- Konbuyu başlatan
- Yöneticiler
- #1
- Katılım
- 7 Ara 2013
- Mesajlar
- 6,615
- Tepkime puanı
- 504
- Puanları
- 113
Sekiz Altı Denilen Şey /Olgu -Sekiz Altı (Mutsuzluk) Zinciri
"Dokuz altı yollarında bir zincir boğazımda
Sıkar sıkar gevşetemem ağlayamam
Ayda yılda bir kaçamak
Kaçsak bile yaşama bak
Dokuz altı yollarında gülmek yasak gülmek yasak"
Sekiz altı denilen şeyi hepimiz biliyoruz. Şimdi bu adam ne diyor diyebilirsiniz.
Burda gençler var mı? Sezki altı yollarını aşındırmamış
Öncelikle bu sekiz altı sayılacak olan sekiz altı değildir. Ordan başlayalım.
Bu olsa olsa 06:00-07:00 aralığında kalkma ve uyanma ve diğer koşturmayla başlayan süreç, eğer belirtilen saatte iş bırakabiliyorsanız, bakkal alışveriş-trafik çocukların alınması yemek yenmesi , evde yenmesi her neyse tüm bunlarla birlikte 19:00 -21:00 aralığında son bulur.
Yani en sıcak olasılıkta bu 07-19 aralığı olan 12 saatlik dilimdir. Ve Türkiye de yasal olarak haftalık çalışma saatleri kırkbeş saat olarak belirlenmesine rağmen genellikle haftanın altı günü çalışılmaktadır. Bankacılık sektörü, kamu sektörü ve belirli kurumsallar haricindeki çalışma (ya da çalışmama-ve yaşamamama dişlisi) yaşamı bu süre içinde ve nerden baksanız haftalık 50-60 hatta artan saatlere ulaşabilmektedir.
Ki bu aktif çalışma saatidir. İnsanın kalktığı koşuşturduğu ya da evden hareket ettiği tüm süre iş zamanına zaten çalınmış zamandır. Bu sürelerle birlikte size yaşam diye armağan edilenin ne olduğunu görebiliriz.
Sabah kalktınız . Kalkış saatinizde gün sizin için başlar ve uyanma dahil artık iş koşuşturması ve işe koşuşturmadır gün. Bir anket yapılabilir . Aşağıda söyleceklerim için eğer görmüyorsak.
Ve evlisiniz diyelim ve karı koca çalışıyorsunuz diyelim. Bir kaçta çocuk var diyelim. Okula gidiyorlarsa beslenme, çanta, harçlık, onları giydirme ya da küçüklerse bakıcı ya bırakma ya da teslim etme süreçleri dahil. Sabah kahvaltısı yapmak yapmamak. Erkekseniz tıraş olmak. Giyinmek-soyunmak. Ütülü çamaşırınız var mı? yok mu? Giyeceğiniz hazır mı değil mi? Sabahın zamanı ya da akşamın zamanı farketmez. Hep bunlar var.
Eğer belirtildiği gibi daha erken değilde sekizde işbaşı yapılacaksa bile bilmiyorum işe ne kadar yolunuz var ve arabanız var mı yok mu ve çocuklar bi yerlere bırakılacak mı? Bunları bilmiyorum ama her durumda gün uyandığınız saatte başlıyor olacak ve bu mesainin abonesi iseniz 07:00 kalkıyorsanız ile unutmayın şanslılardansınız.
Yorucu ve tüm enerjinizi muhtelif çatışmalarla götürecek ve hayatınızı ve iliklerinizi sömürecek muhtemel iş-enerji ve insan çatışmaları dolu bir günün akşamında ise eğer altıda(18:00) de işten çıkan -çıkabilen şanslılardansanız .Çocukları almak, alışveriş yapmak, gezmek-yemek içmek gibi dertlerden muaf eve kendinizi trafik mrafik azsa küçük şehirse felan 19:00 dan önceyse attıysanız çok ama çok şanslısınız. Ye, iç, yıka ,soyun , giyin varsa banyo manyo çocuklara uğraş/vakite geçir, ilgilen derken en erkenci ve hızlandırılmış anonim hayatta bile başka dert yoksa rutin bi günde kıçınızın üstüne oturmanız 20:00 -21:00 aralığından önce olamaz muhtemelen
Yani Sekiz altı denilen şey aslında en kısa yedi yedidir ama bunun geneli ise altı dokuzdur
Türkiye çalışma şartları istatistiği ve ortalaması belirleneilir. Hiç bir istatistik beni yanıltmayacaktır. Yetişkin bir insanın 7-8 saat aralığında bir uyku dinlenme ihtiyacından da sözediyor olursak biraz tv uyuşması sonrası hala enerji varsa ve eş kavgası çatışması yoksa, kısa ve gündelik bir seks rutini ya da kurlaşma ile gece son ve pertsiniz. Çoğu onun içinde enerji bulamayacak. Sosyal çatışamalar, sosyal yorgunluklar, günün yükü ve diğer mutsuzluklar -birbirini yormuş insanların dünyasında ...
Pazar gününüz size mutlu olsun kutlu olsun-Hele bi yaşayın- Dinlenecek misiniz? piknik mi yapacaksınız; çamaşır mı ev temizliği cam silmesi mi olacak ya da çocukları mı gezdireceksiniz. hangisi. Yorgun bedeninizi pazar gelsede yatsam aşağı ya da sabah kalkmasam diye bakıyor olacak.
Dışarıda size toz pembe bir dünya çiziliyor olabilir. Gençseniz dikkat edin. Çalışma ve iş yaşamı diye bir şey olduğunu sanmıyoruz. Biz görmedik. Kapitalizm denilen bir olgu var. Bu sözcüğü sevmiyorsanız da ve siyasi görüyorsanız olgusal ideolojik ve başkalarına ait buluyorsanız ya da kavram size yabancılık çağrıştırıyorsa beğeneceğiniz başka yeni bir sözcük edinin. Ama dışarıdaki olgu görmezden gelinemeyecek kararlıktadır.
Tatiller tutsaklara tanınmış ayrıcalıklardır ya da piyasadaki anonim haliyle
Tatiller köleler verilmiş kırıntılardır.
Serbest ve bağımsız zaman hesabı yapıyorum en yapacağım. Kolektif zaman. Eskiden benim boldu.bol tutardım. Uykudan çalar yine tutardım. Taki hayat yorgunluğu ve diğer şaka vurana kadar.
Bağımsız hissetmediğinizde artık bağımsız zaman ise hiç kalmıyor. Bu bir çekişmeye döner hayat.
Bunlar bu kadar mı insafsız diyeceksiniz. İzin mizin bulamazsınız ya da bir izin almak bile bir kaç saat kaçmak bile diğerleriyle patronla-adamıyla başınızdakiyle diğer çekişenlerle sözde sizden az ve çok çalışanlarla enerji savaşına ve mutsuzluğa gebedir. Serbest zaman üretmek bağımsız kaçamaktır-zor kaçamaktır..
İşte hala yaşam enerjisi ve mutluluğu duyuyorsanız yaşarsınız..
Araanı mı yaptırcaksın-dişini mi yaptırcaksın-bandrol mü ödeyeceksin
Millet bu kadar şeyle nasıl boğuşuyor. Nasıl altından kalkıyor ve Bir işgünü bir dünya kurmak kadar enerji
Hiç bir gününüz ve saatiniz yok-
Ben üretimlerimi serbest zamanlarda yaptım..
Bu sistemde bu kadar serbest zaman üretmenin ve çalmanın ya da oluşturmanın gücünü maliyetini ve emeğini biliyor olsaydınız ve kimi şeyleri dile getirme -getirmeme uyuşturmasının tersini ve bazı şeyleri anlıyor olabilirdik...
-----
değişik sektörler, değişik çalışma grupları-durumları ve değişen çalışan profilleri gördüm -
gördük gözlemledik.
Gıda-dan, madenden, şantiyeciliğe kadar,
Ev-iş aile yaşamı kalmamış insanlar ve mutsuz insan öbekleri.
Ev, ocak aile görmeyen göçmen insanlar-işçiler dahil ve parçalanmış-mutsuzlanmış, dağılmış insan ve aile profilleri hala gelecek için çalışıyorlar ya da gün dolduruyorlar;
ve bir savaş dışarsı..
ve onların mutsuzluğuna rağmen yaşıyor bazıları..
çocuklar umut taşı,,
çocuk sayılanların mutluluğu ve geleceği için ki armağan edilecek gelecek budur....şimdi budur
biz bir restorana gidiyoruz ve bırakın yiyeceği diğerlerini. oraya gelen ;eğer ordaki yemeği; insan mutsuzluğunu bilse paylaşsa gelmezdi yemezdi diyoruz.
Hizmet sektörü tüketemiyorum
zorla yaban.
markette kasiyere bakamıyorum -onikinci saati mi?
Hizmet sektörü hiç mi mutluluk üretmiyor?
"Çalışanı için mutluluk üretmeyen yaşam/sektör ve çalışma yaşamı ve koşulu diğer bölüşeni ve tüketeni için asla ve asla mutluluk üretmeyecektir."
Hizmete zorlanmış -kılınmış ve tabi tutulmuş bu insanlar servisçilik güdüsüyle eğit ve bir diğerine
patatesi içinden seçtin yemedin diye senden para mara almam o patatesi ye diye kafa tutan ve yemeyince sonra seni dövmeye kalkan rizeli de bu ülkede hala;
------
"Dokuz altı yollarında bir zincir boğazımda
Sıkar sıkar gevşetemem ağlayamam
Ayda yılda bir kaçamak
Kaçsak bile yaşama bak
Dokuz altı yollarında gülmek yasak gülmek yasak"
Sekiz altı denilen şeyi hepimiz biliyoruz. Şimdi bu adam ne diyor diyebilirsiniz.
Burda gençler var mı? Sezki altı yollarını aşındırmamış
Öncelikle bu sekiz altı sayılacak olan sekiz altı değildir. Ordan başlayalım.
Bu olsa olsa 06:00-07:00 aralığında kalkma ve uyanma ve diğer koşturmayla başlayan süreç, eğer belirtilen saatte iş bırakabiliyorsanız, bakkal alışveriş-trafik çocukların alınması yemek yenmesi , evde yenmesi her neyse tüm bunlarla birlikte 19:00 -21:00 aralığında son bulur.
Yani en sıcak olasılıkta bu 07-19 aralığı olan 12 saatlik dilimdir. Ve Türkiye de yasal olarak haftalık çalışma saatleri kırkbeş saat olarak belirlenmesine rağmen genellikle haftanın altı günü çalışılmaktadır. Bankacılık sektörü, kamu sektörü ve belirli kurumsallar haricindeki çalışma (ya da çalışmama-ve yaşamamama dişlisi) yaşamı bu süre içinde ve nerden baksanız haftalık 50-60 hatta artan saatlere ulaşabilmektedir.
Ki bu aktif çalışma saatidir. İnsanın kalktığı koşuşturduğu ya da evden hareket ettiği tüm süre iş zamanına zaten çalınmış zamandır. Bu sürelerle birlikte size yaşam diye armağan edilenin ne olduğunu görebiliriz.
Sabah kalktınız . Kalkış saatinizde gün sizin için başlar ve uyanma dahil artık iş koşuşturması ve işe koşuşturmadır gün. Bir anket yapılabilir . Aşağıda söyleceklerim için eğer görmüyorsak.
Ve evlisiniz diyelim ve karı koca çalışıyorsunuz diyelim. Bir kaçta çocuk var diyelim. Okula gidiyorlarsa beslenme, çanta, harçlık, onları giydirme ya da küçüklerse bakıcı ya bırakma ya da teslim etme süreçleri dahil. Sabah kahvaltısı yapmak yapmamak. Erkekseniz tıraş olmak. Giyinmek-soyunmak. Ütülü çamaşırınız var mı? yok mu? Giyeceğiniz hazır mı değil mi? Sabahın zamanı ya da akşamın zamanı farketmez. Hep bunlar var.
Eğer belirtildiği gibi daha erken değilde sekizde işbaşı yapılacaksa bile bilmiyorum işe ne kadar yolunuz var ve arabanız var mı yok mu ve çocuklar bi yerlere bırakılacak mı? Bunları bilmiyorum ama her durumda gün uyandığınız saatte başlıyor olacak ve bu mesainin abonesi iseniz 07:00 kalkıyorsanız ile unutmayın şanslılardansınız.
Yorucu ve tüm enerjinizi muhtelif çatışmalarla götürecek ve hayatınızı ve iliklerinizi sömürecek muhtemel iş-enerji ve insan çatışmaları dolu bir günün akşamında ise eğer altıda(18:00) de işten çıkan -çıkabilen şanslılardansanız .Çocukları almak, alışveriş yapmak, gezmek-yemek içmek gibi dertlerden muaf eve kendinizi trafik mrafik azsa küçük şehirse felan 19:00 dan önceyse attıysanız çok ama çok şanslısınız. Ye, iç, yıka ,soyun , giyin varsa banyo manyo çocuklara uğraş/vakite geçir, ilgilen derken en erkenci ve hızlandırılmış anonim hayatta bile başka dert yoksa rutin bi günde kıçınızın üstüne oturmanız 20:00 -21:00 aralığından önce olamaz muhtemelen
Yani Sekiz altı denilen şey aslında en kısa yedi yedidir ama bunun geneli ise altı dokuzdur
Türkiye çalışma şartları istatistiği ve ortalaması belirleneilir. Hiç bir istatistik beni yanıltmayacaktır. Yetişkin bir insanın 7-8 saat aralığında bir uyku dinlenme ihtiyacından da sözediyor olursak biraz tv uyuşması sonrası hala enerji varsa ve eş kavgası çatışması yoksa, kısa ve gündelik bir seks rutini ya da kurlaşma ile gece son ve pertsiniz. Çoğu onun içinde enerji bulamayacak. Sosyal çatışamalar, sosyal yorgunluklar, günün yükü ve diğer mutsuzluklar -birbirini yormuş insanların dünyasında ...
Pazar gününüz size mutlu olsun kutlu olsun-Hele bi yaşayın- Dinlenecek misiniz? piknik mi yapacaksınız; çamaşır mı ev temizliği cam silmesi mi olacak ya da çocukları mı gezdireceksiniz. hangisi. Yorgun bedeninizi pazar gelsede yatsam aşağı ya da sabah kalkmasam diye bakıyor olacak.
Dışarıda size toz pembe bir dünya çiziliyor olabilir. Gençseniz dikkat edin. Çalışma ve iş yaşamı diye bir şey olduğunu sanmıyoruz. Biz görmedik. Kapitalizm denilen bir olgu var. Bu sözcüğü sevmiyorsanız da ve siyasi görüyorsanız olgusal ideolojik ve başkalarına ait buluyorsanız ya da kavram size yabancılık çağrıştırıyorsa beğeneceğiniz başka yeni bir sözcük edinin. Ama dışarıdaki olgu görmezden gelinemeyecek kararlıktadır.
Kamu ya da merkez idaresi bunu işveren lehine görmezden gelir. Çünkü işveren emekçidir-besleyicidir doyurur ve para verir iş sağlar anlayışı var-kılınmıştır ve bu yerleşmiştir. İşçinin köleliği ve yaşam haksızlığı para karşısında köleliği resmen tanınmış -onaylanmış ve izafe edilmiştir.haftalık 50-60 hatta artan saatlere ulaşabilmektedir.
Tatiller tutsaklara tanınmış ayrıcalıklardır ya da piyasadaki anonim haliyle
Tatiller köleler verilmiş kırıntılardır.
Serbest ve bağımsız zaman hesabı yapıyorum en yapacağım. Kolektif zaman. Eskiden benim boldu.bol tutardım. Uykudan çalar yine tutardım. Taki hayat yorgunluğu ve diğer şaka vurana kadar.
Bağımsız hissetmediğinizde artık bağımsız zaman ise hiç kalmıyor. Bu bir çekişmeye döner hayat.
Bunlar bu kadar mı insafsız diyeceksiniz. İzin mizin bulamazsınız ya da bir izin almak bile bir kaç saat kaçmak bile diğerleriyle patronla-adamıyla başınızdakiyle diğer çekişenlerle sözde sizden az ve çok çalışanlarla enerji savaşına ve mutsuzluğa gebedir. Serbest zaman üretmek bağımsız kaçamaktır-zor kaçamaktır..
İşte hala yaşam enerjisi ve mutluluğu duyuyorsanız yaşarsınız..
Araanı mı yaptırcaksın-dişini mi yaptırcaksın-bandrol mü ödeyeceksin
Millet bu kadar şeyle nasıl boğuşuyor. Nasıl altından kalkıyor ve Bir işgünü bir dünya kurmak kadar enerji
Hiç bir gününüz ve saatiniz yok-
Ben üretimlerimi serbest zamanlarda yaptım..
Bu sistemde bu kadar serbest zaman üretmenin ve çalmanın ya da oluşturmanın gücünü maliyetini ve emeğini biliyor olsaydınız ve kimi şeyleri dile getirme -getirmeme uyuşturmasının tersini ve bazı şeyleri anlıyor olabilirdik...
-----
değişik sektörler, değişik çalışma grupları-durumları ve değişen çalışan profilleri gördüm -
gördük gözlemledik.
Gıda-dan, madenden, şantiyeciliğe kadar,
Ev-iş aile yaşamı kalmamış insanlar ve mutsuz insan öbekleri.
Ev, ocak aile görmeyen göçmen insanlar-işçiler dahil ve parçalanmış-mutsuzlanmış, dağılmış insan ve aile profilleri hala gelecek için çalışıyorlar ya da gün dolduruyorlar;
ve bir savaş dışarsı..
ve onların mutsuzluğuna rağmen yaşıyor bazıları..
çocuklar umut taşı,,
çocuk sayılanların mutluluğu ve geleceği için ki armağan edilecek gelecek budur....şimdi budur
biz bir restorana gidiyoruz ve bırakın yiyeceği diğerlerini. oraya gelen ;eğer ordaki yemeği; insan mutsuzluğunu bilse paylaşsa gelmezdi yemezdi diyoruz.
Hizmet sektörü tüketemiyorum
zorla yaban.
markette kasiyere bakamıyorum -onikinci saati mi?
Hizmet sektörü hiç mi mutluluk üretmiyor?
"Çalışanı için mutluluk üretmeyen yaşam/sektör ve çalışma yaşamı ve koşulu diğer bölüşeni ve tüketeni için asla ve asla mutluluk üretmeyecektir."
Hizmete zorlanmış -kılınmış ve tabi tutulmuş bu insanlar servisçilik güdüsüyle eğit ve bir diğerine
patatesi içinden seçtin yemedin diye senden para mara almam o patatesi ye diye kafa tutan ve yemeyince sonra seni dövmeye kalkan rizeli de bu ülkede hala;
------
Son düzenleme: