Tanri ve Tanrilastirma Uzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Bilimleri kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Tanri ve Tanrilastirma Uzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,523 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Bilimleri
Konu Başlığı Tanri ve Tanrilastirma Uzerine
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yaraticinin "Yeni" Oznel Icerigi

Insanoglu, tarihin bir doneminde kendince ihtiyac duyarak, dusuncesinde sezgisi ile yarattigi ve teklestirdigi, inancsal kavram; yaraticiya, bilimin bilhassa evrim icerikli gelismesi temelinde, yeni bir oznel icerik vermistir.

Eskiden, "ol" deyince olan varlik, icerikli inancsal kavram yaratici; iki yuzyildir, nesnenin, oznel icerigi olan harekete de el atarak, nesnenin oznel hareketini "uslenmistir"

Insanoglunun, "programlayici/tasarlayici" v.s. dedigi bu oznel icerik; evrimsel degisimin, donusumun, baskalasimin ve olusumun, islevini; bir oznel icerik veren Kim, sorusuna cevap olarak cikmistir.

Goruldugu gibi, bilim ve bilimselligin; felsefeye biraktigi, var ve ol kokenli, varlik, madde, v.s. yi "ol" temelli sahiplenen yaratici; insanoglunun vedigi bu yeni oznel icerigiyle, felsefenin, varliginin, maddesinin hareketini de programlayan, tasarlayan v.s. olma cabasi icindedir.

Burada, bilim ve bilimselligi, var ve ol kokenli turetilen kavramlarla ilgilenmese bile, evrenin, evrimin, dunyanin, doganin her turlu hareketinin getirdigi, degisim/donusum/baskalasim/olsum adina, bu yeni oznel icerikli programlayici/tasarlayici yaraticiya, bir cevap vermek durumundadir.

Bu cevapta, su an itibariyle, madde, nesne temelli; evren, doga, dunya ve bunyeside barindirdigi her turlu canli/cansiz parcanin, ic dinamigi oldugudur.

Aslinda, evrim, evren, doga, dunya hareket halinde ve durmadan, kendi bunyesindeki, her turlu canli/cansiz parcalarin degisimini, donusumunu, baskalasim ve olusumunu evrimsel hareket olarak aciklarken, gerek dogal secilim, gerekse, mutasyonu bir ic dinamik olarak aciklamalidir.

Sonucta, oznel icerigi, ya insandisi bir programlayici, tasarlayici, ya insandisi bir nesnel kavram, madde, varlik, evren, doga, dunya, evrim, ya da insanoglu verecektir.

Iste bu oznelicerigi, kendinin verdiginin bilincinde ve farkinda olmayan insanoglu, bu oznel icerigi veren, kendi disinda bir kaynak arayacaktir. Bu kaynakta, ya bir inacsal kavram olan programlayici/tasarlayici yaratici, ya da nesnel kavram olan; evren, dunya, doga, evrim, madde, nesne, varlik olacaktir.

Gunumuzde, en azindan bu oznel icerigin vereninin, nesnel kavram oldugunu bilimsel olarak ortaya koymak, ic dinamigi ortaya koymaktir.

En azindan, bu ortaya koyus; bugun yeni oznel icerik kazandirilan yaraticinin programlayiciligi ve tasarlayiciligina bir rakip durumundadir. Ya inanc/inancsalligi, felsefeyi guclendirecek, ya da bilim/bilimselligi, epistemolojiyi one cikaracaktir.

Taki, tek bir oznel icerik veren parcanin insanoglu turu ve biri oldugu algilanana kadar.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Nesnenin Oznel Icerikle Tanrilastirilmasi ve Tanrisal Zihniyet

Daha once dogal dusuncnin evrensel icerikteki ctetolojik yapilanis ve isleyisinin kokeninin, inanca ve cinsiyete dayandigini, aciklamistim.

Bu mesajimda da, insanoglunun Tanrisal zihniyetinin, soyut uzerinde degil de; bir somut (evren, dunya, doga, madde v.s.), nesne uzerinde nasil gerceklestigini ve teizmin, soyut tanrilastirmasina paralel olarak, non teizmin, ya da antiteizmin, hem metafizik, hem de etik ideolojik inancsal temelde, nesneyi nasil tanrilastirdigini isleyecegim.

Aslinda ilginctir. Insanoglu tarihinin baslarinda, daha tek tanrili ve soyut tanrilastirmaya gecmeden once ve hatta disisini tanricalastirmadan once, yani tanri figurleri, pitoreskleri cizmeden ve ortaya atmadan once, algilayipta, hakkinda sordugu sorulara cevap alamadigi nesneleri tanrilastirmisti. Bunlarin baslicalari, gunes, ay ve yeryuzundeki dogal olusumlardi.

Aslinda insanoglu o zaman belki daha bilincsizdi, ama en azindan samimi, acik ve netti. "Ben bunu tanrilastiriyorum" diyordu.

Bilhassa nihilizm sonrasi, herseyin bir insanoglu ortaya konumu oldugu ve seylerin kendi adina hiclendigi, insanoglu tarafindan ortaya atildiktan sonra; insanoglu bu bilincsizce gelen zihniyete once karsi koyamadi ve bosluga dustu. Daha sonra da tanrilastirma, zihniyetini tekrardan "hortlatti"

Daha onceki yazinin, yani yaraticinin, programlayiciya "terfisi" temelinde aciklanan sekilde, nesne tanriliga terfi etti. Bunu ilk ortaya atan, panteizm/panenteizmin biribirini tamamlayan zihniyetidir.

Aslinda bu normaldi. Dogal dusunce yapilanis ve isleyisinin inancsal kokeni temelinde, insanoglu ne yapacakti? Tabi ki kendisine kendisinin savunacagi, sahiplenip, sabitleyecegi ve kendisini teslim edecegi yeni tanrilari, tanrilastirdiginin farkina ve bilincine varmadan ortaya atacakti. Tabi ki bu ortaya atimlarin caga uygunlugu bakimindan, gunes, ay veya doganin uzerindeki herhangibir nesnel olusum olmayacagi kesindi.

Iste bu noktada insanoglu, tanrisini farkinda olmadan ve bilincine varmadan; oznel icerikleriyle besledigi nesneyi tanrilastiriyordu.

Nesnelere gecmeden once, insanoglunun kutsallik ve putlastirma temelinde, tarihi karakterleri kullandigini ve onlara sahiplendigini ve sahiplendiklerini de sorgulamaktan kacindiklarini unutmayalim.

Gerci bu tarihi karakterler, genelde metafizik ve etik ideolojik inancsallar ortaya atan her turlu konuda soyut/somut toplumsallasan, kitlesellesen, duzen ve sistem haline gelen ideolojilerin yaraticilariydi.

Iste bu temelde, nesneye verilen oznel icerik temelinde tanrilastirdigini, acik ve samimi olarak ortaya koyabilen izm; panteizm ve panenteizmdir. Diger metafizik ve etik izmler, henuz bunun bilincinde ve farkinda degildir.

Bilhassa bilimsel ve inancsal temelde, nesneye (evren, doga, dunya, evrim, madde v.s.) verilen her turlu oznel icerik; bir yerde o nesnenin, yine insanoglu eliyle tanrilasmasini getirdi.

Tabi butun bunlar, tanrilastirma zihniyetine ihtiyac duyanlar icindir. Cunku bu ihtiyac, giderilme acisindan bir doyuma ulasmak zorundadir. Bu da bilincsiz ve farkina varlmadan (panteizm/panenteizm, bunun farkinda ve bilincindedir), madde, evren, doga, evrim v.s. gibi uzerinde denmey, bulus, gozlem, arastirma yapilabilenlerin; soyutlama eliyle tanrilastirilmasi ve insanoglunun soyut tanrisina verdigi ozellikleri, bu nesnelere vermeye baslamasidir.

Buradaki ilk tehlike, bu oznel icerik verilen nesne ile (madde, evren, evrim, dunya, doga v.s.) insanoglunun kuracagi sahiplenme, sabitleme ve en nihayetinde teslim olma bagidir. Belki tek farki, cezasi, kotulugu, yani kisaca, her insanoglunun dini temelli teizmin rehberligini yapan kitaplarindaki elestirilen konulara sahip olmamasidir.

Kisaca "orada bir tanri var uzakta, bu tanri bizim tanrimizdir" zihniyetinin bilince ve farkindaliga cikmamis halidir.

Isin en aci tarafi da, her zaman oldugu gibi, yine bu oznelligin insanoglu eliyle/adina/icin/ait verilen bir monologu oldugudur.

Bu temelde de, uzerine oznel icerik verilen nesnenin (madde, evren, evrim, dunya, doga v.s.) her zaman oldugu gibi, bundan haberi yoktur. Cunku nesne kendi kendisini kendi adina ortaya koyamaz, insanoglu monologuyla, insanoglu hem kendi nesnesini hem de algiladigi kendisine gozlem veren nesneleri ortaya koyar.

Aslinda, belki de bu tanrilastirma ve tanrisal zihniyet, insanoglunun ilk tanrilastirma zihniyetine paraleldir. Cunku oncesi de yoktur. Eger insan bu noktaya, geliserek geri geldiyse ve otesi yoksa, demekki bu acidan da, dogal dusunce iflas etmistir.

Yani bireyci akilcilik acisindan iiflas eden dogal dusunce, demekki inancsal dayanagi olan tanrisal/tanrilastirma oznelligi ve icerigi adina da iflas etmistir. Demekki tek yapilacak olan, bunun farkindaligi ve bilince cikmasidir. Yeterki insanoglu turu ve biri, kendi disinda insandisi ve insanlikdisi baska bir guce oznel icerik verirken, bilincinde ve farkinda olsun.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst