Nietzsche

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde mavimor tarafından oluşturulan Nietzsche başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 19,791 kez görüntülenmiş, 48 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Nietzsche
Konbuyu başlatan mavimor
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ihaveanidea

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
munch-edvard-portrait-of-friedrich-nietzsche-1905.jpg

Nietzsche'yi anlamak zordur, onun kavramlarının aslına azar azar da olsa temas eden, kıyıdan uzaklaştığını, büyük dalgaların boyunu almaya başladığını bütün iliklerinde hisseder. İlk başlarda ürkütücüdür, çünkü o zamana kadar bir şeyler bildiğini, hayat ve kendin hakkında bir şeyler çözdüğünü sanmışsındır, onun imkansızlığı zorlayan, tükenmek bilmeyen dürüstlüğü karşısında yıkılırsın, hayat enerjin omuzlarından çekilir, zihin artık kendine yalan söyleme yetisini kaybetmiştir, Sokrates'e sinirlenirsin, Plotinus'u yakasından tutup duvara yapıştırmak, hesap sormak istersin, Shakespeare'e saygın artar. Nietzsche'yi hakkıyla tanımamış bir adamın felsefe yaptığını sanması, ancak trajikomik bir düşünce kariyerinin daha geride kalacağının resmidir.. Nietzsche farklıdır, özeldir.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
[
Nietzsche'yi anlamak zordur, onun kavramlarının aslına azar azar da olsa temas eden, kıyıdan uzaklaştığını, büyük dalgaların boyunu almaya başladığını bütün iliklerinde hisseder. İlk başlarda ürkütücüdür, çünkü o zamana kadar bir şeyler bildiğini, hayat ve kendin hakkında bir şeyler çözdüğünü sanmışsındır, onun imkansızlığı zorlayan, tükenmek bilmeyen dürüstlüğü karşısında yıkılırsın, hayat enerjin omuzlarından çekilir, zihin artık kendine yalan söyleme yetisini kaybetmiştir, Sokrates'e sinirlenirsin, Plotinus'u yakasından tutup duvara yapıştırmak, hesap sormak istersin, Shakespeare'e saygın artar. Nietzsche'yi hakkıyla tanımamış bir adamın felsefe yaptığını sanması, ancak trajikomik bir düşünce kariyerinin daha geride kalacağının resmidir.. Nietzsche farklıdır, özeldir.

Şahsen ben çok iyi tanımıyorum ve bir iddiam da yok ayrıca çok iddialı laflardan korkarım çünkü kızılderililer bildiğiniz üzere "çok iyi ata bineriz, çok iyi savaşırız" dediler fakat nesilleri tükendi bu sebeple büyük konuşurken dikkat etmek gerekiyor.
Şu sözü ile tam olarak ne anlatmak istediğini yazarbilirseniz de sevinirim.

"Felsefeyi tehlikeli hale getireceğiz."
 
Son düzenleme:

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Nesilleri tükenmedi de, "beyaz adamın" azizliğine uğradılar..

dijital' Alıntı:
Şu sözü ile tam olarak ne anlatmak istediğini yazarbilirseniz de sevinirim.

"Felsefeyi tehlikeli hale getireceğiz."

Sanırım, Avrupalının tarihten gelen dünya tasavvuruna bir kötüleme beraberinde, felsefeye bir vurgu olarak düşünülebilir.

(...)çünkü bir şeyin etrafı ne kadar "tehlikeliyse", o şey o kadar değerlidir..

güdümlü ahlakî taleplerin yarattığı sosyokültürel aymazlığa ve faşizmlere karşın, üstinsana girizgâh mahiyetinde bir eleştiri olarak almak gerekiyor ,-veya- 'sanal güvence' isteminde boğulan insanın, dönüp bakmaya tenezzül etmediği "gerçek tehlikeye", _dürüstlüğün dipsiz kuyusundaki belirsizliği kabule_, bir çağrı..

yalnız tamamı şöyle (1888 yazınlarından, 'Güç İstenci' derlemesine dahil edili),

“Felsefeyi tehlikeli bir şey yapacağız, onun kavramını değiştireceğiz, yaşam için tehlikeli olan bir felsefe öğreteceğiz; felsefeye bundan daha iyi ne gibi bir hizmet sunulabilir ki!

Bir fikir ne kadar pahalıya mâl olursa, o kadar bağıra basılır.

Eğer biz tereddüt etmeksizin kendimizi, 'Tanrı', 'Vatan' ve 'Özgürlük' gibi kavramlar için kurban edebiliyorsak, ve eğer bütün tarih, bu tür feda oluşları sarmalayan bir dumandan ibaretse, felsefe kavramının, 'Tanrı', 'Vatan', ve 'Özgürlük' gibi popüler kavramlar karşısındaki üstünlüğünü, onun diğerlerinden daha fazla kıyım gerektirdiğini anlatıp, onu daha pahalı kılmadan insanlara nasıl gösterebiliriz?”


Tanrı ve vatan gibi kavramların, ya da özgürlük politikalarının (sanıyorum, uluşçu ya da libertaryan ikiyüzlülüğü bağlamında) muhafazası için kendi bilincini ve yaşamını fütursuzca feda ettiği bir geçmişin yağında kavrulmuş insanoğluna, felsefenin değerini anlatmak mümkün mü? yine de, tarihin boyunduruğundan sıyrılma potensiyaline sahip insan tekine, kendi boyunun doğru ölçüsünü alması için felsefeye (_kendi hiçliğiyle yüzleşmeye_ / _büyük dalgalar-la boğuşmaya_) bir davet olarak yorumlanabilir.
 

Mara

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Ocak 2016
Mesajlar
219
Tepkime puanı
2
Puanları
18
"Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır."

Nietzsche 174 Yaşında!
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Özgürlük bir çınlamadır beynimde uğuldayan ..
ve özgürlük bir ses parçası, acı parçası...
İçinden geçip gittiğim varoluş boşlukları , kanat kopartan ileriye ve iyiye çırpınma ve yönelme istenci
Bölüp durduğum yokluk
Ağlamayan ağlayışların hıçkırıksı haykırışları
Ve yarını bölen ve yarını ayıran sessizlik
saygı duruşu
anma
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kelime parçaları ve ses parçaları ve duyu parçalarıyla oynadım
Bölüştüm
Acı içilmiş sessizliği ve yalınlığı haykırdım
İçinde usanç döven istemenin ve yapma-olma istencinin çekiciyle hayalleri ufukları ve düşünceleri dövdüm..
Bağır bağır bağırıyordum iç denen atmosferden
Parçam parçam yalnızlıklar dağıtıyordum
Sessiz haykırışlar dağıtıyordum

Düşüncelerin güçlerini aklımın basıncıyla sıktım ve baktım onlara
Yalın yalnızlıklar uçurdum...

Dimdik düşündüm dimdik
En uzağı ve en ağırı bir okka da düşündüm
Yeknesaklıktan usanç

Aklımın bakışları dimdik çarptı düşüncelere
Şimşek sağan bir gökyüzünde
Damıtılmış çılgınlıklar
Genişleme ve olma basıncı
İstencin titreşiminden saçılan bir yalnızlık

Denemeler-sanal
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Friedrich Nietzsche-ye

özgür; lük adına- eksenine;


bom boş bir anlam ve anlamsızlık var ve yok

o kadar anlamsız ve derin bir uçurum ki;

---

"yadırgadığım her şey ve yapamadığım olamadığım her şey; boşluktan üzerime yağıp beni yağmalayacak ,çullayacak ve dalga geçişlerle kendini olacak gibi..."

"ve tüm öfkelerim, arzularım;
imge olup meydanlanarak, (göğe) gerçeklenip, ; beni de içine çekip katacak, anlamlarını (ve doyurum ve doyurumsuzluklarını beni adam edene kadar) bana ve bilişime gülücükler , oyunlar ve saldırılar gibi çarparak (ve benimle alay geçen oyunlar oynayarak) ve kendilerini olarak beni olacaklar-olduracaklar gibi ….
..."

ben olmayı yadsıyışım o kadar derin ki;

ve kendi benime öfkem ve nefretime varan kendimi sevmemem ve onamamam;
yerinde duran gaflet gibi olan bu kişiyi sevmemem ve çıkıp onun herşeyi değiştirmesini ve kendini değiştirmesini -birden olup beklemem
ve hiç durmadan olmasını beklemem
ve bir değişimde hiç onu yadsımadan değişimini istememenin derinliği ve anlamsızlığı ve çözümsüzlüğü o kadar anlamsız ve derin bir uçurum ki;

-kendi- suratıma çarpan tokat gibi –oluşum;
ben olmak istemeyişim o kadar derin ki

olmak bir çalkantı ve sallantı
ölüyorum ya da kalıyorum

tüm bu tantananın da ne yöne gitmesini bilmediğim de
bireysel yaşamımı neye kılabilirdim ki!

varı yoku ellerimle biçimlesem ya da dönüştürsem neye biçimlerim?/dönüştürürdüm?

dışarda bir anlam, cevap var beni çağıran gibi
ama olmayan/henüz yapılmamış

durmak, anlamak, yapmak arası çelişkiler de çekim ve gidim gelim selleri

çoklaşmış çocuklar gibi günsüz insanların/durumlarının beni sarması
hiç yadırgamayan bir insan-biliş topluluğunun, "ooo sen mi geldin" demesi ya da hiç aldırmaması gibi bir yerde dinlenme ve durarak ve bekleyerek sadece varolma gibi histen sonra
tüm varoluşu bırakmak gibi bu esaret aklımı kurcalıyor

bir coşkunlukla solgunluk arası bir yer ya da her ikisi bir aradaki yerde dirençle bekleme eğilimi
(yıkılgan ve yıkılgan olmayan ben ikisi bir arada tutunuyor ve çekiyor birbirini)

tüm bu -kendini yaşayanı ve olanı ;kendi adına bağımlamam ve çözümlemem o kadar derin ki;
bir şey olmanın merkezi olmaktan öte beni alıp kucaklayacak bi şeyin olması ve durumun kuşatganlığının temizliği ve saflığı gibi oluşun açılımı gibi bekleyişler

beni varedecek ya da oyuna çağıracak; yeni bir varoluş çocuğu /oyunu
ya da "bak bu var gördün mü" de ki yenilenmenin olumu,

varoluş gücünde ve büyüklüğünde, belki adam kılığında belki değil ne kılığındaysa o kılığında, beşbin çocuk gelip beni hani ne duruyorsun diyecek gibi ..
durumlar ya da bu çocuklar farketmez; etrafta kıyamet-ler kopuyor-çemberimde sanki;

susuyorum ve sesiyorum

dışarıdaki boşluktaki imgeler tüm sesleriyle beni dövecek ve içimden geçecek gibi;
beni savurup yerlere vuracaklar gibi


"ve tüm öfkelerim, arzularım meydanlanıp (göğe) gerçeklenip, imge olup; beni de içine çekecek - katacak ve anlamlarını (ve doyurum ve doyurumsuzluklarını beni adam edene kadar) bana ve bilişime gülücükler ve oyunlar ve saldırılar gibi (yani bana çala çala) ve hatta alaylar gibi çarparak (ve benimle alay geçen oyunlar oynayarak) beni kendime getirecekler gibi
ya da (bir benzeri-) kendime geleceğim sanki. bu olacak mı? bu anlatamadığım ve kelimeleri bile toparlayamadığım,
kelimelerimin anlamlarını vermeye yetmediği azgınlık nedir?
böyle bir şey şimdilerde beni bizi bulacak mı.."

bilişlerim ve olmayışlarım;
boşluklara çarpıp dağılıp imgeler olup -beni boşluğa ve imgeye katıp benle -h-alay edecekler ve ben buna artık bi yerden sonra içim geçip -kendime gelip- güleceğim yer -orası -çılgınlığı

imgelerim
bana tokatlar vuracaklar ve çözümlemelerini vuracaklar-alaylarını vuracaklar alaylarını
beni döve döve adam edecekler gibi;

işte o zaman /yeni gülmeye/ (gülme olmayana başlayacağım gibi)

yadırgadığım her şey ve yapamadığım olamadığım her şey; boşluktan üzerime yağıp beni yağmalayacak çullayacak ve dalga geçişlerle kendini olacak gibi

varoluşu-m-uz; bunu çözümlemem o kadar derin ki defalarca düşündüm

kendimi bu anılarımla ya da (var ya da yok söksem ve bir oraya ya da buraya götürsem taşısam ve taşsam anlamını sökemiyorum- doyumunu alamıyorum/vuramıyorum.
Doyganlık ile bir temas açlığı içimde… Tam bir doyum için arıyorum..)

geçmişimle ve varolanımla yüzleşili/barışılı, onu/beni-kendi sayılanı unutarak ve soyutlayarak (içim sanılan yerden, ben sanan olandan) çıkaramıyorum ve dönüştüremiyorum
yok edemiyorum-var edemiyorum-
bu tutuncalı tutunca beni sarıyor ve aklımı kuşatan bu im doğuyor-bekle ve diren
direngen ol; diren diren diren;

bu herşeyi yarıda bırakma, kaçma ya da yokolma /olmama çekimleri gibi duran şeyler ve atmosferler beni şey'e savunamıyor ve savunamıyor-olmuyor ve bana yetmiyor
bana bize yetmiyor bu varoluş-um-uz

sığınamıyorum sığamıyorum/sığamıyorum
artan (yalnızlıktan) ve azalan şeylerden umulan medet
bana taşmıyor

bir zafer istiyorum-adı zafer olmayan -kimseyi yenmemiş
zaferin en bilinmedik sonuca-na bekletmiş olumunu

bir patlama istiyorum göğsümde -diğer hiç bir şeyi patlatmamış/kırmamış dökmemiş ya da herşeyi belki patlatan
saç beni karanlıklara istersen ve dök beni ,kendini de yanıma

değişim sancısının/değişim isteminin onurduğu ya da kırıp dökmesinin edası bir bağımlılığa ve bağıma gebe olmayan özgür bir olma/dönüşüm

yarattıklarımdan yaratacaklarımdan (yani yaptıklarımdan) /kendimden ve olumumdan/olaganlığımdan da ürküyorum ve korkuyorum

bir şeyin bağımı olmamam; bu alıp verme ve velvele beni götürüyor
bir şeyin bağımı olamam
yaratamam kullayamam

obejktif tam objektif bir yaratımın yaratısı nedir-üretisi ,çıktısı, nedir?
benilgenlik mi? senilgenlik mi? bizilgenlilik mi?
bu sonuçlarla yüzleşmek ve görmek bilmek çılgınlığı , aşıgan çılgınlıklar, aşıgan uzaylar ve 'ver yerleri' artması ile boğuşma ve artan çığlıklar sesleri ve artma çığlıkları ve bilinç sesleri --uzayları

hiç bir kavrama bağıl bağlı kalamam -ben olurum-ne istersem
hiç bir şey beni sınırlayamaz
tüm sınırlardaki ve sınırsızlıklardaki herşey öğretir bana --oldurur
taşlara ya da başlara dönüşen yanım buğuruyor

ben hiç bir şeyin yaratıcı üreticisi uzayı ve bağımı olamam /olmak istemiyorum
bir seçimin tanırı

bom boş bir anlam ve anlamsızlık ve var ve yok

----
(var ama yok) gibi bir şeye;

uykuya dönüşmüş gibi olmak istediğimde;
beni uyandıran ses, güç ve kudret ya da durum daha büyük bir zafer ya da umulmayacak umulmadık büyüklüğünde bir sarma kuşatma biliş ve oluş olmalıdır
biliş kopuş çığlık ve çığkım çağlısı olmalıdır
bütün varoluşun kopması gibi bilinmez bi enginlikte olmalıdır

burdan (ben'im) enerji taşan ışımlarla ve ışınlarla sökü-lü-p çağlayan özgürlüklüklere gitmek-götürmek ve bilinçler ve tüm varoluşlar meydanlarında kopan gezintiler gibi olmalı

burdan (ben'im) enerji taşan ışımlarla ve ışınlarla sökü-lü-p çağlayan özgürlüklüklere gitmek kendini götürmek-olurmak ve çağırmak istiyor götürmek ve bilinçler
ve tüm varoluşlar meydanlarında kopan gezintiler çığıltılar gibi kopmak-olmak istiyor gibi istiyor
yankılanan istiyor
yankılanan oluşlarda yankılanan yankılanışlarla istiyor

----
o kadar anlamsız ve derin bir uçurum ki;

---

yadırganmayan -ikilik duyulmayan -ya da kendinden başka kalamayan bir özel imge oluşunda ve varoluşunda evreninde gibi bir yerde özgür-tutsak tutkuların kendilerine kendilerini -deneyimletmesi gibi bir çözümlemeye ithafen;

ya da

yadırganmayan -ikilik duyulmayan -ya da kendinden başka kalamayan bir özel imge oluşunda ve varoluşunda evreninde gibi bir yerde özgür-tutsak tutkuların kendilerini (dışarı savurarak ve oldurarak kendine kendi kendilerini -kendileri gerçeklerenerek nerdeyse coşkunla ve yağımla kendini ters bana yağması olması gibi) deneyimletmesi ya da durumu çözümlemesi gibi bir ters bakışta;

narsizmin öbeği;
yeniden doğuş;

------
ölme gibi yer...

...
kayıp kanat çırpışları
ufkuna....


Dionysos-a....
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
"Kadına mı gidiyorsun? Kırbacını unutma."



Yattığın toprağa karanfil ekeyim Nietzsche'm !
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst