- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 13 May 2008
- Mesajlar
- 1,906
- Tepkime puanı
- 174
- Puanları
- 63
I. KANT(1724-1804)
Kant’ın bütün ömrünü geçirdiği Königsberg’de bir gün...
“Görüsüz(yani deneysiz) kavramlar boş, kavramsız(yani aklın kalıpları olmaksızın) görüler kördür.”
Kant’ın bilginin yapısı ve kaynağı konusunda hem deneycilerden hem de rasyonalistlerden ayrılır. Kant’ta bilginin meydana gelmesi için hem deney hem de zihin gereklidir. Hem dış dünyadan gelen şeylere(deney) hem de zihnin bu şeyler üzerine kendi damgasını vurmasıne gereksinim vardır.
Kant'ın deneye mi yoksa aklın onlara kattığı şeylere mi önem verdiği tartışmalıdır.
“Hume beni dogmatik uykumdan uyandırdı.” der Kant. Evet Hume nedensellik düşüncesinin izlenimini bulamamıştı, çünkü nedensellik düşüncesinin izlenimi gerçekten de yoktur. Nedensellik düşüncesi aprioridir.
Çizim:Kısa Felsefe Tarihi/ Şükrü Günbulut
“Rüzgar yaprakları savuruyor” dediğimizde rüzgar ve yaprakların savrulması arasında bir bağ, bir nedensellik bağı kurarız. Bunu yaptığımızda duyumlar alanından farklı bir alana geçerim. Çünkü bu bağlantıyı duyumlarımız bize söylemez. Duyum biter bu noktada ve düşünme başlar. Düşünmem sayesinde, duyumları nedensellik bağıyla bağlantılandırırız. Kant bu bağlantılara aklın kategorileri adını verir.
Kategoriler insan aklında ve bilgi için zorunlu olduğuna göre, bizim saltık gerçeği bilmemiz olanaksızdır.
Kant’a göre numen(kendinde şey) bilinemez. Bizim bilebildiklerimiz sadece görüngülerdir. (fenomen)
Kant bilgiye sınırlar koyar, biz sadece görünüşlr dünyasını, fenomenleri bilebiliriz, kendinde şey, numeni ise hiç bir zaman bilemeyiz.
O açılmamış bir paket gibidir, açmadam bilemeyiz, açtığımızda ise ilk görünümünü kaybeder, açılmış olur.
TARTIŞMA:
1) “Dünyayı bilmek isteyen, onu önce kurmak zorundadır, hem de kendi içinde.”
Kant’ın bu sözünden, onun bilgi kuramıyla ilgili olarak hangi düşüncelere ulaşabiliriz?
2) Sizce de bilgimizin bir sınırı var mıdır?
Alintidir
“Görüsüz(yani deneysiz) kavramlar boş, kavramsız(yani aklın kalıpları olmaksızın) görüler kördür.”
Kant’ın bilginin yapısı ve kaynağı konusunda hem deneycilerden hem de rasyonalistlerden ayrılır. Kant’ta bilginin meydana gelmesi için hem deney hem de zihin gereklidir. Hem dış dünyadan gelen şeylere(deney) hem de zihnin bu şeyler üzerine kendi damgasını vurmasıne gereksinim vardır.
Kant'ın deneye mi yoksa aklın onlara kattığı şeylere mi önem verdiği tartışmalıdır.
“Hume beni dogmatik uykumdan uyandırdı.” der Kant. Evet Hume nedensellik düşüncesinin izlenimini bulamamıştı, çünkü nedensellik düşüncesinin izlenimi gerçekten de yoktur. Nedensellik düşüncesi aprioridir.
“Rüzgar yaprakları savuruyor” dediğimizde rüzgar ve yaprakların savrulması arasında bir bağ, bir nedensellik bağı kurarız. Bunu yaptığımızda duyumlar alanından farklı bir alana geçerim. Çünkü bu bağlantıyı duyumlarımız bize söylemez. Duyum biter bu noktada ve düşünme başlar. Düşünmem sayesinde, duyumları nedensellik bağıyla bağlantılandırırız. Kant bu bağlantılara aklın kategorileri adını verir.
Kategoriler insan aklında ve bilgi için zorunlu olduğuna göre, bizim saltık gerçeği bilmemiz olanaksızdır.
Kant’a göre numen(kendinde şey) bilinemez. Bizim bilebildiklerimiz sadece görüngülerdir. (fenomen)
Kant bilgiye sınırlar koyar, biz sadece görünüşlr dünyasını, fenomenleri bilebiliriz, kendinde şey, numeni ise hiç bir zaman bilemeyiz.
TARTIŞMA:
1) “Dünyayı bilmek isteyen, onu önce kurmak zorundadır, hem de kendi içinde.”
Kant’ın bu sözünden, onun bilgi kuramıyla ilgili olarak hangi düşüncelere ulaşabiliriz?
2) Sizce de bilgimizin bir sınırı var mıdır?
Alintidir