E
evrensel-insan
Ziyaretçi
‘Hanım hanım nerede dayımın hacdan getirdiği namaz takkesi ‘ diye sordu Volkan bey.Hanımda” bir dakika bey şu takacağım başörtüyü bulayım da sonra bakarım dolaba” dedi.Volkan bey aslında çok koyu bir ateisti, eşin Nalan hanımda onunla aynı dünya görüşüne sahipti.Gerçi ateist bir ailenin namaz takkesi ve başörtüsü ile be işi olur diyeceksiniz.Elbette ki olmazdı olmaması lazımdı.
Fakat volkan beyin iş yerinden en yakın arkadaşının babası vefat etmiş, gündüz cenazesine gitmiş , inan masada arkadaşına ayıp olmasın diye cenaze namazı kılar gibi yapmış, sonra kabristanda yapılan duaya yine inanmadan nameden amin demişti.Bu akşamda okuma vardı, yine ayıp olmasın diye takke takıp , hocaların okuyacağı kuranı kerimi dinleyecekti.
Ertesi gün volkan bey işten çıkmıştı, bir yandan yürüyor bir yanda, dün arkadaşının babasının islami cenaze ritüellerine katılmakla doğru yapıp yapmadığını düşünüyordu ki, tam o sırada hoparlörden
-Allahau ekber , Allahü ekber ...
diye başlayan bir ses işitti.Ezan okunuyordu, içinden hemn “Aziz Allah” dedi.Sonrada sorguladı kendi kendini , bir ateist olmasına rağmen neden içinden Aziz Allah diyordu ki, küçükken dedesi öğretmişti , bir türlü bırakamamıştı bu tekerlemeyi söylemeyi.Aman canım boş ver dedi, eski bir alışkanlık işte inanamadıktan sonra ne fark eder ki, “aziz allah da derim, inşallah da derim”.
Yoluna devam etti, o sırada İstiklal marşı okunmaya başladı, bir yandan da Ay-Yıldızlı bayrak göndere çekiliyordu.O da dimdik durarak başladı tüm kalbiyle tüyleri diken diken olarak marşı söylemeye.Sonuna geldiğinde de,
“HAKKIDIR HAKKA TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL” dedi.tapınma falan ilkel dinci ritüellerdi, Allaha falan taptığı da yoktu ama, olsun canım inanmadıktan sonra söylese ne olacaktı.
O sırada gözü ay yıldızlı bayrağa ilişti, kurban olurdu bu bayrağa, sonra gözü bayrağın biraz ilersindeki caminin minaresindeki ay yıldıza takıldı, fakat burada da ay yıldız vardı.Tüm bedevi ülkelerin bayraklarında olduğu gibi, olsun canım boş ver dedi, bizim bayrağımızdaki ay yıldız başkaydı, şehid kanları üzerine ayla yıldızın yansımasıydı.Bir yandan da düşündü şehidde islami bir kavramdı, galiba islami kavramları ateistin lügatından çekseler dilsizi oynaması gerekecekti.
Bu düşünceler içinde devam etti yoluna, bir yandan da ret ettiği dinci tabuların bir ateist olarak hayatına ne kadar etki ettiğini düşünüyordu.Ateist olan eşi ile de tanışması çok ilginç olmuştu.Volkan bey çok çağdaş ve aydınlık bir insan koyu bir ateisti dinci hurafelere, tabulara pirim vermezdi.Fakat iş bulamıyordu.
Bir arkadaşı da demişti ki, “ volkancım sen bir telli babaya git bak ben gittim iş buldum”.İşsizlikte canına tak demişti, bir defacıkla da bir şey olmazdı, nolurdu ki gitseydi kimse görmeden Telli babaya.Bir gün , gözünü karartıp gitti.Baktı millet bez parçalarına kuranları sarıyor adağı olsun diye asıyordu.
Cebini yokladı cebinde Turan Dursun’un, “tabu can çekişiyor, din” kitabı vardı, bunu asacaktı Muhammeddin yazdığı kuranı asacak hali yoktu ya..Orada bulduğu bir kumaş parçasıyla bu kitabı sarmalayıp asıyordu ki, arkadan çok tatlı bir bayan sesi
“-aaa siz bu kitabı okudunuz mu “ ? dedi.
Bir yandan kitabı sarmalayıp asarken, sesin sahibine baktı , genç bir bayandı, “evet okudum çok beğenirim , ya siz “dedi.Bayanda “evet defalarca” dedi ve ekledi “sizin gibi aydınlık bir insanı çok tanımak isterdim”.Sonra beraber cafeye geçtiler, enteresan bayanda kendisi gibi koyu bir ateistti.Önce ateizmin sorunlarından, sonra havadan sudan, sonra durumlarından bahsettiler, Volkan bey inanmasa da bir arkadaşının tavsiyesi üzerine buraya geldiğini sıkla sıkla söyledi ve arkasından sordu, “YA SİZ”.
Bayan boynunu öne eğdi ve düşünceli düşüncelli “nolur beni kınamayın ama kısmetimin açılması için buraya geldim, yaşım ilerliyor evlenebilirmiş değilim ailemde sıkıştırıyor hadi kızım bul bi tane evlen diye bende bir arkadaşımın tavsiyesi ile buraya geldim, denize düşenin yılana sarılması gibi bir şey “ dedi.
Volkan kızı süzdü aslında akça pakça çok tatlı bir kızdı, “ hayret ya senin gibi bir kızın kısmetinin kapalı olması çok şaşırdım “dedi.Kız anlattı “aslında erkek arkadaşlarım olmadı değil oldu, fakat iş ciddiye binip evlilik aşamasına gelince erkek arkadaşlarımın ailesi beni ateistim diye ret etti” dedi.Volkan düşündü şu kazı aslında tam kafasına göreydi.
Volkan bey Telli babadan sonra gittiği iş görüşmesi çok güzel geçmişti.Ertesi günde çağırıp işe alındığını söylemişlerdi.Hemen Nalanı aradı, görüşmek istediğini söyledi “alo nalan görüşebilir miyiz ? “dedi., mutluğunu onunla paylaştı.Nalana çıktıkları cafede , kendisini çok beğendiğini ve ilerde eş olarak düşündüğünü iletti.Telli babanın hikmeti, Volkan bey iş Nalan Hanımda eş bulmuştu.Ne demişler fala inanama faldan da geri kalma, Telli Babaya gitti diye ateistliğinden mi olmuştu sanki, kimsenin haberi olmadıktan sonra ne çıkardı.
Aradan yıllar geçmiş Volkan bey çoluk çocuğa karışmıştı,Önümüzdeki ayda seyahate çıkacaktı, bilim bakalım nereye, Mekke’ye.Anacığı çok yaşlandığını hacca çok gitmek istediğini fakat kendisinin gidecek durumu olmadığını söyleyip, tarlaları satıp Ateist Volkan beyle eşi Ateist Nalan hanımı vekaleten Hacca yollayacaktı.
Bu olay Volkan beyin bayağı canını sıkıyordu ama anacığını nasıl kırardı üstelik son günleri.Kıramazdı tabi Hacca gidecekti, sonra gitse ne olacaktı ki, bir kere kendi için gitmiyordu, vekaleten anası babası için gidiyordu, orada dini ritüelleri inanmamadan yaptıktan sonra haccın ritüelini yapmış sayılmaz, fakat anasının günlünü yapmış olurdu.
Pek ya arkadaşlarına ne diyecekti, “hacca gidiyorum “ mu?.Demezler miydi adama “ulan Volkan sen ateist değil miydin kafayı mı yedin olm lan”..Onun için bir film uydurmalıydı 15 günlük kısa dönem gider sonrada, tatil için Dubayiye plaja falan gittim derdi, üstelik yalandan kim ölmüştü ki.Sonra hızlı hızlı eve gitti, hoş beşten sonra geçti bilgisayarın başına.
“Ah İnternet seni çok seviyorum “dedi ve ..........da yazmaya, başlamıştı Muhamedin 6 yaşındaki kızla evliğimden, hala kızı Zeynebe göz koyması konularında detaylı yazmayı çok severdi.Zaten ilgisini çeken 2-3 konu vardı bu konuyu yüzlerce defa gündeme getirmişti ama yinede anlatmaya doyamıyordu ve hızlı hızlı yazıyordu.Çünkü önümüzdeki günler çok yoğun olacaktı, e oğlanlar büyümüş kestirme çağı gelmişti.
Git davetiye bastır, dağıt, mevlid okuyacak hocaları ayarla falan.Bir yandan da düşünüyordu, klavye başında Muhammede ver veriştir sonrada git onun sünnetine uygun kestir.Kurana ver veriştir fakat hocaları çağır mevlid yaptır.Ama olsun akşama dansözde çağırmıştı, içki faslı falan haramlar helalleri götürür, hiç yapılmammış gibi olurdu.Fakat artık bu bir dini ritüel değil ibadetti bir defa oluyordu, sürekli olacak hali yoktu ya, olsa çocuklar hadım olurdu.
Sonra bir ara “kestirmesek “ dediğinde kaynanası olacak çiçeron karını nasıl hışımla ona baktığını hatırlamıştı.Bu karının diline düşmektense git fosseptik kuyusuna düş daha iyiydi be.Üstelik kayınbiraderi olacak HIRBO da, “enişte kestirmezsek olmaz, laf söz olur diye çatmıştı”.
Volkan bey kestirecekti başka çaresi yoktu, bir yandan da yazıyordu klavyede, “muhammed 6 yaşında bir kızı almayla ne olduğunu ortaya koymuştur böyle bir adamın sünnetine uyulur mu ?”.Hı görsünler di dinciler, bu Muhamed denilen adama uyulmayacağını.Gerçi o da sünnet yaptırmaktaydı ama olsun bir defacıkla bir şey olmazdı.
Bu arda .......... diye biri türemişti forumda nerden çıkmıştı bu adam.Yok bayraktaki ayla yıldız dinci sembolmüş, sünnet muhammeddin uygulamalarına katılmakmış, istiklal marşını bir ateist söyleyemezmiş, cart curt.
Manyaga bak manyağa , seninde benim gibi cadı bir kayınvaliden olsun, ondan sonra çocuklarınkini kestirmede göreyim, olm monitör başında atmak tutmak kolay tabi lavuk.Senin söylediğin gibi bir ateistin olma ihtimali 238234235342254075974 de 1 ihtimal tamammı, gelip burada bizim iç alemimizde fırtınalar estirip adamın asabını bozama.Belki de bu dinciydi, “sen sus bakalım pis dinci, iktir ol git”.
Aman boş ver dedi, böyle salaklarla mı uğraşacağız , yazılarına devam etti.Volkan bey klavye karşında Muhamme de verip veriştirirken saat ilerlemişti bayağı.Nalan hanım seslenmişti, “volkancım bırak dünyayı kurmamayı gel de yatağa beni kurtar, ölüyorum valla ayol”.Bu sese kayıtsız kalınır mıydı !.
İş bittikten sonra Volkan bey banyoya geçmiş, önce yıkanıp teistlik günlerinde kalma bir alışkanlıkla güsül boy abdesti almıştı.Duaları falanda okuyordu fakat inanamadan.Hani yemin ederken ayağını kaldırann tutmazmış ya bu da öyle.Eski bir alışkanlıktı işte.Bunlar zaten dinlerden öncede vardı ve temizlik herkese özgüydü gusül boy abdesti falan almanın da dinle alakası yoktu, Muazez İlmiye Çıgda Sümerlilerde de güsül boy abdesti olduğunu pişmiş tabletlerdeki yazılarla kanıtlamıştı onun için gönlü rahattı.
Belki tebessüm ederek, belki kızarak okuduğunuz bu öykü bizlerin öyküsüydü.Bu senaryodaki Volkan Bey ve Nalan hanım sanal kişiliklerdir, fakat hayatlarından yansıttığımız olaylarsa biz ateistlerin yaşamındaki reel davranış kalıpları.
Bizler ateist olduğumuzu bağıra bağıra söyleriz, halbuki yaşamımız incelendiğinde ise bunun dinci sembol, anlayış ve ritüellerle dolu olduğunu görürüz.Biz elbette ateistiz fakat sadece dilimizle, fakat gerçek yaşmadıysa bir dindarın yaptıklarını yapar sonrada kendimizle çelişki içinde yaşamımıza devam ederiz.
Bu konuda bizi biri uyarmaya kalkmasın, o zamanda kıyameti koparır üstüne saldırı söylemediğimizi bırakmayız.Çünkü anlattıklarını kabullendiğimiz zaman iç alemimizde çelişkiler ve fırtınalar yaşayacağızdır.İyisi mi sustur gitsin, tabunun tüm değerlileriyle içi içe el ele kol kola bir yaşam yaşa gitsin.Kim değiştirmiş ki bu dünyayı biz değiştirelim.
Onun için sahtekar iki yüzlü bir tipi oynamakta hiçbir salınca yok, Monitör başında iyi bir ateist, yaşamda da iyi bir din tatbikatçısı olarak, iki veya daha fazla kişiliği bir beyin ve vücutta canlandırırız.Böyle gelmiş bu böyle gider, değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. -Alinti-
Fakat volkan beyin iş yerinden en yakın arkadaşının babası vefat etmiş, gündüz cenazesine gitmiş , inan masada arkadaşına ayıp olmasın diye cenaze namazı kılar gibi yapmış, sonra kabristanda yapılan duaya yine inanmadan nameden amin demişti.Bu akşamda okuma vardı, yine ayıp olmasın diye takke takıp , hocaların okuyacağı kuranı kerimi dinleyecekti.
Ertesi gün volkan bey işten çıkmıştı, bir yandan yürüyor bir yanda, dün arkadaşının babasının islami cenaze ritüellerine katılmakla doğru yapıp yapmadığını düşünüyordu ki, tam o sırada hoparlörden
-Allahau ekber , Allahü ekber ...
diye başlayan bir ses işitti.Ezan okunuyordu, içinden hemn “Aziz Allah” dedi.Sonrada sorguladı kendi kendini , bir ateist olmasına rağmen neden içinden Aziz Allah diyordu ki, küçükken dedesi öğretmişti , bir türlü bırakamamıştı bu tekerlemeyi söylemeyi.Aman canım boş ver dedi, eski bir alışkanlık işte inanamadıktan sonra ne fark eder ki, “aziz allah da derim, inşallah da derim”.
Yoluna devam etti, o sırada İstiklal marşı okunmaya başladı, bir yandan da Ay-Yıldızlı bayrak göndere çekiliyordu.O da dimdik durarak başladı tüm kalbiyle tüyleri diken diken olarak marşı söylemeye.Sonuna geldiğinde de,
“HAKKIDIR HAKKA TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL” dedi.tapınma falan ilkel dinci ritüellerdi, Allaha falan taptığı da yoktu ama, olsun canım inanmadıktan sonra söylese ne olacaktı.
O sırada gözü ay yıldızlı bayrağa ilişti, kurban olurdu bu bayrağa, sonra gözü bayrağın biraz ilersindeki caminin minaresindeki ay yıldıza takıldı, fakat burada da ay yıldız vardı.Tüm bedevi ülkelerin bayraklarında olduğu gibi, olsun canım boş ver dedi, bizim bayrağımızdaki ay yıldız başkaydı, şehid kanları üzerine ayla yıldızın yansımasıydı.Bir yandan da düşündü şehidde islami bir kavramdı, galiba islami kavramları ateistin lügatından çekseler dilsizi oynaması gerekecekti.
Bu düşünceler içinde devam etti yoluna, bir yandan da ret ettiği dinci tabuların bir ateist olarak hayatına ne kadar etki ettiğini düşünüyordu.Ateist olan eşi ile de tanışması çok ilginç olmuştu.Volkan bey çok çağdaş ve aydınlık bir insan koyu bir ateisti dinci hurafelere, tabulara pirim vermezdi.Fakat iş bulamıyordu.
Bir arkadaşı da demişti ki, “ volkancım sen bir telli babaya git bak ben gittim iş buldum”.İşsizlikte canına tak demişti, bir defacıkla da bir şey olmazdı, nolurdu ki gitseydi kimse görmeden Telli babaya.Bir gün , gözünü karartıp gitti.Baktı millet bez parçalarına kuranları sarıyor adağı olsun diye asıyordu.
Cebini yokladı cebinde Turan Dursun’un, “tabu can çekişiyor, din” kitabı vardı, bunu asacaktı Muhammeddin yazdığı kuranı asacak hali yoktu ya..Orada bulduğu bir kumaş parçasıyla bu kitabı sarmalayıp asıyordu ki, arkadan çok tatlı bir bayan sesi
“-aaa siz bu kitabı okudunuz mu “ ? dedi.
Bir yandan kitabı sarmalayıp asarken, sesin sahibine baktı , genç bir bayandı, “evet okudum çok beğenirim , ya siz “dedi.Bayanda “evet defalarca” dedi ve ekledi “sizin gibi aydınlık bir insanı çok tanımak isterdim”.Sonra beraber cafeye geçtiler, enteresan bayanda kendisi gibi koyu bir ateistti.Önce ateizmin sorunlarından, sonra havadan sudan, sonra durumlarından bahsettiler, Volkan bey inanmasa da bir arkadaşının tavsiyesi üzerine buraya geldiğini sıkla sıkla söyledi ve arkasından sordu, “YA SİZ”.
Bayan boynunu öne eğdi ve düşünceli düşüncelli “nolur beni kınamayın ama kısmetimin açılması için buraya geldim, yaşım ilerliyor evlenebilirmiş değilim ailemde sıkıştırıyor hadi kızım bul bi tane evlen diye bende bir arkadaşımın tavsiyesi ile buraya geldim, denize düşenin yılana sarılması gibi bir şey “ dedi.
Volkan kızı süzdü aslında akça pakça çok tatlı bir kızdı, “ hayret ya senin gibi bir kızın kısmetinin kapalı olması çok şaşırdım “dedi.Kız anlattı “aslında erkek arkadaşlarım olmadı değil oldu, fakat iş ciddiye binip evlilik aşamasına gelince erkek arkadaşlarımın ailesi beni ateistim diye ret etti” dedi.Volkan düşündü şu kazı aslında tam kafasına göreydi.
Volkan bey Telli babadan sonra gittiği iş görüşmesi çok güzel geçmişti.Ertesi günde çağırıp işe alındığını söylemişlerdi.Hemen Nalanı aradı, görüşmek istediğini söyledi “alo nalan görüşebilir miyiz ? “dedi., mutluğunu onunla paylaştı.Nalana çıktıkları cafede , kendisini çok beğendiğini ve ilerde eş olarak düşündüğünü iletti.Telli babanın hikmeti, Volkan bey iş Nalan Hanımda eş bulmuştu.Ne demişler fala inanama faldan da geri kalma, Telli Babaya gitti diye ateistliğinden mi olmuştu sanki, kimsenin haberi olmadıktan sonra ne çıkardı.
Aradan yıllar geçmiş Volkan bey çoluk çocuğa karışmıştı,Önümüzdeki ayda seyahate çıkacaktı, bilim bakalım nereye, Mekke’ye.Anacığı çok yaşlandığını hacca çok gitmek istediğini fakat kendisinin gidecek durumu olmadığını söyleyip, tarlaları satıp Ateist Volkan beyle eşi Ateist Nalan hanımı vekaleten Hacca yollayacaktı.
Bu olay Volkan beyin bayağı canını sıkıyordu ama anacığını nasıl kırardı üstelik son günleri.Kıramazdı tabi Hacca gidecekti, sonra gitse ne olacaktı ki, bir kere kendi için gitmiyordu, vekaleten anası babası için gidiyordu, orada dini ritüelleri inanmamadan yaptıktan sonra haccın ritüelini yapmış sayılmaz, fakat anasının günlünü yapmış olurdu.
Pek ya arkadaşlarına ne diyecekti, “hacca gidiyorum “ mu?.Demezler miydi adama “ulan Volkan sen ateist değil miydin kafayı mı yedin olm lan”..Onun için bir film uydurmalıydı 15 günlük kısa dönem gider sonrada, tatil için Dubayiye plaja falan gittim derdi, üstelik yalandan kim ölmüştü ki.Sonra hızlı hızlı eve gitti, hoş beşten sonra geçti bilgisayarın başına.
“Ah İnternet seni çok seviyorum “dedi ve ..........da yazmaya, başlamıştı Muhamedin 6 yaşındaki kızla evliğimden, hala kızı Zeynebe göz koyması konularında detaylı yazmayı çok severdi.Zaten ilgisini çeken 2-3 konu vardı bu konuyu yüzlerce defa gündeme getirmişti ama yinede anlatmaya doyamıyordu ve hızlı hızlı yazıyordu.Çünkü önümüzdeki günler çok yoğun olacaktı, e oğlanlar büyümüş kestirme çağı gelmişti.
Git davetiye bastır, dağıt, mevlid okuyacak hocaları ayarla falan.Bir yandan da düşünüyordu, klavye başında Muhammede ver veriştir sonrada git onun sünnetine uygun kestir.Kurana ver veriştir fakat hocaları çağır mevlid yaptır.Ama olsun akşama dansözde çağırmıştı, içki faslı falan haramlar helalleri götürür, hiç yapılmammış gibi olurdu.Fakat artık bu bir dini ritüel değil ibadetti bir defa oluyordu, sürekli olacak hali yoktu ya, olsa çocuklar hadım olurdu.
Sonra bir ara “kestirmesek “ dediğinde kaynanası olacak çiçeron karını nasıl hışımla ona baktığını hatırlamıştı.Bu karının diline düşmektense git fosseptik kuyusuna düş daha iyiydi be.Üstelik kayınbiraderi olacak HIRBO da, “enişte kestirmezsek olmaz, laf söz olur diye çatmıştı”.
Volkan bey kestirecekti başka çaresi yoktu, bir yandan da yazıyordu klavyede, “muhammed 6 yaşında bir kızı almayla ne olduğunu ortaya koymuştur böyle bir adamın sünnetine uyulur mu ?”.Hı görsünler di dinciler, bu Muhamed denilen adama uyulmayacağını.Gerçi o da sünnet yaptırmaktaydı ama olsun bir defacıkla bir şey olmazdı.
Bu arda .......... diye biri türemişti forumda nerden çıkmıştı bu adam.Yok bayraktaki ayla yıldız dinci sembolmüş, sünnet muhammeddin uygulamalarına katılmakmış, istiklal marşını bir ateist söyleyemezmiş, cart curt.
Manyaga bak manyağa , seninde benim gibi cadı bir kayınvaliden olsun, ondan sonra çocuklarınkini kestirmede göreyim, olm monitör başında atmak tutmak kolay tabi lavuk.Senin söylediğin gibi bir ateistin olma ihtimali 238234235342254075974 de 1 ihtimal tamammı, gelip burada bizim iç alemimizde fırtınalar estirip adamın asabını bozama.Belki de bu dinciydi, “sen sus bakalım pis dinci, iktir ol git”.
Aman boş ver dedi, böyle salaklarla mı uğraşacağız , yazılarına devam etti.Volkan bey klavye karşında Muhamme de verip veriştirirken saat ilerlemişti bayağı.Nalan hanım seslenmişti, “volkancım bırak dünyayı kurmamayı gel de yatağa beni kurtar, ölüyorum valla ayol”.Bu sese kayıtsız kalınır mıydı !.
İş bittikten sonra Volkan bey banyoya geçmiş, önce yıkanıp teistlik günlerinde kalma bir alışkanlıkla güsül boy abdesti almıştı.Duaları falanda okuyordu fakat inanamadan.Hani yemin ederken ayağını kaldırann tutmazmış ya bu da öyle.Eski bir alışkanlıktı işte.Bunlar zaten dinlerden öncede vardı ve temizlik herkese özgüydü gusül boy abdesti falan almanın da dinle alakası yoktu, Muazez İlmiye Çıgda Sümerlilerde de güsül boy abdesti olduğunu pişmiş tabletlerdeki yazılarla kanıtlamıştı onun için gönlü rahattı.
Belki tebessüm ederek, belki kızarak okuduğunuz bu öykü bizlerin öyküsüydü.Bu senaryodaki Volkan Bey ve Nalan hanım sanal kişiliklerdir, fakat hayatlarından yansıttığımız olaylarsa biz ateistlerin yaşamındaki reel davranış kalıpları.
Bizler ateist olduğumuzu bağıra bağıra söyleriz, halbuki yaşamımız incelendiğinde ise bunun dinci sembol, anlayış ve ritüellerle dolu olduğunu görürüz.Biz elbette ateistiz fakat sadece dilimizle, fakat gerçek yaşmadıysa bir dindarın yaptıklarını yapar sonrada kendimizle çelişki içinde yaşamımıza devam ederiz.
Bu konuda bizi biri uyarmaya kalkmasın, o zamanda kıyameti koparır üstüne saldırı söylemediğimizi bırakmayız.Çünkü anlattıklarını kabullendiğimiz zaman iç alemimizde çelişkiler ve fırtınalar yaşayacağızdır.İyisi mi sustur gitsin, tabunun tüm değerlileriyle içi içe el ele kol kola bir yaşam yaşa gitsin.Kim değiştirmiş ki bu dünyayı biz değiştirelim.
Onun için sahtekar iki yüzlü bir tipi oynamakta hiçbir salınca yok, Monitör başında iyi bir ateist, yaşamda da iyi bir din tatbikatçısı olarak, iki veya daha fazla kişiliği bir beyin ve vücutta canlandırırız.Böyle gelmiş bu böyle gider, değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. -Alinti-