızlaştırmak üzerine düşündüm ben

insanları insanlar yönetiyor diyorsunuz ve insanlar özgür değil
bunun üzerine söyledik tam; yani insanı yöneten bir tanrı değilse ya da koşul değilse;
o halde insanlar insandan özgür değil ve kendinden
ve yönetenlerin penceresinden o halde bi eşitsizlik ve özgürsüzlükten de sözedemeyiz; onlarda insan

önceki mesaja dönmeliyim yeniden ve baktırlmalı

Insanoglu ozgur degildir. Kurallari kanunlari yasalari düzen ve sistemleri kurum ve kuruluslari ile bu ozgurlugu onler.

neye karşı özgür olacak ve kime karşı?
ben burayı anlaşmadım ve sözcüklerim yetersiz kaldı zaman çözümlesin;

Özgürlüğü bir ölçüt ölçmüyorsa diyorum ben ve yine 'Nash'e döneceğiz ve benim göstermek istediğime ve bundan alttaki henüz yorumunuza bakmadığım mesajıma da

John NAsh le ilgili akıl oyunları filminden replikler ve içerik
-farklı çevirileri ile ve lütfen aşk sevgi bölümüne takılmayın ve ilk bölümü-pasajı yorumalyın

Hep sayılara inandım, içinde bir mantık olan denklemle hesaplanan… Ancak hayatım boyunca onlarla uğraştıktan sonra mantık nedir diye soruyorum. Buna kim karar veriyor ? Araştırmalarım sırasında fizik, metafizik ve hayal alemlerine gidip geri döndüm ve kariyerimin en büyük buluşu gerçekleşti. Mantıklı nedenler yalnızca, ama yalnızca gerçek sevginin gizemli denkleminde bulunabilir.

“Hayatta hiç birşeyden kesinlikle emin olamazsın john, hayatta emin olman gereken tek şey bu! “

- her zaman sayılara inandım. eşitlikler ve mantığın bir sebebi vardir. bir zamanlar kendime sordum, sebeblere kim karar verir? bu sorum beni fiziksel ve, metafiziksel olarak bir boşluğa alıp götürdü, orada hayatımın en önemli buluşunu icat ettim, en gizemli eşitlikler içinde aşk vardı. en geçerli sebep aşktı. sen benim var olama sebebimsin, sen benim tüm sebeplerimsin.*

Bir şeyin mantıklı olduğuna kim karar veriyor? Bu arayışım sonucu, çeşitli safhalardan geçtim: fiziksel, metafiziksel, hayali ve başa döndüm. Ve kariyerimin en önemli buluşunu yaptım. Mantıklı nedenler sadece aşkın gizemli denkleminde bulunur.


” Belki çok güzel bir zekaya sahip olmak hoş birşeydir ama daha büyük bir hediye güzel bir kalbi keşfetmektir..”

” İnsan hayal gücünün elverdiği kadar kötülük yapar. “

” Tanrı ressam olmalı,yoksa bu kadar çok renk olmazdı değil mi? “

” Dersler aklınızı köreltir, içinizdeki gerçek yaratıcılığa olan potansiyelinizi yok eder. “

"Dersler kafa bulandırır. Gerçek yaratıcılık ilhamını yok eder."

" Bazen bir sorunun birden fazla çözümü olabiliyor."

" Hüküm vermek, işin içinde olmayanların tattığı bir ayrıcalıktır."
buradaki karar verme olayını yeniden yorumlamanızı ve bahsettiğinizi/bahsettiğimizi anlama (ve tekrar bakam gerekirse-düşünme) rica edeceğim
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
yeniden anlatacağım-dayancağım ve kendime dayanak tutacağım bu sefer

ölçmek ve ölçüye bir dayanak tutmak insan alışkanlığı
ve ölçüler tanrı iradesina ve tanrı iradesine karşı koşullanmaya ve iyiyi yapmaya gider;
Bu aşıldığıdna tanrı kalmadığıdna bireysel öz irade ve özgün irade gelir ve iyi eylemin-haklı eylemin bi amacı-güdümü kalmaz
VE eylem bir seçiciye ve sorumlu iradeye karşı sorumsuzdur ve bağısmsız eylem başlar ve ölçülemez, Bİ şey iyi karşı kötü denemez ve bir felsefeyi ideolojiyi ve yaşam biçimini savunmanın ve üstünlemenin anlamı kalmaz;
yargılamanın ve yargı yürütmenin ve türetmeninde

bir sebep dayanağına karşı sorumluluktan sözediyorum ben bayım; ve anlataımıyor ve anlaşılamıyor olabilirim ancak ne dediğime ve anlatmak istediğime içten bakın düşünü ve görün, Sözcükleri bulandımayın bu bir sözcük anlatımı dğeildir, İstediği bi şeyi vermekle ilgilidir, geçirmekle ilgili; eriştirmekle ilgili bu

Tanrıya göre ölçüp duruyoruz?

Tanrı muhasebesi zihinde kalıyor ;
Bİr kıyas muhasbe yönetemi olarak; Yani tanrı bilgisi sıfırlansa bile

O halde ne ve kim iyi kim kötü ve ne? bir eylemi haklı ve caiz ve iyi kılan ne ve bir gözlemi ölçütleyen?
bunu soruyoru mben; bir evrensel basamağı ve dayanağı var mı yok mu?
özgürlük diyecek olursanız ciddiyet bir hastalık olur ve umursama ve kendini veme-adama-yapma-etme herşey; hiç ve eylemsizlik belirir yeniden; kendini bi şeye kaptırmama-belirlememe

bilim iki müziği nasıl ölçebilir; belki de bunu yapmaya ve kıyaslamaya çalışıyordur

subjektif gözlem yumakları

Ben önyargılarınız için gözlem veriyorum; Ben kendi önyargısızlığımı savunmuyorum; savunamam

bu benim daha önceki bir yazım; alıntı ve kısaltma-iyileştirme ile;

hayır, ne kadar resim yaparsan yap picasso olamazsın
sen sen olursun ve iyi bir ressam olursun-olabilirsin ve picassoyla ölçülmezsin ki zaten ölçülemezsin de kıyaslanamazsın da
yani picasso ve senin ve farklılığını yükseklik olarak ölçen matematik geliştirilemez,
ve picasso'nun verdiği vereceği yaratıcı matematik- ya da resim dersleri bi işe yaramaz-yaramayacak
ki ihtiyacın yok-hiç yok; kimseyi dinleme

duygun coşku-istek
,
eğer gerçekliği görmek istiyorsan kimseyi dinleme
istediğin gibi

picasso ne zaman yaptığı resmi beğenirse o zaman ressam olur;

özgünlüğü ve özgürlüğü ölçmek isteyenler yere çakılacak

kalbimdeki patlama-

yaşam deneysel bi şeydir güzel kardeşim;
biri kendi kaburgasını kesip kendine mastürbasyon yapmayı dener; eli yetmez-ağzıyla dener-denemek ister; bunu yapar;
kimi fiziksel sınırları zorlar aşar dener;
sıradan insana göre olmak üzerine; buradaki sıradanlığı böyle yorumlayalım; bi üstünler etimolojisi bozar bizi-olmasın

biri altmış saniye de kırk küp dizer biri dizemez; biri 100 saniyeyi 10 küsürde koşar da biri onyedi saniyenin altına inemez;
biri onla uğraşır-biri bunla uğraşır;
zihin biliş ve hayatı farklı yaşama ve algılama üzerine de sonsuz deney yapabilir; zihnini de çatlatırcasına zorlayan ya da hayatı zorlayan kişi de farkl algılar deneyimler elde edebilir üretebilir;
hatta sanrılarda, hatta sanrılara bulanmış hayllerde ve hülyalarda ve gerçeklerde ne farkeder; Gerçekliğin bilinmeyen-bilmediğimiz bin tane açıklaması olabilir ve bunlar bilimsel olabilir,
herhangi birinin fizik üzerien evren üzerine bir kavrayış ya da kuram üretmesi bilmiyorum

ben anlamadım bu çatışmayı gerçekten anlamadım ve burda neler dönüyor diyorum artık; ne oluyor-neden
burda bir gizem var ve bunu aşmalıyız

bi şeyler oluyor ve bu gerçekten sıradan zihin değil gündelik değil; orada bir patlama var
bize bunun açıklamsını sunan kaynaklar ve onların anlatım pencereleri baştan kuşkulu/elenmiş; biricik araştırma yolları kapatılmış, İnsanlara hiç bi şey söylenmiyor, İnsanlar hiç bi şeye inanmıyorlar; İnsan kalbi düşüncesi dinlemiyorlar; Anlatma yamanmış anlatma olmaktan çıkmış, Saf düşüncelerini ve biricik kalbini açmıyorsun

bi insan düşünüp daldığında hülyalara düşünüp burası farklıydı burdan metafizik bi yorum ve algı çıkarmalıyım demememeli

ben bıktım-resmen bıktım ve defalarca kere bıktım

buraya ne yazılabileceğini ise hiç bilmedim-bulamadım
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
bir şeyi yapmaya karar vermek üzerine
ve öyle değil böyle yapmaya karar vermek üzerine ve gözlemi soyutlamak-bağımlamak ve bağımsızlaştırmak üzerine düşündüm ben

insanları insanlar yönetiyor diyorsunuz ve insanlar özgür değil

Zaten insanoglunun biri birini yonetmesi, yoneten ve yonetilen farkini ve birinin digerine hukmettigini gosterir.

bunun üzerine söyledik tam; yani insanı yöneten bir tanrı değilse ya da koşul değilse;
o halde insanlar insandan özgür değil ve kendinden
ve yönetenlerin penceresinden o halde bi eşitsizlik ve özgürsüzlükten de sözedemeyiz; onlarda insan

Sorun, insanlasamamis bir zihniyete sahip olunmasi. Fiziksel gorunum olarak insanoglu, zihinsel olarak ta insan degil; insanoglu.

önceki mesaja dönmeliyim yeniden ve baktırlmalı

neye karşı özgür olacak ve kime karşı?

Biri birine karsi. Dusunce ve davranisini dile getirebilme Adina. Insanoglunun getirdigi kurallara yasalara system ve duzene karsi ozgur degil.

ben burayı anlaşmadım ve sözcüklerim yetersiz kaldı zaman çözümlesin;

Özgürlüğü bir ölçüt ölçmüyorsa diyorum ben ve yine 'Nash'e döneceğiz ve benim göstermek istediğime ve bundan alttaki henüz yorumunuza bakmadığım mesajıma da

John NAsh le ilgili akıl oyunları filminden replikler ve içerik
-farklı çevirileri ile ve lütfen aşk sevgi bölümüne takılmayın ve ilk bölümü-pasajı yorumalyın

buradaki karar verme olayını yeniden yorumlamanızı ve bahsettiğinizi/bahsettiğimizi anlama (ve tekrar bakam gerekirse-düşünme) rica edeceğim

Tamam buraya alintilayip, tekrar bakiyorum.

Hep sayılara inandım, içinde bir mantık olan denklemle hesaplanan… Ancak hayatım boyunca onlarla uğraştıktan sonra mantık nedir diye soruyorum. Buna kim karar veriyor ? Araştırmalarım sırasında fizik, metafizik ve hayal alemlerine gidip geri döndüm ve kariyerimin en büyük buluşu gerçekleşti. Mantıklı nedenler yalnızca, ama yalnızca gerçek sevginin gizemli denkleminde bulunabilir.

Mantik, mantigin nerede arandigina baglidir.

“Hayatta hiç birşeyden kesinlikle emin olamazsın john, hayatta emin olman gereken tek şey bu! “

- her zaman sayılara inandım. eşitlikler ve mantığın bir sebebi vardir. bir zamanlar kendime sordum, sebeblere kim karar verir? bu sorum beni fiziksel ve, metafiziksel olarak bir boşluğa alıp götürdü, orada hayatımın en önemli buluşunu icat ettim, en gizemli eşitlikler içinde aşk vardı. en geçerli sebep aşktı. sen benim var olama sebebimsin, sen benim tüm sebeplerimsin.*

Bir şeyin mantıklı olduğuna kim karar veriyor? Bu arayışım sonucu, çeşitli safhalardan geçtim: fiziksel, metafiziksel, hayali ve başa döndüm. Ve kariyerimin en önemli buluşunu yaptım. Mantıklı nedenler sadece aşkın gizemli denkleminde bulunur.

Onun buldugu mantik ask temelinde olmus.

” Belki çok güzel bir zekaya sahip olmak hoş birşeydir ama daha büyük bir hediye güzel bir kalbi keşfetmektir..”

” İnsan hayal gücünün elverdiği kadar kötülük yapar. “

” Tanrı ressam olmalı,yoksa bu kadar çok renk olmazdı değil mi? “

” Dersler aklınızı köreltir, içinizdeki gerçek yaratıcılığa olan potansiyelinizi yok eder. “

"Dersler kafa bulandırır. Gerçek yaratıcılık ilhamını yok eder."

" Bazen bir sorunun birden fazla çözümü olabiliyor."

" Hüküm vermek, işin içinde olmayanların tattığı bir ayrıcalıktır."

Benim algimdaki mantik "bir seyin olabilirlik olasiliginin bulunmasi ya da olmus olup gozlem vermesdi" dir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Simdi soralim en kucuk parca ve en buyuk butun nedir?

en küçük parça?
en büyük bütün?
düşünüyorum şimdi
ilk düşünmem de en küçük parça; parçanın ortada kalmaması ve yokolması-sıfır oldu
ama düşünmeye devam ettim ve bütün sorsuna geçtim ve düşünmeye başladım; Ona mutlak diyecek oldum olmadı, muğlak diyecek olsam bilmem ne olur; bilim felsefesi-neşe felsefesi ve terane felsefesi; rakı felsefesi hepsi bunlar boş iş mi? dersem; eğlence felsefesi
bir şey okumuştum; (önemsemedim sanmayın sorunuzu ve dalga geçiyorum -sanmayın- oraya döneceğim;)

dünya boş bomboş diyor vaiz!


belki de konu olarak eklemeliydik

siz bu soruları neden sormuştunuz ben yanıtlamadan önce, bir amaç dayanağı var mı? oraya dönün önce lütfen

Iste o 1 parca midir/butun mudur?

biz gerçeği şöyle yorumlarız, ve bunu bir bilgi ya da farkındalık oalrak sunamam ve yargı ya da temelsiz de olabilir bu bilemeyeceğim ama şöyle;
Gerçeklik bir yansıtmadır, aslının tezahürü gibi ve bütün şey orada cereyan eder
İsterseniz siz de bize Hawking gibi doğu mistisizminin evrenin bir hayal ürünüdür ve ilüzyondur diyebilirsiniz

ve bütün gurular bu sorulardan kaçar ve bölünmez-değişmez-sarsılamaz-zamansız mekansız- öz ya da salt öne sürer değil mi?

ya da zamansızlık-mekansızlık ve tanımlanmama; bütünsüzlük tanımlar

tanımsızlık ya da tanıma muhtaçlık olmaması;

mutlak bir belirsiz sözdür bizim için oysa;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ozgur iradenin dogasi yoktur,

özgü(r) iradenin kendini ifade edişi doğası gereğidir ve evrendir ve herşey
İnsanda özgür iradenin bir yan ürünüdür çünkü onu tanrı yapmamıştır ve bir irade koyucuya-gözeticiye bağımlı ve bağlı değildir;
Yaratıcı özgürse irade özgürdür; evren özgürse irade özgürdür; Tanrısızlık-yaratısızlık ya da bunu tanımlar;
İnsanın kendi içindeki koşullanmışlığını ve gerçeklik koşumlarını katmıyorum ben bunun içine,
bir tanrı irade koyucu mudur değil midir? ya da onun iradesini sahibi midir değil midir? noktasından yanıt veriyorum
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Hak ancak etik olunarak cozulur.

ama zıtlığın kökenine hak kavramı koymanız üzerine geldik ve yürüdük buraya ki orayı açımlamalı değil misiniz önce ve oraya yürümeli


Iste tam da etik olmak konusu budur. Oyle bir etik olmak ki, kimse kimse ile bir ayrim yasamiyor.
ama özgürlük bunun tersini kılar-deneyim özgürdür/özgürlüktür ve özgürlük gelişmez bunda;
ve bu istem sadece bir bilinçtir ya da temenni ve istem; iyi bir dilek
ve bunu bende yapardım daha dün oysa;
ama bugün ise kafam karışı kve ben gerçeği yadsımam derim oysa ve onda bir anlam ararım ve bütünlük-ders ve öğretim alanı ve çıkarımlar


Sence "nereye geldik/vardik?"
ben size hareketi tanımlamayı dnedim; bir benzeştirme olarka/için;
enerjinin doğası gereği iki yönlülüğü ya da bize öyle yansımasını ve bu çatışmalar-zıtlıklar (iki yönlülü kve iki yönli karşıtlı ktemel mekaniği) ya da hareket üzerine idi sanırım ve daldan dala koşuyoruz oysa yavaşlamalı ve ana zemine dönmeliyiz; bu bir kelime geçiştirmesi ise ve bir yere varmaycaksak ve amaçsızsak bırakalım; daldan üzüm mü düşürüyoruz


Bu "sikayeti/serzenisi" kime ve neden yapiyorsunuz?
Sizin kendinizin oto kontrolu yokmu?

sizce bütün sorularımızı içtenlikle yanıtlıyor musunuz?
geçiştiriyor musunuz ya da; ya da bir açıklama
otokontrol? uyku; saat 5 ti sanırım o saatte ve yorgunluk
eleştiri ya da serzenişin diğer bölümünü ise zaman yayacağım-umarım

Burda tanrinizin rolu nedir?
bu bir yanlış anlaşılma;

durduk;
durgunluğun hareketi nedir?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst