Tarihin akışını tersine çevirmişsiniz....
Her ne kadar alıntı yapmadan yazmışsanız da, bana yanıt hakkı doğuyor sanırım..Komünizm, komünizmdir..Yine kavramları belli düşünce akımları doğrultusunda kullanıyor ve içeriğini bozuyorsunuz.Komünal toplumların (avcılık/toplayıcılık dönemi) yerleşik düzene geçmesiyle, tarım ve hayvancılıktan elde edilen ürün fazlası, kapitalizmin ilk sermaye birikimidir denilebilir.Artık insan karnını doyurmak için yol tepmeyecek, iklimlerin ve mevsimin kurbanı olmayacaktır.Doğayı biçimlendirebileceğini farkettiğinde, kendini de yeni duruma göre biçimlendirir.Masumiyetin yitirilmesidir bu. Toprakların sınırlarının çizilmesi ile de özel mülkiyet dönemi başlar.Sermaye birikimi , fazla üreterek olduğu gibi, zayıf olanın elindekini zorla almak da olabilir.Nitekim, kabile savaşlarının başladığı,yağmaların ve katliamların arttığı, tıpkı toprak gibi "üretken" kadının da mülkleştiği sınıflı, (ilaveten cinsiyete dayalı olarak da) toplumsal yaşam başlar.Ataerkil düzen, mülkiyeti elinde tutmak için zaman içinde bu gün bile izlerini silemediğimiz üstyapı kurumlarını hayata geçirir.Bunları zaten biliyorsunuz..Komünizm, ilkel kapitalizmin bir alt basamağıdır. Doğadan beslenen komün üyesi, salt tüketiciydi..İklimler,coğrafi şartlar ve göçebeliğin zorlukları, insanı yerleşik düzene zorlamıştır.Yerleşik düzen (insan eliyle üretim) de kendi şartlarını oluşturmuştur.Komün üyesinin neden kapitalizmi sevebileceği yönündeki varsayımım da, çok basit nedenlere dayanıyor.İnsan doğası daha iyi yaşamanın , daha iyi beslenmenin ve egemen olmanın sağlayacağı üstünlüklere kayıtsız kalamaz .. "sahip olmak" ister..Sosyalizmin kapitalizmin içinden çıktığı yönündeki tezinize aynen katılıyorum.Sosyalizm, kapitalizm karşıtı gibi algılansa da (nitekim öyledir ve öyle tanımlar kendini), asıl karşı olduğu olduğu kapitalizmin kendisi değil, üretim/tüketim/paylaşımındaki adaletsizliktir.Özel mülkiyeti ortadan kaldırdığınızda, sosyalizm de kendini bitirir.Zira onu "var" kılan durum ortadan kalkmıştır.