.. ama içinde bulunduğumuz evrene ve insana bakılınca her türlü sınır çizmek anlamsızdır.
Yukarıdaki cümleyle bir algınızı dile getirdiniz ve siz de sınır çizdiniz..
.. ama içinde bulunduğumuz evrene ve insana bakılınca her türlü sınır çizmek anlamsızdır.
Yukarıdaki cümleyle bir algınızı dile getirdiniz ve siz de sınır çizdiniz..
Tanrının varlığı /yokluğu meselesi metafizik bir tartışmadır.. Aslen felsefenin konusu değildir...Felsefe bu mesleyi genel olarak ontoloji bağlamında ele alır yada alabilir...Bazen de epistemolojik çerçeve varlık meselesinin önüne geçer...konuyla ilgili bakınız Kant'ın dikotomileri....
ZİHİNSİZLİK AYDINLANMAAA!!!
ve bu yukarıda yazdığım tüm olayların beyin nörokimyamızda gelişen bir takım süreçler olduğunu öne sürüyorum.
siz gene sonucu robota bağlamaya çalışıyorsunuz.....beynimizin bedensel ve ruhsal ihtiyaçlar ve isteklerin etkisinde olması, akıl,irade ve düşünce gücünü robot noktasına götürmeye yetmez..insanın yaptıkları bunu kanıtıdır. İnsanın soyut düşünebilmesi zaten kendine has yetisidir..
Hiçbir yere (ihtiyaca/isteğe/bedene vs) bağlı olmayan bir akıl,irade ,düşünce nasıl olabilir? tanımlaya bilir misiniz?
insanoğlu nörokimyasal robottur, özgür iradesi yoktur"
yani öncü/primer olan; maddenin niceliğidir..
ondan sonraki her türlü düşünce, irade davranış dediğimiz olay bu niceliğin bir niteliğidir, türevidir, ikincilidir
aslında bu olayı islam dinindeki külli/cüzi irade kavramı çok güzel açıklıyor düşüncesindeyim..
mutlak irade varoluşun(mutlak 1) elindedir, bizim elimizde olduğunu sandığımız irademiz o iradenin çok küçük bir parçası ve yanılsamasıdır..
insanoğlu ve onun beyni bir bütün olan varoluşun(mutlak 1) vazgeçilmez bir parçasıdır, ondan bağımsızlık düşünülemez.. her türlü bize yansıyan maddi varlık ve onun devinimleri hepsi bir türevlenme zincirinin ürünleridir..
varoluş parçalı değil bir bütünlüktür, onu parçalıymış gibi algılatan bizim beyin dokumuzun algı sınırlarıdır..
Hiçbir yere (ihtiyaca/isteğe/bedene vs) bağlı olmayan bir akıl,irade ,düşünce nasıl olabilir? tanımlaya bilir misiniz?
diyalektik düşünceye göre maddenin niceliği değişmeden ürettiği nitelik/fonksiyon/türev değişmez, değiştiğini iddia etmek soyutçuluktur..
pozitif bilim somuttan soyuta gider, soyuttan somuta değil..
indirgediğinizde evrensel kabul görmüş, gözlem veren bir maddeye ulaşamadığınız her soyut kavram bir soyutçuluk örneğidir ve hatalı soyutlamadır.. sizin kafanızdan uydurduğunuzdan bir hayalinizdir, rüyanızdır yani sizin kişisel inancınızdır..
Meselenin özü burada zaten. Evrende var olan bilgi, insan düşüncesini aşıyor. Bu kesin değil mi? Bunu anlamak için bir yerlerden bilgi almaya gerek mi var?Evrende insan düşüncesini aşan bir bilgi varsa" o bilgiyi nasıl öğreneceğiz, ya da o "bilgiyi" siz nasıl edindiniz; insanda bulunmadığını söylediğiniz hangi meleke ile? Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir tavır sadece inancı bilgi gibi ileri sürmekten başka bir şey değildir.
Meselenin özü burada zaten. Evrende var olan bilgi, insan düşüncesini aşıyor. Bu kesin değil mi? Bunu anlamak için bir yerlerden bilgi almaya gerek mi var?
İnsan aklı her şeyi bilecek mükemmellikte değildir. Fizik bilimi,, ancak adım adım, hatta emekleyerek gerçeğe ulaşmaya çalışıyor. Bu bilgiyi başlangıçta var eden kimdir?
Soru açık değil ama, ben yine de şöyle bir cevap vereyim: Eğer bilgi insanoğlunda bizatihi var ise bile(bir görüşe göre), o bilgiyi oraya koyan kimdir? Kaldı ki görünen şudur: İnsan, "gözlemleyip sorgulayarak", var olan gerçeğe,bilim yoluyla ulaşmaya çalışıyor. Bilim insandan önce de vardı; insan tarafından yaratılmadı.Bilgi evrende mi, yoksa evreni gozlemleyen sorgulayan insanoglunda mi?
Soru açık değil ama, ben yine de şöyle bir cevap vereyim: Eğer bilgi insanoğlunda bizatihi var ise bile(bir görüşe göre), o bilgiyi oraya koyan kimdir? Kaldı ki görünen şudur: İnsan, "gözlemleyip sorgulayarak", var olan gerçeğe,bilim yoluyla ulaşmaya çalışıyor. Bilim insandan önce de vardı; insan tarafından yaratılmadı.
Evren, bir "bilgi" ile oluşmuştur. Tıpkı atomların ve de kuantum düzeyindeki oluşumların meydana gelişi gibi. Bu oluşum esnasında insanoğlu yoktu.Sen neden insanoglu disi ya da ustu bir guc ariyorsun?
Bunun sebebini aciklar misin?
Kisaca evrende bilgi yoktur, evreni gozlemleyen insaboglu o bilgiyi evrene verir.
Konu yaratilma degil; bilgi. Bilgiyi ortaya koyan tek canli turu epistemolojik olarak insanogludur. Bu bilginin kaynagi da insanogluna gozlem veren kendi dahil her bir fenomen ve kendi aklinin yarattigi inanclari, ideolojileridir.
Evren, bir "bilgi" ile oluşmuştur. Tıpkı atomların ve de kuantum düzeyindeki oluşumların meydana gelişi gibi. Bu oluşum esnasında insanoğlu yoktu.
İnsan, var olan bilgiye ulaşmaya çalışıyor sadece.
"İnsan, var olan bilgiye ulaşmaya çalışıyor sadece."
Özgür irade yoktur'dan yola çıkıp en son varlığın birliğine geldiniz..hemde arada külli iradeye karşı cüz'i iradeyi örnek gösterek..* açıkçası ben bağlantıları kuramadım..
İnsanda iradeyi tanımlayan; dilemek, istemek, arzulamak, talep etmek, emretmek, tercih etmek, iki zıttan birini gönüllü olarak seçmek ,birşeyi yapıp yapmamaya karar vermek,kişinin kendisinin seçtiği hedeflere doğru tavır ve davranışlarını tâyin etmesi, düşüncenin ortaya koyduğu gayeye doğru gitme gücü ,adet olan şeyi terk etmek gibi vb...
Özgür irade yok derken kasdettiğiniz irade bu mudur? Değilse nedir? Bu da açılması ve temellendirilmesi gereken bir durum…