Tanrı'nın Yaratması Egosumu?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Ghorky tarafından oluşturulan Tanrı'nın Yaratması Egosumu? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,248 kez görüntülenmiş, 34 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrı'nın Yaratması Egosumu?
Konbuyu başlatan Ghorky
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan oguz8891

Ghorky

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Eyl 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
36
Merak ettiğim bi konu var ve bu konuda araştırdıklarımdan pek tatminkar kalamadım...

Geçmişten bugüne bakıcak olursak binlere dinin, tanrısı veya tanrıları bulunmakta.Çoğunda kaynaklar var. Hepsi birer kullanım klavuzu durumunda. Hepsinin bi amacı var yani Tanrı'nın bi amacı bulunuyor, amacı olmayan bir varlık neden yaratsın. Peki o zaman burda Tanrıdaki benlik duygusu ortaya çıkmıyormu? Onundamı zaafları ve egoları var? Yani Tanrı mükemmel değilmi?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Inanci olan biri olarak Allah'in 99 sifatindan biride mutekebbir'dir. Bu kelimenin anlami;

Mütekebbir, Allah'ın her hususta çok büyük ve azamet sâhibi ulu yaratıcı olduğu anlamındadır. Büyüklük O'nun hakkıdır. Yaratılmışların hiçbirinin böyle bir hakkı yoktur.
Allah zâtında, sıfatlarında ve işlerinde mutlak olarak büyüklüğün tek sâhibidir. Hiçbir insan ve hiçbir yaratık için bu mânâda bir büyüklükten söz edilemez. Kendilerini büyük sanan nicelerinin Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri bir gerçektir. Büyüklük sevdâsına kapılanların yok olmalarına bâzen küçücük bir olay, hattâ bir virüs gibi çok küçük bir yaratık bile yetmiştir. Bu gerçek karşısında insanlar hangi büyüklükten söz edebilirler? Ululuk sâhibi, herşeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren demektir.

Bu O'nun zaafi yada egosu var anlamina gelmez. Ayrica Allah'a insanda bulunan sifatlari yuklemekte ne kadar dogrudur bilinmez. Yani benlik duygusu var, asik olabiliyor, kindar, nefret eder gibi. Hele hele ego tamamiyle anlamsiz bir yakistirma. Allah'in ne kadar mukemmel oldugunu anlayabilmen icin yarattigi seylere bakman kafidir. Ki O'nu kafada tasarlamak, nasildir, nasil degildir diye kaliba sokmaya calismakda yersiz bir yaklasimdir. O'nu sadece yarattiklari ile anlayabilir ve buyuklugunu gorebiliriz. Keza mukemmelliginide.
 

Ghorky

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Eyl 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
36
Burası Felsefe forumu değilmi sanırım ben öyle sanmışım , ben sorduğum soruya felsefik bi cevap aramıştım mantık çerçevesinde.

'' Kendilerini büyük sanan nicelerinin Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri bir gerçektir. Büyüklük sevdâsına kapılanların yok olmalarına bâzen küçücük bir olay, hattâ bir virüs gibi çok küçük bir yaratık bile yetmiştir.''

İşte burda tanrının cezalandırması bir sebep veya amaç değilmi? Mükemmel bi varlık neden buna ihtiyaç duyar. Sadece insanların egoları vardır Allah bunu neden yapıyor diyorum bende...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
İnsanlık tarihinin bilindiği anından bugüne mülkün yegane sahibi olan Allah' ın gösterdiği tek bir din vardır. Konu başlığındaki mesajınızda söz ettiğiniz gibi binlerce din, binlerce tanrı varlığı iddiası sadece safsatadır. Tabudur.
Bakın, Bakının ve Düşünün; Dünya üzerinde bazı insanlar beğense de beğenmese de, idrak edebilse de edemese de aslında muazzam bir düzen ve denge vardır. İnsanoğlunun kendi elleri ile bu dengeyi bozduğu da kaçınılmaz bir gerçektir.
Allah' ın cezalandırmayı vaad ettikleri de bu dengeyi bozan, ahengi yok, adaleti darmadağın edenlerdir. Ki; bu da cezadan ziyade adaleti sağlamak üzeredir.
Allah neden der ki; Huzuruma kul hakkı ile gelmeyin, affını vaad etmediğim 2. büyük günahtır.
Adaleti bu denli önemseyen bir yaratıcının egosundan söz edilebilir mi?
Uydurma tanrılarla mülkün gerçek sahibi olan Yüce Allah kavramları birbirinden çok farklı şeyler. Sanırım kafanız bu yüzden karışık.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Burası Felsefe forumu değilmi sanırım ben öyle sanmışım , ben sorduğum soruya felsefik bi cevap aramıştım mantık çerçevesinde.

'' Kendilerini büyük sanan nicelerinin Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri bir gerçektir. Büyüklük sevdâsına kapılanların yok olmalarına bâzen küçücük bir olay, hattâ bir virüs gibi çok küçük bir yaratık bile yetmiştir.''

İşte burda tanrının cezalandırması bir sebep veya amaç değilmi? Mükemmel bi varlık neden buna ihtiyaç duyar. Sadece insanların egoları vardır Allah bunu neden yapıyor diyorum bende...

Tanrının sizi yarattığını nereden biliyorsunuz? Tanrı size gelip ben seni yarattım dedi mi? Yoksa Tanrının yarattığını size birilerimi söyledi?
Yaratmak fiili olarak bir şeyin varlık alanında meydana gelmesidir ve varlık alanının kendi gibi görecelidir.
İnsan zihni doğası gereği yaratmayı yaratmıştır.

Selamlar.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Tanrının sizi yarattığını nereden biliyorsunuz? Tanrı size gelip ben seni yarattım dedi mi? Yoksa Tanrının yarattığını size birilerimi söyledi?
Yaratmak fiili olarak bir şeyin varlık alanında meydana gelmesidir ve varlık alanının kendi gibi görecelidir.
İnsan zihni doğası gereği yaratmayı yaratmıştır.

Selamlar.

Siz kendinizi kendimiz mi yarattınız? Bunu mu demek istediniz? ben mi yanlış anladım.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Burası Felsefe forumu değilmi sanırım ben öyle sanmışım , ben sorduğum soruya felsefik bi cevap aramıştım mantık çerçevesinde.

'' Kendilerini büyük sanan nicelerinin Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri bir gerçektir. Büyüklük sevdâsına kapılanların yok olmalarına bâzen küçücük bir olay, hattâ bir virüs gibi çok küçük bir yaratık bile yetmiştir.''

İşte burda tanrının cezalandırması bir sebep veya amaç değilmi? Mükemmel bi varlık neden buna ihtiyaç duyar. Sadece insanların egoları vardır Allah bunu neden yapıyor diyorum bende...

Evet burasi felsefe forumu ve bende islam felsefesine uygun bir bicimde cevapladim. Yazdiklarimi dikkatlice okursan on yargisiz ne anlatmak istedigimi daha iyi anlarsin keza ikinci defa sordugun sorunun cevabi orada var.
 

Ghorky

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Eyl 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
36
Evet burasi felsefe forumu ve bende islam felsefesine uygun bir bicimde cevapladim. Yazdiklarimi dikkatlice okursan on yargisiz ne anlatmak istedigimi daha iyi anlarsin keza ikinci defa sordugun sorunun cevabi orada var.

Yazdıklarınızı okudum dikkatlice ve önyargısız okuduğumu düşünüyorum ama yanılıyor olabilirim, zaten amacımız bu yanılgıları düzeltmek olmalı.

Tanrının bizi yaratmasında bi amaç oldugu noktasında hem fikiriz sanırım. Ona kulluk etmek için, şükran duymak için, ibadet için veya onu daha iyi anlamamız, vs vs... Buda Tanrının bizden bir isteği olduğu anlamına gelmiyormu istemek veya istememek bir ego göstergesi değilmidir... Çünkü ortada bi amaç var şart var. Kendi mükemmelliğiyle çelişen bir tanrının olması da tutarsız geliyor...
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
Tanrı kendi mükkemmelliği ile çelişmez.. Onun doğruları -hakikatları- bizim bilgimizden ötedir. Bizim bilgimiz ise sadece kendi bilgimizle sınırlıdır. Bu anlamda onun öğretileri ve seslenişleri - toplumsal düzeni toparlayıcı ve derleyici olan tinsel doktorinlerdir. Yani bildiğimiz dinlerdir. O olanın olduğu gibi olmayanında efendisidir. Biz kendi koşullarımızla ancak gerçekliğimiz kadarını sorgulayabiliriz. O ise tüm koşulların üstündedir. Bu yüzdenden tanrı kendisine yönelik egoistir ithamı biraz yanlış gibi..

Tanrı'nın faşist olabilceğini söylersen bunu bana göre biraz daha anlaşılır. Çünkü toplumsal adaletsizlik yeryüzünün her yerinde kol gezerken statüko ve seçilmişlik şanlı başlayanlar gibi bir sürü haklı bir haksızlık söz konusu dünyada. Muhakkak bununda bir amacı sebebi olabilir. Ama bu durum insan düşüncelerinin ve doğallığında insan eylemlerinin tüm cofrafyasını doğrudan etkileyen bir unsur..

Tıpkı eğitim sistemimiz gibi. 12 senelik eğitim hayatında insanların alamadığı öğretiler ve doğrular dershane süreci ile tamamlanıyor. Ve ÖSS doğru dürüst eğitimini veremediği sorularla insanları derin dehlizler içerisine atıp buhranlara sokuyor. Bu adil değil.. Tanrı'nın adaleti ise diğer tarafı bilemem ama dünyada hiç adil görünmüyor. Seçme ve seçilme hakkımız bir tercih sorunudur. Tercih ise doğrudan koşulların dayatmasıdır. Ve çoğumuz hayatlarında koşullara bağımlıdır. Belkide bu işin doğası budur..

Bir düşünür hepimiz yalnız çırılçıplak olduğumuz zaman eşitiz diyor.. Oysa hepimizin bir tarzı bakışı var. Nasıl eşitlik kavramı toplumsal bir uydurmaca ise belkide adalet kavramıda toplumsal bir uydurmaca giydirme olabilir. Ahlak'ın ve erdemin budalalığı gibi..
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Siz kendinizi kendimiz mi yarattınız? Bunu mu demek istediniz? ben mi yanlış anladım.

Sorunuz yanıltıcı. Ben yaratmak eyleminin göreceli olduğunu savunurken, siz kendi kendini yaratmaktan bahsettiniz, "kendi" bile göreceli iken.
İnsan zihni, orijini merak eder fakat bir çözüm bulamaz. Zihin doğası gereği bu tür konularda kestirimci yaklaşır, çünkü zihin gibi sınırlı bir sistemin, sınırsız ve sonsuz bir sistemi kavraması mümkün değildir. Bu imkansızlık, zihne "yaratımı" doğurmuştur. Tıpkı Tanrı fikrini doğurduğu gibi.
Varlık alanı içinde olan ve varlık alanı ile sınırlı zihin, yokluk ve sonsuzluk gibi sistemleri algılayamaz fakat kestirimci bir yaklaşımla etiketler. Keza varlık alanının bütününü de algılayamamıştır. Bu kadar sınırın içinde, Tanrı gibi varlık ve yokluk alanı dışında fakat varı ve yoku mümkün kılan bir sistemi kavraması mümkün değildir. İşte bu noktada, bedensel acizliğinin getirdiği bir zihinsel etki ile Tanrıya tanımlar getirir. "O iyidir", "O korur", "O yaratır", "O yok eder", vs...
Oysaki bu tanımların hepsi zihnin doğumdan itibaren elde ettiği sınırlı çevresel etkilerin bir sonucudur. Yani Tanrıyı tanımlarken bile bu sınırlı kelimeleri ve tanımları kullanır. Tıpkı sizin sorunuz gibi...
"Tanrı, var veya yok değildir, varı ve yoku mümkün kılandır", "Tanrı tanımlı ya da tanımsız değildir, tanımı mümkün kılandır", "Tanrı yaratan ve yok eden değildir, yaratımı ve yok olmayı mümkün kılandır" şeklinde bir yaklaşımla ancak Tanrı anlaşılabilir ki bu bir anlama değildir. Daha çok sonsuz, sınırsız bir yolculuktur.
Her fiil, zıttı ile birlikte bir sınır yaratır. "Yaratmak" ta bir sınır oluşturmaktadır. Bu sınırların hiç biri Tanrıyı açıklamaya yetmez. Sadece zihni karmaşalara geçici bir morfin etkisi yaratır!
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Yaratmak; sadece ve sadece Allah' a özgü bir özelliktir. Zira yaratmak ; " YOKTAN VAR ETMEK" demektir. Ve bu güç sadece Allah'a mahsustur.
Sizin söyleminiz de aynen benim soruma çıkıyor...Biraz dikkat ederseniz anlayacağınızdan kuşkum yok.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yaratmak; sadece ve sadece Allah' a özgü bir özelliktir. Zira yaratmak ; " YOKTAN VAR ETMEK" demektir. Ve bu güç sadece Allah'a mahsustur.
Sizin söyleminiz de aynen benim soruma çıkıyor...Biraz dikkat ederseniz anlayacağınızdan kuşkum yok.

Yaratmanın Allaha mahsus bir özellik olduğunu nereden biliyorsunuz? Tanrıyı biliyormusunuz ki özelliklerini bilebilesiniz? Yaratmak fiilini size kim öğretti? "Güç" ü size kim öğretti?
Sayın monaliza yazdıklarımın sizin bu çıkarımınızla hiç bir alakası yoktur. Ben Tanrının bir özelliği olduğunu savunmuyorum. Onun bir özelliği bir sıfatı bir eylemi yoktur diyorum. O, olması gerektiği gibi, olandır. Ona bir sıfat, bir eylem, bir özellik biçen; ancak ve ancak devinen ve göreceli bir yapı olabilir ki bu zihnin kendidir.
Ölünce zihniniz nerede? korkularınız nerede? düşünceleriniz nerede? size bu dünyada öğretilen, yaratmak, özellik, Tanrı gibi kavramlar nerede? Arzularınız, ıstıraplarınız nerede? Sizi zaman, mekan kavramı içine hapseden zihniniz nerede?
Zihninizce ortaya çıkarılan, size bu hayatınız boyunca öğretilen bunca bilgiyi bir anda yok edin, geriye ne kalır? Siz Tanrıyı bilmiyorsunuz, biri size Tanrıdan bahsetti ve bu bahsedilenler etrafında onu tanımlıyor, zihninizde bir yere koyuyorsunuz. "Onda bu güç var" diyorsunuz. Oysaki bu zihninizde yarattığınız Tanrı sizin Tanrınızdır. Gerçek ise hiç bir tanıma sığmaz, Tanrı tanımına bile, kavranamaz, anlaşılamaz, vs...
Yaratmayı tanımlarken bile, sıfatlara, fiillere, zıtlara takılıp kaldınız. "Yoktan, var etmektir" dediniz. Güç dediniz. Var ve yok zıt tanımlardır. Gerçek bu zıtlara bağımlı değildir. Yok olmadan var, var olmadan yok olmaz. Var ve yok ancak varın ve yokun ötesinde bir mutlakiyet zemininden(ki bu tanım bile bunu tariflemez) dolayı mevcutturlar. Yaratmak fiili ile bu öteyi kesip attınız.
Kendinizi yok etmeye çalışın.. "Ben yokum", "ben yokum" diyin. "Ben yokum" bile sizin varlığınızın ispatıdır!
"Ben varım" ve "Ben yokum" un ortak noktası olan "BEN" Gerçeğin aranılması gereken noktadır. Buda ancak mevcudun reddi ile mümkündür. "Ben şuyum", "ben buyum" tanımlarından ziyade, "ben bu değilim", "ben şu değilim" tanımlarına dönüşülmelidir. Özelliksiz, sıfatsız ve eylemsiz bir an ancak gerçeğe yakın bir an olabilir!
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Haklı olduğunuz tek nokta var Sn. PREAT. Bazılarının -anlaşılana göre sizin de- tanrı/lar/...Benimse "ALLAH" inancım var. Bu bağlamda ben sizi anlayabilirim. Ancak sizin ve paralelinizdeki düşünenlerin beni anlamasını/anlayabilmesini beklemiyorum.
Zihin,beyin,göz,bilinç ; yetmiyor görünen manzarada...Kalp gözü denen olgu giriyor devreye...Ve işte o olgu benim "ALLAH" ımın gücünde gizli...Tanrı/lara verilmemiş bir üstünlük. Bilinç'in zihin'in bahşiyet oranında alt edildiği muhteşem nokta...
İşte bu nedenle olsa ki; bu ve benzeri konuların tartışımı havanda su dövmekvari felsefi giyinimli tartışma alanlarını süslemekten ileri gidemeyecektir.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Haklı olduğunuz tek nokta var Sn. PREAT. Bazılarının -anlaşılana göre sizin de- tanrı/lar/...Benimse "ALLAH" inancım var. Bu bağlamda ben sizi anlayabilirim. Ancak sizin ve paralelinizdeki düşünenlerin beni anlamasını/anlayabilmesini beklemiyorum.
Zihin,beyin,göz,bilinç ; yetmiyor görünen manzarada...Kalp gözü denen olgu giriyor devreye...Ve işte o olgu benim "ALLAH" ımın gücünde gizli...Tanrı/lara verilmemiş bir üstünlük. Bilinç'in zihin'in bahşiyet oranında alt edildiği muhteşem nokta...
İşte bu nedenle olsa ki; bu ve benzeri konuların tartışımı havanda su dövmekvari felsefi giyinimli tartışma alanlarını süslemekten ileri gidemeyecektir.

Hiç Tanrıya inanıyorum ya da inanmıyorum dedim mi? Neden Tanrıyı ya da allahı, onun Tanrısı ve benim allahım şeklinde ayırıyorsunuz? Bu ayırımı sizmi yapıyorsunuz yoksa zihniniz mi? Benim hakkımda bir çıkarımda bulundunuz aynı çıkarımı kendi görüşleriniz içinde yapıyor olmayasınız?
Siz birşeyleri ve birilerini anladığınızı iddaa ediyorsunuz. Fakat yazdıklarımdan Tanrıya inandığımı ortaya çıkarıyorsunuz?! İnanmak fiili bile zihnin bir ürünüdür. Kalp gözü bile sıfatlar ve tanımlamalarla örülüdür. Size biri Tanrıdan, Allahtan yada kalp gözünden bahsetmemiş olsaydı belkide boyle bir inancınız olmayacaktı. Belkide ben sizi anlıyorumdur da siz beni anlamıyorsunuzdur?
Bunlar felsefik tartışmalardan ziyade, "ben" in sorgulanmasıdır. Kişiyi ve kişiliği oluşturan zihinsel "ben" ile gerçek "BEN" arasındaki farkın ortaya çıkması içindir!
Açıktır ki kişisel "ben" dikkatten kaçırılmadıkça, gerçek "BEN"i görmek mümkün değildir! Sizin Allah dediğinize giden tek yol "BEN" in ortaya çıkmasıyla başlar! Hani Yunus'un dediği gibi "Bir BEN var benden içeri" ...
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Praetorian Allah'a inaniyor musunuz? (boylelikle daha net tartisabilirsiniz, siz monaliza'nin inandigini biliyorsunuz ama o sizin inanip inanmadiginizi bilmiyor ve bu yuzden size onyargili davraniyor. cevabiniz bu durumu ortadan kaldiracaktir)
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Praetorian Allah'a inaniyor musunuz? (boylelikle daha net tartisabilirsiniz, siz monaliza'nin inandigini biliyorsunuz ama o sizin inanip inanmadiginizi bilmiyor ve bu yuzden size onyargili davraniyor. cevabiniz bu durumu ortadan kaldiracaktir)

Inanmak için bir zihne ve bir kalbe ihtiyaç var. Benim olmayan ve her hali ile göreceli bu zihin ve kalbin inançları "ben"i nasıl yönlendirebilir ki?
Siz, tarihlerden beri kasıtlı, kasıtsız saptırılmış, sıfatlar, isimler takılmış, özellikleri sıralanmış bir Allaha inanıp, inanmadığımı soruyorsunuz. Bende zihinizle yarattığınız bu bilinmezliği, yine zihniniz ve kalbiniz ile çözme çabanızı taktir ediyor fakat boşa kürek çekmek olduğunu belirtiyorum.
Siz Allahın varlığına inanıyormusun diye soruyorsunuz. Bende Varlığı ve yokluğu mümkün kılan dururken Allahın varlığına neden inanıyorsunuz diyorum. Siz "Ama benim allahım bu zaten" diyebilirsiniz fakat ona özellikler, sıfatlar ve sınırlandırmalar getirmekten kaçınmazsınız! Görmediğiniz ya da gözden kaçırdığınız; varlığın sınırlı olmasıdır ki bu her düşünceyi, her sözcüğü sınırlar! "Allah" kelimesini bile!
Sizin "Allah" dediğiniz hakkında söylenen her söz Güneşin yanındaki mum gibidir.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Siz, tarihlerden beri kasıtlı, kasıtsız saptırılmış, sıfatlar, isimler takılmış, özellikleri sıralanmış bir Allaha inanıp, inanmadığımı soruyorsunuz.

Preatorian ben sana bu soruyu yoneltmedim. Sorum su; Allah'a inaniyor musunuz?

Ayrica gormedigim yada gozden kacirdigim kavramdan bahsetmissiniz "varligin sinirli olmasi"
Anlamadigim su hem Allah'in sinirlandiralamayacagindan bahsediyorsun hemde ona varlik sifatini koyup varlik sinirlidir Allah varsa demek ki varliktir ve sinirlidira getirip, yok'tur demeye getiriyorsun. Sonrada bu yoklugu kalbimin icinde O diyerek yoktan varetmeye calisiyorsun. Yazdiklarinizdan anladigim bu.

Allah'in zati ve subuti olmak uzere sifatlari vardir. Diger 99 ismi sifat degil isimdir. Isim ile sifatin ne oldugunu sana burada anlatacak degilim. Bu 99 isim kuranda bazi ayetlerde ben yerine yer ettirdigi kelimelerdir. Zaten sorumuda bu yuzden sordum sana. Allah'a inaniyor musun diye? Sifatlari bilse idin varlik yokluk kavrami icinde yok olmazdin kafanda karismazdi.

Zati sifatlari;
Vucut yani varlik.
Kidem yani evveli ve ezeli olmayan
Beka yani ebediyet ve ahireti olmama
Vahdaniyet yani tek olma benzeri olmama
Kiyam Binefsihi yani varliginin devaminin baskasindan degil kendinden olmasi
Muhalefetun lil havadis yani insan sifatlarina ve onun koydugu sifatlara benzememesi

Subuti sifatlari
hayat
ilim
irade
kudret
sem yani isitme
basar yani gorme
kelam
tekvin yani yaratma, var etme

Bu sifatlar seni karmasadan cikaracaktir.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Preatorian ben sana bu soruyu yoneltmedim. Sorum su; Allah'a inaniyor musunuz?

Ayrica gormedigim yada gozden kacirdigim kavramdan bahsetmissiniz "varligin sinirli olmasi"
Anlamadigim su hem Allah'in sinirlandiralamayacagindan bahsediyorsun hemde ona varlik sifatini koyup varlik sinirlidir Allah varsa demek ki varliktir ve sinirlidira getirip, yok'tur demeye getiriyorsun. Sonrada bu yoklugu kalbimin icinde O diyerek yoktan varetmeye calisiyorsun. Yazdiklarinizdan anladigim bu. Yazılanları anlamamışsınız. Ben Allah vardır yada yoktur demiyorum. Kısaca ve öz olarak Allah ne vardır ne yoktur fakat hem vardır hem yoktur diyorum.

Allah'in zati ve subuti olmak uzere sifatlari vardir. Diger 99 ismi sifat degil isimdir. Isim ile sifatin ne oldugunu sana burada anlatacak degilim. Bu 99 isim kuranda bazi ayetlerde ben yerine yer ettirdigi kelimelerdir. Zaten sorumuda bu yuzden sordum sana. Allah'a inaniyor musun diye? Sifatlari bilse idin varlik yokluk kavrami icinde yok olmazdin kafanda karismazdi. İşte demek istediğim buydu. Siz bir sıfatlar ve isimler Allahına inanıyorsunuz. Aşağıda da bunları tanımlıyorsunuz. Allahın bir tanımı, bir sıfatı varmı ki bu tanımları ve sıfatları yazabiliyorsunuz? Yine kısaca bu sıfatları size birileri öğretti, yada bir yerlerde öğrendiniz ve doğruluğunu araştırmadan kabul ettiniz.

Zati sifatlari;
Vucut yani varlik.
Kidem yani evveli ve ezeli olmayan
Beka yani ebediyet ve ahireti olmama
Vahdaniyet yani tek olma benzeri olmama
Kiyam Binefsihi yani varliginin devaminin baskasindan degil kendinden olmasi
Muhalefetun lil havadis yani insan sifatlarina ve onun koydugu sifatlara benzememesi

Subuti sifatlari
hayat
ilim
irade
kudret
sem yani isitme
basar yani gorme
kelam
tekvin yani yaratma, var etme

Bu sifatlar seni karmasadan cikaracaktir.
her sıfat yeni bir soru işareti doğurmaktadır. Kafası karışık olan ben değilim ki gerçeğe bir sıfat vereyim. Size bir şeyler sorayım :

Zamanın olmadığı bir yerde ezelden ve ebediyetten bahsedilebilir mi?
Yokluk olmadan varlık olabilir mi? Yoku yok eden ve varı var eden nedir?
Vucudun olmadığı bir yerde, görmeden, duymadan bahsedilebilir mi?
Bilincin olmadığı bir yerde yaratmaktan söz edilebilir mi?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Senin bana bu sorulari sordugunda bekledigin saygiyi ben senden bekliyorum. Once soruma cevap ver ondan sonra ben senin sorularini teker teker cevaplandiririm. Allah'a inaniyor musun? Bu son sorum eger yine farkli cumleler kurup net bir cevap veremeyeceksen benden de cevap bekleme.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Senin bana bu sorulari sordugunda bekledigin saygiyi ben senden bekliyorum. Once soruma cevap ver ondan sonra ben senin sorularini teker teker cevaplandiririm. Allah'a inaniyor musun? Bu son sorum eger yine farkli cumleler kurup net bir cevap veremeyeceksen benden de cevap bekleme.

Cevabını gayet açık olarak verdim. Tekrar özetlersem, sizin zihninizde tasarlayıp, kurduğunuz, sıfatlar ve özellikler verdiğiniz Allaha inanmıyorum. Fakat Allah vardır veya yoktur demiyorum. Agnostik, gnostik, deist, ataist, hristiyan, vs.... de değilim. Kendimde bir sıfat, özellik, tanımlanabilir bir şey görmediğimdendir ki Allahta bir sıfat, özellik, tanımlanabilir bir şey görmüyorum ve Allahta bir sıfat, özellik, tanımlanabilir bir şey görmediğimdendir ki kendimde bir sıfat, özellik, tanımlanabilir bir şey görmüyorum!
Selamlar.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst