Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Zaman Algılanır mı yoksa Algılatır mı?

E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ben de öyle düşünüyorum..Ne kadar doğru/bilimsel olduğunu-olmadığını blmem..Ama, her oluşum, kendi potansiyelinde kendi "zaman"ını taşır ve üretir..Çekirdek gibi..Bilincimiz, "zaman" boyutunu değişim/oluş/dönüşüm'ü gözleyerek; kesintisiz, yekpare bir boyut gibi algılama eğiliminde..Bilinçli değilken,ör:narkoz aldığınızda zaman algısı tümüyle ortadan kalkar..Veya uykudayken..

Bence bilinc ile suur ayni sekilde es anlamli olsalarda, suurluluk ilebilinclilik ayni degildir. Bu turkce de baska bir kelime olmamasindan kaynaklanir.

Suurluluk canlilik belirtisi iken, bilinclilik bilerek ve farkinda olarak algilamadir.

Soyle ornek vereyim. Bebek karni aciktiginin ve yediginin suurunu tasirken, ne yedigi hakkinda bilincli degildir.

Yemek yeme suuru ile bilincli beslenme farkli seylerdir.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
konuyu aşmakla birlikte bir değinmede bulunmak gereğini duyumsadım. bebek ergin olanın bilincine sahip değilse de tarihsel belleği ile bilinçli bir canlıdır ve her yiyecği salt aç olduğu için yemez, seçici davranır. kötü karşısında irkilir, iyi karşısında gülümser. buna da bebeğin zamanı algılama dilimi diyelim konu ile kısmen örtüşsün varsın...
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Bence bilinc ile suur ayni sekilde es anlamli olsalarda, suurluluk ilebilinclilik ayni degildir. Bu turkce de baska bir kelime olmamasindan kaynaklanir.

Suurluluk canlilik belirtisi iken, bilinclilik bilerek ve farkinda olarak algilamadir.

Soyle ornek vereyim. Bebek karni aciktiginin ve yediginin suurunu tasirken, ne yedigi hakkinda bilincli degildir.

Yemek yeme suuru ile bilincli beslenme farkli seylerdir.

Bilinç sözcüğü "bil" den geliyor zaten .Şuura bakmam lazım..
 

mavi su

Yeni Üye
13 Eki 2011
18
0
0
72
Tekrar Merhaba,
Eğer yanılmıyorsam, Şuur Osmanlıca’dır ve yerine kunllandığımız Bilinç Türkçedir.
Algı ise nesnel dünyayı duyular yoluyla öznel bilince aktarma, dış dünyanın duyumlarla gelen imgesinin bilinçte gerçekleşen tasarımıdır.

Bir kaya parçasının ya da bir ağaç gövdesinin kesitini alıp incelesek o kayanın ya da ağaç gövdesinin binlerce onbinlerce yıllık geçmişini öğrenebiliriz. Bir bebekte, genetik kodlarında kendisiyle ilgili tüm bilgileri taşır. Acıktığını anlaması, yediği yemeğe, ışığa, annesinin memesine verdiği tepki bu milyonlarca yıllık bilgi aktarımı sayesindedir. Bilinç (Osmanlıca Şuur), insanın toplumsal ilişkileri ve etkinlikleri içinde çevresini ve kendisini anlamasını sağlayan anlıksal süreçlerin toplamıdır. Duygu, irade, heyecan, karekter, sezgi gibi bütün anlıksal süreçlerin toplamıdır. Bu nedenle bir bebeğin kavrama, deneme yanılma, şartlanma yoluyla ve daha bir sürü toplumsal pratiklerle öğrenmesi ve bu bilgilerin toplamı bilinci oluşturur ve toplumsal bir üründür.

Bilincin insandan bağımsız bir güç olduğuna inanan evrensel ya da tanrısal olduğunu iddia eden felsefeciler de var, ama oralara girersek hiç çıkamayız işin içinden.
Ben kendi adıma, "Hiçbirşeyi değiştiremeyen hayvansal çaba ile her şeyi değiştirebilen insansal çaba arasındaki tek fark, insansal çabanın bilinçli oluşudur..." savına katılıyorum.

Konu nereye geldi değil mi :) Tartışmaların güzelliği de bu...
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Ben kendi adıma, "Hiçbirşeyi değiştiremeyen hayvansal çaba ile her şeyi değiştirebilen insansal çaba arasındaki tek fark, insansal çabanın bilinçli oluşudur..." savına katılıyorum.

Konu nereye geldi değil mi :) Tartışmaların güzelliği de bu...
Çok anlamlı bağlamışsınız konuyu...Kendinden bir türlü hoşnut olamayan, kendisiyle barışamayan tek canlı türüyüz yani..."Doğaya dönüş" başlığında da, başka konu başlıklarında hep insanın "kendini arayışı" karşımıza çıkıyor..Değiştirdikleriyle birlikte, kendisi de değişiyor..Sahi, neyi/nerede/nasıl kaybetmiştik biz?*:)
 

mavi su

Yeni Üye
13 Eki 2011
18
0
0
72
Teşekkür ederim. Aynı zamanda da tek vahşi türüz diye bir ekleme yapmak isterim. Zevk için öldüren, her zaman ihtiyacından fazlasına sahip olmak isteyen bir tür olduğumuz için. Günlerce medyada Japonların başlarına gelen felaket karşısındaki sakin, vakur ve sabırlı duruşları verildi. Gerçekten hayran olmamak elde değildi. Gel gelelim aynı Japonlar değil mi yağmur ormanlarını katleden ve okyanuslarda balinaların kökünü kurutan? Bu çelişkiyi çok uzun süre düşündüm. Para, güç, iş adamları ve siyaset işin içine girince her şey bozuluyor, siz ne dersiniz?
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Para, güç, iş adamları ve siyaset işin içine girince her şey bozuluyor, siz ne dersiniz?

Sanıyor musunuz ki bugün ezilen(ler) iktidara,güce, paraya kavuştuklarında erdemli olacaklar/kalacaklar?İnsan, ölüm korkusunu öldürerek, yokoluşunu yok ederek ,yoksulluğunu yoksul bırakarak yenmeye çalışır.Sınırsız beklentileri, tutkuları, yaşam enerjisi, hazları.. .doğum-ölüm arasındaki kısacık ömre sığmaz..Lambaya hapsedilmiş saldırgan bir cindir.Ölüme tek koşulla razı olur..Ölüm; "daha iyisine ve kuşkusuz sonsuz..olana" doğuş ise..İnsan, birtürlü insanlığına sığamamıştır..:(
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sanıyor musunuz ki bugün ezilen(ler) iktidara,güce, paraya kavuştuklarında erdemli olacaklar/kalacaklar?İnsan, ölüm korkusunu öldürerek, yokoluşunu yok ederek ,yoksulluğunu yoksul bırakarak yenmeye çalışır.Sınırsız beklentileri, tutkuları, yaşam enerjisi, hazları.. .doğum-ölüm arasındaki kısacık ömre sığmaz..Lambaya hapsedilmiş saldırgan bir cindir.Ölüme tek koşulla razı olur..Ölüm; "daha iyisine ve kuşkusuz sonsuz..olana" doğuş ise..İnsan, birtürlü insanlığına sığamamıştır..:(

Fiziksel insan insanligina "sigmak" degil, henuz numenal olarak daha insanligina varamamistir. "Sigmadigi", dusunce davranis, yasam, iliski ve kurdugu duzen/sistem olarak insandisiligi ve insanlikdisiligidir
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Fiziksel insan insanligina "sigmak" degil, henuz numenal olarak daha insanligina varamamistir. "Sigmadigi", dusunce davranis, yasam, iliski ve kurdugu duzen/sistem olarak insandisiligi ve insanlikdisiligidir

İnsanlığa varma konusunda eksiklerimiz gediklerimiz var katılıyorum..Bununla birlikte, insandışılık-insanlıkdışılık sıfatlarınıza katılmıyorum.İnsana özgü olan her şey iyi/kötü/canice/güzel/yıkıcı/yapısı her ne ise...insancadır ve insanlığa mahsustur... içi-dışı diye belirlenemez...Etiktir/yanlıştır/doğrudur demek daha uygun bence..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İnsanlığa varma konusunda eksiklerimiz gediklerimiz var katılıyorum..Bununla birlikte, insandışılık-insanlıkdışılık sıfatlarınıza katılmıyorum.İnsana özgü olan her şey iyi/kötü/canice/güzel/yıkıcı/yapısı her ne ise...insancadır ve insanlığa mahsustur... içi-dışı diye belirlenemez...Etiktir/yanlıştır/doğrudur demek daha uygun bence..

Bir seyin "insanogluna ozgu" olmasinin belirleyicisi nedir?, onun dogalligi mi, yoksa yapilandirilmis yapi ve isleyisli dusunceselligi mi?

Bana her insanoglunun hilafsiz dusunup te uyguladigi bir insanlikdisi evrensel onay almis uygulama ornegi ver. Beslenme ve koruma/korunma v.s. gibi tum canli alemini kapsayan yasam yetilerinden bahsetme. Sonucta bunlar numenal yetinin degil, fenomenin ihtiyaclaridir.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Bir seyin "insanogluna ozgu" olmasinin belirleyicisi nedir?, onun dogalligi mi, yoksa yapilandirilmis yapi ve isleyisli dusunceselligi mi?

Bana her insanoglunun hilafsiz dusunup te uyguladigi bir insanlikdisi evrensel onay almis uygulama ornegi ver. Beslenme ve koruma/korunma v.s. gibi tum canli alemini kapsayan yasam yetilerinden bahsetme. Sonucta bunlar numenal yetinin degil, fenomenin ihtiyaclaridir.
Her ikisi de (1.paragraf için.)
Merakını giderme/bilme/anlama çabası..örneğin (2.prg.için)
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Ikincisi insanlikdisi mi, yoksa aksine insanoglu numenal ytisinin getirdigi mi? Neden insanlidisi?, ya da insanlik iceren yonleri yok mu?

2.si insanlıkdışı değil tabii."İnsanlıkdışı" diye bir şey yok..İnsanın hem maddi/somut/Fenomen) hem manevi/soyut/numen yanları var...Bilimsel kriterlere uydurmak adına onu ve edimlerini budayamayız..İnsanlıkdışından kastınız, insanın eğitilmemiş, doğal, bencil,vb...nitelikleri ise, bunlar insanın dışında değil tam da içinde...Bilinçaltında kuzu kuzu yatıyor...Alt bilinci türümüzün belleğinden silmek, (numenal yeti zihniyetini bir şartlandırma/yeniden yapılandırma aracı gibi kullanarak,yetkin süperegolar imal etmek))gibi bir şey önermiyorsunuzdur umarım?Çünkü bu kimliksizleştirmektir..Geçmişini çalmaktır...Geleceğini de...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
2.si insanlıkdışı değil tabii."İnsanlıkdışı" diye bir şey yok..İnsanın hem maddi/somut/Fenomen) hem manevi/soyut/numen yanları var...Bilimsel kriterlere uydurmak adına onu ve edimlerini budayamayız..İnsanlıkdışından kastınız, insanın eğitilmemiş, doğal, bencil,vb...nitelikleri ise, bunlar insanın dışında değil tam da içinde...Bilinçaltında kuzu kuzu yatıyor...Alt bilinci türümüzün belleğinden silmek, (numenal yeti zihniyetini bir şartlandırma/yeniden yapılandırma aracı gibi kullanarak,yetkin süperegolar imal etmek))gibi bir şey önermiyorsunuzdur umarım?Çünkü bu kimliksizleştirmektir..Geçmişini çalmaktır...Geleceğini de...

Insanlikdisindan kastim, dogal zihniyetin yapilandirilmis yapi ve isleyisinin hayvani icerigidir.

Buradaki "hayvani" hayvani "asagilamak, kucumsemek, yermek" v.s. icin degil; anima ve animus, animosity, yani vahset, barbarlik, iskence, saldiri, oldurmek, katliam v.s. icin kullanilmistir ve insanogluna ve onun dogal zihniyetine aittir.

Cunku hayvan sadece yasamak ve beslenmek icin oldurur, hayvani yani numenal degildir. Insanoglu hayvandan tecrube kazanan bir canli turu olarak, hayvanin yasam ve beslenme dogalligini, dusunceye ve her turlu etik degere, sistemlesmeye ve bu ugurda savasima tasimistir.

Hayvan, din, milliyet, cikar, ekonomi, politika, tore, vatan v.s. ugruna kendi disina cikmaz, ama insanoglu kendi insan numenal yetisinin disina cikar ve hayvaniliginde gerisinde kalir.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Insanlikdisindan kastim, dogal zihniyetin yapilandirilmis yapi ve isleyisinin hayvani icerigidir.

Buradaki "hayvani" hayvani "asagilamak, kucumsemek, yermek" v.s. icin degil; anima ve animus, animosity, yani vahset, barbarlik, iskence, saldiri, oldurmek, katliam v.s. icin kullanilmistir ve insanogluna ve onun dogal zihniyetine aittir.

Cunku hayvan sadece yasamak ve beslenmek icin oldurur, hayvani yani numenal degildir. Insanoglu hayvandan tecrube kazanan bir canli turu olarak, hayvanin yasam ve beslenme dogalligini, dusunceye ve her turlu etik degere, sistemlesmeye ve bu ugurda savasima tasimistir.

Hayvan, din, milliyet, cikar, ekonomi, politika, tore, vatan v.s. ugruna kendi disina cikmaz, ama insanoglu kendi insan numenal yetisinin disina cikar ve hayvaniliginde gerisinde kalir.

Sorun burada kilitleniyor zaten.."insan"ın ne olduğu sorunu..İnsan, kendi dışına çıkmamakla, hayvanla eşitlendiğini düşünür.Çıkmak, çıkmak adına birşeyler yapmaktır derdi ki; inekle aynı olmasın...Aşağı olup/olmamayı sorguladığı da yoktur çoğunun..Bu ülkede hala hayvanlara tecavüz edilmesi doğal karşılanabiliyor...İnsanla -insanın ayırımı nerde nasıl hangi ölçütle başlar?Ölçüyü kim, kime göre koyacaktır?Ölçüye uymayana/uymak istemeyene ne olacaktır?
Uyumsuz olanın gerekçesi nedir?Bunlar dikkate alınmalı mıdır? bilemiyorum.. beni aşar..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sorun burada kilitleniyor zaten.."insan"ın ne olduğu sorunu..İnsan, kendi dışına çıkmamakla, hayvanla eşitlendiğini düşünür.Çıkmak, çıkmak adına birşeyler yapmaktır derdi ki; inekle aynı olmasın...Aşağı olup/olmamayı sorguladığı da yoktur çoğunun..Bu ülkede hala hayvanlara tecavüz edilmesi doğal karşılanabiliyor...İnsanla -insanın ayırımı nerde nasıl hangi ölçütle başlar?Ölçüyü kim, kime göre koyacaktır?Ölçüye uymayana/uymak istemeyene ne olacaktır?
Uyumsuz olanın gerekçesi nedir?Bunlar dikkate alınmalı mıdır? bilemiyorum.. beni aşar..

Insanin numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak nasil dusunup, davranacagini, yasayip iliski kuracagini, duzenin, sistemini ve kurumlasmasini ortayakoyabilmek, su an yaptiklarinin insan numenal yetisine uygun dusmedigini ve sorunun gozleminin algilanabilmesini getirir.

Sorun insanoglu nedir degil, insan ne yapmamalidir, yani yapilanlarin insan numenal yetisine uygun olmadigi onun insan ve insanlikdisiligini belirler.

Eger insan numenal yetisi mesela iskence yapmazsa, yetisini insanlastirmis olur.

Burada olan sorundur, olmayan degil. Sorun insanin ne oldugu degil, neden insan olamadigidir.

Yani olana eklemek yerine, olani cikarmak ve olanin sorun oldugunu algilamak, yeni bir sorun eklemek degil.
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Insanin numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak nasil dusunup, davranacagini, yasayip iliski kuracagini, duzenin, sistemini ve kurumlasmasini ortayakoyabilmek, su an yaptiklarinin insan numenal yetisine uygun dusmedigini ve sorunun gozleminin algilanabilmesini getirir.

Sorun insanoglu nedir degil, insan ne yapmamalidir, yani yapilanlarin insan numenal yetisine uygun olmadigi onun insan ve insanlikdisiligini belirler.

Eger insan numenal yetisi mesela iskence yapmazsa, yetisini insanlastirmis olur.

Burada olan sorundur, olmayan degil. Sorun insanin ne oldugu degil, neden insan olamadigidir.

Yani olana eklemek yerine, olani cikarmak ve olanin sorun oldugunu algilamak, yeni bir sorun eklemek degil.
İnsan, insan olmayı "gerçekten, canı gönülden" ister mi acep?Sorumluluk üstlenmeden yetilerini "yetki"ye çevirmenin rehavetine, kibirine kapılmışken niye bundan vazgeçsin?Amirine karşı gelmeyi göze alarak işkence yapmayı reddeden birey, kendi seçimini
yapmaktadır..Çünkü eyleminden sorumlu olduğunun farkındadır."Yap dediler yaptım" ın arkasına sığınma gereği duymaz..Koltuk değneği gibi yaslanacak birşeyler aramaz.. Eylemi/eylemsizliği için bedel ödemeyi göze almıştır.Her iki insan da, seçimleriyle eninde sonunda yüzleşecektir..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İnsan, insan olmayı "gerçekten, canı gönülden" ister mi acep?Sorumluluk üstlenmeden yetilerini "yetki"ye çevirmenin rehavetine, kibirine kapılmışken niye bundan vazgeçsin?Amirine karşı gelmeyi göze alarak işkence yapmayı reddeden birey, kendi seçimini
yapmaktadır..Çünkü eyleminden sorumlu olduğunun farkındadır."Yap dediler yaptım" ın arkasına sığınma gereği duymaz..Koltuk değneği gibi yaslanacak birşeyler aramaz.. Eylemi/eylemsizliği için bedel ödemeyi göze almıştır.Her iki insan da, seçimleriyle eninde sonunda yüzleşecektir..

Isteyip istememesinin sence temeli nedir?

Soyle bir ornek vereyim. Insanoglu tarihinde su an elde ettiklerini birakip, bir cag oncesinin dunyasinda yasamak ister mi?, isterse neden ister, istemez ise neden istemez?

Bu istemdeki bilinc ve farkindaligin rolu nedir?
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Isteyip istememesinin sence temeli nedir?

Soyle bir ornek vereyim. Insanoglu tarihinde su an elde ettiklerini birakip, bir cag oncesinin dunyasinda yasamak ister mi?, isterse neden ister, istemez ise neden istemez?

Bu istemdeki bilinc ve farkindaligin rolu nedir?

İster, (geçmiş çağı)çünkü farkındalıkar ve bilgi arttıkça, yükümlülükleri de artar..Niteliklerini geliştirmek zorunluluğuyla başbaşa kalır.En basitinden , otomasyona ve iletişim tekniklerine ayak uydurmak, yarışmak zorunda kalır.Alışkanlıklarını terketmek , bunlar üzerine inşa ettiği özgüvenini yıkar.Hasretle, iç çekerek " bizim zamanımızda..."diye söze başlayanları unutmayalım..
İster (bu çağı) çünkü tüketme güdüsü tatmin edilir ve "tüketici" sıfatıyla da olsa adam yerine konduğunu hisseder.
Özetle, bütün çağlardaki varsaydığı çıkarlarından vazgeçemez...Kah geriye dönüş için hazırola geçer, kah borsayı takip eder..
Sonuçta hangi çağda yaşarsa yaşasın, elindekilere, kazandığını sandıklarına yapışır ve eldeki tek kuş, daldaki iki kuştan iyidir diye düşünür
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İster, (geçmiş çağı)çünkü farkındalıkar ve bilgi arttıkça, yükümlülükleri de artar..Niteliklerini geliştirmek zorunluluğuyla başbaşa kalır.En basitinden , otomasyona ve iletişim tekniklerine ayak uydurmak, yarışmak zorunda kalır.Alışkanlıklarını terketmek , bunlar üzerine inşa ettiği özgüvenini yıkar.Hasretle, iç çekerek " bizim zamanımızda..."diye söze başlayanları unutmayalım..
İster (bu çağı) çünkü tüketme güdüsü tatmin edilir ve "tüketici" sıfatıyla da olsa adam yerine konduğunu hisseder.
Özetle, bütün çağlardaki varsaydığı çıkarlarından vazgeçemez...Kah geriye dönüş için hazırola geçer, kah borsayı takip eder..
Sonuçta hangi çağda yaşarsa yaşasın, elindekilere, kazandığını sandıklarına yapışır ve eldeki tek kuş, daldaki iki kuştan iyidir diye düşünür

Insanoglu cag degisimi olarak celiski yasamaktadir. Cag olarak bilim ve teknikte ilerlerken, numenal insan ve insanlikta gerilemektedir.

Ama sonucta insanoglu caga ayak uyduramadigi zaman, yasam ve iliski olarak geri kalir.

Cag ilerledikce insanoglunun numenal insan ve insanliginin geri gitmesi ise, zaten yapilandirilmis dogal zihniyetin yapi ve isleyisinin korunmasi ve kollanmasi sorunudur.

Oyuzden bugun cagin getirdigi her turlu yeniligi algilayan ve kullanan bir kisi, hic bir zaman bunu kaybetmek istemez. Mesela TV bugun teknik bir kullanimdir, kimse bunun bulunmadigi ve kullanilmadigi caga geri donmek istemez. Bu basta akila terstir.

Senin dedigin, genelde nesil farkindan ve "eski" nesillerin cagin nimetlerinden yararlanmamasindan kaynaklanir.

Ayrica dusunce ve davranislar da cagin getirdigi bilimsel ve teknik yeniliklere gore degisim gosterir. Zaten bu degisime ayak uydurmamak istemek, anlam ve icerik olarak gericilik ve tutuculuktur. Yani bir direnc ve karsi koyus soz konusudur.

Ama "eski" herzaman "yeniye" yerini birakmak zorunda kalmistir. Bunun sureci ve yerine gelisi, cografi ve toplumsal olarak farklilik gosterebilir. Hele gunumuz dunyasinda,m bilhassa bilginin elde edilebilir olmasi bu sureci de kisaltmaktadir.

Bugun 100 yil once yasam surmus ve olmus bir kisiyi canlandirip, dunyaya geri getirsen; bu ona yeni gelen dunyaya ayak uydurmak icin cok zorlanacaktir. Cunku her yonuyle degisik bir dunya ile karsilasacaktir.

Hasret cekenlerin, o hasreti cekme nedeni, yeni dunyaya ayak uyduramamalarindan kaynaklanir. Cunku yeni eskinin yerini almistir ve eski artik gundemde degildir, yeniye de ayak uyduramamak, sadece eskiye ozlem olarak yansir, taki yeniden tat alana kadar.

Unutmamak gerekirki, akil hic bir zaman kazandigini kaybetmek istemez ve yeni seyler kazanmaya bakar. Yeni kazanclar da eskiyi zamanla mucadele verilse bile,unutturur ve boylece insanoglu cag degistirir.

Hangi cagda olursa olsun, caga oyle veya boyle ayak uyduramayan da, bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik olarak yasam ve iliski olarak geri kalmis demektir. Ayrica bu geri kalmisligi savunuyorsa da ozaman da tutucudur.

Konu geri kalmislik ve tutuculugun iyiligi/kotulugu, dogrulugu/yanlisligi degildir. Bunun yarattigi cag disi her turlu sorundur. Bu da gozleme yansir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst