Ölüm Cezası

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Ölüm Cezası başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,735 kez görüntülenmiş, 54 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Ölüm Cezası
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kim ne derse desin ödül ve ceza sistemi hala insan üzerinde en etkili sistemdir. neymiş hukuk dışıymış. suç işleyen özneyi ortadan kaldırmak bir ceza biçimi olamazmış falam filan. ben bu cezanın kaldırılmasını veya uygulanmamasını hayatımın hiç bir döneminde anlayamadım. sen birileri öldür ama hukuk sistemi seni öldürmesin! hemde ivedilikle öldürülmeli. mahkemeleri ayrı olmalı. magdurların acısı üzerinden fazla zaman geçmeden uygulanmalı. hatta kolayca değil yavaş yavaş acı çektirerek öldürülmeliler. aynı hukuk sitemi insan soyundan geldiği tespit edilen(biyolojik olarak) herkesi insan sayıyor. bunuda değiştirin. bazı fiilleri yapanlar insan sayılmasın ve insan haklarından da yararlanamasın.. hayvan veya canlı olarak bile sayılmasınlar. insan azmanı sayılsınlar. bu dünyadan ivedilikle def edilsinler.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
öldürmek ölen için nasıl bir sonuç doğurur ki! toplum için,
yaşamının kısıtlanması ve -istemsizce- sona ermesi-erdirilmesi mi bu!
bak sonun bu olur demek bu!
öldüremezsin ve öldürürsen biz yaşamını elinden alırız-sen bir başkasını aldığın gibi
bi çok düşünüşte kötü bi tutuktan ve öldürme/özgürlük kısıtlanmasından iyidir ve yeğdir öldürmek çünkü bende düşünürüm bu sonucu-
toplumsal kısıtlama ve dünya hayatı-dış gerçek kıstılanmasındansa -dünyadayken dünyada olmamaktansa-

bi insanı öldürmeye iten koşullar düşünülemli,
ben şunu düşündüm, kişi aynı hayatta ya da iki farklı hayayta iki farklı kişi ile yaşıyor ve birini öldürüyor-birini öldürmüyor;
ya da ölüm sonucunu doğuran olgu ile karşılaşamıyor ve birinde katil birinde değil (bir yaşamda ve olasılıkta öyle-diğerinde değil!)
burada koşulların, tüm koşulların etkeni ne?

bir analiz;
kişi hayattayken yada değilken de kendi yaşamını karartıyor ve ya tutuk ya da ölü ve özgür değil

öldürme hakkımı kullandım ve ben bu hakkı yeni öğrendim; O kadar canileşseydim annemi de öldürüdüm ve umarım vicdanınız rahattır haberi /araması için tıklayınız
;https://www.google.com.tr/search?hl...pell=1&ei=P3viVOOWFeOuygOQzYHQCA&ved=0CA8QvwU

peki buraya kadar ve tamam yorumlayalım;ve bu haberide okuyunuz/okuyalım ve yorumunuzun üstünden geçelim;
https://www.google.com.tr/search?q=...+verilmedi&btnG=Ara&hl=tr&gbv=1&nfpr=&spell=1
vicdanınızı hangi tarafa koyuyorsunuz ve yatırıyorsunuz; tarafsız mı?
bende uyanan şu idi- olup bitenleri bilmiyoruz
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kim ne derse desin ödül ve ceza sistemi hala insan üzerinde en etkili sistemdir. neymiş hukuk dışıymış. suç işleyen özneyi ortadan kaldırmak bir ceza biçimi olamazmış falam filan. ben bu cezanın kaldırılmasını veya uygulanmamasını hayatımın hiç bir döneminde anlayamadım. sen birileri öldür ama hukuk sistemi seni öldürmesin! hemde ivedilikle öldürülmeli. mahkemeleri ayrı olmalı. magdurların acısı üzerinden fazla zaman geçmeden uygulanmalı. hatta kolayca değil yavaş yavaş acı çektirerek öldürülmeliler. aynı hukuk sitemi insan soyundan geldiği tespit edilen(biyolojik olarak) herkesi insan sayıyor. bunuda değiştirin. bazı fiilleri yapanlar insan sayılmasın ve insan haklarından da yararlanamasın.. hayvan veya canlı olarak bile sayılmasınlar. insan azmanı sayılsınlar. bu dünyadan ivedilikle def edilsinler.

Pekiiiiii, hepsi iyi guzel, fakat; oldurmeye niyetlendigin insanin suclulugundan ne kadar eminsin?

Tarafsiz olup olmadigi, konusuna yeterince hakim olup olmadigi, o gun ickili olup olmadigi, esiyle kavga edip etmedigi, birisine kizip kizmadigi, yani tam anmiyla ne idugu belirsiz bir hakimin verecegi karara, ne kadar guveniyorsun?

Soz konusu olan senin hayatin olsaydi, ne kadar guvenirdin?

Amerikada, son 30 senedir, her sene olume mahkum olmus 3 ila 4 kisinin sucsuz oldugu ortaya cikiyor ve hayati kurtuluyor. 20 senede 150 kisi eder (ki gumburtuye gidip sucsuzlugu hic ortaya cikmayanlarda vardir muhakkak).

Bu 150 kisinin hayati, kac azili insanliktan cikmis suclununkine bedeldir sizce?

Adalet dediginiz, 5 liranizi calandan, 5 liranizi tanzim edebilmekle olur. Olum cezasinin adaletle bir ilgisi yoktur, cunku maktulleri geri getirmez. Olum sucunun adaletli bir cozumu yoktur. Sucluyu oldurmenin maktule bir faydasida yoktur. Ozellikle bu suclulari toplumdan tecrit edebilme kabiliyeti yuksek toplumlarda, vicdanimizi rahatlatmaktan baska bir isede yaramaz olum cezasi.

Peki yasadiktan 1 saat, belkide 2 saat sonra unutacagimiz, belkide sadece maktulun ailesi icin bir anlam ifade edecek bu seramoni icin, kac masumu kurban vermeyi goze aliyoruz? 5, 10, 50, 100?

Bu oldurdugumuz, ve hele hele galeyana gelip ISKENCEYLE oldurudugumuz insanlarin bazilari, sonucta masum cikinca, geceleri nasil uyuyacagiz?

Bu insanlarin cocuklarina, yakinlarina ne diyecegiz?

Masumlari katlettikleri icin katlini vacip saydiklarimizdan ne farkimiz kalacak?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Olum cezasi, her turlu siddet olaylarinda kalema alinan ne ahlakin, ne herhangi bir dinin, yada inancin kurtaricisi olamaz, olmamalida. Kokeni siddet olan bir eylemin karsiligini oldurduyse olsun, caldiysa ondan da calinsin, hangi gozle baktiysa o guzu cikartalim, hangi eliyle dokunduysa o eli keselim mantigi sonuc odakli bir dusuncenin urunu olmamakla beraber aksine kendi kokeninde de siddet barindirmaktadir.

Kaldi ki bu konu genc bir kizin oldurulmesi ile alevlendi. Size farkli bir bakis acisi sunmak istiyorum;

-O kizin cebinde neden biber gazi spreyi var?

-Minibuscunun minibusunde neden levye (tekerlek icin kullanilmayan cinsten) var?

Bunu genele vurdugumuzda kendini gucsuz hisseden ve heran bir tehditle karsi karsiya sanacak kisilerde korunma/saldiri amacli materyaller mevcut. Toplum olarak guvende oldugumuz yerden disari ciktigimizda hep bir tedirginlik icerisinde degil miyiz? Iste bizim cozmemiz gereken asil sorun bu tedirginligi yenmek/yendirmek. Bu tamamiyle egitimle olacak birseydir. Olumun caydiriciligi yoktur, olum ile cozum aramak, olumu goze alanlara zemin hazirlamaktir.

Bunlari ele alirken bireyin sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kulturel, ahlaki, zihni, fiziki vs butun icinde bulundugu ve etkilesimde oldugu turevler ele alinarak net sonuca vardirilmali. Yoksa oldurelim gitsin lafi cok afaki ve ilkel bir yontemdir. Daha dunya ile tanisamamis ama dunyada yasayan kabilelerin kullandigi yontemlerden farksiz. Bunu orneklendirmek gerekirse; isid bir pilotu yakarak oldurdu. Dunya basininda yer aldi ve ne kadar canice geldi bize. Peki hic sunu dusundunuz mu? O pilot saldiri yaparken kullandigi bombalar ile kac kisiyi yakarak oldurmustur acaba? Isidin uyguladigi ve vermek istedigi mesaj aslinda sizin suan kizi oldurenler olsun demeniz ile paralel cizgidedir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@sanalmanik, her olay özel öğeleri ile değerlendirilmeli elbet. ancak her sonuca koşulların getirdiği sonuçtur.demek olmaz. şu an toplum içinde yaşayanlardan diyelim 26 yaşında birinin bu yaşa gelene kadar ki bilincini,psikolojisini oluşturan tüm koşulları geriye dönüp değiştirelim diyemeyiz. bu mümkün değil. öyleyse gerçekçi değil. ayrıca bu kişinin içinde bulunduğu psikoloji veya bilinç tamamen koşulların eseridir de diyemeyiz. yeri geldi mi ne diyoruz. aynı şartlarda yetişenlerde farklı insanlar oluyor.öyleyse kişinin sorumluluğu vardır. özel durumlar göz önüne alınsın elbet. ancak bunların bilinemezliğide kabul edilsin. öyleyse cezanın ağırlıkla sonuca ve genel olana göre verilmesi özel olana göre değerlendirilmesinden daha doğru ve ve daha gerçekçidir diyebilirim.


@alpine, eyvallah. tabiki suç sabitlensin tüm imkanlarla. sabitlenemiyorsa ceza ona göre belirlensin. maktule faydası yoksa yakınlarına var. ölüm cezasından yanayım.


@Phi, eğitime eyvallah. ancak eğitim ,sosyoloji,psikoloji ,şartlar vs diyenler. bana Özgecan daha can vermemişken yakalanmamak için canlı canlı ellerini kesen insan azmanının bunu yapmamasını sağlayacak nasıl bir eğitimden geçirebileceğini de açıklasınlar bir zahmet. var mı böyle bir eğitim??? ve bu duruma savaş psikolojisi,hasım-düşman psikolojisi vs ile yaklaşıp örtüştürme yapmak güçsüz bir mantığın belirtisidir bence. bu insan azmanı hiç tanımadığı,düşmanlığı ya da hasımlığı olmadığı bir insana bunu yapmıştır. ne alaka diye soraralar adama. hani elmalarla armutlar toplanmazdı.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
@donkisot, mahkemeler kararlarini soyle verirler: "Sucu sabit bulundugundan..."

Hicbir mahkeme demez ki: "E bunun sucu cok sabit degil ama, ben yinede bir ceza vereyim..."

Her hakim, o karari verirken son derece emindir sucun sabitliginden, yoksa zaten karari veremez.

Avrupa memleketlerinin idam cezasini kaldirma sebepleri; cok siddet karsiti olmalari, oldurmeyi bilmemeleri, cok medenilesip artik yumusamalari, liboslasmalari, bu tur olaylara karsi ilgilerini tepkilerini yitirmeleri degildir.

Bizim bu olay karsisinda kanimiz ne derece kayniyorsa, avrupanin milletlerinden herhangi bir bireyinde aynen o derece kayniyor. Ve buna ragmen, bu insanlar idam cezasini kaldiriyor, ve bizide bunu kaldirmaya ikna edebiliyor.

Bunu yapmalarinin tek bir nedeni var. Cunku hukuk dediginiz, adalet dediginiz, bir beseri sistemdir en nihayetinde. Insanin hata yapmak gibi bir laneti vardir. Hicbir hakim, hicbir hukuk sistemi hatadan muaf degildir, ki bizimkisi hatalarin kallavisini yapmaktadir.

Ve bu sebeplerden, bir tek masumun yasami bile, bunca caninin yasamindan daha degerli oldugundan, avrupa memleketleri idam cezasini, kabullenmesi zor olmasina ragmen, kaldirmistir. Biz avrupalilardan bu anlamda ne daha ileriyiz, nede daha geri.

Bu olay baglaminda bu caniler idam edilsin diyorsan, buna kimse karsi cikmaz. Ancak bu bir sistem sorunudur. Bugun bunlari idam etmekle biz bu ise baslarsak, yarin idam edilecek her sucsuz gunahsiz insanin haberi geldiginde, vicdanimiz yine yeniden sizlamayacak mi? Yine yeniden tekrar ve tekrar ayni kabusu gormeyecek miyiz? Bizler 3 veya 5 gunluk vicdan hazzi yasayacagiz, galeyanlarimizdan tamamen dunyevi tatminler cikaracagiz diye, yarin olecek masumlara goz mu yumacagiz?

E ne farkimiz kaldi bu oldurmeye ant ictigimiz canilerden?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
ben muhtemelen bu başlığın açılmasını düşündüren münferit olayı yeni öğrendim (bu da olmayabilir tabi)
kişi kendi vicdanına bakmalı
kendini kimin yerine-nasıl-koyduğuna da bakmalı-
bireysel ve münferit olaylarda ne hissedildiği ve ne tepki verildiği-toplum belleğine yakındır
tepki vermek için verilen tepkilerse?
her neyse herkes çözümsüzük üretiyor-çözümler yüklüyor ve başkalarına sorunluluklar bi şeyler işe yaramıyor;

topluma bi çağrı-ders var burda; bir yara -kanama-belirti gibi düşünelim bi an
bi çok kişi toplumsal dönüşüm yönünde bi istek-çağrı çekim duyuyorsa da bunu mümkün görmüyor ve birilerine kızmakla yetiniyor yetinecek;
toplum toplumu ateşleyecek dönüştürecek bi dinamik göremiyor
bilgisizlik ve karanlıklar toplumsal düzenler bize yıkılamaz ve geçilemez bi güç ve toplumsal dönüştürelemezlik ifade ediyor
daha ne olmalı ki! hepimizin ..geçilmiş ve hepimiz ölmüşüz-cenazeyiz
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bir yolu bulunur bence [MENTION=561]alpine[/MENTION]. % 100 kesin sonucu verecek veriler kanunla açık biçimde düzenlenir mesela (esnetilmeye en az imkan verecek biçimde) avrupalılar öyle demiş düşünmüş diye bunu kabullenmiyorum açıkçası. bu konuda çaresizliğe inanmıyorum.

evet bu elem verici olayın üzerine açtım bu başlığı [MENTION=4628]sanalmanik[/MENTION]..
 

RUH ADAM

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Ocak 2015
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Kısasta Hayat Vardır ! Çare Türk Töresi...
 

kestanmis

Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Bakış açısı önemli. Devletin suçlunun hayatına son vermek için yeterli gerekçeye sahip olduğunu düşünüyorsak pekala insanlar da başkalarını öldürmek için yeterli gerekçeye sahip olduğunu düşünebilir. Başkasının yaşam hakkına karışma hakkımızın olmadığını başkasının yaşam hakkına karışarak öğretemezsiniz. İdam cezasının olduğu bir ülkede kan davalarını nasıl durdurabilirsiniz? Halka, devletin öldürme hakkı vardır ama sizin yoktur diyerek mi?

Kaldı ki ölümün esaretten daha ağır bir ceza olduğunu düşünmüyorum. Bu da başka bir konu...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
ideal olarak eyvallah @kestanmis. ama tarihin gördüğü belkide en büyük katil olan devleti şimdi bu durumlarda öğretici veya örnek bir pozisyona taşımak çok gerçekçi olmasa gerek..
 

kestanmis

Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Aslında bunun gerçekçiliğine inanmak o kadar güç değil. Hali hazırda toplumda buna inanıldığını görebildiğimizi düşünüyorum. Hukukumuzda idam cezası olsaydı cinayetlerin daha yaygın hale geleceğini tahmin ediyorum. Daha ne kadar yaygın hale gelebilir ki diyebilirsiniz tabi. Mesela sokak ortasında insanlar işledikleri suçlar nedeniyle öldürülebilirdi. Devletin bunu kapılar arkasında yapmasından ne kadar farklı ki sonuçta? Hatta daha iyi olduğu bile düşünebilir. İnsanlar apaçık bir şekilde öldürülürse belki potansiyel suçlular suç işlemekten cayar. Mantıklı değil mi? Sonra öldürme töreni gerçekleştirilirken biraz da işkence katılırdı işin içine. Suçlu öldürülmeden önce taşlanırdı falan. İçi rahatlardı insanların. Ortada bir cani var sonuçta, ona karşı biz niye cani olmayalım? Hepimizin cani olmaya hakkı var. Kötülerin en kötüsü karşısında kötülerin en kötüsü olmaya hakkımız var. Onlar gibi olalım. Vicdanımız, merhametimiz, insanlığımız toplumdaki en vicdansızın, en merhametsizin, en insan olmayanın; vicdanı, merhameti, insanlığı kadar olsun. Kazanmak, kaybetmek? Ne önemi var ki; nefretimizi doyuruyoruz biz, intikamımızı alıyoruz.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
[MENTION=2776]kestanmis[/MENTION];

ideal olan konusunda itirazım yok. ancak benim dayanağım gerçekçi olan. kötülüğü ne eğitimle ne de iyilikle yok edemeyeceğimiz açık. iyilik,sevgi ve şevkat dolu bir insanlık medeniyeti asla kurulamıyacak yeryüzünde. kötülüge karşı savaşırken iyilikten vazgeçmek zorundayız. gerçekçi olan bu. burda ölüm cezasını savunma dayanağım da budur. ayrıca kişi kendine yapılan kötülügü affedebilir. bu hem yüce hem erdemlidir ve övülür ancak toplumsal olana gelince iş değişir.toplumsal olan için bu intikam davası değil adalet davasıdır.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bir yolu bulunur bence [MENTION=561]alpine[/MENTION]. % 100 kesin sonucu verecek veriler kanunla açık biçimde düzenlenir mesela (esnetilmeye en az imkan verecek biçimde) avrupalılar öyle demiş düşünmüş diye bunu kabullenmiyorum açıkçası. bu konuda çaresizliğe inanmıyorum.

evet bu elem verici olayın üzerine açtım bu başlığı [MENTION=4628]sanalmanik[/MENTION]..

Iki seyi birbirine karistirmayalim;

Bu olayda adi gecen sahislar icin idam istemek ile, idam cezasini savunmak cok ayri seyler.

Bu olay ozelinde zaten kimsenin itirazi yok, bugun birisi alsa bu adamlari taksimin ortasinda sallandirsa, hatta, once yaksa sonra sallandirsa, kimsede sen napiyorsun demez. Cunku olayin ayrintilarina, nasil olduguna dair bilgilere sahibiz. Burada olum kararini veren biziz, hukuk sistemi daha islemeye baslamadi bile.

Fakat idam cezasini savunmak demek, hukuk sistemimize olum karari verebilme yetkisini savunmak demektir. Bu isin istatistiklerine baktigimizda, kusura bakmayin ama, bizim hukuk sistemimiz yerlerde surunuyor. Kimin olup, kimin yasayacagina karar vermek gibi tanrisal bir yetkiyi hak etmekten fersah fersah uzak. Bu bir guven meselesi, ve ben guvenmiyorum.

Guvenirim diyen beri gelsin...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Güvenmesine bende güvenmiyorum. zaten biri hukuku geliştirip adalet sistemini güçlendirse , siyasetçilerden nefret etsem de (türkiyedekilerden) gider oy veririm. oy vermemin bir anlamı olurdu (normalde sandığa gitmiyorum.)
 

kestanmis

Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Iki seyi birbirine karistirmayalim;

Bu olayda adi gecen sahislar icin idam istemek ile, idam cezasini savunmak cok ayri seyler.

Bu olay ozelinde zaten kimsenin itirazi yok, bugun birisi alsa bu adamlari taksimin ortasinda sallandirsa, hatta, once yaksa sonra sallandirsa, kimsede sen napiyorsun demez. Cunku olayin ayrintilarina, nasil olduguna dair bilgilere sahibiz. Burada olum kararini veren biziz, hukuk sistemi daha islemeye baslamadi bile.

Fakat idam cezasini savunmak demek, hukuk sistemimize olum karari verebilme yetkisini savunmak demektir. Bu isin istatistiklerine baktigimizda, kusura bakmayin ama, bizim hukuk sistemimiz yerlerde surunuyor. Kimin olup, kimin yasayacagina karar vermek gibi tanrisal bir yetkiyi hak etmekten fersah fersah uzak. Bu bir guven meselesi, ve ben guvenmiyorum.

Guvenirim diyen beri gelsin...

Herkes adına bu kadar emin konuşmayın isterseniz :)

İdam cezasının mevcut hukuk sistemine olan güvenle alakası olsaydı sanırım birçok Avrupa ülkesinde idam cezasının olduğunu görürdük. Gerekli mekanizmaların oturduğu birçok gelişmiş ülke mevcut. Hatta savunduğunuzun aksine dünya haritasında ölüm cezasının uygulandığı ülkelere bakarsanız bu ülkelerin geri kalmış ülkeler olduklarını görebilirsiniz. Tek istisna ABD'deki bazı eyaletler.

Özgecan cinayetinde herkesten çok üzülen Özgecan'ın ailesi olmuştur mutlaka. Bence biraz kulak verin onlara. Ben sevgiden, iyilikten bahsedersem size inandırıcı gelmeyebilir ama acının tam ortasında olmasına rağmen onların sevgiden bahsetmesi size farklı düşünceler sunabilir...
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Herkes adına bu kadar emin konuşmayın isterseniz :)

İdam cezasının mevcut hukuk sistemine olan güvenle alakası olsaydı sanırım birçok Avrupa ülkesinde idam cezasının olduğunu görürdük. Gerekli mekanizmaların oturduğu birçok gelişmiş ülke mevcut. Hatta savunduğunuzun aksine dünya haritasında ölüm cezasının uygulandığı ülkelere bakarsanız bu ülkelerin geri kalmış ülkeler olduklarını görebilirsiniz. Tek istisna ABD'deki bazı eyaletler.

Özgecan cinayetinde herkesten çok üzülen Özgecan'ın ailesi olmuştur mutlaka. Bence biraz kulak verin onlara. Ben sevgiden, iyilikten bahsedersem size inandırıcı gelmeyebilir ama acının tam ortasında olmasına rağmen onların sevgiden bahsetmesi size farklı düşünceler sunabilir...

Avrupadaki istatistikleri bilemiyoruz, zira idam cezasi yok, ancak Amerikadakileri daha once vermistim. Hukuk sisteminiz ne kadar ileri olursa olsun, sonucta hicbir ceza 100% isabetli olmayacak, olum cezasi buna dahil.

Amerikada son 30 senede, 150 kisi olum cezasi almasinin akabinde seneler suren mucadeleler sonunda aklanmis mesela. Avrupada idam cezasi olmadigi icin boyle bir istatistik olmayacaktir ancak, cok farkli olacagini sanmam. Senede 3 ila 4 masumun sucsuz yere idam cezasi almasi demektir bu. Kaldiki sucsuzlugu hic ortaya cikmayan bir bu kadar daha insan vardir muhtemelen. Avrupada buna razi gelmemis, cezayi kaldirmis.

Bizde bu oranin cok daha yuksek olacagi kesin. Idam cezasinin tekrardan hukuk sistemimiz icerisine dahil edilmesine en azindan bu sebepten karsi cikilmasi gerekir.

Butun bunlari bir kenara koyarsak; evet, babasi gercekten beklenmeyecek bir konusma yapti. Sevgi ile yetistirmemiz gerekiyor gelecek nesilleri, ki bu manzaralar ile karsilasmayalim. Bu insanlar analarinin karnindan katil dogmuyorlar. Onlari bu hale getirenler toplumdur. Bu tur olaylar karsisinda toplumunda cezalandirilmasi gerekir ki, toplum olarak birbirimize saygi ve sevgi duyan bireyler olmaya zorlanalim. Dayak atmayi, dayak yiyerek ogrenir insan.

Fakat bunuda bir kenara koyarsak; canilik, topluma mesru mudafa hakki dogurur. Yarin karsima ciksinlar, bu hakkimi kullanmak icin gozumu bile kirpmam. Bence sizde kirpmasaniz, iyi edersiniz, hepimiz icin...
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Fakat bunuda bir kenara koyarsak; canilik, topluma mesru mudafa hakki dogurur. Yarin karsima ciksinlar, bu hakkimi kullanmak icin gozumu bile kirpmam. Bence sizde kirpmasaniz, iyi edersiniz, hepimiz icin...

Onca konusma bosa gitti bu cumleler ile :)
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Onca konusma bosa gitti bu cumleler ile :)

Peki neden?

Bundan 3 belkide 5 sene sonra, esinizle, colugunuzla cocugunuzla, veya tek basiniza yolda yururken, bu kisi karisiniza cikti diyelim.

Ne yapacaksiniz?
 

heval yaga

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Şub 2015
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
idam bir infazdır. ve telafisi imkansızdır. hukuk tarihinde de bunun nice örnekleri vardır. ayrıca devletin öldürme yetkisi olamaz olmamalıdır. ama en önemlisi, infaz yöntemleri üzerine kafa yorulacağına, bireyler o aşamaya gelmeden ne tür tedbirler alınabilirdidiye düşünmek daha yararlı olurdu. çünkü bireyler doğuştan suçlu olduğuna inanan biri değilim. (bu konuda farklı düşünceler olmakla beraber) bireyi suça iten aile, okul, çevre, iktidar, yaşanmışlıklar gibi etkenlerin ıslahı gerekirken yani bataklığa sebep olan etkenler kurutulmalıyken, idam üzerinden söylemler gerçekleştirmek tamamen vicdani masturbasyondan başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. niyemi, çünkü toplumların kendini değiştirmeme dönüştürememe geliştirememe sorunlarından dolayı, meydana gelen bir olaya karşı kendisine pay çıkarmak yerine, kendisiyle yüzleşmek yerine yaptıkları ilk şey vicdani ahlaki dini her türlü söylemi kullanıp kendini aklama çabalarıdır. basit bir örnek, suud rejiminde yaşanan tecavüzün oranlarında sınır yok. kapalı toplumlarda kara rakamlar dediğimiz resmiyete yansımayan yani binlerce vaka var. bilelim ki insan nefsleri zaaflarıyla yaşar, mesele nefsine hükmedebilmektir. birey nefsin kontrolunun iradesiyle sağlayandır. ama baskıyla, görmezden gelmelerle, yok saymalarla olacak bir şey değil. kişi zaaflarını ortaya çıkaracak ortam bulduğu andan itibaren toplum olarak vahşet kötü dediğimiz olaylar meydana gelir. evet suçlulara taş atalım, ama içimizde en mahsum olanı atsın ilk taşı dediğimde kaç kişi kendini mahsum sayabilir merak ediyorum. o yüzden özgecan olayına gelmeden önce, özgecanın faili daha önce işlediği tecavüzden yargılanabilseydi, yahut polis onun elini kolunu sallayarak yaptığı bütün pisişlere göz yummasaydı, şoförler cemiyeti liyakata göre değil kafa kol ilişlkkilerine göre adam almasaydı, babası olacak kişi bu adam kendini taşıyamıyor başka bir bireyin yükünü nasıl yüklerim deyip evlendirmeseydi belki o ateş özgecanın bedenini yakmayacaktı. belkiler çoğaltılabilir toplumsal iktidarlardan siyasal iktidarlara kadar bir sürü etken sıralanabilir.saygılarımla.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst