Resim Sergileri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Etkinlikler kategorisinde nilüfer tarafından oluşturulan Resim Sergileri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,570 kez görüntülenmiş, 23 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Etkinlikler
Konu Başlığı Resim Sergileri
Konbuyu başlatan nilüfer
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan glsezinrs

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Ayhan Türker

Mekan: Hobi Sanat Galerisi
Tel: (0212) 225 23 37
Hobi Sanat Galerisi
15 Aralık 2009 - 30 Aralık 2009, Salı
Her gün 11.00 - 18.00 arasında açık.
Ayhan Türker günümüzdeki empresyonist tarzın en önemli temsilcileri arasındadır. İstanbul peyzajını, turistik ve hikayeci açıdan ele almadan gerçekçi bir şekilde yorumlaması onu farklılaştırmaktadır

Mekan : Hobi Sanat Galerisi
Tel: (0212) 225 23 37
Adres: Valikonağı Caddesi Pasaj 73, Nişantaşı.
Semt: Nişantaşı
Web:






Denizin Söyledikleri...

Mekan: Casa Dell'Arte Galeri
Tel: (0212) 251 12 14
11 Aralık 2009 - 02 Ocak 2010, Cuma
Sergi, genç sanatçı Hayri Ağan'ın kendine özgü desen ve renk duygusuyla deniz, şehir ve tanıklık ettikleri yaşamları resmettiği eserlerine yer veriyor. Resimlerinde hayatın hepimize sürekli fırlattığı sayısız uyarı içinden kendisini çeken kabarık denizler, karanlık şehirler, birbirlerine çözülmemecesine dolanmış halatlar ve endüstriyel oluşumları seçen Ağan, organik ve yapay olanı kompozisyonlarında harmanlarken, bize ilk bakışta sıradan hatta çirkin gözükebilecek bu nesnelerin beklenmeyen bir ahenk içerisinde varolabileceğini müjdeliyor. Sergi, 10 Aralık-2 Ocak tarihleri arasında Casa Dell'Arte'de görülebilir.
Salı-cuma 10.00-19.00, cumartesi 11.00-18.00 arasında açık.









Yaşam İçinden Anlar

Mekan: Doruk Sanatevi
Tel: (0212) 252 05 35
17 Aralık 2009 - 05 Ocak 2010, Perşembe
Renklerin özgür hareketleriyle yarattığı çağrışımları ve hayattan izleri yansıtan Hale Karaçelik beraberlik, doğum, ayrılık, kalp ağrısı, yolculuk, buluşma, kahkahayı soyut bir yaklaşımla tuvaline yansıtır. Sanatçının eserleri, 17 Aralık-5 Ocak tarihleri arasında ‘Yaşam İçinden Anlar’ adlıyla Doruk Sanatevi’nın Tophane’deki yeni yerinde sergilenmeye devam edecek.
Pazar hariç her gün 11.00-18.00 arasında açık.
Mekan : Doruk Sanatevi
Tel: (0212) 252 05 35
Adres: Boğazkesen Caddesi 21/A, Tophane
Semt: Tophane








İstanbul Resimleri-2

Mekan: Pirosmani Sanat Galerisi
Tel: (0212) 252 68 12
09 Aralık 2009 - 31 Aralık 2009, Çarşamba
‘İstanbul Resimleri-2’Gürcistan’da doğan Gogi Chagelishvili ‘demirperde’nin arkasında yaşamasına rağmen avangard düşünce yapısını koruyarak akıntıya karşı yüzmeyi başaran sanatçılardan biridir. Ünlü sanat tarihçisi Ketevan Kintsurashvili: “O kendi özel, kişisel dilini yaratmış, seçmecilikten kendi tarzını yaratmaya geçen evredeki ilkeleri uygulamakta zorluk çekmediği kesin. Soyutlamaları herhangi bir bağımsız çizgi ya da renkten değil, berrak nesneler ve malzemeler, alan, gövde, doku ve çevreden, doyuma ulaşmış gerçek düşüncelerden, duygulardan ve kişisel heyecanlardan ortaya çıkmıştır.” Resimlerini kanvas ve ahşap üzerine güçlü, kişisel, şiirsel, ulaşılabilir ama fazla karışık olmayan tasvirlerle yapmaktadır. Onda terk edilmiş sokakların sessizliğini, yüzen adaları, gemileri, köprüleri, mozaik mavili denizleri ve ‘kintsora’ kadınları bulabilirsiniz. ‘Yetenekle değil akıl ile’ felsefesiyle izleyicilere sonsuz etkilenme ve haz duyma duygusu sağlayan sanatçının İstanbul resimleriyle donattığı sergisi 31 Aralık’a kadar görülebilir.
Mekan : Pirosmani Sanat Galerisi
Tel: (0212) 252 68 12
Adres: İstiklal Caddesi Turnacıbaşı Sokak, 11/A
Semt: Beyoğlu




Düş Gezginleri

Mekan: Galeri Sevart
Tel: (0212) 232 24 10
09 Aralık 2009 - 05 Ocak 2010, Çarşamba
Resimlerinde doğumun, yaşamın ve ölümün rengini aynı anda buluşturan Bicik, izleyicilerini bazen fırtınaların içine çekiyor, bazen de derinliklerde koşturuyor. Her bir tuvalde farklı bir düş hikâyesi anlatan sanatçı, görünen hikâyenin içinde bir çok farklı düşü de aynı tuvale aktarmadaki becerisi ve detaylarındaki ustalıkla dikkati çekiyor. Bicik’in renklerinin, çizgilerinin, desenlerinin ve figürlerinin arasına gizlenmiş, fırçasının ucunda uçan, koşan, yüzen ve dans eden detaylar varlıklarını bir anda değil, ayrı ayrı bakmalarda, yavaş yavaş ve zamanla açığa çıkartıyorlar. Sanatçı, ayrıca insan anatomisini sürreal tarzdaki yorumlamasıyla da dikkat çekiyor. Bicik’in, yağlıboya ve karakalemden oluşan koleksiyonu 8 Aralık-5 Ocak tarihleri arasında gezilebilir.
Pazar hariç her gün 11.00-18.00 arasında açık
Mekan : Galeri Sevart
Tel: (0212) 232 24 10
Adres: Hacı Emin Efendi Sokak 57 A
Semt: Nişantaşı









Mehmet Pesen Resim Sergisi

Mekan: Galeri Selvin
Tel: (0212) 263 74 81
15 Aralık 2009 - 09 Ocak 2010, Salı
Mehmet Pesen, 1986 UNICEF –Strasbourg Akademisi Uluslararası Kartpostal Yaratımları Yarışması Büyük Ödülünü ve 1998 Plastik Sanatçılar Derneği ‘Sanatta 50 Yıl’ ödülünü almıştır. Pesen’in sanatı, gerek biçim, gerekse içerik bakımından üç güçlü geleneğe dayanmaktadır. Anadolu halk süslemelerindeki nakış, Türk-İslam sanatlarındaki minyatür ve nihayet Batı resmindeki teknik olanaklar. İşte, Mehmet Pesen’i bugün Türkiye ve dünya resim sanatında ulaşmış olduğu özgün yere getiren, sözü edilen üç ayak üzerinde kurduğu sağlam dengedir.
Mekan : Galeri Selvin
Tel: (0212) 263 74 81
Adres: Arnavutköy Dere Sokak 3
Semt: Arnavutköy
Web:







Kara Kutu

Mekan: Galeri NON
Tel: (0212) 249 87 74
09 Aralık 2009 - 30 Aralık 2009, Çarşamba
‘Kara Kutu’ Kara kutu uçak kazasından kaza ile ilgili bize ipuçları verir. Bu analiz Freuduen’vari bir süreçtir. Sözü geçen olayı, anı ve mekânı tanımlamak için geçmişteki ipuçları malzeme olarak kullanır. Gökçen Cabadan resim enstalasyonlarında belirli bir durumu en basit şekilde açıklayabilmek için oluşturulmuş sağlık kitapları, hayvanlar ve örnek aile görsellerini tekrar kurgular. Sanatçıya göre bu imajlar bedeni ve nesneleri mükemmelleştirerek bir prototip oluşturur. Bu temsil ve yansımaları sanatçı metomorfozlaştırarak resim objelerine dönüştürür. Kullanılan görsellerin kendilerinin dışındakini ötekileştirmesi, bu uzay boşluğunda bizi durduk yere sınırlaması ve nereye ait olduğumuzu göstermesi sanatçıya göre kendimizi tanımamız için bir şanstır. Çünkü boşlukta hiç bir anlamımız yokken bu sınırlar ile kendimizi bir mekânda hissederiz. Modern insanın insanlık tarihinin en iyi insanı olma iddiasının çekirdek etkilerini Cabadan'in kişisel hikâyesi ile çalışmalarında kazadan arta kalan ipuçları olarak görebiliriz.
Pazar- pazartesi hariç 11.00 – 19.00 arasında açık.
Mekan : Galeri NON
Tel: (0212) 249 87 74
Adres: Boğazkesen Caddesi 27-A
Semt: Tophane
Web:




Türk Resim Sanat'nın Bir Asırlık Öyküsü II

Mekan: Rezan Has Müzesi
Tel: (0212) 533 65 32
07 Aralık 2009 - 17 Mart 2010, Pazartesi
Türk Resim Sanatının Bir Asırlık Öyküsü kapsamında gerçekleşen sergi, Ahu ve Can Has'ın daha önce hiç sergilenmemiş ve merak edilen koleksiyonundan yola çıkılarak hazırlandı. Bir koleksiyonun ne ve nasıl olacağına dair bu sergi esaslı bir örnek teşkil ediyor. 28 yıl süren biriktirme ve toplama ile bir araya getirilen koleksiyon iki ayrı salonda sergileniyor.
Bu sergide, Oryantalist dönemden başlayarak günümüze kadar farklı ressamların, dönemin sosyo-kültürel, ekonomik yapısını işledikleri eserler bir araya geliyor. Gündelik yaşam ve mimarinin yansıtıldığı bu eserler sayesinde, Türk resim sanatının gelişmesine şahit olunurken aynı zamanda da bir tür tarih okuması olan bu sergi ile Türkiye'de modernizmin gelişmesinin, resim sanatı bağlamında değerlendirilmesi amaçlanıyor. Gelip görenlerden birkaç kişinin bile koleksiyonerlik hevesine bürünmesi, koleksiyon sahiplerinin en büyük hayali.
Sergi 30 Nisan'a kadar 09.00 – 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Mekan : Rezan Has Müzesi
Tel: (0212) 533 65 32
Adres: Kadir Has Üniversitesi Cibali Merkezi Kampüsü
Semt: Cibali

Kadir Has Üniversitesi’ne bağlı müzede, her sezon farklı temada eserler sergileniyor. Müze içinde restorasyonu devam eden ve 7. yüzyıla tarihlenen, 48 sütunlu Bizans su sarnıcı, hemen yanı başında ise 16. yüzyıl Osmanlı hamam kalıntıları yer alıyor. Müzenin ana sergi mekanını oluşturan tarihi yapının 15 kemerli salonunda birçok gezginin, ressamın, edebiyatçının çalışmalarına konu olan Haliç'i ve Haliç'teki günlük hayatı bizlere anlatan belgeler ve akademik araştırmalarla desteklenen sergiler yer alıyor.

Her gün 09.00-18.00 arasında açık. Giriş ücretsiz.
 

kaşıksurat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Mekan: Pera Müzesi

Adres:
Meşrutiyet Caddesi No.65 34443 Tepebaşı - Beyoğlu - İstanbul

Yaşam ve Aşk: Baskı, Desen ve Resimler

23 Ekim 2009-24 Ocak 2010

20. yüzyılın öncü sanatçılarından Marc Chagall, Türkiye'deki sanatseverlerle ilk kez Pera Müzesi'nde buluşuyor.

1887'de Rusya'da doğan ve 1985 yılında Saint-Paul-de-Vence'da hayata gözlerini kapayan Chagall'a ait 160 yapıt, Kudüs İsrail Müzesi'nin zengin koleksiyonundan biraraya getirilen baskı, desen ve resimlerden oluşuyor. (Web sitesinden alıntıdır)

Web:
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Chapeau!

12 Ocak 2010 - 20 Şubat 2010, Salı


Viyana ekolünden Cemal Gürsel Soyel'in Türkiye'deki ilk sergisi. 1986 yılında Neşet Günal ve Neşe Erdok atölyesinden mezun olan sanatçı, bu sergisinde, kullandığı gri tonlar ve geniş fırça darbeleri ile kendi imgelerini, mekânlarını oluşturuyor, izleyiciye renk-yüzey ilişkisini sorgulatıyor.

Soyel insanların şehirlerde bilinçsizce bıraktıkları izlerle ilgileniyor. Şehrin her tarafına yapıştırılan rengarenk, pırıl pırıl posterlerin dönüşümünü resmediyor. Çağdaş iletişimin aracı olarak kullandığımız imgeleri, pastel ritimlerlerdeki peyzajlar, beyaz-gri lekeler olarak izleyiciye sunuyor. Gürsel bu spontan kolektif şehir mirasını görselleştirerek plastik bir değer yaratmayı hedefliyor.

‘Chapeau!’ 12 Ocak- 20 Şubat 2010 tarihleri arasında Pi Artworks Galeri 1 ve 2 de görülebilir.

Pazar hariç her gün 10.30-19.30 arasında açık.

Mekan: Pi Artworks
Tel: (0212) 236 68 53



Özgün Baskı-Suluboya Sergisi

07 Ocak 2010 - 30 Ocak 2010, Perşembe


Gül Derman, Burhan Doğançay, Fatih Mika, Hayati Misman, Mehmet Pesen, Süleyman Saim Tekcan, Adnan Turani özgün baskılarıyla, Arca Özyar seramikleriyle, Mustafa Pilevneli de suluboya ve özgün desenleriyle yer alıyor. Bu sergi ‘de 31 Ocak’a kadar görülebilir.

Pazar-pazartesi hariç her gün 11.00-19.00 arası açık.

Mekan : Tolga Eti Sanatevi
Tel: (0216) 368 26 79
Adres: Bağdat Caddesi Yeni Köşk Apartmanı 177/1 B Blok/2
Semt: Selamiçeşme



Kaftanlar 'su'da hayat buldu...

22 Ocak 2010 - 02 Şubat 2010, Cuma

Banu Ayşe Özdemir bu sergisinde 35 eserine yer veriyor. Suyun sadeliği ve yalınlığında, geçmişin ihtişamı “Kaftanlarla, SU’da yeniden hayat buluyor”.

İstanbul’da doğan Banu Ayşe Özdemir, 1987-1990 yılları arasında ki dönemde, İstasyon Sanat Akademisi’nde, Türk sanatında yaygınlaşan soyut eğilimlerin resim alanındaki ilk önemli temsilcisi ve eğitici kimliğiyle kendinden sonra gelen pekçok sanatçıyı etkilemiş bir kişilik olan Ressam Sabri Berkel’in öğrencisi olmuş, aynı zamanda da Ressam Hülya Düzenli ve Ressam Argun Okumuşoğlu ile eğitimine devam etmiştir. 2003 yılından itibaren, günümüz önde gelen ebru sanatçılarından Hikmet Barutçugil’den ebru dersleri almaya başlamış ve 4 yıl boyunca Hikmet Barutçugil’in İstanbul Salacak’taki atölyesi Ebristan’da çalışmalarını devam ettirmiştir. Hat sanatına olan büyük hayranlığından dolayı Ebru üzerine olan çalışmalarını 'Akkase Ebru'lar konusunda yoğunlaşarak devam etmektedir.

2008 yılında Kültür Bakanlığı’nın Beyazıt Orhan Kemal Kütüphanesi’nde açmış oldugu, Klasik Türk Süsleme Sanatları konusunda Esra Elitaş eğitmenliğinde Tezhip çalışmalarına başlayan sanatçı bu işlere devam etmektedir
Mekan : Taksim Sanat Galerisi
Tel: (0212) 245 20 68
Adres: Cumhuriyet Caddesi 24
Semt: Taksim



Aşktan Geriye Kalanlar

01 Şubat 2010 - 14 Şubat 2010, Pazartesi

İstinyePark her zamanki gibi alışılagelmişin dışında bir organizasyonla ziyaretçilerinin Sevgililer Günü’nü Museum of Broken Relationships – Aşktan Geriye Kalanlar sergisi ile kutluyor.Biten ilişkileri sonrasında kalp kırıklıklarını teselli için bir terapi olarak Olinka Vištica ve Drazen Grubiši? isminde iki Hırvat tarafından kurulan müze, tüm dünyayı dolaşarak bağışçıların eski sevgililerden kalan eşyalarını sergiliyor. İlişkilerin anlatılamayan hikâyelerinin yer aldığı özgün konsepti ile dikkat çeken sergi, romantik ve dokunaklı mektuplardan, fotoğraf, oyuncak ayı ve kürklü bir kelepçe gibi hediyelere kadar her türlü objeyi içeriyor.

Eserler açıklaması ya da arkasındaki ilişkinin hikâyesi ile birlikte anonim olarak sergilenirken, bu objeler hikâyelerine göre seçilerek müzeye kabul ediliyor.

Museum of Broken Relationships sergisi öncesi ve sırasında, Türkiye'den de bağış yaparak serginin bir parçası olmak isteyen kişilerin veya adresindeki bağış formunu doldurup aşağıdaki adrese göndermeleri yeterli olacak. Bağışlanan objeler, İstanbul'dan sonra serginin kalıcı koleksiyonu olarak dünyayı dolaşacak.

Dünya turu kapsamında ilk defa Türkiye’ye gelecek olan Museum of Broken Relationships – Aşktan Geriye Kalanlar sergisi, Sevgililer Günü aktiviteleri kapsamında 01-14 Şubat tarihleri arasında İstinyePark’ta meraklılarıyla buluşacak
Mekan : İstinye Park
Tel: (0212) 345 55 55
Adres: İstinye Bayırı Caddesi 34460
Semt: İstinye
Web:
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Çağdaş Amerikan Figür Sanatı

Sergi hem Türkiye'deki koleksiyonlardan seçilmiş Çağdaş Amerikan Figüratif Sanatı'ndan eserlerden hem de New York'tan iki figüratif sanat galerisinin ortaklığıyla oluşturulan ve daha önce Türkiye'de hiç sergilenmemiş sanatçıların eserlerine ait bir seçkiden oluşuyor. Modern sanattan itibaren dünyada en çok etkisinde kalınmış Amerika sanatında incelenmiş her türlü eğilim arasından en az araştırılmış figüratif sanatın en etkin isimlerini bir araya getiren sergide Steven Assael, Alan Feltus, Max Ginsburg, Jeffrey Gold, Susan Hauptman ve Steven Wright yeni yapıtları ile sergileniyor.

Sergi, 5 Mart 2010 - 27 Mart 2010 tarihleri arasında salı-cuma 10.00-19.00, cumartesi 12.00-19.00 saatleri arasında görülebilir

Mekan: Casa Dell'Arte Galeri
Tel: (0212) 251 12 14
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Picasso – Suite Vollard Gravürler

16 Şubat – 18 Nisan 2010

Ünlü İspanyol sanatçı Pablo Picasso’nun, 20. yüzyılın ilk yarısına ait en önemli gravür dizisi Suite Vollard 16 Şubat – 18 Nisan 2010 tarihleri arasından Pera Müzesi’nde sergileniyor...

Suite Vollard, Picasso’nun yakın dostu ve döneminin en ünlü sanat tüccarı olan Ambroise Vollard’ın siparişi üzerine Picasso tarafından üretilen 100 gravürden oluşuyor.

Picasso’nun çok önemli bir dönemi olarak bilinen 1930’lara tarihlenen, tema ve teknik açıdan ilginç bir çeşitliliği yansıtan gravürlerde genel olarak, aşk, çıplaklık, erotizm, tutku, kaos, portre, mitolojik temalar ve yaşamöyküsel göndermeler görülüyor.

Picasso-Suite Vollard dizisinin 100 gravürlük tam takımından dünyada sadece beş adet bulunuyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, bu beş takımdan biri olan İspanya’daki Fundación MAPFRE (Mapfre Vakfı) Koleksiyonu’na ait Picasso-Suite Vollard gravür dizisini, Instituto Cervantes ve Fundación MAPFRE işbirliğiyle, 16 Şubat tarihinden itibaren Pera Müzesi’nde sanatseverlerle buluşturuyor.
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Oryantalist Resim

Düşlerin Kenti İstanbul

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan seçilmiş yapıtlarla 17.yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına Osmanlı’da Gündelik Yaşam ve İstanbul Manzaraları

Görkemli imparatorlukların başkenti İstanbul antik çağlardan bu yana daima ilgi odağı olmuştur. Rönesans’la birlikte Doğu’yu betimlemek isteyen sanatçılar çeşitli nedenlerle bu kente gelmiş, topoğrafyasını belgelemiş, eserlerinde kentin insanını betimlemişlerdir. Coğrafi konumu ve Batı’yla olan siyasal, ticari ve kültürel ilişkileri, Osmanlı payitahtı İstanbul’u Avrupalı sanatçıların en çok resimlediği “doğu” kenti haline getirmiştir. İstanbul, Batılılar için bir anlamda “Doğu’nun başkenti” sayılmıştır. 18. yüzyıl Avrupası’nda egzotizm tutkusundan beslenen “Türk Modası”yla birlikte İstanbul ve insanı, resimleri, öyküleri, tiyatro ve operaları, kıyafetleri süsleyen unsurların başında gelmiştir. Bu kent 19. yüzyılda batılı gezgin ve sanatçıların çıktığı romantik doğu yolculuğunun en önemli duraklarından biri olmuş, onu betimleyen resimler Avrupa’da en çok aranan sanat yapıtları arasına katılmıştır.

“Düşlerin kenti: İstanbul” sergisindeki Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’ndan seçilmiş yapıtlar, 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına uzanan bir zaman dilimi içinde, çoğunlukla batılı sanatçıların Osmanlı dünyasına bakışını, gözler önüne seren önemli görsel belgelerdir. Üç ana bölüm olarak kurgulanan sergi, ev ve özel mekânlardaki yaşantıdan, kentsel alana ve oradan da İstanbul’un genel görünümlerine uzanıyor. Böylelikle Avrupalı ressamların tuvallerine yansıyan İstanbul, topoğrafyası, mimarisi, insanları, gelenekleri ve yaşam biçimleriyle bir bütün olarak yeniden canlanırken bu gezginlerin “doğu yolculuğu”na biz de katılıyor, eşsiz güzellikler barındıran Osmanlı dünyasını ve İstanbul’u onların gözünden, onlarla birlikte yeniden keşfediyoruz.


Mekan: Pera Müzesi
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Fernando Botero Sergisi

21. yüzyılın en merak uyandıran sanatçılarından Botero, 64 yapıttan oluşan geniş kapsamlı bir sergiyle ilk kez Türkiye’de.

Botero'nun yapıtları sadece anlatı ya da temsil olmayıp, yaşamın kapısını çalan içsel bir kavrayışın gücünü taşır. Latin ve Kolombiyalı kimliğini özenle koruyan Botero, folklorik öğelerin yanı sıra sanat tarihinin büyük ustalarından beslenerek özgün tarzını oluşturmuş ve zengin iç dünyasını, incelikli, esprili ve bilge bir yaklaşımla yapıtlarına yansıtmıştır. Akrobatlardan matadorlara, dans edenlerden çıplak âşıklara, kardinallerden hüzünlü palyaçolar ve müzisyenlere uzanan sergi, izleyiciyi Botero’nun şiirselliğini ve büyüleyici iç dünyasını keşfetmeye davet ediyor

Sergi, 5 Mayıs 2010 - 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında pazartesi hariç her gün salı-cumartesi 10.00-19.00, pazar 12.00-18.00 saatlerinde görülebilir.

Mekan: Pera Müzesi
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Fernando Botero Sergisi

21. yüzyılın en merak uyandıran sanatçılarından Botero, 64 yapıttan oluşan geniş kapsamlı bir sergiyle ilk kez Türkiye’de.

Botero'nun yapıtları sadece anlatı ya da temsil olmayıp, yaşamın kapısını çalan içsel bir kavrayışın gücünü taşır. Latin ve Kolombiyalı kimliğini özenle koruyan Botero, folklorik öğelerin yanı sıra sanat tarihinin büyük ustalarından beslenerek özgün tarzını oluşturmuş ve zengin iç dünyasını, incelikli, esprili ve bilge bir yaklaşımla yapıtlarına yansıtmıştır. Akrobatlardan matadorlara, dans edenlerden çıplak âşıklara, kardinallerden hüzünlü palyaçolar ve müzisyenlere uzanan sergi, izleyiciyi Botero’nun şiirselliğini ve büyüleyici iç dünyasını keşfetmeye davet ediyor

Sergi, 5 Mayıs 2010 - 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında pazartesi hariç her gün salı-cumartesi 10.00-19.00, pazar 12.00-18.00 saatlerinde görülebilir.

Mekan: Pera Müzesi
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Body Worlds

Heykel Sergisi
Mekan: Antrepo 3
Tel: 0212 356 19 80

Ücret:Tam 25 TL, Çocuk 19 TL, Öğrenci ve 65 yaş üstü 21 TL. 10 kişi ve üzeri için de ayrıca grup indirimi yapılıyor
13 Temmuz 2010 - 18 Kasım 2010, Salı
Dünya’nın en gidilesi sergilerinden biri, Body Worlds. İstanbul’da, Orijinal Vücut Dünyası Sergisi- Yaşam Döngüsü adı altında 11 Haziran’da, İstanbul Antrepo 3’te görücüye çıktı. İlk kez 1995 yılında Japonya’da sergilenmiş Body Worlds, bugüne kadar Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika olmak üzere 60’tan fazla ülkede, 30 milyondan fazla ziyaretçiye ulaşmış bile. İstanbul’da açılan sergi, Londra’da yapılan serginin büyük bir bölümünü kapsıyor. Yaratıcısı, anatomist Dr. Gunther Von Hagens; amaç ise sağlık eğitimi. Kreatif tasarımcısı ise aynı zamanda eşi olan Dr. Angelina Whalley. Sergide; kim olduğunuzun, stres altında veya hastalık durumunda nasıl bir yapıya sahip olduğunuzun ya da tam tersi sağlıklı vücudunuzun bir nevi somutlaştırılmış haline tanıklık ediyorsunuz. Sergide ayrıca; son projesi olarak tanımladığı, şaha kalkmış at üzerindeki binici, büyük bir zürafa, fil, ayı ve goril gibi birçok ilginç örnekler de yer alıyor. Bunlar, plastinasyon yöntemiyle, çürümez hale getirilen 200’den fazla insan bedeni parçası; kaslar, damarlar ve organlar, yaşayan vücudun içinde olduğu gibi bozulmamış halleriyle karşımızda. Bunun yanı sıra, sigara içen ve içmeyen insan karşılaştırması; sağlıklı bir yaşamın önemini vurgulayan serginin bir nevi özeti.

Bu bedenler kimin?
Body Worlds, yasal olarak onaylanmış, bağışlanan bedenleri sergileyen tek sergi. Şimdiye dek, yaklaşık 800 ölü beden kullanılmış. Bu sergide, yer alan tüm anatomik örnekler otantik. Yaşadıkları sırada, ölümlerinden sonra insanların bilgilendirilmesi için bağışladıklarını beyan eden insanlara ait. Plastinasyon Enstitüsü’ne ait 11.500’den fazla kayıtlı beden bağışçısı var. Bu bağışçılardan biri de, yaratıcısı Dr. Gunther Von Hagens.

Sergiden Notlar:
Bir kadın, ömrü boyunca, dünyaya 35 çocuk getirme kapasitesine sahip.
Göz, saniyenin 100’de bir sürede kasılıyor.
Gülümserken 17 kas kullanırken, kaş çatarken 43 tane kullanıyoruz.
Beyin, ölümden yaklaşık 37 saat sonrasına kadar elektrik dalgaları ile sinyal göndermeyi sürdürüyor.
Vücut çok yağlı bir yemeği 6 saatte sindirirken, karbonhidratlı bir yemeği 2 saate sindiriyor.

Sergi, 17 Aralık 2010 tarihine kadar haftanın hergünü 10.00-18.00 arasında görülebilir.
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Hüseyin Çağlayan retrospektifi

Mekan: İstanbul Modern
Adres: Meclis-i Mebusan Caddesi Liman İşletmeleri Sahası, Antrepo 4
Semt: Karaköy
Tel: (0212) 334 73 00
15 Temmuz 2010 - 10 Ekim 2010, Pazar
Çağdaş sanatın en önemli temsilcilerinden biri sayılan Hüseyin Çağlayan, 1994-2010 arası ürettiği farklı disiplinlerden işleri kapsayan retrospektifiyle İstanbul Modern'de.

Hussein Chalayan, çağdaş sanatın en önemli temsilcilerinden. Türkiye’deki ilk retrospektifi, İstanbul Modern’de 15 Temmuz-10 Ekim tarihlerinde görücüye çıkıyor. Daha önce Londra Design Museum ve Tokyo Museum of Contemporary Art’da sergilenen retrospektifi; Hussein Chalayan’ın 1994 ile 2009 yılları arasında ürettiği moda koleksiyonları, sanat ve film projelerinin bir nevi birleşimi. ‘Sözlerden Sonra’ isimli elbiseye dönüşen mobilya, ‘Havadan’ isimli LED teknolojisini modaya dönüştüren, 15.000 LED ışığından oluşan beyaz elbise, 200’den fazla hareketli lazer yardımı ile ışık şöleni sunan ‘Okumalar’ isimli elbise eserlerinden bazıları.

Sergi, pazartesi günleri hariç her gün izlenebilir.
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Zeynep İnal :: Melancholia

17 Temmuz 2010, Cumartesi - 05 Ağustos 2010, Perşembe arası her gün

.Küçük bir kız varmış, kocaman acı taşırmış yüreğinde. Her sabah gözünü açtığında kalbine götürürmüş elini, acıyı yoklarmış hala orada mı diye. Nefes alması zorlaştığında bahçeye çıkar bir ağacın gövdesine koyarmış elini akıtırmış ağlayan yüreğini. Griye boyalıymış tüm renkler, kız yeşil yeşil ağlarmış. Kalbini çıkarıp atmak istermiş yapamazmış, üç sıkı düğümle bağlıymış yüreği bedenine. Kızın acısının kokusunu alan herkes ondan uzaklaşırmış, korkarlarmış bu keder bulaşıcıdır diye.Gri bir sokakta yeşil akan yaşlarıyla yalnız kalmış kız. Sesler boğuk renkler donukmuş. Sonra ılık bir rüzgar esmiş, hüzünlü bir piyano sesi taşımış soğuk kaldırımlara. Kız dans eder gibi yürümüş. Sanki yüzlerce insanla birlikte bir balo salonundaymış ama aslında kimsecikler yokmuş. Hayaletlerin dans ettiği sokakta sadece bir noktaymış.Kız yürümüş ortopedik ayakkabılarıyla saatlerce, hüzünlü bir piyano sesiyle...


Sanatçı Hakkında

Zeynep İnal 2 Ocak 1981'de İstanbul'da doğdu. 1992-97 yılları arasında Ste Pulcherie Fransız Ortaokulunda, 1997-2000 yılları arasında St Benoit'da okudu. Liseyi birincilikle bitirip tüm öğretmenlerinin itirazlarına rağmen 2000 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil Bölümüne başladı. 2004'te mezun olduğunda çalışma hayatına başladı. Önce Bahar Korçan'ın daha sonra Nejla Güvenç'in tasarım asistanlığını yaptı. Nej'de çalıştığı sürede IFF Tokyo Moda Fuarı ve Paris Pret-a-Porter Fuarına katıldı. T-shirt baskı tasarımına o dönem merak sardı. Sonunda illustrasyon ve tekstili birleştirmenin bir yolunu bularak baskı tasarımcısı olmaya karar verdi. İlk baskısı Nej'de çalıştığı sırada Mudo'da satıldı. 2008'den beri Officeistanbul'da baskı tasarımcısı olarak çalışmaktadır. Çalıştığı markalar arasında Jack&Jones, Zara, Ginatricot, Bershka, Veromoda bulunmaktadır. Kişisel çalışmalarına ve freelance işlerine devam etmektedir. Ocak 2010'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde karma sergide yer almıştır. Yapı Kredi Yayınlarından çıkan ZEMBEREK adlı kitabın kapak illüstrasyonunu yapmıştır.



Mekan: Hush Gallery
Adres: Caferağa Mah. Miralay Nazım Sok. No.20
Kadıkoy
Tel:216 - 330 91 88
 

kaşıksurat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
apel 5/2 aslımay altay göney "arkası var"-"ongoing"

Aslımay Altay Göney
"arkası var" – “ongoing”
5 haziran - 31 temmuz 2010

Birimizin hikayesi aslında hepimizin hikayesi…
Baş son belirtmeksizin, yeni bir şey önermeksizin olanca halleriyle kağıt üzerinde toplanan, dağılan, çoğalan, bitişen, aralananlar bu hikayeden alıntıların birer tasviri…
sıradan, olağan, tanıdık…
kesit almanın sahiden keserek denendiği, olağanlığın tasvirinin ayrıntıları içinde eriten birer lekeye indirgendiği tanıdık haller arası arasıda bir gidiş geliş…
ne ilk ne de son, arkası var…

Aslımay Altay Göney


Galeri Apel
Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray / İstanbul
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Frida Kahlo ve Diego Rivera

Gelman Koleksiyonu'ndan Frida Kahlo ve Diego Rivera

23 Aralık 2010 - 20 Mart 2011

Gelman Koleksiyonu'ndan Frida Kahlo ve Diego Rivera sergisi, 23 Aralık 2010 -
20 Mart 2011 tarihleri arasında, 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en çarpıcı figürlerinden ikisini, Frida Kahlo ve Diego Rivera'yı sanatseverlerle buluşturuyor.

Yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşam öyküleri ve merak uyandıran birliktelikleriyle de ilgi uyandıran sanatçılar, 40 yapıttan oluşan bir sergiyle Türkiye'de ilk kez Pera Müzesi'ne konuk oluyorlar.

Yaşamlarının önemli bir bölümünü Meksika'da geçirmiş koleksiyoner bir çift olan Jacques ve Natasha Gelman'ın, 20. yüzyıl Meksika sanatına da odaklanan geniş koleksiyonunda yer alan yapıtlar, Frida Kahlo'nun sanatsal kişiliğinin derin izlerini yansıtan otoportreleri ile Diego Rivera'nın az sayıdaki tuval resmi örneklerinin en önemlilerinden. Dünya çapındaki bu ünlü koleksiyon, Meksika dışında daha önce çok az sayıdaki sergide izleyiciyle buluşabildi.

Pera Müzesi'nde yer alacak sergide, Berlin ve Viyana'da düzenlenen ve 2010 yılına damgasını vuran Frida Kahlo Retrospektifi'nin en gözde Kahlo yapıtlarının yanı sıra Diego Rivera'nın tuvalleri de yer alıyor. Yapıtları ve yaşamlarıyla sinema ve edebiyat dünyasına da esin vermiş ikilinin eserleri 20 Mart 2011 tarihine kadar Pera Müzesi'nde izlenebilecek.
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Şehvetin Tadı

07 Mart - 26 Nisan 2011 .Mekan: Piramid Sanat - İstanbul

Türk Çağdaş sanatının önemli isimlerinden; Şükran Moral, Bedri Baykam, Taner Ceylan, Barış Cihanoğlu, Bahri Genç, Deniz Gökduman, Mustafa Karyağdı, Temür Köran, Burhan Kum ve İlke Kutlay “Şehvetin Tadı” isimli sergi ile bir araya geliyor.

"Şehvetin Tadı"na farklı kokular, renkler, dokular ve sahneler üstünden ulaşmaya çalışan 10 sanatçının işleri, izleyicilerde de şehvetin ya da onun içinde gezinen aşk, erotizm, pornografi veya güçlü flört dürtüsünü ne kadar uyandırabilecek?

Bu sorunun yanıtını alabilmek için küratörlüğünü Bedri Baykam’ın yaptığı sergiyi 7 Mart - 26 Nisan 2011 tarihleri arasında Piramid Sanat’ta gezip tozmak gerekecek!
Bahara girerken bundan daha iyi bir sergi alternatifi sunan var mı dersiniz?

İşte Baykam'ın sergiyi sunan satırlarından bir seçki;
Kadın, şehvetin gizli mimarı ve patroniçesidir... Tam olayın saydam görünmez kahramanı. İlk ateşin tüm olayı tetikleme anından, nihai sonuca kadar bu değişmez. Şehvet anı, dış tahrikten beyine düşen ilk tılsımlı emre kadar muhteşem bir tazelik koruyan esrarengiz bir saha oluşturur. Bu sahanın kapsadığı alanın en kilit sorularından biri de şudur: Orgazm, 6. duyu mudur? Beş duyudan kesin farklı olduğuna göre, bence bu sorunun yanıtı "evet"tir. Libido ve sanatsal yaratımın reddedilemez beraberlikleri anarşist ve avangard ruhu da bünyesinde taşır. Libido, şehvetin kullandığı vites kolunun adı ise, onun sayesinde beslenen dokular, yaratıcılığa kestirme yoldan ulaşma imkanı buluyorlar.
Şehvet çılgınlığı ve şehvet sarhoşluğu çekici bir ikilidir. Bu tadı yansıtmak, isteyenin soft, isteyenin "hard" yolu seçerek tamamlayabileceği bir keyiftir.
Şehvetin tadı, hem şekerli, hem acı... Hem akışkan, hem pütürlü, hem yasaklı elma, hem de Tanırı'nın buyruğudur. Şimdi sıra o tadı kendine rağmen zapt etmeye, sunmaya, teşhir etmeye gelmiştir!

Teşhir, sizler onu gezmedikçe, yaymadıkça, duyurmadıkça, bomboş bir eylem olarak kalır. Bu nedenle, acilen "Şehvetin Tadı"nı almaya bekleniyorsunuz...
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sergi: Ateşin Düştüğü Yer

Tarih: 10 Mart 2011 - 22 Nisan 2011
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın 20. kuruluş yıldönümü dolayısıyla ve ‘Sürmekte Olan Toplumsal Travmayla Baş Etme Projesi' kapsamında Depo'da geniş katılımlı bir etkinlikler dizisi düzenleniyor.

Ateşin Düştüğü Yer, insan hakları ihlalleri konusunda toplumsal belleği canlı tutmayı ve hakikatle yüzleşme sürecine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Gönüllülük esasında düzenlenen bu etkinlikler dizisi kapsamında bir sergi yer alacak, konu etrafında seminerler düzenlenecek, belgesel film gösterimi gerçekleştirilecek ve bir katalog yayınlanacak.

9 Mart 2011'de saat 18.30'da açılacak sergi, 10 Mart-22 Nisan 2011 tarihleri arasında izlenebilir.

Sergi Katılımcıları: A77 Kolektifi, 19 Ocak Kolektifi, Abdo, Ahmet Öğüt, Ali Bozan, anti-pop, Antonio Cosentino, Armağan Pekkaya, Arzu Aydın Deveci, Arzu Başaran, Aşkın Adan, Atıl Kunst, Aylin Kuryel, Azra Deniz Okyay, Banu Cennetoğlu, Barış Doğrusöz, Barış Eviz, BEKS, Berat Işık, Borga Kantürk, Buket Özsoy Güreli, Burak Arıkan, Burak Delier, Burak Karacan, Çağrı Saray, CANAN, Cemil Cahit Yavuz, Cengiz Tekin, Cins, Deniz Rona, Derya Sayın, Dilek Winchester, Dilşat Zulkadiroğlu, Eda Gecikmez, Elçin Ekinci, Emre Zeytinoğlu, Endam Acar, Ender Özkahraman, Erdağ Aksel, Erdal Duman, Erinç Seymen, Erkan Özgen, Erkin Gören, Esat Cavit Başak, Eşber Karayalçın, Evrim Özarslan, Extramücadele, Eyüp Öz, Fatih Pınar, Fatih Tan, Ferhat Özgür, Fikret Atay, Fulya Çetin, Gencer Yurttaş, Gülsün Karamustafa, Ha za vu zu / Hafriyat, Hakan Akçura, Hakan Gürsoytrak, Hale Tenger, Halil Altındere, Harald Naegeli, Harun Antakyalı, Helin Anahit, Huri Kiriş, İlhan Sayın, İnci Furni, İnsel İnal, İpek Duben, İrfan Önürmen, Itır Demir, Juan Botella Lucas, Kadir Çıtak, Kardelen Fincancı, Kemal Gökhan Gürses, Kemal Özen, Korkut Canpolat, Manuel Çıtak / Şebnem İşigüzel, Mehmet Ali Boran, Mehmet Çeper, Mehmet Fahracı, Mehtap Yücel, Memet Güreli, Mehmet Öğüt, Metin Üstündağ, Müge Akçakoca, Murat Akagündüz, Murat Başol, Murat Morova, Murat Tosyalı, Mürüvvet Türkyılmaz, Nalan Yırtmaç, Nancy Atakan, Nazım Ünal Yılmaz, Nazım Dikbaş, Neriman Polat, Nihan Çetinkaya, Nurcan Gündoğan, Oda Projesi, Orhan Cem Çetin, Özgür Erkök, Özlem Demirtaş, Özlem Gök, RAD, Rafet Arslan, Selçuk Fergökçe, Selda Asal, Selim Birsel, Şener Özmen, Şerif Kino, Serpil Odabaşı, Sevil Tunaboylu, Şaban Dayanan, Şevket Sönmez, Suat Öğüt, Süreyya Acar, Tan Cemal Genç, Tan Oral, Taner Güven, Tayfun Serttaş, Turgut Yüksel, Ümit Kıvanç, Vahit Tuna, Veysi Altay, Volkan Aslan, Yasemin Özcan Kaya, Yeşim Ağaoğlu, Yonca Saraçoğlu, Yücel Can, Zeren Göktan, Zeynep Özatalay, Zeyno Pekünlü

Katalog Yazarları: Emre Zeytinoğlu, Erden Kosova, Eren Keskin, Fırat Arapoğlu, Mahmut Koyuncu, Murat Çelikkan, Nazan Üstündağ, Necmiye Alpay, Orhan Miroğlu, Öztürk Türkdoğan, Şebnem İşigüzel, Şebnep Korur Fincancı, Tanıl Bora, Ümit Kıvanç, Yıldırım Türker

Adres: DEPO / Tütün Deposu Lüleci Hendek Caddesi No.12
Tophane 34425 İstanbul

E-mail: depo@depoistanbul.net
Telefon: +90 212 292 39 56



Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Sıraselviler Cad. Hocazade sk. No:8 Taksim- İstanbul
Tel: 212- 249 30 92
tihv@tihvistanbul.org
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sergi: Ateşin Düştüğü Yer

Son yılların en büyük politik sergisi

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın 20. Yılı için düzenlenen Ateşin Düştüğü Yer adlı sergide şiddete, işkenceye ve baskıya karşı çıkan 131 sanatçının işleri yer alıyor.


Kızımın parçalarını eteğimde taşıdım.’
Nereden geldiği belli olmayan bir havan mermisiyle ölen o küçük kızın annesine ait bu cümle sergiye girer girmez karşınıza çıkıyor. Soğuk ve mesafeli harflerle bu sözü bize hatırlatan sanatçı Neriman Polat. Polat, ‘Ateşin Düştüğü Yer’ adlı sergiye katılan 131 sanatçıdan biri. Sergiye katılan sanatçılar arasında Selim Birsel, Hakan Gürsoytrak, Canan Şenol, Burak Delier gibi tanınmış isimler de var, adını ilk kez duyduğumuz birçok genç sanatçı da. Hepsi, devletten başlayıp aileye varıncaya kadar toplumun içine işlemiş şiddete karşı çıkmak, o şiddetin mağdurlarından yana tavır almak için buluşmuşlar ve ortaya son yılların en büyük politik sergisi çıkmış.
Sergi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) 20. Yılı dolayısıyla düzenleniyor. İşkence mağdurlarına yardım etmek için kurulmuş TİHV’in bu çabasını daha görünür kılmak ve ona hak ettiği saygıyı sunmak için sanat dünyasından etkili bir eylem bu.
Sergiyi düzenleyenlerden Erden Kosova, “Hem sanatsal hem politik olarak daha önce hiç yanyana gelmemiş, gelemeyecek insanlar bu sergide bir arada yer aldı. Vakfın deneyimini her tür sanatsal ve politik ayrışmadan uzak tutarak onurlandırmak gerekliliği ortaya çıktı bu sergide” diyor.

Altı ayda hazırlandı
Her şey vakfın yöneticilerinden Hürriyet Şener’le Hakan Gürsoytrak’ın bir sergide karşılaşmasıyla başlamış. Daha sonra vakfın 20. yılı için ne yapabiliriz diye konuyla ilgili 10 kişi bir araya gelmiş, sanatçılara çağrıda bulunulmuş ve altı ay gibi bir sürede sergi ortaya çıkmış. Sanatçıların yarıdan çoğu bu sergiye özel işler üretmiş. Başta tahmin edilen sayının çok üstünde bir katılıma ulaşımış ve alakasız bir iş sunanlar hariç kimseye ‘hayır’ denmemiş. Üstelik hiçbir sponsor ya da özel bir mali kaynak olmadan en çok sanatçıların katkılarıyla gerçekleşmiş.
İşin açıkçası gönüllü bir sergi için çok iyi işlerin bir araya geldiğini söylemek gerek. Sergi Depo’nun bir ve ikinci katlarından taşıp bahçedeki küçük binaya da yayılıyor. Darbeler, milliyeçilik ve militarizm, tabii ki Güneydoğu’daki savaş, kayıplar, kadına yönelik şiddet, gay ve lezbiyenlere yönelik ayrımcılık hemen her tür şiddet, dışlama payını alıyor bu sergide.

İşkence sokağa taştı

İnsan Hakları Vakfı yöneticisi Hürriyet Şener, eskiden gizlice uygulanan işkencenin artık sokakta polis şiddeti olarak devam ettiğini söylüyor

Bu sergi vakfın çalışmalarına nasıl katkıda bulunuyor?
Bu sergiyi ‘Sürmekte Olan Toplumsal Travmayla Baş Etme’ projemiz çerçevesinde değerlendirmek gerek. Çünkü toplumsal travmayla başetme projemiz multi disipliner olacak. Hem ilgili meslek örgütlerini hem akademisyenleri, sanatçıları, bilim insanlarını bir araya getirecek. Toplumsal travmayla başetmenin başlangıcının yüzleşme olduğunu düşünüyoruz biz. Hem geçmişimizle hem devam etmekte olan travmanın bugünüyle bir kez daha yüzleşip bilinç yaratmak önemli bir katkı. Bunun ötesinde çok önemli bir moral katkısı da var vakfa.

‘Toplumsal travma’ kavramını biraz daha açar mısınız. Etkileri nelerdir?
Yıllardır süren savaştan alayım ama bunun çok öncesi var... Ermeni soykırımından da daha öncesinden de başlatabiliriz. Savaş süreci hak ihallelerinin artmasında önemli etkenlerden biri. Bir yanda o savaş ortamına giden yaralanan ya da yaralanmadan dönen askerler var, öte tarafta da orada yaşayan Kürtler. Savaşın mağduru olan Kürtler sadece savaş ortamında yaşananlar dışında da devlet baskısıyla karşı karşıya geliyor. Faili meçhul, kayıp, Diyarbakır Cezaevi, işkence, taş atan çocuklar, göç, yoksulluk hepsini tek bir ailede görmek mümkün. Kuşaktan kuşağa aktarılan bir travma söz konusu. Bu koşullar değişmediği sürece tam bir iyileşmeden söz etmek mümkün değil. Bir kol ya da burun kırığını ameliyatla çözmek, psikiyatrik terapi seanslarıyla uykusuzluğu gidermek belki mümkün, ama travmalar sürdüğü sürece tam bir iyileşmeden söz etmek mümkün değil.

12 bin işkence mağduruna yardım ettiniz Bu sadece size başvuranlarn sayısı. Devletin şiddetine maruz kalanların sayısı çok daha büyük olmalı.
Tabii. 12 Eylül’den bu yana 1.5 milyon kişinin işkence gördüğünü söylüyoruz biz. Bu süreçte sadece 12 bini bize tedavi için gelmiş.

Serginin girişinde yer alan verilere göre 2009’da 459, 2010 yılında 363 kişi başvurmuş. Türkiye’de işkencenin çok azaldığı, kalktığı iddia ediliyor ama size her yıl yüzlerce kişi başvuruyor?
Sıfır tolerans tümüyle yalan bir ifadedir. Önce onu söylemek isterim. Tabii ki 20 yıl içinde ‘iyileşme’ diyebileceğimiz değişikliklerden söz etmek mümkün. Fakat sistemde, işin özünde herhangi bir değişiklik yok, sadece kozmetik değişiklikler var. 90’lı yıllarda yoğun olarak uygulanan insanın hayal gücünü zorlayacak işkence yöntemleri kapalı mekanlarda ya da açık arazide, ıssız yerlere yapılıyordu. Şimdi bunlar yer ve şekil değiştirmiştir. Artık kapalı mekanlarda yapılan işkence sokağa taşmıştır. Askının, elektriğin yerini biber gazı, kaba dayak, psikolojik yıpratma, yakınlarını tehdit etmek gibi benzeri bir takım yöntemler almıştır. Örnek vereyim, tazyikli su nedeniyle iki hafta evvel bize gelen bir başvurumuza, gencecik bir kız, omuzuna ameliyatla protez takıldı. Yine cop ve polis tekmeleri sonucu düşük yapan bir başvurumuz oldu. Artık açık alanda, gözler önünde, değişik yöntemlerle yapılıyor, devlet politikası devam ediyor.

İşkence’yi tanımlama kılavuzu
Türkiye İnsan Hakları Vakfı, özellikle İnsan Hakları Derneği ve Türk Tabibler Birliği tarafından ‘işkencenin tedavisi ve tanımlanması’ için kuruldu. Tedavi kadar işkencenin belgelenmesi ve hak arama çalışmalarının yürütülmesine de destek olan vakfın en önemli çalışmalarından biri İstanbul Protokolü. 1996 yılında başlayan uluslararası çalışmaların sonucu 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi. İstanbul Protokolü, doktorlar ve hukukçular için işkencenin tespit edilmesi için izlenecek yolu ve kriterleri belirliyor.



Radikal
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Genç Etkinlik 5 'Özgürlük, Sil Baştan!'

Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği tarafından düzenlenen Genç Etkinlik 5 'Özgürlük Sil Baştan' 12 Nisan'da MKM Beşiktaş Çağdaş salonunda sanatseverlerle buluşuyor.

Yeni genç sanatçıların Türk sanat ortamına kazandırılmasında öncü rol oynamış olan UPSD'nin düzenlediği Genç Etkinlik sergilerinin bu yıl beşincisi gerçekleşiyor. 12-30 Nisan tarihleri arasında Beşiktaş Belediyesi'nin desteği ile gerçekleştirilecek olan Genç Etkinlik sergisi,1995'ten itibaren her düzenlendiğinde, gençleri sanat ortamına tanıtma ve kazandırma işlevini başarıyla tamamlıyor.

Serginin dikkat çeken isimlerinden Ekin Onat von Merhart toplam 63 parçadan oluşan fotoğraf düzenlemesiyle karşımıza çıkıyor. Onat "İsimsiz, Yorumsuz, Benliksiz" adını verdiği işte çok bildiğimiz üç maymun karakterini (görmedim-duymadım-bilmiyorum) zamanımıza göre yorumluyor.
Merhart çalışmasıyla ilgili şunları söyledi: "Duyarsız kalmak ölümcül bir hastalıktır, kendini gerçeklerden uzak tutarak yaşayan kişi hem kendini hem toplumu derin karanlıklara sürükler. Bu gördüğünüz giderek susturulan, susan ve bundan rahatsızlık duymayan bir toplumun resmidir. Fotoğraflara bakarken aynı eylemin kişiler üzerindeki farklılığını da görmezden gelmemek gerekir. Bireylerin kendilerini ifade ederken gösterdikleri çeşitlilik bu işin beni gülümseten kısmı…"

35 yaşını henüz tamamlamamış sanatçıların başvurularından yapılan değerlendirmeler sonucunda, toplam 111 sanatçının133 eseri sergilenecek.
Sergi, 30 Nisan 2011 tarihine kadar MKM Beşiktaş Çağdaş salonlarında izlenebilir.

Bedri Baykam
Sanat tarihi, iniş çıkışlarla, etki tepkilerle, kural bozmalarla, avangard zelzele ve devrimlerle doludur. Kendi sanat alfabelerini oluşturan izlenimcilerde, noktacılarda, kübistlerde, soyut dışavurumcularda, pop sanatçılarda, yeni dışavurumcularda hep en yenilikçi, en özgün ruhla balta girmemiş bir ormana dalıp yol açtıklarına emin olarak sanat üretirler. Özgürlük, oynar gibi sanat yapmak, kaideleri tersyüz etmek, düzene dil çıkarmak, hep sanat ortamının yaramaz çocuklarının ana görevi olmuştur.
Özgürce sanat yapmanın ise, özgür kimlik arayışı kadar, "Zeitgeist" ve ülkenin yerel subjektif sosyo-politik şartlarına kadar varan bir dizi şartı var. Hedeflenen ve hatta kurgusu yapılabilen yeni düşünsel veya estetik dünyalara şehvetle saldırabilmek, umudun kaybedildiği, sanatın kendi dokularını yenileyebileceğine olan güvenin sarsıldığı anlarda spontan bir çıkış planı ateşleyebilmek, bu işin olmazsa olmazları.
Yeni dönemin göbekten bağlı iletişim dünyasında, dünya insanları kendi ortamlarında karanlığa da aydınlığa da beraber yürüyorlar. 1789 Fransız Devrimi'nin artçı şokları dünyaya bazen pek yakından bildiğimiz gibi, 130 yıl sonra yayılabilirken, ondan 200 yıl sonra yaşanan 1989 Berlin Duvarı'nın yıkılışı ve Sovyet Bloku'nun çöküşünü, dünya eşzamanlı olarak içine çektiyse de evdeki hesap çarşıya uymadı. 1990'lar beraber dünyaya daha fazla özgürlük değil, daha ağır şartlarda gelişen bir muhafazakarlık ve hatta bir gericilik yayıldı. Bunun sonucunda estetik ve etik/metafizik değerler arasındaki çelişkili gerilimler, toplumun kendi psikanalizini hatta günah çıkarmasını yapmak için artan bir kaygan zemin yaratmaya başladı.
Yeni iletişim çağı ve duvarların çöküşünden sonra özgürlük yerine daha fazla ırkçılık, daha yoğun savaş, faşizm, dincilik yüklemeleriyle karşılaşan 90'ların ve 2000'lerin şaşkın genci, her gün delik-deşik edilen kendi değerlerinin vahşi kapitalizme veya emperyalist tuzaklara satıldığının ne kadar farkında?
Ufka utanmadan bakmak, "Radikal" yalanların felcinden kurtulmak, o kurgulanmış parçalanmaya ve kendi değerlerine sırtını çevirmeye son vermek, ne kadar mümkün?
Siyasetten ve onun sanatsal izdüşümlerinden kaçmamak, tüm özgür inançların yerle bir edildiği bir tabula rasa'da, ayağa kalkıp yine kahkaha atarak hayata zar atabilmek için cesaretin reenkarnasyonunun gerçekleşmesi lazım. Günümüz aydını kendi değerleriyle barışık yaşayabilmek için yaşamından neleri feda etmeye hazır? Veya bunun da ötesinde kendini ne kadar ateşe atar? Temel soru bu...
Fransız anarşist şair ve efsanevi şarkıcı Leo Férré, en ünlü şarkılarından birinde "Aşka ve devrime provoke ediyorum" diyor. Gündüz Vassaf'ın "Cehenneme Övgü" den söz ettiği bir dünyada, savaşarak geçmiş bir askerlik sonrası, hücre hapis sonrası, sancılı bir boşanma sonrası, yaşamın vortex'ine susamışçasına saldıran bir özgürlük tutkunu, kendini bu uçsuz bucaksız, serüven dolu otoyollara atabilir mi? Bunun için belki polis tuzaklarını, alkol kontrollerini, trafik kördüğümlerini aşması ya da daha önemlisi, kendi zincirlerini kırması gerekecek.
Çevremizde, bir çok açıdan "her şey sanat" Bunun için, Joseph Beuys'un ekonomiye, sosyal hareketlere hatta tarıma bile sanat olarak bakan bakış açısından "Post-Duchamp krizi" çerçevesinde, eline geçirebildiği her nesneye ve bunların her dizilişine sanat olarak bakan mantığa kadar veya multi medyanın zapt edilmez pinpon topu kayışlarından, fotoğrafın bıkkınlık getiren aleladeliğine kadar, her şey mi sanat?
"Özgürlük, Sil Baştan" derken, sanat tarihi, sanatçının kendi dünyası, ülkenin siyasal şartları demokrasi mücadelesi hepsi sepete eşit olarak düşüyor. 2010 yılında yozlaşmaya, sahte değer enflasyonu körükleyerek spekülatif yapay borsalar pompalayanlara, piyasa resmi yapıp kaçanlara, demokrasi kelimesinin büyüsünü kullanarak tüm seslerimizi susturanlara dur demek mümkün mü? "Bienal sanatı" şablonuna, "sanat gibi sanat" yapma kolaycılıklarına son verme vakti gelmedi mi?
Al eline süngeri, önce kendi kara tahtanı sil baştan. "Ne yapsam sanat diye sınıflandırılır?" diye düşünme, "Ne yaparsam çağdaş sanata benzer, ne yaparsam satar?" diye de düşünme! Kendin için sanat yap. İstersen yalnız kendi kendini tatmin et. Ama duvarların içinden, üstünden ya da yanından geç... İçgüdünü dinle. İddialıyı aramaktan korkma. "Ne derler" sorusu bizim dilimizde yok.
Bu arada söylemeye gerek bile yok. Tüm okuduklarınızı unutun. Bunu da, "Sil Baştan" yapın. Konumuz özgürlük, unutmayın.
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Genç Etkinlik 5 'Özgürlük, Sil Baştan!'

Sergide benimde bir resmim yer almakta-tabi benimkini boşverinde-gerçekten iyi çalışmalar var onlar için görülmeye değer..
 
Katılım
29 Mar 2011
Mesajlar
126
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
resim ayrı bir dünya..
ben de şu ana kadar yaklaşık 600 kişinin karakalem resmini yaptım. yağlı boya resimlerden anlamam gerçi (üzerine pek düşmedim),

ama yine de en iyisi karikatür diyorum..sınırsız hayalgücü ürünü..
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Sergide benimde bir resmim yer almakta-tabi benimkini boşverinde-gerçekten iyi çalışmalar var onlar için görülmeye değer..

Neden boşverelim?Bu harika!Keşke bu denli yoğun koşturma içinde geçmeseydi yaşamım ve gelip görebilseydim...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst