Mantık Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Mantık kategorisinde fides tarafından oluşturulan Mantık Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 30,206 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Mantık
Konu Başlığı Mantık Nedir?
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan frekanss

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
MANTIK







MANTIK NEDİR?

Mantık kelimesi, Yunanca Logike kelimesinin Arapça tercümesidir. “Logikos, logos’a yani söze, akıla veya akıl yürütmeye ait demektir. Kelime anlamından da anlaşılacağı gibi mantık kelimesi hem akıl hem de söz ile ilgilidir.

Günlük yaşamımızda ‘mantık’, ‘mantıklı’, ‘mantıksız’ gibi deyimleri kullanırız. Genellikle sözleri birbiri ile uymayan kimseleri mantıksızlıkla suçlar; davranışlarında kararlarında aklına değil de, söz gelişi duygularına önem kişileri de aynı şekilde eleştiririz.

Günlük yaşamımızdaki anlamının paralelinde mantık sözcüğünün anlamı; çıkarımları denetlemek için geliştirilmiş olan yöntemi anlıyoruz. Çıkarım, eldeki bilgilerden yeni bilgler türetme, eldeki verilerden bir takım sonuçlar çıkarma işlemidir. Eldeki verilerden beklenilen sonuçların çıkıp çıkmadığını araştırmağa da denetleme diyoruz.

Dikkat etmemiz geren bir noktada mantığın ‘klasik’ ve ‘modern’ olarak ikiye ayrıldığıdır.



MANTIĞIN TARİHÇESİ:

Genellikle mantık biliminin kurucusu olarak Aristoteles alınır. Aristoteles gerçektende ilk kez sembol kullanan ve birli yüklemler mantığının bir bölümü olan katagorik önermeler teorisini kurmuş olan Aristoteles’tir. Geçerlilik kavramını da, O ilk kez sistemli bir biçimde incelemiştir. Megana ve Stoa okulları da Eskiçağ’da mantığa önem vermiş ve önerme eklemleri mantığının temelini ortaya koymuşlardır.

Ortaçağ boyunca genel anlamında Aristoteles mantığından ötede bir mantık çalışması yapılmamıştır. Yeni çağın başında matematik bilimine bağlı bilimlerin gelişmesi ile bu bilimlerle Aristoteles mantığı arasında bir bağ kurulamamış ve Aristoteles mantığı eleştirilere uğramıştır. Bu sorunla beraber matematik mantık da denen ‘modern mantık’ çalışmaları başlamıştır.

Aristoteles mantığının temelinde kıyas bulunmaktadır. Kıyas mevcut çıkarımlar arasındaki en mükemmel çıkarım biçimidir (tümdengelim-dedüksiyon üzerine kurulu bir çıkarım biçimidir.). Bacon ve Descartes, Aristoteles’in kıyas üzerine kurulu mantığına karşı çıkmıştır.

Modern mantığın öncüsü Leibniz’dir. Leibniz’in tasarımladığı ‘evrensel sembolik dil’ ile “bu dile dayalı evrensel matematik”, modern mantığın olduğu kadar, elektronik beyin diye adlandırılan bilgisayarın yapı çekirdeklerini oluşturmuşlardır.

Modern mantığın gerçek kurucuları G. Bole ile G. Frege’dir. Whitehead ve Russell daha sonraları kurulmuş bu temelleri işlemiş ve yöntemleri geliştirmişlerdir.



MANTIK UYGULAMALARI:

Mantığın uygulamaları alanları arasından bilgisayar adı verilen otomatik makineler de bulunur. Modern bize gündelik yaşamımızda bile yararlar sağlıyor; daha sağlam akıl yürütmeler yapmamız, başkalarının düşünme zincirlerini daha başarılı izleyip eleştirebilmemiz için gerekli bilgileri veriyor.







1. MANTIK İLKELERİ

Mantıksal düşünme, mantık ilkeleri denen ilkelere uygun düşünme biçimidir. Mantık ilkeleri bu anlamın paralelinde aklın ilkeleri olarak da alınır. Aristoteles de mantık ilkeleri üç tanedir. Bunlar; özdeşlik ilkesi, çelişmezlik ilkesi ve üçüncü halin olmazlığı ilkeleri dir. Bu üç ilkeye Leibniz eklediği bir dördüncü ilke daha vardır; yeter-sebep ilkesi.

Özdeşlik ilkesi: Bir şeyin kendisi olmasıdır. Düşüncenin kendi kendisi ile uygunluğunun şartıdır. Bir şey ne ise odur. Bir şeyi kendisine dayanarak ifade ettiğimizde bağlı kaldığımız ilke özdeşlik ilkesidir. Biz biliriz ki o şey kendisine özdeş olmak zorundadır. Bu ilkesi “ A , A’dır” diye sembolize edilmektedir. Bir akıl yürütmedeki önermelerde özdeş olmalıdır. bir akıl yürütmede önermelerin özdeş olması; aynı doğruluk değerini taşımaları anlamına gelmektedir. Yani bir terime verilen doğruluk değeri veya anlam, akıl yürütme oyunca özdeş olmak zorundadır.

Çelişmezlik ilkesi: Bir şeyin aynı zamanda kendisinden başka bir şey olmayacağını ifade eder. Bir terimi “A” olarak gösterdiğimizde, “A” dışındaki bir terim “A olmayan” olur. Bu ilke bu sebepten “A, A olmayan değildir.” biçiminde ifade edilir. “İnsan, İnsan olmayan değildir.” Bu ilke terimin kendisi ile çelişik olamayacağı anlamına gelir. Aynı önerme aynı anda hem doğru hem de yanlış olamayacağı anlamına gelir. Buda demektir ki bir önermenin yalnız bir doğruluk değeri olmak zorundadır. ~(A Λ ~A)

Üçüncü halin imkansızlığı ilkesi: Bir şey ya “A” olacaktır yada “A olmayan” olacaktır, başka bir olanaklılık yoktur. Bir şeye “A” dediğinizde zorunlu olarak “A olmayan” ları da belirlemiş olursunuz. Bunun içinde bir düşünce evreni oluşturmuş olursunuz. Bu düşünce evreninin dışında başka bir halde mümkün değildir.



Bu üç ilkeye bakıldığında bu üç ilke önermenin doğruluk ve yanlışlık değeri dışında başka bir olanağının olmadığını vurgular. Başka bir deyişle doğru ve yanlış dışında başka bir hal yoktur. Bu şekilde düşünen ve bu şekilde düşünme biçimini temele alan mantığa iki değerli mantık diyoruz. ( Modern mantık denen çok değerli mantık, iki değerli mantığın ilkeleri olan çelişmezlik ve üçüncü hali olmazlığı ilkelerine zıttır. Ama Aristoteles’in de belirttiği gibi bazı önermelerin doğruluk değeri belli değildir. Mesela gelecekle ilgili önermelerin, “Yarın yağmur yağacak”, bir doğruluk değeri olmaz. (D), (Y) ve (B) –belirsiz anlamında çoklu değerler vardır. Ayrıca doğru ve yanlış yanında “doğruya yakın” ve “yanlışa yakın” seçenekleri ile birlikte dört değerli mantık da vardır.



Yeter-sebep ilkesi: Yeter-sebep olmadıkça hiçbir şeyin varolmayacağı ilkesidir. “Her şey varoluş sebebine sahiptir.” Bir çok filozof için bu ilke mantık ilkesi olamaz ve daha çok bir varlık ilkesi olabilir derler. Hiçbir şey kendiliğinden “var” veya “var olmuş” değildir. Mantıkçı açısından “sebep”, bir akıl yürütme içerisinde, bir önermenin doğruluğunu sağlayan başka bir önermedir. “Bütün insanlar canlıdır.” Önermesi, “Ali ölümlüdür.” Önermesinin gerekçesi, yani sebebidir. Bu sebepten de yeter-sebep ilkesi olmaksızın da mantıksal düşünmek mümkün olmaktadır.

1.Kavram ve Terimin tanımı:

Kavram düşünülen herhangi bir şeydir. O şeyin (objenin ) zihindeki tasarımı ve bu haliyle de bir fikir (idea, ide)’dir. Bir kavramın dille ifade edilmiş biçimine de terim denir.

Kavram bir şeyin (objenin) tasarımı iken, terim o objenin kavramına verilen addır.

İmge; her hangi bir şeyin, her hangi bir anda algılandığı anda bizde bıraktığı izlenimi izidir. Bununla beraber kavram ise geneldir.

Örneğin masa imgesi belirli bir masanın algılanması ve zihinde yeniden canlandırılması iken masa kavramı tüm masaları masa yapan genel özelliklerdir.

“Masadan” bir sözcük iken “masa” bir terimdir.



2. Kavram çeşitleri:



Tek tek ele alındığında kavram çeşitleri:

Genel kavramlar: Kavram bir sınıfın tümünü gösteriyorsa genel kavramdır. “kent” kavramı genel bir kavramdır.

Tekil kavramlar: Bir kavram tek bir bireyleri gösteriyorsa tekil kavramdır. “İzmir” kavramı.

Tümel kavramlar: Kavramlar bir önermede yer aldıklarında genel ve tekil oldukları gibi tümel yada tikel olabilirler. Tümel kavramlar; bir önermede özne konumundaki kavramın evrenin tüm elemanlarını kapsadığı kavramlardır.

Tikel kavramlar: Özne durumundaki kavramın evrenin bir kısmını kapsaması durumudur.

Kolektif ve distribütif kavramlar: Genel olarak kavramlar içine aldıkları bireylerle bir sınıf oluştururlar bunu distribütif kavram denir. Farklı sınıflardan bireylerin oluşturdukları topluluğa grup denir. Bir grubu diğer gruplardan ayırmaya yarayan kavrama ise kolektif kavram denir. Ordu, millet, üniversite, meclis, aile, aşiret vb…

Olumlu olumsuz kavramlar: Kavram gösterdiği şeyde bir niteliğin bulunduğunu söylüyorsa olumlu( erdemli, akıllı..);kavram gösterdiği şeyde bir niteliğin bulunmadığını söylüyorsa olumsuzdur…

Açık ve seçik kavramlar: Açık kavram nesnesini tam olarak kavramamıza imkan veren kavramlardır. Leibniz ve Descartes tarafından ortaya atılış kavramdır. Duyusal yolla kavranılan kavramlar bu tür değillerdir. Bu nesnelerin sonsuz özellikleri vardır ve biz bu özelliklerin sadece bir kaçını bilebiliriz. Mesela “gül” kavramı açık-seçik bir kavram değildir. Çünkü gülün her an başka bir hastalığa iyi gelmesi gibi bir özelliği ile karşılaşılabilir. Oysa salt zihinsel olan kavramlar açık-seçik kavramlardır. Mesela geometrik kavramlar böyledir. “doğru” kavramı gibi.



Birbirleri ile ilişkileri bakımından kavramlar çeşitleri.

Kavramlar bir önerme içinde birbirleri ile ilişkileri açısından ikiye ayrılırlar:

Özlük kavramları: Bir kavram yüklem konumunda iken özne konumundaki kavramın özlük kavramı olur. “insan düşünen varlıktır.” Önermesinde “varlık” kavramı “insan” kavramına göre özlük kavramıdır.

İlinti kavramları: Yüklem konumundaki kavram öznenin özüne ait değil de ilintisi konumunda ise buna denir. “İnsan ağlayandır.” Önermesi için “ağlayan” kavramı öznenin özlük kavramı değil, öznenin bir ilintisi (özelliği) dir.



3. Kavramların gösterme halleri:

Kavramlar çeşitli halleri gösterir. Bu haller a- Nelik, gerçeklik, kimlik ve b- İçlem, kaplamdır.

a-Nelik, gerçeklik ve kimlik: Genel bir kavramın yalnız zihinde düşünülmüş haline o kavramın “Nelik”i denir. Aynı kavramın zihin dışında bir şey göstermesi haline “Gerçeklik” denir. Örneğin “insan” kavramının hem neliği hem de gerçekliği vardır. Gerçekliği olan bir kavramın zihin dışında gösterdiklerinin birisi belirtilmişse, o da kavramın “kimlik”i olur. “Ahmet” gerçekliği olan insan kavramının bir birey için belirtilmiş halidir yani kimlik kavramındır.

b- İçlem ve kaplam: Bir kavramın gösterdiği konu ve nesneler, o kavramın kaplamıdır. Başka bir deyişle kaplam, bir kavramın içine aldığı kapsadığı bireyleri belirtir. Örneğin; at, eşek, katır, tavşan vb… “hayvan” kavramının kaplamını gösterir. Kavram, içine aldığı bireylerin ortak özelliklerini gösterirsel bu ortak özelliklere o kavramın içlemi denir. Örneğin; hareketlilik, beslenme, ölümlüm olma “hayvan” kavramın içlemidir.

İçlem ve kaplam ters orantılıdır. İçlem azalınca kaplam, kaplam azalınca içlem çoğalır.



4. Kavramlar arası ilişkiler:

Kavramlar arasında; eşitlik, ayrıklık, tam girişimlik ve eksik girişimlik olmak üzere dört türlü ilişkiden söz edilir.

Eşitlik; iki kavram arasında her biri diğerinin bütün bireylerini kapsamışsa. (düşünen, akıllı)









Ayrıklık: iki kavram arasında hiçbir ilişki yoksa. (Karınca, insan)





Tam girişimlik: iki kavramdan biri yalnız diğerini içine arıyorsa.



Eksik girişimlik: İki kavramdan her biri diğerinin bazı bireylerini içine alıyorsa .



5.Beş tümel (cins, tür,ayrım,özgülük ve ilinti)

Pophyrius’un İsagoji adlı eserinde yapılan varlık sınıflandırması;

1.Cevher

A. CİSMİ OLMAYAN

a.CANSIZ

b.CANLI

- DUYGULU (HAYVAN)

*AKILLI (İNSAN)

*AKILSIZ

- DUYGUSUZ (BİTKİ)

B. CİSMİ OLAN



1. Cins: Birlikte düşünülen iki terimden kaplamı daha fazla olandır.

2. Tür: Birlikte düşünülen iki terimden içlemi daha fazla olandır.

3. Ayırım: Cins ve türleri bir birlerinden ayıran ana niteliktir. Örneğin; canlı ve cansız arasındaki temek ayrım ölümlü olmasıdır.

4. Özgülük: Yalnız bir türe ait olan kavramdır. Örneğin; insan düşünen, toplumsal bir varlıktır.

5. İlinti; Bir çok türde ortaklaşa bulunan niteliktir. Örneğin; Uyumak, büyümek ve ölmek bütün hayvanlarda olduğu için insan içinde ilintidir.

Not: bir birleri ile karşılaştırılan iki kavramdan içlemi daha geniş olan tür dür.



6. TANIM:

Bir kavramın özelliklerini yani içlemini ortaya koyan zihinsel işlendir. Özellikleri:

1. Tanımı yapılan terimin kaplamın iyi bilinmesi, yani terimin kaplamına giren bütün varlıkların tanımda anlatılması ve tanımın açık olması gerekir. Örneğin; Üçgen, üç açılıdır.

2. Tanımda kısır döngü (paradoks) olmamalıdır. Örn; “yargı iki kavram arasında bağ kurmaktır” tanımın sonra, “kavram yargının bir bölümüdür” demek kısır döngüdür.

3. Tanım ne çok uzun nede çok kısa olmalı.

4. Renk, ses, koku deneyin doğrudan verileri, kin , nefret gibi duygular ve üstün cinsler tam olarak tanımlanamaz.Çünkü üzerlerinde başka cins yoktur, bunlar uzay, atom, birlik, çokluk gibi terimleridir.



7. BÖLME: Bir terimin kaplamını belli bir ölçüye göre parçalara ayırmaya denir. İki tür tüm vardır ki iki tür bölüm olacaktır, bu tümlerin ilki; farklı parçaların bir araya gelmesi ile oluşan bütün, diğeri; tam bir bütün olan tümdür.

Bölüm ikiye ayrılır:

1. Bir bütünün elemanlarına ayrılması. H2O → ½ O2 + 2H

2. Bir bütünün tikellerine bölünmesi. Bölünen bölenlerden daha geneldir. Çizginin eğri çizgi ve doğru çizgi diye ikiye ayrılması.

Bölmenin koşulları:

1. Tek prensibe dayanmalı.

2. Tam olmalı.

3. Bölümlerden biri bölünene eşit yada ayrık olmalı.

Örneğin; Devleti egemenliği kullanan kişilerin sayısına böldüğümüzde yönetim şeklini kavrarız. (monarşi, demokrasi, oligarşi…)


ÖNERMELER MANTIĞI



A. TEMEL KAVRAMLAR



Çıkarım ve Yapı Taşları: Gerek günlük yaşamımızda gerekse bilim alanında bir veya daha çok sayıdaki veriden (haklı veya haksız olarak) belli bir sonucun çıkarılmasına çıkarım denir.

Örnek 1.



1. Bu madde aleve tutulduğu zaman, alev yeşillenirse bu madde de bir bakır bileşeni vardır. Bu madde aleve tutulmuş; alevde yeşilleşmiş.

O halde bu maddede bakır bileşeni vardır.



Dikkat edilirse yukarıdaki örnek çeşitli cümlelerden oluşmuştur. Bu cümlelerde doğru yada yanlış olabilecek bir iddiayı dile getirmektedir. İşte bu cümlelere önerme denir. Çıkarımın son önermesine sonuç, sonuçtan önce gelen ve veri durumunda olan önermelere öncül denir. Çıkarımın öncülleri ile sonucu arasında ‘o halde’, ‘dolayısı ile’, ‘demek ki’ gibi deyimler bulunur. Çıkarımın sonucu öncüllerden çıkarsa, bu çıkarım geçerlidir.



2. Ankara Türkiye’nin başkentidir; Tahran İran’ın başkentidir.

O halde Avusturya’nın başkenti Viyana’dır.

(2) numaralı çıkarımda her iki öncül de doğrudur. Ama çıkarımın geçersizliği apaçık ortadadır, çünkü sonucun doğruluğu öncüllerin doğruluğuna bağlı değildir.



Önerme: Bir iddiayı dile getiren deyime önerme denir. Önerme belli ir doğruluk değeri taşıyan deyimlerdir.

1. Ankara Türkiye’nin başkentidir. (günlük dilde)

2. 2+2=4 (matematik dilde)

3. C+O2→ CO2 ( Kimya dilinde)



Not: Sorular, dilekler, buyruklar önerme olmadığı gibi; cümle olmayan deyimler (adlar, terimler, sıfatlar vb.) bir yargı ve iddia belirtmediği için önerme değildir.

4. Ankara Türkiye’nin başkenti midir?

5. 2+2

(4) ve (5) numaralı ifadeler birer önerme değildir.



Not: Bir Önermenin doğruluk değerini anlamak için yapılan işe yorumlama denir.



Önerme: Belli bir yorumlama halinde belli bir doğruluk değeri taşıyan deyimlerdir.



Alıştırma:

Aşağıdakilerin hangileri önermedir?

2=2
2+2
2>2
NH3
NH3+HCI→NC4CI
“2+2” bir önermedir.
İlimlerin sayımını Farabi yazmıştır.
Aşağıdaki deyimlerden hangisi önermedir?
Önerme belli bir yorumlama halinde belli bir doğruluk değeri taşıyan bir deyimdir.
İnsanlığı, kendinden ve başkalarından, hiçbir zaman araç olarak değil, hep erek olarak görecek gibi davran.


ÖNERME ÇEŞİTLERİ:





Önerme eklemleri, Basit ve Bileşik Önermeler.



Günlük dilde “değil”, “ve”, “veya” gibi deyimler yardımı ile bir veya birden çok sayıdaki önermeden, bunları kapsayan daha geniş önermeler kurarız.

1. Türkiye’nin başkenti İstanbul değil’dir.

Bu önerme aslında “Türkiye’nin başkenti İstanbul’dur” önermesinin değillemesi yardımı ile elde edilmiştir. Dolayısı ile;

(1) (Türkiye’nin başkenti İstanbul’dur) değil

önermesinin kısaltılmasıdır.

2. Kant 1724’te doğmuştur ve 1804’te ölmüştür.

3. İncelediğim madde bakır veya çinkodur



“değil”, “ve”, “veya” gibi deyimleri önerme eklemi denir. Genel olarak herhangi bir önerme eklemi yardımı ile kurulan önermelere bileşik önerme denir. Bileşik önermeler en az bir bileşeni olan önermelerdir. Basit önerme; hiçbir bileşeni olmayan önermelerdir.





Alıştırmalar:

1. 2>2

2. (1>2) ve (2>2)

3. 2=2

4. 2+2=4

5. 2 tek sayı değildir.

6. (2+2) x (3+5)= 32

7. Mukaddime’nin yazarı İbn Sina veya İbn Haldun’dur.







Önermeler arasındaki ilişkiler:



Daha öncesinde basit önerme başlığında dört önerme çeşidi görmüştük:

Tümel olumlu……..A

Tümel olumsuz……E

Tikel olumlu……….I

Tikel olumsuz……..O

Tekil olumlu (Bu kuş hastadır)

Tekil olumsuz (İstanbul; Türkiye’nin başkenti değildir.)



İçlemine göre önerme çeşitleri:

a. Analitik önermeler: (Apriori) Her durumda doğrudur, çünkü yüklem ve özne özdeştir. Doğruluğu akıl yolu ile kavranır, çünkü yüklem özneye yeni bir bilgi katmaz.

Örnek; Hiçbir evli bekar değildir.

Teyze annenin kız kardeşidir.



b. Sentetik önermeler. (Aposteriori): Yüklem özneye yen bilgi katar ve deneyle doğan önermelerdir. Örneğin; Ali çalışkandır. Ay da güneş gibi ışık kaynağı değildir.



Bu önermeler arasında “karşı olum” ve “döndürme” ilişkisi vardır.



A. Karşı olum:

Özne yüklemi aynı olan önerme ya nicelik ya nitelik yada hem nitelik hem nicelik yönünden bir birlerinden farklı iseler araların karşıtlık ilişkisi vardır. Önermeler arasında üç çeşit karşı olum yasası vardır; 1. karşıtlık, 2. altkarşıtlık, 3. çelişik.





Üst karşıtlık



A E



A

L

T

I

K











I alt karşıtlık O





1. karşıtlık: Özne ve yüklemi aynı olan iki önermenin nicelik bakımından farklı olma hali. Tümel önermeler arasındaki üst karşıtlık iken tikel önermeler arasındaki alt karşıtlıktır.

Üst karşıtlık:

b. Tümel olumlu doğru ise tümel olumsuz yanlıştır.

Bütün insanlar ölümlüdür D

Hiçbir insan ölümlü değildir Y

c. Tümel olumsuz doğru ise, tümel olumlu yanlıştır.

Hiçbir kedi iki ayaklı değildir. D

Bütün kediler iki ayaklıdır Y

d. Tümel olumlu yanlış ise, tümel olumsuz doğru veya yanlış olur.

Bütün insanlar tüccardır Y

Hiçbir insan tüccar değildir Y



Bütün insanlar kuştur. Y

Hiçbir İnsan kuş değildir. D

e. tümel olumlu yanlış ise , tümel olumlu doğru veya yanlış olmalıdır.

Hiçbir taş katı değildir Y

Bütün taşlar katıdır D

Alt karşıtlık:

a. Tikel olumlu ise tikel olumsuz D veya Y olabilir.

Bazı insanlar öğrencidir. D

Bazı insanlar öğrenci değildir. D

Bazı insanlar ölümlüdür. D

Bazı insnlar ölümlü değildir. Y

b. Tikel olumsuz doğru ise, tikel olumlu doğru veya yanlış olabilir.

Bazı insanlar avukat değildir. D

Bazı insanlar avukat değildir. D

Bazı insanlar ölümsuz değildir. D

Bazı insanlar ölümsüzdür Y

c. Tikel olumlu yanlış ise, tikel olumsuz doğru olur.

Bazı atlar iki ayaklıdır. Y

Bazı atlar iki ayaklı değildir. D

d. Tikel olumsuz yanlış ise, tikel olumlu doğru olur.

Bazı insanlar canlı değildir. Y

Bazı insanlar canlıdır. D



2. Altıklık: Özne ve yüklemi aynı olan iki önermenin niteliklerinin aynı, niceliklerinin farklı olması halidir.

a. Tümel önerme doğru ise altıkları olan tikel önermeler doğrudur.

Bütün insanlar ölümlüdür. D

Bazı insanlar ölümlüdür. D

b. Tümel önermeler yanlış ise, altıları olan tikel önermeler bazen doğru bazen yanlış olur.

Bütün insanlar iyi huyludur. Y

Bazı insanlar iyi huyludur. D

Hiçbir insan tüccar değildir. Y

Bazı insanlar tüccar değildir. D

c. Tikel önermeler doğru ise altıkları olan tümel önermeler bazen doğru bazen yanlış olurlar.

Bazı insanlar avukat değildir. Y

Hiçbir insan avukat değildir. Y

e. Tikel önermeler yanlış ise, altıkları olan tümel önermeler de yanlış olur.

Bazı insanlar ölümsüzdür. Y

Bütün insanlar ölümsüzdür. Y



3. Çelişki: Özne ve yüklemi aynı olan iki önermenin hem nitelik hem nicelik yönünden farklı olmaları halidir. Buna göre tümel olumlu (A) ile tikel olumsuz (O) ve tümel olumsuz (E) ile tikel olumlu (I) önermeler çelişiklerdir.

Çelişik önermelerden birisi doğru ise diğeri zorunlu olarak yanlıştır.

a. Bütün insanlar ölümlüdür. (A) D

Bazı insanlar ölümlü değildir. (O) Y

b. Hiç ,bir insan üç ayaklı değildir. (E) D

Bazı insanlar üç ayaklıdır. (I) Y

c. Bazı insanlar doktordur. (I) D

Hiçbir insan doktor değildir. (E) Y

d. Bazı insanlar avukat değildir. (O) D

Bütün insanlar avukattır. (A) Y















B. Döndürme:

Bir önermenin niteliğini bozmadan yüklemini özne, öznesini yüklem yaparak yeni bir önerme elde etme ve yeni önermenin doğruluk veya yanlışlığını saptama işlemini döndürme denir. Yani iki aşamalıdır. 1. önemenin niteliğini bozmadan özne ve yükleminin yerini değiştirmek, 2. doğruluk değerini saptamak.

1. Düz döndürme: Bir önermenin niteliğine (olumlu yada olumsuz olmasına) ve doğruluk değerine (doğru veya yanlış olmasına) dokunmadan; yüklemini özne, öznesini yüklem yapma işidir.

a. Tümel olumlunun düz döndürmesi tikel olumlu olur.(Nicelik değişir)

Bütün hayvanlar canlıdır.

Bazı canlılar hayvandır.

b. Tikel olumlunun düz döndürmesi tikel olumlu olur (nicelik değişmez)

Bazı memeliler omurgalıdır.

Bazı omurgalılar memelidir.

c. Tümel olumsuzu düz döndürmesi tümel olumsuz olur (nicelik değişmez)

Hiçbir sıvı katı değildir.

Hiçbir katı sıvı değildir.

d. Tikel olumsuzun düz döndürmesi olmaz…(tikel önermenin düz döndürmesinde önermenin niteliği bozulmaktadır ve buda düz döndürmeye ayrıdır.)



2. Ters döndürme: Bir önermenin niteliğini bozmadan, önermenin karşıtını yüklem, yüklemin karşıtını özne haline getirerek yeni bir öneme elde etme ve bu önermenin doğruluk değerini saptama işlemine verilen addır.

a. Tümel olumlunun ters döndürmesi tümel olumlu olur, nicelik değişmez.

Tüm insanlar canlıdır.

Tüm canlı olmayanlar insan olmayanlardır.

b. Tümel olumsuzun ter döndürmesi tikel olumsuz olur, nicelik değişir.

Hiçbir insan ağaç değildir.

Bazı ağaç olmayan insan olmayan değildir.

c. Tikel olumlunun ters döndürmesi olmaz. (eşdeğerlik gereği)

d. Tikel olumsuzun ters döndürmesi tikel olumsuz olur, nicelik değişmez.

Bazı insanlar öğrenci değildir.

Bazı öğrenci olmayan insan olmayan değildir.



(DOLAYLI ÇIKARIMLAR) KIYAS

Kıyasın tanımı ve yapısı:

En az iki öncül ve bir sonuçtan oluşan dedüksiyonlara kıyas denir. Öncül olarak verilmiş önermelerden sonuç çıkarma işidir.259 kıyas tipi vardır ama bunların sadece 19 tanesi zorunlu sonuç verir. Bunlar arsında mükemmel olanların sayısı da sadece 4 dür. (Celarent, Barbara, Darii, Ferio)

NOT: “Belirli şeylerin ifade edilmiş olmasından, ifade edilmemiş başka bir şeyin zorunlu olarak çıktığı konuşma.” Ya Aristoteles kıyas der...

A. Kıyas çeşitleri: 1. basit kıyaslar, 2. bileşik kıyaslar, 3. düzensiz kıyaslar.



1. BASİT KIYASLAR:

İki öncül ve bir sonuçtan oluşan kıyaslara basit kıyaslar denir.

Basit kıyas örneği: Kıyas unsurları:

Bütün insan lar ölümlü dür.

(M) (P)

orta terim büyük terim

Aristoteles bir insan dır.

(S) (M)

küçük terim orta terim

Aristoteles ölümlü dür.

(S) (P)

küçük terim büyük terim
İnsan………………..orta terim (M)

Ölümlü……………...büyük terim (P)

Aristoteles ………….küçük terim (S)



Bütün insanlar ölümlüdür….büyük önerme

Aristoteles insandır…………küçük önerme

Aristoteles ölümlüdür………sonuç





Basit kıyaslar 2 ye ayrılır:

A. KESİN KIYAS:

Kıyasın sonucu özcülerde anlam bakımından bulunup da şeklen bulunmazsa, bu kıyasa kesin kıyas denir. İkiye ayrılır: Yüklemli kesin kıyaslar, Koşullu kesin kıyaslar. ( Not: çıkan tüm sonuçlar (S), (P) biçiminde olmak zorundadır.)

a. Yüklemeli kesin kıyaslar:

Şu ana kadar üzerinde en çok durulan kıyas biçimlerinden birisidir.

Kurallar:

1. Her kıyasta, büyük- küçük ve orta terim bulunur.

2. Orta terim sonuçta yer almaz.

3. Öncüllerden birisi olumsuzsa sonuç olumsuz, tikelse sonuç tekil olur.

4. Orta terim iki öncülde de tikel olarak alınmaz.

5. Büyük ve küçük terimlerin öncüldeki kaplamları ne kadar ise sonuçta da ondan fazla olamaz.

6. İki olumsuz öncülden sonuç çıkmaz.

7. İki tikelden sonuç çıkmaz.

8. Öncüller olumlu ise sonuç olumsuz olamaz.



Yüklemli kesin kıyas tipleri:

1. BİÇİM:

M-P tüm insanlar (M) ölümlü (P) dür

S-M Aristoteles (S) insan (M) dır.

S-P Aristoteles (S) ölümlü (P) dür





2. BİÇİM:

P-M Hiçbir insan (P) kuş (M) değildir.

S-M Her güvercin (S) kuş(M) tur.

S-P Hiçbir güvercin (S) İnsan (P) değildir.

3. BİÇİM:

P-M Bazı İnsan (M) lar filozof (M) tur.

S-M Bütün İnsan (M) lar canlı (S) dır.

S-P Bazı canlı (S) lar Filozof (M) tur.

1. BİÇİM:

Bütün balina (P) lar memeli (M) dir. P-M

Hiçbir memeli (M) kabuklu(S) değildir. M-S

Hiçbir kabuklu(S) balina(P) değildir. S-P



64 kıyas tipi v her kıyasın 4 biçimi (konumu) vardır. Böyle olunca da 256 kıyas imkanı olacaktır.

b) Koşullu kesin kıyaslar:



Bitişik koşullu kesin kıyas; koşul eklemi bulunur.

Her ne zaman hava bulutlanırsa yağmur yağar.

Her ne zaman gök gürlerse hava bulutludur.

O halde her ne zaman gök gürlerse yağmur yağar.

Ayrık koşullu kesin kıyas İkilem (Dilem): Öncüller iki ayrı önerme oldukları halde tek bir sonuca ulaşırlar. Çıkarımın amacı karşı tarafı çıkmaza sokmaktır. Çok fazla çeşidi vardır ve en bilenenleri yapıcı ikilem ve yıkıcı ikilemlerdir.

Yıkıcı ikilem:

A ise B’dir ve C ise D’dir.

Ne B ne D’dir.

Ne A ne C’dir.

Yapıcı ikilem:

A ise B’dir ve C ise D’dir.

Hem A hem C’dir.

Hem B hem D’dir.

Örnek: dersini çalıştığını iddia eden bir öğrenciye soruları bilemediğinde öğretmeni şöyle bir ikilemde bulunur.

Dersine ya çalıştın ya çalışmadın,

Çalışmış isen bu dersi anlayamamışsın,

Çalışmamış isen ödevini yapmamışsın

Yani her iki halde de başarısızsın.



B) ŞEÇMELİ KIYASLAR:

Sonucun aynısı ve ya karşıtı öncüllerde hem anlam, hem şekil bakımından bulunur.

a. Bitişik koşullu seçmeli kıyas; Öncüllerde koşul eklemi bulunur.

Örnek; Çalışırsan başarırsın

Çalıştın

O halde başarırsın

b. Ayrık koşullu seçmeli kıyas; Öncüllerden biri evetlenince diğerinin karşıtı sonuca iner. Tekil evetleme ya ya eklemi ile kulan kıyaslardır.

Örnek: Sayı ya tektir ya çifttir.

Sayı çift değildir.

O halde sayı tektir.





2. BİLEŞİK KIYASLAR:

İkiden fazla öncülü bulunan kıyaslardır. İki yada daha fazla basit kıyası içerir.



A. Zincirleme kıyaslar: Birden çok basit kıyastan oluşurlar. Birinci kıyasın sonucu onu takip eden kıyasın öncüllerinden oluşur. İkiye ayrılır:



a) İleri giden zincirleme kıyas; Bir alttaki basit kıyasın sonucu bir üstteki basit kıyasın büyük öncülü durumunda ise denir. .

Örnek: Bütün çalışkanlar başarılıdır.

Bütün akıllılar çalışkandır.

Bütün akıllılar başarılıdır.

Bütün akıllılar başarılıdır.

Bütün kazananlar akıllıdır.

Bütün kazananlar başarılıdır.

Bütün kazananlar başarılıdır.

Bütün azimliler kazanır.

Bütün azimliler başarılıdır.



b) Geri giden zincirleme kıyas; Sonuç önermesi; birinci öncülün öznesi ile son öncülün yüklemini içeren bir önerme ise, bu tür kıyaslara denir.



Örnek:Ali akılıdır.

Akıllılar başarılıdır.

Ali başarılıdır.

Ali başarılıdır.

Başarılılar çalışkandır.

Ali çalışkandır.

Ali çalışkandır.

Çalışkanlar her zaman kazanır.

Ali her zaman kazanır.



c) Sorit (Yığma zincirleme kıyas): Zincirleme kıyasta sonuç önermesi, son öncülün öznesi ile birinci öncülün yüklemini içeren bir önerme ise.



Örnek: Bütün hayvanlar canlıdır.

Bütün omurgalılar hayvandır.

Bütün memeliler omurgalıdır.

Bütün insanlar memelidir.

(O halde) Bütün insanlar canlıdır.

d) Karma (hulfi) Kıyas: Bir kesin ve bir seçmeli kıyasın birleşiminden oluşur. Örneğin “Bir şey kendini yoktan var edemez.” Önermesinin doğruluğunu aşağıdaki gibi kanıtlaya yarar.

1. Bir şey doğru değilse karşıtı doğru olur ki, bu karşıtı kendisini yoktan var etmiş olur.

2. Bir şey kendisini yoktan var etmişse, onun önceden yok iken varolmuş olması gerekir.

3. O halde kanıtlanması istenen önerme doğru olamaz bir şeyin yok iken var kabul etmektedir.

4. Bir şey iken var olamaz.

5. Öyleyse bir şey kendini yoktan var edemez.



3. DÜZENSİZ KIYASLAR:

İki öncül ve bir sonuçtan oluşan, orta, büyük ve küçük terimi barındıran ve tümdengelim kalıbına uygun oluşan kıyaslara tam ve düzenli kıyas denir. Bu tanıma uymayan kıyaslar ise düzensiz kıyaslardır.

a) Entimem (Eksik önermeli kıyas): Öncüllerden biri ya da sonucu saklı tutulan kıyaslardır. Genellikle ifade de eksik zihinde tamdırlar.

Örnek: İnsanların ödevleri vardır, o halde hakları da vardır.



Buna göre entimemde birinci öncül saklı tutulmuştur. Bu çıkarımın zihinde kurulan biçimi şudur;

Ödevleri olanların hakları da vardır. à I. Öncül (saklı)

İnsanların ödevleri vardır. à II. Öncül

------------------------------------------------------------ ----------

O halde hakları da vardır. à Sonuç.

b) Delilli (kanıtlı) kıyas; Kıyasın öncülleri ile birlikte onların delillerinin de yer aldığı kıyas türüdür.

Örnek:

1. Öncül: Tutkularına oyun eğen insanlar mutsuzdur.

Delili: Çünkü vicdan ve istekleri sürekli çatışmaktadır.

2. Öncül: Mutsuz olan insanlar sorunlu kimselerdir.

Delili: Çünkü hiçbir zaman huzurlu olamazlar.

Sonuç: Öyle ise; tutkularına boyun eğen insanlar sorunlu kimselerdir.



c) Safsata (sofizm- yanıltmaca); Safsata, başkalarını yanıltmak için kullanılan, görünüşte doğru, gerçekte yanlış olan kıyaslardır.

İnsan genel olarak iki nedenden dolayı safsataya düşer.

1. Yanlış öncülerden yanlış sonuç çıkarma.

2. İkisi de doğru öncülerden kurala uymayarak yanlış sonuç çıkarma.

Örnek: Nadir olan her şey değerlidir.

Topal eşek nadirdir.

-------------------------------------

O halde topal eşek değerlidir.
 

frekanss

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2010
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
32
İnsanların böyle bir bilimle yola başlayıp devrelere, bilgisayara kadar gitmeleri beni her zaman çok şaşırtmıştır. İlginç gerçekten.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst