Ağzının tadı olan var mı?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Epilogue tarafından oluşturulan Ağzının tadı olan var mı? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,505 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Ağzının tadı olan var mı?
Konbuyu başlatan Epilogue
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan şehrin yabancısı

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Keyfi yerinde olan?
Bi mutsuzluk...
Bi bezginlik...
Bi keder hâkim ortalığa.
Havada hüzün asılı sanki.
Gülümsemiyor kimse...
Veya, patlar gibi gülüyor.
Olur olmaz ağlıyor sonra.
Bak mesela, grizudan ölen 19 gariban madenciyi emekli etmişler, ödül olarak Bursa’da... Halbuki, 6 tanesi zaten emekli... Emekli maaşı yetmediği için inmiş taa 220 metre aşağıya.
Dramımız komik.
Komedimiz trajik.
Vicdanlar sağırlaştı.
Duygular kataraktlı.
Bi bıkkınlık, bi güvensizlik...
Ve, kesif korku.
Molotof mu yiyeceğiz otobüste?
Şu herif canlı bomba mı yoksa?
Bir yandan terk edilmişlik hissi...
Yalnızlık tarifsiz.
Bir yandan garip bir merak...
Aleviymiş Ayşe.
Duydun mu, Kürt’müş İbrahim.
Bi taraftan geçmişe özlem.
Bi taraftan gelecekten endişe.
Çocuklarımız n’olacak filan.
18 yaşında karamsar.
78 yaşında huzursuz.
Şeytan diyor...
Tası tarağı topla, çek git!
Gitsen, gidemezsin.
Kalsan, manasız.


Hiçbir yere giden oyuncak trenin yolcuları gibiyiz, dön dolaş, aynı yer.
Aynı çaresizlik.


Ne Anayasa Mahkemesi çözebilir bu işi, ne savcı, ne polis, ne de bana göre işlevini yitirmiş olan Meclis... Ne seçim tarihi kimsenin umurunda, ne de rekor ikramiye ve şıkırtılı hayaller vaat eden piyango.


Yılbaşına, taze umutlara 2 hafta kalmış ama, sanırsın 2 asır ötede... Psikiyatra ihtiyacı var Türkiye’nin. Toplu terapiye.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Pesimist bir yaklasim goruyorum. Turkiye dunyaya gelecek vaad eden ulkelerden biridir diye dusunuyorum ki uzerimizde oynanan psikolojik baskinin sizleri esir almasina sasirdim dogrusu. Ulkenin kiymeti disarda yasanilinca daha iyi anlasiliyor sanirim. Insanlarimiz yavas yavasta olsa okumaya basladi, kendilerini gelistirmeye basladilar, dunyanin gecirdigi ekonomik krizde IMF kapi kapi ulke gezerken para dagitmak icin Turkiye; (Amerikada bile bankalarin batmasina sebep olan bu krizde) IMF'nin para talebini geri cevirdi. Bence son 5 yil hatta 10 yil cok hizli gelistik. Elbette bu gelisimi bizim gibi, gozu bizim insanlarimizda, topraklarimizda, topraklarimizin altinda yatan yeralti kaynaklarimizda, paramizda, kültürümüzde, ahlakimizda, inancimizda, varligimizda gozu olan insanlarinda dikkatini cekti ve cekmeye devam ediyor. Bu sebepledir ki insanlarimiz ustunde kaos yaratacak, psikolojik baskilar yaratacak sebepler ve bu sebeplerden dogan sonuclari ulke olarak, birey olarak, toplum olarak goguslememiz gerektigini dusunuyorum.
 

mozart

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
sayın major son derece çok güzel konuşmuşsunuz elinize ağzınıza sağılık.Bir ülkeyi silmenin en kolay yollarından birsi ülkenin kültürüyle oynayıp toplumu asimle etmektedir.Arkadaşlar hepinize sorarım 4-5 yıl öncesine kadar böyle pesimizm gibi bir düşünce var mıydı Türkiye'de ?Lütfen biz gençler ve Türk halkı olarak bu konuda duyarlı olalım.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İnsanların mutlu, huzurlu olması hem kendi bireysel hayatlarındaki olumlu gelişmeler hem de yaşadıkları toplumdaki olumlu gelişmeler ile mümkündür. İnsan, en temek fiziksel ihtiyaçlarını dahi doyuma ulaştıramıyorsa zaten mutsuzdur. Bir insan düşünün ki işsizlik sorunu olacak, barınma sorunu olacak, yeme içme sorunu olacak ve bütün bunların sonucunda mutlu olacak. Kendi hayatında bütün bunları karşılasa bile her gün haberlerde mutsuz çoğunluğu görecek, toplum içinde sorun yaşayan insanlarla temasta bulunacak ve ağzının tadı olacak.Duyarlılıkları olan, düşünebilen her şeyden önce eleştirebilen ve 'isteyebilen' insanlar için ne yazık ki böyle bir mutluluk mümkün değildir ve olmamalıdır da zaten.

Yılmaz Güney' in bir şiirini paylaşmak istiyorum:

HAYAT BİZE

...hayat bize
mutlu olma şansı
vermedi sevgili
biz kendimizden
başka herkesin
üzüntüsünü üzüntümüz,
acısını acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda
hiç tanımadığımız bir insanın
göz yaşı bile içimizi parçaladı
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman
hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeyidir
insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin
derdine üzülebilmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda
hep üzüldüm hep yandım
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek
sevilerek, düşünerek
ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Sayın majör; birde şu açıdan bakın isterseniz ülkede işsizlikte dünyada 5. ülkesiyiz. Ekonomi yeşil sermaye ile yürüyor ne kadar olduğu giren belli değil. Çünkü gayri resmi giriyor ve bir gün iktidar değişince o şekilde çıkacak ve gidecek bu para ekonomi darma duman olacak. Dünyanın en pahalı yakıtını kullanan ülkeyiz üzerinden vergi alınması itibarı ile. Toplumumuzu yapısından dolayı çoğu alt kesim insanı her günü şükür ederek yaşıyor. Bu tür insanlara devlet kaynaklı gıda ve yakacak yardımı yapılıp oy alınıyor. Veya şöyle diyelim işsiz bırakıyorsun. Sonra kendine muhtaç hale getiriyor oy alıyorsun. Büyük şehirlerin kenar semtleri zamanında yapılan göçlerden dolayı kendi varoşlarını oluşturmuşlar ve oradaki insanlar geldikleri yerin kültürleri şehirdeki farklı yaşama ayak uydurmak için tamamen bir keşmekeş yaşıyorlar ve sefalet içerisinde. İktidar birçok özelleştirmeyi kendi yandaşlarına veriyor örnek isterseniz onları da yazabilirim. laf olsun diye söylemiyorum. Birçok vatansever farklı suçlardan dolayı kendi kurdukları medya kuruluşları tarafından hedef gösterilip ceza evine giriyor. Ülke 1982 yılından bu döneme yapılan dış ülkelerin hesaplarına göre kültür asimilasyonuna uğramış gençlik neyi neden yaptığını veya ne için yaşadığını bilmiyor.
Ülkede ayrımcılık çıkartılmış insanlar birbirine düşmanmış gibi bakmaya başlıyor birçok kültür ılımlı ıslama göre nasıl uyarlanıyor o düşünceye göre yeniden yapılandırmaya çalışılıyor. Avrupa birliği temellerini atan dönemin başbakanı Tansu çiller gümrük birliğini imzalayarak. Ülkede tarımı hayvancılığı tütününü Avrupa birliğine daha girmeden bir şekilde dışarı ülkelere ithalatın temellerini atmadımı? Şu anki hükümet Avrupa birliğine girdik diye anakarada bayram yapıp havai fişek gösterisi yapma dımı? Ve Avrupa birliği birçok kez ülkemizi köpek gibi bağlıyacağız ne soku caz nede gitmesine izin vermeyeceğiz deme dimi? şu an ne durum? Yine şu anki hükümet bunu anlamış ve Avrupa ülkelerine kafa tutmuyor mu?
Devam edecektim ama çok kötümser oldu değimli. Gerçekler böyle sizin baktığını gibi değil. türkiyeninenin ekonomi tablosu işte bu siz diyorsunuz ya imf ile anlaşma yapmadan yürüyor. Türkiye’nin 2002 yılında; - 92 milyar dolar olan iç borcu 2008'de 220 milyar dolar, - 130 milyar dolar olan dış borcu da 2008'de 263 milyar dolara - Toplam borç ise 221 milyar dolardan, 483 milyar dolara çıkmış. Bu tablo merkez bankası verilerinden alınmıştır. Her şey çok güzel. değilmi sevgili majör.

ağzımın tadı iyice kaçtı bu sefer çayı iki şekerli içeceğim sevgili melisa polen.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst