Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Neden Tüm İnsanlar Felsefeyle İlgilenmez

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
Sizce kişinin bilinçlenmesine engel teşkil eden (sizin materyalist görüşünüze göre) etkenler nelerdir.özürdilerim materyalist olmadığım için sizi anlamakta zorluk çekiyorum,nedir bu kastettiğiniz maddi/materyal/nesneler.
 

muratkarahan

Yeni Üye
3 Tem 2010
169
4
18
32
İnsanların felsefe ile ilgilenmemesinin nedenleri arasında ekonomi,günlük uğraşlar,bilinçsizlik,farkındalık eksikliği,algı gibi birçok faktör var...Bunlar yeterli mi bilmiyorum....
 

Ferdinand Bardamu

Yeni Üye
30 Nis 2012
1,302
1
0
43
Sizce kişinin bilinçlenmesine engel teşkil eden (sizin materyalist görüşünüze göre) etkenler nelerdir.özürdilerim materyalist olmadığım için sizi anlamakta zorluk çekiyorum,nedir bu kastettiğiniz maddi/materyal/nesneler.

Benim anlayışımda kişilerin karar alımı sondan başa kabaca şu şekildedir...

eylem >irade>düşünce>maddi yaşam koşulları>ekonomik sınıf..

İnsan bilincinden bağımsız olarak var olan şeylerin tamamı maddedir...Bundan soyut kavramların maddesel olduğu gibi bir anlam çıkarmayın..Soyut kavramlar maddeden bağımsız değildirler kaynaklarını maddeden alırlar ancak madde değildirler.Ayrıca kavram insan bilincinin bir ürünü olduğundan bu anlamda da kavramlar maddesel değildir..Kast ettiğim şey kişinin yaşam koşullarıdır..Ancak yaşam koşulları derken bu koşullar kişinin içerisinde bulunduğu maddi ortamın bir anlatımı olduğundan, açıklamanın ayaklarının yere basması adına direkt olarak bu koşulların kaynağına işaret etmekteyim yani kişinin içinden gelmiş olduğu maddi dünyaya/ortama...İşte bu maddi dünyanın/ortamın ne oluduğu, kişinin içinde bulunduğu şartları da belirlemektedir..Kişi toplumda, örneğin işçi sınıfı içerisinde yer alıyor ise muhtemelen bir rezidansta ikamet etmeyecek yahut da örneğin boğaza nazır bir yalıda oturmayacak..Arkadaşları arasında iş adamları yahut da yüksek sosyeteden kişiler bulunmayacak.Bu kişinin katlandığı zorluklar ile bir iş adamının katlandığı zorluklar bir olmayacak..Bu kişinin aileden anladığı, müzikten anladığı siyasetten anladığı vs.. bunlar bir olmayacak..Bu bir olmama durumu içerisine felsefeye bakışı da ekleyin..Gününün çoğunda çalışmak mecburiyetinde olan kişi felsefeye yahut başka aktivitelere vakit ayırmak da zorlanacaktır..Kaldı ki onun sahip olduğu bu maddi koşulları değiştirme amacı gütmeyen bir felsefi yaklaşım, ona boş konuşmalar olarak gelecektir..İhmal edilmemesi gereken bir yön de örneğin dinin öğretilerinin kişiye maddi anlamda bir değişiklik sunmasa da ruhsal anlamda bir sığınak olma ve onun nazarında anlam bulma durumudur.. Ancak bundan sıkı çalışan bir kişinin illaki de din öğretisine bağlı kalacağı yorumunu çıkarmayın, bunun önemli bir etkisi olduğunu göz önünde bulundurun.İşte maddi koşullardan kastım bu ve buna benzer, kişinin içinde yaşamış bulunduğu maddi ortamdan kaynaklanan şartlardır.Bu maddi ortamın kişinin bilincini şekillendirmesidir...
Burada en önemli engel zamanın bu kişiler için kısıtlılığıdır.Bu kısıtlılığın sebebi ise zamanın çoğunun çalışılarak yani bir gelir elde etmek için harcanmak zorunda oluşudur..Kişinin başkasının hesabına çalışması yani emek gücünü satmasının nedeni ise söz konusu kişinin mülksüzlüğüdür (zengin kişi bu şartlarda çalışmaz, belki de hiç çalışmaz)..mülklü olmak yahut mülksüz olmak ise bir ekonomik sınıfa işaret eder..Örneğin üretim araçlarına sahip sınıf burjuva sınıfıdır, bundan yoksun olan sınıf ise proletaryadır..Üretim araçlarına sahip olan sınıf, basitçe ifade edeyim örneğin fabrikası olan adam ,gidip başkası için çalışmaz, aksine onun hesabına çalışan,yani onun fabrikasında çalışan hiçbir işçinin ise kendi fabrikası yoktur ve haliyle bu işçiler fabrikası olan bu adamın yanında çalışmaktadırlar..Patron kendi hesabına çalışmak mecburiyetinden kurtulduğundan (çünkü işçileri onun hesabına da çalışmaktadır) ister felsefe ile ilgilenir ister başka birşey ile..Bu aşamadan sonra başka belirleyiciler devreye girer ve bunların ne olduğu tartışılır..Ancak gelinen ekonomik sınıfın ne olduğunun ne kadar belirleyici olduğu aşikardır..
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
Yazınızın çoğuna katılmakla beraber,ülkemizi göz önünde bulundurarak aklıma şöyle bir şey geliyor.Bu yukarda bahsettiğiniz yaşam koşulları,insanların şehir yaşantısında koşuşturmaca ve yaşam mücadelesi içinde elbette akıllarına felsefe yapmak gelmez.Ben olaya yetişkin insanların,yani belli bir yaşa gelmiş,aile kurmuş,işçi yada patron ayrımı yapmadan bir toplum oluşturan bu insanların akıllarına felsefe yapmak, fikir üretmek,hayata dair düşünmek gibi bir şey akıllarından geçireceklerini zannetmiyorum.Bir bozuk düzenimiz var,böyle geçip gidiyor.Baştada belirttiğim gibi benim amacım bu belirli yaşa gelmiş insanlara yönelik değil,yeni yetişen nesillere bu düşünce fikir ortamının nasıl oluşturulabileceği.Birde şu mesele var tabi,dünyanın hiçbir yerinde eşit gelir dağılımının yapıldığı veya hakkaniyetle
gelirlerin insanlara paylaştırıldığı bir düzen yok,anca olsa olsa amazon ormanlarındaki kabilelerde olur böyle birşey.Ve hangi düzeni kurarsanız kurun hiçkimseyi mutlu mesut edemezsiniz.Böyle birşey olamaz.Bunu düşünmek bile anlamsız geliyor bana.
 

Ferdinand Bardamu

Yeni Üye
30 Nis 2012
1,302
1
0
43
Bahsettiğim bu ekonomik yapının, başka bir değişle bu altyapının belirleyiciliği meselesi dışında, elbetteki başka etmenler de vardır..Bulunduğumuz coğrafyanın geçmişine bakıldığında otoriter bir yapı ile karşılaşırız ki bu otoriter yapı genellik ile (doğruluğu tartışılır) bu coğrafyada tarımsal üretimin sulama faaliyetlerine sıkı bir şekilde bağlı oluşu ve bu sulama işleminin ise toplumsal emeğin otoriter bir şekilde hüküm altına alınmasının gerekliliğine bağlanır..Yani bu otoriter sosyal tutum , kişilerin özgür düşünmelerine imkan tanımaz.Böyle bir geleneğin içinden çıkmış olan toplumumuzun , felsefeye bakış açısının bu şekilde olmasına da şaşmamak gerekir..Çünkü bu tutum toplumsal bilinçte yer etmiş ve onun bir parçası olmuştur...Dediğim gibi felsefenin pratikte bir karşılı olduğunu, onu kullanarak bu dünyanın değiştirilebileceği ortaya konur ise (ki bu salt teorik manada değil pratikte de gerçekleşir ise) sanırım insanların felsefeye bakış açıları da değişebilecektir..

Herhangi bir sistemin herkesi memnun etmesi gibi bir şey söz konusu değildir ve evet mümkün de değildir..Hiç bir sistemin bu anlamda bir iddiası olduğunu zannetmiyorum ki varsa saçmadır...Önemli olan azınlığın mı yoksa çoğunluğun mu çıkarının gözetiliyor oluşudur.
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
Şu durumda kimin hangi çıkara hizmet ettiği tartışılır.Sonuçta yöneticilerimizi çoğu zaman kendimiz belirleriz.Amacımız kime değil neye hizmet ettiğimizi bilmek olsa gerektir diyorum..görüşmek dileğiyle..
 

Felsefiyen

Yeni Üye
7 Nis 2012
27
0
6
30
Din insanların düşünmesine etki eden bir faktör.Bunun dışında çevresinde bulunan insanların onun hakkında neler düşüneceği onu düşünme yoluna itmiyor.
 

ihaveanidea

Yeni Üye
25 Ocak 2017
848
8
18
Felsefe ve diğer soyut BİLİMler olmayandan temellenip olana ve gündelik yaşama dair kritikler sunar.

Neden bunu yapar ki?

Temelleri mesken tutar,birilerine ve bazılarına uyarlar,objektifi geçtim artık subjektif bir takım değerler veremez hale getirirseniz,her bünye bunu kaldıramaz ya delirir ya hayata küfreder ya da felsefeyle yaşamayı seçer.Gider orada varlığın idea mı yoksa nesnel mi olduğunu tartışır.

Bu insanları bazı fikirsel vesayetler bu hale getirdi.Felsefe bir hobi değildir.Felsefe insanı anlamaya çalışır,etki alanlarını formüllemeye çalışır.Çünkü filozof insan kendini kemikleşmiş sosyal kast sisteminden uzak tutmaya çalışır.

Filozof damdan düşme değildir.Damın kendisidir.İnsanlardan soyuttur ancak onlardan daha yüksektedir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst