- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 19 Şub 2012
- Mesajlar
- 1
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Varoluş gizemine yanıt? Soruyla başlamak gerekir, derinde yatan ipuçlarını deşifre etmek için. Adem’in (a.s) kitapta yazıldığı gibi balçıktan varoluşuna mı, materyalist düşüncenin kurucusu Karl Marks’ın öğretisi olan atom parçacıklarının rastgele çarpışması kuramına mı ya da Darvin’in evrim teorisine mi inanmalı? Belki de aşikar olan, fakat yaradılış teorisini basite indirgemesi yada kaos yaratabileceği korkusuyla insanlardan saklı tutulan, başkalarının vakıf olduğu, biz aptalların göremediği başka varsayımları mı düşünmeli?
Materyalist Görüş;(Allah’ın sonsuzluk kavramının içinde yer alması ve malumunuz sahip olduğumuz düşünce sisteminin kimyası gereği her başlangıcın bir sonu her sonun bir başlangıcı olması temel alındığından hiçbir varlığın bu yapının dışında kalamayacağı düşüncesi dinin varoluşunu farklı yorumlamaya sebep olmuştur.) İnsanoğlu ezelden beri ya da düşünme becerisinin geliştiği çağlardan günümüze hayatına anlam verebilme çabasıyla, belki de bu görüşün aksine kendi varlığının anlamsızlığı ve ölüm korkusunun kendisini hiçliğe sürükleyeceği korkusu ve korkularını bastırma içgüdüsüyle içinden çıkamayacağı bir mücadeleye sürüklenmiştir. Bu mücadele insanoğlunun zaferiyle yani ölümsüzlüğü beraberinde getiren bir ölüm ve bunu tasarlayan bir tasarımcı, tasarlayanın öğretileri ve bu öğretileri Adem oğluna kabul ettirecek seçilmiş kabul gören bir aydının rehberliğiyle, sonuçlandı.
Darvin her ne kadar din karşıtlığı düşünce ve duygularla hareket etmemiş olsa da teorisi bu duruma zemin hazırlamış fakat şu ana kadar ara dönem canlı fosili bulunamadığından bu teoriye sahip çıkmak bilimsel çevre tarafından da kuşkuyla bakılmaktadır. Bu nedenle üzerinde durmak manasız.
Allah’ın varlığını inkâr etmek önyargıdır. Niyet fikri, fikir de zikri şekillendirir. Dini öğretileriyle, kazanımlarıyla, içte ve dışta yansıttığı ahenkle, vicdan da yarattığı dengeyle duygularda vuku bulduğu saflıkla ele almalı. Varoluşun cevabı şu soru da saklı. Tanrı dört kitabının birçok ayetinde neden ben yerine biz demeyi tercih etmekte?
Materyalist Görüş;(Allah’ın sonsuzluk kavramının içinde yer alması ve malumunuz sahip olduğumuz düşünce sisteminin kimyası gereği her başlangıcın bir sonu her sonun bir başlangıcı olması temel alındığından hiçbir varlığın bu yapının dışında kalamayacağı düşüncesi dinin varoluşunu farklı yorumlamaya sebep olmuştur.) İnsanoğlu ezelden beri ya da düşünme becerisinin geliştiği çağlardan günümüze hayatına anlam verebilme çabasıyla, belki de bu görüşün aksine kendi varlığının anlamsızlığı ve ölüm korkusunun kendisini hiçliğe sürükleyeceği korkusu ve korkularını bastırma içgüdüsüyle içinden çıkamayacağı bir mücadeleye sürüklenmiştir. Bu mücadele insanoğlunun zaferiyle yani ölümsüzlüğü beraberinde getiren bir ölüm ve bunu tasarlayan bir tasarımcı, tasarlayanın öğretileri ve bu öğretileri Adem oğluna kabul ettirecek seçilmiş kabul gören bir aydının rehberliğiyle, sonuçlandı.
Darvin her ne kadar din karşıtlığı düşünce ve duygularla hareket etmemiş olsa da teorisi bu duruma zemin hazırlamış fakat şu ana kadar ara dönem canlı fosili bulunamadığından bu teoriye sahip çıkmak bilimsel çevre tarafından da kuşkuyla bakılmaktadır. Bu nedenle üzerinde durmak manasız.
Allah’ın varlığını inkâr etmek önyargıdır. Niyet fikri, fikir de zikri şekillendirir. Dini öğretileriyle, kazanımlarıyla, içte ve dışta yansıttığı ahenkle, vicdan da yarattığı dengeyle duygularda vuku bulduğu saflıkla ele almalı. Varoluşun cevabı şu soru da saklı. Tanrı dört kitabının birçok ayetinde neden ben yerine biz demeyi tercih etmekte?