Ozgur Irade; Mit mi, Gercek mi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Anketler kategorisinde alpine tarafından oluşturulan Ozgur Irade; Mit mi, Gercek mi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 9,466 kez görüntülenmiş, 61 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Anketler
Konu Başlığı Ozgur Irade; Mit mi, Gercek mi?
Konbuyu başlatan alpine
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan The Leo

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ozgur irade; bir tanim yapmak gerekire, insanin herhangi bir etki altinda kalmadan karar verebilme iddiasina ozgur irade diyoruz, sanirim.

Ornekler verelim;

Asik oldunuz, karsinizdaki kisi ile hayatinizi birlestirme karari aldiniz ve evlendiniz. Evlenme karari alirken iradeniz ozgurmuydu?

Para biriktirdiniz, araba alacaksiniz, ince elediniz, luks spor bir araba aldiniz. Bu karari verirken iradeniz ozgurmuydu?

Oy verme zamani geldi, sandik basina gidip oy kullandiniz. Oyunuzu veririken iradeniz ozgurmuydu?

Hayatinizin herhangi bir aninda, herhangi br durum karsisinda, verdiginiz herhangi bir kararda, iradeniz ozgurmuydu?

Yani, ozgur irade; mit mi, gercek mi?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
iradi varlık tercih yapabilendir; tercihini yaparken içinde yaşadığı sosyal/tarihsel topluluğun diğer bireyleri ile etkileşim içerisinde olur; salt özgürlük yoktur ve bu nedenle bu ölçüye dayanan tercihlerin arayışı yanıltıcı olacaktır; bu ölçüye göre ne özgürlük ne de özgür istençten söz edilebilir. oysa ki, tercihler istenç ile belirlenebilirler ve bu bağlamda özgür irade bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
iradi varlık tercih yapabilendir; tercihini yaparken içinde yaşadığı sosyal/tarihsel topluluğun diğer bireyleri ile etkileşim içerisinde olur; salt özgürlük yoktur ve bu nedenle bu ölçüye dayanan tercihlerin arayışı yanıltıcı olacaktır; bu ölçüye göre ne özgürlük ne de özgür istençten söz edilebilir. oysa ki, tercihler istenç ile belirlenebilirler ve bu bağlamda özgür irade bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar.

Nasil yani, hem ozgurluk yoktur diyorsunuz, hemde ozgur iradenin gercek oldugunu soyluyorsunuz. Insani fizik kanunlarindan koparamayacagimiza gore, baska bir olcuden soz etmek, fizik otesi, fizik ustu, yani olmayan bir baglamdan soz etmek ve olmayan bir baglamda ozgur iradenin gercekliginden bahsetmek olmuyor mu? Olmayan bir baglamda olan bir seyin sonucta olmadigi gibi bir sonuc cikiyor yani ortaya. Yanlis anlamisda olabilirim tabi.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
dikkat ederseniz iki ölçü koydum ve ilkinde özgür iradeden söz edemeyiz dedim; ancak ben ikinci ölçüyü esas aldığımdan dolayı özgür iradenin gerçek olduğuna değindim. ölçü, özgürlüğün ne olduğu/nasıl anlaşılması gerektiğine dairdi. özgürlüğü bireysel ve sınırsız düşünürseniz ilkini, toplumsal düşünürseniz ikincisini kullanmış olursunuz; ben ikinciden yana oy kullandım. bilmem daha açıklayıcı oldu mu?
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
dikkat ederseniz iki ölçü koydum ve ilkinde özgür iradeden söz edemeyiz dedim; ancak ben ikinci ölçüyü esas aldığımdan dolayı özgür iradenin gerçek olduğuna değindim. ölçü, özgürlüğün ne olduğu/nasıl anlaşılması gerektiğine dairdi. özgürlüğü bireysel ve sınırsız düşünürseniz ilkini, toplumsal düşünürseniz ikincisini kullanmış olursunuz; ben ikinciden yana oy kullandım. bilmem daha açıklayıcı oldu mu?

Toplumsal olcu ile bireysel olcu arasindaki farki anlamadim acikcasi.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insan toplumsal/sosyal bir canlıdır."insan" tanımı da öyledir. dolayısı ile insanı ve özgürlüğünü toplumsal/sosyal var-oluşu ile birlikte ele almak gerekir. eğer onu soyutlayıp salt bireysel özgürlüğün varlığına dair bir arayışa sokarsak aslında onu kandırmış oluruz. her insan içinde yaşadığı sosyal süreçlerin bir sonucu olarak kimlik/kişilik kazanır; özgürlük ve irade de bunlardan muaf değildir. tercihlerini yapabilmesi ise onun öznelliğini ifade eder ki bu gerçek olandır ve özgür iradesi olduğunu gösterir. tercih yapabilmek iradi bir edimdir. diyelim ki doğar doğmaz bir insan yavrusunu ısssız bir adaya bıraktılar, her nasılsa yaşama şansını buldu, bu insan biyolojik olarak insan olabilir ancak sosyolojik olarak "insan" değildir; onun ne özgürlüğü vardır ne de iradesi; özgürlük ve irade ancak va ancak en-az iki kişinin var olduğu bir toplumsal zemini gerksinir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
irade özgürlüğü, "özgür irade" konusunda sizin görüşleriniz nedir?
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
insan toplumsal/sosyal bir canlıdır."insan" tanımı da öyledir. dolayısı ile insanı ve özgürlüğünü toplumsal/sosyal var-oluşu ile birlikte ele almak gerekir. eğer onu soyutlayıp salt bireysel özgürlüğün varlığına dair bir arayışa sokarsak aslında onu kandırmış oluruz. her insan içinde yaşadığı sosyal süreçlerin bir sonucu olarak kimlik/kişilik kazanır; özgürlük ve irade de bunlardan muaf değildir. tercihlerini yapabilmesi ise onun öznelliğini ifade eder ki bu gerçek olandır ve özgür iradesi olduğunu gösterir. tercih yapabilmek iradi bir edimdir. diyelim ki doğar doğmaz bir insan yavrusunu ısssız bir adaya bıraktılar, her nasılsa yaşama şansını buldu, bu insan biyolojik olarak insan olabilir ancak sosyolojik olarak "insan" değildir; onun ne özgürlüğü vardır ne de iradesi; özgürlük ve irade ancak va ancak en-az iki kişinin var olduğu bir toplumsal zemini gerksinir.

Yanlis anlamiyorsam, insanin iradesini ortaya cikaranin toplumsal yasam oldugunu soyluyorsunuz. Bu durumda "Irade" yi sadece insana ozgu bir bilesen olarak mi goruyorsunuz? Ayrica "toplumsal zemin"i olusturan nedir? Insanin tek basina edinemedigi, iki kisi bir araya gelince edinebildigi, iradeyi ortaya cikaran sey nedir?

Ben iradeyi atoma ve hatta atom altina kadar indirgeyebilirim. Insan veya toplum baglamindan cok daha temel duzeydedir irade benim icin. Irade, yapma kapasitesidir. Mesela bir imza atmaniz gerektiginde mavi veya siyah dolmakalemler arasinda secim yapmanizi saglayan seydir. Eger ben bu iradeyi fiziksel olarak etkileyebiliyor isem, irade fizige bagimli demektir. Bu durumda ozgur irade den soz edemeyiz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
her şey bir diğerine bağlıdır ve bu bağ bir bağlılık değildir; bağlılık ve bağımlılık farklı olgulardır. bağlı olmak özgürlüğü yok etmez, bağımlı olmak yok eder. fizik dışında hiç bir şey yoktur; bu durum onun bağlı olduğunu ancak tercihler kapsamında bağımlı olmadığını açıklar; insanı insan yapan da zaten bu tercihleri değil midir? bu nedenle özgür irade bir gerçektir. atom-altının basınç-ısı-çekme-kuvvetler ile ilgisi nöronlar arası elektriklenmeler ile ilgilidir ve fakat bu elektriklenmenin yöneldiği bilinç ve tercihler bir-e-bir onların tesiri altında gelişmezler; onları belirleyen yine toplumsal etkileşim içindeki insan denilen öznedir. özneyi ortaya çıkaran da budur.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Acikcasi yazdiklarinizdan bir anlam cikarmakta zorlaniyorum. Benim icin yeterince acik ifadeler degil. Verimli bir iletisimimiz yok. Muhtemelen benim eksikligimdir. Yinede aciklamaya calistiginiz icin tesekkur ederim.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
Ozgur irade; bir tanim yapmak gerekire, insanin herhangi bir etki altinda kalmadan karar verebilme iddiasina ozgur irade diyoruz, sanirim.

Ornekler verelim;

Asik oldunuz, karsinizdaki kisi ile hayatinizi birlestirme karari aldiniz ve evlendiniz. Evlenme karari alirken iradeniz ozgurmuydu?

Para biriktirdiniz, araba alacaksiniz, ince elediniz, luks spor bir araba aldiniz. Bu karari verirken iradeniz ozgurmuydu?

Oy verme zamani geldi, sandik basina gidip oy kullandiniz. Oyunuzu veririken iradeniz ozgurmuydu?

Hayatinizin herhangi bir aninda, herhangi br durum karsisinda, verdiginiz herhangi bir kararda, iradeniz ozgurmuydu?

Yani, ozgur irade; mit mi, gercek mi?

yani etki olmasa tepki olabiliyor mu? herhangi bir etki olmadan hareket edebiliyor muyuz? etkinin altında kalmadan üstüne mi çıkıyoruz. öyle ya, etkinin altında kalmasak bile bir yerlerinde olabilmeliyiz. üstünde yanında...
eğer öyle ise etki altında kalmamak yani özgürlük (tanımınızla) doğaüstü bir hareketten başka nedir? etkiüstü ya da... belki böyledir.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ben acikcasi ozgur iradenin nasil tanimlanmasi gerektigini dahi bilmiyorum. Ozgurluk diye birsey varmi ki, ozgur irade olabilsin. Evrende hersey birbirinin bir parcasi, bir dongu. Kaldi ki, insan davranislari ve psikolojisinin biyolojiden ve kimyadan gelen mekanikleride ortada. Biz "insan" oldugumuz icin kendimizi bir babundan ayirt etme ihtiyaci duydukca kendimize mistik, doga ustu bazi ozellikler yukluyoruz gibime geliyor, ozgur irade gibi mesela. Yani bir babunun ozgur iradesi yok, ama bir insanin ozgur iradesi var. Ben bunun sebebi olarak, insanin umutsuzlugunu goruyorum.

Bir baska aci, kisisel duzeyde dusunelim, herkes kendisini ozel hissetmek ister, ve bu cok insani bir duygudur. Gunumuzde butun sanayi urunleri reklamlari buna yoneliktir, sizi ozel kilmak icindir butun urunler. Reklam sektoru bunun farkina 50-60 li yillarda variyor. Bu cok icgudusel insan davranisi etrafinda sekilleniyor butun reklam kampanyalarida haliyle. Bir uretim bandinda gunde binlercesi uretilen urunler bir anda size ozel araba, size ozel kalem, size ozel koku, size ozel ruj, size ozel cep telefonu olup cikiyor. Sizin kisiliginizi yansittigini iddia edenler bile var aralarinda, ve bu urunler yok satiyorlar.

Bunu toplumsal duzeyde dusunursek, mesela Amerika'nin secilmis millet savina geliyoruz. Dunyanin super gucu olmak icin ozel bir misyonu varmis pazarlamasi yapildi milyonlarca vatandasina, politikacilari tarafindan. Ve insanlar buna inandi, bu urunu satin aldilar, aynen diger urunler gibi. Milletlesme asamasindan gecmis bircoklari icin hikaye ayni.

Bunu tursel duzeyde dusunecek olursak, insan turu kendisini ozel hissetmek adina, kendisini babundan farkli gorebilmek adina yine ayni pazarlama taktigine basvuruyor, ozgur irade iste bunun sonucudur bana kalirsa. Insanoglu bu urunude cazip buluyor, cunku dogasinda var. Burada bir secim sansi yok, cunku "ozgur" iradesi yok.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Biz kavramlarla düşünürüz. Kavramlar, insanlığın nesnel olan ile (madde-dış dünya) etkileşimi sonucunda elde ettiği bilgilerin üzerine inşa edilmişlerdir. Deneyimlersiniz--insanlığın bir bütün olarak deneyimi-- o deneyimler üzerine kafa yorarsınız, bir sonuca varırsınız ve "Şu şudur" dersiniz. Bilginin olanaklılığı, kaynağı, türleri, mutlak olup olmayışı; koşulların farklılığı nedeniyle deneyimlerin sahip oldukları farklılıklar, izlenmesi gereken yöntem vb. gibi konularda çeşitlilikler olduğu için, kavramlar da çeşitlilik gösterirler.

Özgürlük de bir kavramdır. Özgürlük dediğimizde aklımıza ilk gelen düşüncelerden biri, dinsel olanın baskısına karşı mücadeledir. Böyle olmasının sebebi, batı dünyasında özgürlüğe giden yolun, kilise ile olan mücadeleden geçmiş olmasıdır. Biz de batı dünyası tarafından oluşturulmuş kavramların etkisi altında olduğumuzdan --liberal ekonomik sistemin yerleşmesine uğraşıyoruz-- özgürlük dediğimiz zaman kast ettiğimiz, Liberal felsefenin özgürlük anlayışına benzer bir anlayış oluyor. Özgürlük dediğimizde, bu kavramın zorunluluk altında kalmamak olduğunu düşünmeden edemiyorsak, o halde idealist felsefi akımın özgürlük anlayışına sahibiz demektir. Bunun böyle olduğunu bilmememiz, liberalizmin ve idealizmin kavramları ile düşünüyor olduğumuz gerçeğini değiştirmez.

Burada da olduğu gibi, irademizin dışında, bilinç yapımız veya düşüncelerimiz, başkaları tarafından biz fark etmeden oluşturulmuş, yönlendirilmiş demektir. Eğer biz, yaşadığımız tarihi süreçte, kendimize batı dünyasını referans almasaydık, batı dünyasının teorik ve pratik eylemleri neticesinde oluşmuş kavramlarla değil, başka bir sürecin ürünü olan, başka kavramlarla düşünüyor olacaktık. Bu sürecin —kavramları öğrenme süreci/bilincin şekillenme süreci— belirli bir müddet, kendi irademizin dışında oluşu, bizim dışımızdadır/nesneldir. Yani insanlar, belli bir bilinçsel yeterliliğe erişmeden önce, toplumsal olarak ortaya konmuş kavramları –kavramlarla düşündüğümüz unutulmasın-- otomatik olarak kabul ederler. Örneğin, bir çocuğun “Özgürlük nedir?” Sorusunu sorabilmesi için, önce özgürlüğün ne olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Ancak çocuk, bu soruya verilen yanıtla beraber, kavramın üzerine kafa yoracağı bir hareket noktasına sahip olabilir. Bu kafa yoruşu da ancak belli bir yaşın üzerinde gerçekleştirebilir. Özetle, insanların bilinçleri, kendileri bu kavramlar üzerine düşünme yetisine ermeden daha önce şekillenmeye başlar. Çoğumuz, bu konular üzerine bırakın çocukluğu, hiçbir dönemde kafa yormayız. Haliyle sahip olduğumuz bilince, --elbette mümkün olduğu kadar-- kendi irademizle sahip olmaktan çok, başkalarının iradesi neticesinde sahip olmuşuzdur demektir. Sanırım burada, birey olmak yahut olamamak farkından söz edilebiliriz. Ancak kullandığımız özgürlük kavramının, liberal ve idealist özgürlük kavramı olduğunu; özgürlüğün, farklı felsefi akımlar tarafından başkaca anlamları olduğunu öğrendikten sonradır ki liberal felsefenin özgürlük kavramına uygun düşünüp, düşünmemeye, onu terk edip etmemeye karar verebiliriz. Yani bu konuda “bilgi” sahibi olabilmeliyiz ki “irade” gösterebilelim. Eğer bu bilgiye sahip değilsek, özgürlük kavramı üzerinde düşünmemişsek, bir seçim imkânımızın da olmayacağı açıktır. “Ne kadar az bilgi, o kadar irade dışılık” vice versa (tersi durumda tersi de geçerlidir). İnsan, yaşamı süresince öğrenme kabiliyetine sahip bir canlı olduğundan, irade dediğiniz de zaman içerisinde gelişebilen, özetle sabit olmayan bir şeydir.

“Özgür irade” dediğinizde, irade dediğinizin özgürlük, özgürlüğün de zorunluluk altında kalmamak olduğundan, zorunluluk karşıtı bir şey olduğundan hareket ediyorsunuz demektir. “Zorunluluk altındaysam, özgürlük olamaz” gibi hâkim bir düşünce vardır. Bu düşünce idealist düşüncedir. İdealizmin kavramları, toplumsal alanda yaygın olarak kullanıldığından, toplumun bireyleri olarak bizler de – yukarıda bahsettiğim gibi-- bu kavramlar çerçevesinde düşünmeye alışkınızdır. Diyalektik materyalizmde irade, kişinin düşüncesini eyleme dökebilmesini ifade eder. Eyleme geçerken de iç koşulların (kendimizle ile ilgili) ve dış koşulların (dış dünya ile ilgili) sınırları dâhilinde hareket edebiliriz. Bacakları olmayan bir insan, ayağa kalkmak ve koşmak istesin, bunu başaramayacaktır. Burada kişinin düşüncesi ve eylemi arasında uyumsuzluk olduğundan, bu konuda kişisel bir irade kullanımından bahsedemeyiz. Yine diyalektik materyalizmde kişi, ancak nesnel yasaları kavrarsa, kısaca zorunluluğun yasalarını kavrarsa özgür olabilir. Yani idealizmde olduğu gibi, özgürlük ve zorunluluk zıt, birbirinden bağımsız değil, birbirleri ile bağıntılı kavramlardır.

Sonuç olarak, özgürlüğün ve iradenin tanımlanması gerekir ki tartışmacılar birbirlerini anlayabilsinler. Biri irade veya özgürlük dediğinde, diğeri aynı şeyi anlamıyor. Bu sebeple iletişim kopukluğu yaşanıyor kanısındayım.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
kavramların ve kavramlar arası ilişkilerin üzerinde, belki biraz daha durulması gerektiğini düşünüyorum... irade (istenç) kavramı en basit tanımıyla, insanın düşüncesini gerçekleştirebilme yeteneği ( yani, düşüncesine uygun, düşüncesi doğrultusunda davranabilme, eyleyebilme gücü) olduğuna göre; iradenin açığa çıkıp gerçekleşebilmesi, pratiğe, hayata geçebilmesi için, bir özgürlük alanının gerek koşul olduğunu kabul etmeliyiz... eğer özgürlüğü de ( belki biraz, hegel'ci bir yaklaşımla), bilincine varılmış, zorunluluk olarak anlarsak ; zorunluluk ilişkilerini kavrayarak bilince çıkaran insanın, kendi koşullarına uygun düşünceleri geliştirerek, bunları gerçekleştirmenin peşine düşeceği/ düştüğü ve dolayısıyla, özgürlük alanında iradenin bir 'mit' filan değil de apaçık bir gerçek olduğu ortaya çıkmış olur... zaten, birey için günlük ve toplum için tarihsel pratik de bunu göstermektedir...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Teoride herşeyi reddedebiliyorum. öyleyse özgür iradem var. Annemi,babamı reddedebilirim. bu çalıştığım işte çalışmayı reddedebilirim. toplumun tüm değerlerini redddebilirim. yemeyi içmeyi reddedebilirim. tüm duygularımı reddebilirim. hatta canımı da reddedebilirim. kendimi öldürebilirim.
Sonra Tanrı'yla karşılaşınca. beni neden böyle yarattın ben böyle varoluşu istemiyorum ya beni kendin gibi kuddetli bir Tanrı gibi var et ,ya da beni yok et diyebilirim. ..ve Tanrı beni niye var ettiği konusunda ,bana ne anlatırsa anlatsın , bunların hepsini reddedebilirim. işte özgür irade budur.

öyleyse özgür irade tüm bunların içinde bir yerlerde...
 

Sahte filozof

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
20 Kas 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
kavramların ve kavramlar arası ilişkilerin üzerinde, belki biraz daha durulması gerektiğini düşünüyorum... irade (istenç) kavramı en basit tanımıyla, insanın düşüncesini gerçekleştirebilme yeteneği ( yani, düşüncesine uygun, düşüncesi doğrultusunda davranabilme, eyleyebilme gücü) olduğuna göre; iradenin açığa çıkıp gerçekleşebilmesi, pratiğe, hayata geçebilmesi için, bir özgürlük alanının gerek koşul olduğunu kabul etmeliyiz... eğer özgürlüğü de ( belki biraz, hegel'ci bir yaklaşımla), bilincine varılmış, zorunluluk olarak anlarsak ; zorunluluk ilişkilerini kavrayarak bilince çıkaran insanın, kendi koşullarına uygun düşünceleri geliştirerek, bunları gerçekleştirmenin peşine düşeceği/ düştüğü ve dolayısıyla, özgürlük alanında iradenin bir 'mit' filan değil de apaçık bir gerçek olduğu ortaya çıkmış olur... zaten, birey için günlük ve toplum için tarihsel pratik de bunu göstermektedir...

Evet, bu tanim guzel oldu; "bilincine varılmış, zorunluluk". Tesekkurler.

Simdi bu noktada sunu test etmemiz ve irdelememiz gerekiyor sanirim;

"Zaten, birey için günlük ve toplum için tarihsel pratik de bunu göstermektedir."

Acaba? Acaba birey icin gunluk pratik, bilincine varilmis davranislardan mi olusmaktadir? Acaba toplum icin tarihsel pratik, gercektende bilincine varilmis davranislardan mi olusmantadir? Buna dair elimizde kanit var mi? Insanin gunluk yasami bilincli pratikler sonucumudur yoksa degilmidir, bunun testini nasil yapabiliriz. nasil kanitlariz veya nasil curuturuz?


Biz kavramlarla düşünürüz. Kavramlar, insanlığın nesnel olan ile (madde-dış dünya) etkileşimi sonucunda elde ettiği bilgilerin üzerine inşa edilmişlerdir. Deneyimlersiniz--insanlığın bir bütün olarak deneyimi-- o deneyimler üzerine kafa yorarsınız, bir sonuca varırsınız ve "Şu şudur" dersiniz. Bilginin olanaklılığı, kaynağı, türleri, mutlak olup olmayışı; koşulların farklılığı nedeniyle deneyimlerin sahip oldukları farklılıklar, izlenmesi gereken yöntem vb. gibi konularda çeşitlilikler olduğu için, kavramlar da çeşitlilik gösterirler.

Tam burada yukaridaki tanim guzel oturdu bence. Evet, insanlar kavramlar ile dusunurler ve bu kavramlar bilgiye dayanir. Bizim icin onemli olan, bu kavramlarin nasil edinildigi, hangi bilgiye dayandigi veya gercekten bir bilgiye dayanip dayanmadigi, ve birbiriyle iliskili ve baglantili bu kavramlar arasindan herhangi bir sebeple hangilerinin kullanilacagina ne sekilde karar verildigi.

Yani 2 farkli noktadan hareket edilebilir; birincisi kavramlarimizi olusturuken gercekten bunu bilincli sekilde mi yapiyoruz, ikincisi ise bu kavramlar arasindan hangilerini ne zaman kullanacagimizin secimini bilincli sekilde mi yapiyoruz. Butun bunlari gunluk yasamda insan ve hayvanlar uzerinde gozlemleyebiliyor isek, ozgur iradenin varligi veya yoklugu konusunda elimizde somut birseyler var demektir.

Mesela, su an detaylarini tam olarak hatirlamadigim bir deney var, insanlarin para ile ilgili bir konusmaya girdikten sonra nasil daha bencil davranis sergilediklerine, kararlarinda nasil daha bencil seceneklere yoneldiklerine dair. Veya bir bagis kutusunun uzerine bir cift insan gozu yerlestirildiginde, insanlarin nasil birden daha bonkor olduklarina dair. Yani insanin aslinda nasil su gibi ancak bendinde akabildigine dair bircok guzel calisma mevcut. Eger isterseniz, bunlari burada acip tartisabiliriz.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Evet, bu tanim guzel oldu; "bilincine varılmış, zorunluluk". Tesekkurler.

Simdi bu noktada sunu test etmemiz ve irdelememiz gerekiyor sanirim;

"Zaten, birey için günlük ve toplum için tarihsel pratik de bunu göstermektedir."

Acaba? Acaba birey icin gunluk pratik, bilincine varilmis davranislardan mi olusmaktadir? Acaba toplum icin tarihsel pratik, gercektende bilincine varilmis davranislardan mi olusmantadir? Buna dair elimizde kanit var mi? Insanin gunluk yasami bilincli pratikler sonucumudur yoksa degilmidir, bunun testini nasil yapabiliriz. nasil kanitlariz veya nasil curuturuz?(alpine) ...evet... 'bilincine varılmış zorunluluk' özgürlük anlamına geldiği için; ve fakat bireyler günlük pratik içinde doğanın ve toplumsal ilişkilerin (kendi içinde yer aldıkları tarihsel çerçevenin olanaklı kıldığı) bütün zorunluluklarının bilincinde olmadıkları için, 'tam olarak özgür' değillerdir... ama irade de, özgürlük alanını bir koşul olarak ön varsaydığı için; düşünceleri doğrultusunda eylemde bulunabildikleri, yani özgür irade kullanabildikleri ileri sürülemez... benzer şekilde, insan toplumunun tarihsel pratiğinin de, tümüyle, 'düşünceye uygun eylemin' yani iradenin gerçekleşme alanı olduğu iddia edilemez... ancak yine de, özgürlük ve irade kavramları herhangi bir 'mutlaklık' içermediğinden, bireylerin bir çok davranış ve eylemleri, özgürlük ortamında kendi düşüncelerine uygun olarak gerçekleştiğinden ( örneğin, evinde bir çok içecek olan ve sağlığı yerinde olan bir insanın, o akşam kahve mi, şarap mı içeceği konusundaki düşünce ve eyleminde görüleceği gibi...) irade olanaklıdır ve dolayısıyla gerçekleşebilmektedir... benzer şekilde, örneğin şişe-cam işçilerinin direnişinde, ya da toplumsal devrimlerde, insan toplumunun bir 'irade' ortaya koyduğunu, düşünüyorum...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
zorunluluğun olduğu hiç bir düzlemde özgür/irade/özgürlükten söz edilemez. zorunluluğun bilincinde olunsa ne olur, olunmasa ne olur;eğer bir zorunluluk ise o şey zaten gerçekleşecektir; bunun için biince gerek kalmaz. süreçler açısından zorunlu olanı ön-görüp zamanı kısaltmak ise o tamemen ayrı bir olgudur ki özgürlük ile yakından uzaktan ilgisi olmayan bir durumdur.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst