Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Yalnızlığın Hafifliği

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
"hiç" ile birlikte değerlendirdiğinizde sonuca ulaşacağınızı söyleyebilirim.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
böyle olunca onu salt olarak değerlendirdiğimizde elde kalan ne olacak? düşüncenin saltılığı...
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
böyle olunca onu salt olarak değerlendirdiğimizde elde kalan ne olacak? düşüncenin saltılığı...

Sorun da burada..Fenomen yani algılama bitince "hiç" başlıyor.Bu arada farklı kullanılan hiçleri de ayıklamak gerek.Örneğin;Hiç İstanbula gitmedim'deki hiç, pekiştirme amaçlı ..Param yok ile hiç param yok arasında bir fark olmamasına rağmen, buradaki hiç de pekiştirme amaçlı...Yani bizim "hiç"imiz bu değil öyle değil mi? Biz salt kendisi için kullanılan hiçi tartışıyoruz?O zaman algısız bir alanda kavram üretme/tanımlama sıkıntısı başlayacak."Hiç" , bizim ötemizde, bizim bitiiğimiz yerde başlayan şey olacak..Aristo mantığında tümel olumsuzlamada kullanılan hiç de bizim hiçimiz olamaz.O zaman "hiç", "her" karşıtı durumunda çünkü ve "her"tümel olumlamayı niteliyor.Oysa hiçin dilsel pekiştireç veya yokluk anlamı dışında kendine özgü bir çerçevesi olmalı."Her" leri çıkardığımızda elimizde "hiç" kalıyorsa, hiçin kapsamı daha geniş...???
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
“Hiç” in günlük dilde kullanılması ile burada söz ettiğimiz” hiç” in aynı olmadıkları konusunda hem-fikir olduğumuzu düşünmekteyim. “bizim ötemiz” dediğiniz şey, bir açıdan madde-ötesi anlamına gelmez mi? Madde-ötesi var mı ki “hiç” onun yerini alsın? “hiç” tanımlanamayandır; tanımlanabilen şey/olgu aynı anda “hiç” olmaktan çıkar. Algının var-saydığı, tanımlayamadığı, düşün-selin yarattığı bir yokluktur hiç... Ayrıca “her”, hiç-bir –şeyden çıkartılamaz ki “hiç” kalsın?
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
“Hiç” in günlük dilde kullanılması ile burada söz ettiğimiz” hiç” in aynı olmadıkları konusunda hem-fikir olduğumuzu düşünmekteyim. “bizim ötemiz” dediğiniz şey, bir açıdan madde-ötesi anlamına gelmez mi? Madde-ötesi var mı ki “hiç” onun yerini alsın? “hiç” tanımlanamayandır; tanımlanabilen şey/olgu aynı anda “hiç” olmaktan çıkar. Algının var-saydığı, tanımlayamadığı, düşün-selin yarattığı bir yokluktur hiç... Ayrıca “her”, hiç-bir –şeyden çıkartılamaz ki “hiç” kalsın?

"Her", tanımlanabilen tekil-çoğul-tikelleri ifade etmektedir.Yani az çok tanımlanabilenş algılanabilen ya da ölçümlenebilenlerin hepsi.Bir daireyi kapsayan daha büyük bir daire kurgulayalım(alan/kapsam açısından) İçerideki daha küçük daire, algımızla kavrayabildiklerimizi işaret etsin.Bu güçük dairede "her"kavrama bir tanım düşer.Bu daireyi çepeçevre saran daha büyük daire ise Kant'ın tabiriyle numen alanı(duyusal olarak kavranamayan) olsun.Küçük daireyi çıkarınca elimizde hiç kalır derken böyle düşündüm.Algılanamayanın yokluğuna nasıl hükmedebiliriz?Hiçlik ve yokluk aynı değil bence...Hiç heri doğurandır.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Hayali yaratılan daireler ve kesişmeleri ile içerisindeki küçük daireler ve onların çıkarılması sonucunda elde kalanın bir “hiç” olmadığı sonucuna varmak bu mantık dizgesi içerisinde doğru olsa da gerçeği yansıtamaz. “hiç” denilen ne dairenin içinde ne de dışında değildir; çünkü o sadece düşüncenin ulaşamadığı noktada yine düşüncenin yarattığı bir dayanaktır. “hiç” olmayandır.

Ancak, yalnızlık bir “hiç” değildir diyebiliriz değil mi?
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Hayali yaratılan daireler ve kesişmeleri ile içerisindeki küçük daireler ve onların çıkarılması sonucunda elde kalanın bir “hiç” olmadığı sonucuna varmak bu mantık dizgesi içerisinde doğru olsa da gerçeği yansıtamaz. “hiç” denilen ne dairenin içinde ne de dışında değildir; çünkü o sadece düşüncenin ulaşamadığı noktada yine düşüncenin yarattığı bir dayanaktır. “hiç” olmayandır.

Ancak, yalnızlık bir “hiç” değildir diyebiliriz değil mi?
"Hiç bir şeyde gözüm yok..."Güzel bir şarkıdan bir dize...bezginliğimizin, yorgunluğumuzun ya da doygunluğumuzun özeti.Buradaki hiç, istenebilecek/isteyebileceğimiz "her"şey demek değil mi?
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Söylediğiniz “her-şey” çağrışımını yapan bir dize…ve fakat gerçekte “her-şey” i ifade etmez; ifade ediyor olsa idi, “hiç bir şeyde gözüm var” dizesi ile anlamdaş olması gerekirdi. Bir adım daha ileri gidelim ve diyelim ki, “her şeyde gözüm yok”, “her şeyde gözüm var”

“hiçbir şeyde gözüm yok” ile “her şeyde gözüm yok” örtüşmüyorlar….
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Söylediğiniz “her-şey” çağrışımını yapan bir dize…ve fakat gerçekte “her-şey” i ifade etmez; ifade ediyor olsa idi, “hiç bir şeyde gözüm var” dizesi ile anlamdaş olması gerekirdi. Bir adım daha ileri gidelim ve diyelim ki, “her şeyde gözüm yok”, “her şeyde gözüm var”

“hiçbir şeyde gözüm yok” ile “her şeyde gözüm yok” örtüşmüyorlar….

Burada yerliyerine oturmayan, dilsel anlamda olumsuzluk içeren önermenin "her"le başlayamaması..Her, ontolojik olarak "var"lığı, "hiç" ise yokluğu ifade ediyor.Daha önce söylediğim gibi ,hiçin Aristo mantığındaki sadece pekiştireç olarak kullanılması.Her param yok...diyemeyiz.Hiç param yok dediğimizde, hiç ve yok özdeş olsa idi ikisini birden kullanmamamız gerekirdi.Özüne geleyim, benim içerikte kastetiğim hiç metafiziğe işaret ediyor.Bildiklerimizin/algılayabildiklerimizn bilmediklerimizden daha az olduğunu (en azından şimdilik) düşündüğüm için hiç dairesinin içine bilimi ve kısmen felsefeyi daha küçük daire olarak aldım.Tartıştıkça konuyu daha geniş düşünebiliyorum.Bir dilbilimci gözüyle yazdıklarım komik olabilir (veya mantıksal çıkarım olarak kurgularım)ama ben devam edeceğim.İlgimi çekti bu hiç meselesi..."hiç yoktan problem ürettim kendime"...
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Gerçeğin bildiklerimiz ile sınırlı olmaması onun fizik-ötesinde olduğu anlamına gelmez. “hiç yoktan problem üret…”mek mümkün olmayandır. Hiç-yok tan hiç üretilemez. Öyle ise, sözcüklerin, kavaram ve dilin büyülü dünyası ile bilinç ve algı farklılaştırılabiliyor demektir. Hemen denecektir ki, olmayan bir şey/olgu/fenomen nasıl kavramlaştırılır? Bu mümkündür. Nasıl mı? Önce fizik-ötesinde bir alan olduğu bilince yerleştirilecek ve sonra da bu alana bir tanım konulacak; artık bir kavramlaştırma işlemi başlamış ve olmayan şey bilinçlerde var olarak görünmeye başlamış demektir. İnsanın kanması nasıl sağlanabilir dersiniz?

örneğin. yalnızlık hep hüzün çağrıştıran, uzaklaşılmak istenen, ruh daraltıcı olarak görülmekte ve değerlendirilmektedir. gerçekte ise yalnızlık bir özgürlüktür ve hafiflik sağlar.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
nihilizm ve yalnızlık arasında bir bağ/ilişki/yakınlaşma var mıdır?
 

glsezinrs

Yeni Üye
12 Ara 2010
1,358
0
0
64
Yalnızlık dışarıdan gözlenebilir bir durum mudur sizce?(fiziksel yalnızlığı kastetmiyorum tabii...)
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
dışarıdan gözlemlenmeye, algılanmaya başlandığı andan itibaren o durum yalnızlık olmaktan çıkar. bu haline, yalnızlığın paylaşılabilirliği olarak tanım koymak mümkündür.
 

yazar yazamaz

Yeni Üye
23 Nis 2011
57
1
6
Efenim, iki çeşit 'yalnızlık' vardır;
1- Mecburi Yalnızlık.
2- Tercihli Yalnızlık.

Mecbuurii Yalnızlık:

Adı üstünde olup, garibimin muhtemelen yakın uzak çevresindeki kişi-lerin vefat etmesi-boşanması-kaçması, borç takması, küsmesi küstürmesi, saklanması gözüne görünmemesi vb. bir şekilde yalnız kalmış, erkekse - zamanında evin bütün işlerini hanımın sırtına yüklemiş.. bu yüzden iki yumurta efsanesini tokuşturamayan, çarşafını çorabını donunu nevresimini makineye sokuşturamayan..
Habire 'ruh eşi-ikizi' arayışında, 'aşkımı arıyorum, görenler bulanlar müdüriyete..' anonsunda.. falan.

Aşağıda izah edeceğim, 'Tercihli Yalnız Kişi' özelliklerini
sıyırın, mecburi yalnızlık resmi de cascavlak ortaya çıkıverecektir.

Tercihli Yalnızlık:

kuuşşlaaarr.. kuşlar..
uçabilsem sizin gibi de
düz olsa şu yokuşlar
düşse üstümden
şu riyakaar bakışlar..

Kişi, yalnızlığı uzuun yıllar heyecanla dilemiş sabırla beklemiştir. Vatana devlete millete Sakarya'ya, aile kurumuna, komşulara mahalleye, muhtara bakkala vergi dairesine borcunu ödemiş, alacaklarından vaz geçmiş..
Ve "İşte gün bu gündür, bayramdır düğündür.. Vira bismillahh.." deyu, kuş olup süzülmüştür.. yalnızlığaa.. yıldızlığaa.. yalınlığa.. Essahtan harbiden gerçekten özgürlüğe..

Öncelikle, yalnız kişi dik durur ve doğaya sıfır oturur.
Kuuş cıvıltıları içinde gümüş sabahlar..
Üüü ü ü rüüüüü... Kukurikuuuuu.... "ciik.. cikcikcikcik.. ciii.. ciciciciii.. crrrr..
toprak güneş dağlar orman dere bulutlar aydede yıldızlar.. geccee..
Yeşil gurrbağa vraak vrakları.. hauvv havavav.. miyaauuvv..
Evden bahçe kapısından adım attığında cummpp.. doğanın bağrına, maşuğunun koynuna kredi kartsız tektaşsız giren aşık gibi şevkatle ihtimamla ihtiramla süzülür..

Yalnızlığı tercihli statüde yaşayan kişi, spordan zamanı işlemekten aciz değildir..
Laklak edecek insan arayışı içinde bakkala manava şoföre
habire çene çalmaya sarkmaz.. Kaldı ki bunlardan uzaktır zaten.
Dikiş iğnesinin o nazlı cilveli inatçı delikciğinden ipliği
een çok üçüncü denemede öbür tarafa yallah..
Sürekli olaraktan sürek avında eş dost arkadaş aşk arayışında değildir..
Duvarların üstüne üstüne geldiğini zannetmez..
Yemeği bir hanımdan daha leziz sağlıklı ve yenilikli yapar..
Sabahın bulaşığını akşama, akşamın bulaşığını geçen sabahınkiyle beraber bu sabaha bırakmaz..
Geceleri uykuya dalmak için, seksen sağa doksan sola dönelemez, kırk kere dizlerini karnına çekmez, yüzükoyun.. kalkk.. aç tv yi.. internete girr.. yapmaz..
"Mevla kimseleri yalnız komasın" diye dualar etmez..
Devamlı bir üretim gelişim içindedir..
Yalnızlığın acısına dayanamayıp, ağlaya zırlaya, anasını arayan mart kuzusu gibi mee.. meeee.... melemez..

kuuşşlaaarr.. kuşlar..
tükürüp beton bloklarına
teknolojik boklarına
alıp vermeyen mekanlarına
sosyal imkanlarına
bankasına kankasına..
sarkıtıp topuklarımdan gölgemi
kimsecikleri küstürmeden
uçabilsem sizin gibi..
kestirmeden..

kuuşşlaarr..
benim için de uçuşun..
benim içimde uçuşun..

Ööyle "ben yalnızım.." deyivermekle de yalnız olunmaz.
Sen apartmanda iki-üç artı bir de otur, sabah akşam dedikoducu selamsız suratsız komşunla karşılaş, avm lerde vakit öldür, habire tüket, altında dört tekerli teneke kutu trafikte ömür tüket, egzoz dumanı yut, hormonlu domates hıyar ye, tv de haber dizi izle.. yazın yediğin hurmalar kışın kredi kartıyla tırmalasın.. ondan sonra otur, yok yalnızım da.. yok hüzünlüyüm de.. şarkı söyle şiir miir yaz edebiyat yap..
Cık, olmaz öyle yalnızlık anacım.

Medeni madeni sistem robotu.
modern olmuş kişi
üretir iki işi
biri çöp biri çişi
.......
Rakipsizdir yalnız kişi. Artık kimsecikler onunla sidik yarışı yapamaz. Dedikodu gıybet ikiyüzlülükten, alavera dalavera, dakkadubara, abidik gubidikten, laylaylomdan, kin nefret intikam gibi kaka duygulardan, her çeşit oyundan oyunculuktan uzaktır.
Yemek yapmakta maharetli, zamanı işlemekte marifetli,
temizlikte bulaşıkta çamaşırda titizdir.
Öyle bol yağlı etli değildir, sportmendir.
Dağda ormanda saatlerce yürüyebilir.
Konuşmaya acıkmaz, güünleerce hiç konuşmadan yaşayabilir.
Canı sıkılmaz..
Stres presine girmez..
Psikolojik pişik olmaz..
Depresyon onu depmez..

"E yuh çüş.. n'aaptın öyle, ot gibi sap gibi kuru odun gibi kodun, aman.."
demee..
Kendin okumaktır, ruha bürünmektir, hayata tek bir yüz ile görünmektir yalnızlık..

Sihirlidir..

Sonracığıma efendicağızlarıma diyeyim, yalnız kişi hayatın cücüğünü...
..........
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Teşekkürler sayın yazar yazamaz,

Yalnızlık içe kapanma olarak değerlendirilmemelidir. Yalnızlık bir bilgidir, bir duyumsama ve algılamadır...Zorunlu olarak tanımladığınız yalnızlık iletişimsizlik ile örtüşmez mi? İletişim kuramamak/kurmak istememek yalnızlık değildir; içe kapanmadır. Yalnız olan kişi içe kapanmaz ancak iç-dünyası ile barışık kalmayı başarır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Üst