Evrensel- Insan Zihniyeti

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Antropoloji kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Evrensel- Insan Zihniyeti başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 28,874 kez görüntülenmiş, 181 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Antropoloji
Konu Başlığı Evrensel- Insan Zihniyeti
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan X

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Bilginin, Matematiksel/Mantiksal Kritigi ve Analizi

Bunu tam olarak aciklamadan once, analojik ve ...e gore temelinde mana ve anlam cikarma masntigina bagli olarak, evrensel-insan zihniyeti herseyin tek algilanabilir temeli olan bilginin, baslik temelindeki detayli aciklamasini sunmaya calisacagim.

Bilgi kavrami olarak elimizdeki en genis ozdeslik/esitlik

Bilgi=Kavramsal harekettir.

Burada basta hareketin kavramsalligi ile kavramin hareketselligi ters bir mantik ile ic icedir.

Genelde her bir ikilem de isim ile onu niteleyen sifat ic ice ve ickin olarak yer degistirirken, anlam/mana da degisir.

Mesela kavramsal harekette, hareketi niteleyen kavram iken, hareketsel kavram da, kavrami niteleyen harekettir.

Iste yukasridaki esitligi daha detaylandirmak ve algilamak adina, hareketi ve kavrami ortaya koyan insanoglunu hatirlamamiz gerekir.

Yine ayni sekilde insanoglunun fenomenonumenal ve numenofenomenal hareketini de hatirlamak gerekir.

Bunun yaninda kavram ve harekete anlam ve icerik veren, algi ve gozlemi de unutmamak gerekir.

Boylece bilgi=insanoglu, fenomen, numen, kavram, hareket, algi ve gozlem olarak 7'li temelde ortaya cikar.

Iste bu temelde

Bilgi=gozlemsel alginin/algisal gozlemin; kavramsal hareketi/hareketsel/kavrami temelinde bir esitlige ulasir.

Tabi ki bilginin, fenomen, numen ve insanoglu ile olan bagini unutmamak kaydi ile.

Yukarida ikilemlerdeki ickinlikten bahsetmis ve sifatin ismi nitelediginden ve isim ile sifatin yer degisiminden ve de bu degisimin getirdigi mana ve anlam farkindan bahsetmistik.

Simdi bunu biraz daha detaylandiralim.

Gozlemsel algi-alginin gozlem ile nitelenmesi

Algisal gozlem-gozlemin algi ile nitelenmesidir.

Iste bu ikilemdeki ickinlik, BILGININ IC VE DIS BILGI OLARAK FARKLILASMASINI GETIRIR.

Buradaki "ic" kullanimi, kisinin kendine aldigi bilgi iken; "dis" kullanimi da kisinin disari verdigi bilgidir.

Yani kisi gozlemsel algi ile KENDI KENDINE BILGI VERIRKEN, algisal gozlem ile DISARIYA BILGI VERIR.

Cunku, gozlemsel algi, kisinin kendi adina kendine yaptigi iken, algisal gozlem, kisinin algiladigini davranis olarak gozleme yani disa sunmasidir.

Iste bilimsellik ve bilissellik burada kendini gosterir.

Bu ickin ikilemin kisi tarafindan kontrolu ve GOREV DEGISIMI ANCAK BILISSELLIK ILE MUMKUNDUR.

Bu su demektir, genelde bilissel olmadan yapilan her turlu bilgi alimi ve sunumu, ideolojik inancsal temelde; etik, metafizik ve estetik temeldedir.

Daha once kavram temelinde bilginin cesitlerini, fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal olarak ortaya koymustuk.

Simdi de buna hareket temelinde, olgu, gercek ve dogru cesitlerini ekleyecegiz.

Iste buradaki bilimsellik, bilindigi gibi; olgusal gecerlilik temelindeki bilgi cesitleridir.

Akilciligin temeli ise, gerceksel ve dogrusal temelli bilgi cesitleridir.

Basta bilissellik, bu iki felsefi ve bilimsel farki algilayacak bilinc ve farkindalikta olmalidir.

Peki soralim, kavramsal hareket temelinde, algisal gozlem mi, yoksa gozlemsel algi mi bilimseldir?

Bunun algilanmasi BILISSEL TEMELDE BILIMSELLIK ILE FELSEFILIK FARKININ ALGILANMASIDIR.

Eger algi on planda ise, beyinde otomatikman yerlesmis ALGIYA YON VERECEK CORE FAITHLER, DOGMALAR VE SORGULANMAZLAR mevcuttyur.

Iste bu temeldeki yapilandirilmis bir alginin gozlemi ne bilimsel, ne serbest, ne sinirsiz ne de teslimiyet disidir. Yani ortada ideolojik inancsal temelde bir sahiplik ve sabitlik taraf soz konusudur. Felsefi temelde, metafizik, etik ve estetik.

Demekki bilimsellik, bilissel olarak; GOZLEMSEL ALGIDIR. Cunku alginin on yargisi devrede degildir ve gozlem tum sinirlardan arinmis olarak gozlem yapmakta ve burdan OLAN ALGIYA DEGIL, YENI BIR ALGIYA VARMAKTADIR.

Iste ayni temel, KISININ KENDI KENDINE VERFDIGI BILGI TEMELIDIR. Yani gozlemsel algi.

Yalniz hatirlarsak, "ifade iliski midir/celiski midir" basliginda; gozlem ile algi arasindaki ters oranti burada da sorundur.

Yani bilissel olmayan beyinler, otomatikman disariya algisal gozlemini sunacaktir. Bu sunumun kisinin kendi gozlemsel algi bilgisini ne kadar yansitip yansitmadigi farkli bir yazisma konusudur.

Iste buradaki bilissellik, ALINAN BILGININ AYNEN GOZLEMSEL ALGI TEMELINDE DISARI VERILEBILMESIDIR.

Cunku bilimsel olarak bilissellik bilir ki, gozlemsel algi algi sartlanmisligindan ve yapilandirilmisligindan bagimsiz hareket edebilirken, algisal gozlem; algi sartlanmisliginin ve yapilandirilmisliginin temelinde gozlem sunmaktadir. Yani buradaki gozlem YALIN DEGILDIR, SUBJEKTIFTIR. Yani kisinin algi sartlanmisliginin temelinde ve bagimliligi altindadir.

Iste kisilerin dogma olarak ideoloji ve inanclarina dogrui ve gercek olarak sahiplenmesi ve savunusu da, buradan kaynaklanir.

Kisaca fenomenonumenal ile numenofenomenal farkjini da ortaya koyalim.

Buradaki fark nitelik ve niteleme farkidir. Hangisi hangisini niteler?

Iste buradaki niteleme de bilimsel olan, fenomenonumenal iken, bilissel olan numenofenomenaldir.

Yalniz algi temelli gozlem ve bilgi de ise, bu tamamen birbirinden kopuk, temelde; ideolojik inancsal determinizm indirgemeci ve monist bir sahiplenme ve savunu icerir.

Yani fenomen ile numenin ikili birlikteligi algisi yoktur, ya biri ya digeri algii ve hatta ikisiu de degil, kavram algisi mevcuttur.

Insanoglu her turlu turetilmis bilgiyi, kavramsal hareket/hareketsel kavram olarak ogerenir, kullanir v.s. ayni sekilde kendi de turetir ve boylece yeni algisal temelde ideolojiler inanclar gercek ve dogru kaynakli olarak ortaya cikasrken, gozlem temelinde de bilissel olarak teoriler ve olgular ortaya cikar.

Yalniz cagimiz artik, dogal/fenomenbal zihniyet temelinde hemen hemen algisal temelde ideoloji v e inanc temelli dogru ve gercek turetiminin sonuna gelmistir. Cunku insanoglu bu temelli bilgisi hem kapasitesini hem de miladini doldurmustur.

Iste o yuzden cagimiz ve toplumumuz bilgi temellidir. Bu da ancak sartlandirilmis algi ile degil, yalin gozlem ile mumkundur. BU DA YENI ALGI UFUKU DEMEKTIR. Bu ufuk ta yeni kavramsal ufuklari ve hareketleri dogurur.

Yoksa artik akilci ve algisal bilgi tikanmistir, butun yaptigi kendi tikanmisligini savunma, baska tikanmisliklara da karsi gelme temelindedir. Tek amac, "benim algimin dile getirdigi dogru ve gercektir" ikna inadi ve kisir dongusudur. Bu da guc ve otoriter temelli bireyci akilciligin mesru ve mubah kildigi ve dogal kalici v.s. olarak kabul ettirmeye calistigi teslimiyetten baska bir sey degildir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Monad iNSANOGLU ve Soyutlamanin/Yapilandirilmisligin Dogusu

Bilindigi gibi felsefe'de anlatilan bir felsefi zah sekli vardir. Bu anlatimin bir suru konuya isik tuttugu bir gercektir. Bunun bir hikaye olarak degerlendirilmesinin yaninda, felsefenin bilimin dilin ve her turlu insanoglu yapilandirilmisliginin temelini ve nasilini anlamak ve de 20. yuzyildan itibaran dilin kavramsal anlam ve iceriginin onem kazanmasi temelinde nasil bir kavramin farkli beyinlerce ve farkli ..e goreler temelinde farkli algi ve degerlenmesiin de algilanmasinsda bas yardimcilardan biridir.

Monad felsefede magarada karanlikta yasayan bir fenomene isaret eder, ayni anne karninda sekillenmeye basliyan ve henuz dogmamis embriyo ya da fetus gibi.

Iste bu anne karnindaki fetusun dogmasi ile, icinde yasadigi magaradan disari cikan monad ayni durumdadir. Yani her ikisinde de SOYUTLAMA YETISINI KULLANIMA ACABILECEK NUMENAL YETI DEGERLERI MEVCUTTUR, YALNIZ HER IKISINDE DE HENUZ KAVRAM VE BILGI MEVCUT DEGILDIR.

Monad yetiskin bir fenomen oldugundan konumuzu ve anlatimimizi onun uzerinden surdurecegiz.

Bu meshur felsefi anlatimda, monad magaradan cikinca once karanliktan isiga cikar ve boylece tum soyutlama yetisi ve bu yetiye yardimci vucudunun her bir organinin duyusal ozelligi yasama gececek bir ortama kavusur.

Daha on ce acikladigimiz surece kisaca yeniden degilelim.

Bu monad gozlem olarak bir suru biribirine benzemeyen farkli seyler algilamakta ve buyuk bir endise korku tedirginlik yasamaktadir. Kendince kendini koruma adina da dikkatli davranmaktadir.

Iste burada kullanilan cumlenin ne kullanimi ne de bu kullanimda gecen her bir kavram bilgi bu monadin BILGISINDE DEGILDIR.

Monadin bilgilenme sureci soyle baslar.

Once butun bu saskinligi onun beyninde !? birakir ve bu mon ad, bu !? "var" algisini verir. Yani kisaca "algim var" der. Daha sonra, bu algiladigi vari iletisime tasiman adina kendince ona bir ad verir, mesela dunya. Iste dunya adi verdigi algisinda beliren seye fenomen, yani observable occurance" der. Cunku bu dunya adini verdigi algiladigi sey ona magaradan ciktiktan sonra belirmistir.

Iste bu monad "madem ben bu dunya fenomenini algiliyorum, ozaman bu gercektir der ve bu adini verdigi algiladigi fenomen gercegini gozlemlemeye baslar. Mesela "dunya duzdur" dogrusuna inanir, cunku baktiginda dunyayi duz gorur. Iste dunya duzlugu olgusu "dunya yuvarlaktir gozlemi ile degistirilir ve boylece monadin her bir gozlemsel olgusu, yeni bir gozlem ile yeni bir olguya tasinir ve boylece herset degisime ugrar. algi gozlem ve kavramsa biligi. Cunku dunya duzlugu uzerine kurulan gozlem algi ve kavramsal bilgi, dunyanin yuvarlakliginin gozlemi ile anlamini ve yasamini yitirmis, dunya yuvarlakligi uzerine yeni bir gozlem algi kavramsal bilgi vucut bulmustur. Iste her bir olgusal gecerlilik ve onun algisi gozlemi kavramsal bilgisi, yeni bir gozlem ile yasamini yitirir. Zaten butun bunlar farkli ...e gore temelinde farkli anlam ve iceriktedir. Iste eski olguda takilanlar ve ona sarilanlar yeni olgunun dunyasinda cag disi kalirlar.Toplumlarin biribirinden farklilasmasi ve her bir monadin farkli beyin duzeyi ve agisi gozlemi kavrasal bilgisi ve bilinci farki da burdan gelir.

...E GORE FARKI VE YENILENEN GOZLEM VE OLGUYA AYAK UYDURAMAMA VE ESKISINDE DIRENEREK INANCSAL VE IDEOLOJIK DOGMALASMA.

Iste burada bu gozlemledigi adina dunya dedigi fenomen gercegi, monaddan ve onun iradesinden b agimsiz olarak vardir ve monad, butun bu iletisim kurma adina verdigi herseyi anlami icerigi v.s. ile BU GERCEGI YAPILANDIRMISTIR. Yani manad bir insanoglu biri olarak GERCEGI YAPILANDIRMISTIR ve boylece gercegin yapilandirilmislik oldugu ortaya cikar

Bu arada monad bir sey hisseder ya da duyumunu/sezgisini hareket ettirerek beyninde yeni bir !? olusur ve monad yine bu na var algisini verir. Yalniz bu sefer bu alginin nerden geldigini bilmemektedir yine de ona bir ada verir "korku" Ben bunu algiliyorum ama buna bir fenomen tabani bulamiyorum, ama madem boyle bir algim var buna inanmak zorundayim der. Belirli bir zaman sonra baska bir durumda korku adini verdigi duyumu yine alir ve "demekki algim DOGRUYMUS" diye dusunur ve boylece aklinin inandigi bir hissi kendine dogrulamis olur. Boylece DOGRUYU DA YAPILANDIRMISTIR.

Bu arada kendi gibi bir monad'a rastlar ve aralarinda butun bu yapilan dirilanlarri birbirlerine anlatirlar ve boylece dil ve ifade, anlam ve icerikm dogar.

Tabi birinin gercegini yerine gore oteki kabul etmez, birinin dogrusunu yerine gore oteki kabul etmez. Biri gercegi duyuya baglar, digeri duyuma baglar. Biri fenomeni ilk tek mutlak kilmaya ve ona bir ad anlam ve icerik vermeye calisir, digeri butun bunlarin baska bir guc tarafindan oraya kondugunu soyler.

Iste boylece monadlar arasinda insanoglu temelinde tartismalar atismalar yonlendirmeler hatta savaslar katliamlar baslar.

Kisaca monadlar her biri ortak yeti ile dogduklari halde, bu yetiyi farkli kullandiklarindan farkli anlam ve icerik cikarirlar.

Iste boylece bugunku soyutlama dallari ve cesitleri felsefi tartismalar ve temelleri ve de her turlu adlanmis temelin kavramsal bilgisi ve farkli anlam ve icerigi ortaya cikar.

Aslinda bu monadlar, bugunun bireyleridir. Cunku kendi beyinlerini kendi kullanarak kendi serbest iradaleri ile kendilerine yasam ve iliski kurmuslardir.

Tabiki bazi monadlar, sadece bazi monadlari kabullenir, boylece etik, ideolojiler ve inanclar, dogrular kitlesellesir.

Iste o yuzden bugun insanoglu neyin ne oldugunu kendi ...e gorsi yemelinde anlam ve icerik vererek tartisir durur.

Dolayisi ile yukarida aciklanan hic bir kavram tum insanoglu icin ayni anlami varmaz. Gercek, dogru, fenomen, algi, bilgi, gozlem, duyu, duyum saymakla bitmez.

Iste bu durumda her birimiz birer insanoglu monadi olarak neyin ne oldugunu tartisir dururuz. Halbuki bu neyin ne oldugunu ORTAYA ATAN DA YAPILANDIRANDA BIZ OLDUGUMUZ HALDE.

Kissadan hisse, ya toplumsal bi monad ya da bireysel bir monad farki cok onemlidir, ya bilimsel bir monad ya da inancsal bir monad farki cok onemlidir. ya bir bilissel monad, ya da bir ideolojik monad farki cok onemlidir. Ya bir susunen/sorgulayan monad, ya da biat eden teslim olan bir monad olmak farki onemlidir.

Kisaca TUM BU KAVRAMSAL BILGIYI ANLAM VE ICERIGINI INSANOGLU YASAMINDA YAPILANDIRDIGI HALDE, FARKLI ...E GORELER FARKLI ANLAM VE ICERIK VERIR VE BOYLECE AYNI KAVRAMDA BILE O KAVRAMIN ANLAM VE ICERIGI TARTISMASI CIKAR.

Iste burada monad'in kendi zihnini insanlastirmasi evrensellestirmesi bilimsellestirmesi ve bilissellestirmesi o monadin insanlasmasinin baslangic temelini teskil eder.

Bu da monadlarin yasam ve iliskisinin duzen ve sisteminin her bir monadin her bir farkli anlam ve icerigi cesnisinde ve zenginliginde bir arada farklarinin hak ve ozgurlugunu kullanarak yasayip iliski kurmasinin kendine ve insanliga hedefledigi olmasidir.

Yoksa monadlar ayni turun elemanlari olsa bile biribirlerine her turlu zarari vermekten, biribirlerine hakim ve ustun gelme adina biribirlerini yonlendirme yonetme adina birinin niteligini digerlerine dayatma adina biribir lerini yok ederler.

Monad dogar, ama onun dogurdugu soyurtlama da maalesef bir monadi digerine oldurtur(oldurmek)

Cunku ne de olsa monadlar, ilk soyutlama ve anlam ve icerik verme tecrubesini hayvanlardan almislar ve onlardan aldiklari gozlemi yasam ve iliskilerine dil anlatim felsefe v.s. olarak tasimislar ve duzen ve sistemlerini guc otorite baski zorlama ustunluk hakimiyet uzerine kurmuslardir.

Iste basta zihinsel devrim bu insanoglunun HAYVANI OZUNUN INSANI OZE DEGISIMI ILE MUMKUNDUR.

Yani artik "insanoglu bir sosyal hayvandir" soyleminden kurtulmak bilinclenmek ve "insanoglu bir insandir" siari ile yola cikmak gerekir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Ontolojik Gerceklik Bilimsel Degildir

Ontolojik gercekligin bilimsel olmadigini ortaya koyan gozlemler sunlardir.

Basta bilim, bilimsel olarak bilim dilindeki observable occurance'in occurance ni yani belirisini gozlem ile ortaya koyar.

Fenomen olarak kavramlasan bu observable occurance, fenomen tabani olarak yani varliksal taban olarak felsefenin metafiziginin tartisma alanidir.

Bu alan tartismali yan i olgusal bir gecerlilik tasimaz. Cunku tartisilan tabanlarin hepsi kendini indirgemeci olarak ve de suphe goturmez sabit bir sekilde gercekligin tabani olarak ilan ederler ve digerlerini distalarlar. Ne ilan eden ne de distalananin gercekligi sadece kendi ideolojik inancsal dogrusudur ve digeri tarafindan yanlislanamaz cunku yanlislanabilirligi saglayan bir gozlemi yoktur.

Bilimsel olarak insanoglu fenomeni degil, gozlemini ortaya koydugundan; ortada sadece yanlislanabilirlik ve gecerlilik vardir.

Ontolojik olarak ise ispat, sabitlik, kesinlik, ilklik teklik ve mutlaklik hakimdir ve bunlarin gozlemi yoktur.

Ontolojiyi de gerekligi de ortaya koyan insanogludur, yani ortada bir kavramsal bilgi soz konusudur ve dolayisiyle ontoloji insanoglu kavramsal bilgisinden bagimsiz degildir ve kendi kendini insanoglu olmadan ortaya koyamaz.

Gercek (real) gercegin ne oldugu (truth) temelinde ortaya konur. Dolayisiyle reality truth'un inancsal ideolojisidir. Cunku gercegin ne oldugunun varliksal temeli; sadece ideolojik inancsal bir dogru ile belirlenir.

Bu temelde olgusal tum insanoglu icin gecerli kilinan bir ortak gerceklik yoktur aksine;

Nesnel, oznel ve isimsel gerceklik mevcuttur ve bunlasrin hic biri biribirini gozlemsel yanlislayamaz ve kendisinin dogrulugunu da sadece kendi inanci ile ortaya koyar.

Aslinda daha bir cok neden siralanabilir, yalniz en onemli neden; her ne olursa olsun ister ideolojik ister inancsal ister dogrusal ister objektif ister subjektif ister somut ister soyut ister ozel ister genel ister ozsel ister gorunussel ister bilimsel ister bilissel kisaca gerceklik gercegin ne oldugu, gercekte var olanin ne oldugu, gercek varligin ne oldugu ile ilgili tum kavramsal bilgi insanogluna aittir ve bu da gosterir ki GERCEKLIK ONTOLOJIK DEGIL; INSANOGLU YAPILANDIRILMISLIGIDIR.

Iste o yuzden her bir kavramda oldugu gibi her bir ..e gorenin her bir metafizik varliksal ontolojik temelin kendi ideolojik inancsal dogrusu temelindedir gerceklik.

Yani her bir farkli taban, gercekligi kendi inanci v.s. sine gore yapilandirmistir.

Iste bu yuzden gerceklik hem yapilandirilmis hem de insanoglu yapilandirilmisligidir. O yuzden de tek iljk mutlak sabit v.s. degil; aksine degisken yenilenen gelisen bir gerceklik soz konusudur.

Zaten postmodernizme gore, GERCEGIN NE OLDUGU, NEYIN GERCEK OLDUGU, GERCEK VARLIGIN NE OLDUGU ORTAYA KONAMAMAKTADIR.

Bu konudakmi tek bilinen realite isik hizi bile, olcum olarak insanogluna aittir.

Kisaca insanoglunun dahil olmadigi hic bir varlik gercek ve dogru gerceklik gibi metafizik, dodru/yanlis gibi etik, guzel/cirkin gibi estetik insanoglunun dahil olmadigi hic bir seyden bahsedemeyiz.

Insanoglu yoksa kavramsal bilgi katagorisine giren tum bu sayilanlar da yoktur.

Insanoglunun tum bu sayilanlari ortaya koyabilmesi icin de kendi dahil gozlemi alinan bir fenomenin olmasi ise bas sarttir.

Iste bilimin bilimselligi ile, felsefenin varliksalligi tam da burda farklilasir.

Bilimsellik fenomene ondan alinan gozleme ve uretilen insanoglu kavramsal bilgisine isaret ederken; varliksallik yani metafizik akilciliga ideolojiye inanca ve dogrulamaya isaret eder.

Buradan aslinda "varlik mi bilgiyi turetir, bilgi mi varligi turetir?" gibi bir soru sorarsak ve TURETIMI BAZ ALIRSAK TURETEN INSANOGLUDUR TURETILEN BILGIDIR, TURETIM KAYNAGI DA INSANOGLUNUN ALGISINA GOZLEM VEREN FENOMENDIR.

Iste bilimsellikte akilciligin ilkinin tekinin mutlakinin ve dogmas temelinde ispatsal noktalamasinin olmamasi tam da bu TURETIMDEKI SINIRSIZLIGI ALGILAMAK ILE PARALELDIR. Iste bu sinirsizlik zaten kendi basina aklin ideolojik inancsal algiyi dogru ile sinirlamasina terstir.

Ontolojik gercekligin ne oldugunu algilamak ve bilisselligine varmak, ancak yapilandirmaci gercekligin bilisselligi ile mumkundur.

Bir gercek insanoglundan bagimsiz olarak adi verilmis halde, insanogluna gozlem verir yalniz adini da veren insanoglu bu gozlemini algiladigi fenomenin her turlu kavramsal bilgisini de veren ve fenomene ekleyendir.

Iste bu temelde gercek gerceklik v.s. sadece yasamdan turetildiginden diger her bir kavramsal bilgi gibi, gerceklik te yasamdan kazanilir yeni dogan iste yasamdakinin bu yapilandirdigi gercekligi ogrenir, Kendince de kendi gercegini ya olandan birini secer, ya da kendi yapilandirir.

Burada algilanmasi en onemli konu basligin kendisidir, yani burada ONTOLOJIK GERCEKLIK VARDIR/YOKTUR GIBI BIR SOYLEM YOKTUR.

Cunku bu soylem ve tartismasi zaten bilimsel deguil, varliksal olarak metafiziktir ve hangi ontolojik tabanin gercekliginin varligi/yoklugu ve bunun dogrulugu hangisine gore oldugu konusudur.

Ne varki gozlemsiz bu akilci kabuller sadece kendini kendine dogrular ve digerlerini yanlislayamaz..
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Yapilandirilmisligin Bilisselligi

Herseyden once neden basligin bu sekilde oldugu da; neden bilisselligin yapilandirilmisligi olmadigini aciklamak gerekir.

Birincisi zaten bilisselligin yapilandirilmisligi en buyuk sorun olarak dogal/fenomenalzihniyet sinirliliginda beyinlerin soyutlama ufkunu kapatmis ve zihinsel yetinin serbestligini onlemistir.

Ikincisi eger bilisselligin yapilandirilmisligi sanki bir istenen ya da oneri olarak algilanirsa; bu da yapilandirildiginin tatmini dusunulen bilisselligin diger her sey gibi sabitlesmesine dogmalasmasina zamanla cag disi kalmasina inanca ve ideolojiye donusmesine yol acar. Bu tehlike devrimci sorgulama da detayli olareak aciklanmistir.

Ayrica bu yapilandirilmisligin sabit kalici mutlak tek yapi ve isleyisinin ayni temel taban ve kokeninin her turlu cozumu analizi de evrensel insan zihniyetinin evrensel semboller x ve y nin cizimsel/sekilsel linear lateral ve yanlama yolu ile aciklanmistir.

Diger onemli bir nokta bu baslik evrensel-insan zihniyetinin hedef ...e goresine (zihinsel/davranissal bireysellesmek, evrensellesmek, insansallasmak, bilimsellesmek, bilissellismek ve daimi bilgilenmek ve eski bilgiyi yenisi ile yenilemek) gore aciklanacak o temelde belki de her bir kavrami aciklamasi binlerce soru ve yanit iceren ciltlerce kitap haline getirilebilecek olan bir detay ve aciklikla derinlestiruilebilir.

Bu temelde ben, degindigim her konu ve kavramin herhangibir dile geldiginden fazla aciklanmasini okura ve onun sorularina dusunce ve bilgisinin istemine gore yapacagim.

Once yapilandirilmisligi kisaca aciklayalim ve bir kac soru ile yanitlayalim.

Insanoglu zihninin ufkuna ne giriyorsa, o yapilandirilmistir. Yani YAPILANDIRMAMIS OLAN HENUZ BASKA BIR SEY YOKTUR YA DA YAPILANDIRILMISIN DISINDA KALAN BASKA BIR SEY YOKTUR.

Simdi sorulara gecelim.

Yapilandirilmis olan nedir?

Yapilandirilmis olan fenomendir. Burada fenomenin metafizik ontolojik teolojik ve fizik otesi varliksal temeldeki ideolojik (materyalizm/idealizm/pozitivizm) detayina girmeyecegim. Cunku benim bu baslikta deginmek istedigim konu degil. Yalniz yapilandirilmis fenomenin varliksal tabaninin ne oldugunun tartismasini temeline ve indirgemeci determinist monist/dualist yapisina gore bir acilim istenirse deginebiliriz.

Fenomen burada varliksal temeldeki bir felsefe olan fenemenolojinin fenomeni degil; bilimsel taban olan "observable occurance, turkcesi gorungu olandir.

Ne/kim fenomeni yapilandirmistir?

Kendini de yapilandirmis olan insanoglu fenomeni

Ne ile yapilandirmistir?

Fizigi zihni ve kavramsal/bilgisel yetisi ile

Burada zihni yetiyi kisaca aciklayalim;

Basta bu yeti insanoglu vucudu ve beyninin soyutlama ogeleridir. Zihin, zihniyet, zeka, dusunce, akil, hafiza, bilinc, farkindalik olarak adlandirilabilir. Bunlarin ne oldugu ya da biribirinden farki da bu basligin konusu degildir.

Butun bu yapilandirilmisliklar mantik ve bilgi de toplanir. Bunun icinde insanoglu fenomeninin gozlem ve algi duyum ve duyusu devreye girer.

Kisaca kavramsal bilgi ile yapilandirdigini anlamlamis ve iceriklendirmistir.

Simdi burada adi gecen ve konu ile ilgili kavramlari aciklayalim.

Mantigin daha once "olabilirlik olasiliginin olmus olmasi ya da olabilecek olmasinin olanagi olarak aciklamistik."

Konunun onemi ve daha net algilanabilirligi acisindan bilissel bir mantik tanimi yapacagiz.

Mantik-soyut yetiyi yani soyutlama ogelerini somut algiya baglamaktir.

Burada somut algi onemlidir. Herseyden once bir alginin duyu ya da duyum olarak negatif olamayacagini negativitenin sadece alginin dilbilgisi ifadesinde gecerli oldugunu belirtelim.

Burada alginin somutlugu onu pozitif yapar.

Peki, bu somut algi nasil saglanir.

Birincisi dogrulama, yani duyum yolu ile

Ikincisi gozlem temelli duyu yolu ile.

Iste burada mantik temelinde soyut yetinin algisini gecerli kilan baglanan somut algi temelinde; yine soyut yetinin algisini gecersiz kilan baglanan somut algi temelindedir. Iste burada soyut yetinin gecerliligi ya da gecersizligi yukaridabelirtilen dogrulama (duyum ile) ya da gozlem (bes duyu ile) kurulan baglantidir.

Simdi bu somut algi dogrulama ve gozlemini detaylandiralim.

Eger soyut yetinin algisinin gecerliligi somut algi dogrulamasina dayaniyorsa, bu IDEOLOJIK ETIK INANCSAL METAFIZIK, TEOLOJIK, VE FIZIK OTESI TEMELINDEDIR.

Yani ortada gozlem temelli duyu ilk elde yoktur. Iste burada gozlem temelli indirekt bir duyum vardir. Bu da insanoglu dusunce ve davranisina verilen gozlemsel algi, ya da ideolojik inancsal soyut yeti degerinin, yasama iliskiye duzen sistem kurum kurulus yaptirim ve yonlendirim olarak yansitilmasidir.

Buradaki sorun GERCEGIN NE OLDUGUNUN IDEOLOJIK ETIK INANCSAL v.s. yapilandirilmisliginin dogrulama sorunudur.

Yani ideolojik inancsal olarak gercegin gozlemini alan icin dogrulanmis, alamayan icin dogrulanmamistir. Mesela demokrasi. Diger onemli bir konuda dogrulayan sadece kendine kendi ideolojik inancsal degerleri ile dogruladigi gibi, bu dogrulama IKINCI GOZLEM TEMELLI OLMADIGINDAN YANI BES DUYUYA DAYANMADIGINDAN yanlislanamaz. Her dogrulayan kendi dogruladigini savunurken, digerininkinin de yanlis oldugunu ispatacalisiir ki bu mantiksal bir bosa caba harcamadir. Cunku ortada GOZLEME DAYANAN BIR SOMUT ALGI YOKTUR.

Yine mantiga yani soyut yetiyi somut algiyabaglamaya gelirsek; buradaki BILIMSEL BAGLAMA GOZLEM ILE OLAN BAGLAMADIR. Iste ayni sekilde soyut yetinin algisinin gozleme baglanan gecerliligi olgu olurken, soyut yetinin algisinin gozlem ile yanlislanan durumu da onu olgu olarak gecersiz kilar.

Burada indirgemeci determinist monist ya da dualist; dilimizin kulaga/sese hitabeden TEK YANITLARINI burada vermek mumkun olmaz.

Cunku insanoglu uclu bir birlikteliktir.

Fenemenonumeno kavramsal ve biyososyo psikolojik.

O yuzden "su, indirgemeci ve determinist olarak monist temelde sadece soyuttur/ozdur/ozeldir/ozneldir ya da somuttur/gorunustur/geneldir/nesneldir. Maddedir/dusuncedir/kavramdir" gibi sadece birini ortaya koyan bir kesinlestirme ya da ozdeslestirme yapamayiz.

Cunku YAPILANDIRAN INSANOGLUNDA TUM BU OZELLIKLER OGELER YETILER BIRLIKTE MEVCUTTUR VE BIRIBIRINI TAMAMLAR.

Kisaca yapilandirilmisligin bilisselligi, yani ne oldugunun bilincinin idraki kavranmasi algilanmasi budur.

Dedigim gibi baslik icerdikleri kavramlar ile cok yogundur her biri ile ilgili binlerce soru/cevap verilebilir ve ciltlerce kitap yazilabilir.

Ben sadece ana hatlari ile basligi aciklamaya calistim.

Gozden kacan aciklanmadigi dusunulen tamamlama adina bir ya da bir kac kavram zincirinin noksan oldugunu dusunen bildirebilir. Ya da deginilen kismi algilama adina yetersiz bulan onemseyen ilgilenen o bolum ile ilgili dusunce ve bilgisini ortaya koyabilir, katki saglayabilir ya da soru sorabilir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Minnet Etmek, Mensubu Olmak, Birey Olmak-Qua Felsefesi

Bunyesinde yasam ve iliski surdugumuz cografyanin cagin gelmis oldugu bilgi toplumu duzeyinde, tarihsel kulturel ve etigin corefaith temelindeki, kisa ve oz iki ana toplumsal temeldeki corefaith temelli etik metafizik estetik mantiksal felsefi ve her turlu yasam ve iliski duzen ve sistem kurmadaki ve kurulan sistem ve duzenin kurum ve kurumsallasmasindaki gelisimini birbiri ile mukayeseli iliski ve farklarini ortaya koyacagim.

Tarihimizi bir yerden baslatmak ve bugunku cografyayi temel almak adina; Osmanli tarihinden baslamak istiyorum.

Yani 14. yuzyil ve 1299 yilindan.

Osmanli imparatorlugu adi ustunde bir imparatorluktu ve babadan ogulka gecen bir krallik padisahlik sistemi idi.

Iste yukarida baslikta ilk adi gecen toplumun olusumu "padisahina minnet eden" bir ummet toplumu idi.

Ummet toplumu demek tek adamin idaresinde toplumun yonlendirilmesi ve yetistirilesiydi. Tum yetkiler padisahta ve hiyerarsik olarak bir paylasim temelinde idi.

Tum toplum bir ummetti ve sadece padisaha "boyun egen/minnet" eden ve hic bir soz hakki olmayan bir toplumdu.

Osmanli'daki bu gidisat; ilk defa 1700'lerdeki basta Avrupada egitim goren kisilerin ust duzeylere getirilesi ve soz sahibi olmalari donemine girdi. Toplumda ise degisen bir sey yoktu, sadece minnet etrmek ve "padisahim cok yasa" zihniyeti temelinde tamamen bir BIAT KULTURU HAKIMDI.

18. yuzyil ile bilhassa ust duzeyde kendine aydin diyenler ve padisahin yaninda yetki ve nufuz kazananlar, toplumu kendileri ile birlikte yeni bir toplumsal algiya tasimaya calisiyordu. Bu alginin adi MENSUBU OLMAKTI.

Yani herkes kendini toplumsal ayrilmislik temelinde BIR SEYIN MENSUBU OLARAK TANITIYORDU.

Iste bu mensubu olunan seyler arttikca kutuplasmalar ayrismalar otekilestirmeler distalamalar ve hatta dusmanliklar mucadeleler ve padisahin yaninda nufuz kazanma savaslari basladi.

Iste bir yerde osmanli hem cagin gelisimini iskalamis, hem cagin teknik gelisimini iskalamis hem de artik padisaha biat etmek temelindeki ummet toplumu bu MENSUBU OLAN AYDINLAR ELIYLE ulke ici cikar savaslarina donnmustu.

Bu savaslardan Ataturk onderliginde kurulan T.C devleti MILLI BIR DEVLET OLMAK VASFI ILE politik olarak en azindan ust yapida MILLI OLMA MENSUBIYETINI topluma yaymaya basladi. Artik amac herkesi MILLI DEVLETIN BIR MENSUBU YAPMAKTI. Tabi burada en buyuk karsi taraf ummet ve biat eden minnet kulturunden gelen dini kesimdi. Cunku onlarda DINI BIR MENSUBIYETE SAHIPTI.

Boylece ulkede birbirine zit iki ana MENSUBIYET DOGMUSTU. MILLI MENSUBIYET VE DINI MENSUBIYET.

Bu temelde aslinda milli mensubiyet mensubiyetini milliyet temeline indirgeyerek TURK MENSUBIYETINI SECMIS VE TURK MENSUBU OLMAYANLARA SAVAS ACMISTI.

Aslinda burada ilginc olan TURK MENSUBIYETININ AYNI ZAMANDA MUSLUMAN MENSUBIYETI OLMASIYDI.

Bu da kisaca TURK VE MUSLUMAN MENSUBIYETINDEN OLMAYANLARA acilmis bir savasti.

Daha sonra 1960 lar ile IDEOLOJIK MENSUBIYET KUTUPLASMASI BASLADI.

Bir tarafta SSCB MENSUBIYETI, diger tarafta ABD Mensubiyeti, SOL VE SAG MENSUBIYETI, SOSYALIST FASIST MENSUBIYETI v.s.

Daha sonra milliyet temelinde ERMENI MENSUBIYETI VE KURD MENSUBIYETI ve de ALEVI MENSUBIYETI kendini hissettirmeye basladi.

Bugune gelene kadar herkes kendi inanci ideolojisi felsefesi v.s. temelinde bilincsiz core faith olarak kendine FARKLI MENSUBIYETLER SECMEYE VE KENDINI O MENSUBIYETIN BIR FERDI OLARAK GORMEYE BASLADI.

GEZI BILINCINE KADAR; herkesin kendince bir ya da bir den fazla mensubiyeti vardi.

Felsefi, metafizik, ideolojik, inancsal, etik temelli; siyasal, sosyal, milli, dini, milliyetci, mezhepsel, ajlaki, toresel v.s.

Kisaca her bir mensubiyet farki once kendi mensubiyetini kendi beyin duzeyinin algisinca, bilgisince, bilincince v.s. benimsiyor, sahipleniyor ve savunuyor; sanki bu mensubiyeti onun kisilik kimlik degeri haline geliyordu.

Bu da ister istemez farkli mensubiyetler arasi sosyal temelde toplumsal bir kutuplasma, otekilestirme, distalama, kendi mensubiyetini savunurken, baska mensubiyete karsi cikma onu distalama ve oitekilestirme v.s. temelli bir mucadeleye giriyordu.

Mensubiyeti olmus olan fakat biret olamamis olan kisinin yaptigi suydu.

Sadece ve sadece kendi mensubiyetini korumak savunmak herkesi bu mensubiyetten olmaya ikna etmek, bunu yaparken diger mensubiyetleri catisma temelinde karsisina almak, kabul etmemek distalamak otekilestirmek ve herkesi sadece kenbdi aklinca inandigi kendi munasebetinden olmaya ikna etmek, tek dogrunun o olduguna inanmak diger mensubiyetleri ise yok saymak onlara savas acmak.

Kisaca her bir mensubiyet; kendi inandigi savundugu mensubiyetin hakim ve ustunlugunu ortaya koymak ve onun guc ve otorite ve hatta iktidar olmasi icin savasiyor, bu temelde diger mensubiyetlere tambir cephe alarak onlarla catisiyordu.

Tabi ki bunu her bir mensubiyet kendi sahiplendigi mensubiyet temelinde yapiyor ve boylece toplumda core faith temelinde HER KONU VE KAVRAMDA BIR MENSUBIYET HAKIMLIGI USTUNLUGU SAVASI surup gidiyordu.

Buradaki onemli bir konu, ummet toplumundaki minnet etmenin ve biat kulturunun bir terde sadece MENSUBIYET BUNYESINDE OLMASI yani kimsenin KENDI MENSUBIYETI DISINDA KALAN MENSUBIYETLERE MINNET ETMEMESI VE BIAT ETMEMESI IDI.

Iste su anki diktatorun basa gelisi ve ucuncu doneminde acikca tek adami tek yetkiyi tek otoriteyi ustlenmesi ve toplumu o eski ummet toplumu temelinde degerlendirerek tum toplumun kendisine minnet etmesini ve biat etmesini istemesi ve acikca bunu topluma kitlesel ve kamuoyu eliyle dayatmasi GEZIYI DOGURDU.

Cunku gezi bilinci belki her bir geziyi destekleyen ve bu tek adam otoritesine isyan etme temelinde ORTAK BIR IDEOLOJIK INANCSAL FELSEFI ETIK SOSYAL v.s. MENSUBIYETE SAHIP DEGILDI ama; her biri KENDI MENSUBIYETININ GETIRDIGI DUSUNCE DAVRANIS YASAM VE ILISKI DE, bu zorlayici biat ettirici toiplumsal yonlendirmeye isyan etti.

Iste gezi bilinci, FARKLI MENSUBIYET SAHIPLERININ ORTAK OLARAK KENDI MENSUBIYETLERINI ICERMEYEN durumlarda otokrat yonlendirime yonelik bir bas kaldiris ve isyandi.

Iste bu ummet olmamak biat etmemek ve tek bir otoritenin farkli mensubiyetlere ayni yonlendirimi dayatmasi; MENSUBIYETLER FARKLI DA OLSA, TUM BU FARKLI MENSUBIYETLER KENDI ARALARINDAKI FARKLARI VE MUCADELESINI BIR KENARA BIRAKIP; ortak olarak bu ummet minnet eden ve biat eden kulture ve bunun getirdigi dayatmaya yonlendirmeye karsi cikiyorlardi.

Gezinin ozu buydu.

Bunun disinda gezi de goze batan BIREY OLMAK VE SOSYO-ETIK FARKI BILINCI TASIMAK DA COGRAFYAMIZDAKI ILK DEFA GOZE CARPAN bu direnisin bir yonu idi.

Simdi tam da burda mensubu olmak ile birey olmak farkini aciklamak gerekiyor.

Bir seye kendini mensup addeden, eger baska mensubiyetlere karsi sav as aciyorsa, onlari distaliyor kabul etmiyorsa, onlari otekilestiriyor ve tanimiyorsa ve sadece kendi mensubu oldugu deger her ne ise onu TEK MENSUBIYET OLARAK TOPLUMA HAKIM VE USTUN KILMAK ISTIYORSA; mensubiyetini sorgulamiyor, baska mensubiyetlerin varligini algilayamiyor tek dogrunun kendi mensubiyeti oldugunu dusuynuyor, diger mensubiyetleri kendi mensubiyetine ikna etme adina onlari sucluyor yargiliyor ve onlar ile gecinemiyor ve de catisiyorsa, core faith temelinde sabit fikirli bilincalti olarak ya da kendi sectigi temelde BIR YA DA BIRFEN FAZLA MENSUBIYET SAHIBI SAVUNUCUSU DESTEKCISI VE KENDINDEN OLMAYAN MENSUBIYETIN DE HALK DEYIMI ILE DUSMANIDIR.

Iste boyle bir beyinde birey olmak isigi algisi bilinci ihtiyaci gereksinimi ve olamama rahatsizligi zarari ve sorunu yoktur.

Simdi gelelim birey olmak farkina.

Herseyden once birey olmak tabiki o bireyin de kendine has bir mensubiyeti oldugunun bir isafretidir. Buradaki fark, BIREY OLANIN KENDI DISINDA KALAN BASKA BIR MENSUBIYETLER OLDUGUNN DA FARKINDA OLMASI ONLARI OTEKILESTIRMEK DISTALAMAK VE CATISMAK YERINE; ONLAR ILE UZLASMAK VE BIR ARADA YASAMA VE ILISKI KURMA ADINA TEK MENSUBIYETIN KENDININKI OLMADIGININ FARKINA VE BILINCINE VARMAKTIR.

Bu her turlu mensubiyet temeli icin gecerlidir. yani core faith temelindfe felsefi ve dallari metafizik mantik epistemoloji ve etik, ve de ulke cografyasinin her turlu tarihi kulturel mirasi cok sesliligi cok kulturlulugu farkli sosyo-etik (milli dini milliyetci mezhepsel siyasal toresel ananevi ahlaki teolojik teleolojik v.s. her turlu dogumdan itibaren verilen ve toplumu yonlendiren yapilandiran degerler)

Iste gezi bilincinde goze carpan fark; bu birey bilinci farkindaligi ve bunun getirdigi farkli mensubiyetlerin varligi ve de her turlu sosyo-etik farkin ve de tarihin kulturel cok sesliligi ve mozayigi.

Son olarak gelelim serbest dusunurlugun ve qua felsefesinin birey olmaktaki beyin duzeyinin algi bilgi bilinc farkindalik temelinin tursel bilisselligine.

Evet herkesin bir kendine has mensubiyeti vardir ve olabilir. Iste buradaki kilit nokta "herkes" kelimesidir. Cunku bu kelime bir cografya ve toplumda farkli mensubiyetlerin farkli temellerinin varliginin algisidir.

Iste buradaki ilk bilinc "benim nasilk bir mensubiyetim varsa, herkesin var. Ben nasil mensubiyetimi ortaya koyuyorsam savunuyorsam herkesinde kendi mensubiyetini ortaya koymak ve savunmak hak ve ozgurlugudur. Benim ulkem ve cografyamda yasam ve iliski demek; farkli mensubiyetlerin farklarinin farkinda olarak her bir mensubiyetin digerini icsellestirmesi algilamasi kabullenmesi ve onun ile mensubiyeti farkliliginda iliski kurmasidir. Mensubiyetler sonucta zihin urunudur ve kisilere verilmis ya da kisiler kendileri almistir. O zaman bunlar dusunce bazinda medeniyet temelinde catismadan otekilestirmeden tartisilabilir, dusunce ve bilgi alis verisi yapabilir. Kimse kimseyi kendi mensubiyetine cekme ikna etme ve kendi mensubiyetini digerleri ustunde hakim ve ustun kilma eyiliminden vaz gecmeli farkli mensubiyetlerin cok seslilik temelinde birlikte ve uzlasi uyum temelinde yasamasi ve iliski kurmasi olmasi gerekendir."

Iste bir ozgur birey bu sekilde dusundugunde toplum bunyesinde MENSUP OLMA HAK VE OZGURLUGU HER BIR FARKLI MENSUBIYET ICIN SAGLANIR.

Yalniz asil cagdaslik bu bilgi cagi ve toplumunda, bireyin serbest olmassidir. Yani mensubiyet sahibi olmak demek, BIREYIN KENDI SERBEST IRADESININ OLMAMASI SADECE MENSUBIYTIN BIR UYESI OLMASI DEMEKTIR. Halbuki serbest birey, sadece kendine aittir sadece kendi beyin duzeyi ve kendi degerleri vardir sadece kendi beyni kendi icin calisir. Birilerini ya da bir mensubiyeti takip etmek ve kendini ona adamak yerine, onu sorgular irdeler kendince yarar zararina bakar ve bilirki MENSUBIYET SERBEST BIREY OLMANIN ONUNDEKI EN BUYUK ENGELDIR.

Diyelim sosyalizme mensup olacagina, sosyalizmi sorgular ve kendine has sosyalist fikirleri kendi turetir. Bu her turlu corefaith temelli ideolojik inancsal etik metafizik mensubiyet icin gecerlidir. Sosyalizm sadece bir ornektir. Yani kisi olan tarihteki sosyalizmi ezberleyecegine ve ona mensup olacagina sorgular caga uyarlar kendi sosyalist dusunce ve bilgisini kendi ortaya koyar.

Mesela bu marxizmde de, ateizmde de her konu ve kavram da da boyledir. OLna mensubiyet yerine, olani sorgulamak ve kendi serbest temelli dusunce ve bilgini mensubiyetin cagdisi kalmis ortaya atanlarini tekrar etmek takip etmek yerine, kendine has algini bilgini bilincini dusunce ve bilgini ortaya koymak.

Iste serbest bireyin bu temeldeki algisinin ikinci noktasi; o sadece kendine has hic bir mensubiyetin alisilagelmis sahipligine ve savunusuna taraf olmasi yerine; sorgulamasi irdelemesi bilgilenmesi ve caga uygun olarak o konu ve kavramdaki her turlu dile getirimin kendi urunu olmasi konusudur.

Bu da bize diger bir noktasyi getirir. Serbest bir birey; mensubiyetin farkliliginin sahipliginin savunuldugunun farkinda ve bilisselliginde oldugundan; herkesi kendini tanittigi mensubiyeti ile kabullenir. Hic bir mensubiyeti yok saymaz, hic birine taraf ya da karsi tarasf olmaz, hic bir mensubiyetten rahatsizlik duymaz buyuk bir ihtimalle de o adi gecen mensubiyetten arinmis ve kurtulmustur.

Unutmayalim, mensubiyet sahibi olmak ve savunmak ozgur birey olmanin onundeki en onemli engeldir.

Istge tarihi temelde konuyu bugunlere getirdikten sonra kisaca ozetlersek; ulke ve toplumumuz geriye ummet olmaya minnet etmeye ve biat kulturune donusturulmeye calisilirken; ayni zamanda mensubiyet farklarinin biri birilerini kabul etmeyerek ve her mensubiyetin kendi mensubiyetini haskim ve ust kilmak savasi vermektedir.

Gezi bilinci birey olmak ve mensubiyet farklarinin farkindfa olarak sosyo-etik bilinc sahibi oldugunu gostermek adina tarihsel bir donum noktasidir.

Gezi bilincinin meyvelerini vermesi ya da baska bir gezinin yasanmasi oyle kolay degildir.

Yalniz ister istemez toplumumuz biat etmekten ve mensubiyet savasiundan gezi ile kurtulusa gecmistir. Yalniz bu cok zor sancilli ve ne yazikki henuz ufukta gorunmeyen bir surectir.

Cunku gezi bilinci patlamasi acik ummetlesmeye yoelik bir isyandi. Bu geri cekildikce gezi bilinci de ortaya cikmayacaktir. Cunku BILISSEL BIR GEZI BILINCI YASANMAMISTIR. Yani ne ozgur bireyler agirkliktadir ne de bu isyanin/direncin ortaya koydugu bir hedef ya da amac olmamistir. Bir cesit anarsizmdir demnek de dogru olur.

Yalniz bu anarsizm, ister istemez "bu toplum artik ummet toplumu olamaz, minnet etmez ve biat etmez" mesajini en kor beyine bile acikca vermistir.

Iste bundan sonraki asama mensup olunanin savunusu yaninda baska mensubiyetlerin farkina varmak ve catismak yerine mensubiyetlerin en az musterekte uzlasmasidir. En azindan bu uzlasma "ummet olmayacagiz, biat etmiyecegiz, minnet etmeyecegiz" uzlasmasi olmalidir.

Bunun icin de kim bunu saglayacaksa ya da kimin bunu saglayacagi dusunuyorsa; tum mensubiyetlerin ortak noktasi bu mensubiyete destek vermek, ama o mensubiyete biat etmemek ya da minnet etmemektir.

Son bir hatirlatma, mensup olmak yerine birey olmak ve en azindan neye neden ve nasil mensub oldugunu sorgulamak ve bunun cagdasligini olcmek ve gerekirse kendi bireysel beyin duzeyinin algisi bilgisi bilinci ile mensup oldugun mensubiyete kendi bireysel dusunce ve bilgini katmaktir.

Yine orneklersek marxizm mensubiyeti marx lenin engels SSCB ile sinirli ksalmamasli ezberlenmek ve onlari tekrarlamak yerine, "ben neden bunas mensubum/ihtiyaclarimi karsiliyor mu/bugun hala gecerli mi/cagdas mi/ben birey olarak buna kendimden ne katabilirim/ bana verildigi gibi degil de, ben bunu kendim kendi beyin duzeyim ile kendime ve baskalarina nasil aciklayabilirim/acilamamdaki amac ne olacak?" v.s. bigi sorular en azindan mensub olunanin birey bilincine tasinmasi ve bireysel dusunce ve bilgi ile beslenmesi ya da uygunsuz olarak algilanirsa da bu mensubiyetten kurtunulmasi demektir.

Kimse orneklere takilmasin. Ornekler her turlu corefaith temelli dali ne olursa olsun degeri icerigi ne olursa olsun; ideolijik inancsal izm temelli etik, estetik, metafizik varliksal teolojik fiziuk otesi tgeleolojik akla ne geliyorsa o olarak ele alinabilir.

Bir kac ornek verelim.

Ben turk milletine mensubum

Ben kurd milliyetine mensubum

Ben ermeni milliyetine/milletine mensubum

Ben islama/hristiyanliga/musevulige/budizme/ v.s. mensubum

Ben sunni mezhebine mensubum,

Ben alevi/sii mezhebine nmensubum

Ben toreme mensubum

Ben teizme/deizme/agnostisizme/ignostisizme/ateizme v.s. mensubum

Ben komunizme/sosyalizme/marxizme/leninizme/maoizme/fasizme/anarsizme v.s. mensubum

Ben Ataturkculuge/turk milliyetciligine menbsubum

Ben materyalizme/idealizme/pozitivizme mensubum

Ben AKP'ye/CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye v.s. mensubum

Ben isciye, memura, koyluye v.s. mensubum

Ben laiklige, demokrasiye, sosyal sivil devlete mensubum

Ben teokrasiye dine, otoriteye, otokrata mensubum

Ben parlementer demokrasiye mensubum

Goruldugu gibi mensubiyetler sinirsizdir. Sizler de kendi mensubiyetiniz adina corefaithin her bir dalini ve cesitlerini dusunebilirsiniz.

Iste ulkemizin demokratikligi laikligi sosyalligi sivilligi vesayetsizligi kuvvetler ayriligi ve akla gelen ancak BIREY TOPLUMUNUN OZGUR BIREY DEVLETI ILE SAGLANABILECEK YUKARIDA SAYILAN HIC BIR SEYE topklumumuz ne bilgi ne algi ne de bilinc olarak sahip degil.

Burada aslinda soyle bir ornek verelim. "Gibi" ornegi.

Turkiye bir cumhuriyet, demokratik, laik, sosyal, sivil v.s. GIBI AMA DEGIL VE OLMASI DA BU SARTLARDA MUMKUN DEGIL.

Cunku ne bir birey bilinci ne de bunun getirdigi bireye has dusunce ve bilgi ne de baska bireylerin kendine has dusunce ve bilgisi ya da dusunce ve bilgiler arasi alis veris, uzlasma, anlasma, anlayis, icsellestirme, kabullenis kisaca TURKIYE COGRAFYASININ TARIHSEL COK SESLI KULTURLU MIRASININ BILINCI VE FARKINDALIGI YOK. Herkes bunu kendi mensubiyeti hakimiyeti ve ustunlugunde guce otoriteye ve iktidara dayanarak toplumu da sadece nicelik olarak algilayarak KENDI INANDIGI SAVUNDUGU VE SAHIPLENDIGI MENSUBIYETI DIGERLERINE HAKIM VE USTUN KILMAK TEK DOGRU OLARAK TA TOPLUMU BU MENSUBIYET TEMELINDE YONLENDIRMEK ISTIYOR.

Iste sorun bu "benim mensubiyetim hakli/dogru" bilincalti sorgulanmaz ezberlenmis takintida.

Herkesin herkesin mensubiyetini farkini algilanmasi farkinin farkina varmasi ve catismadan mensubiyet dogalligindaki cok sesliligi ve mozayigi birbirini algilayarak icsellestirerek kabullenerek ve birini digerine ustun kilmayarak ve de MENSUBIYETIN BIR USTUNLUK HAKIMIYET DEGIL DE, SADECE HAK VE OZGURLUK OLDUGUNU ALGILASYARAK yasamasi ve liski kurmasi dilegiyle.

Ben sadece ana hatlari ile basligi aciklamaya calistim.

Gozden kacan aciklanmadigi dusunulen tamamlama adina bir ya da bir kac kavram zincirinin noksan oldugunu dusunen bildirebilir. Ya da deginilen kismi algilama adina yetersiz bulan onemseyen ilgilenen o bolum ile ilgili dusunce ve bilgisini ortaya koyabilir, katki saglayabilir ya da soru sorabilir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Zihinsel Yapilandirilmislik/Ikili AlgI/Algilama Sorunu- Qua Felsefesi

Bilindigi gibi daha once insanoglu beyninde beliren !? (unlem/soru) nun isareti ALGISAL TEMELDE "VAR" dir.

Buradan alginin daimi olarak pozitif oldugu sadece dilbilgisi ya da ifade olarak olumlu/olumsuz temelde kullanimlasi anlamina gelir.

Insanoglu fenomenal yapisinin numenal yani zihinsel islevinin ve bu islevin yapilandirilmisliginin evrensel sembol olan x ve y yapi ve isleyisinin HER TURLU NUMENAL DEGER TURETIMI VE HER TURLU SOYUTLAMASI VE DE DUNYAYA BAKIS ACISI ALGI TEMELINDEDIR.

Algi ikilidir.

Birincisi duyusal algi

Ikincisi duyumsal algidir.

Bu da bize zihnin islevi yani soyutlaamaya gecisi ve beynin vucudunun zihinsel ve de fiziksel hareketi olarak ALGILAMA SORUNU sunar.

Buradaki algilama sorunu, algilama eyleminin olmasi gereken sekilde biri birini tamamlamasi seklinde degil; yapilandirilmis yapi ve isleyis geregi, biribirine ters/zit ve karsit olarak eyleme gecmesidir.

Bu temelde biribirine zit iki turlu algilama eylemi vardir.

Birincisi GOZLEMSEL ALGILAMA

Ikincisi-AKILSAL ALGILAMASDIR

Yukaridaki ikili algi ile paralellik kurmak gerekirse; duyusal algi gozlemsel algilamaya; duyumsal algi da akilsal algilamaya denk dusmesi gerekjirken; ya tam tersi olur, ya teke indirgenir ya da karmasa yaratir.

Aciklayalim. Algilama bir eylemdir, algi ise beynin/vucudun bir islevidir.

Iste buradaki sorun ALGI ILE ALGILAMA EYLEMINDEKI YAPILANDIRILMISLIGIN SORUNUDUR.

Cunku kisi yasamda kendine verilen temelde SAHTE ELBISE OLAN EGONUN ALGISINI ALGILAMA OLARAK KENDINE SECER. Bu secim bilincli degil, sadece verilme aliskanligi yerlesmisligi ve otomatiklesmisligidir. Nedeni egonun baska turlu islev gorememesindendir.

Dolayisi ile sahte elbise ego, hem duyusal hem de duyumsal algiyi ego/duygu temelli AKILCI ALGILAMAYA DONUSTURUR. Halk dilinde "bu isine gelmektedir, cikari burdadir, tatmini burdadir v.s."

Iste zaten sokrates ile baslayan metafizigin gercegin ne olduygu tartismasinin fizik otesinin kisaca AKILCILIGIN TEMELI iste bu AKILCI ALGILAMAYA dayanir.

Tum toplumsal degerler veriler tabular sisstemler duzenler etik degerler ve bunun bir ideoloji inanc niteligi temelinde topluma guc ve otorite kullanilarak dayatilmasi; iste bu akilci algilamanin urunudur.

Kisaca insanoglunu zihinsel davranissal olarak insanlastirmayan evrensellestirmeyen bilimsellestirmeyen bilissellestirmeyen ve birbiri ile daimi catistiran dogal/fenomenal zihniyetin temeli de bu akilci algilamaya dayanir.

Peki bu yapilandirilmis sorun neden boyledir ve bu sorundan kurtulma adina zihinsel degisim ve devrim nasil saglanir.

Bunun icin bir ornek verecegiz.

Insanoglu duyusal algisina gozlem veren fenomen, insanoglu duyumsal algisina gozlem veren numenal degerdir.

Bunu felsefi dile tasilayim, yani metafizik/varliksal dile;

Insanoglu duyusal algisina gozlem veren nesnel madde, insanoglu duyumsal algisina gozlem veren numenal deger, oznel dusuncedir. Burada onemli olan bir fark dusuncenin bir numenal degerden ziyade numenal yeti olmasidir.

Simdi bu ornegimizi somutlastiralim.

insanoglu duyusal algisina gozlem veren fenomen (nesnel madde) var isareti ile algilandi ve algi gozlemi vfen ile ozdeslestirildi ve adina "evren" dendi.

Diger taraftan, insanoglu duyumsal algisina gozlem veren numenal deger var isareti ile algilandi ve algi gozlemi veren ile ozdeslestirildi ve adina "tanri" dendi.

Iste burada iki farkli algilamanin iki farkli temeli ve adi ortaya cikmistir.

Aciklayalim.

Evren denen kavram gozlemsel algilamaya girerken; tanri denen kavram akilsal algilamaya girer.

Iste bu temelde yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin tum sorunu insanoglunun DUYUMSAL ALGILAMASI TEMELINDEKI AKILCI ALGILAMADIR, YANI FELSEFEDIR.

Digeri ise tum insanoglunu kapsayan yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin DUYUSAL ALGILAMASI TEMELINDEKI GOZLEMCI ALGILAMADIR, YANI BILIMDIR.

Bunu biraz daha acalim.

Insanoglu AKILCI ALGILAMASI TEMELINDE METAFIZIGI, ETIGI,ESTETIGI TUM IZMLERI, IDEOLOJILERI, INANCLARI, FIZIK OTESI VE BILIM KURGUYU yaratir.

Insanoglu GOZLEMCI ALGILAMASI TEMELINDE BILGIYI BILIMI BILISI, BULUSU ORTAYA KOYAR.

Iste buraya kadar hala akilsal ve gozlemsel algilama ic icedir ve diolayisi ile felsefe ile bilim de ic icedir.

Simdi verecegimiz ornek bu ikisinin farkini ortaya koyacak

Cunku hipotez de tez de her ikisinde de vardir, gozlem de algi da her ikisinde vardir, gercek de olgu da her ikisinde vardir.

Kisaca kavramsal olarak her bir kavram hem akilsal hem de gzlemsel algilamada vardir.

Peki o zaman once felsefe ile bilim farki nasil ortaya konabilecek?

Bunu ben cogu baslikta ve mesajlarimda konu ve kavramina gore genis ve detayli olarak acikladim.

Burada kisaca bu basligin onemi acisindan; bilimsel olan yanlislanabilir, yenilenebilir, degisebilir, KISACA SABIT DEGILDIR

Felsefi olan sadece dogrulayanca dogrudur, yanlislanamaz, mutlaktir kesindir indirgemeci deterministtir. KISACA SABITTIR.

Iste sabit olmayan DOGMALASMAZ TUTUCULASMAZ CAG DISI KALMAZ, sabit olan ise dogmalasir, tutuculasir, gericilesir, cag disi kalir

Yani BIRI DAIMI DEGISEBILIRKEN, DIGERI EBEDI SABIT KALIR.

Simdi de bir yontemin felsefi mi bilimsel mi oldugunun nasil algilandigina bakalim.

Ortaya bir tez attik ve bunu hipoteze tasidik. Bu hem felsefi hem de bilimseldir. Ikisi de gozlem verir biri gozlemsel algiiya, digeri akilsal algiya. Gozlemsel algiya gozlem veren TEORIYE, Akilsal algiya gozlem veren IDEOLOJIYE donusur. Simdilik akilsal algiya gozlem verenin de teoriye donusebilecegini akilda tutarak ileri birakalim.

Teoriye donusen, gozlem ile deney ile v.s. test edilir cunku ortada bir fenomen vardir. eger bu testler her seferinde gozlemm veriyorsa da OLGUSAL GECERLI HALE GELIR. Yani TEORI OLGUSAL/GOZLEMSEL OLARAK GECERLIDIR.

Gelelim digerine; yani akilsal algiya gozlem veren ideolojiye; basta neden teori degildir de ideolojidir, CUNKU SADECE DOGRULAYANA GOZLEM VERIR VE DOGRULAYAN ICIN GECERLIDIR. Mesela demokrasi tezi hipotezi peki ana fark nedir.

Ana fark; TEORIYI OLGUSAL/GOZLEMSEL OLARAK GECERLI KILMAK; TEORIYI GOZLEMSEL OLARAK YANLISLAMAK ILE GECERSIZ KILMAKTIR. Boylece bilim DAIMI OLARAK YENILENIR ILERLER VE GELISIR DEGISIR

Digerinde ise, boyle bir olanak yoktur, cunku demokrasi fenomen degildir ve gozlem vermez. Dolayisi ile ancak dogrulayana gozlem verir ve o yuzden de YANLISLANAMAZ.

Bu temelde IDEOLOJI GERCEKSEL/AKILSAL OLARAK GECERLIDIR VE BU GECERLILIK HIC BIR ZAMAN AYNI IDEOLOJI TEMELINDE DEGISMEZ VE DOGMALASIR INANCLASIR DAIMI OLARAK AYNI SABIT MUTLAK KALIR. CUNKU MANTIKSAL OLABILIRLIK OLASILIGI SADECE BU IDEOLOJIYI DOGRULAYAN ICIN VARDIR YA DA OLASILIGI DAYANDIGI IDEOLOJIK VERILER TEMELINDE OLASI VE YUKSEKTIR. Yalniz sadece bu ideoilojiyi kendine dogrulamis olana yani baska ideoloji dogrulayan icin gecerli degildir. Ornek yine demokrasi. Bir ideolojiye gore demokrasi soyle soyle olursa gerceklesir ve dogrulanir ve bunun dayandigi ideolojik veriler bu demokrasiyi olasi kilar ya da olma ihtimali yuksektir

Simdi gelelim ortaya atilan tezin ve bunun hipotezinin AKILSAL ALGIYA GOZLEM VEREN IDEOLOJIYE DEGIL; TEORIYE DONUSMESINE.

Iste burada yine yukaridaki AKILSAL TEMELDEN GELEN TEORININ OLGUSAL/GOZLEMSEL OLARAK GECERLI OLMASINA.

Iste buradaki IDEOLOJI ILE TEORI FARKI; GOZLEMIN GERCEKSEL/AKILSAL OLARAK DEGIL, OLGUSAL GOZLEMSEL OLARAK GECERLILIGIDIR.

Iste bilimdeki ve herdalindaki evrim de dahil teoriler bu temeldedir. Yani, olgusal/gozlemsel olarak gecerlkiliginin MANTIKSAL OLABILIRLIK OLASILIGI DAYANDIGI BILIMSEL VERILER TEMELINDE OLASI VE YUKSEKTIR. Fakat gozlem alinana kadar hala teori kalir ve olgu olmaz.

Buna en guzel ornek evren ile ilgili teorilerdir. Bilindigi gibi big bang dan once bilimsel olarak evrenin sabit durumda oldugu ortaya atildi. BUNUN GOZLEMI BILE DEGERLENDIRILMEDEN, BIG BANG HIPOTEZI MANTIKSAL TEMELDE DAHA BIR BILIMSEL VERI UZERINDEN OLGU VE GOZLEM VERMEYE MANTIKSAL OLABILIRLIK OLASILIGI OLARAK YA DA DAYANDIGI BILIMSEL VERILER TEMELINDE OLASI VE YUKSEK KABUL EDILDI.

Gunumuzde evren ile ilgili baska bir suru hipotezler var ve henuz hic biri teori bile degil. Bilindigi gibi de CERN'de buyuk patlama gozleme tasinilmayave olgu haline getirilmeye calisiyor.

Tum yazinin kisa ozu;

Insanoglu zihinsel yapilandirilmisligi duyumsal/akilsal algi temelli ego onderliginde AKILCI ALGILAMAYA YATKINDIR. Iste insanoglunu insanlastirmayan dogal/fenomenakl zihniyetin de, klasik sozde alternatif ve ilahi ilimin de kendilerini "bilimsel" yapma cabasi tam da bu alisilagelmis sorgulanmaz yerlesmis AKILCI ALGILAMAYA DAYANIR.

Halbuki evrensel-insan zihniyeti hem bilimsel hem felsefi hem akilsal hem gozlemsel hem duyusal hem duyumsal algiyi GOZLEMSEL ALGILAMA TEMELINE DAYANDIRIR.

Iste bu da bilime her turlu akilci algilamayi bulastirmasnin onune gecer ve GOZLEMSEL ALGILAMA TEMELINDEKI BEYNIN HER TURLU ISLEVI BIREY BILINCININ VE DE HER TURLU KAVRAMSAL BILISSELLIGIN TEMELINI TESKIL EDER.

Sonucta gozlemsel algilamanin duyu ya da duyum akil ya da gozlem den gelmesi fark etmez. FARK EDEN ALGILAMANIN AKILCI DEGIL; GOZLEMCI OLMASIDIR. Cunku ancak bu algilama insanoglunun beyninde yer etmis her turlu degeri inasnci ideolojiyi savunma/karsi cikma yerine sorgulamayi yenilemeyi degistirmeyi yanlislayabilmeyi kisaca beyni her yonuyle isleterek zihinsel degisim ve devrimi saglar.

Buradaki bireysel oneri ego duygu guc otorite cikar v.s. temelli AKILCI ALGILAMAnin sorunun bilisselligine varip; beynimizin ALGILAMA EYLEMINI TAMAMEN GOZLEMCI ALGILAMAYA TASIMAKTIR.

Iste insanoglunu insanlastiracak olan ve insan gibi yasatacak iliski duzen sistem kurduracak beynini daimi isletecek bilgisini bilincini algisini gozlemini bu temelde yenileyecek caga ve insanliga evrensellige bilimsellige ve bilissellige tasiyacak olan budur.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Insanoglu Bilisselsizligi (Noncognitivizm)/zihniyeti-Kendilik Sorunu-Qua Felsefesi

Insanoglu olarak insanoglunun ana sorunu kendilik sorunudur.

Insanoglu kendini ve algiladigi her seyi kavramsal temelde yapilandirmaci bilginin temel ve kokten evrensel sembolleri x ve y temelindeki yapi ve isleyisi ile yapilandirmistir.

Bu baslik insanoglunun bu yapi ve isleyis temelinde yapilandirilmisliginin cozucu analitigini diagnostigini analojik ve ...e gore hedefi bunyesinde anlam ve mana cikarmasini ortaya koyacaktir.

Insanoglunun kendilik sorunu ana olarak iki temeldedir. Bunlardan biri olumsuzluk digeri ise uygunsuzluk icerir.

Insanoglunun olumsuzluk temelli kendilik sorunu, bilisselsizlik (noncognitivizm) sorunudur.

Yani insanoglu kendilik olarak kendisinin kendi yapilandirilmisligi temelinde kendi fenomenonumeno kavramsal ve biyososyo psiko uclu yapisinin bilincsel olarak algisinda farkinda idrakinda kavranmisliginda degildir.

Bunun anlami, insanoglu kendi kendini yapilanirirken, tum yapilandirmanin yapi ve isleyisi temelinde her yapilandirdigi gibi OZDESLESTIRMEYI/KESISTIRMEYI/NOKTALAMAYI dil yapisinin teksel noktasal sessel ve kulaksal temelinde gerceklestirdiginden; kendi kendisini insanoglu olarak degil; baska bir fenomen temelinde noktalamis ve ozdeslestirmistir.

Buna her zamanki gibi verecegimiz ana ornekler, madde, meta, mal, mulk, kul, kole, fiziki bir fenomene teslim edilmis onun bir parcasi olma (varolus, evren, doga, dunya ve hatta dogaustu dunya otesi v.s.) ya da bir tur temelindeki maymun cinsi ile ozdeslestirme.

Iste basta bu FIZIKI ya da ZIHNI ozdeslestirme sadece insanoglu fenomeninin mustakil var olan temelinin farkindaligini onlemek ile kalmamis, ayni zamanda insanoglu zihinsel ufkunu bu ozdeslesme temelinde ozdeslestirdigine MAHKUM, TESLIM CARESIZ olarak DOGAL VE BILIM algisiyla TEKLEMIS, MUTLAKLASTIRMIS ve bunu bir DOGMASAL INANC haline getirmistir.

Boylece insanoglu turu ve biri mustakil var olma temelinde KENDI KENDINI KENDI OLMAYARAK YAPILANDIRMISTIR. Boylece kendine ait olan tum yetilerini kullandiginin farkindasizliginda olarak bu yetileri kendini ozdeslestirdigine bir cesit FIZIKI YA DA ZIHNI KADERCILIK olarak teslim etmistir.

Kisaca kendi kendini kendi yapilandirmisligi ile CENDEREYE SOKMUSTUR. Kendi kendine kendi eliyle BOYUNDURUK TAKMIS VE ONA TUTSAK ETMISTIR.

Bu kisaca insanoglunun kendilik sorununun, KENDILIK BILISSELSIZLIGIDIR.

Peki ne yapmistir?

Insanoglu yapi ve isleyis temelli yapilandirilmisligini EGO denilen sahte bir benlik ile kaplamistir.

Bu ego benligi insanoglunu olmasi gereken zihni ve davranis duzen ve sistem kurum ve kurumsallasma yasam ve iliski temelinde UYGUNSUZ OLARAK insanlastiramamis, evrensellestirememis, bilimsellestirememis ve bilissellestirememistir.

Insanoglu kendini ego temelinde yapilandirirken kendine kendi gozlemi algisi temelinde ornek aldigi hayvani ornek secmis ve ego temelinde bu hayvanin her turlu yeti ve ozelligini anlam ve manalandirmistir.

Nedir, bunlar?

Basta; siddet, guc, otorite, iktidara dayanan HUKMETME HAKIMIYET YONETME, BASKI, ZORLAMA, MUDAHELE ve tum bunlari saglayacak her turlu dusunce ve davranis.

Dayandigi temeller;

Cikar ayrimcilik ve yararcilik.

Ben temelli-egoizm, bencilik, bananecilik, bireycilik, bireyci akilcilik ve bireysellik.

Yasam ve iliski temelli;

Metafizik, etik, estetik ve bunlara bagli olarak inanc ideoloji ve de bunlara bagli olarak dogruluk haklilik hakkaniyet.

Tarih;

Bunlarin getirdigi savaslar mucadeleler duzen ve sistemler kurum ve kurumlasmalar yasam ve iliskiler.

Bu UYGUNSUZ YAPILANDIRILMISLIGIN YAPI VE ISLEYISININ GETIRDIGI

Carpik, sozde, alternatif klasik bilim ve felsefe buna bagli olarak gelisen her turlu dini yapilanma (butun ideolojik inancsal bir nitelikli insanoglunu nicelik olarak degerlendiren ve kendi niteliginin gucu ve iktidarina zorlayan bunu toplumsal olarak dayatan izmler duzen ve sistemler)

Aslinda konu cok yonlu cok detayli cok derin ve cok kavramli bir konudur.

Kisaca insanoglunun kendilik sorunu, insanlasamama, evrensellesememe, bilimsellesememe ve bilissellesememe ve bunun bir alt kademesi olan insanoglu turu ve biri oldugunun bilisselsizligi sorunudur.

Demekki once insanoglu kendi mustakil var olan tursel ve birsel yapi ve isleyisinin varligini baska bir seyle ozdeslestirmeden algilayacak, kavrayacak ve idrak edecek bunu once kendi birinin birsel bilisselligi ile basaracak ve bu birsel bilisselligi hem kendi biri hem turu ile birlesme butunlesme hem de diger algiladigi hesey ile bir uygunluk temelinde yasam ve iliski kurmak icin de ZIHINSEL DEVRIMINE yonelecek.

Buradaki bilissellik insanoglu fiziki ya da vucutsal her turlu hareketinin yonunu ve yonlendirimini saglayan zihinsel yapilandirilmisligin farkindaligi ve bilincliligidir.

Iste ancak o zaman insanoglu; bu ego temelli dogal ve fenomenal zihniyetin getirdigi; emperyalist zihniyet, tanrisal zihniyet, cikarci zihniyet, ayrimci zihniyet, hakimiyetci/ustunlukcu zihniyet inancsal zihniyet, ideolojik zihniyet metafizik/etik/estetik zihniyetin ve bunlarin getirdigi davranis yasam ve iliski kurdugu duzen ve sistem kurum ve kurumlasmasinin UYGUNSUZLUGUNUn farkina varir ve bilincine erisir.

Tabi ki her seyden once KENDINI NE ILE OZDESLESTIRMISSE ONDAN KURTULMASI VE ARINMASI ve de kendi mustakilliginin ve de turunun YAPILANDIRILMIS BILGININ TEK VE ALTERNATIFSIZ YAPILANDIRANI VE ISLETENI oldugunu algilamasi gerekir.

Cunku baska turlu kendi kendine giydirdigi EGO ELBISESININ BU BOYUNDURUGUN VE BUNA BAGLI ONU INSANLASTIRMAYAN HER TURLU TUTSAKLIGIN farkina bile varamayacaktir.

Farkindalik, algilama, idrak etme, kavrama, bilinc ve bilissellik ise; insanoglu numenal yetisinin ZIHINSEL temelli ogeleridir.

Bunlarin isleme konmasi ise bunlarin bunyelerinde yer etmis ne varsa DEVRIMCI SORGULAMASI ile mumkundur.

Bu sorgulama da ancak bir rahatsizligin zararin ya da sorunun BILINCALTINDAN BILINCLI OLARAK BILINCE CIKARILMASI ile mumkundur.

Zaten boyle bir sorun rahatsizlik ya da zarar algisi farkindaligi v.s. yokta; KISI SAHTE EGOSUNUN SAHTE RAHATLIGINDA SAHTE MUTLULUGU YASIYORSA yapacak bir sey de yoktur.

Cunku bu sahteliklerin temeli KENDI KENDISININ SAHTE OLMASI YANI KENDISINI OZDESLESTIRDIGINDE YOK ETMESIDIR.

Bu da ilk olarak KENDINI NEREDE YOK ETMISSE ORADAN BULUP CIKARMASI anlamini tasir.

Insanoglunun kendini kaybettigi ile ilgili ornekler:

Insanoglu kendisini felsefenin varlik dalini isleyen metafiziginin ontolojik dalinda ararsa bulamaz, cunku zaten orda kaybetmistir.

Madde de kaybetmesi, materyalizmdir

Dusunce de soyutta kaybetmesi idealizmdir

Zaten pozitivizm olarak mustakil var olan varlik yoktur.

Kisaca kendisini "tek, mutlak, ilk" akilciliginda kaybetmistir.

Indirgemeci, determinist monist/dualist ideolojik inancsal dogrusunda kaybetmistir.

Gercek varlik algisinda, yukaridaki ayni temelde nesnellikte, oznellikte ve isimcilik te kaybetmistir.

Teolojideki "tanrinin varligi" temelli olumlu/olumsuz bakis acisinda izminde kaybetmistir.

Fizik otesinde ya kendini ozdeslestirerek ya da "yok sayarak" kaybetmistir.

Etikte; siyasal, sosyal, ahlaki, milli, dini, geleleneksel, kulturel, toresel sorgulanmaz verildigi gibi alinan degerlerde kaybetmistir.

Dogru/yanlis-iyi/kotu-guzel/cirkin ikileminde ve ideolojik inancsal dogrulamasinda kaybetmistir.

Savunusunda karsi cikisinda ikna etme/olmasinda sabitlerinde dogmalarinda suru psikolojisinde korku felsefesinde kaybetmistir.

Toplum icinde toplumsal kisiliginde kaybetmistir.

Kisaca kendisine dogumundan itibaren verilen her turlu degerde, veride, tabuda bunlara yonelik yasatilmasinda kaybetmistir.

Tartismada, atismada, satasmada, mudahelede, baski kurmada, zorlamada, karsisindaki adina konusmada, distalamada, otekilestirmede, kutuplasmada ayirmada, cikarda, ustunluk ve hakimiyette kaybetmistir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Sayın hocam; dediğiniz gibi hepimiz doğumdan itibaren birer insanoğlu yaratımı olan kavram ve düşüncelere maruz kalarak lanetlendik ve doğal zihniyet sahibi olduk. sizde bizi aydınlatmaya ve bu laneti kaldırmaya çalışan bir kahramansınız. ama merakım şudur hocam siz bu doğal zihniyetten kendinizi nasıl arındırdınız. tahminim şu hocam; siz özellikle ahlaken evren gibi sürekli genişleyerek bu bilinçliliğe ulaştınız bence. (ki hem insan hemde evren lakaplı olmanızda müthiş bir ironi olmuş zaten) eğer sizin gibi ışık hızından bile hızlı biçimde genişleyemiyorsak ne yapmalıyız? lütfen yardımcı olunuz? şididen teşekkür ederim.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Sayın hocam; dediğiniz gibi hepimiz doğumdan itibaren birer insanoğlu yaratımı olan kavram ve düşüncelere maruz kalarak lanetlendik ve doğal zihniyet sahibi olduk. sizde bizi aydınlatmaya ve bu laneti kaldırmaya çalışan bir kahramansınız. ama merakım şudur hocam siz bu doğal zihniyetten kendinizi nasıl arındırdınız. tahminim şu hocam; siz özellikle ahlaken evren gibi sürekli genişleyerek bu bilinçliliğe ulaştınız bence. (ki hem insan hemde evren lakaplı olmanızda müthiş bir ironi olmuş zaten) eğer sizin gibi ışık hızından bile hızlı biçimde genişleyemiyorsak ne yapmalıyız? lütfen yardımcı olunuz? şididen teşekkür ederim.

Herhangibir "lanetlenme" soz konusu degil.

Bu insanoglunun evrimselolarak gelisimi.

Ben kahraman degilim, sadece bu konuda bilgi ve bilinc sahibiyim.

Basta imzamda yazan basliklar sayesinde.

Bunun yaninda devamli kendi beynimdekileri sorgulayarak, onlari degerlendirerek, bilgilenerek, bilinclenerek farkina vararak, tecrube edinerek v.s.

Bu konudaki en onemli iki unsur, serbest dusunebilme ve devrimci sorgulayabilmedir.

Bunun icinde her turlu konu ve kavramda tarafi olmayan ve tum resmi veren qua felsefesi gerekir.

Basta icinde bulundugun her turlu deger ve degerlendirmelerden, rahatsizlik duymak, zarar gormek ve bunun bilincinde olmak gerekir.

Eger sahip oldugun degerlerden memnunsan, bu mumkun degildir.

Diger bir yonu de birey bilincini elde etmis olmak gerekir.

Yani kendi beyninde ne varsa bunlardan haberdar olmak, bunlarin farkinda olmak ve bunlari savunuyorsan da, neden savundugunun bilincinde olmak ve bunu kendine aciklayabilmek.

Kisaca kendi kendinin farkinda ve bilincinde olmak.

Kendi karar ve secimlerini kendin yapabilmek ve bunun icin hic bir etki altinda (suru posikolojisi ve korku felsefesinin getirdigi biat ya da itaat etme) olmamak gerekir.

Ayrica neyi neden ve nasil istedigini bilmek, bunun bilgi ve bilincine varmak bunun icinde azimli, kararli olmak gerekir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Herhangibir "lanetlenme" soz konusu degil.

Bu insanoglunun evrimselolarak gelisimi.

Ben kahraman degilim, sadece bu konuda bilgi ve bilinc sahibiyim.

Basta imzamda yazan basliklar sayesinde.

Bunun yaninda devamli kendi beynimdekileri sorgulayarak, onlari degerlendirerek, bilgilenerek, bilinclenerek farkina vararak, tecrube edinerek v.s.

Bu konudaki en onemli iki unsur, serbest dusunebilme ve devrimci sorgulayabilmedir.

Bunun icinde her turlu konu ve kavramda tarafi olmayan ve tum resmi veren qua felsefesi gerekir.

Basta icinde bulundugun her turlu deger ve degerlendirmelerden, rahatsizlik duymak, zarar gormek ve bunun bilincinde olmak gerekir.

Eger sahip oldugun degerlerden memnunsan, bu mumkun degildir.

Diger bir yonu de birey bilincini elde etmis olmak gerekir.

Yani kendi beyninde ne varsa bunlardan haberdar olmak, bunlarin farkinda olmak ve bunlari savunuyorsan da, neden savundugunun bilincinde olmak ve bunu kendine aciklayabilmek.

Kisaca kendi kendinin farkinda ve bilincinde olmak.

Kendi karar ve secimlerini kendin yapabilmek ve bunun icin hic bir etki altinda (suru posikolojisi ve korku felsefesinin getirdigi biat ya da itaat etme) olmamak gerekir.

Ayrica neyi neden ve nasil istedigini bilmek, bunun bilgi ve bilincine varmak bunun icinde azimli, kararli olmak gerekir.

Hocam kahraman değilim diyorsunuz ama şu alt alta yazdıklarınıza bakınca net biçimde; kahramansınız. bir he-man'dan,casperdan, pikaçudan bakugandan,sünger bobtan kesinlikle aşağı değilsiniz. eğer birini seçmem gerekirse; seni seçtim pikaçu !
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Hocam kahraman değilim diyorsunuz ama şu alt alta yazdıklarınıza bakınca net biçimde; kahramansınız. bir he-man'dan,casperdan, pikaçudan bakugandan,sünger bobtan kesinlikle aşağı değilsiniz. eğer birini seçmem gerekirse; seni seçtim pikaçu !

Bak soyle yapalim;

Sence, senin dogumdan itibaren almis oldugun her turlu soyut; ideolojik, etik, inancsal, izmsel v.s. birdegerden; bir dusunsel ya da/ve de davranissal olarak rahatsizligin ya da zarar gormuslugun var mi?

Eger var ise; sen bunun farkinda misin?

Bu sadece bilincalti bir rahatsizlik mi?

Once bu rahatsizligin farkina varmak ve bu rahatsizligi algilamak ve;

Ya bunun ile yasamayi ogrenmek (mesela kronik agrilar)

Ya da bu rahatsizligindan bilgilenerek bilinclenerek kurtulmak/arinmak istemen ve bunun icin de caba/gayret harcaman ve zihninin farkina vararak, beynin ile iletisime gecmen ve zihinsel olarak da kendi degisimini gerceklestirmen gerekir.

Rahatsiz Dusuncenin; Gozlemsel Algisi/Farkindaligi/Bilinci ve Bilisselligi

Herseyden once, daha once aciklandigi gibi; dusunce bir isim, dusunmek ise bir eylemdir.

Iste buradfa onemli olan DUSUNCE ISMINE VERILEN SIFATIN ILK EYLEM OLMASIDIR?

Konumuz o andaki bizde olan dusuncenin, SIFAT OLARAK; KOTUMSER/RAHATSIZ EDICI/NEGATIF v.s. olmasidir.

Yani "Su andaki dusuncemiz, nasildir?" dusunmek eyleminin sifat vermesi temelinde "Rahatsiz edici bir dusuncedir."

Simdi bu temelde bakalim.

Yalniz burada once dusuncenin de icerdigi, cemberimizin diger ogelerini ortaya koyalim.

Fiziksel uyari

Hisler/seziler/duygular

Davranis

Dusunce.

Iste bu cemberin, herhangibirindeki OLAN HERSEY, DIGER OGELERI DE ETKILER.

Yani sizin eger rahatsizlik verici bir dusunceniz varsa, bu otomatikman; size bir uyaridir,

hislerinize/sezginize/duygunuza, davranisiniza ve de dusuncenize etkir.

Once rahatsizlik veren dusuncelere herkesin yasaminda ve iliskisinde yer alan ornekleri verelim.

Zihinsel suzgec- uymayanlari red etme, ve neyi alabiliyorsak onu alma, sadece olan bitenin negatif yanini one cikarma her turlu uygun dusunceyi ve aslinda olani bertaraf etme, kovma.

Zihin okuma- Baskalarinin ne dusundugu hakkinda bildigine yonelik ahkam kesme.

Tahmin- Gelecekte ne olacagini bildigine inanmak

Mukayese ve rahatsizlik- Her seyin uygununu baskalarinda gorme ve kendini bu yonde negatif olarak digerleri ile karsilastirma

Kendini/Baskasini yerme- Kendin ile ilgili dusunurken, kendini suclama, yerme ve her seyden sorumlu tutmaya da tamamen sucu baskasina yukleme.

Meli/Mali- Bir seyi tamamen bir kesinlik icinde degerlendirme ve kendini bu sartlanmisliga zorlama Boylece kendi uzerinde baski kurma. Ayrica gerceklesmeyecek beklentiler saptama.

Muhakeme- Her sey hakkinda olani gormek yerine, kendince degerler ortaya koyma.

Duygusal Sorgulama- iyi hissetmedigin icin, iyi olmadigini dusunme ve evhama kapilma.

Evhami buyutme- her turlu evhami daglar gibi yukseltme her seyi olumsuzluga tasima ve olmayan tehlikeler yaratma

Cileden cikma- Cok kotu seyler olacagini hayal etme ya da inanma.

Siyah/beyaz- Bir seyi iki kutup arasinda tikama "Ya iyidir, ya da kotudur" gibi. Kutuplara savrulma. Ortadaki griyi algilayamama.

Hatiralar- Icinde bulundugun olumsuz dusunceyi, gecmisteki olumsuz hatiralar ile ozdeslestirme Gecmiste olan olumsuzluklarin da bu sefer olacagina inanma.

Iste butun bu ornekler, olumsuz bir dusuncenin, dusunme eylemleridir.

Simdi butun bunlari bir ornek ile isleyelim ve yapilabilecekleri gorelim.

Diyelim yolda yururken, karsi tarafta bir tanidiginizi gordunuz ve el salladiniz. Sonuc olarak ta hic bir karsilik almadiniz.

Iste burada en basta OLUMLU MU YOKSA OLUMSUZ MU BIR DUSUNCE AKLINIZA GELIYOR?

Diyelim, akliniza ne geldi ise; bu gelen dusunce sizi rahatsiz etti.

Burada yapilabilecek ilk sey;

BU OLUMSUZ DUSUNCENIN ALGISI OLARAK FARKINA VARMAKTIR.

DAHA SONRA BU OLUMSUZ DUSUNCEYE BIR ETIKET/AD/ANLAM VE ICERIK VERMEKTIR.

Iste bu ikisini yaptiktan sonra, ILK YAPILABILECEK SEY; BU OLUMSUZ DUSUNCE ILE MUCADELEYE GIRMEKTIR.

Iste burada sorun, ne kadar nasil ve ne sekilde mucadele edilirse edilsin, BU OLUMSUZ DUSUNCEDEN KURTULAMAMAKTIR.

Peki burasi yolun sonu mudur? DEGILDIR.

Bilim bizlere, "neuroplasticity" denilen, KISININ ISTERSE VE BASARIRSA BEYNINDEKI DUSUNCENIN KENDISINI RAHATSIZ ETMEYECEGINI GOSTERMISTIR.

Bunun bilinen adi "mindfullness" tir.

Ingilizcesini yazdim, cunku turkce olarak tam bir karsiligini bulamadim.

Bu bir yerde RAHATSIZ EDEN DUSUNCEYE, TAMAMEN FARKLI VE BASKA BIR YONDEN YANASMAKTIR.

Aslinda bir suru bilinen terapiler mesela yogo, bu amac ile yapilir.

Buradan soylenmek istenen sey nedir?

Birincisi DUSUNCE ILE MUCADELE ETMEMEKTIR.

DUSUNCEYI BASKA BIR YERE/SEYE ODAKLAMAKTIR.

TUM VUCUDU KONTROL EDEBILECEK BIR DUSUNCENIN VUCUDA KONSTRASYONU GEREKIR.

DUSUNCEDEN KURTULMAYA CALISMAMAKTIR

Soyle dusunun, birden bire elinizde bir torba oldugunu algiliyorsunuz, bu sizi rahatsiz ediyor ve bu TORBADAN KURTULMA OLANAGINIZ DA YOK.

Yine soyle dusunun, bu torbayi oraya buraya salliyorsunuz, gozunuzun onune koyuyorsunuz, yani TORBAYI KENDINIZE DERT EDINIYORSUNUZ.

Iste bu torba ile olumsuz dusuncenizi ozlestirin.

Yani TORBADAN KURTULAMAYACAGINIZIN BILINCINE VARIN.

Kisaca, TAKI DUSUNCE ODAGI DAGILANA KADAR, NE YAPARSANIZ YAPIN; O TORBA ILE BIRLIKTE YAPACAKSINIZ.

Burada aslinda yine deprem "dede" devreye giriyor. Yani "o torba ile yasamayi RAHATSIZ OLMADAN ogrenmek"

Bu ne bir kabullenmektir, ne de bir red etmektir. Kisa olarak TORBAYI TORBA OLARAK ALGILAMAK BILISSELLIGINE VARMAK VE DE ONA SAYGI DUYMAKTIR.

Onu sevmenize, onun ile mucadele etmenize hic gerek yok; SADECE VARLIGININ BILISSELLIGINE VARIN VE SAYGI DUYUN YETER.

Yani NE OLUMSUZU OLUMLUYA DONUSTURUYORSUNUZ, NE ONU OLUMSUZ OLARAK KABUL YA DA RED EDIYORSUNUZ. Sadece ve sadece ONUN VARLIGININ BILISSELLIGINDE OLARAK ONA SAYGI DUYUYORSUNUZ.

Burada onemli olan, diger her turlu yasam ve iliskilerinizde dusunce ve davranislarinizda ONUN VARLIGININ BILISSELLIGINDE VE ONA SAYGIDA DEVAM EDEREK, ONUN SIZI ETKILEMESINI YA DA SIZE YON VERMESINI ONLEMIS OLUYORSUNUZ.

Bunun bilim olarak hic te kolay bir sey olmadigini bilim cevreleri de kabulleniyor ve soyluyor.

Iste bunun basarilmasinin tek olanagi, O RAHATSIZ EDEN DUSUNCEYI; SIZDEN ALIP AYRI BIR MUSTAKIL VAR OLAN VARLIKMIS GIBI GOZLEMINIZE TASIMAK

Iste mindfulness bilimselligi ve bilisselliginin yaptigi da budur.

Bunun terapi yonu de soyledir.

Bir sandalyeye ayaklariniz yere basarak ve sirtinizi yaslayarak oturun, eger sorun olmazsa gozlerinizi kapayin.

Tum beyninizin dusuncenizi BIR NOKTAYA ODAKLAYIN VE DUSUNMEDEN SADECE DINLEYIN.

Mesela bunu tum vucudunuz icin de, dunyayi ve her turlu fenomenlerini beyninizde canlandirarak ta yapabilirsiniz.

Mesela once ayaklarinizdan baslayin, ayaklariniz ile beyniniz arasindaki uyariyi saglayin ve sadece onas odaklanin. Bunu tum vucudunuzu dolastirarak yapabilirsiniz.

Ya da diyelim duraktasiniz ve aklinizdan rahatsiz edici bir dusunce gecti.

Onu SIZIN VUCUDUNUZDAN VE BEYNINIZDEN ALARAK, DIYELIM GELEN BIR OTOBUSUN REKLAM TABLOSUNA ASIN. ORDAN DA OKUYUN.

Kisaca SIZIN OLAN VE SIZI RAHATSIZ EDEN DUSUNCEYE TAMAMEN ODAKLANARAK ONU BIR TORBA GIBI BEYNINIZDEN VE VUCUDUNUZDAN CIKARIN VE MUSTAKIL VAR OLAN BIR VARLIK GIBI YANINIZA ALIN.

Aslinda tam olarak ne dendigi belki algilanamayabilir, yalniz; benim daha once bu konuda yazmis oldugum yazilar var. Mesela " BIR KISININ KENDISINI GOZLEMLEMESI" gibi.

Size ilginc bir not.

Bugun bilim cevreleri, bunun basarilabildigi zaman, her turlu sinirsel uyarilarin da kontrol edilebilecegi ve hatta degisebilecegini soyluyor. Iste bu "neuroplasticity" henuz bilissel bilimde yeni bir olgu ve de HER TURLU ZIHINSEL DEGISIMI KISININ BILISSELLIGI FARKINDALIGI ILE YAPABILECEGINI ORTAYA KOYUYOR.

Ustelik bunun fiziksel degisime de neden olabilecegi dusunuluyor.

Yani kimse FIZIKSEL YAPISININ ESIRI DEGIL.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bak soyle yapalim;

Sence, senin dogumdan itibaren almis oldugun her turlu soyut; ideolojik, etik, inancsal, izmsel v.s. birdegerden; bir dusunsel ya da/ve de davranissal olarak rahatsizligin ya da zarar gormuslugun var mi?

Eger var ise; sen bunun farkinda misin?

Sayın sensey,sevgili master po dediklerinizi bir bir dikkatlice uyguladım ama sonuç şu;


werewolf_oz.jpg
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Nerede yanlış yaptım splinter usta lütfen yardım edin. help mee!!
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
"Bir yerlerde yanlis yaptigini mi" dusunuyorsun?

Peki bu sonuca seni vardiran nedir?

Ya da sence "dogru yapmak" nedir?

Hayır ben yanlış falan yapmadım dediklerinizi bir bir uyguladım. sizin iksirde bir hata olamalı Mr. Gargamel hocam. açıkçası metodolojinizden felsefi olarak kuşkulanmaya başladım. kıllanmayım diyorum ama elimde değil son halim budur; şu tipe bakın nasıl kıllamayım !

50a53fae8fc1059d58bb2b4f8ff722f9.jpg
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
yok böyle olmucak ben halloween cadısına,büyüfikse olmazsa horace slughorna falan gidecem sizin simya bilginiz resmen fiyaskooo!!
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
epistemoloji mepistemoloji hepsi tırtmış ya resmen tırt. serbest düşünürlük falan hikayeymiş resmen serbest kıllandım ya. bir tüy dökücü alında yollayın bari bu ne yaa
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Hayır ben yanlış falan yapmadım dediklerinizi bir bir uyguladım. sizin iksirde bir hata olamalı Mr. Gargamel hocam. açıkçası metodolojinizden felsefi olarak kuşkulanmaya başladım. kıllanmayım diyorum ama elimde değil son halim budur; şu tipe bakın nasıl kıllamayım !

50a53fae8fc1059d58bb2b4f8ff722f9.jpg

Olabilir tabi ki.

Cunku benim iksirim bana, evrensel-insan zihniyeti

Sen kendi evrenselinsan zihniyetini kendine gore ortaya cikarmalisin.

Nasil bir diyelim 42 numarali ayak, 38 numarali ayakkabiya buyuk gelir ve uymaz; ya da 38 nolu ayak, 42 nolu ayakkabiya kucuk gelir uymaz.

Iste sen kendi ayagina uyan ayakkabiyi bulmalisin.

Sen bu ornegi "beyin/zihin" diye uyarla; ya da "algi/bilinc"
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst