Özgür düşünmenin sınırları nereye kadardır?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde Psikotik Balık tarafından oluşturulan Özgür düşünmenin sınırları nereye kadardır? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,548 kez görüntülenmiş, 25 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Özgür düşünmenin sınırları nereye kadardır?
Konbuyu başlatan Psikotik Balık
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Benim itiraz ettiğim nokta bu değildi ki. kavramlarla ne kadar uğraşmamız gerektiğiydi.

Bana soruyorsanız, Ne kadar istiyorsanız o kadar, bu sorunun cevabını siz verebilirsiniz ve bunu siz bilebilirsiniz,
Ben daha doğama ve anlayışıma uygun dinamikler ve fikirler sundum ki, doğal çağrışımlama; Yani doğal çağrışımlama derken şu, Çok hikaye vardır bizim oralarda; Bi tanesi; Adamın biri elinde kazma, Kesilmiş ağaç kökleri var, Onları sökecek söküyor, Zor iştir kök sökmez biliriz, Deyimi bile vardır kök söktürmek diye; Biri geçiyor ordan, Ya amca/dayı (her neyse işte adı önemli değil) biter mi bu, olcak iş değil bu, Sen uğraşma bunla başka işin yok mu gibi şeyler işte;, Sen bi de akşama gör burayı diyor, Bütün kökler sökülmüş akşama; Bunu diyen adama o iş zor, hatta imkansız gelir, kalkışmaz bile bu işe, Ben kendimce çok düşünce tarlası kazmış, kök sökmüş biri olarak bunun doğallığını ve olağanlığını belirttim, ekin-dikin düşüncenizi, yeni tohumlar, farkl ıtohumlar, suşayın, hasat edin, bakın bakalı mneler çıakcka olacak, siz bilirsiniz? Örneğin şuraya dönelim, Siz aslında düşüncenini sınırları var ıdır derken neyi bilmek istiyorsunuz? Neyi mereka ediyorsunuz? Bizler hepimiz subjektifiz, Kendi yorumlarımız ve subjektif algılarımız, ben var derim, öbürü yok der, Gökyüzünden bi zeka mı diyecek doğru budur? Yan ibu sorunun sizin için anlam-önemi ne? ne değiştirecek hayatınızda, Bi sınırı yoksa keşfe mi çıkayım diyeceksiniz, Bi sınırı varsa sınıra mı gideyim, Ya daha yüksek bi düşünce ve kavrayış perspektif mi arıyorsunuz, Daha özgün ve farklı bi görüş mü arıyorsunuz?

Şimdi, burada bu gerçeklikte, düşüncenin oyuncağı ve oyuncakları, hatta oynayacakları kavramlar gibi görülüyor,
Kavramsız anlam düşünmeleri de yaılabilir belki, nedne olmasın? Bazen kara kara düşünüyorsun derler adamada bi odaklanmıştır bi bakar hiç bi ses, söz, kavram yok aklında, Sadece bi enerji, arayış gibi bi şey içinde yüzüyor; Bunu farketmez bile;

Soyutlarla oynamak ve soyutlar üzerine düşünmek dedik biz ya da dedim ben, Önemli, güzel, Herşey olabilir, Yani kişi bi düşünsel gelişim ve ilerleme peşindeyse belki ona sunulabilecek en değerli şeylerden biri de soyutlarla oynamak fikridir ama belki de kişi farklı bi yolla da daha hızlı ya da farklı gelişebilir bilemeyiz, Belki alternatif okumalar, edebiyat, felsefe ya da başka bi şey daha çok geliştirebilir onu, Belki doğal gözlem ya da bi etkileşim ya da bi grup dinamiği her şey olabilir, Belki ve bana soruyorsanız, biri ya da birileri ile fikir paylaşmak ve sorgulama yapmak çok geliştirebilir sizi her şey olabilir, Ama buraya düşüncenin çeperi var mıdır savından geldik yani sınırı var mıdır? O halde yeni bi sav atalım ortaya; Düşünce dalgadır örneğin; Düşünce dalgası denilen bi şey olsun elimizde, Bu dalga sorgularla zihinde oluşturuluyor ve deniz dalgası gibi döngüsel hareketlerle zihin içinde yol alıyor ve veri toplayıp denize geri çekliyor toplanıyor, İkinci bi benzetmede de pompalanan kanının geri tolanımı geri dönerken süzülmüş sonuç getiriyor olsun ve akıl/zihin her neyse gelen bu veriye ve yanıta bakıyor, inceliyor olsun; Burada ne önemli olurdu, Doğru dalgayı üretmek, Onu doğru odağa ve yere göndermek, Daha yüksek titreşimli dalgalar üretmek, Bi çok sonuç olabilir;

Bana soruyorsanız, kavramlarla çok uğraşın ama bence bana değil kendinize sorun ve yanıtlar alın yani kendi düşüncenizi yoklayın ve kendi hislerinize, arayışlarınıza ve yanıtlarınıza güvenin, Doğal olarka önünüze gelenlerle akın gidin heyecanla ve coşkuyla, Çünkü belki de ihtiyacınız olanı aslında siz biliyorsunuz, değil mi? Ben size sadece kendi düşüncemi ve algımı sunabilirim ama tüm bunlar subjektiftir, Yani benim için geçerlidir ya da bende işe yaramıştır, Bende sonuç ve algı üretmiştir, Sizin dinamiğiniz, herkesin kendi dinamiği farklıdır ve özgündür; Örneğin soyutlara çekim duymazsınız, olabilir, Neden yokluk üzerine kafa patlatayım dersiniz, yokluk üzerine düşünmek istiyorsanız zaten bu bi gün zihninize gelir orada bulursunuz, Kendiniz acaba derken bulmuş olursunuz zaten?

Bir örneklememi istiyorsunuz; Ben bi gün düşünüyorum aklıma yeryüzü, gökyüzü ve bunun gibi düşyüzü geldi sonra umutyüzü, barış yüzü; Benim bu soyut anlamlar kafamda canladı sanki gibi oldu örneğin sevdim onları, onları imgesel canlılıklarmış gibi sıcakladım sanki, sevdim;
Yine bi gün imgelerin içinde yüzebileceğimiz bi bilinç gerçekliği düşü, hayali, umudu canlandı, Örneğin burada barış ya da özgürlük kelimesinin coşkun, temiz ,arınç imgesi bi geometrik biçim ya da yüzeyimsiler ya da bi enerji kümesi gibi canlıydı, Bi müziği ve sesi vardı ve onun içine saf enerjiden ve titreşimden oluşan bi bedenle girelebiliyordu, içinde yüzülebiliyordu, Müziği duyumsanıyordu, bu şunun gibiydi, Bu dünyada gerçek som somut barışın insanlığa hissettirebileceği mutluluk doyumu hissini, kucaklamak koklamak, onunla yaşamak gibiydi; Olmuş kadar sevinci hissettim ve yaşadı msanki bi an gibi ya da anlatamasığım hisler,
Başka örneklerde ben, örneğin bi ses ve yüzeye dönüşmek, sesler ve yüzeyler içinde yüzmek, diğerleriyle sarmallanmak gibi düşler ve imgeler oluşturup bunlardan düşünsel hazlar ve mutluluklar ürettim;
Başka bi örnekte bi somutun soyutun ya da düşüncenin canlı çağrışımının geliştirebileceği tüm matematiksel olasılıklı düşünce süreçlerini hepsinini müzik yapılıp içinde yüzülerek görülebileceği ve öğrenebileceği, deneyimlenebileceği bi matematiksel alan yüzey ve gerçeklik düşledim, Şimdi bunları doğuran duygusal coşkunlukları yada bu hayallenmeler ve imgelenmelerdeki duyusal tatları ve doygunlukları tarif bile edemem; Benim için düşünce sınırsızlığı bu; Çünkü bunlar bi tür senaryo kurgusu değildi benim için, Gerçek olabilirlik fikriyle eşzamanlı düşünsel çağrışımlar ya da duyusal, düşünsel deneyimlerdir, Çünkü ben buna inanıyordum ya da özgün bi hayal ve düşünce yaratmıştım gibi diyelim bu değilse de ve bi yerde bunu deneyimleyeceğimin mutluluğuyla uçuyordum; Bu sonsuz içinde bir olasılık olsa soznsulukta neden karşıma çıkmasındı? Bi yerde bunu okumuş değildim ve en azından yeni bi düş ya da umut ya da hayaldi ve onu ben yaratmıştım, Bi düşün, düşüncenin ya da hayalin yaratıcısı gibi hissetmek kendini hiç değilse ve onu özgün ve sevecen bulmak, Şimdi yeryüzünde herhangi insan düşüncesi bunu üretmez ya da buna inanmaz gibi değil mi? Bana ne ben inanıyorum; Ben olmuş kadar doydum, uçtum; düşlerken ve düşünürken;
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
sanki sınırını bulsanız gösterebileceksiniz..düşünün düşünmek güzeldir,insan olduğunuzu hatırlarsınız..düşünebilen,
 

Psikotik Balık

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2013
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
aslında düşüncenini sınırları var ıdır derken neyi bilmek istiyorsunuz? Neyi mereka ediyorsunuz? Bizler hepimiz subjektifiz, Kendi yorumlarımız ve subjektif algılarımız, ben var derim, öbürü yok der, Gökyüzünden bi zeka mı diyecek doğru budur? Yan ibu sorunun sizin için anlam-önemi ne? ne değiştirecek hayatınızda, Bi sınırı yoksa keşfe mi çıkayım diyeceksiniz, Bi sınırı varsa sınıra mı gideyim, Ya daha yüksek bi düşünce ve kavrayış perspektif mi arıyorsunuz, Daha özgün ve farklı bi görüş mü arıyorsunuz?

Düşüncenin sınırları varsa bunu bilmek istememin nedeni benim zekamdan daha güçlü olduğuna inandığım bir zekaya sığınmak değildir. Bunu bilmek istiyorum çünkü sınırları bilirsem düşünürken sınırlardan da yararlanabilirim. Bu sınırlar üzerinden de felsefe yapabilirim çünkü daha geniş her seferinde düşünebildiğim kadar geniş düşünmek istiyorum..

Algılar öylesine farklılık gösterir ki: diyelim ki havadan bir ses duysam ve o sesin bana doğruları söylediğine emin olsam yine de o sesi dinlemezdim. Bu size delice gelebilir çok saçma gelebilir ama bunu yapmazdım. Neden biliyor musunuz benim algılarımın ve daha önce temellendirdiğim düşüncelerin eğer o sesin algılarıyla temelleriyle benzerliği yoksa benim anlayacağım doğrular o sesin anlatmak istediği ile farklı olur. Çünkü benim beynim bana oyunlar oynuyor. Mesela şu an yazdığım yazıdaki sesi kişileştirdim bu benim zihnimin yaptığı bir oyundu çünkü konuşmanın ancak benim gibi "kişi" olan bir varlıktan çıkabileceğini ister istemez hayal ediyorum.. İşte bu yüzden özgür düşünmenin, altını çiziyorum "insan beyniyle" sınırlı olduğunu düşünüyorum..
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Düşünme kelime olarak özgürdür dersen belki,ama zaten beyninden ve 3-5 nöron yumağının değerlendirmesinden başka açılımın olamaz.adına ne dersen, adını da sen koymuş olacağından ve bu tanrı için'' hayret bunu ben de bilmiyordum'' diyemeyeceğinden. yaratılışı sınırlı beyinle sınırlı düşünme yapabilirsin.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Algılar öylesine farklılık gösterir ki: diyelim ki havadan bir ses duysam ve o sesin bana doğruları söylediğine emin olsam yine de o sesi dinlemezdim. Bu size delice gelebilir çok saçma gelebilir ama bunu yapmazdım. Neden biliyor musunuz benim algılarımın ve daha önce temellendirdiğim düşüncelerin eğer o sesin algılarıyla temelleriyle benzerliği yoksa benim anlayacağım doğrular o sesin anlatmak istediği ile farklı olur. Çünkü benim beynim bana oyunlar oynuyor. Mesela şu an yazdığım yazıdaki sesi kişileştirdim bu benim zihnimin yaptığı bir oyundu çünkü konuşmanın ancak benim gibi "kişi" olan bir varlıktan çıkabileceğini ister istemez hayal ediyorum.. İşte bu yüzden özgür düşünmenin, altını çiziyorum "insan beyniyle" sınırlı olduğunu düşünüyorum..

Neden delice gelsin, İşte ben bunu arıyorum, Beni gökten uygarlıklar gelse yeryüzü gökyüzü mucizeler doldursa bildiğim ve inandığımdan başkasına ikna edemez kimse;
Benim bi tür evrensel zeka ile içsel iletişim algısı benzeri inancım var, onun için kişi algısı önemli değil bende; bu kadar bilim yeryüzüne nasıl girdi, bu subjektif olsun peki,
Beyin nedir ki? Ama sizi kimse ikna edemez, Kendiniz denemeler yapmalı ya da bi keşif yolculuğuna çıkıp keşfetmelisiniz, Kimse anlatamaz bi dağı kimseye ki kimse anlatsa bile kişi dağcıysa bile anlatımlarla çıkmış olmaz dağa, Çıkın da görün efendim, DÜşüncenizde dağlar arayın ve maceralanıp tırmanın, deneyin, ama siz beyninizde girilmemiş ve keşfedilmemiş loblar ya da henüz yanmamış sönük hücrelerde arayabilirsiniz o zaman;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
[h=2]Bütün düşüncenin en yüksek çatışkısı, düşüncenin, düşünemeyeceği bir şey bulma çabasıdır.[/h]
kierkegaard
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst