- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 19 Ağu 2008
- Mesajlar
- 3,589
- Tepkime puanı
- 179
- Puanları
- 63
- Yaş
- 60
MUTSUZ İNSANLAR KİTLESİ/İLETİŞİMSİZLİK
İnsan, hüzün, kitle ve iletişim yan-yana geldiğinde bir kopma, bir yabancılaşma başlıyor. Bu, nasıl bir kopma ve yabancılaşma/yabancılaştırılmadır ki, insan bunun oyuncağı oluyor ve hiç farkına varamıyor? Ya da farkına vardığı halde çözümsüz kalabiliyor?
Dünya bir yandan küçülürken, diğer yandan dünyalar arasındaki uçurum hızla büyüme eğilim taşıyor. Çağımızın bir-diğerinden kopuk ve ekranın başında kendini arayan kitlelerindeki artış, onların birer makine dişlileri olmalarından ve kendilerini buna teslim etmiş olmalarından olsa gerek. Global Dünya Düzen-i denilen küresel baskı insanları küçültmeyi hedefliyor. Yığınlarca insan, önce vahşi doğa yasalarında olduğu gibi var-olmak için güç çizgisine doğru apansız bir koşuya sürüklenirken, neden koştuklarını anlayana kadar yaşamsal süreçlerini tamamlamış olacaklardır. Mutsuzluk eken insandır ve bunu dışarıda/ötekinde aramak nafile bir uğraş olsa gerek.
Enformasyon/bilgi iletimi adı altında hızla çoğalan tv. Dizileri ve izlenme rekorları düşündürücüdür. Yoksulluk sınırında yaşayan kitlesel insan yığınları sokakların-hele gece ise- kaotik yapısından uzaklaşmak için evlerine kapanmaktan başka bir şey yapamaz durumda bırakılmışlardır. Yalnızlaştırılmış bu kitle soluklanmak için bir uğraş bulmak isterken kaotik ortamın yaratıcıları devreye girerek diziler ile insanları ekrana kitlemeyi başarmış görünmektedir. Mutsuz insan kitlesi soluksuz diziler ile tüm kederini, tüm sorunlarını unutmak için ve unuttuğu için diziler ile avunmak eğilimi taşımaktadır. Dizilerdeki kahramanlar, entrikalar, aldatmalar, yalanlar, şan-şöhret, güç, sefillik ve yoksulluk yeniden servis edilip insanın gerçek yaşamından görüntülenmektedir. İzleyen kitle onunla örtüştüğünü düşünmekte ve kendi gerçeğini öteleyerek sinmektedir aslında.
Dizilerin izlenme rekorları birer mutsuzluk ibresidir ve kitlesel bir iletişimsizliğin aynasıdırlar. Küçük yalanlar ile avutulmak isteyen insan red etmeyi/hayır demeyi öğrenemediği sürece sömürülecektir.
Aile, eş-dost,arkadaş ilişkilerinde doyasıya paylaşım ve gelecek güvencesi içerisinde olan insanlar kitlesi dizilere saatlerini vermezlerdi!
Yanılgı bana ait olsun dilerim!
13 şubat 2010, batı
İnsan, hüzün, kitle ve iletişim yan-yana geldiğinde bir kopma, bir yabancılaşma başlıyor. Bu, nasıl bir kopma ve yabancılaşma/yabancılaştırılmadır ki, insan bunun oyuncağı oluyor ve hiç farkına varamıyor? Ya da farkına vardığı halde çözümsüz kalabiliyor?
Dünya bir yandan küçülürken, diğer yandan dünyalar arasındaki uçurum hızla büyüme eğilim taşıyor. Çağımızın bir-diğerinden kopuk ve ekranın başında kendini arayan kitlelerindeki artış, onların birer makine dişlileri olmalarından ve kendilerini buna teslim etmiş olmalarından olsa gerek. Global Dünya Düzen-i denilen küresel baskı insanları küçültmeyi hedefliyor. Yığınlarca insan, önce vahşi doğa yasalarında olduğu gibi var-olmak için güç çizgisine doğru apansız bir koşuya sürüklenirken, neden koştuklarını anlayana kadar yaşamsal süreçlerini tamamlamış olacaklardır. Mutsuzluk eken insandır ve bunu dışarıda/ötekinde aramak nafile bir uğraş olsa gerek.
Enformasyon/bilgi iletimi adı altında hızla çoğalan tv. Dizileri ve izlenme rekorları düşündürücüdür. Yoksulluk sınırında yaşayan kitlesel insan yığınları sokakların-hele gece ise- kaotik yapısından uzaklaşmak için evlerine kapanmaktan başka bir şey yapamaz durumda bırakılmışlardır. Yalnızlaştırılmış bu kitle soluklanmak için bir uğraş bulmak isterken kaotik ortamın yaratıcıları devreye girerek diziler ile insanları ekrana kitlemeyi başarmış görünmektedir. Mutsuz insan kitlesi soluksuz diziler ile tüm kederini, tüm sorunlarını unutmak için ve unuttuğu için diziler ile avunmak eğilimi taşımaktadır. Dizilerdeki kahramanlar, entrikalar, aldatmalar, yalanlar, şan-şöhret, güç, sefillik ve yoksulluk yeniden servis edilip insanın gerçek yaşamından görüntülenmektedir. İzleyen kitle onunla örtüştüğünü düşünmekte ve kendi gerçeğini öteleyerek sinmektedir aslında.
Dizilerin izlenme rekorları birer mutsuzluk ibresidir ve kitlesel bir iletişimsizliğin aynasıdırlar. Küçük yalanlar ile avutulmak isteyen insan red etmeyi/hayır demeyi öğrenemediği sürece sömürülecektir.
Aile, eş-dost,arkadaş ilişkilerinde doyasıya paylaşım ve gelecek güvencesi içerisinde olan insanlar kitlesi dizilere saatlerini vermezlerdi!
Yanılgı bana ait olsun dilerim!
13 şubat 2010, batı